• Sonuç bulunamadı

İmalat sanayinde endüstri 4.0 farkındalığı: TR52 bölgesi üzerine bir inceleme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İmalat sanayinde endüstri 4.0 farkındalığı: TR52 bölgesi üzerine bir inceleme"

Copied!
139
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İKTİSAT ANABİLİM DALI

İKTİSAT BİLİM DALI

İMALAT SANAYİNDE ENDÜSTRİ 4.0 FARKINDALIĞI:

TR52 BÖLGESİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

KEVSER AKYÜZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

DR. ÖĞR. ÜYESİ MUSTAFA GÖMLEKSİZ

(2)
(3)
(4)

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

iii ÖZET

Dördüncü Sanayi Devrimi olarak adlandırılan ve ilk kez 2011 yılında Almanya’daki Hannover fuarında tanıtılan Endüstri 4.0 teknolojileriyle küresel çaptaki ekonomik faaliyetlerde köklü değişimlerin ortaya çıkması beklenmektedir. Dördüncü Sanayi Devrimi’nin beraberinde getirdiği bu değişim özellikle imalat sanayinde önemli gelişmelere neden olacaktır. Buradan hareketle, devrimi yakalama hızına bağlı olarak ortaya çıkacak bazı rekabetçi avantajlar birçok ülkenin gündeminde yer alan önemli bir konudur. Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye’nin de sanayisini yeni devrime tam ve hızlı bir şekilde adapte ederek söz konusu avantajları elde etmeye ilişkin uzun vadeli hedeflerinin olduğu görülmektedir.

Bu çalışma temel olarak, Türkiye’de bölgesel düzeyde Endüstri 4.0 farkındalığının imalat sanayisi özelinde incelenmesini amaçlamaktadır. Ayrıca, Endüstri 4.0’a yönelik firma hedefleri ve altyapı durumunun incelenmesi de çalışmanın hedefleri arasındadır. Bu kapsamda, “İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması” Düzey 2 bölgelerinden, Konya ve Karaman illerinin oluşturduğu TR52 bölgesindeki 180 firmadan çevrimiçi anketler aracılığıyla elde edilmiş bir veri seti kullanılmıştır. (i)Firma Demografisi, (ii)Endüstri 4.0 Farkındalığı ve (iii) Firma Hedefleri ve Altyapı olmak üzere toplam 3 bölüm ve 44 sorudan oluşan anket araştırması sonucu elde edilen bulgularda, katılımcı firmaların Endüstri 4.0’la birlikte ortaya çıkan gelişmelere ilişkin farkındalıklarının görece yüksek bir düzeyde olduğu görülmektedir. Firmalar, devrimle birlikte ulusal ve uluslararası rekabette önemli avantajlar sağlanacağını ve gelecekte var olmak için Endüstri 4.0 altyapılarının geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu belirtmişlerdir. Bu bağlamda firmalar, üretimde verimlilik artışı ve müşteri portföyüne ilişkin gelişmelerin Endüstri 4.0 ile mümkün olacağını düşünmektedir. Firma düzeyinde, Endüstri 4.0’ın istihdam yaratma potansiyeline ilişkin net bir sonuca ulaşılamamakla birlikte, devrimin yeni iş kollarını beraberinde getireceği belirtilmiştir. Araştırma sonucunda, firmaların Endüstri 4.0 yatırımlarını tek başlarına finanse edemeyecekleri ve devletten destek bekledikleri görülmektedir. Ayrıca, firma bünyesinde Endüstri 4.0 ilişkin kısıtlı insan ve Ar-Ge kaynağı, danışmanlık ve eğitim hizmetlerinin yetersizliği ve iş birliklerinin eksikliği de diğer öne çıkan sonuçlar arasındadır.

Anahtar Kelimeler: Endüstri 4.0, Dördüncü Sanayi Devrimi, Nesnelerin İnterneti, Akıllı Fabrikalar, Yapay Zeka

Ö ğr en ci ni n

Adı Soyadı Kevser AKYÜZ Numarası 18810901023 Ana Bilim / Bilim Dalı İktisat / İktisat

Programı

Tezli Yüksek Lisans X Doktora

Tez Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Mustafa GÖMLEKSİZ

(5)

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

iv ABSTRACT

Along with the Industry 4.0, which are also called the Fourth Industrial Revolution and introduced for the first time at the Hannover fair in Germany in 2011, it is expected that a radical change will occur in global economic activities. It is seen that this will be evident especially in the manufacturing industry. Hence, some competitive advantages that may arise depending on the speed of catching up with the revolution are an important issue on the agenda of many countries. As a developing country, Turkey have also long-term goals to achieve such advantages by adapting quickly the new industrial revolution.

This study aims to investigate awareness of the 4.0 Industry in manufacturing sector at a regional level in Turkey. In addition, the study examines the firm targets and current state of infrastructures in the context of Industry 4.0. Accordingly, a dataset is obtained by online surveys from 180 firms in the NUTS 2 TR52 region, including Konya and Karaman provinces. The survey consists of 3 sections, namely (i) Firm Demography, (ii) Industry 4.0 Awareness, and (iii) Firm Targets and Infrastructure. The findings show that the awareness level of the participating firms about the Industry 4.0 advances is relatively high. The firms state that the Industry 4.0 will provide significant advantages to firms in national and international competition and Industry 4.0 infrastructures is essential to exist in the future. In this regard, it is seen that improvements in production efficiency and customer portfolio will be enable with Industry 4.0 technologies. Although there is not a clear finding regarding the potential of Industry 4.0 to create employment, while firms state that the revolution would bring new professions in near future. Also, it is inferred from the results that firms cannot finance their Industry 4.0 investments alone and expect support from the government. In addition, limited human and R&D resources, insufficiency of consultancy and training services and lack of cooperation within the firm are among the other prominent results.

Keywords: Industry 4.0, Fourth Industrial Revolution, Internet of Things, Smart Factories, Artificial Intelligence A u th or ’s

Name and Surname Kevser AKYÜZ Student Number 18810901023 Department Economics Study Programme

Master’s Degree (M.A.) X Doctoral Degree (Ph.D.)

Supervisor Assistant Professor Mustafa GÖMLEKSİZ Title of the

(6)

v TEŞEKKÜR

Bu çalışmanın ortaya çıkmasında büyük katkıları olan ve çalışmamın tüm aşamalarında beni destekleyip yönlendiren değerli hocam Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Gömleksiz’ e, ayrıca lisans öğrenimimde büyük katkıları olan değerli hocam Prof. Dr. Birol Mercan’ a sonsuz teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

Tezin hazırlanmasında geçen yoğun zamanlarda yanımda olup beni destekleyen eşim Ali Akyüz’e, kızlarım Elif’ime ve Erva’ma sonsuz teşekkür ederim.

Ayrıca bu günlere gelmemde emekleri büyük olan merhum babama ve her zaman yanımda olup desteklerini esirgemeyen kıymetli anneme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(7)

vi

İÇİNDEKİLER

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ... i

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... ii

ÖZET ... iii

ABSTRACT ... iv

TEŞEKKÜR ... v

TABLOLAR LİSTESİ ... viii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... ix

KISALTMALAR ... xi

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM SANAYİ DEVRİMLERİ VE ETKİLERİ 1.1.Sanayi Devrimi Kavramı ... 6

1.2.Sanayi Devrimlerinin Ortaya Çıkışı ... 7

1.2.1.Birinci Sanayi Devrimi ... 11

1.2.2.İkinci Sanayi Devrimi ... 17

1.2.3.Üçüncü Sanayi Devrimi ... 22

1.2.4.Dördüncü Sanayi Devrimi ... 26

1.3.Dördüncü Sanayi Devriminin İktisadi Etkileri ... 28

1.3.1.Mikro İktisadi Etkileri ... 29

1.3.1.1.Endüstriyel Üretim Üzerine Etkileri………...30

1.3.1.2.Tüketim Üzerine Etkileri………32

1.3.2.Makro İktisadi Etkileri ... 32

1.3.2.1.İstihdam Üzerine Etkileri………33

1.3.2.2.Toplumsal ve Bireysel Etkileri..……….34

1.3.2.3.Dış Ticaret Üzerine Etkileri………34

İKİNCİ BÖLÜM ENDÜSTRİ 4.0 BİLEŞENLERİ VE TÜRKİYE 2.1.Endüstri 4.0 Bileşenleri ... 36

2.1.1.Nesnelerin İnterneti ... 37

2.1.2.Yapay Zekâ, Otonom Robotlar, Öğrenen Makineler ... 39

(8)

vii

2.1.4.Üç Boyutlu Yazıcılar ... 43

2.1.5.Siber Fiziksel Sistemler ... 44

2.1.6.Siber Güvenlik ... 45

2.1.7.Simülasyon ... 47

2.1.8.Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality)/ Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) ... 47

2.1.9.Bulut Bilişim Sistemi (Cloud Computing) ... 48

2.1.10.Akıllı Fabrikalar (Smart Factories)/ Karanlık Üretim (Dark Faktories) . 50 2.2.Endüstri 4.0 Çerçevesinde Türkiye’ de Mevcut Görünüm ... 51

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TR52 BÖLGESİ İMALAT SANAYİNDE ENDÜSTRİ 4.0 FARKINDALIĞININ ANALİZİ 3.1. Literatür Taraması ... 59 3.2. Araştırma Örneklemi ... 69 3.3. Veri Seti ... 70 3.4. Tanımlayıcı İstatistikler ... 72 3.5. Bulgular ... 81

3.5.1.Anket Formunun Birinci Bölümüne İlişkin Bulgular ... 81

3.5.2. Anket Formunun İkinci Bölümüne İlişkin Bulgular ... 86

3.5.3.Anket Formunun Üçüncü Bölümüne İlişkin Bulgular ... 101

SONUÇ ... 109

KAYNAKÇA ... 114

EK- 1: Anket Formu ... 123

(9)

viii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 3.1. Anket Formu Genel Çerçevesi ... 70

Tablo 3.2. Anket Sorularına İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler ... 72

Tablo 3.3. Anket Birinci Bölüm Frekans Tablosu ... 74

Tablo 3.4. Anket İkinci Bölüm Frekans Tablosu ... 75

(10)

ix ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1.1. Sanayi Devrimi Aşamaları ... 10

Şekil 1.2. 18. Yüzyıl Buhar Makinesi ... 12

Şekil 1.3. Dördüncü Sanayi Devrimi’nin Yapısı ... 27

Şekil 1.4. Yeni Sanayi Devriminin Firma Seviyesinde Sağlayacağı Öngörülen Kazanımlar ... 31

