EDEBİ SOHBETLER
Selimnâme
,23 Aralık 1956 pazar günü Hürriyet, Yahya Kemal’in Selim- nâme adlı büyük şiirini neşre başladı. Selimnâme, daha inti şarından evvel, hemen bütün yurdda adı duyulmuş, bazı be yitleri bir müjde gibi ağızlarda dolaşmış ve bütünü merak edil
miş bir eserdir.
Bir cümle ile tarif edebilir sek. Selimnâme, 1514 ten 1517 ye kadar Doğuya ve Cenuba a- çılmış iki büyük Türk seferinin safhalarını, kendi asrının klâsik şiir türkçesiyle terennüm eden bir “ Yavuz Sultan Selim Desta nı,, dır.
Bu destan, Terkîb-i bend adlı, klâsik nazım şekliyle yazılmış, yedi bendlik bir manzumedir. Birinci bend, Yavuz’un Çaldıran seferine başlayışım; ikinci bend, Tebriz’e doğru sefere gidişini; üçüncüsü, Çaldıran meydan sa vaşım, dördüncü bend, bu mü him zaferden sonra, yurdu bir bayrak altında ve bir îman yo lunda toplayışını; beşincisi, Merc-i Dabık meydan muharebesini, al tıncı bend, Rıdâniyye savaşım ve yedinci bend de bütün bu sa vaşların muzaffer kahramanı Ya vuz Sultan Selim’in son seferini, yâni âhiret ülkelerine rihletini terennüm ve hikâye eder.
k
Bu büyük şiirin, Çaldıran ve Mısır Seferlerinin milletimize şehâmet kazandırdığı şerefli asır ların şiir türkçesiyle terennümü de çağdaş edebiyatımız için, ay rı bir san’at ve edebiyat hâdise sidir. Değerli kadın edibimiz Ne zihe Araz Yahya Kemal’i, bizim milli mâzimizle zamanımız ara sında bir altın köprü diye va sıflandırır. Bu köprü, bizim, tâ rihte en büyük olduğumuz çağ lara doğru bir şiir ve mûsikî ha vası içinde; bir bilgi, tefekkür ve iman istikametinde yürüyerek, kendimizi en İyi görmemizi sağ lamıştır; bu arada bizi o zafer ve şeref sahîfelerine götürürken o zafer ve şeref sahifelerini de bize getirmek gibi tılsımlı bir vazife görmüştür.
Nitekim, ileri bir Batı şiiri kültüriyle ve klâsik Türk şiirin den süzülmüş zengin dil ve san at değerleriyle taşacak kadar dolu bir şâir olan Yahya Kemal, eğer zamanımızda değil de böy le müstesna bir şiir malzemesiy le, Çaldıran asırlarında yaşasay dı, bu azîm Türk zaferini nasıl terennüm ederdi ?
Selimnâme, işte bu soruya ce vap veren şiirdir.
★
Bir şiiri veya herhangi man zum bir edebi eseri, klâsik de virlerin diliyle, vezinleriyle, sa nat anlayışı ve üslûbiyle söyle mek dünya edebiyatında yeni
Nihad Sami
B A N À R L I
bir hâdise değildir. Meselâ Al man dâhisi Goethe, “ Hermann ve Dorothea,, isimli destânî şahe
serini, Alman faziletleriyle fakat Eski Yunan destan şâiri Home- ros’un epozlarını andıran bir şe kille ve öyle bir edâ ile yazmış tı. Goethe bu eserinde Homeros destanlarında en çok kullanılan altı tef’ileli "Heksametron,, vez nini kullanmayı da ihmal etme mişti.
Çağdaş İtalayan edibi Gabriel D'Annunzio da “ Saint Sebasti- en’in Şahadeti,, dramını, hem de fransızca olarak, Orta Çağ lisâ- niyle yazmıştı. Bu eserin 1910 da Paris’te Châtelet tiyatrosunda temsili, büyük hâdise olmuştu.
Fransız sembolist şâiri Paul Verlaine’in “ Fêtes galantes,, isim li meşhur şiir mecmuasında kul landığı dil de on sekizinci asrın klâsik fransızcasıdır. Jean Mo- réas’m, “ Le Pèlerin Passionné,, adlı şiir kitabında dil, Orta Çağ lisânıdır.
