• Sonuç bulunamadı

TÜRK KUMAŞLARI Yazan; Nurettin Yaltman Ankara Halkevi yayınlarından

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜRK KUMAŞLARI Yazan; Nurettin Yaltman Ankara Halkevi yayınlarından"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B i b l i y o g r a f i :

TÜRK KUMAŞLARI Yazan; Nurettin Yaltman Ankara Halkevi yayınlarından

Eski Türk kumaşları hakkında yazılmış olan Ibu küçük tetkik kitabı Selçuklular devrinden beri kumaşlarımızın geçirdiği ilerleme ve gerilemeler-den bahs etmektedir. Eski Türk Kumaşlarının, do-kuma tekniği, renkleri, desen kompozisyonları

ve bunlara tesir eden ekonomik sosyal ve bediî a-millerin tesirleri incelenmiştir. Kitalba eski Türk ku-maşlarından seçkin bazı örneklerin resimleri de ek-lenmiştir. Kıymetli bir tetkik neticesi olan Türk ku-maşları kitabını tavsiye ederiz.

L E i O N A R D O D A V t N C İ ' N t N

S A N A T I

Prof. Suut Kemal Yetkin

Millî Eğitim Bakanlığı yaylımlarından 1945 Prof. Suut Kemal Yetkin tarafından yazılan bu kitap Leonardo da Vincinin sanatı hakkımda küçük bir dememe vq incelemedir. Suut Kemal, ön sözünde, deneyi yaparken, metoleket tressamlaırınm bugünkü durumunu göz önünde tutarak gerçek ve köklü bir resim sanatı yaratmak istiyorsak, « m o d a o l a n c e r e y a n l a r ı t e p k i l e r i b ı r a k ı p , ' k u v v e t l i d e s e n i , i n s a n r u -h u n u v e b e d e n i n i a n l a m a y o * l u n d a k i a r a ş t ı r m a y ı , s o n s u z b i r s a b ı r g e r e k t i r e n k o m p o z i s y o n a d ö n m e k l e m ü m k ü n o l a c a k -t ı r » demek-tedir.

Kitap iki bölüm olup bunlardan sanatkârın en mühim eserleri incelenmektedir, kitaba Leonado da Vinci'in en meşhur tablolarının renkli ve tek renk olarak; klişeleri ilâve edilmiştir. Tavsiye ederiz.

SANAT ANSİKLOPEDİSİ Celâl Esat Arseven

Millî Eğitim Bakanlığı yayınlarından

Sayın Celâl Esat Arseven tarafından hazırla-nan ve Millî eğitim yayınlahazırla-nan bu Ansik-lopedinin 3 üncü fasiküla çıkmıştır. 6 formadan

i-t

baret olan bu kısım «B» harfine flittir. Nefis bir bas-kı ve ayrıca renkli resimlerle bezenmiş olan bu an-siklopediyi tavsiye ederiz.

İNGİLİZ MÜHENDİSLİK BÜLTENİ ingiliz Mühendislik Bülteni 1945 birinci sayı-sını ev yapısına tahsis etmiştir. Baş yazı: «Fabrikas-yon usulü ile yapılmış çift evler» konusu oluıp, di-ğer yazılar ev inşaatını ilgileyen eihemmiyetli mev-zulardır.

T H E S İ Z E A N D S O C İ A L S T R U C T U R E ) O F A T O W N ,

Bir şehrin büyüklüğü ve sosyal yapısı «Sir Halley Stewart Trust Puplication» tara-fından yayınlanan ve «The National Council of Social Service» tarafından hazırlanmış olan bu ra-por, harbin sonunda ev buhranını karşılamak için derhal pl'ânlar tasarlanması lüzumunu belirtmekte ve bu plânlarda acele inşaattan doğabilecek yanlış gelişmelere karşı tedbir alınmasına işaret etmekte-dir.