Şekil 2.1. Endüstri 4.0 Bileşenleri ve Hedefleri ... 36

Şekil 2.2. Yapay Zekanın Aşamaları ... 40

Şekil 2.3. Endüstri 4.0 Bileşenleri ... 45

Şekil 2.4. Bulut Bilişim ... 49

Şekil 2.5. Akıllı Fabrikaların Özellikleri ... 50

Şekil 2.6. Firmaların Farkındalık ve Eğilimleri ... 52

Şekil 2.7. Endüstri 4.0 Farkındalığının En Yüksek Olduğu 3 Sektör ... 52

Şekil 2.8. Firmaların İlgili Teknolojilere Entegrasyonu ... 53

Şekil 3.1. TR52 Bölgesi ... 57

Şekil 3.2. Firma Faaliyet Süresi ... 81

Şekil 3.3. Firma Toplam Çalışan Sayısı ... 82

Şekil 3.4. Firmada Çalışılan Pozisyon ... 83

Şekil 3.5. Firmanın Dâhil Olduğu Sektör ... 83

Şekil 3.6. Firma Hedef Pazarı ... 84

Şekil 3.7. Firma Sermaye Yapısı ... 85

Şekil 3.8. Firmanın Aile İşletmesi Niteliğinde Olup Olmadığı ... 86

Şekil 3.9. Firma Faaliyet Yeri Mülkiyet Durumu ... 86

Şekil 3.10. Endüstri 4.0 Kavramı Bilgi Sahipliği (Katılımcı) ... 87

Şekil 3.11. Endüstri 4.0 Teknolojileri Bilgi Sahipliği (Katılımcı) ... 88

Şekil 3.12. Endüstri 4.0 Kavramsal/ Teknolojik Bilgi Sahipliği (Firma/ Üst Yönetim) ... 88

Şekil 3.13. Endüstri 4.0’ın Sektöre Etkisi ... 89

Şekil 3.14. Firma Düzeyi Endüstri 4.0 Uygulamaları ... 90

(11)

x

Şekil 3.16. Endüstri 4.0’ın Sosyal ve Ekonomik Etkileri ... 91

Şekil 3.17. Endüstri 4.0’ın Gelecekteki Etkileri (Firma) ... 91

Şekil 3.18. Endüstri 4.0’ın Ulusal Etkileri (Türkiye) ... 92

Şekil 3.19. Dijital Dönüşümün Ulusal Rekabetçiliğe Katkısı ... 93

Şekil 3.20. Dijital Dönüşümün Firma Rekabetçiliğine Katkısı ... 93

Şekil 3.21. Endüstri 4.0’ın İstihdama Etkisi ... 94

Şekil 3.22. Endüstri 4.0’ın Yeni İş Kolları Ortaya Çıkarması ... 94

Şekil 3.23. Endüstri 4.0 ve Uluslararası Rekabet Eleştirisi ... 95

Şekil 3.24. Endüstri 4.0 ve Uluslararası Ticarete Katkısı ... 96

Şekil 3.25. Endüstri 4.0’ın Bölgesel Ekonomiye Katkısı ... 96

Şekil 3.26. Endüstri 4.0’ın Firma Verimliliğine Katkısı ... 97

Şekil 3.27. Endüstri 4.0’ın Firma Hasılatına Katkısı ... 98

Şekil 3.28. Endüstri 4.0’ın Müşteri Portföyüne Katkısı ... 98

Şekil 3.29. Endüstri 4.0 Ürünlerinin Firmaya Katkısı ... 99

Şekil 3.30. Endüstri 4.0’ın Çevresel Etkileri ... 99

Şekil 3.31. Endüstri 4.0’ın Gelişimine Yönelik Firma Yeterliği ... 100

Şekil 3.32. Endüstri 4.0’ a Yönelik Devlet Destekleri ... 100

Şekil 3.33. Endüstri 4.0 Gelişmelerine Yönelik Firma Takipçiliği ... 101

Şekil 3.34. Firma Düzeyi Endüstri 4.0 Teknolojileri Edinimi ... 101

Şekil 3.35. Firma Düzeyi Endüstri 4.0 Teknolojileri Üretimi ... 102

Şekil 3.36. Firma Düzeyinde Yenilikçi İnsan Kaynağı ... 103

Şekil 3.37. Firma Ürün/ Hizmetlerin Yenilikçi İş Modelleri İle Uyumu ... 103

Şekil 3.38. Firma Düzeyi Ar- Ge Finansmanı ... 104

Şekil 3.39. Endüstri 4.0’a Yönelik Danışmanlık Hizmetleri ... 104

Şekil 3.40. Endüstri 4.0’a Yönelik Eğitim Programları ... 105

Şekil 3.41. Endüstri 4.0’a Yönelik İşbirlikleri ... 105

Şekil 3.42. Endüstri 4.0’a Yönelik Destekleyici Altyapılar ... 106

Şekil 3.43. Firma Düzeyi Ar-Ge Departmanı ... 106

Şekil 3.44. Endüstri 4.0 İçin İş Birliğine Yönelik Ortaklar ... 107

(12)

xi

KISALTMALAR

3D : 3 Dimension, 3 Boyut

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

AR-GE : Araştırma Geliştirme

ARPANET : Advanced Research Projects Agency Network

BEBKA : Bursa, Eskişehir, Bilecik Kalkınma Ajansı

BİT : Bilgi ve İletişim Teknolojileri

BTSO : Bursa Sanayi ve Ticaret Odası

BTYK : Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu

CNC : Computer Numerical Control

DEPARK : Dokuz Eylül Teknoloji Geliştirme Bölgesi

EBSO : Ege Bölgesi Sanayi Odası

EOBS : Eskişehir Sanayi Odası Organize Sanayi Bölgesi

E-TİCARET : Elektronik Ticaret

GPS : Global Positioning System, Küresel Konumlama Sistemi

GSM : Global System for Mobile Communications, Mobil İletişim İçin

Küresel Sis.

IBM : International Business Machines, Uluslararası İş Makineleri

IT : Information Technologies, Enformasyon Teknolojileri

İBBS : Türkiye İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması

İSO : İstanbul Sanayi Odası

KOBİ : Küçük ve Orta Ölçekli İşletme

KOSGEB : Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi

Başkanlığı

M2M : Machine To Machine, Makineler Arası İletişim

MEVKA : Mevlana Kalkınma Ajansı

OECD :Organisation for Economic Co-operation and Development, Ekonomik

Kalkınma ve İşbirliği Örgütü

OSTİM : Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi

SAMİB : Sakarya Makine İmalatçıları Birliği

(13)

xii

THE IOT : Internet of Things, Nesnelerin İnterneti

TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu

TÜBİTAK : Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu

TÜSİAD : Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği

(14)

GİRİŞ

Gereksinimler insan ihtiyacını karşılamaya yönelik çabaların temelini oluşturur. Günümüzde bu ifade teknolojik olarak ortaya çıkmış yeniliklerin açıklanması için de kullanılır. İnsanlar suya ihtiyaç duyar ve bu nedenle kuyu kazar, sonrasında baraj inşa ederler ve hidrolik teknolojisini geliştirirler. Barınma ve korunma ihtiyaçları için evler, kaleler, şehirler ve askeri araçlar geliştirirler. Yiyeceğe ihtiyaç duyduklarında hayvanları evcilleştirir ve bitkileri ıslah ederler. Kendilerini kuşatan çevrede daha kolay hüküm sürebilmek için gemileri, arabaları, bisikletleri, uçakları ve uzay gemilerini icat ederler (Basalla, 1996: 7). İnsan, günümüz yaşam standartlarına ulaşabilmek için pek çok dönüşümden ve evreden geçmiştir. Yaşamı sürdürebilme çabasıyla insanın doğayla devamlı şekilde mücadele etmesi yeni tekniklerin ortaya çıkışına zemin hazırlamış, buna paralel ortaya çıkan teknolojik gelişmeler toplumsal refahı doğrudan etkilemiştir. Dolasıyla, söz konusu teknolojiler, ülkelerin gelişmişlik seviyelerinin de bir ölçütü haline gelmiştir (Karapınar, 2018: 1). Geçmişten bugüne kadar insan ihtiyaçlarında ortaya çıkan sürekli değişimler küresel ölçekteki iktisadi faaliyetlerin yönünü belirlemiştir. Bu değişimler bir yandan geniş coğrafyalarda sosyal ve kültürel anlamda önemli dönüşümlere neden olurken, diğer yandan devrimlerin birer habercisi olmuşlardır. Dünya tarihine baktığımızda, devrim niteliğinde değerlendirilen az sayıda olayın var olduğunu görmekteyiz. Modern dünyanın şekillenmesine önemli katkı sağlayan ve insanlık tarihinin mihenk taşlarından birisi 18. Yüzyılın başlarında Britanya’da ortaya çıkmış Birinci Sanayi Devrimi’dir. Devrim öncesi iktisadi çevre kapsamında gıdadan dayanıklı tüketim mallarına, konfeksiyondan makine-teçhizata kadar evlerde veya küçük atölyelerde gerçekleştirilen üretimin seyri, buhar makinesinin icadıyla birlikte yön değiştirmiştir. Doğal kaynaklardan buhar makinesine enerji sağlayan kömür cevherinin çıkartılması sanayi devrimine katkı sağlayan en önemli gelişme olmuştur. Makineleşme ile ilk olarak dokuma tezgahlarında geliştirildiğinden, değişimin etkileri ilk olarak tekstil sektöründe görülmüştür. Sanayileşme ile çeşitlenen ekonomik faaliyetlere paralel olarak, insanlar fabrikalarda çalışmak için köylerden kentlere göç etmişlerdir. Fabrikasyon üretim ile işçi sınıfının doğması, sosyal açıdan da çeşitli değişimlere yol açmıştır. 19. Yüzyıl başlarına kadar süren ilk devrim öncelikle diğer Avrupa ülkelerini