Bizim eski edebiyatımızda da bizzat Yavuz Sultan Selim’le on sekizinci asır şâiri Nedim’in o çağlarda Nevâî dili diye isim lendirilen, on beşinci asır Çağa tay türkçesiyle yazılmış şiirleri vardır.
k
Yavuz Sultan Selim Destanı'nı kendi azamet ve ihtişam yılları nın diliyle, bu dilin de en ileri msıkîsiyle okumanın zevki işte burada ve bu misallerin mânâ- sındadır. Destan şâiri, bizi ecdâ- dımızm destanlar yarattığı asır ların atmosferine götürüyor; or duların Çaldıran ve Mısır seferi ni, Zâti’lerin, Taşlıcalı Yahya Bey’lerin, Bâkî’lerin, Gaazî Giray ların asrında bile bir başka zafer sayılacak bir dîvan şiiri türkçesi ile terennüm ediyor, asırları ve zaferleri kendi sesleriyle dinliyo ruz.
k
Ne diyor? Selimnâme’nin bi rinci bend'i bugünün türkçesiyle şöyle özetlenebilir:
‘‘Göklerden kaderin haberi gel diği gün cihanın kulağına da ka nat uğultuları gelir.,,
“ Fetihler devrini İsrafil’in “ sûr,, u müjdeler; cihânm işlerini düzene koymak için, Tanrının yolladığı kahraman geliyor, der.,, ' “ Melekler, peygamber yurdu kapılarından, nice demdir Cebrâ- il’in gidip geldiğini gördüler.,,
(Ve pazar neşrinde dizilmesi u- nutlan:
"Derk etdiier ki merkad-i pâk-i Muhammed’e
Rûhülkudüs’le arş-ı Huda’dan ha ber geltir,, Beytinde olduğu gibi;) “ İdrâk ettiler ki Hazreti Muhammed’in temiz kabrine, Tanrı katından, Cebrâil vâsıtasiyle haberler geli yor.,,
“ Bu demekttir ki; Yer yüzünü fermânma tâbi kılmak için, Sul tan Selim Han gibi bir kükremiş arslan geliyor.,,
“Fethin efsânevî kuşu, bir se her rüzgârı gibi, bayraklarının a- lemleri üstünde uçmaya gelir.,,
“ Hâkan ki bir düşman ülkesi ne at sürdü mü, önünde ve ar dında bir balta ve kılıç mahşeri]
yürür.,, \
"Ey Arap ülkesini gasbeden! Vaktini bekle! Zira senden evvel kızılbaş saltanatının cezâsı veri lecek.,,
‘Târihte kaç cihangir görmüş İran ülkesi, bugün kiminle ve hangi zafer ordularının geldiğini görsün.,,
“ Tuğlar, halka tekbîr sadâlan içinde göründü ve karşıya geçip, Üsküdar ovalarına yürüdüler.,,
★
Kaderin bize mâzimizle hâli miz arasına kurulmuş, Yahya Ke mal gibi altın bir köprü armağan etmesine rağmen, bugün, klâsik şiirimiz gibi Selimnâme manzu mesini de tamam bilmemiz kolay değildr.
Bu sebepledir ki ben bu şiirin birkaç mühim noktasına daha dikkatle bakmakta bir fayda bu luyorum:
Sairin Selimnâme’yi yazmaya başladığı tarih 1917 dir. Bu de mektir ki Selimnâme 39 yıllık bir oluş devresi içinde tamamlan mıştır.
Yahya Kemal, Selimnâme’ye, neden Yavuz’un doğuşu ile veyâ tahta çıktığı 1512 tarihi ile başla mıyor da, destan, onun Çaldıran seferine çıktığı 1514 hâdiseleriyle başlıyor?
Çünkü şaire göre Yavuz’un tah ta çıkışı değil, Çaldıran seferine çıkışı millidir. Bu sefer ve onu takip eden Suriye, Mısır, Hicaz hâkimiyetleri, Türk milletinin bir vatan ve iman bütünlüğüne eri şerek, mensup olduğu medeniye tin her bakımdan liderliğine ulaş masını sağlamıştır. Bu zafer, İs lâmî Türk tarihine imtidad, Türk hâkimiyetine itimad kazandırmış tır. Fakat Selimnâme’nin dikkat edilecek noktalan bunlardan iba ret değildir. Ben fırsat buldukça bu nokta'ara temasa rabsacnğ’ m.
i
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi