• Sonuç bulunamadı

Platformunun evrimi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Platformunun evrimi"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni C. 24,15 - 23, Ağustos 1981

Bulletin of the Geological Society of Turkey, V. 24,15 - 23, August 1981

İsparta büklümünde (Batı Toroslar) Toros Karbonat Platformunun evrimi

Evolution of Taurus Carbonate Platform in İsparta bend (western Taurus)

ALİ KOÇYÎĞİT, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü

ÖZ : Toros Karbonat Platformu için örnek bir alan oluşturan Hoyran neritik karbonat platformu, Liyas sırasında ve Sultandağm güney eteğinde, yaklaşık D-B doğrultulu çekim fayı özelliğinde bir kırığın (Hoyran fayı) gelişmesiy- le biçim kazanır. Toros Karbonat Platformu'nun, özeUikle Mesozoyik - Alt Tersiyer sırasında oluşmuş örnek istifle- rinden biri, İsparta Büklümü Kuzey iç kenarında (Hoyran havzasında) yüzeyler. îstif, GB dan KD ya doğru aşmalı bir deniz ilerlemesiyle gelişmiş tipik neritik karbonatlardan kuruludur. Üst Triyas - Üst Lütesiyen aralığında sürekli- lik sunan istif, Maestrihtiyen'e değin yalnızca litoral neritik özellikli karbonatlarla temsil edilirken, Maestrihtiyen - Üst Lütesiyen sırasında, aynı zamanda, yerel pelajik fasiyes de gelişmeye başlar. Tortullaşma, en sonunda, bir fliş fa- siyesiyle sonlanır.

Maestrihtiyen'e değin duraylı, sığ denizel bir havza olan platform, ilkin Maestrihtiyen'de, düşey devinimlerle bu özelliğini yitirmeye başlar. Daha sonra, egemen olarak çekme gerilimi ve araya giren iki kısa süreli sıkışma geri- limiyle, platformun parçalanması günümüze değin sürer. Üst Lütesiyen sonundaki ilk sıkışma evresiyle Arızlı ofiyo- litli karışığı platform üzerine yerleşir ve platformun KKD kesimleri yükselmeye başlar. Bu yükselme Alt - Orta Oligo- sen boyunca sürer ve deniz GGB ya (İsparta, Burdur ve Denizli yöreleri) doğru geriler. Orta Oligosen sonundaki ikinci sıkışma evresiyle, çalışma alanı tümüyle karâsaliaşır ve yerel ekaylar gelişir. Orta Oligosen sonundan günümü- ze değin, normal blok faylanma tarafından denetlenen İsparta Büklümü kuzey iç kenarında, riftleşmenin bölgesel yükselme, faylanma ve volkanizma gibi evreleri gelişir. Tektonik etkinlik, normal blok faylanmanın denetiminde gü- nümüzde de sürmektedir.

Diğer taraftan, Toros Mesozoyik - Alt Tersiyer Karbonat Platformu, genel olarak, Afrika Arap Platformu'ndan farklıdır ve Antalya Naplarınm D'dan B'ya doğru yerleşmiş olduğu söylenebilir.

ABSTRACT : Hoyran neritic carbonate platform which is a typical area for Taurus Carbonate Platform is initiated to develop by the formation of an E - W trending gravity fault, which called Hoyran fault, at southern foot of Sul- tandağ during Lias. One of the characteristic sequences of Taurus Carbonate Platform which formed, in especially, during Mesozoic to Low Tertiary is exposed on the northern internal margin of İsparta Bend (Hoyran Basin). The se- quence is composed of typical neritic carbonates deposited by a transgressing sea in overlap character from S W to- ward NE. Although the sequence, which is continuous from Upper Triassic to Upper Lutetian, is represented by only littoral to neritic carbonates up to Maastrichtian, pelagic facies also initiates to deposite locally between Maastrich- tian and Upper Lutetian. Ultimately, deposition is ceased by the formation of a flysch facies.

The platform, which was a stable, shallow-marine basin of deposition by Maastrichtian, is first initiated to destruct by vertical movements during Maastrichtian. Afterwards, the destruction is continued by predominantly ten- sional stress and intervening two compressional stress with short duration, up to the present day. Arızlı ophiolitic melange is emplaced on platform by the first compressive orogeny at the end of Upper Lutetian, and north and nort- hern parts of platform start to uplift. The uplifting is continued during Lower to Middle Oligocene time, and sea goes backwards south to southwestward (Regions of İsparta, Burdur and Denizli). The study area is complately emerged by the second (compressional phase at the end of Middle Oligocene, and local thrusts are formed. Some phases of rifting, such as regional doming, faulting and volcanism are developed on the northern internal margin of İsparta Bend controlled by normal block - faulting from Middle Oligocene to the present day. The tectonic activity is also being

continued under the control of normal block - faulting in the present day.

On the other hand, Taurus Mesozoic to Lower Tertiary Carbonate Platform is mostly different from Africa to Arabic Platform, and it may be thought that Antalya Naps might have been emplaced from E to W.

(2)

diğerleri, 1972; Monod ve diğerleri, 1974; Biju - Duval ve diğerleri, 1977; Yılmaz ve diğerleri, 1981). Sorun güncelliği- ni sürdürmekte olup, kesin bir çözüme kavuşmamıştır.

Diğer taraftan, ofiyolitli dizilerin tek ve kuzey kökenli olduğu, başka bir deyişle, Tetiz Okyanusu'nun Doğu Akde- niz bölgesinde tek bir uzanım sergilediği ve Toros Karbo- nat Platformu'nun da Afrika - Arap Platformu ile benzer ya da aynı kaya birimi ve ilişkilerini sunduğu, bir başka varsayım olarak önerilmiştir (Ricou, 1980; Güvenç, 1981).

Levha tektoniği açısından, tabanında okyanusal kabuğu olan bir havzada levha sınırlarının (okyanus içi sırtlar, yi- tim kuşaklan ve dönüşüm fayları) farklı taraflarında yer- alan kaya birimleri kayatürü ortam ve fosil içeriği yönün- den kesin ayrıcalık gösterir. Ancak bir yay gerisinde geliş- miş kenar denizi havzalarında ya da Atlantik türü kıta ke- narlarında, platform kayalarıyla okyanusal havza kayaları arasında bir geçiş sözkonusu olabilir. Dolayısıyla, Anadolu levhacığı ile Afrika - Arap levhası arasında Mesozoyik'te ge- liştiği varsayılan Tetiz Okyanusu'nun güney kolunun, yu- karıda belirtilen özellikte bir havza olması beklenir. Ancak, bugüne değin, Toroslar'da, karbonat platformu ile okyanu- sal tortulların normal stratigrafik ilişki sunduğu kesin bi- çimde ortaya konamamış olup, yalnızca, Toros Karbonat Platformu kayatürlerinin benzer oluşlarından söz edilmek- tedir (Ricou, 1980 Güvenç, 1981). Bununla birlikte, Toros Karbonat Platformu'nun, daha sonra kısaca değinilecek olan genel özellikleri gözönüne alındığında, sözü edilen benzer- liğin çokça doyurucu olduğu söylenemez. Toroslar'da, Kar- bonat Platformu ile okyanusal havza çökellerinin birbirle- rine yanal geçişlerinin kesin olarak gözlenemeyişi ise, iki nedene bağlı olabilir: (1) Böyle bir geçiş hiç yoktu ve do- layısıyla Anadolu plakacığı ile Afrika - Arap plakası Mesozo- yik sırasında bir bütündü; (2) Mesozoyik sırasında Afrika - Arap Platformu ile Anadolu levhacığı arasında, okyanus kabuğunun oluşabildiği bir kenar denizi havzası gelişmiş olup, Toros Karbonat Platformu ile okyanus havzası tortul- ları arasında sözkonusu yanal geçiş vardı, fakat okyanus kabuğunun platform üzerine yerleşimi sırasında bu ilişki bozulup yokoldu ya da gizlendi.