(15)

ve sonrasında da Amerika’yı etkilemiştir (Etkeser, 2019: 1). İkinci Sanayi Devrimi’nde ise yaşanan teknolojik gelişmeler hammadde ve enerji kaynaklarını değişmiştir. Elektriğin keşfi buhar gücünün yerini almış, böylece üretim endüstrisi gelişmiş ve yeni sistemler ortaya çıkmıştır (Kamber, 2019: 6). İkinci Sanayi Devrimi’nin ortaya çıkmasındaki en önemli etkenler işgücü arzının yüksek olması, doğal kaynakların üretime uygun olması, üretime yönelik uygulanan etkin hükümet politikaları, yeni icatların ortaya çıkışı ve ulaşım ağlarının genişlemesidir. İkinci devrimde petrol ve petrol türevi ürünler üretimde ve elektrik sanayinde kullanılmaya başlanmış, otomotiv sektöründe hızlı gelişmeler ekseninde içten yanmalı motor icat edilmiştir. İkinci Sanayi Devrimi, beyaz yakalı işçilerin ortaya çıktığı ve sendikal faaliyetlerin arttığı bir dönemdir. Ancak tıpkı Birinci Sanayi Devrimi’nde olduğu gibi bu dönemde de uzun mesai saatlerine ve kötü çalışma koşullarına karşı bir gelişme kaydedilememiştir (Kökümer, 2018: 8). İkinci Sanayi Devrimi’yle çelik, kimya ve elektrik başta olmak üzere pek çok sektörde yoğun değişim yaşanmıştır. İlk Sanayi Devrimi’nde temel girdi demir madeninin yerini ikinci devrimde daha sağlam olan çelik almıştır. ABD’de Ford’un ortaya çıkardığı kitle üretim sistemleri üretim hacmini büyük ölçüde artırmıştır (Mutlu, 2019: 8). Modern gemicilik, fosil yakıt kullanımı ve petrol üretimi, Karl Benz’in ilk motor ve otomobil tasarımı, ilk telgraf ve radyo kullanımı, Wrigt Kardeşlerin ilk uçağı icat etmeleri İkinci Sanayi Devrimi’nin önemli gelişmelerindendir (Sedefçi, 2018: 7).

20. yüzyılın ilk yarısına rastlayan iki büyük dünya savaşı küresel ekonomiyi yeniden şekillendirirken, teknolojik gelişmelerin ilerlemesini yavaşlatmıştır. 1929 Dünya Ekonomik Buhranından birçok ülke etkilenmiş, sanayilerin yeniden ayağa kalkmaları 1950’li yıllara kadar sürmüştür. Bu yıllarda dijital teknolojinin gelişmeye başlamasıyla Üçüncü Sanayi Devrimi’nin temeli de atılmıştır. Mekanik elektrikle çalışan hesap makinesinin icadından bilgisayarın ortaya çıkışına kadar devam eden dijital gelişmeler, üretim süreçlerine de yeni bir boyut kazandırmıştır. Üçüncü Sanayi Devrimi’nin etkileri 1960’ların sonlarından başlayarak 2000’li yıllara kadar yoğun şekilde devam etmiştir. Bu süreçte insanoğlu aya çıkarak uzay çağının kapısını da aralamıştır. Ayrıca internetin kullanıma açılması, mobil telefonun icadının ardından akıllı telefon adı verilen ve bilgisayar ile iletişim teknolojilerinin bir arada kullanıldığı

(16)

teknolojilerin ortaya çıkışı da Üçüncü Sanayi Devrimi’nin diğer gelişmeleridir (Ege Bölgesi Sanayi Odası, 2017: 3).

Dördüncü Sanayi Devrimi veya Endüstri 4.0, ilk kez 2011’de Almanya Hannover Fuar’ında gündeme gelmiştir. Dördüncü Sanayi Devrimi’nin temel olarak, bilgisayar, internet ve iletişim teknolojilerinin birlikte kullanıldığı karma teknolojiler sayesinde, makinelerin insan gücüne ihtiyacı olmadan kendilerini ve üretim süreçlerini yönetmeye başlamaları şeklinde ortaya çıktığı söylenebilir. Bu bakımdan Dördüncü Sanayi Devrimi yeni bir sanayi stratejisidir (Akbaba, 2018:8). Dördüncü Sanayi Devrimi ile nesnelerin interneti, bulut bilişim, büyük veri, yapay zeka, otonom robotlar, 3 boyutlu yazıcılar, siber güvenlik, siber fiziksel sistemler, simülasyon, artırılmış gerçeklik ve akıllı fabrikalar veya karanlık fabrikalar gibi kavramlar hayatımıza girmiştir. Dördüncü Sanayi Devrimi’nin bileşenleri olan bu yapıların üretimi, tüketimi, zevk ve tercihleri, istihdamı, ulusal ve uluslararası ticaret ve rekabeti önemli ölçüde etkilemesi beklenmektedir.

Geçmişten günümüze sanayi devrimleri, iktisadi refahı açıklamada önemli birer yere sahiptir. Evrimsel bir bakış açısı ile ele alındığında, her sanayi devrimi bir öncekinin temelleri üzerinde yükselmiş ve beraberinde yeni kavramlar, yeni yaklaşımlar ve yeni uygulamalar getirmiştir. Son devrimin önceki devrimlerden en önemli farkı, teknolojik gelişmelerin daha önce hiç olmadığı kadar hızlı ilerlemesidir. Geçmiş tecrübeler, bu gelişmelere yönelik adaptasyon hızının ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye farklılaştığını göstermektedir. Bölgesel ölçekte firmaların adaptasyon hızları, devrimin ortaya çıkardığı iktisadi faydalara erişim ile doğrudan ilişkilidir. Bu faydalar, mikro ölçekte bireyin ihtiyaçlarının karşılanmasına olanak verirken, makro ölçekte ulusal yaşam standardına önemli katkılar sağlamaktadır. Ayrıca küresel ekonomik düzende, uluslararası ticarete konu olan mal ve hizmetlere yönelik rekabet avantajı sağlanması da söz konusu faydalar kapsamında değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, teknolojiye uyum ve yeni ürün/hizmet üretiminin tüm ülkeler için çok önemli bir iktisadi mesele olduğu görülmektedir.

Bu çalışma temel olarak, Türkiye’de bölgesel düzeyde Endüstri 4.0 farkındalığının imalat sanayisi özelinde incelenmesini amaçlamaktadır. Ayrıca,

(17)

Endüstri 4.0’a yönelik firma hedefleri ve altyapı durumunun incelenmesi de çalışmanın amaçları arasındadır. Bu kapsamda, “İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması” Düzey 2 bölgelerinden, Konya ve Karaman illerinin oluşturduğu TR52 bölgesindeki 180 firmadan çevrimiçi anketler aracılığıyla elde edilmiş bir veri seti kullanılmıştır. Çalışma, konunun TR52 bölgesi özelinde ilk kez incelenmesi bakımından literatüre özgün bir katkı sağlamak hedefindedir. Giriş bölümünü takiben temel olarak 3 bölümden oluşan çalışmanın birinci bölümünde; sanayi devrimlerinin ortaya çıkma nedenleri, tarihsel süreçte devrimlerin sanayi yapısı ve sosyal ve kültürel çevrede yarattığı değişimler, ortaya çıkan önemli buluşlar ve bunların sonuçları üzerinde durulmuştur. Sanayi devrimlerinin tarihinin özetlendiği bu bölümde ayrıca üretim sistemlerindeki değişimlerden de kısaca bahsedilmiş ve devrimlerin üretime etkileri üzerinde durulmuştur. Yine bu bölümde, Dördüncü Sanayi Devrimi’nin mikro ve makro iktisadi etkilere ilişkin bir tartışma yer almaktadır. Bu kapsamda, mikro ölçekte endüstriyel üretim ve tüketimde yaşanan değişimlere yer verilirken, makro ölçekte Dördüncü Sanayi Devrimi’nin istihdam, dış ticaret ve toplum üzerindeki etkilerine değinilmiştir.

Çalışmanın ikinci bölümünde; Dördüncü Sanayi Devrimi’nin hayatımıza kattığı yeni kavramlar olarak nesnelerin interneti, bulut bilişim, yapay zeka, otonom robotlar, öğrenen robotlar, büyük veri, 3 boyutlu yazıcılar, siber fiziksel sistemler, siber güvenlik, simülasyon, artırılmış gerçeklik ve akıllı fabrikalar tanımlanmakta ve bu yeniliklerin iktisadi önem ve etkilerinden bahsedilmektedir. İlgili bölüm sonunda ise Endüstri 4.0 çerçevesinde Türkiye’deki mevcut görünüm anlatılmaktadır.

Üçüncü bölüm çalışmanın ampirik çerçevesini oluşturmaktadır. Bu kapsamda ilk olarak TR52 bölgesi kapsamındaki iller olan Konya ve Karaman illerinin sanayi yapısına ilişkin mevcut durumları hakkında özet bilgi verilmektedir. Bölümün sonraki kısmında Dördüncü Sanayi Devrimi’ni konu edinmiş daha önceki çalışmaları özetlemek üzere literatür taramasına yer verilmiştir. Yine bu bölümde çalışmada kullanılan veri seti ve anket formu genel çerçevesi sunulmaktadır. Toplamda 3 bölümden ve 44 sorudan oluşan anket çalışmasının birinci bölümünde, firma demografisinin ölçülebilmesi için 8 adet soru, ikinci bölümünde firmaların Endüstri

(18)

4.0 farkındalığının ölçülebilmesi amacıyla 24 soru ve üçüncü bölümde ise firma hedefleri ve altyapıların mevcut durumunu araştırmak amacıyla 12 soru bulunmaktadır. Bu kapsamda birinci bölümde firma faaliyet süresi, çalışan sayısı, anket katılımcılarının işyeri pozisyonları, sektör bilgisi, hedef pazar, sermaye ve işletme yapısına ilişkin sorular yer almaktadır. İkinci bölümde, Endüstri 4.0’a yönelik firma ve sektör düzeyindeki kavramsal farkındalık, kurumsal ve bireysel düzeyde kavramsal farkındalık, firma uygulamalarına yönelik farkındalık ve firma çıktılarına yönelik farkındalık ölçülmeye çalışılmaktadır. Anketin son bölümünde ise firmaların Endüstri 4.0’a hazırlık aşamasında Ar-Ge, insan kaynakları, yatırımlar, işbirliği ve destekleyici altyapılara ilişkin mevcut durum hakkında bilgi edinmek amaçlanmaktadır. Anket çalışmasından elde edilen verilere ilişkin tanımlayıcı istatistikler bir sonraki kısımda yer almaktadır. Üçüncü bölümün son kısmında, anket çalışmasından ulaşılan sonuçlar ele alınmaktadır. Çalışmanın sonuç kısmında ise elde edilen bulgular değerlendirilmekte ve bu bulgular ışığında çeşitli önerilere yer verilmektedir.

