^ V
^
77
£>/
Memduh Şevket
Eseııdal'dan anilen
Kerim YUND
1
952 y ılın ın güzel bir Alayiş sabahı idi. GU1- öksüz. arkadaşını, Sam anpazarıudaki evlıııe uğrayarak, kapıdan Eseııdalın öldüğünü, nam azının öğleden sonra U acıbayraıııda kılın a cağın ı seslenip g ltli. Tansiyon yüksekliği çekm ek te olun rah m etli yine bundan dünyaya gözlerini yumdu.Eseııdal, çok yöıılü b ir kişi İd i: K üçtik yasın da p olitikaya atılm ış, İt tih a t ve Terakkiye k atıl mış, 511111 Savasuı daha ilk günlerinde A tatü rk’ün yanında çalışm ış, Azarbeycan, Moskova, T alıraıı, KAbil, Hamlat B üyükelçiliklerind e bu lunm u ş m il letvekili Olıııus, Halk l ’a rtisi Genel Sekreterliği yapm ıştır, ö t e yandan Esendııl, İtessanı. besteci, yazar, rom ancı, lılkâyecl İdi. Onun kıratlardan, şahlardan. C u m hurbaşkanlarından tu tu n da da lın İlk okula gitm eyen ço cu k lara kınlar, kadınlı • erkekli dostları, kon uştu kları vardı.
Her bakım dan olgun ve dolgun olan Esen- d al'ın konuşm aları, an latm aları ouuıı benzersiz bir özelliği idi. liazaıı akşam ın saat besinde kısa bir ziyaret yaptığım ızda konu uzar, uzar saat bi ri bulurdu. Vine de konuşm anın bitm ediği olur du, fakat oııııu rah atsızlığını bildiğim izden İsle meye istem eye ayrılırdık. Saatlerce stireıı bu gö rüşm elerde İçilen n e fis çaydan ziyade onun bü yüleyici sözleri bize açlığım ızı, susuzluğum uzu u n utturu rd u. Y u su tu görüp parm aklarını elma diye doğrayanlar gibi olurduk. Çünkü onun ağzın da söz, çoban ın elinde tuz gibi idi.
l'ek güzel konuşan Esendal, h atip likten çok çekinird i: «P arıl Genel Sekreteri iken ve İs icabı verdiğim nutuklarda, elimdeki kâğıdın arkasına saklanır, öyle okurumu derdi. Y azılarını üçüncü ham ur gazete kâğıd ına iri ve oku naklı yazardı. A eni h arflerin kabulünd en bu yana, eski h arfler le no t bile tutm azd ı. V akit buldukça Arap harfle rlyle yazdıklarını. Kâfili harflerin e çevirdiğini söy lertli. lla r f değiştirm em izi büyük bir basarı ola rak b e lirtir «Hııııu yalnız m illetim y ap ar...» diye ögüıı iirdü.
A tatü rk'e ait h atıra la rım yazm akta olduğu nu söyleyen Kscndaluı, Sovyet K usyanııı kuruluş yılların dan hemen sonra, orada elçi olduğundan kurucu larla tanışm ış ve yap tıkların ı görm üştür. B u n lara alı h atıraların ı da yazdığını söyleyenler var. Eseııdalın son yıllard a hasılan hikâyeleri gi bi h atıraları da bastırılırsa lıcm kendisi, hcııı de
İnkılâp târih im iz bakım ından rlegerll b ir is gö rülm üş olacağını um arız.
Esendal. saadetin yolunu söyle a n la tırd ı: I «Bulgur pilâvı ile fasulyeyi buldum mu, benden j m em nun kimse yüktür. - E ı ı büyük piyangoyu ı evlenirken çektim . B enim kusurlarım ı bilen fa- i kal söylcuılyen biri İle evlendim .» derdi. Aile sıı- j ad etini de su sözlerle özlem llrlrü l: «Evin bulıçc>- ) sim le b ir gül açııus. gel hak diyecek kim sen olm a j diki an sonra ııey c yarar?» l'ırs.u buldukça çocuk- j lan u d an . toru n ların d an , dedelerinden bahsetm e-
J
den zevk duyardı. . t
Kseııdal’ın m eraklarından lılrl, lıııza ta h lili * idi. İm zaya lıakıp sah ibi h akkınd a b ir hüküm ! verirdi. Sem bollere de çok m eraklı idi. A tatü rkü n ı de sem bollere öııeııı veren filozof ta b ia tlı b ir kişi j olduğunu söylerdi. Kendi M em duh şevket adı- ! m u İlk h arflerin i (M .Ş.) diye y azıp bundan meşe- j yi m urat ettiğ in i söylerdi. Hikâye kitab ın d a ve j C lııs gazetesinde soıt çık a n hikâyelerind e bir m e-
J
se dalı slisti vardı. Soy adını ald ıktan sonra CM. , Ş. E .) diye yazıyordu, buna göre m eşelik kalm adı ı derdi. Böyle konuşm aların birinde, soyadı bulu- | ııaıı Eseııdal ın da lıir ağaç an lam ına geldlglııi söy lem istim . Bi/.iın soyadım ız (K nrakâhytılur) fakat ı evdeıı bunu pek İstem iyorlar. Eseııdalın da ıııfı-J
nazını iyice bilm iyorum dedi. Öyle ise değiştirip j beğendiğiniz bir soyadı alın ız dedim. Y o k ... Bıı j soyadını han a İsm et Paşa verdi. K endisine kargı j saygım vardır. Bu soyadını d eğiştiren im i dedi.Esendal fotoğraf tah lillerin e de m eraklı İdi. < Hiç görmediği kim selerin fotoğ rafların a bakar, j on ların nasıl bir karaktere sahip old u klarını açık J lardı. B ir kaç kist h akkınd a yorum larını söyleıııls t ti, doğru ç ı k t ı ..
Esendal, piyes, roınaıı kahram an larını da (alı
J
III eder, oııhıra kendine göre b ir çeki düzen verir- ' di. Bu bakım dan lılr şeytan anlayışı ve bunun ge j lışıııesl hu su sunda görüşleri vardı. Bu hu su sların j b irin in konuşulm ası sırasın da (B en lılr d efa şey-J
ta n a uym adım ) dedi: ltefik Saydam Başvekil o- ı lııııca hana Dâhiliye V ekilliğini te k lif e tille r, Is- j trıııeılim ; Israr e ttile r yine kabul etm edim . Dahi- , llye vekilliği benim hiç ıııesgııl olm adığım bir Is- Cti. Haydi Hariciye V ekilliği olsa neyse.) Esendal yazacağı hikâyelerini çok düşünür dü. G ünlerce ve h a ttâ yıllarca Uu hikâyelerin kahram anları üzerinde durur, fırsa t bu ldu kça on la n an latırd ı. Baznn hikâyesine vereceği adı gün lcrcc arardı.
Esendal Avrupam n kuzeyinde ve B a ltık kıyı larında yasayan in san ların hayatını beğenirdi. Td rklycn iu de. om uzuna heybesini atın ca b ir u- cuııd aıı öbtir ucuna kadar adım adım d olaşabile cek bayındır yerler olm asını, köylerin, bağların, bah çelerin yol boyunca sıralanm ası ülküsünü ta şırdı. Ve bunu kanun, hü kü m et değil, hikfiyecl, rom ancı, yazar yapar deıll. T ü rkiy cııln geleceğini san atçıların kuracağına inandığı için on ların ye tişm esine. on larla buluşm aya çok öııeııı verirdi.
Esendal, kendi varlığım duyurm adan çok ve büy ük işler yapm ıştır, o bü tün yön lerinin iistüıı Ur ülküsünü aşılayan ve yayan b ir filozoftu . Gö
rü şlerini arkad aşlarına, gençlere sessizce ve sin din* sim li re b en iın sctııılşllr. Onu bu yönden de İncelem ek önem li lılr vazifedir. Nur içinde yat sın.
Taha Toros Arşivi