• Sonuç bulunamadı

Attila İlhan şiire olanca gücü ile tutkundu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Attila İlhan şiire olanca gücü ile tutkundu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAHÎFE DÖRT

ATİLLÂ İLHAN

Şiire olanca gücü

ile tutkundu

2 8

Deryalar, dünyalar içinde ma­ viş Kutuplar, İklimler, medarlar

içinde. Deryalar, derya değil de dün­ yalar: Muhteşem bir hayat sular için­ de. Enginden engin derinden derin Tuzlu su: Su ve Sodyum Klorür.

A. İLHAN Atillâ Ilhan’ı uzaktan • yakın­ dan bir iki defa gördüm, görüş­ tüm. Öyle uzun boylu dostlu­

ğumuz, yakınlığımız olmadı ken­

disiyle. Fakat adını 1944 1er- den bu yana duyar, şiirlerini o-

kurdum. 1946 da CHP’nin şiir yarışmasında ikinciliği aldık­ tan sonra ister istemez daha çok ilgilendim.

Orta boylu, gür dalgalı siyah saçlı, esmer, hareketli bir genç­ ti ilk gördüğümde. 1951 de va da 1952 de Taksim de güzel bir kahvehane vardı. Sonradan mey dam genişletmek için yıktılar o güzelim kahveyi. Birine söz ve­ rip buluşmak, oturup dinlenmek gazete okumak, mektup yazmak için - tıpkı Paris kahveleri gi­ bi • çok müsait, çok rahal olan bu yerde zaman zaman şairler, sanatkârlar da bir köşede otu­ rurlar, uzun uzun konuşurlardı. Hatırımda kaldığına göre, da- ba evvel bir şiir matinesinde tanıştığım Atillâ İlhan ile ilk defa orada başbaşa kalıp konuş­ ma fırsatım bulmuştum. Çok canlı, renkli bir sohbeti var. Bir konuya dalıp biteviye konu­ şarak insanı sıkmıyor, daldan dala atlıyarak edebiyatımızın, özellikle şiirimizin, genç ozan­ larımızın sorunlarından bahse­ diyordu O gün, ün yapmış ba­ zı ozanlarımızı da karşılıklı ola­ rak yerdiğimizi hatırlıyorum. Atillâ İlhan bu konuda olduk­ ça heyecanlı ve inandırıcı oir dille konuşuyor, bu arada ken­ disinin ilerde neler yapmak is­ tediğini, nasıl çalıştığını anla­ tıyordu. Şiire olanca gücü ile tutkun ve kendinden çok emin

bir hali vardı.

Atillâ Ilhan’ı daha sonraları bir çok yönleriyle uzun uzun inceledim. Hemen söylemeliyim ki, ozanımız bu dünyaya Allah vergisi büyük bir şairlik-yazar- lık kabiliyetiyle doğmuş. Hangi türde olursa olsun kendine öz­ gü bir seziş, duyuş ve anlatış gücü var. Şimdi bana, onun im­ zası olmaksızın bir şiir, ya da bir düz yazı verseler,- belki de kısa süren bir tereddütten son­ ra, bu şiir, bu düz yazı Atillâ Ilhan'ındır, diyebilirim. Başka ozanlara benzemiyor onun du­ yuşları, söyleyişleri. Bu sadece bir üslûp meselesi değil, dün­ yaya, insanlara ve sorunlara ba­ kış özelliğidir.. Şiirle düşünceyi çok rahat, çekici, sürükleyici bir ton içinde verebilme yeteneği Ve tekniği.