(19)

BİRİNCİ BÖLÜM

SANAYİ DEVRİMLERİ VE ETKİLERİ 1.1.Sanayi Devrimi Kavramı

Sanayi devrimi, insanlık tarihindeki en önemli duraklardan birisidir. Sanayi devriminin birçok alanda ortaya çıkardığı paradigmal değişimler ekonomik, siyasal, sosyal, yönetsel, tarihsel ve sosyolojik çalışmalara sıklıkla konu edilmiştir (Aksoy, 2016: 31). “Devrim” kavramı birçok Hint-Avrupa dilinde “revolution”, “revolucion”, “rivoluzione” gibi kelimeler ile karşılık bulmuş olan, köken olarak ise gök cisimlerinin dönüş hareketlerini ifade eden bir astronomi terimidir. Kopernikus’un eseri olan “de Revolutionibus Orbium Coelesetium” sonrası bilim dilinde yaygınlaşmış olan bu kavram, 17.yy’dan itibaren sosyal ve politik alanda kullanılmaya başlamıştır (Yayla, 1999: 269). Astronomi sözlüğünden alınmış olan devrim kelimesinin 1688’de, bir toplumun karmaşa ve yıkımı anlamında olan İngilizce “revolution” kelimesinden ortaya çıktığı düşünülmektedir. 1837’de Fransız iktisatçı Adolphe Blanqui, hem yıkım hem de yeniden inşa anlamında sanayi devrimi (industrial revolution) ifadesini kullanmıştır (Braudel, 1991: 214).

Devrim, belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli değişiklik anlamına gelmektedir. Sanayi ise hammaddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü, işleyim, endüstri demektir (Türk Dil Kurumu, 2018). Sanayi devrimi, buhar makinesinin daha doğrusu buharla çalışan makinenim icadı ve bunu tamamlayan diğer teknik buluşların öncülük ettiği makineleşme süreciyle birlikte, bireysel ve küçük ölçekteki üretim yöntemlerinin terk edilerek büyük çapta kitlesel üretime geçilmesidir. Teknolojinin egemen olduğu makine medeniyetine geçişin başlangıcı olan 18. Yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de başlayıp kısa sürede Avrupa’ya yayılan, üretim teknolojisindeki köklü dönüşüm hareketidir (Demir vd., 2020: 256).

Sanayi Devrimi teriminin ilk hangi ülke tarafından kullanıldığı konusunda farklı görüşler mevcuttur. 1800’lü yılların başında Birleşik Krallık yeni teknolojilerin getirdiği ivme ile Birinci Sanayi Devriminin öncü ülkesi konumunda olmasına rağmen Sanayi Devrimi kavramı 6 Temmuz 1799 yılında Fransız Louis- Guillaume Otto

(20)

tarafından kullanılmıştır. Mektubun içeriğinde Fransa ile İngiltere’nin endüstriyel bir yarışa girdiğinden bahsedilmektedir (Özdoğan, 2018: 2).

1.2.Sanayi Devrimlerinin Ortaya Çıkışı

Birçok yapısal değişimin oluşmasında etkili olan teknik icatlar, henüz gerçekleşmeden çok önce, yüzyıllar süren devrimler sonucu batının hayata ve olaylara bakışını değiştiren köklü bir yaklaşım ve duruşun bir sonucudur. Sanayi devrimi öncesi insan, doğanın güçleri karşısında ezilmekteydi. Onunla efsanelere, dinsel güçlere dayanarak anlaşmaya çalışıyordu. Ancak bu güçler insana sadece hayatlarını sürdürebilecek kadar bir imkân sağlıyordu. Bu anlayışın değişim süreci de oldukça yavaştı. Dünyaya egemen olmak ilkin düşüncelerde oluşarak daha sonra maddesel düzeye taşınır. Zamanla dünyasal koşulları daha iyi hale getirmek insanın görevi haline gelir. Daha sonra rönesans ile birlikte doğa, sembolik görüntüsünden sıyrılarak fethedilmesi gereken bir konu haline gelmiştir. Bu şekilde insanoğlunun fiziksel dünyaya egemen olmasının önündeki engeller de kalkmıştır (Hamitoğulları, 1982: 150).

Devrimler sosyal ve kültürel çevrenin yanı sıra ekonomik alanı da kapsayan çok geniş bir çerçevede ortaya çıkabilmektedir. Bundan 10.000 yıl öncesine kadar insan toplulukları yabani bir koyun sürüsüne rastladığında onlardan birkaç tanesini yerler, sonra da haftalarca bu sürüyü gizli gizli izleyerek yaşarlardı. Bir gün avcılar koyunları tutabilecek bir vadi keşfedince kısa süreli yerleşmeler onları birer çobana dönüştürmüş sürüde beğenmedikleri hayvanları yiyip daha nitelikli olanları ise yetiştirmişlerdir. Ayrıca ova ve ova çevresi bataklıklarda yetişen arpa, mısır, pirinç ve buğday gibi tahılları topladıklarında onların tohum olduklarını fark edip kışa ve zor zamanlar için saklamak amacıyla onları toplamaktan daha zor bir iş olan toprağı kazarak ekme yoluna gidip tarıma başlamış oldular. Bir araziyi tarıma elverişli hale getirmek zahmetli bir iş olduğundan bu araziyi de hemen terk etmek akıllıca bir hareket olmayacaktı ve böylece yerleşik hayata geçmiş oldular. İlk çiftçiler büyük olasılıkla buğday ve arpa ekiyor ve keçi yetiştiriyorlardı. Sürülerine göz kulak olması için ise köpeklerini eğittiler (Davis, 2019: 11-12). Yeryüzünde tarım devrimleri Ortadoğu, Çin ve Orta Amerika’ da ortaya çıktı. Bunun sebebi evcilleştirilmeye müsait

(21)

bitki ve hayvanların buralarda daha çok olmasıdır. Oysa Avustralya, Alaska ve Güney Afrika’ da mantar toplayıp, mamut avlanabiliyordu. Ama mantarlar evcilleştirilmesi zehirli olmaları nedeniyle riskli, hayvanlar ise evcilleştirilemeyecek kadar büyük olduklarından tarım devrimi buralarda gerçekleşemedi (Harari, 2018: 90). Tarım devriminin tamamlanması 1000 yıl kadar sürdü. Bu 1000 yılın sonunda kalabalık bir köyde yaşayan iki ila üç bin kişilik insan toplulukları halinde yaşanmaya başlandı (Davis, 2019: 12). MÖ. 8000 yılı dolaylarında toplumların göçebe yaşamdan yerleşik hayata geçmesi ile toprak sahibi olmaya önem verilmiştir. Böylece toprak sermayenin baş aktörü olmuştur. Tarım Devriminden itibaren binlerce yıl üretim ve ulaşım insanlar ile ehlileştirilen hayvanların kas gücü ile gerçekleştirilmiş ve bu gücün daha verimli kullanılabilesi için geliştirilen aletlerle üretim yapılmıştır. Bu devrim başlıca üretim aracı toprak ve kas gücü olmuştur (Günay, 2002: 8). Böylece insan avcı toplayıcı yani sadece tüketen toplum olmaktan çıkarak üreten toplum haline gelmiştir (Özkan vd., 2018: 4). Bitki ve hayvanların evcilleştirilmesi sonucu yiyecek üretiminin artmasına ve bu da nüfusun artmasına neden olmuştur. Artan nüfus daha geniş insan yerleşimlerini mümkün hale getirdi. Bunun sonucu olarak da kentleşme ve şehirlerin yükselmesi ortaya çıktı (Schwab, 2017: 15). Üretilen fazla yiyecek depolanmış buna paralel olarak da depolanan yiyeceği koruyacak veya bu yiyecek üzerinden vergi toplamak isteyecek küçük gruplar oluşmuştur. Bu siyasal bir seçkinler grubu oluşturmuştur. Avcı/ toplayıcı toplumlarda gücü kuvveti yerinde herkes avcılık toplayıcılık yaptıklarından başka işleri olmaması nedeniyle nispeten daha eşitlikçi bir toplum yapısına sahipken yerleşik hayata geçmekle birlikte küçük şeflikler veya krallıklar oluşmuş ve bu gruplar yiyecek üretmeden de karın doyurmanın yolunu bulmuştur (Diamond, 2018: 95-97). Zamanla ürünün yetiştiriciden tüketiciye ulaştırılması örgütlenme ihtiyacını doğurdu. Bugün bu alım satım yoluyla yapılmakta iken antik toplumlarda mahsul tapınaklara sunuluyor burada da din adamları tarafından bölüştürülüyordu. Yiyecek dağıtımının örgütlenmesi için ise ilk uygarlıklar yazıyı keşfetmişlerdir. Yetkili kişiler üreticinin teslim ettiği yiyecekleri yazıya geçirmiş ve insanlara ürettiklerinden pay vermişlerdir. Yani bir anlamda vergiye bağlanmışlardır (Kishtainy, 2018: 19-20). MÖ 1000 yılında Yunan medeniyetinde felsefe bilimi ortaya çıkmış bu durum yeni düşünceleri geliştirmiştir. Bütün bu gelişmeler insanların doğa olaylarına ve astronomiye olan ilgisini de arttırmıştır. Bu

(22)

durum buluş ve icatların yapılmasına zemin hazırlamıştır. MS 7. yüzyıldan itibaren İslamiyet’in doğuşu ve yayılmasıyla beraber Endülüs Emevileri döneminde bilim, kültür ve sanat, sosyal ve ekonomik alanlarda yapılan gelişmeler değişimleri hızlandırmış böylece yeni bir dönem başlamıştır (Özkan vd., 2018: 4). Dünya literatüründe, Çinlilerin dört büyük buluşu olarak yer alan kâğıt, matbaa, barut ve pusulanın bulunması insanlığın uygarlık tarihinin dönüm noktası olarak kabul edilmektedir (Begtimur, 2018: 162). Çin’de teknolojik ilklerin pek çoğu olan dökme demir, pusula, barut, kâğıt, matbaanın bulunması ile Çin siyasal güç, denizcilik ve denizlerin denetimi bakımından dünyada en öndeydi. Çin 15. Yüzyıl başlarında çok büyük ve güçlü gemilerini Afrika’nın doğu kıyılarına göndermişken teknolojik anlamda geri olan Avrupa ülkelerine ulaşıp onları sömürgeleri haline getirmemelerinin sebebi iç siyasetinde yaşamış olduğu bazı karışıklıklar sonucu denizlerde hâkim olma politikalarından vazgeçmişlerdir. Bu durum da zaman içinde Avrupa ülkelerinin bu teknolojik gelişmeleri kullanarak Afrika ve Amerika kıtalarına erişerek buralarda sömürgeler kurmalarına neden olmuştur. Böylece Çin 14. Yüzyılda bir sanayi devriminin eşiğinden dönmüştür (Diamond, 2018: 521-523).

Roma İmparatorluğu’nun ekonomik gücü tarımdan gelmekteydi. İmparatorluğun yıkılmasıyla oluşan boşluğu feodalite ve Katolik kilisesi doldurdu. Kilisenin özgür düşünce ve iradeyi yasaklayan, günlük hayatı tamamen kontrol altında tutan tutumları zaman içinde “Aydınlanma Dönemi” olarak adlandırılan ve doğa olaylarının meydana gelişinin açıklamasında irrasyonellikten ve batıl inançlardan uzak, bilimsel yollarla izaha yönelik bir dönemi başlamıştır. 15. Yüzyıldan sonra Avrupa’ da ortaya çıkan nüfus artışıyla tüketim mallarına artan talebi karşılamak için yeni üretim teknikleri araştırılıp denenmeye başlamıştır. Ortaya çıkan makineleşme tarımsal alanda ihtiyaç duyulan işgücü miktarını azaltmıştır. Köylerde ihtiyaç duyulmayan bu işgücü zamanla kentlere göç ederek büyük şehirleri ortaya çıkarmış ve şehirlerdeki işgücü ihtiyacı da bu şekilde karşılanmıştır. İnsanların gelirlerindeki artış temel ihtiyaçlarının yanında çay, kahve, şeker gibi lüks ihtiyaçların kullanımını yaygınlaştırmıştır (Genç vd., 2019: 16-20). Coğrafi keşifler ile gelen deniz ticareti sonucu deniz aşırı ülkelerde sömürgeler kurulmuş, bu sömürgelerden Avrupa’ya aktarılan değerli madenler, baharat ve diğer emtialar yanında, köleler olarak

(23)

adlandırılan yeni insan gücüyle İspanya, Portekiz, İngiltere ve Hollanda başta olmak üzere pek çok Avrupa ülkesi zenginleşmiştir. Maddi zenginlik peşi sıra bilimsel ve kültürel anlamda ilerlemeye neden olmuş ve Rönesans olarak anılan yenilenme çağı daha sağlam temellere oturtulmuştur (Eğilmez, 2018: 82-83). 1789 Fransız Devrimi ile ise ortaya çıkan özgürlük fikri sanayi toplumlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Şekil 1.1. Sanayi Devrimi Aşamaları

Kaynak: TÜBİTAK: 2016: 2.

Dünya ekonomisinin durgun üzerindeki tek zenginliğin de sabit olduğu düşünülen “Merkantilizm” 15. Yüzyılda ortaya çıkmıştır. Zenginliğin sabit olduğu fikri ile bir ülkenin büyüyebilmesi için başka ülkelerin fakirleşmesi gerekiyordu. Bu düşünce sisteminde tek gaye her zaman saldırgan bir şekilde altın ve gümüş biriktirmekti. Daha çok altın ve gümüş için ilk önce İspanya ve Portekiz gibi ülkeler altın madenlerini keşfetmek ve daha çok değerli maden biriktirebilmek için kaşiflerini uzak ülkelere gönderdiler. Coğrafi keşifler bu amaca hizmet etmiş oldu (Skousen, 2003: 17-18). Merkantilizmde dış ticaretin de devamlı fazla vermesi gerekliliğine inanılıyordu. Bunun nedeni ithal edilen ürün bedellerinin kıymetli maden olarak

(24)

ödenmesi ülkedeki kıymetli maden miktarını azaltacağı düşünülüyordu. Bu amaçla da ithalat kısıtlanmış, ülke içinde üretim teşvik edilmiş, böylelikle ihracat özendirilmiştir Eğilmez, 2018: 84-85).

18. Yüzyıla gelindiğinde ise; Adam Smith, birçok Avrupa ülkesini dolaştıktan sonra İngiltere’de yaşam standardının neden diğer Avrupa ülkelerinden daha yüksek olduğunu anlatmaya çalıştığı ünlü eseri olan “Milletlerin Zenginliği” isimli çalışmada, ulusal gelirin artmasının tarımsal gelirin artırılmasına bağlayan Fransız Fizyokratların aksine, imalat sanayi ve ticarete yoğunlaşmanın önemi üzerinde durmuştur. İmalat sanayinde iş bölümü, mekanik aletlerin ortaya çıkışı, kullanımı ve bunları kullananların uzmanlaşmış beceriler edinmelerine olanak tanımıştır. Ayrıca, yeni piyasaların ortaya çıkışı, ulusal ve uluslararası ticarette kısıtlamaların olmaması sanayinin rekabet edebilirliğine, pazarların büyümesine ve üretimde ölçek ekonomilerinden yararlanılmasına katkı sağlamış ve böylece iş bölümünü daha ileri bir seviyeye taşınması sağlanmıştır (Freeman vd., 2004: 39).

1.2.1.Birinci Sanayi Devrimi

Tarihçiler, Birinci Sanayi Devrimi olarak adlandırılan Britanya Sanayi Devrimi’nin başlangıcı konusunda farklı yorumlarda bulunurlar. Bazıları esasen girişimciliğin, kimileri buluşların ve yeniliklerin, bazıları kültürün ve bilimin önemini vurgularken, kimileri taşımacılığın, iletişimin ve ticaretin, kimileriyle piyasa talebinin gelişmesinin ve bileşiminin önemi üzerinde durur. Bununla birlikte, hemen hemen hepsi tek bir etkenin geçerli olmadığı görüşünde hem fikirler. Ayrıca neredeyse hepsi, tarımdaki değişmelerin ve elbette sermaye birikimi ve emek devingenliğiyle birlikte bu kriterlerden çoğu veya tamamından bahsederler (Freeman, 2013: 193).

Sanayileşmenin ortaya çıkışı insanlık tarihi kapsamında, Taş devri tarımı, metalürjinin icadı ve kentlerin doğuşu kadar radikal bir değişim yaratmıştır. Bu gelişmeler özü itibariyle kapitalist bir toplum ve ekonomik düzen içinde gerçekleşmiştir. Bunun belki de, bir süreliğine, bir lider ülkeye bağımlı ve liberal bir küresel ekonomi biçiminde olması da kaçınılmazdı. İşte bu ülke Britanya’ydı ve bu nedenle de tarihteki tek örnek olarak yer almaktadır (Hobsbawm, 2018: 21).

(25)

Sanayi devrimi ihtiyacı olan her türlü ekonomik, siyasal ve toplumsal koşulları İngiltere’de bulmuştur. Bunun temel sebebi İngiltere’de var olan aristokrasi, köylü sınıfı, din adamları ve askerlerden oluşan toplumsal sınıfa ek olarak toplumsal ve ekonomik dönüşümün belirleyici unsuru olacak olan Burjuva sınıfının kıtalararası ticari faaliyetlerin bir sonucu olarak İngiltere’de doğmuş olmasıdır. Bu durum daha sonraki süreçlerde siyasal birtakım taleplerde de bulunarak toplumsal ve siyasal dönüşüme temel hazırlamıştır (Görçün, 2017: 6).

Şekil 1.2. 18. Yüzyıl Buhar Makinesi

Kaynak: İnan, 2019: 4.

Bunun yanı sıra Endüstri devriminin İngiltere’de başlamasının başka nedenleri de vardır. Bunlardan en önemlileri 1215 yılı “Magna Carta” ile İngiliz Parlamentosu’nun kapitalist gelişimi ve ticaretin serbestleşmesi, diğeri ise, sömürgecilik faaliyetleri sonrası bir dünya imparatorluğu haline gelen bu ülkenin artan insan ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla ürüne ihtiyaç duyulmasıdır. Bu artan

(26)

ihtiyaçları karşılayabilmek için ise daha fazla üretim yapılması zorunlu olmuştur (Genç vd., 2019: 31). Sanayi devriminin temelinde buhar makinesinin bulunuşu yatar. İlk buhar makinesi 1705’te Thomas Newcomen tarafından yapılmış, ilerleyen yıllarda da geliştirilerek 1720’de bütün madencilik sanayi bu buhar makinesini kullanıp kömür çıkarır hale gelmiştir (Eğilmez, 2018: 98). Buhar motoru, 1765 yılında James Watt tarafından geliştirilmiştir. Her ne kadar farklı mucitler tarafından daha önce de geliştirilip kullanılmış olsa da ilk kez Watt ile buharın ayrı bir bölümünde yoğunlaşarak sabit bir basınç altında buharın makineye itilerek silindirler yardımıyla buharın çift taraflı çıkışını sağlayan yenilikler yapılarak kullanılmıştır. Watt, yıllar içinde sürekli bu motorda yenilikler yaparak gelişmesini sağlamış ihtiyaç duyulan enerjinin en önemli tedarikçisi olmuştur. 18. Yüzyıl sonları ile 19. Yüzyıl başlarında yoğun bir şekilde İngiltere’de ve ABD’de kullanılmıştır. Üretilen ilk buhar motoru endüstriyel alanda kullanmaya çok uygun olmasa da ortaya koyduğu fikir ve düşünce ileriki yıllarda kurulacak olan fabrikalara ve atölyelere temel oluşturmuştur. Kas gücüne dayalı gerçekleşen üretim biçimleri terkedilerek daha yüksek üretim hacmine ulaştırarak endüstrileşmeye yöneltmiştir. Buhar makinesinin icadıyla dokuma endüstrisinde daha büyük fabrikalar kurularak üretimde kullanılmak üzere daha fazla makine üretilmiştir. Bu fabrikalarda düşük ücretle bile olsa insanlar özellikle de çocuklar uzun saatler boyu çalışmak zorunda kalmışlardır. Fabrikalarda uzun saatler boyu sağlık için hiç de uygun olmayan ortamlarda insanların çalışması onların sağlıklarını bozdu. Yatırımcıların asıl amacı mümkün olduğu kadar çok kar etmek olduğundan mümkün olan en düşük ücret ödeme taraflı olmuşlardır. Sonuç olarak üretim miktarı artmış ve sermaye sahipleri için bir artı değer yaratırken, aynı etki çalışanlar için olmamıştır. Gelir dağılımında meydana gelen bu adaletsiz durum sermaye sahipleri ile işçiler arasında gerginliklere neden olmuş, toplu işçi hareketleri, grevler, iş bırakmalar ve hatta fabrikalara sabotajlara kadar ciddi sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu durumun sonucu olarak İngiliz Parlamentosunda kadın ve çocuk işçilerin korunması ile ilgili yasalar geçmiştir (Genç vd., 2019: 31-93). Kırsal kesimde yaşayan insanlar, makineleşme ve artık çalışamamaları nedeniyle, fabrikalarda çalışabilmek için kentlere göç etmişler kentlerin büyükşehirler haline gelmesine neden olmuşlardır.