Kısaca, Toros Karbonat Platformu, Mesozoyik sırasın- da, Afrika - Arap Platformu'nun bir parçası olup (?), do- layısıyla Antalya - Kıbrıs - Hatay ofiyolitli dizileri kuzey kökenlidir; ya da Mesozoyik sırasında, Toros Karbonat Plat-

seki, Silifke, Belemedik - Aladağ - Tufanbeyli ve Munzur- dağları boyunca uzanır. Değişik boyutlu pencereler biçimin- de (Ricou, 1980) gözlenen ve egemen kayatürü genelde sığ denizel özellikli Paleozoyik - Mesozoyik ve Alt Tersiyer yaş- lı karbonatlardan oluşan yüzlekler Toros Karbonat Platfor- mu olarak adlandırılmıştır (Şekil 1). Aynı kuşak, «Toros Kireçtaşı Ekseni» (Ricou, 1980) ve paleocoğrafik bölge an- lamında, «Tetiz yükseltisi güney yamacı» (Güvenç, 1981) olarak da adlandırılmıştır.

Genelde göreceli otokton (para - otokton) özellikte olan Toros Karbonat Platformu, değişik jeoloji zamanla- rında, kısa ya da uzun süreli stratigrafik boşluklar sunmak- la birlikte, yukarıda belirtilen dağılım alanının birbirinden uzak ya da yakın farklı alanlarında, Kambriyen öncesinden Üst Eosen'e değin değişik yaş ve özellikte kayatürlerinden oluşmuş istifler sunar (Blumenthal, 1944, 1947, 1956; Ketin, 1964; Demirtaşlı, 1967, 1973; Graciansky, 1968; Martin. 1969;

Haude, 1969; Brunn, 1974; Dumont ve Kerey, 1975; Özgül, 1976; Monod, 1977; Poisson; Demirkol, 1977; Gedik ve diğer- leri, 1979; Yalçın, 1980; Ricou, 1980). Bu istifler içinde göz- lenen stratigrafik boşluklar ise, örneğin Orta Amanoslarda Kambriyen tabanı, Orta Silüriyen - Üst Devoniyen arası ve Triyas'm tabanında (Yalçın, 1980); Tufanbeyli dolayında Alt Ordovisiyen - Silüriyen, Triyas - Doger, Malm - Senoni- yen - Lütesiyen arasında (Özgül, 1976); Mut - Silifke - Er- menek dolayında Ordovisiyen - Silüriyen, Silüriyen - Orta Devoniyen ve Triyas - Üst Jura arasında (Gedik ve diğer- leri, 1979); daha batıda Sultandağ'da Alt Ordovisiyen - De- voniyen, Karbonifer - Permiyen, Permiyen - Orta Triyas ve Üst Triyas - Malm arasında (Demirkol ve diğerleri, 1977);

Eğridir dolayında Kambriyen Devoniyen ve Karbonifer - Triyas arasında (Dumont ve Kerey, 1975); Seydişehir yö- resinde Ordovisiyen - Triyas ve Triyas - Üst Jura arasında (Monod, 1977); Homa - Akdağ'da Paleozoyik - Liyas arasın- da (Öztürk, 1981); Milas - Tavas bölgesinde Üst Jura - Üst Kretase arasında (Özgül, 1976); Bodrum ve Karadağ çev- resinde Permiyen - Triyas arasında ve Antalya batısındaki Tahtalıdağ'da Permiyen'in tabanı ve Turoniyen'in tavanın- da (Brunn ve diğerleri, 1971) gözlenmiştir. Görüldüğü gibi, Toros Karbonat Platformu'ndaki stratigrafik boşluklar, ge- nel olarak Üst Karbonifer ile Alt Triyas'a rastlamaktadır.

Bu bakımdan Mesozoyik transgresyonu, Toroslar'da önemli bir paleocoğrafik gelişmedir. Karbonat platformu- nun diğer özellikleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir :

(3)

(BATI TOROSLAR) TOROS KARBONAT PLATFORMU 17

Şekil 1 : Toros Kuşağı yarı otokton platform seâimanlarmın dağılımı ve büyük yapısal çizgileri gösterir harita (Adamia ve diğerleri, 1980'den yalmlaştırılmıştır). 1. Çalışma alanı; 2. Toros Kuşağı yarı otokton plat- form sedimanları; 3. Toros Kuşağı yaklaşık sınırı; A. Ananias Dağları, AD. Aladağlar; AS. Akseki; B.

Barladağ; BD. Bçydağları; BL. Belemedik; H. Hoyran gölü dolayı; K. Kılıçlağm Dağı; M. Munzur Dağla- rı; MK. Mandalya Körfezi.

Figure 1 : Map showing the distribution of para - autochthonous platform sediments of Taurus Belt and main sfiuc- tural lines (Simplified from Adamia and others, 1980). 1. Studied area; 2. Para - autochthonous plat- form sediments of Taurus Belt; 3. Approximate boundary of Taurus Belt; A. Anamas Mountains; AD.

Aladağlar; AS. Akseki; B. Barladağ; BD. Beydağları; BL. Belemedik; H. Region of Hoyran Lake; K. Ki- lınçlağın Mountain; M. Munzur Mountain MK. Gulf of Mandalya.

1) Genel olarak, Toroslar'da Paleozoyik yaşlı birimler üzerine, Triyas - Üst Lütesiyen yaşlı bir Mesozoyik - Alt Ter- siyer istifi uyumsuzlukla (diskordan olarak) gelmektedir.

Toros Karbonat Platformu'nun Kambriyen öncesinden Tri- yas'a değin olan çökelleri, düşük dereceli bölgesel başkala- şım geçirmiş kireçtaşı, şeyil, kumtaşı, çakıltaşı ve kuvarsit olup, platformun asıl sığ denizel kökenli karbonatları Üst Triyas - Üst Lütesiyen aralığında çökelmiştir. Toros Kar- bonat Platformunu tektonik olarak üstleyen ve değişik or- tamları ıralayan kaya toplulukları (Toros ofiyolitli karışı- ğı) ve onları da örten genç Neojen çökelleri biryana bıra- kılırsa, platformun Üst Lütesiyen hatta Üst Miyosen'e de- ğin, yer yer karalaşan kesimleri dışında, genel olarak sığ bir denizle kaplı olduğu, bu platformda yüzeyleyen kayatür- lerinden kolayca anlaşılır. Diğer taraftan sığ ve derin de- niz tortulları arasında sistemli, normal ilişkili ve büyük bo- yutlu dokanaklar çizmek hemen hemen olanaksız olup, iki fasiyes arası genellikle tektonik ilişkili ve derin deniz fasi- yesleri çoğunlukla dar çanaklara özgüdür.

