• Sonuç bulunamadı

Sebebi de örnek evin iklim kontrolü hakkımdaki bü- tün yeni kanunları göz önünde tutmuş olmasıdır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sebebi de örnek evin iklim kontrolü hakkımdaki bü- tün yeni kanunları göz önünde tutmuş olmasıdır"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ K L İ M İ N K O N T R O L Ü B İ R A Ğ A Ç L A B A Ş L A R

Bu 1949 örnek evinde her türlü rahatlık vardır.

Sebebi de örnek evin iklim kontrolü hakkımdaki bü- tün yeni kanunları göz önünde tutmuş olmasıdır. Bu evde oturacak olan talihli insanlar - k i m olacakları he- nüz belli değil - yazın gündüz olsun, gece olsun sıcak- tan rahatsız olmıyacaklardır. Bu eve komşularından daha evvel ilkbahar gelecek, nisanın ortasında henüz evlerinin önünden geçen insanlar kürk manto giyerler- ken onlar evin arkasındaki hususi taraçalarmda güneş banyosu yapabileceklerdir. Onların evine kış ayni ka- sabadaki bütün komşularından daha geç gelecektir.

Eğer rüzgârsız ve güneşli bir havada olursa şükran gü- nü yemeğini bahçede yiyebilirler. Çünikü bu ev hava- nın hoşa gitmeyen keskin derecelerini yumuşatır.

Bu nasıl yapılabiliyor? Rüzgârların, güneşin isti- kametlerini doğru olarak tâyin etmek, büyük bir ağa- cı maharetle havaya karşı silâh olanak kullanmak su- retiyle.

Gerçekte d e bu ağaç evin iki tarafa doğru uzayan plânında bir anahtar noktasıdır. Bu ağaç yazın eve v e taraçaya 30 metre kutrunda bir daire halinde gölge ya- yarak serinlik verir. Bununla beraber kışın yaprakla- rını döker ve evin başlıca odasına güneşin girip orayı ısıtmasına engel olmaz. Kısacası bu ağaç kış v e yaz tersine vazifeler görerek evin rahatlığını temine hiz- met eder. Üstelik de tesadüfen orada bulunan bu ağa- cın gördüğü hizmetler bedavadır. Tabiatın bu lütfûn- dan en iyi şekilde faydalanabilmek için, başlıca odaları ve ta-raçayı gürgen ağacının şimaline yapmak lâzımdır, bu da yapılmıştır. Büyük odaya bir bakmız!

Fakat evin sol tarafının da batıdan gelen (en sı- cak) güneşe karşı muhafaza edilmesi lâzım geldiği gi- bi sokaktan görünmemesi ve evin batıdan gelen kış rüzgârlarına karşı da muhafaza edilmesi icabeder.

Mimar Mr. Schmidlin en münasip çareyi buldu.

Evin servis kısmmı esas kısmının batısına koyarak rüzgâra siper ve gölgelik yaptı. Böylece evin bu gibi kısımlarını arsanın batı tarafına koymakla caddenin de nispeten yakınına koymuş oıldu. Eğer bu arsada ta- biatın ikinci bir hediyesi olmamış olsaydı, bu akıllıca bir hareket almıyacaktı. Bereket versin ki, burada iki sıra halinde sık dallı çam ağaçları vardır. Dokuz met-

Bu yazı Amerikan. «House BeautifuU dergisinin inşa ettirdiği

«Örnek ev» münasebetile aynı dergide yazılmıştır. Çok alâka çekici bulduğumuz makaleyi okuyucularımıza takdim ediyoruz.

Örnek evin görünüşü.

re boyundaki bu çam ağaçları evi sıcak batı güneşin- den koruduğu gibi caddeden görülmesine de mâni olur.

Aşağıdaki arsanın plânından da görüldüğü gibi, ev ta- mamiyle bu tarzda kurulmuştur.