(27)

Meydana gelen teknik gelişmeler sonunda makinelerin üretim sürecine dâhil olmasıyla işsiz kalan ya da daha düşük ücretlerle çalıştırılan işçiler makineleşmeye karşı direnmeye ve bu gelişmelere karşı tepki göstermeye başlamışlardır. 18. yüzyılda dokuma tezgâhlarının ortadan kaldırılmasına öncülük eden Ned Ludd’dan adını alan Luddit Hareket, 1811’de İngiltere’nin Nottingham bölgesinde dokumacılık alanında başlamış ve zamanla diğer endüstrilere de yayılmıştır. Diğer taraftan Makine Kırıcılarının başlattığı bu ayaklanma şiddet kullanılarak bastırılmış ve bu harekete katılanların birçoğu idam edilmiştir (Günay, 2002: 7). Bu olumsuz duruma karşın; sanayi devrimi, tarım devriminden sonra insanlık tarihi için ikinci önemli dönüm noktasıdır. Bu devrimle birlikte batı yaşam tarzı köklü şekilde değişiklikler göstermiştir. Bu dönemde ilk kez hayat standartlarındaki yükseliş nüfus artışı ile birlikte gerçekleşmiştir. Bu bakımdan sanayi devrimi, nüfus artışının ekonomik büyümeyi sınırlamadığı başarılı bir gelişim örneğidir (Öcal vd., 2018: 2070-2071).

Ancak özellikle pamuklu sanayinde makineleşmenin doğasını belirleyen teknik sorun; iplik eğirme ve dokuma arasındaki verim dengesizliğiydi. El tezgâhından (özellikle bu alet 1730’larda bulunan ve 1760’larda yaygınlaşan ‘ uçan mekik’ sayesinde hız kazandıktan sonra) çok daha az verimli olan bir alet olan çıkrık, dokumacılara ipliği yeterli hızla yetiştiremiyordu. Bu tanıdık üç buluş, dengeyi sağlamaya yardımcı oldu. Evinde iplik eğiren kişinin, aynı anda birkaç ipliğin eğrilebilmesini sağlayan, 1760’ların ‘ Jenny İplik Tezgâhı’, bir eğiricinin eğirme işini makaralar ve iğler yardımıyla yapmasını sağlayan 1768’lerin ‘su tezgâhı’ ve bu ikisinin birleştirilmesiyle oluşturulan, kısa süre sonra buhar gücüyle de çalıştırılacak olan 1780’lerin ‘katır’ı bu buluşlardır. Bu buluşlardan son ikisi, fabrika üretimine işaret ediyordu. Sanayi Devrimi’nin pamuklu fabrikaları, esas olarak iplik fabrikası biçimindeydi. Katır, İngiliz iplik üretiminin temeli olarak kaldı (Hobsbawm, 2018: 54-55). Bütün bu gelişmeler karşısında dokuma sanayi İngiltere’ de hızla gelişme göstermiş ve öncü sektör haline gelmiştir. Kalkınma iktisadının önemli isimlerinden Rostow sanayinin, kalkınmadaki öneminin, yarattığı katma değerle birlikte diğer sektörlerde talebi ve yatırımı arttırması sonucunda gerçekleştiğinin altını çizmiştir. İngiltere’nin sanayi devriminin kıvılcımının atıldığı ülke olmasının altında yatan en önemli neden, tekstilin 1780’ler İngiltere’si için öne çıkan ve gelişmiş bir sektör

(28)

olmasıdır (Kabaklarlı, 2016: 35). Sanayi devrimi sağlamış olduğu ucuz enerji ve zengin hammadde kaynakları yoluyla üretimde bir patlama yaşanmasına neden olmuştur. Üretimde yaşanan bu gelişmeler yoğunlukla tarım alanında görüldüğünden bu devrim bir nevi ikinci tarım devrimi olarak da adlandırılabilir (Harari, 2018: 336). İngiliz sanayisindeki gelişme tüm sanayilerin bir arada dengeli biçimde büyümesi değil, başta pamuklu ve sonra da demir sanayi olmak üzere az sayıda öncü sektörün hızlı büyümesi olarak nitelendirilebilir (Freeman, 2004: 42). Demir cevherinin odun kömürü yerine kokla ergitilmesi ve Henry Cort’un pik demiri ‘tavlama’ yoluyla dövülebilir demire çevirmesi, 18. Yüzyılda metal işleme sanayileri açısından iki belirleyici nitelik olmuştur. 1780’le 1840 yılları arası meydana gelen yılda yaklaşık 60.000 tondan yılda yaklaşık 2 milyon tona çıkan devasa bir artışa neden olmuştur. Bu durum Britanya’nın demir sanayinde 18. Yüzyıl sonu itibariyle önder ülke haline getirmiştir (Freeman, 2013: 200-201). Sanayi devrimi, İngiltere’de bölge bölge gelişmiştir. İç talebin artması ve üretim artışıyla gerekli enerji tüketimi de artmıştır. Bu nedenle madenlere yakın bölgelere kurulan kasaba ve şehirler nüfusu çekmiş ve böylece gelişmelerde de öncülüğü üstlenmiştir (Küçükkalay, 1997: 57).

Endüstri devrimi öncesi Avrupa’da metal ray kullanımı pek yaygın olmayıp, genelde ahşap raylar kullanılmaktaydı. İlk demir ray 1738 yılında İngiltere’de Cumberland’daki bir maden ocağında kullanılmıştır. Teknik anlamda günümüz demiryoluna benzer şekilde buhar makinelerinin kullanıldığı araçlar ancak 1800’lü yılların başlangıcında kullanılmıştır. 1804 yılında Richard Trevithick ilk lokomotifi icat etmiş yine aynı yıl Galler’de bir kalay madeninde kullanılmıştır. 1825 yılında kamu hizmetine giren demiryolları ve lokomotifler yolcu ve yük taşımaya başlamış böylece yüksek miktar hammadde ve ürün uzak mesafelere taşınabilir hale gelmişti. Bunun sonucunda üretim ve tedarik arasında olması gereken uyum da sağlanmış oldu. Birinci sanayi devriminin temel belirleyicisi demiryolu taşımacılığı olsa da bu dönem her ne kadar yüksek risk unsurlarını bünyesinde bulundursa da denizyolu taşımacılığının rolü de büyüktü. Bunun yanında karayolu taşımacılığı ise bu dönemde altyapının bulunmaması ürünlerin iç pazara ulaşmasında zorluklarla karşılaşılmasına neden olmuştur (Görçün, 2017: 17-20).

(29)

Özetle James Watt’ın buhar makinesini bulmasıyla başlayan süreç birçok değişikliklere neden olmuştur. Bunlar:

 İşçi sınıfı ortaya çıkmıştır.

 İnsanların köylerden kentlere göç etmesi büyük şehirleri meydana getirmiştir.

 Fabrikaların ortaya çıkması kadın ve erkek giyiminde sadeleşmeye neden olmuştur.

 Sanayileşme çevre sorunlarına neden olmuştur.

 Çocuk ve kadın işçilerin uzun saatler uygun olmayan koşullarda çalışmaları onları koruyucu kanunların çıkmasına neden olmuş işçi ve işveren arası çıkar çatışması sendikalaşmayı ortaya çıkarmıştır.

 Sınıfsal farklılıklar ortaya çıkmış, bu konular da edebiyat ve tiyatroda ele alınmaya başlanmıştır.

 Pek çok teknolojik buluş yapılmıştır.

 Demiryolu, buharlı lokomotif ve buharlı gemi ile beraber ulaşım sektöründe ilerleme olmuştur.

 Çok sayıda zanaatkâr işinden olmuş, tarım sektörü önemini yitirmiştir.  Köyden kente göç nedeniyle şehirlerde nüfus artışıyla beraber konut

sıkıntıları meydana gelmiş, bu nedenle yeni yerleşim alanları ve yeni mimari oluşumlar meydana gelmiştir.

 Köyden kente göçün bir sonucu olarak modern toplumu oluşturarak çekirdek aile yapısına geçilmeye başlanmıştır (Öztuna, 2017: 26-27). Birinci Sanayi Devrimi ortaya çıkardığı değişimler nedeniyle tarihte bir kırılma noktasıdır. Gerçekleştiği dönemdeki insanları ekonomik, siyasi ve felsefi olarak etkilemiştir. İngiltere’de başlayan Birinci Sanayi Devrimi önce kısa sürede İngiltere’yi hemen ardından da Avrupa’ya ve dünyaya yayılmıştır (Karapınar, 2018: 3).

Birinci Sanayi Devriminin dinamizmi, 1870’li yıllarla birlikte gerilemeye başlamıştır. Bu durum büyük bir ihtimalle Marx’ın ünlü ‘kar oranlarının düşme eğilimi’ dediği süreçle de ilişkilendirilebilir. 1870’li yıllar kapitalizm tarihinde ağır bir

(30)

kriz dönemi olarak nitelendirilmektedir. Öte yandan kriz, krizden çıkış için arayışların yoğunlaştığı bir zaman dilimidir. Schumpeter’in yaratıcı yıkım dediği süreçlerin yükseldiği zaman dilimidir aynı zamanda. İkinci Sanayi Devrimi, tam da bu krizle birlikte tezahür etmiş, ve kriz sonrasında ortaya çıkmıştır (Türkcan vd., 2019: 42-43).

