• Sonuç bulunamadı

MODERN MEDYA ÖRGÜTLENMELERİ MODERN MEDYA ÖRGÜTLENMELERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "MODERN MEDYA ÖRGÜTLENMELERİ MODERN MEDYA ÖRGÜTLENMELERİ"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MODERN MEDYA ÖRGÜTLENMELERİ MODERN MEDYA ÖRGÜTLENMELERİ

44. HAFTA:. HAFTA:

Tarihsel-toplumsal analizin kavramsal-kuramsal çerçevesi: üretim dolaşım diyalektiği içinde modern işletmenin doğuşu...

(2)

Sanayi devrimin bağrında teknoloji değişimi, aletlerin makine haline gelmesi yatar: “Sanayi devriminin başlangıcı olan makine, tek bir aleti kullanan işçinin yerine, çok sayıda bezer aleti çalıştıran ve gücünün biçimi ne olursa olsun tek bir tahrik gücü tarafından devindirilen bir mekanizmayı koyar...

K apitalist toplumsal ilişkilerin temel

etkileşim

alanları

5.) Doğa ile ilişkiler

6.) Günlük hayatın ve türün yeniden

üretimi

7.) Dünyanın zihinsel kavranışları

1.) Tekonolojiler ve organizasyonel

biçimler

2.) Toplumsal İlişkiler

3.) K urumsal ve İdari Düzenlemeler

4.) Üretim ve Emek Süreçleri

(3)

Kullanılmayan sermaye yitirilmiş sermayedir ve sermaye de makine ya da para değil “hareket halindeki değerdir”... Makine kullanılmaz ise ölü sermaye olur; bu yüzden de sürekli kullanılması yönünde bir basınç ortaya çıkmaktadır.

► Başlangıçta sürülen değer... dolaşımda ilk haliyle kalmak şöyle dursun

kendisine bir artık değer katar ya da kendisini çoğaltır. İşte onu sermayeye çeviren şey, bu harekettir”... Marx’a göre sermaye bir şey değil bir süreçtir...

özgül olarak değerlerin dolaşım sürecidir...

► Sermayenin süreç tanımı son derece önemlidir. Sermayenin geleneksel olarak bir varlık stoku (makineler, para, vb.) olarak anlaşıldığı klasik siyasal iktisatta görülen tanımdan ve sermayenin bir şey “bir üretim faktörü” olarak görüldüğü geleneksel iktisattaki egemen tanımdan bir kopuşu ifade eder...

Her para sermaye değildir; sermaye belli bir tarzda kullanılan paradır...

► Aslen sanayi sermayesiyle ilgilenmekle birlikte, değerin kendi kendisine büyümesini görünüşte mümkün kılan diğer dolaşım biçimlerini de vardır:

Her biri P-M-P+P biçiminde dolaşım gerçekleştiren sanayi sermayesi, tüccar sermayesi ve faiz getiren sermaye...

► Marx, öncelikle P-M-P+P dolaşım biçiminin çelişkilerini inceleyerek cevap aramaya girişir. Temel soru: fazlalık, artık değer nereden geliyor? Artık

değer saf haldeki mübadeleden türetilemez... “eşitliğin var olduğu yerde kazanç olmaz”...

(4)

Kapital, Cilt I, “Sermaye, toplumun zorlayıcı baskısı olmadıkça işçinin sağlığına ya da ömrüne aldırış etmez”.

► Katlanmış-eklenmiş kârın anahtarı, iş gününün ücreti ödenmemiş kısmını ücreti ödenmiş kısmına oranla artırmak, işçilerin geçimini sağlamak için gerekli

ürünlere oranla artı ürünü artırmak yani artı-değer oranını yükseltmektir. Bunu yapmanın en açık (mutlak artık değer) biçimi, ücretleri artırmadan iş gününü uzatmaktır.

Kapitalistlerin işin yoğunluğunu artırmak için başvurduğu diğer çareler: 1.) Sıkı gözetim ve denetim, 2.) Ücret ödeme yöntemleri, örneğin “parça başına ücret”

kapitalistin elinde işçiyi daha çok çalışmaya zorlayan bir araçtır. 3.) Montaj hattı ve üretimi hızlandırmanın öteki sistemleri yani üretimi “hattın hızına” göre

artırma olanakları. 4.) Tatlılıkla “kandırma” yöntemleri, ufak tefek avantajlarla (kâra ortaklık, emeklilik sistemleri vb.) işçileri yatıştırma taktikleri. 5.) Ücretlerde bir indirimi kabul ettirebilme. 6.) Gelişmiş üretim yöntemleri-araçları. Bu sayede işçinin verimliliği artırılır ve kapitalistin ücrete oranla artı-değeri çoğaltılır. İşçinin geçim araçlarının değeri düşürülür dolayısıyla da iş gücünün değerini düşürmek ya da “iş gücünü değersizleştirmek” mümkün hale gelir... Bu yöntemle iş

gününün uzunluğu ya da yoğunluğu artmasa bile artı-değer artar; işçinin harcadığı çabanın miktarında “mutlak” bir artış olmamakla birlikte çalışma zamanının üründeki payı “görece” azalır.

(5)

Teknoloji fetişizmi... Braverman: “...bilim ve teknolojinin kendisine değil, yalnızca bunların toplumsal sınıflar arasında var olan uçurumun yaratılmasında,

sürdürülmesinde ve derinleştirilmesinde birer egemenlik aracı olarak kullanılmasına düşman olan Marksist görüşü benimsedim...