Memorandumun birinci kısmı umumî prensip-lerin izahına ayrılmıştır. Geçen hjarpten sonraı, 1929 senesinden 1939 senesine kadar, ikametgâh nok-sanlığı1, esasen kâfi derecede geniş şehirlerin

etra-fına ev inşa etmek suretile önlenmiştir. Fakat bü-yük miktarda evin acele inşa edilmesinden bir çok mahzurları meydana gelmiştir: İşlerine gitmek için her gün şahısların kilometrelerce yol katetmeleri ve bu surette para ve zaman kaybetmeleri, sınıflar arasında farkların fazla büyümesi, sosyal önder az-lığı, umumu alâkadar eden kurumların noksanaz-lığı, şehrin merkezinin sayfiyelerden biraz daha uzaklaş-ması, v. s., gibi bir çok mahzurlar görülmüştür.

Harpten sonra, bir taraftan ekseri kimselerin eski yerlerine dönmek arzuları ve diğer taraftan harp zamanında olduğu gibi, endüstri ve nüfusun da-ğınık tutulması temayülleri karşılaşacağımız ev buhranım bir kat daha güçleştirecektir. Bu suretle tamir edilen veyahut yeniden kurulan şehirler, sos-yal bakımdan dengeli bir kütleyi ihtiva eden bir veyahut bir kaç «semt» ten müteşekkil olmalıdır.

(2)

oldu-' T

gu gibi sulh zamanında da muhtelif seviyede ailele-rin karışabilmesi için her semtin sosyal muvazene-si olmalı, muhtelif gelirlere göre ev tipleri bulun-malıdır.

Semt dahilinde, dinî binalar, çocuk bakım ev-leri, ilk okullar; kütüphane; klinikler, oyun sahala-rı, bir park; bir belediye çamaşırhanesi, bir pazar yeri, dükkânlar; lokantalar; bir sinema binası ve iyi bir sahnesi bulunan bir «mahalle merkezi» mev-cut olmalıdır.

Fabrika ve atölyeler kabil olduğu kadar toplu olmalı ve ikametgâhlardan ensiz, fakat kesin bir çevre ile ayrılmalıdır. Şahıslar fabrika bölgelerine otobüs, tramvay veyahut bisiklet ile on beş dakika-da varabilmelidirler.

iyi sosyal neticeler verilmesi için, bir şehir otu-ranlarına çeşit çeşit iş temin edebilecek büyüklük-te olmalıdır; Fakat civar bölgelerden başkalarını da çekecek kadar büyümemelidir. Bir şehir için, tak-riben 50,000 kişilik bir nüfus normal kabul edile-bilir.

Şehirlerin büyümesi, ziraat ve oyun için ayrı-lan yeşil çevre ile, ev, fabrika ve atelyelerin kesa-fetinin tahdidile, ve fazla kalabalığa mâni olunarak kontrol edilebilir.

Münakalât işleri de sosyal problemlere temas ederler; meselâ bir şehir içinden geçen ana yollar semtleri ortasından bölmiyerek onların arasından geçmelidir; sonra, yine, hususî otomobiller harpten sonra artacağından yol tasarılarında bunlara mah-sus parklama ve garaj yerleri ayrılmalıdır.

Sosyal bakımdan dengeli bir semt yaratmakta «mahalle merkezinin» rolü gayet mühim olduğu tec-rübe ile anlaşılmıştır. Mahalle merkezinde çeşit çe-şit kulüpler ve sosyal kurumlar bulunur: meselâ, akşam işçi kurslarından dans toplantılarına, yaşlı-lar kulübünden çocuk bakım teşkilâtına, hastabakı-cılık derslerinden bahçe işleri öğretimine kadar bu-rada toplanabilir.

Mahalle merkezi spor eğlenceleri tertip eder, resim sergileri açar, amatörlerden orkestra ve tiyat-ro teşkil eder. Mahalle mensuplarına her hususta yardımda bulunur. Bu surette müşterek alâkaların belirmesi sınıflar arasındaki setleri ortadan kaldı-rır. Mahalle merkezi yalnız bir eğlence yeri değil, aslında müşterek gayretlerin kuvvet kaynağıdır.

Memorandumun ikinci kısmı1 ilk kısmında

va-zolunan prensiplerin tatbikine hasredilmiştir. Büyük şehirlerin bombalanmış veyahut fazla sıkışık merkezî bölgelerinde geniş istirahat sahaları bırakılmalı, bulvarlar ve parklar açılmalıdır.