Şairimizin hayatını ve eserle­ rini kısaca anlatalım:

Atillâ İlhan 1925 de Menemen’ de doğdu. İlk ve orta okulu İz­ mir’de Karşıyaka’da okudu; İz­ mir Erkek Lisesi’nde başladığı lise öğrenimini İstanbul’a gele­ rek 1946 yılında Işık Lisesi’nde tamamladı. Daha sonra İstanbul Hukuk Fakültesinde başladığı yüksek öğrenimini 1949 yılında yarıda bıraktı. 1949 ve 1951 yıl­ larında iki defa Fransa’ya gide­ rek bir buçuk yıl Paris'te kaldı. 1952-1959 yılları arasında İzmir’ de ve İstanbul’da çeşitli gazete ve dergilerde çalıştı. Artık genç ozan, şiirin dışında hemen hd- men her türde yazı yazıyor, bir yandan da Ali Kaptanoğlu adı ile Senaryo yazarlığı yapıyor­ du. Gerek Fransadaki görgüle­ rinden, gerekse gün geçtikçe çevresini gerçekçi bir gönül ve kafa ile inceleme deneylerin­

den faydalanan şairimiz, toplu- mumuzun çeşitli sorunlarına e- ğilmesini biliyor, takat o ken­ dine has romantik, çoğu zaman da dramatik diyebileceğimiz üs­ lûbundan ayrılmıyordu.

tik şiiri olan «Balıkçı Türkü­ sü» nü 1941 yılında Yeni Edebi­ yat gazetesinde yaymlıyan İl han’ın düz yazıları 1945 de İs­ tanbul Dergisi’nde görülmeye başladı. İlk denemeleri olduğu halde bu düz yazılarda insanı doyuran ve inandıran, zaman za man sert, zaman zaman İzmir'in tatlı imbatlarını hatırlatan bir rüzgâr esiyordu. şiirlerindeki ahenk ister istemez düz yazıla­ rında da kendini hissettiriyor­ du.

Atillâ Ilhan’ın şiirleri, o gün­ lerin sanat ve edebiyat hareket­ lerini olanca cömertliğiyle ve­ ren Gün, Varlık, Yirminci Asır. Seçilmiş Hikâyeler Dergileri ile Vatan Gazetesi sanat yaprağın­ da çıktı. Eleştirileri ise Kay­ nak ve Mavi adlı dergilerde ya­ yınlandı.

Ozanımız, 1948 de ve 1959 da iki defa basılan ilk şiir kitabı «Duvar» dan sonra yine iki de­ fa basılan ve çok tutulan ikinci şiir kitabj «Sisler Bulvarı» 1954- 1960 yıllarında yayınlandı. Atil­ lâ ■ İlhan asıl köklü ye yaygın şöhretini bu kitabı ile yapmıştır bence. Bu iki kitabı ¡zliyen di­ ğer şiir kitapları şunlardır: Yağ mur Kaçağı. (1955), Ben Sana Mecburum (1960), Belâ Çiçeği (1962) .

Romanları: Sokaktaki Adam (1953), Zenciler Birbirine Ben­ zemez (1957), Kurtlar Sofrası (1963) .

Bunlardan başka bir de Fran­ sa’ya yaptığı gezileri 1959 da Ab- bas Yolcu adı ile yaymlıyan

10 Şubat 1908

TT- *ff

r r iI M I I I I R t Y E T

o

ATİLLÂ İLHAN Atillâ Ilhan’ın son yıllarda es­

kisi kadar verimli olmadığı ka­ nısındayım. Ama o Türk şiirin­ de, kendine özgü bir alan açmış, edebiyatımıza güçlü bir ozan o- larak katılmıştır.

Şimdi onun ününü memleket ölçüsünde yaygın bir hale geti­ ren «Sisler Bulvarı» adlı şiiri­ ni okuyalım:

Elinin arkasında giineş duru­ yordu

Sisler bulvarı'nda seni kaybet­ tim Sokak lâmbaları öksürüyordu Yukarda bulutlar yürüyordu Terkedilmiş bir çocuk gibiydim Dokunsanız ağlıyacaktım Yenikapı’da bir tren vardı. Sisler Bulvarı’nda öleceğim Sol kasığımdan vuracaklar Bulvar durağında düşeceğim Gözlüklerim kırılacaklar Sen rüyasını göreceksin Çığlık çığlığa uyanacaksın Sabah kapını çalacaklar Elinden tutup getirecekler Beni görünce taş kesileceksin Ağlamıyaeaksın! Ağlamıyacak-Sisler Bulvarı’ııdan geçtim sır­ sıklamdı Islak kaldırımlar parlıyordu Durup dururken gözlerim dalı­

yordu Bir bardak şarapta

kayboluyor-Aylardan kasımdı üşüyorduk Ağacın biri bulvarda ölüyordu Şehrin camlan kaygısız gülü­ yordu Her köşe başında öpüşüyorduk

Sisler bulvarı’na akşam çök­ müştü Omuzlarımıza çoktan çökmüştü Kesik birer kol gibi yalnızdık Dağlarda ateşler yanmıyordu Deniz fenerleri sönmüştü Birbirimizin gözlerini arıyorduk

dum

Gece bekçilerine saati soruyor­ dum Evime gitmekten korkuyordum Sisler boğazıma sarılmışlardı ^ Bir gemi beni Afrika’ya götüre­

cek ismi bilmiyorum ne olacak Kazablanka’da bir gün kalaca­

ğım Sisler bulvarı’ııı hatırlıyaeağım Kırmızı melek şarkısından bir

satır Lodos’tan bir satır yağmur’dan iki Senin kirpiklerinden bir satır Simsiyah bir satır

hatırlıyaca-ğıın Seni hatırlatanın çenesini kıra­ cağını Limanda vapurlar uğuldayacak. Sisler bulvarı bir gece haykır­ mıştı Ağaçları yatıyordu yoksuldu

Butun yaprakları sararmıştı Biiiiin liir sonbahar ■ ağlamıştı Ağlayan sanki İstanbul’du Ol desen belki, ölecektim içimde biber gibi bir kahır Biitiin şiirlerimi yakacaktım Yalnızlık bana dokunuyordu Eğer sisler bulvarı olmasa Sabah ezanında yağmur yağ­

masa Şüphesiz bir delilik yapardım Hiç kimse beni anlıvamazdı On beş sene hüküm giyerdim Dördüncü yılında kaçardım Belki kaçarken vurıırlardt Sisler Bulvarı’ndan geçmediğim

gün Sisler bulvarı öksüz ben öksü­ züm Yağmurun altında yalnızını Ağzını elim yüzüm ıslanıyor Tren düdükleri iç içe giriyorlar Aklımı fikrimi çeliyorlar Aksaray’da ışıklar yanıyor Sisler bulvarı ayaklanıyor Artık kalbimi susturamıyorum.

Yarın ________________

M E II M E T

K E M A L

Referanslar

Benzer Belgeler

Olgularımızdaki defektlerin doku genişletici ile kapatılmaları durumunda, muhtemelen altı-sekiz hafta gibi çok daha uzun süreler ve daha büyük operatif işlemler

Cemal Süreya’nın da İsmet Özel’in de doğumunu haber verdikleri, atı- lımını sürdürmekte olan şiir aynı şiir, yani “Anadolu şiiri” değil midir.. Bü- tün mezarlar

Gözümüze ilişen, ister istemez bir göz attığımız her şiir, sadece o şiiri ku- ran (yazmaktan bahsetmiyorum, yazmak başka bir şey, kurmak başka bir şey) kişinin (bu

Gözlüklü, siyah kıvırcık saçlı ama erkek değil.. Şiirle-

* Anayasa Mahkemesi, siyasal partinin eylemlerinin ilgili f ıkra hükümlerine aykırı olduğu ancak partinin bu tür eylemlerin i şlendiği bir odak haline gelmediğini tespit

Aquinas, Aristoteles’in bilimin temel kriterinin yalnızca kendiliğinden tanınabilen apaçık ilkeler olduğu düşüncesini benimsediğinden, teolojik felsefe yani

Attila İlhan’ın Şiir Kadınlarında Annelik Biçimleri: Sığınma, Doğurgan, Sevgili....

Tıpkı bi- zim ileri teknoloji zamazingolarımızı çok az paraya çalışarak üreten fabrika işçilerinin gösterişli tasarımların ardında kaybolmaları ve el değmeden