2) Toros Karbonat Platformumda, Mesozoyik trans- gresyonunun tabanı Alt Triyas - Malm arasında değişir.

3) Tüm transgresif serinin tabanı, özellikle Triyas ve Liyas'da kırıntılılarla başlar.

4) Tüm Mesozoyik istifinin egemen kayatürü sığ deniz kökenli karbonatlardır.

5) Platform tortullarının değişik stratigrafik dü rinde (Devoniyen, Senoniyen'in tabanı ve Akitaniyen'm ta- banında) boksit oluşumlarıyla simgelenen çökelmezlikler

(diyastemler) ayırtman bir özelliktir.

6) Doger - Malm sırasında diyabaz, yastık lav ve dasit kayalarının dayk ve silleri karbonatlara eşlik eder.

7) Liyas sırasında, Tetiz okyanusunun güney kıta ke- narına özgü bentik foraminiferalardan Orbitopsella karbo- natlar içinde yaygındır.

8) Üst Triyas-Jura sırasında Ammonitiko - Rosso fa- siyesine sık sık rastlanılır.

9) Üst Jura - Lütesiyen aralığında değişik yörelerde ve dar çanaklar biçiminde yüzeyleyen Calpionella'lı çört yum- rulu-bandlı ve Globotruneana'lı çamurtaşlarıyla temsil edi- len derin deniz fasiyesine rastlanılır.

10) Üst Triyas-Üst Jura, Senomaniyen - Maestrihtiyen ve Paleosen - Lütesiyen sırasında üç resif fasiyesi gelişmiş olup, bunlardan Senomaniyen - Maestrihtiyen aralı- ğında gelişen ve kıyı resifi özelliğinde . olanı en yaygını ve tüm güney Alp kuşağının ortak özelliğidir (Laubscher ve Bernoulli, 1977; Koçyiğit, 1981).

11) Mesozoyik - Alt Tersiyer istifi, yer yer yastık lav içerikli olistosrom - Türbidit türü flişle sonlanır ve Toros

(4)

15) Toros Karbonat Platformu ile Afrika - Arap Plat- formu arasında Paleozoyik sırasında daha çok, Mespzoyik - Tersiyer sırasında ise daha az benzerlikler vardır (Beydoün,

1977; Neev ve Ben - Avraham, 1977; Shazly, 1977).

STRATİGRAFİ

Çalışma alanının ayrıntılı stratigrafisinden çok, anla- mayı kolaylaştırmak amacıyla, karbonat platformunun ev- rimi sırasında oluşmuş kayabirimleri, onları temsil eden kayatürleri ve kayabirimleri arasındaki stratigrafi ve Aapı ilişkileri, yalmlaştırılmış şematik bir kesit üzerinde, yalnız- ca ad ve stratigrafik simgeleriyle verilecektir (Şekil 2). Plat- formun temelini oluşturan Sultandede Formasyonu dışın- da (Demirkol, 1977), tüm formasyonlar yazar tarafından ayırtlanmış ve adlandırılmıştır.

Mesozoyik karbonat platformu, en altta, düşük derece- li başkalaşım geçirmiş Üst Kambriyen - Alt Ordovisiyen yaşlı metamorfitlerle temsil edilen Sultandede Formasyonu (Demirkol, 1977) üzerine kurulur ve Jura transgresyonuyla Sultandede Formasyonumu uyumsuz olarak üstleyen, Li- yas'dan Maestrihtiyen sonuna değin sürekli bir dizilim gös- teren, kalın fakat tekdüze olmayan bir karbonat istifiyle temsil edilir. Bu istif, altta siyah renkli kireçtaşı ve dolo- mitlerden oluşan Liyas - Doger yaşlı Kocakaya formasyo- nuyla başlar, üste doğru sırasıyla Algli ve oolitli kireçtaş- larmdan oluşan Malm yaşlı Ergenli formasyonu; gri - be- yaz renkli dolomit mercekleri içeren, kalın katmanlı, Alt Kretase yaşlı Eskigençali formasyonu; resif al kireçtaşların- dan oluşan Üst Kretase yaşlı Kılıçlıhan formasyonu; be- yaz - pembe - kırmızı - sarı renkli, plaket, çörtlü pelajik kireçtâşlarmdân oluşan Çiğdemtepe formasyonuyla sürer.

Senozoyik, Çiğdemtepe formasyonu üzerine uyumlu olarak gelen değişik kayatürleriyle temsil edilir. Altta, Çiğdemtepe ve Kılıçlıhan formasyonlarıyla düşey geçişli bazan da tek- tonik ilişkili, alt düzeyleri breşli, Alg'li, üst düzeyleri Kum- mulitesli. resif al ve ince katmanlı pelajik kireçtâşlarmdân oluşan Paleosen - Qrta Eosen yaşlı Yukarıtırtar formas- yonuyla başlar. Bunun, üzerine yine uyumlu olarak, fliş fa- siyesiyle. temsil edilen Lütesiyen yaşlı Dereköy formasyonu gelir. Buraya değin sözü edilen Liyas - Üst Lütesiyen ara- sında süreklilik sunan istif Hoyran grubu olarak adlanmış- tır. HoJTân grubu bîr taraftan Arızlı ofiyolitli karışığı ta- rafından tektonik olarak; diğer taraftan da kalın katmanlı,

Şekil 2 : İnceleme alanındaki jeoloji birimlerinin stra- tigrafik ve tektonik ilişkilerini gösterir şema- tik kesit (çiçeksiz). SR. Sardiyen Dağoluşum evresi; Xı. Beyşehir - Hoyran sürüklenimi; P.

Pireneen Dağoluşum evresi; SV. Saviyen Dağ-

• oluşum evresi; R. Rodaniyem Dağoluşum evre- si; COs. Sultandede formasyonu; Jk. Kocakaya formasyonu; Je. Ergenli formasyonu; Ke. Es- kigençali formasyonu; Kk. Kılıçlıhan formas- yonu; Kç. Çiğdemtepe formasyonu; Ty. Yuka- rıtırtar formasyonu; Td. Dereköy formasyonu;

Ao. Arızlı ofiyolitli karışığı; Ta. Akçaköy for- masyonu; Tk. Kızılcık formasyonu; Qal. Alüv- yon; MTh. Hoyran grubu.

Figure 2 : Schematic section illustrating stratigraphic and Tectonic relations of geological units in inves- tigated area (not to scale). SR. Sardinian oro- genic phase; Xi. Beyşehir - Hoyran overthrust;

P. Pyreneean orogenic phase; SV. Savian ero- genic phase; R. Rhodanian orögenic phase;

COs. Sultandede formation; Jk. Kocakaya for-

(5)

(BATI TOROSLAR) TOROS KARBONAT PLATFORMU 19 mation; Je. Ergenli formation; Ke. Eskigeııçali

formation; Kk. Kılıçlıhan formation; Kç. Çiğ- . demtepe formation; Ty. Yukarıtırtar formati- on; Td. Dereköy formation; Ao. Arızlı ophioli- tic melange; Ta. Akçaköy formation; Tk. Kı- zılcık formation; Qal. Alluvium; MTh. Hoyran group.

karbonat çimentolu çakıltaşmdan oluşan, Alt - Orta Oligo- sen yaşlı, dağoluşum sonu (postorojenik) bir molasla tem- sil edilen Akçaköy formasyonuyla açışız uyumsuzlukla üst- lenir. Daha sonra ise, birbirleriyle yanal ve düşey geçişli çakıltaşı, tüf, aglomera, lösitit ve killi kireçtaşlarmdan olu- şan karasal, Üst Miyosen - Pliyosen yaşlı Kızılcık formas- yonu, yukarıda sözü edilen tüm kayabirimlerini açılı uyum- suzlukla üstler.

KARBONAT PLATFORMUNUN EVRİMİ

Sultandede Formasyonu metakuvarskumtaşı, metagro- vak, fillit, kloritşist, klorit - serizit - kuvarsşist, mikaşist ve mermerlerle temsil edilmekte olup, kuvars, klorit, albit ve muskovit gibi mineral topluluğu içerir. Formasyonu temsil eden metamorfitlerin, duraysız bir şelfte çökelmiş kuvars- kumtaşı, grovak, miltaşı, marn ve bunlar içinde ince arakat- man ya da mercekler biçiminde yer alan kireçtaşlarmm, dü- şük dereceli bölgesel başkalaşıma uğramaları sonucu oluş- tuğu ve Kaledoniyen dağoluşum devinimleriyle. (olasılıkla

Sardiyen evresi) kıvrımlanıp karasallaştığı söylenebilir.

Çalışma alanının KD kesiminde temeli Üst Karmbri- yen - Alt Ordovisiyen yaşlı Sultandede Formasyonu 'Şekil 3A) oluşturmasına karşın, güney kesimde yaşlı temel şöz- lenememiştir. Buna karşın, çalışma alanı dışında Barladağ'- da ve daha güneyde Eğridir gölü GD sunda, Jura yaşlı ki- reçtaşları Triyas yaşlı dolomitler üzerinde uyumlu olarak yer alır (Brunn ve diğerleri, 1971). Alttan üste doğru çakıl- taşı, kumtaşı, şeyil, marn, kireçtaşı ve dolomitlerle temsil edilen# Triyas ise, Eğridir gölü GD sunda Paleozoyik üzeri- ne açılı uyumsuzlukla gelir (Dumont ve Kerey, 1975). Me- sozoyik transgresyonu komşu bölgelerde Alt Triyas - Üst Jura arasında değişik zamanlarda olmuştur. İnceleme ala- nımızda ise, Liyas'da başlamıştır. Temelin iyi bir şekilde gözlendiği Sultandağm GB eteğinde, Hoyran grubunun en alt birimini oluşturan ve kuvarsça zengin, demirli Liyas yaşlı çakıltaşı - kumtaşı ile temsil edilen Karataş üyesi, Sul- tandede Formasyonu üzerine açılı uyumsuzlukla gelir (Şe- kil 3A). Buna karşın, güneyde ve inceleme alanımız dışında, Paleozoyik yaşlı temel Alt Triyas yaşlı çakıltaşı - kumtaşı düzeyi ile açılı uyumsuzlukla üstlenir ve seri üste doğru Mesozoyik boyunca süreklidir. Bu durum, Mesozoyik trans- gresyonunun GGB da Triyas'da başlayıp, KKD ya doğru aşmalı olarak yavaş yavaş ilerlediğini ve denizin inceleme alanımıza, özellikle KD kesimine Liyas'da, GB kesimine ise daha önce erişmiş olduğunu gösterir (Şekil 3A). Çünkü, ça- lışma alanının GB kesiminde birimlerin tabanında Liyas yaşlı dolomitler * yüzeylemekte, buna karşın daha yaşlı te- mel gözlenememektedir.

Liyas'da başlayan transgresyonun ilk ürünü olan Ko- cakaya formasyonu, Üst Kambriyen - Alt Ordovisiyen yaş- lı Sultandede Formasyonundan oluşan temel üzerine yer yer ince> kırmızı renkli, kuvarsça zengin demirli rudit ya

da küçük boyutlu bileşenlerden oluşan çakıltaşı; hazan da doğrudan oobiyosparit, dolomit, oobiyomikrit, dolomitli mik- rit, breş yapılı - yumrulu oosparitle gelip, tortullanma, aynı birimlerin ardalanması ya da düşey ve yanal geçişleriyle sürmüştür (Şekil 3A). Formasyon ayrıca, taban düzeylerin- de diyabaz silleri kapsarken, neritik bir ortamı ıralayan fo- silleri de içermektedir. Bu bulgu ve gözlemler, Kocakaya formasyonunun birdenbire bir transgresyonla oluşmaya başlayıp, sığ, sıcak ve çalkantılı denizel bir ortamda Uito- ral - neritic) çökelimini sürdürdüğünü göstermektedir.. Di- ğer taraftan Liyas transgresyonunun başlangıcında, Sultan- dağm güney kenarı boyunca oluşan bir kırıkla (Şekil 3A, HF : Oligosen sonunda yeniden gençleşerek günümüze de- ğin diri kalan ve Beyşehir - Yalvaç çöküntü alanının gelişi- mine neden olan verev atımlı çekim fayı) Sultandağ taban blok olarak yükselirken, çöken tavan bloğu da tüm Mesozo- yik boyunca neritic karbonat platformu olarak belirginle- şen Hoyran havzasını şekillendirmiştir (Şekil 3A). Bu fayın diriliği birçok yerbilimci tarafından da önceden bilinmek- tedir (Ketin, 1968; Blumenthal, 1947). Kırıktan çıkan bazik akıntılar, çökelmekte olan karbonatlar arasına yayılarak silleri oluşturmuş; çok sığ olan denizin kıyı çizgisinin iler- leyip gerilemesine koşut olarak, zaman zaman gerçekleşen çok kısa süreli karasallaşma anlarında da diyabazlar gün- lenmeye uğramışlardır.

Çok zengin olan fosil içeriğiyle ayırtman bir nitelik kazanan Malm yaşlı Ergenli formasyonunun Lamellibranc- hiata, Gastropoda, Echinoidea, Bryozoa kabuk ve diken parçaları kapsaması yanında Textularidae, Miliolidae, Val- vulinidae, Protopeneroplis, Kurnubia, Kilianina, vb. bento- nik foraminifera ile Cayeuxia, Polygonella, Thaumatoporel- la, Clypeina, Salpingoporella gibi Algler içermesi ve değişik litofasiyeslerden (dolomit, dolomitli mikrit, kalkarenit, Alg'- li biyomikrit, oobiyopelsparit, oobiyosparit) kurulu olması onun, sığ, sucak, düşük - orta enerjili, litoral - neritik de- nizel bir ortamda çökeldiğini belirler (Şekil 3A). Taban dü- zeyi dışında, önceki formasyonlarla, benzer litofasiyeslerden oluşan, neritik - bentonik fosil içerikli ve Alt Kretase yaşlı Eskigençali formasyonunun da benzer özellikli bir denizel ortamda çökelmesine karşın, foraminifera içermeyen Takat Chara ve Ostraeoda'lı biyomikritlerdejı oluşan alt düzey- leri ise, Jura sonu ya da Alt Kretase başlarında, havzanın sınırlı platform (Wilson, 1975) özelliğine büründüğünü bel- geler (Şekil 3B).

