• Sonuç bulunamadı

Yassıada'da kumandan bendim:Albay Tarık Güryay'ın hatıratı:Menderes:"Dostum diyenlere karşı beni savunmak ihtiyacını duyarsanız" dedi ve ilave etti:Bu ihanet belgelerini sakla kumandanım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yassıada'da kumandan bendim:Albay Tarık Güryay'ın hatıratı:Menderes:"Dostum diyenlere karşı beni savunmak ihtiyacını duyarsanız" dedi ve ilave etti:Bu ihanet belgelerini sakla kumandanım"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T T- S İ L Sayfa* 5 ı Hürriyet :

¿ ¿ d c fc û u ^ u (.

VlAmtsyc.

^

^

p)

î

<

u

* ,

J

2- ^ V h ^ t ^ h a h

butu

<¿Ui

ÁA/¡

S ^ 'sUC.

¿ ^

l

£ +

i

A \jt¿ ¿ p v O u *^ U .

¿ ¿ -ç

£ w < .

)C~4^+tA.&2 ' t £ t /t\ fi& fâ & L 'y ¿ tXfi/¡,‘ Y ^ 7 Í * ¿ * *v í<.

& - X .

‘^ î} b â ^ U U /

y< L ÿ & p * * s r u t J i Y^- s U y & t . ¿ * £ û i^ - A a / f c yf/fc,.

- v ç y ^ o 1î> £ğ l )

Q h th J b -

ît

Ù

i ^ X \

í& i J

\^£¿t

. /b ¿^ (jk J?& .yo-i

i

'lt ,

¿¿vu Jbcùvt CÙÿ(L )¿z& ¿efn*e/¿& ^ a U f

Menderes: "Dostum diyenlere

karçı beni savunmak ihtiyacını

duyarsanız,, dedi ve ilâve etti

BM

C

l

ÛC

vu

,

'Ï M .j 'L ÿ .

Àfyâk

/)h\

NASIL DA ALDANMIŞIZ?

Ağaoğlu, ban konularda siyasî muarızı İnönü’ye hak veriyor ve kader birliği yaptığı Menderes ile Bayar’ı şöyle suçluyor: “ İsmet Paşa'nın dediği tamamen doğruymuş. Biz gerçekten bir kadro­ dan ibaret kalmışız! 27 Mayıs sabahı kopan fırtına kadronun çerçevesini kırar kır­ maz, içindekiler kendi başlarını kurtarmanın yoluna, hem de çılgınlar gibi, düştüler! Şimdiye kadar yapılan mahkemelerde ancak iki erkek ses işitildi. Hayrettin'in, Koraltan’ ın! Bunlar da zayıf ve çelimsizdirler! Adnan Mendeıes, hele Bayar! Ah onları lider diye kabul etmekte nasıl aldanmışız! Meselâ şu radyo meselesinde fiilen yalnız başına sevk ve idare ettiği Radyo Gazetesi için vekilleri de mesul tutmak gayretinde!. “ Niye istifa etmemişler?” diye bağırıyor! Vekiller de her biri onun bizzat yazdığı okunacak sözleri hayranlıkla dinledikleri, alkışladıkları, en ufak itiraz yapmadıkları halde, şimdi “ Bizim haberimiz yok” diye kekeliyorlar! Menderes, iktidarda, “ Bütün şerefler benimdir!” diye kükrüyordu. O halde bugün, “ Bütün mesuliyetler benimdir!” diyemiyor. “ Çok güzel yazmışsınız, hayran olduk.,, diyenler, neden şimdi, “ O yaptı biz tasvip ettik,, demek

cesaretini gösteremiyorlar?.

Bu ihanet

belgelerini

şahla kumandanım !

GURYAYm

U cûhati

MB

uzun

M

e n d e r e s o gece kaldı. Teypteki bantları

sure odamda kendi

İSTİKBALDE bir çiftlik açmak isteyen Fehmi özdayı, şebeklerine çok düşkün. Yemek saatleri geldiği zaman onlan, kendi eliyle yedirir ve her türlü bakımları için bizzat ilgilenir. Fotoğrafta, Fehmi özdayı maymunları ile..