Bu havalide iklim kontrolunda başlıca gaye kışlar çok uzun sürdüğünden dışarıda oturulacak zamanı mümkün olduğu kadar uzatmaktır. Yapılacak şeyler- den en önemlisi rüzgâr almayan, fakat bol güneş alan noktalar bularak dışarıda kar olduğu zamanlarda bile burada oturabilmektir. Bu evin dört taraçası vardır, her biri ayrı bir cepheye açılır. Sayfanın yukarısında ve gösterilen kış taraçasıdır, güneye bakar ve batı istikametine açılmıştır. Bu, güneşin en sı- cak geldiği istikamettir, bunun için (eğer rüzgâr esmiyorsa) dört taraça içinde burası en ılık olur. A r - kadaki taş duvarlar gün ışığını emerek orada oturan insanların üzerine ısıtırlar. Güneş cebi adını verebile- ceğimiz bu taraçanın yerleri koyu gri renkli taşlarla kaplanmıştır. Çünkü koyu renkler güneş ışığını daha fazla emer ve daha fazla muhafaza eder. Bu koyu renk- li taşlar nasıl olsa yazın insanı rahatsız etmez. Çünkü buraya bakan pencere bulunmadığı gibi, nasıl olsa ya- zın burada hiç kimse oturacak da değildir. Arsanın

(2)

Güneye bakan teras

büyüklüğünden ve biçiminden dolayı burası kışın tam mânıasiyle güneşlenebilecek bir ev olamaz. Bundan başka bu havali mümkün olan kış güneşinin ancak

%56 sini alır. Yani güneşten alabileceğiniz hararet miktarı güneşlenmenin hatırı için plânınızdıaki esaslı noktaları değiştirecek kadar mühim değildir. Bununla

"beraber ilkbahar ve sonbaharda çok daha güneş ışığı alıyoruz ( % 63 ve % 6 6 ) . Bunun mânası da bu zaman zarfında ısıtmak bakımından güneşin çok daha önem- li bir ıkaynak olmasıdır. Bununla beraber, ısıtmak kuv- veti her ne olur-sa olsun, yaz sıcakları müstesna, güneş ışığı insanın psikolojisi üzerine iyi bir tesir yapar. Bü- tün odalar gündüzün biraz olsun güneş görmelidir.

Eğer bu evi inceliyecek olursanız bu cihetin dikkate alındığını, büyük odanın gerçekten de çok güneş gören camla kaplı olan bir cephesi de dahil olduğu halde bü- tün odaların camlarının: .büyüklüğünü ve yerlerini tâ- yin ederken bu noktanın gözönünde tutulduğunu gö- receksiniz.

Buradıa olduğu gibi evin servis kısmını arsanın gü- ney batı cihetine koymakla iç taraftaki kıymettar yer- den pek az kaybetmiş oluyoruz. Böylece otomobiller bahçenin içine girmeksizin ve kimseyi rahatsız etmek- sizin muayyen bir yerde dönüp dolaşarak giderler.

Böylece evin oturulan kısmı ile bahçe tamamiyle ses- siz, gözden ırak ve rahatsız edici kokulardan tecrid edilmiş bir vaziyettedir. Arsanın önündeki tabiat kay- naklarını, ön tarafta iki sıra halindeki çamları bir daha gözden geçiriniz, bunlar otomobil garajını ve avlusunu süslemek ve saklamak için kurnazca kullanılmıştır.

Bu ağaçlardan yalnız dört tanesini çıkararak otomobil- lere yol açtıktan sonra, çamlar burasını da ikamet edi- len kısım gibi gözden saklar.

İklim Kontrolunda Renk ve Işığın Rolü Kendi muhitinizi mükemmelleştirmek için renk ve ışığı idare edebilirseniz - vücutça ve dimağca - daha iyi bir hayat sürebilirsiniz.

Rengin insanlar üzerine olan tesiri hayatın iyi bi- linen olaylarından birisidir. Tıp bunu ruh hastalıkla- rında kullanıyor. Sanayide, yapılan eşyanın daha çok işe yarayabilmesi için renkten faydalanılıyor. Doktor- lar rengi iştiha açmak için kullanıyorlar.

Bununla beraber evimizi döşerken rengin fizyolo- jik tesirlerini dikkate almıyoruz. Yorulduğumuz za- man kabahati yalnız kendimize bulur, duygu organla- rımızın yorgun bir hale gelişini aslı olmayan sebepler- den ileri geliyor sanırız. Muhit ve manzara değiştirme- ye ihtiyacımız olduğunu sanırız, halbuki aslında renk değişikliğine ihtiyaç vardır.

Duygularımızla rengin ne alâkası olabilir? diye- ceksiniz. O halde evvelâ rengin ne olduğunu anlaya- lım. Filhakika biz her yerde renk görüyoruz, çünkü etrafımızdaki satıhlar ışık aksettiriyorlar. Gördüğü- müz renk bu sathın mahiyetine, ve ışığı aksettirme de- recesine bağlıdır. Çünkü bir satıh güneşin yedi ışığm-

Plân ve iklim şartlarının kontrolü.