Alt Kretase'de oluşmuş kıt fosilli fakat iyi ve kalın katmanlı - banklı Eskigençali formasyonuna karşın, Seno- maniyen'den başlayarak resifal kireçtaşlarıyla temsil edilen Kılıçlıhan formasyonunun oluşmaya başlaması ve onun ço- ğun katmanlanmasız, bazan 3 - 4 m. kalınlığında banklı, bol Rudist, Lamellibranchiata, Echinoidea, Gastropoda, Alg, Bryozoa parçaları kapsıyan biyolit, siyah renkli dolomit, dolomitli mikrit, Miliolidae'li biyomikrit, yer yer oosparit ve kalkarenit gibi litofasiyeslerden kurulu olması, ortamın yer biçimi bakımından değişmemesine karşın, canlı yaşamı için daha elverişlilik kazandığını gösterir. Diğer taraftan, formasyonun Miliolidae, Alveolinidae, Orbitolinidae, Rota.

liidae, Ostracoda yanında Aeolissaccus kotori Radoicic ve Thaumatoporella parvovesiculifera Raineri gibi yeşil Algler içermesi, resif ardı açık bir platformu (Wilson, 1975) sim- gelerken, beyaz - sarı renkli, katmanlanmasız, hemen tü- müyle Alg ve Budist'lerden oluşmuş ve bazan dolomitlerle

(6)

laşılacağı gibi, Liyas, Doger, Malm, Alt Kretase, Senomani- yen ve Alt Senoniyen boyunca Hoyran havzası, örnek bir neritik karbonat platformu olarak kalmış, buna karşın Üst Senoniyen'de (Maestrihtiyen'de) olan yerel duraysızlıklâ ilk çökmeler (kısmen blok faylanma) sonucu Arızlı ve Başköy çukurlukları (derin deniz çanağı) oluşmuştur. Bu ilk yerel duraysızlık, Toros Karbonat Platformu'nun orta ve doğu kesimlerini denetimi altına alan, Maestrihtiyen ve Paleo- sen'de stratigrafik kesilmelere ve büyük yapısal değişmele- re (ofiyolitli karışığın ilk yerleşme evresi) neden olan sı- kışma türü gerilimin (Laramiyen Dağoluşumu) (Koçyiğit, 1975; Demirtaşlı ve diğerleri, 1973; Çalapkulu, 1980; Tekeli, 1980; Ricou, 1980). Batı Toroslar'dc çekme gerilimiyle den- gelenmesi biçiminde yorumlanabilir. Böylece Senomaniyen'- de başlayıp Maestrihtiyen'e değin tüm havzada oluşumunu sürdüren resifal kireçtaşları (Kılıçlıhan formasyonu), Maestrihtiyen'de yerel olarak kesintiye uğramış ve onların yanında, planktonik fosilli biyomikritler de (Çiğdemtepe formasyonu) oluşmaya başlamıştır (Şekil 3D). Duraysızlık sürerken, çanak yamacındaki hızlı eğim değişimiyle çekim kaymaları başlamış ve resif yamacından, derin deniz ça- naklarında çökelmekte olan çamurtaşları içine, olistostrom- lar biçiminde kaymalar olmuştur. Bununla birlikte, Liyas'da başlıyan neritik karbonat platformunun oluşumu Maestrih- tiyen'de de, tüm havza boyunca olmasa bile, yerel olarak sürmüştür.

Maestrihtiyen'de başlayan duraysızlık, Paleosen ve Alt Eosen boyunca yeğinlik kazanarak sürmüş, buna koşut ola- rak da Başköy ve Arızlı çukurları giderek derinleşmiştir.

Diğer taraftan derin deniz çanakları arasında ve dışında kalan alanlar ise gittikçe sığlaşmıştır (Şekil 3E). Zengin Nummulites, Miscellanea, Alveolina, Katlıina, Cuvillieriııa, Assilina, Ranikothalia, Discocyclina, Actinocyclina gibi ka- im karbonat kabuklu Foraminifera'lar yanında asıl resif yapıcı bentonik kırmızı Alg'lerden Distychoplax, Lit- hophyllum ve Solenomeris, yeşil Alg'lerden Ovulites içeren resifal özellikli karbonatlardan kurulu Tekke üyesi, sözü edilen sığ bölgelerin, açık deniz etkilerine açık, sığ (gel - git içi ve tabanından 100 m ye kadar derinlikte), sıcak, nor- mal deniz tuzluluğunda, düşük - orta enerjili, litoral - ne- ritik özellikli bir ortam olduğunu belgelemektedir (Şekil 3E). Zengin kıyı fosili içeren, yakınsak türbidit arakat- manlı, çörtlü, pembe - sarı - yeşil renkli, plaket, Globorotalia gibi planktonik fosilli, pelajik biyomikritlerden kurulu

Lütesiyen yaşlı Dereköy formasyonunun çökelimini iz- leyen zamanda (Üst Lütesiyen sonu), Pireneen Dağoluşum evresine bağlı olarak, sıkıştırma geriliminin denetimine gi- ren havzaya bir taraftan Arızlı ofiyolitli karışığı yerleşir- ken, diğer taraftan da, Liyas'dan Üst Lütesiyen'e değin Hoy- ran havzası olarak çökelimini kesintisiz sürdürmüş olan Hoyran grubu kıvrımlanarak yer yer su üstüne çıkmıştır.

Böylece, Maestrihtiyen'e değin neritik karbonat, Maestrih- tiyen - Paleosen'de kısmen pelajik, Lütesiyen'de İse hemen hemen büyük çoğunluğu pelajik özellikte gelişen Hoyran grubundan kurulu ve ilksel konumlu Hoyran Karbonat plat- formu gelişimini tamamlayarak kısmen parçalanmıştır.

Hoyran karbonat platformu KKD dan kıvrımlanıp yükselir- ken, deniz de GGB ya doğru gerilemeye başlamıştır. Gerek karbonat platformunun gerekse onu tektonik olarak üstleyen Arızlı ofiyolitli karışığının su üstüne çıkan kesimleri, Priya- boniyen boyunca aşınıma uğramış ve türeyen gereçler, Oli- gssen'den başlayarak, inceleme alanının GGB sında geli- şen ve yeğin biçimde düşey devinimlerle denetlenen dağönü çukurluklarında yığışarak, bir dağoluşum sonu molası (post- orojenik molas) özelliğindeki Akçaköy formasyonunun olu- şumunu başlatmıştır (Şekil 3G). Bu arada komşu alanlara bakıldığında, Toros Karbonat Platformu'rifin İsparta Büklü- mü doğu kesimleri Üst Lütesiyen sonunda sıkışma gerilimi, platformun Teke Torosları olarak bilinen kesiminde çek- me geriliminin egemen oluşuyla dengelendiği ve Alt - Orta Oligosen boyunca sözü edilen alanın KD kesiminde büyük kalınlığa erişen molasların oluştuğu görülür. Platformun orta ve Doğu Toroslar kesiminde ise, yaşlı temeli, bu ara- da ilk evrede (Maestrihtiyen sonu - Paleosen başı) yerleşen ofiyolitli karışıkları da Lütesiyen transgresyonu stratigrafik olarak üstlemiştir (Gökten, 1976; Gedik ve diğerleri, 1979;

Demirtaşlı ve diğerleri, 1973).