Pakistan'dan getirdiği 57 maymunun

on çiftini bakamadığı için satacak...

t i A Y V A N L A R A

* * karşı aşırı sev­

gisi olan Fehmi Öz-

dayı’da tam 57 a-

det şebek var. Bu

hayvanlara

bak­

mak

için

elinde

fazla yeri olmayan

özdayı, bunların 10

çiftini satacak. Bir

adet dişi ve erkeği­

ne iki bin lira ve­

ren sahip

olabile­

cek bu hayvanlara.

Bir yıl önce biri di­ şi, diğeri erkek iki şe­ bek alan özdayı bun­ ların erkeğine Gogo, dişisine ise Fıstık adı­ nı vermiş. Bir buçuk yaşında olan Gogo ve Fıstık’ın birçok mari­ fetleri var. En mühim meziyetleri insana çok sadık oluşları, özdayı, “ Ben olmadığım za­ man buraya kimseyi sokmazlar. Hemen ü- zerine hücum ederler. Söylediğim her şeyi anlar, acıkınca da ba­ ğırmaya başlarlar” di­ yor.

En sevdikleri muz. Günde bulurlarsa tek başına 10 kilo muzu yiyebiliyorlar. Erkeği doymadan dişisi hiç bir şeyi ağzına atmı­ yor. Fıstık da öyle ya­ pıyor. Gogo’nun karru doymadan ağzına hiç bir şey koymuyor. Su ve sütü kendileri bar­ dağı kavrayıp içiyor­ lar. Et hariç her şeyi yiyorlar. Domates ve salatalığı önce kabuk­ larım dişleri ile temiz­ leyip daha sonra çiğ­ niyorlar.

İstikbalde bir çiftlik kurmayı düşünen Feh­ mi özdayı bu hayvan­ lan Pakistan’dan ge­ tirtmiş. Şebekleri Pa­ kistan’dan alan Kâ­ zım Urfa’run anlattığı­ na göre, bu hayvanla­ rın yakalanışı da çok enteresan. Urfa, şe­ beklerin yakalanışım şöyle anlatıyor:

— "Bu hayvanlar ağ ile yakalanır. Önce ağ her­ hangi bir yere serilir. Bu ağm içine bir maymun ko­ nur. Hayvana yemesi için de biraz meyva verilir. Bu­ nu gören civardaki şebek­ ler hemen hayvanın yanı­ na yani ağm içine gelir­ ler. Bu sırada ağın uçlan çekilerek hayvanlar elma toplanır gibi alınır.,,

İşte böyle yakalanıyor­ muş Pakistan’da şebekler. İstanbul'da ise çiftine iki bin lira veren alabilecek bu hayvanlan.

FEHMİ özdayı’nın hayvanlara karşı sevgisi var. Fo­ toğrafta, Özdayı, Gogo ve Fıstık ile beraber görülüyor

BİR FESTİVAL

"2 0 ètRIiN filM FESTİVALİ " Çetin A. Ozkırım

YARIŞMADA

DİKKATİ

GENÇ SİNEMACILAR

ÇEKİYOR

K O N U S U Bu yılki 20. Berlin Film -Festivalinde yanşan film­ lerin yönetmenleri genellikle gençlerden müte­ şekkil.. Arada Satyajit Ray ve Alain Robbe - Gril- let gibi orta yaşlılar da yok değil. Ama genellikle yarışma filmlerine imzalarını koyanlar hep genç­ ler. Meselâ festivalde İsveç’i temsil eden (En Kar- lekshistoria - Bir Aşk Hikâyesi) isimli filmin yö­ netmeni Roy Andersson. Bu İsveçli rejisör, ünlü yönetmen Bo Widerberg’in asistanıdır. Bu arada festival süresince bir de (Lâtin Amerika genç si­ nemacılar) haftası düzenlenmiştir.