Kalabalık mmtakalarm ferahlatılmasi, ya ev ve fabrikaları şehir kenarına almakla veyahut peyk şehirler meydana getirmekle kabildir.

50,000, ve bilhassa 100,000 nüfuslu şehirlerden kalabalık şehirlerin etrafında ikametgâh bölgeleri kurmaktan kat'iyyen vaz geçilmelidir. Diğer haller-de, ikametgâh bölgeleri semt usulüne göre ve iş ma-hallinden fazla -uzak olmayarak kurulmalıdır, 1939 senesinden evvel inşa edilmiş İkametgâh bölgeleri-nin «semt» lere çevrilmesine gayret edilmelidir.

Evlerin tevzünde, bunları nen büyüklerini ka-labalık ailelerin işgal etmesi sosyal bir zarurettir. Bunun için çok nüfuslu ailelere yardım edilmesi doğru olacaktır. Küçük çocukları .bulunan aileler şehri nmerkez kısmını terk edip ferah yerlerde ya-şamaya teşvik edilmelidir.

Kalabalık bölgelerin hafifletilmesinin diğer bir şekli de peyk şehir tesisidir. Peyk şehir, daha büyük şehirden ayrı olmakla beraber bazı sosyal, kültürel vesaire kolaylıklar bakımından büyük şehre bağ-lıdır.' Meselâ, büyük şehirde bir üniversite, büyük mağazalar, tıbbi müesseseler; kıymetli teknisyen-ler v.s. bulunabilir.

Peyk şehir büyük şehire yalnız 2-3 kilometre mesafede bulunmamalıdır. Küçük şehrin halkı bü-yüğünde çalışmak arzusunu beslememeli ve imkânını bulamamalıdır. Bunun için peyk şehirde mensup-larına onları tatmin edecek geniş ve değişik faaliyet sahaları yaratmalıdır. Peyk şehir hiç bir zaman akşamları yatmıya gidilen bir yer halini almamalı-dır.

Harp zamanında bir miktar fabrikalar açık ara-zide tesis edilmiştir. Bunların çoğunun etrafında oteller ve evler de kurulmuştur. Sulh endüstrisine elverişli olan bir fabrika bölgesini yıkıp araziyi ye-niden ziraata yarar bir şekle sokmak ekonomik ol-maz. Bu gibi yerler, ekonomik ve sosyal dengeyi te-min edecek diğer fabrikaların ilâvesile bir şehrin nüvesi haline getirmek kabildir.

Bir küçük şehrin genişletilmesi için evvelemir-de yerli ahalinin yeni gelecekleri kabul etmeleri mevzuu bahistir. Harpten evvel büyüyen bazı en-düstri şehirlerine yabancı kimseler yavaş yavaş yer-leşmişlerdir. Halbuki harp bitince göçler büyük mikyasta yapılacaktır. Küçük şehir etrafından ye-ni semtler kurulacaktır, Eski ve yeye-ni şehirlilerin karışıp anlaşmalarım kolaylaştırmak için yeni sos-yal kurumlarda yerlilere yer vermek, her iki tara-fın çocuklarını ayni okullarda yetiştirmek gibi çare-lere baş vurulabilir. Fakat bütün bunlara rağmen her iki eleman arasında anlaşma kabil olmazsa bu usulün muvaffak olması imkânsızdır. Bu sebeple bu gibi bir işe girişmeden evvel şehrin yerli halkile esaslı görüşmeler yapılmalıdır.

(3)

Fakat şehir plânı üzerindeki serbest düzene muka-bil, bu şehirde yaşıyacak olanların birbirlerini ta-nımamaları, sosyal bir mirasa sahip bulunmamaları, yeni cemiyette bir sun'îlik, bir bağlılık noksanlığı yaratabilir. Bunları bertaraf etmek için, daha ilk günlerde halkın kaynaşmasını temin eden kulüpler, klinikler ve her şeyden evvel «mahalle merkez» le-ri kurmak lâzımdır.