Alt - Orta Oligosen boyunca, özellikle çalışma alanının GB kesimlerinde egemen olan çekme gerilimine koşut ola- rak düşey devinimler başlamıştır. Hızlı ve sürekli çöküşe uygun olarak taşınmanın da çok olması, Akçaköy formas- yonunun büyük kalınlığa erişmesine neden olmuştur (Şe- kil 3H). Egemen düşey devinimlere bağlı olarak inhisar fa- yının (Şekil 3H, ÎF), Oligosen sırasında gelişmiş ve Şablalı molas havzasını denetlemiş olması kuvvetle olasıdır.

Alt - Orta Oligosen boyunca süren çökme ve yükselme- ler, Orta Oligosen sonunda, Saviyen Dağoluşum evresine bağlı olarak, kısa bir süre için, ortamın sıkışma geriliminin

(7)

(BATI TOROSLAR) TOROS KARBONAT PLATFORMU 21 denetimine girmesiyle nitelik değiştirmiş ve Akçaköy for-

masyonu da kıvrımlanarak tüm inceleme alanı karasallaş- mıştır (Şekil 3İ). Ancak Orta Oligosen sonunda son kez sı- kışma geriliminin çalışma alanında etkin olmasıyla, Akça- köy formasyonunun temelini oluşturan Hoyran grubu ekay- lanarak, ilksel konumunu yitirip yarı otokton özellik ka- zanmış ve yer yer de Akçaköy formasyonu üzerine itilmiş- tir (Şekil 3İ, X2). Üst Lütesiyen sonundaki sıkışma geri- limi KKD doğrultusunda gelişirken, Orta Oligosen sonun- daki sıkışma gerilimi KB doğrultusunda gelişmiştir. Orta Oligosen sonundaki bu sıkışıp yükselmeyle, çalışma alanı tümüyle karasallaşmış ve deniz daha da GGB ya (İsparta - Burdur - Denizli yöreleri) gerilemiştir. Üst Oligosen'den günümüze değin, İsparta Büklümü'nün KKD kesimleri tü- müyle karasal bir ortama dönüşürken, daha GGB da (Teke Torosları) deniz Miyosen sırasında da varlığını korumuş, hatta yer yer fliş fasiyesinin gelişebileceği denli bir orta- ma bile bürünmüştür. Orta Oligosen sonundan başlayarak hemen tümüyle çekme geriliminin denetimine giren çalış- ma alanı, süren yükselme ve ona koşut çökmelerle birta- kım çöküntü alanlarına bölünmüştür. Böylece, İsparta Bük- lümü'nün kuzey İç kenarındaki riftleşme olayının bölgesel kabarma - f aylanma evresi başlamıştır.

Bu arada çalışma alanında hızlı yükselme - çökme ve aşınım (erozyon) sürerken, İsparta Büklümü'nün batı ya- rısı (Teke Torosları ve doğu kesimleri) farklı biçimde önem- li yapısal değişikliklere neden olan yeni bir sıkışma geri- liminin denetimine girmiştir. Bu olay, Burdigaliyen sonun- da gelişen ve Ofiyolitli karışığın Toros Karbonat Platfor- mu üzerine üçüncü ve son yerleşim evresini simgeleyen Stiriyen Dağoluşumu'dur. Görüldüğü gibi, Toros Karbonat Platformu, en doğudan en batıya doğru, Maestrihtiyen so- nundan Burdigaliyen sonuna değin, farklı kesimlerinde, değişik zamanlarda, ofiyolitli karışığın platform üzerine yer- leşmesiyle sonlanan ve doğudan batıya doğru yerleşim ya- şı gençleşen, çekme ve sıkışma gerilimlerinin ardaşıklı ola- rak etkin olduğu üç önemli yapısal değişikliğe uğramıştır.

Anlaşılabildiği kadarıyla, ofiyolitli karışığın platform üze- rine yerleşimi, zaman ve yer öğelerinin bir fonksiyonu bi- çimindedir, başka bir deyişle, tek bir yerde ve bir anda ol- mamıştır. Bu olaylar sona ererken, Üst Miyosen'den baş- layarak hemen hemen tüm Toros Karbonat Platformu çek- me geriliminin denetimine girmiştir.

Üst Miyosen - Pliyosen başlangıcında yoğunluk kaza- nan normal blok faylanması türündeki devinimlerle topog- rafya keskinleşmiş, incelen kabukta derinleşen kırıklar bo- yunca ilk yarık püskürmeleri başlamıştır (Şekil 3J). Böyle- ce Üst Lütesiyen sonunda sıkışmaya bağlı yükselme ile baş- layıp, Oligosen ve Miyosen boyunca süren bölgesel kabar- ma, faylanma ve volkanizma şeklindeki riftleşme olayının üç aşaması gerçekleşmiştir. Bu sırada değişen iklim koşul- ları sonucu yoğun yağışların beslediği yüksek enerjili akar- su ağının, blok faylanmasının neden olduğu dikçe topog- rafyadan kazıyıp taşıyarak getirdiği değişik tür ve boyut- taki gereçler ilkin diklik eteklerinde yığışarak Çürükçeşme üyesini (Şekil 3K) oluşturmuş; diğer taraftan çöküntü alan- larında toplanan suların oluşturduğu göllerde de (günümüz- deki Beyşehir, Eğridir - Hoyran, Burdur ve Acıgöl onların arta kalan temsilcileridir), akarsu içinde asılı olarak gelen gereçlerin çökelmesiyle Tepesidelik üyesini temsil eden kil- li kireçtaşlan oluşmuştur (Şekil 3K). Akarsu yataklarında

ve deltalarda ise, akarsulardaki enerji değişimine göre, de- ğişik boyutlu gereçlerin depolanmasıyla Gedikyurt üyesi oluşmuştur (Şekil 3K). Karasal tortullaşma başlangıcında ve ojnunla yaşıt olarak, blok faylanmanın neden olduğu al- kalen özellikli yarık püskürmeleri de, bir taraftan lösitit ve trakitlerle temsil edilen Zendevi üyesini (Şekil 3L), di- ğer taraftan da volkanizma ürünlerinin akarsu yatağı ve göldeki depolanmasıyla Karacaören üyesi oluşmuştur (Şe- kil 3L).

Pliyosen sonlarına doğru Rodaniyen evresine bağlı ola- rak yeni bir etkinlik kazanan düşey devinimlerle, bir ta- raftan yeni faylar oluşurken diğer taraftan eski faylar genç- leşmiş ve bu arada Kızılcık formasyonu biçimdeğişimine (deformasyona) uğrayarak kıvrımlanmış ve tüm çalışma alanı bir kez daha yükselmiştir. Yeni yükselmelerle blok faylanması iyice belirginleşmiş ve yeniden yeğin bir aşınım başlamıştır. Yükselme ve aşınma günümüze değin sürerken, çalışma alanını ıralayan Hoyran ve Karadilli grabenleriyle, bunlar arasında yer alan Kılınçlağın Dağı horstu oluşmuş;

aşınım ürünleri, sözü edilen bu çöküntü alanlarında yığışa- rak alüvyonları oluşturmuştur (Şekil 3L,M). Grabenleri sı- nırlayan faylar boyunca, daha yaşlı formasyonlarla alüv- yonların dokanağa gelmiş bulunması (Piedmont sarplıkla- rının varlığı) ve eski alüvyonların yer yer faylara asılı ola- rak kalması, bir taraftan düşey devinimlerin günümüzde de sürdüğünü, diğer taraftan da çalışma alanının çekme ge- rilimi tektoniğinin denetiminde olduğunu kanıtlamaktadır.