Ö Z E L L İ Ğ İ

. Gerçekten de dünyanın her tarafında genç sanat­ çılar, sinemada başarı göstermektedir, özellikle bir zamanlar başarılı eserler vermiş eski yönet­ menler yaşlandıkça klâsik sinemanın dar kalıpları içinde kalmaktadırlar. Gençler ise sinemanın sı­ nırlarını zorlayıp, biçim ve öz yönünden büyük yenilikler getirmektedirler.

bir

dinledikçe,

hakkında yazılanları okudukça, hayretten hayrete düşüyor ve dünyadan ve insanlardan kaçmak

istiyordu.

Bir zamanlar, ken­ disini alkışlayanların, kendisine dalkavukluk edenlerin. birdenbire dönüş yapmalarını, bu­ nunla da kalmayıp ken­ disini ağır bir şekilde suçlamalarım görmek, onu mütlıiş yıkmıştı.

Ama gene de önüne koyduğu:

n

fotokopileri okumada ı edemiyordu, îşte Sam t Ağaoğlu’nun 12.12.1960 tarihli anı­ sından, bir başka bö­ lüm: — “ Hava almaya çıktığımız zaman ar­ kadaşlarla Menderes’in durumunu görüştük.. Allahım ne oldu bu a- datna? Akıl mantık me­ lekelerini kaybetmişe benziyor. Fatin Rüştü’- n ü n savunmasından sonra söz ulmış: “ Kıbrıs işinde eğer sayın İnönü beni suçlu görselerdi, uçak kazasından sonra gelip beni karşılarlar mı idi?,, demiş. Akhnıa Sa- rol’un 27 Mayıs’tan son­ ra söyledikleri geldi. Mükerrem: “ Büyük şok­ ların sonunda akıl bo­ zukluklarının başlıya-

bileceğini, bunun önce farkediîemeyeceğini, ya­ vaş yavaş ve gizli gizli ilerleyen değişikliğin birden hızlanacağım an­ lattıktan sonra; Ben Adnan beyde böyle bir hal görüyorum. Korku­ yorum. Artık o zavallı eski cevvaliyetini gös­ teremiyor demişti.”

"BUNLARI SAKLA

KUMANDAN:..,,

Bu satırları da dinle­ yen Menderes oturduğu yerden birden kalktı ve:

— “ Şimdi dedi, ada­ mın vaktiyle “ Beni dost, larımdan kurtarınız. Ben düşmanlarımla dö- ğüşürüm,, sözünü niçin söylemiş olduğunu her­ kesten daha iyi anlıyo­ rum.

Ben dost, arkadaş bildiklerimi yeter de­ recede tanıdım kuman­ dan., Bu fotokopiler eşi görülmemiş bir rönt­ gen cihazı gibi, adam­ ların âdetâ ruhlarının filmlerini çekmiş. Bun­ ları saklayınız kuman­ danım. Bir gün vicda­ nınızda, vaktiyle arka­ daşım dostum geçinmiş kimselere karşı beııi savunmak ihtiyacını du yarsanız, onlan mertli­ ğinize yaraşır bir celâ­ detle şamarlarken, bu vesikaları reddi imkân­ sız birer ihanet belgesi olarak suratlarına çar­ parsınız.,,

Son olarak Mende­ res’e, Samet beyin Ba­ yar için yazdıklarım da okumak istedim:

— “ Mahkemeler sü­ resince ancak iki kere YARIŞMA FtLİMLERİ:

ÖNEM

VERİLENLER

îlk eleme komitesinin ve festivali izleyenlerin önemle üzerinde durduğu belli başlı filmler şunlar­ dır: Bir Fransız yapanı olan (L’Eden et apres - Eden ve Sonrası). Alain Robbe - Grillet’in imza­ sını taşıyan bu kordelâ, günümüz ü n i v e r s i t e gençliğinin problemlerini ve bunalımım işlemekte­ dir. İkinci film ise Brian de Palma’mn yönettiği (Dioysos 69) isimli kor- delâdır. Konusu Euripi- des’den alınan bu filmde William Finley ile Wil­ liam Sheppard oynamak­ tadırlar. Üçüncü film de bir İsveç yapımı olan (Bir Aşk Hikâyesi) dir. Bir İsrail filmi olan (Ö- lü Mevsim Müşterisi) i* simli kordelâ da konusu yönünden ilginçtir.