(3)

dan bir kısmını emer, diğerlerini aksettirir. Ohalde biz rengi ışık hadleri dahilinde düşünmeliyiz. Bu etrafı- mızdaki ışığın mevcudiyetine bizim ışık muhitimiz diyelim.

Bizim ışık muhitimiz yalnız gözlerimize tesir yap- makla kalmaz. Ayni zamanda adalelerimiz, sinirleri- miz, heyecanlarımız üzerine de işler. Dr. Dareli Boyd Harmon ilkokul çocukları üzerinde yaptığı inceleme- lerle bunu ispat etmiştir. Onun kanaatine göre görme duygusu bütün vücudu harekete getirir. Alaca karan- lıkta ders çalışan bir çocuğa arkadan bakınız. Coğraf- ya. kitabını okuyabilmek için nasıl öne doğru eğiliyor.

Halbuki pencerenin yanında Oıturan çocuğun yazı ma- sasına güneş ışığı geliyor. O .da bu ışık karşısında anor- mal bir hareket yaparak ışığa intibak etmeye çalışıyor.

Hem de bunu yalnız gözleriyle değil, başiyle, sırtiylıe ve omuzlariyle de yapıyor. Çocuk, yazıları bozmaya çalışan ışığa değil kitabına, bakmak için gayret sarfet- m,eye mecbur oluyor. Bundan maada, gözleri kitabın beyaz sayfalarından etrafında bulunan karanlık yazı masasına geçerken her seferinde yeni bir intibak ya- pıyor.

Böyle bir gerginlik gözlerin bozulmasınla sebep oluyor. Dr. Harmon araştırmasını 160,000 Texas'lı okul çocukları üzerinde yaptı. Birinci sınıfta, okul dersleri- ni yaparken karşılaşılan görme güçlüğü %18 olduğu halde üçüncü sınıfta %40 a, son sınıfta da %82 ye çı- kıyor. Demek ki, bir yerde bir yanlışlık yapılıyor!

Dr. Harmon'un ayni tetkikleri bu arada vücudtun da nekadar İstırap çektiğini gösteriyor. Muhitteki ışı- ğın zayıf oluşu vücudun anormal bir gayret sarfetme- sine, tabiî olmayan hareketler yapmasına sebep olur.

Bu hal çocuğun büyümesi için ve hastalıklara karşı koymak için sarfedeceği gıdayı boşu boşuna harcamış olur. Bunun neticesi olarak ta görmekte güçlük çeken, her 100 çocuktan 62 sinde gıdasızlık, 71 inde kronik hastalanmaya tesadüf edilmiştir. Dr. Harmon diyor ki:

«İşte %70 imizde daha kırk yaşında iken başlayan, kronik olarak meydana çıkan, teşhisi güç hastalıkların sebeplerinden biri de budur. Bu hastalıklar' orta yaş ve ihtiyarlık zamanlarımızı bize zehir ederler.»

Bu şartlarla mücadele etmek için Dr. Harmon sı- nıfların eşyaları ile meşgul olmaya başladı. Yakından bakarak çalışan çocukların iyi görmelerine çok elve-

rişli bir tarzda ışık tertibatı yaptı. Evvelâ fazla ışıktan gözleri koruyarak işe başladı. Madenî veya camdan abajurlar kullanarak ışığı muhtelif yerlerde kırıp faz- la parlıyaraık göz kamaştırmasınla mâni oldu. Bütün odaya muvazeneli bir şekilde ışık tevzi etti.

Harmon'un tekniği daha da ilerilere kadar gitti.

Sınıfın duvarlarında bir çok renkler vardı. Doktor bu renkleri değiştirdi. Kara tahta sarı yeşil olmuştu, te- beşir ise sarıydı. Sıralar tabiî renkte tahtadandı. Dö- şemeler açık renkti. Bu renkler sınıfı daha güzelleştir- mişti. Bundan başka bu açık renk muhitin çocuklar üzerinde mühim başka bir tesiri daha vardı, böyle ay- dınlık bir yerde fiziki ve psikolojik yorgunluk ta ol- muyordu.

Altı ay zarfında görüş güçlükleri ve gıda prob- lemleri hemen yarıya inmişti. Kronik hastalıklar da

%30 a düştü. Altı ayda, çocuklar bu açık renkli yeni muhite çabucak alıştılar, ve on ayda öğrenemiyecekle- rini öğrendiler. Tabiatiyle bu sınıfı döşeme tekniği ev- lerimize doğrudan doğruya tatbik edilemez. Fakat onun gerisinde bulunan esas prensipler tatbik edilir. Bu prensiplerde^ bazıları bize yabancı değildir. Şurasını biliyoruz ki, sıcak renkler kuzeydeki odalara, soluk soğuk renklerde güneydeki odalara daha çok yakışır.