Şekil 3M de, tüm kesitlerin birleştirilmiş durumu şematize edilmiştir.

Özetle, Liyas transgresyonuyla gelişmeye başlayan kar- bonat platformu, Maestrihtiyen'e değin neritik karbonat platformu özelliğini korumuş, Maestrihtiyen - Üst Lütesiyen aralığında yer yer faylanmalarla duraylılığını yitirmeye başlamış, Üst Lütesiyen - günümüz arasında ise, sürmekte olan riftleşme olayı ile birtakım bloklara bölünerek bütün-, lüğünü tümüyle yitirmiştir. Tüm Batı Anadolu'da olduğu gibi, İsparta Büklümü'nün bu kesimi de, günümüzde diri olup, güncel tektonik etkinlik, normal blok faylanma de- netiminde sürmektedir.

SONUÇLAR

1 — Tüm Toros Karbonat Platformu gözönüne alındı- ğında, özellikle Mesozoyik ve Senozoyik sırasında, çökelme- de kesilmeye ve önemli yapısal değişmelere neden olan üç önemli olay geçmiştir. Bunlar sırayla, Maestrihtiyen sonu - Paleosen başında Laremiyen Dağoluşumu; Üst Lütesiyen sonunda Pireneen Dağoluşumu ve Burdigaliyen sonunda Stiriyen Dağoluşumu'dur. Her üç olay da Toros Karbonat Platformu üzerine ofiyolitli karışıkların yerleşimiyle so- nuçlanmıştır. Ancak her üç olay gerek yer gerekse zaman bakımından Toros Karbonat Platformu'nun değişik kesim- lerinde değişik zamanlarda gelişmiştir. Örneğin, yaklaşık Karaman - Ermenek dolayı ve daha doğuda, ofiyolitli ka- rışıkların oluşturduğu naplar, Maestrihtiyen yaşlı karbonat- lar ya da fliş üzerine yerleşmiş olup, Antalya ve Kıbrıs ofi- yolitli karışıklarının yerleşim yaşları da aynıdır. Bu durum, ofiyolitli karışıkları da stratigrafik olarak üstleyen Lütesi- yen transgresyonu ile kanıtlanır. Ancak, kabaca Karaman - Ermenek çizgisinin batısında kalan alanda, ofiyolitli ka- rışıkların yerleşimi Üst Lütesiyen sonu ve Burdigaliyen so-

(8)

tiyen'de başlayan blok faylanma, aralıklı olarak Üst Lüte- siyen sonu ve Oligosen boyunca gelişmiş ve Orta Oligosen'- den sonra yeğinliğini artırarak günümüze değin sürmüştür.

Özellikle Oligosen sonu ile günümüz arasında etkinliği ar- tan çekme gerilimi tektoniği denetiminde, riftleşmenin böl- gesel yükselme, faylanma ve volkanizma gibi evreleri geliş- miştir.

KATKI BELİRTME

Yazar, yazıya yapıcı eleştirileriyle katkıda bulunan Sa- yın Prof. Dr. Melih Tokay, Prof. Dr. îhsan Ketin, Prof. Dr.

Mehmet Akartuna, Prof. Dr. Şakir Abdüsselamoğlu, Prof.

Dr. Orhan Kaya ve Prof. Dr. Yusuf Tatar'a teşekkürü gö- rev bilir.

Yazının ilk geliş tarihi : 5.11.198i Yayıma verildiği tarih : Oc&k 1982

.DEĞİNİLEN BELGELER

Adamia, S., Bergougnan, H., Fourquin, C, Haghipour, A., Lordkipanidze, M., Özgül, N., Ricou, L.E. ve Zakariadze, G., 1980, The alpine Middle East between the Aegean and the Oman Traverses; Aubouin, J., Debelmas, J. ve Latreille, M., eds., Texte integral du colloque C 5 : Geo- logie des chaines alpines issues de la Tethys de:: Pub- lications de 26, Congres Geologique international, Pa- ris, 122 -136.

Beydoun, Z.R., 1977, The Levantine countries : The Geology of Syria and Lebanon (Maritime Region); Narin, AE.M., Kanes, W. H. ve Stehli, F.G., eds., The Ocean Basins and Margins, IV. 4A: The Eastern Mediterranean de Plenum Press, New York and London, 319-350.

Biju - Duval, B., Dercourt, J. ve Le Pichon, X., 1977, From the Tethys ocean to the Mediterranean seas; a Alate

» tectonic model of the western alpine system : intern.

Symp. Struct. Hist. Medit. basins, Split 1976; in Editi- ons Technip, Paris 1977,143 -164.

Blumenthal, M., 1944, Bozkır güneyinde Toros sıradağları- nın serisi ve yapısı: îst. Üniv. Fen Fak. Mec, Seri B, 9,2,95-125.

Blumenthal, M., 1947, Seydişehir - Beyşehir hinterlandın- daki Toros dağlarının jeolojisi : Maden Tetkik Arama Enst. Dergisi, No. 2,242 s.

Demirkol, C, 1977, Yalvaç - Akşehir dolayının jeolojisi : Doçentlik tezi, Konya Selçuk Üniv. Fen Fak. Yerb. Böl., 113 s, yayımlanmamış.

Demirkol, C, Sipahi, H. ve Çiçek, S., 1977, • Sultandağınm stratigrafisi ve jeoloji evrimi : Maden Tetkik Arama Enst., Derleme Rap. No. 6305, yayımlanmamış.

Demirtaşlı, E., 1967, Pınarbaşı - Sarız - Mağara ilçeleri ara- sındaki sahanın litostratigrafi birimleri ve petrol im- kanları : Maden Tetkik ve Arama Enst. Derleme Rap.

No. 4389, yayımlanmamış.

Demirtaşlı, E., 1973, îran, Pakistan ve Türkiye'deki Alt Pa- leozoyik yaşlı kayaların stratigrafik korelasyonu : Cum- huriyetin 50. yılı Yerbilimleri Kongresi, 204-222.

Demirtaşlı, E., Bilgin, A.Z., Erenler, F., Işıklar, S., Diiaver, S.Y., Selim, M. ve Turhan, N., 1973, Bolkardağların jeolojisi: Cumhuriyetin 50. yılı Yerbilimleri Kongre- si, 42 - 57.

Dumont, J.F., Gutnic, M., Marcoux, J., Monod, O. ve Pois- son, A., 1972, Le Trias des Taurides occidentales feTur- quie). Definition du basin pamphylien : Un nouveau domanine a ophiolithes a la marge externe de la cha- inetaurique. Z. dt. geol. Ges., 123, 385 - 409.

#

Dumont. J.F. ve Kerey, E., 1975, Eğridir gölü güneydoğusu- nun temel jeolojik etüdü : Türkiye Jeol. Kur. Bült., 18, 2,169 -174.