1.2.2.İkinci Sanayi Devrimi

“Teknoloji Devrimi” olarak da adlandırılan İkinci Sanayi Devrimi, 1860 yılında başlayarak 1920’lerin sonlarına kadar süren, üretim altyapılarının kökten değiştiği, Birinci Sanayi Devrimi’nin ikinci yarısında ulaşılmış olan bilimsel bilginin uygulamaya aktarılması veya teknolojiye dönüşümü ile üretimin arttığı bir dönemi tanımlanmaktadır. Bu dönemde bilimsel bilginin kullanımına dayalı en iyi üretim ve yönetim teknikleri belirlenerek standartlaştırılmıştır. Bunun sonucunda kaynaklar daha doğru şekilde kullanılmış, verimlilik yükselmiş ve üst düzey refaha ulaşılmıştır. Bu dönemde yönetim yaklaşımları olarak Amerika Birleşik Devletleri’nden makine mühendisi Frederic Winslow Taylor, Fransız mühendis Henry Fayol ve Alman sosyolog Max Weber öne çıkan isimler olmuşlardır. Birinci Sanayi Devrimi’nin başladığı ülke İngiltere iken, İkinci Sanayi Devriminde Amerika Birleşik Devletleri ile Almanya adından söz ettiren ülkeler olmuşlardır (Genç vd., 2019: 109-111). On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan teknik gelişmeler; elektrik motoru, içten yanmalı motor, elektrik ampulü, telefon, telsiz, telgraf gibi icatlara dayanan endüstriyel gelişim ile birlikte küresel ekonomik sistemi de değiştirmiştir. Bu yeni döneme İkinci Sanayi Devrimi denir (Günay, 2002: 12).

Buhar makinesiyle başlayan Birinci Sanayi Devrimi, zamanla enerji üretimi için buhar gücü yerine elektriğin devreye girmesiyle boyut değiştirdi. Elektrik gücüyle hareket eden üretim hattı ilk kez hayvan kesim işlemlerinde kullanılan ABD mezbahalarında kurulan sistemdir. Elektrik enerjisiyle işleyen makinelerin diğer üretim alanlarında da kullanılmasıyla hem kitlesel üretim yaygınlaştı hem de büyüdü (Eğilmez, 2018: 132).

İkinci Sanayi Devrimi’ni birincisinden ayıran temel faktör üretim kapasiteleri ve bu kapasitelerin artmasında kullanılan makinelerdir. Teknolojinin üretilmesi ve sanayi lehine daha fazla kullanılmasıyla teknolojik devrim adını hak eden bir

(31)

dönemdir. Teknolojinin sanayide kullanılmasıyla verimlilik de artmış bu durum tıpkı Birinci Sanayi Devrimi’nde olduğu gibi insanların yaşam standartlarını artırmış, dünya bir parça daha küreselleşmiş ve böylece sınırlar ortadan kalkmaya başlamıştır. İşçi sınıfı uzmanlaşmaları, uzmanlıklara göre ayrılma ve çalışma yöntemlerinde değişmeler gözlemlenmiştir (Özdoğan, 2018: 6).

Daha önceden bilinen ancak 1870 yılında endüstriyel amaçla kullanılabileceği keşfedilen petrol, endüstriyel üretimin yanı sıra ulaşım alanında da çığır açılmış oldu. Petrolün endüstriyel alanda kullanımının keşfedilmesi enerji kaynağı olarak kömürün yerini almasına neden olmuştur. Kömürün çıkarılması ve fabrikalara taşınması zor ve maliyetliydi. Ayrıca tüketimi sonrasında da ortaya çıkan atıklar da durumu daha da olumsuz hale getiriyordu. 1859 yılında teknolojik ilerlemelerin de verdiği imkânla Edwin Drake tarafından ilk petrol kuyusu açılarak petrol elde edilmeye başlandı. Bu gelişmeden sonra on yıl gibi kısa bir süre içinde petrol arama ve çıkarma şirketleri kurulmaya başlandı. Bu durum endüstriler için yeni bir çağın başlangıcıydı (Görçün, 2017: 51-53).

İkinci Sanayi Devrimi’nde meydana gelen üretim ve teknoloji alanındaki gelişmeler bazıları şunlardır.

● Alexander Graham Bell’in telefonu icat etmesi,

● William Fothergill Cooke ile Charles Wheatstone’un ilk telgraf sistemini geliştirmesi (aktaran Kabaklarlı, 2016: 36).

● Thomas Alva Edison’un 1879’da elektrik ampulünü icat ederek hemen arkasından elektrikli aydınlatma sistemini geliştirmesi,

● Nicole Tesla’nın ‘Alternatif Akımı’nı geliştirmiş ve bu gelişmeler kablosuz iletişim, lazerler, röntgen, radar, aydınlatma, robotik ve daha birçok alanda ilerlemelere neden olmuştur. Tesla, üç fazlı alternatif akım indüksiyon motorunu doğru akımla mekanik enerjiye çevirecek daha başarılı bir yöntem geliştirmiştir. Alternatif akım daha yüksek voltaj üretmeyi mümkün kılmış bu da elektriğin çok daha uzağa daha ucuz olarak iletmeyi sağlamıştır.

(32)

● Herman Hollerith, ilk modern veri işlemcilerinden birini icat etmiştir. Kendisi bir istatikçi olup, böylelikle hesaplamalar kolaylıkla yapılarak istatistiklerin tutmasını sağlamıştır.

● Elektrik ve montaj hattı desteğiyle seri üretime geçilmiştir (aktaran Demirer vd., 2019: 28-29).

● 1876’da Nikolaus August Otto tarafından dört zamanlı içten yanmalı motorun icadı, Gottlieb Daimleri’in ve Wilhelm Maybach’ın katkıları ile daha hafif ve hızlı hale gelen motor, Karl Benz’in 1885 yılında ilk yol otomobilini icadının temeli olmuştur.

● 1892 yılında Alman mühendis Rudolf Diesel, petrol ile çalışan yeni bir içten yanmalı motor ile tamamen olmasa da daha önceki motorlardan daha başarılı bir sonuç almıştır. Böylelikle buhar makinesi tarih sahnesinden çekilmiştir (Görçün, 2017: 54). İkinci Sanayi Devriminde sanayi üretiminde tamamen buhar gücünün kullanımına geçilmiştir. Bu gelişmeler çelik üretimi artışını da beraberinde getirmiştir. İktisadi faaliyetlerde enerji kaynaklarına olan ihtiyacın yönü, buhar gücünden temel olarak petrol ve elektriğe dayanan enerji kaynaklarına doğru değişmiştir. İkinci Sanayi Devrimi ile birlikte “Elektronik Haberleşme” sektörü de önemli ölçüde gelişim göstermiştir. Bu gelişim özünde telgrafla haberleşmeyi barındırsa da, 20. Yüzyılda ortaya çıkan telekomünikasyon devriminin izlerini taşımaktadır. İkinci Sanayi Devrimindeki gelişmeler üretimde yüksek verimliliğe olanak sağlamıştır (Kılıç ve Alkan, 2018: 31).

İkinci Sanayi Devrimi’nde fabrika sahipleri ürettikleri her ürünü istedikleri fiyata satabiliyorlardı. Bu durum onları olumlu etkiliyor daha fazla üretim yapma olanağı veriyordu. Bu nedenle fabrika ile ilgili tüm düzenlemeler üretimi, satışı ve dolayısıyla kârlılığı artıracak şekle getirilmişti. Burada fabrikaların şekli olarak uygunlukları yanında yönetimsel olarak da işletmeler üzerinde çalışmalar yapıldı. Bu aşamada Frederick Winslow Taylor bir iş yapış yönetim modeli önermiştir. Taylor, işletmelerin etkililiğinin ve verimliliğinin artırılabilmesi için öncelikli olarak yönetim şeklinin değişmesi gerektiğini ve değişim biçiminin ancak bilimsel çalışmayla belirlenebileceğini savunuyordu (Karapınar, 2018: 5). Bilimsel yönetimin babası

(33)

olarak kabul edilen Frederick W. Taylor, 1900 yılında çelik malzemelerinin işlenmesi için kullanılan Taylor- White ismiyle anılan yüksek hız takımlarını işleme yöntemini yarattı. Taylor’un Taylorizm adıyla anılan üretimde verimliliğin artırılması üzerine yaptığı çalışmalar bir dönüm noktasıdır (Eğilmez, 2018: 132). Taylor’un çalışmalarının ilk hedefi; bir işin en verimli şekilde nasıl yapılacağının bulunması ve işçilerin işi bu yolla yapabilmelerini sağlamak için eğitilmeleriydi. Taylor’un Bilimsel Yönetimin İlkeleri isimli eserinde de detaylı şekilde anlatıldığı üzere zaman ve hareket etütlerini yaygın olarak kullanan Taylor, en basit işler olan pik demir taşıma ve kürekçilikten, en karmaşık işler olan makinelerle metal işleme ve kesme gibi birçok iş türü için yüksek verimlilik artışları sağlamıştır. Bilimsel yönetimin dört temel ilkesi şunlardır:

● Yönetimin, yapılacak işin her bir bölümü için bilim geliştirmesi, ● Yönetimin bütün işçileri bilimsel olarak seçerek, eğitip geliştirmesi,

● Yönetimin işçilerin bilimsel metotlara uygun şekilde çalışmalarının sağlanması,

● Yönetimin sorumluluğu işçiler ile yöneticiler arasında dengeli bir şekilde paylaştırılması (Akın, 1997: 11-12).

Taylorist yaklaşımları fiilen kullanan Henry Ford olmuştur. Ford, bu ilkeleri daha da geliştirerek kendi adıyla anılan otomobil fabrikasında rakiplerinden daha iyi bir biçimde nasıl otomobil üretebileceğine odaklanarak kendi adıyla bir üretim modeli oluşturdu. Ford’un çözmesi gereken iki problem vardı. Bunlar: rakiplerinden daha hızlı ve yüksek miktarda otomobil nasıl üretebileceği, ikincisi de daha fazla müşterinin otomobillerini tercih edebilmesini sağlayacak fiyat düzeyine nasıl çekebileceğiydi. Ford bu hedeflerine otomobillerin kalitesinden de ödün vermeden ulaşması gerekmekteydi. Ford, her bir işi küçük parçalara ayırdığında işin herkes tarafından yapılabileceğini ve böylece kalifiye iş gücüne ihtiyacı olmadığını farketti. Kalifiye iş gücüne ihtiyacının olmaması iş gücü maliyetlerinin azaltılmasına ve maliyetlerin düşmesine neden oldu. Ford aynı zamanda üretim tezgahları arası parçaların taşınması sırasında kaybolan zamanı ortadan kaldırmak için üretim süreci boyunca materyaller işlem görecekleri bir band üzerinde akarak çevresinde yer alan çalışanlar da parçalar

(34)

kendilerine ulaşınca band üzerinde işlem gerçekleştirirlerse düzenli bir iş akışı gerçekleşmiş olacaktı. Henry Ford bu sisteme Band Tipi Üretim Sistemi adını vererek hayata geçirdi. Bunun sonucunda daha önce bir otomobil 12,5 saatte üretilebilirken bu sistemle üretim süreci 1,5 saate inmişti. Böylece maliyetler daha da azalmış bir otomobil fiyatı öncekinin yarısına kadar inmişti. Ford’un diğer farkında olduğu konu ise ölçek ekonomisiydi. Diğer tüm üretim faktörleri sabit tutularak üretim miktarını göreli olarak artırırsa ürün başına maliyetler azalabilirdi (Görçün, 2017: 59-64). İkinci Sanayi Devrimiyle başlayan seri üretim, üretimde sayısal artışı sağlamış bunun yanında sanayiye verimlilik ve kalite artışını da getirmiştir. Bu gelişmeler pazarlama stratejilerinin de gelişmesine yol açmıştır (Eğilmez, 2018: 133).