Bir renk nekadar güzel olursa olsun yanında ona uy- gun başka bir renk daha olmadıkça bıkkınlık verir.

Şunu da biliriz ki, birbirine zıt parlak renkler bir ara- ya geldiği zaman bir odayı kalabalık gösterir.

Fakat renklerin tesiri hakkında pek de fazla bir şey bilmiyoruz. Kıpkırmızı renkli oda döşiyereik ken- dimizi yarmakta İsrar ederiz. Işıkları emerek bir oda- yı %50 daha fazla aydınlatmaya ihtiyaç gösteren k o y u yeşil rengi kullanmaktan çekinmeyiniz. Keskin ve tah- rik edici renk tezatlariyle döşenmiş taraçalarda istira- hat etmeye çalışırız. Sebebini bilsek te bilmesek te bu gibi yerlerde asla rahat edemeyiz.

Peık iyi bilmediğimiz bazı hakikatleri daha öğren- memiz lâzım: Güneş renklerinin ortasında bulunan sarı - yeşil insanın dikkatini en çok çeken renklerdir;

yüksek frekanslı, kısa dalgalı mavi gibi renkler gözün retina tabakasının ön tarafında temerküz etmeye te- mayül ederler, geriye çekilici bir tesir yaparlar; uzun dalgalı kırmızı renkler retinanın arka tarafında mih- raklanır, ilerleyici bir tesir yaparlar.

Bizim odamız bahis mevzuu olunca acaba bunun mânâsı nedir? Bunlardan şu neticeleri çıkarabiliriz;

geriye çekilici renkler bir odayı daha geniş gösterir.

Halbuki ilerletici renkler duvarları içeri doğru çeker ve tavanı alçaltır.

Şu halde daima hoşunuza giden rengi seçemezsi- niz. Renklerin ne gibi tesirler yaptığım da düşünme- niz lâzım gelir. Meselâ kırmızı bir rengin enerji dal- gaları o kadar harekete getirici bir tesir yapar ki buna körler bile cevap verebilir. Mavi ışık sakinleştirici bir

(Devamı 83 üncü sayfada). .

(4)

met Merkezi, ileride göreceğimiz binalar olup projeleri hazırlanmaktadır. Finsbury Sağlık Merkezi, Hayvanat Bahçesinin hayvanlara mahsus binaları ve Essex'de, Gants Hill'deki yeraltı şimendifer istasyonu gibi bina- ları, desen ve tertip canlılığının birer nümunesidirler.

Hampstead, Finsbury, Camden Town, King's Cross ve Holborn'daki, ucuz maliyetli büyük apartman binaları bilhassa başlıca unsurun ucuz maliyet fiatı olduğu hal- lerde, desen, tertip ve plânlama'da yepyeni ve orijinal fikir ve telâkkiler arzetmektedirler.

Mersey nehrinin altından geçen tünelle, Temz neh- rinin üstünden aşan Waterloo köprüsü, İngiliz mimarı- nın elinin güzellik ve incelik ilâve etmiş olduğu iki

cür'etli mühendislik başarısıdır. İngiltere'de, harpten önceki inşaat faaliyeti hakkında azçok bir fikir verebi- lecek ve fakat burada birer birer zikredilemiyecek sa- yısız lâboratuvarlar, hamamlar, yüzme havuzları, has- taneler, ölü yakma binaları, elektrik santralleri ve fab- rikalar vardır.

Fırsat bulduğu takdirde, ve bugünkü inşaat tahdit- lerinden kurtulduğu zaman, İngiliz mimarîsi yeni yeni kıymetlerle tekrar yükselecektir. Mimarî san'atınm inkişafı, gelişmesi ne bir devire, ne de muayyen bazı şe- killere inhisar eden bir imtiyaz değildir. Bu gelişme, be- şer faaliyetindeki inkılâbın ve estetik ifade isteğinin

icabettirdiği amelî ihtiyaçlardan doğar.