Gedik, A., Birgili, Ş., Yılmaz, H. ve Yoldaş, R., 1979, Mut - Ermenek - Silifke yöresinin jeolojisi ve petrol olanak- ları : Türkiye Jeol. Kur. Bült., 22,1,7 - 26.

Gökten, E., 1976, Silifke yöresinin temel kayabirimleri ve Miyosen stratigrafisi : Türkiye Jeol. Kur. Bült., İ9, 2,

117-126.

Graciansky, P. Ch., 1968, Teke yarımadası (Likya) Torosla- rı'nm üst üste gelmiş ünitelerinin stratigrafisi ve Di- naro - Toroslar'daki yeri : Maden Tetkik ve Arama Enst. Dergisi, 71,73-92.

Güvenç, T., 1981, Tetisin Permiyen ve Triyas stratigrafisi ve paleocoğrafyası : Yerbilimleri, Hacettepe Üniv.

Yerb. Enst.Bült., 7,27 -42.

(9)

'BATI TOROSLAR) TOROS KARBONAT PLATFORMU 23 Haude, H., 1969, Des Alt Paleozoikum - Prakambrium bis

Silurium in der Turkei : Zbl. Geol. Palaont. Teil., I, 4, 702 - 719.

Horstink, J., 1971, The Late Cretaceous and Tertiary Geologi- cal Evolution of Eastern Turkey; Keskin, C. ve Demir - men, F., eds., Türkiye Birinci Petrol Kongresinde : Türkiye Petrol Jeologları Cemiyeti, 25 - 41.

Ketin, î., 1964, Geological study of Souteast Anatolia Paleo- zoic units : Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Rap.

No. 229, yayımlanmamış.

Ketin, 1, 1968, Türkiye'nin genel tektonik durumu ile başlı- ca deprem bölgeleri arasındaki ilişkiler : Maden Tetkik ve Arama Enst. Dergisi, 71,129 -134.

Koçyiğit, A., 1975, Karaman - Ermenek (Konya) bölgesinde ofiyolitli melanj ve diğer oluşuklar : Ankara Üniv. Fen Fak. Genel Jeoloji Kurs., Doktora tezi, 186 s, yayım- lanmamış.

Koçyiğit, A., 1981, Hoyran gölü yöresinin (Afyon - İsparta) stratigrafik ve Tektonik özellikleri : Ankara Üniv. Fen Fak. Genel Jeoloji Kurs., Doçentlik tezi, 172 s, yayım- lanmamış.

Laubscher, H. ve Bernoulli, D., 1977, Mediterranean and Tethys; Narin, A. E.M., Kanes, W.H. ve Stehli, F.G., eds., The Ocean Basins and Margins, IV. 4A: The Eastern Mediterranean de : Plenum Press, New York and Lon- don, 379 - 444.

Martin, C, 1969, Akseki kuzeyindeki bir kısım Toroslar'm stratigrafik ve tektonik incelemesi : Maden Tetkik ve Arama Enst. Dergisi, 72,158 -175.

Monod, O., Marcoux, J., Poisson, A. ve Dumont, J.F., 1974, Le domaine d'Antalya, temoin de la fra^cturation de la platforme Africaine au cours du Trias : Bull. Soc. Geol.

Fr., 16,116-127.

Monod, O., 1977, Recherches gelogiques dans le Taurus oc- cidental an sud de Beyşehir (Turquie) : Devlet Doktora- sı tezi, runiv. de Paris sud, Orsay, 442 s..

Neev, D. ve Ben - Avraham, Z., 1977, The Levantine count- ries (The Israeli Coastal region); Narin, AJS.M., Ka- nes, W.H. ve Stehli, F.G., eds., The Ocean Basins and Margins, V. 4A: The Easern Mediterrenean de : Plenum Press, New York and London, 355 - 377.

Özgül, N., 1976, Toroslar'ın bazı temel jeoloji özellikleri : Türkiye Jeol. Kur. Bült, 19,1,65 - 78.

Öztürk, A., 1981, Işıklı (Çivril) . Akdağ yöresinin stıatig- rafisi : Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Matematik, Fizik ve Biyoloji Bilimler Araştırma Gru- bu, TBAG - 272, 27 s.

Poisson, A., 1977, Recherches gelogiques dans les Taurides occidentales (Turquie) : Doktora tezi, runiv. de Paris Sud Orsay, 795 s, Paris.

RicouTJE., 1980, Toroslar'ın Helenidlerve Zagridler arasın- daki yapısal rolü : Türkiye Jeol. Kur. Bült., 23, 2, 101 -

118.

Shazly, E.M., 1977, The Geology of the Egyptian Region;

Narin, A.E.M., Kanes, W.H. ve Stehli, W.G., eds., The Ocean Basins and Margins, IV. 4A: The Eastern Medi- terranean de: Plenum Press, New York and London, 379 - 444.

Tekeli, O., ^O,'' Toroslarda Aladağların Yapısal evrimi : Türkiye Jeol."Kur. Bült., 23,1; 11 -14.

Yalçın, N., 1980, Amonoslarm Litolojik karakterleri ve Gü- neydoğu Anadolu'nun tektonik evrimindeki anlamı : Türkiye Jeol. Kur. Bült., 23,1,21 - 30.

Yılmaz, P.O., Maxwell, J.C. ve Muehlberger, W.R., 1981, An- talya kompleksinin yapısal evrimi ve Doğu Akdenizde- ki yeri : Yerbilimleri, Hacettepe Üniv. Yerb. Enst. Bült., 7,119-127.

Wilson, J.L., 1975, Carbonate facies in Geologic history : Springer - Verlag, Berlin, Heidelberg, New York, 1, 471 s.

(10)

Referanslar

Benzer Belgeler

Ülkelerin yaratıcı endüstri tanımları kültür politikalarına göre farklılık göstermektedir (SACO, 2016a, s. 8-9), Güney Afrika’daki Sanat ve Kültür

KY ile yatırılan başlanan ARNI ile iyileşme ile Enalapril’in aort hastalarda NT-proBNP’de kısa sürede kardiyak yeniden empedansındaki sakubitril/valsartan

ƒ Büyük ölçekli meydanlar ise daha çok kent bütününe hizmet veren, sosyal olayların gerçekleştiği açık alanlar olup bu meydanlar yapılarla kesin bir şekilde

Ayrıca bu mısırdan üretilen şeker fruktoz olduğu için GDO’suz mısırdan üretilse bile şeker pancarı şekerine göre çok daha sa ğlığa zararlı olacak.. Çünkü

 Torlo’ya göre ise dentin temel ilkel kemik dokusunun dış kaplama materyalinin farklılık Torlo’ya göre ise dentin temel ilkel kemik dokusunun dış kaplama

Tutunmuş (yapışık) gingiva (attached gingiva) - epitelyal ataşman seviyesinden dişeti ve alveolar mukoza birleşimine (MGJ) kadar uzanan kısım.. İnterdental papil - Komşu

Grupların L1-L4 ve L2-L4 T-skorlarına bakıldığın- da vertebra kırığı olan grubun skorlarının kırık görülmeyen gruptan anlamlı düşük olduğu saptandı

3) Alt, üst sınırlar ve kalınlık- Birim tümüyle Arka- şandere üyesi içinde yer almakta olup daha önce oluşmuş istifi keserek çıkmış ve bu üye içerisinde yer almıştır