1850’li yıllarda sanayileşmenin ikinci aşaması olarak elektrik teknolojisinin ortaya çıkışı üretim faaliyetlerinde temel girdiler olan buhar, kömür ve demirin; çelik, elektrik, petrol ve kimyasal maddelerle birlikte kullanılmasına imkân vermiştir. Bu gelişmeyle birlikte ortaya çıkan kitle üretimi telefon ve telgraf gibi iletişim araçlarının yanı sıra birçok dayanıklı tüketim malının icadına zemin hazırlamıştır. Aynı dönemde Fordizmin simgesi olan üretim bandı tekniği, otomobillerin insan hayatına girmesini sağlamıştır. Yeni devrimle birlikte demirin yerini alan çelik üretimi, demir yolu ağlarındaki gelişmeyle birlikte ticarete hız kazandırmıştır. Artan ticari faaliyetler özellikle kentleşmedeki artış sonucu sosyal ve ekonomik yaşamda önemli değişimler yaratmıştır. İkinci Sanayi Devrimi, iktisadi olarak İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinin yanı sıra ABD ve Japonya gibi güçlü merkezi devletleri ortaya çıkarmış ve birçok ülkeyi de etkilemiştir (Taş, 2018: 1821).

Bu dönem bilgi akışının artmasının beraberinde üretim sürecinde çalışan beyaz yakalıların artması ile sendikalaşma faaliyetlerinin arttığı gözlemlenmiştir. İkinci Sanayi Devriminde pek çok olumlu gelişmenin yanında teknolojik gelişmelerin artmasıyla dünya genelinde kaynakların kontrolsüz şekilde kullanılması ve karbon salınımının artması gibi olumsuz birtakım durumların ortaya çıkmasına da neden olmuştur. Bu durum doğal yaşamı ve çevre şartlarının olumsuz etkilenmesine neden olmuştur (Akkuşçu, 2019: 12).

(35)

İkinci Sanayi Devriminde bütün ülkeler çeşitli birtakım bahanelerle diğer ülkelerin sömürgelerine ya da topraklarına saldırarak yeni dünya düzeninde söz sahibi olmak istiyorlardı. Bu durum 2. Dünya Savaşı’nın başlamasının ana nedenidir. Ülkelerin bu açgözlü isteklerinin yanında teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan silahların da daha yıkıcı etkilerinin olasıyla beraber bu dünya savaşının faturası da oldukça ağır oldu. Atom ve hidrojen bombalarının bu savaşta kullanıldı ve pek çok masum insanın da ölümüne neden oldu. Bununla birlikte araba, uçak, denizaltı, mayınlar, torpiller ve tanklar gibi birçok araç ve silahlarda yenilikler yapılarak savaş tahribatını artıracak çalışmalar yapıldı. 2. Dünya Savaşı döneminde bilimsel araştırma ve geliştirmelere çok önem verildi. Bunun nedeni ülkelerin teknolojik olarak ileri seviyede olmalarıyla savaş üstünlüğünü ellerinde tutabiliyorlardı. Bu durum savaştan zaferle çıkmalarına olanak veriyordu. Savaş öncesi ekonomik bunalımın savaş sonrasında da devam edeceğinden endişe duyan ülkelerin karşısına iktisatçı Keynes çıktı. 2. Dünya Savaşı sonrası Keynes’in görüşleri endüstrilerce benimsenmeye başlandı. Çünkü tekrar bir krizle daha karşılaşmak istemiyorlardı. Keynes’in krize karşı verdiği görüşleri ve Ford’un hızlı ve verimli şekilde üretim imkânı veren üretim yönetim sistemi kullanıldı. Teknolojik gelişmeler fabrikalarda elektrik kullanımına imkan verdiğinden Ford’un hareketli bant sisteminin de verimi artıyordu (Karapınar, 2018: 47). Bununla beraber kitlesel üretimi karşılamak amacıyla yapılan sabit sermaye yatırımları değişen tüketici taleplerini karşılamakta yetersiz kalmıştır. Ayrıca kalıplaşmış emek piyasalarının ve iş sözleşmelerinin işçilerde meydana getirdiği rahatsızlıklar 1968- 1972 grev dalgalarına neden olmuş ve bu da Fordist üretim sisteminde krize neden olmuştur (Kızıltaş, 2019: 66).

1.2.3.Üçüncü Sanayi Devrimi

Üçüncü Sanayi Devrimi ile bilgisayarlar, mikro elektronik çipler, fiber optik, lazer gibi teknolojiler, telekomünikasyon, nükleer, biyotarım ve biyogenetik gibi bilimlerin ilerlemesini hızlandırmış ve üretimin ilerlemesini ve durumunu etkilemiştir. Böylece bu devrim ile yeni bir endüstriyel seviyeye ulaşılmış oldu. İletişim teknolojilerindeki ve lojistik hizmetlerindeki ilerlemeler pazarlama anlayışını da değiştirerek yerelden globale bir dönüşüm yaşandı (İnan, 2019: 15). Endüstri 3.0, İkinci Sanayi Devriminde ortaya çıkan icatlar ve yeni teknolojilerin dijitalleşmesi ile

(36)

ortaya çıkmıştır. Üçüncü Sanayi Devrimi ile Dijitalleşen kayıtlar ve özellikle 1950’lerden sonra bilişim ve enformasyon alanında ortaya çıkan bu yenilikler nedeniyle dijital devrim olarak da adlandırılır. Üçüncü Sanayi Devriminde öne çıkan yenilikler bilgisayar, internet, dijital ürünler ve çözümler yer almaktadır. Dijital bilgisayarlar ve çözümler yeniden programlanabilme özellikleri nedeniyle ihtiyaca göre tasarlanabiliyor ve en uygun çözüm olarak kullanılabiliyordu (Özdoğan, 2018: 12).

Tarihteki diğer iletişim ve enerji altyapısı gibi Üçüncü Sanayi Devriminin de beş özelliği eş zamanlı olarak geliştirilmelidir ki bu beş özellik ancak birbiriyle ilişkili olarak işleyebilir. Üçüncü Sanayi Devriminin söz konusu beş özelliği şunlardır:

● Yenilenebilir bir enerjiye geçilmeli,

● Bütün kıtalarda bulunan binaların yenilenebilir enerji toplayabilecek mikro- enerji santrallerine dönüştürülmesi,

● Kesintili enerjileri depolamak için her binada ve altyapı genelinde hidrojen ve diğer depolama teknolojilerinin tatbik edilmesi,

● Her kıtadaki enerji şebekesinin aynı internet gibi işleyerek enerji paylaşan bir şebeke ağına dönüştürmek için internet teknolojilerinin kullanılması,

● Ulaşım araçlarının akıllı, kıtasal, etkileşimli bir enerji şebekesi üzerinden elektrik alıp satabilen elektrikli ve yakıt hücreli araçlarla değiştirilmesi (Rifkin, 2019: 57-58).

Yazılımların üretimde kullanılmaya başlanmasıyla birlikte otomasyon kavramı ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, Üçüncü Sanayi Devriminin odak noktasını bilgisayarlar ve bilgisayarların tüm sektörlerde yaygın şekilde kullanılmaya başlanması oluşturmaktadır. 1947 yılında ilk transistör keşfedilmiş ve buradan hareketle yarı iletken malzemeler geliştirilerek silisyum bulunmuştur. Tüm bu gelişmeler bir araya geldiğinde küçük ve az enerji harcayan mikroişlemciler geliştirilmiştir. Bilgisayarlar, 1950’den itibaren ABD ordusu içerisinde ARPANET olarak adlandırılan bir proje ile kullanılmaya başlanmıştır. Bu proje daha sonrasında internet adı verilen bir ağ olarak geliştirilmiştir. Bu ağ sayesinde dünyanın her yerinde

Referanslar

Benzer Belgeler

Endüstri 4.0’ın tarihsel gelişimine ve bileşenlerine, Endüstri 4.0 için gerekli altyapı çalışmalarına, devrimle ilgili yerli ve yabancı araştırma

Dördüncü sanayi devrimi de daha önceki endüstri devrimlerinde olduğu gibi toplam iş gücüne olan ihtiyacın azalmasından çok, açılacak yeni iş alanları ile kas

Alaeddinoğlu ve Samırkaş (2014) çalışmalarında, Kozak ve Rimmington (1999) tarafından Türkiye’nin rekabet düzeyini ölçen çalışma ile Bahar’ın (2004) Türkiye’nin

Birimler tarafından öngörülemeyen nedenlerden dolayı planlanan süre içerisinde gerçekleştirilemeyen hedeflerden bazıları ulaşılabilir ve stratejik amaçlara katkısı

Bu kuruluşların; faaliyet alanları, tek katlı betonarme prefabrike iskelet sistem yapı elemanları ve hazır beton üretimi ile sınırlı olup, üretim kapasiteleri düşük

Hesaplama Yöntemi: Öğrenci kulüp ve topluluk sayısı Verinin Kaynağı: Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Sorumlu İdare: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi.

Dördüncü sanayi devrimi kavramının literatüre yer edinmesinde önemli bir payı olan Schwab ise, birinci sanayi devriminin zamanını ifade ederken Toynbee gibi

Program amaçlarına ulaşma kapsamında Bankacılık ve Sigortacılık Programı’nın misyonu, eğitim amaçları, hedefleri ve öğretim planı yukarıda da detaylı