Netice itibarile, peyk şehirler, halkın yeniden yerleşmesi hususunda en iyi usul olduğundan, bun-ların gelişmesini aşağıdaki şekillerde teşvik etme-lidir: (1) açık arazide bulunan harp zamanı fabri-ka bölgelerinin en müsaitleri etrafında şehir

kur-hut tamamen yeni şehirler meydana getirmek sure-tile bu önemli problem çözülebilir.

İki kısımdan mürekkep bu raporun sonunda ek şeklinde Mahalle birliğinin ne olduğu izah edil-mektedir.

Mahalle Birliği, o semtin mensuplarının teş-kil ettiği topluluğa hizmet eden komşu erkek ve ka-dınlardan mürekkep bir kurumdur. Birleşmiş bu fertlerin gayesi müşterek refahtır. Mahalle Birli-ğinin en mühim maksatlarından biri, komşuluk his-sinin şahıslarda kuvvetlenmesidir. Herkes, semtini yaşanacak en iyi yer yapmaya çalışacaktır. Bu ga-yelerin gerçekleşmesi için bir de binaya ihtiyaç mak, (II) küçük şehirleri genişletmek, (III) veya-^»vardır: o bina da Mahalle Merkezidir.

H a b e r l e r

Ticaret Odasının yapılacağı arsanın görünüşü

Gazi Antep Ticaret ve Sanayi odası tır Borsa, Ticaret ve Sanayi odası binası projesini

T. Y. Mimarlar birliği elile, Türk Y. Mimarları ve

Mühendisleri arasında müsabakaya koymuştur. Mü-sabaka şartları T. Y. Mi. Birliğinden alınmaktadır. Müsabaka 3 0 / 5 / 1 9 4 5 te bitmektedir.

TÜRK YÜKSEK MİMARLAR

BİRLİĞİNDEN: Mimarî İstişare

Sayın halkımızın ve belediyelerimizin dikkatine: Yurdumuzun imarı işinde geniş ölçüde hizme-ti baş vazife sayan Birliğimiz resmî ve hususî bü-tün yapı ve imar işlerine ait sorulan cevaplandır-mak, proje müsabakaları açmak ve neticelendirmek gibi mimarî işler için istişarî mahiyette bir servis kurmuştur.

Tamamen fahrî olarak çalışacak olan bu ser-vise yazı ile müracaat ederek faydalanınız.

Adres: Türk Yüksem Mimarlar Birliği Kınacı Han No. 25 ANKARA

(Posta kutusu 301 ANKARA)

Tokat Belediyesinden 260 lira ihtisas mevkii, bir yüksek mühendis veya yüksek mimarlık açıktır.

Yeni ihale edilen şehir ve kasaba plânları: Beyşehir, Kadmhan, şehir imar plânlarüe Kaman kasabasının tesviye münhanile haritasının alınması müteahhide ihale edilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Editörün notunda da değindiği gibi romanın adının Madam Bambu olması romanın bir kadın kahramanı konu edinen bir roman olabileceği izlenimi verebilir ama

Çünkü koyu renkler güneş ışığını daha fazla emer ve daha fazla muhafaza eder.. Bu koyu renk- li taşlar nasıl olsa yazın insanı

42 renk tonu içeren Fritsh'inki ve 358 renk tonu içeren ve Hintze'ninki gibi başlıca kromatik

Şuurlu bir imar programının tahakkuku so- nunda memleketimizi gezen kültürlü bir yabancı, bu memlekete has bir atmosfer içinde dolaştığını, ' her yerden ayrı, fakat yine

dışına da seyrisferle kolayca irtibatlı olarak Adli- ye ve Belediye binaları oturtulur. Okul ve kilise binaları ise çok daha sakin mıntıkalara konulur. İhtiyaçlara göre

Önceki gün meydana gelen depremin ardından yapılan ilk açıklamalarda, santralin sahibi Tokyo Elektrik Enerjisi şirketi, radyoaktif madde sızıntısının ciddi bir

Deneyimle öğrenmenin terapötik yapıya uygulanması di- rekt, macera etkinliklerinin danışanlarla ilişki- lendirilmesi ve danışanların aktif katılımcılar olarak

Devlet hastanesine başvuran kaza olguları arasında trafik kazası olgularının oranı özel hastanedeki orana göre daha azdır ve bu oranlar için hastaneler arasın- daki