► Göreli artı-değer, daha iyi-gelişmiş makinelerden, daha iyi organizasyondan ve kapitalistin getirebileceği başka teknik ilerlemelerden kaynaklı üretkenlik

artışından doğar.

Ancak bu ilerlemeler-gelişmeler sadece işçilerin yaşaması için gerekli

gereksinim maddelerinin ucuzlamasına yol açtıkları ölçüde göreli artı-değerde bir artış sağladığı gözden kaçırılmamalıdır.

► Kapitalist masraflarını, toplumsal bakımdan zorunlu ortalama çalışma zamanı ile belirlenen piyasa değerini göz önünde tutarak hesaplar. Yani, yeni ve daha

gelişmiş bir teknik uygulamakla ürün başına çalışma zamanını toplumsal

ortalamanın altına düşürecek ve böylece bu şanslı ancak geçici durum sürdükçe fazladan bir kâr elde edecektir.

► Fazladan kârın çekiciliği, özellikle kapitalistler arasında “engelsiz rekabet koşulları altında” teknik gelişmeyi kamçılar.

► Kapitalistlerin makineleri fetişistçe değer kaynağı olarak görmelerinin sebebi, niçin hepimizin aynı fetişist kavrayışa tabi olduğumuzu da açıklar: kapitalistler

“artık değer kütlesi” ile ilgilendiğinden ve mutlak artı değer yüzünden sınıf mücadelesiyle uğraşmak yerine göreli artık değer kazanmayı tercih ettiğinden, ihtiraslarına bir yanıt olarak “teknolojik çözüme” fetişçesine inanmaları gayet anlaşılır bir durumdur.

(6)

Kârın kaynağı, kapitalistin satın aldığı işçinin işgücünün değeri ile işçinin çalışırken yarattığı değer arasındaki “farka” dayanır. İşgücü, kullanıldığında kendi değerinden daha yüksek bir değer yaratma özelliğine sahip bir metadır.

İşçinin işgücünün üstünde ürettiği değere artı-değer denir…

► Sermayenin en eski biçimi, tüccar sermayesidir. Tüccar (korsan), ticaret

yaparken malları bol bulunduğu yerde satın alıp, kıt bulunduğu yerde satmak yoluyla kâr ederdi. Malların alınıp-satıldığı pazarlar genellikle birbirinden uzaktı.

Bu nedenle de malları satın aldıkları pazarlardaki koşullar, satış yaptıkları

pazarda pek bilinmezdi. Böylece tüccarlar, mal alıp-sattıkları insanların zararına zenginleştiler…

► Modern kapitalizmde, değişim arızî değil esas ilişki biçimidir; bütün üretim değişim içindir ya da değişim her yer-dedir. “Kapitalist üretim biçiminin hâkim olduğu toplumların zenginliği kendini muazzam bir meta yığını olarak gösterir…”

yani pazarda satılmak üzere üretilen mallar biçiminde.

► Satışların büyük kısmı kapitalistler arasındadır, “işçileri hammadde üreten

kapitalist mallarını işçileri yarı mamul maddeler üreten kapitaliste, o da işçileri mamul bir eşya üreten kapitaliste, o da bir toptancıya ya da perakendeciye satar…

► Kapitalistin hammadde, fabrika binaları, makineler gibi elde ettiği değerler yeni değerler yaratmadan nihai ürünün değerine değişmeden yansır. Bu değerler sabit kalır; bu kısma sabit sermaye denir. Buna karşılık kapitalistin ücret

ödemeye ayırdığı değerler artar, başlangıçtakine oranla büyür. Yani bu değerler değişir, işte bu kısmına değişken sermaye denir.

Referanslar

Benzer Belgeler

 Kapitalizm: 1.) Toplumsal bir oluşum olarak kapitalizm, kapitalist olanın egemen olmaya başladığı, ancak yine de birden fazla üretim tarzını içeren tarihsel ve toplumsal

Özelliği: Kapitalist ilişkilerde üretim araçlarına sahip olan sınıf buna uygun olarak emek ürünlerinin yani metaların sahibidir.. Özelliği: İşçilerin emeğinin

‘muazzam bir meta birikimi” olarak görünür; bunun birimi tek bir meta gibi görünmektedir. Araştırmamızın bu nedenle metanın analizi ile başlaması gerekir”.....

► Bu alanlarda ortaya çıkan teorik hatlara paralel olarak gelişen bilimsel araştırmalar, kapitalist sınıfa özellikle de sermayenin yoğunlaşmasının ve merkezileşmesinin

Kitap, el ilanı, harita, gazete, dergi, afiş, davetiye, resmi belgeler, evraklar gibi basılı malzemelerin kullanıcı-okuyucu için taşıdığı “kullanım değerini”

Baskı teknolojisindeki gelişmeler yanında gazetenin basıldığı kağıdı bol ve ucuza üretmeyi sağlayacak kağıt üretim teknolojisinin gelişmesi, geniş halk kitlelerinin

Sanayi kapitalizmi: Sabit sermayenin hızlandırılmış gelişmesi, verimli bir işletme kurmak için gerekli asgari sermaye, kapitalist yoğunlaşmayı.. (makineleşmiş

 1890’ların başında uzun mesafeli radyo iletişimini (radyo haberleşmesi) olanaklı kılan ilk büyük elektronik iletişim aracı radyo, 1900’lü yılların başında