“BU ihanet belgelerini sakla kumandanım” diyen Menderes; Yassıada duruşmalarında.. ses duyabildik. Hayret­

tin ve Koraltan... Onlar da zayıf ve çelimsizdi­ ler, Fakat hele Mende­ res? Hele Bayar Ah.. Onlan lider diye kabul etmekte nasıl aldanmı­ şız.. Meselâ şu radyo meselesinde, fiilen, yal­ nız başına sevk ve idare ettiği radyo gazetesi için vekilleri de mesul tut­ mak gayretinde. Niye is­ tifa etmemişler? diye bağırıyor. Vekiller de, her biri, onun bizzat yazdığı, okunacak söz­ leri hayranlıkla dinle­ dikleri, alkışladıkları, en ufak bir itiraz yap- madıldarı hâlde, şimdi

bizim haberimiz yoktu, diye kekeliyorlar. Men­ deres iktidarda iken, “ Bütün şerefler benim­ dir,, diye kükrüyordu. O halde bugün neden “ Bü­ tün mesuliyetler be­ nimdir,, diyemiyor?,,

BUNA KARŞILIK

KİTABINA NELER

• YAZMIŞTI?

îşte böyle Samet Bey. "Defterlerim... Defterlerim.« diye günlerce telâşa kapıl­ manızın, asıl sebebi bu sa­ tırlar değil mi? Su dünya­ nın isine bakın ki Yassıada- da bunları yazan kişi olarak yıllar sonra yayınladığınız bir kitapta tamamen başka

bir dil kullanıyordunuz. Bir de “Arkadaşım Menderes,, adlı kitabınızdan bazı satır­ lar okuyalım:

— “ Menderes, Türkiye için olduğu kadar dünya için de demokrasi idealinin kurbanı diye tarihe geçecek. Bu son sıfatını ondan hiç bir kuvvet koparıp alama­ yacaktır.,,

(Arkadaşım Menderes ki­ tabının 23 üncü sayfası).

Bir de 42 nci sayfaya bir göz atalım:

— “ Simdi soruyorum kendi kendime: Menderes’in bu yorulmazlığı, işlerin so­ rumluluğunu omuzlarına al­ makla gösterdiği bu cesareti, hepimizin üzerinde yaptığı teşvik, tahrik, hattâ itme­ leri olmasaydı, Demokrat Parti iktidarı arkasında böy- lesine büyük eserler bıraka­ bilir m iydi?«

Görüyorsunuz ya, Yas- sıada’da yazdıklarınızla, sonradan yazdıklarınız ara­ sında ne korkunç bir tezat var. İste bunları böyleoe ortaya koymak ve kamu­ oyuna duyurmak, sizin si­ yasî defterinizi dürmeğe yeter de artar sanırım.

Eğer defterlerinizden ötü­ rü beni ağır suçlamalar al­ tına itmeye yeltenmesey- diniz ve “Arkadaşım Men­ deres” kitabmda genimle ilgili kuyruklu yalanları uy- durmasaydmız. belki siz­ den söz açmayacaktım.

Hattâ bir gün Menderes bana:

— “Bunları, bu söylenen­ leri ve yazılanları Etkem'o de dinletip okusak kuman­ dan.,. demişti. Ama ben o kadar bir teshirden bil« kaçınmıştım.

Simdi ben kendi defte­ rimin, "Hatıra defterleri» safhasını böylece kapattık­ tan sonra, meydam artık size bırakıyorum. Gene o büyük hünerinizi gösteri­ niz; Kinrbilir belki de, de­ magoji sanatınızı kullana­ rak, büyük yankılar yara­ tırsınız.

Anılarımın yayınlandığı süre içinde yapılan ten­ kitler, benden gerekli olan cevabı almışlardır. Yalan ve iftira alamnda hâlâ di­ renenlerin, kullandıkları küfür ve tecavüzkâr dile, kalemle cevap vermeyece­ ğim. Onlarla hesabımız, adalet huzurunda görüle­ cektir. Bu saşkm kişiler dua etsinler ki. şahsıma karşı son derece cüretle işledikleri yayın yolu ile hakaret suçunu bir ceza­ evinde ödemeye mahkûm edildikleri zaman, zindan­ cının gerçekten “ Allah­ sız., ma düşmesinler...

— YARIN —

MENDERES’İN ODASINDA NÖBET TUTAN SUBAYLAR ■ -V ' i '

Tarihî Hatıratın

yuvarlak

İ£*v'v.:.« « m

m sm

H

t«*¡S“*îwîîî Mm§g

,

DP eski İçel Mebusu

Yakup Karabulutun

yaptığı açıklama

Avukat Yakup Karabulut hatırat dizi­ sinde şahsı ile ilgili kısmın doğru olmadı­ ğını iddia ederek şunları yazmaktadır:

Ben 27 Mayıs günü İzmir’de bulunuyordum ve aynı günün akşamı orada tutuklandım. 28 mayısta uçakla Ankara’ya gönderilerek Etimes­ gut Askerî Havaalanında Hava Generali İbrahim Metel’e teslim edildim.

Sayın Metel beni İzmir’den gelen diğer tu- tuklulardan ayırarak Hv. Kurmay Yarbayları Sabri Sönmez ve Nihat Arda vasıtasıyle Harp Okuluna gönderdi. Burada da emir subayı bulu­ nan bir süvari binbaşı hüviyetimi tespit ederek bizzat kendisi üst kattaki tutuklu arkadaşlarımın yanma bıraktı.

Bu duruma göre: 28 mayısta Harbiye’ye ge­ tirilen bir kimsenin 27 Mayıs’ta Bay Güryay ile

YAKUP KARABULUT

aynı yerde karşılaşması mümkün değildir. Kal­ dı ki, 4 haziran tarihli hatıratında da 28 - 29 ma­ yıs günlerinde Yassıada’yı tanzimle meşgul ol­ duğunu beyanla, kendisini tekzip etmektedir.

Hatırlatayım:

Tarık Güryay’la ilk karşılaşmamız 29 ma­ yıs gecesi Yeşilyurt’ta vapurda vukubulmuş ve konuşmamız merhabalaşmadan öteye geçmemiş­ tir.

Bugün çok mümtaz mevkilerdeki okul ar­ kadaşlarım, 27 Mayıs öncesi kendimi DP’den is­ tifa etmiş göstermek gibi bir özentiye kapılma­ yacağıma şahadet ederler.

DP eski îçel Mebusu, Avukat Yakup KARABULUT

Referanslar

Benzer Belgeler

• Sipariş ettiğin malzeme lab için rutin bir malzeme ise tam olarak kullanılan ne ise (KatNo) ve genellikle ne kadar sipariş ediliyorsa öğren ve ona göre sipariş et.... SARF

Tremblay çocukların okulun açılmasını takip eden ilk birkaç haftada rahatlayamaması durumunda ailelerin okuldan, rehberlik birimlerinden hatta kendi anne ve babalarından

Fotograf bir marka değeri yaratma aracı olarak kullanılmaya başlanmış, bireyin hiper medyalarda var oluşuyla birlikte, kendi kişisel markası için tüm

Frekans modülasyonunda ise elektrik sinyalindeki değişiklikler taşıyıcı frekansta ufak değişikliklere yol açacak şekilde taşıyıcı radyo dalgasıyla etkileşir.. Bir

Doktor Schacht ecnebi dövizine karşı gelebilmek için Türkiyenin tatbik ettiği kli­ ring sisteminden istifade niyetiyle Türk mahsulâtına, o mahsulâtın dünya

Çünkü her şeyden önce siyasal bir dönem söz konusu burada: Tek parti dönemi.. Polisin soluğunu ensenizde duyduğunuz; yazılmayan,

TRT'ye tarihçesi ve yasal açıdan yayın ilkeleri içinde kısaca bak- tıktan sonra şimdi de yıllık genel program planları içinde Radyo Ti- yatrosu Bölümüne bakmakta

(c) National Radio Astronomy Observatory / Associated Universities, Inc.. Haslam