(67 nci sayfadan devam)

iklimi vardır. Bu insana garip gelmekle beraber bir vakıadır. Kuzeyde oturan insanların gördüğü güneş ışıklarında güneyde oturan insanlarrfi gördüğü güneş ışıklarından farklı renkler vardır. Çünkü güneşin ışılkları meselâ Alaskaya, Panama Kanalımda olduğun- dan daha keskin bir zaviye ile çarparlar. Böylece, za- viyenin daha keskin olduğu kuzey havalisinde ışık a - çılarak mavimsi bir mahiyet alır. Tropiklerde ise gü- neş ışığı daha ziyade portakal rengindedir.

Bu renk iklimine ayrıca o muhitin renkleri de te- sir eder. Bu bazan atmosferin tesiriyle olur, meselâ bir çölün bulutsuz, parlak seması, yahut Missisipi'nin donuk ışıklı vadisinde olduğu gibi. Diğer muhitlerde- ki dağlar, göller, denizler, toprak ve kayaların renkle- ri güneş ışığı üzerine tesirler yaparak bize ona göre renk gösterirler. Hattâ civardaki evlerin, ağaçların, çimenlerin, çitlerin ve yolların renkleri bile evimize vuran ışığa tesir yaparlar. Niçin? diye sorarsanız on- ların hepsinin de renkleri vardır, ona göre güneş ışı- ğını ya emer, yahut aksettirirler.

Bundan şunu amlıyabiliriz: evimizin dışındaki renk iklimini kontrol etmeık için bir şeyler yapabili- riz .Göz kamaştırıcı güneş ışıklarını emmesi ve serin yeşil rengi aksettirmesi, ayni zamanda göllge vermesi için ağaçlar dikebiliriz. Eve doğru daha fazla ışık saç- ması için garajı açık renge boyayabiliriz. Fazla ışığa

ihtiyaç yoksa koyu renge. boyarız.

Belki de, evi baştan aşağı ayni renge boyamamak daha doğru olur. Güneşin hiç gelmediği bir cephesini sarıya boyamak oranın renk iklimini iyileştirir. Çok güneş alan bir balkonun rengini .tadıl etmek için ye-

şile veya gri gibi tarafsız renklere boyamak daha doğ- ru olur.

Şimdi de evin içindeki renk iklimine gelelim. Bu- rasını hemen tamamiyle kontrol aılıtma alabilirisiniz.

İşe, kapılardan ve pencerelerden içeri giren ışıkları tanzim etmekle başliıyabilirsiniz. Bunu yapmak için bir çok sualler vardır. Tenteler ışığı mutedilleştirir.

Starlar parlak ışıkların içeri girmesine mani olur. Lü- zumlu olan ışığın kırılarak girmesi göze daha iyi te- sir yapar. Perdelerle istediğimiz kadar ışığı içeri alı- rız. Tüller ışığı süzer ve dağıtırlar. Yalnız şuna dikkat etmek lâzımdır, pencerelere perde koyarken lüzumlu ışığin odaya girmesine mâni olmamalıdır.

Renk iklimi bir odanın muhitine uyacak tarzda ol- malıdır. İşte Dr. Harmon sınıfa tam lâzım oılan bir ışuk ve renk tertibatını yapmıştı. Okuma odası olarak kul- lanılan odalarda gözlere uygun gelen muvazeneli bir ışık her tarafa tevzi edilmelidir. Her tarafın güzelce aydınlatıldığı bir odada okumak loşluk içinde lâmba- larla yer yer aydınlatılmış bir odada okumaktan çoık daha sıhhidir. İstirahat etmek istediğiniz odalarda ye- şil ve mavi renkler kullanınız. Eğlendiğiniz veya meş- gul olduğunuz odalarda (örnek evin yemek odası gibi) insanın yüzüne yakışan ve canlı gösteren ışık ve renk- ler seçmelidir. Eğlenilip hoş vakit geçirilen, şakalaş- maların ciddî konuşmalara üstün olduğu odalarda canlı renkler, parlak tezatlar ve çeşitli güzel ışıklar kullanılmalıdır.

Şurası muhakkaktır ki ışık ve renkleri akıllıca kullanmak suretiyle sıhhî, daha zevkli ve neşe verici bir hale koyabilirsiniz. Termostad denilen âlet oto- matik olarak evin hararetini nasıl kontrol ediyorsa siz de ayni kolaylıkla renklerin iklimini kontrol edebilir- siniz,

Referanslar

Benzer Belgeler

Işık, objeyi her noktadan aynı şiddetle aydınlatmadığı için; ışığın geliş yönüne yakın yüzeyler daha fazla ışık aldığından açık; ışığa uzak ve arkada kalan

Ölüm koluna girmiş çıktığı yolculukta kurtuluşu sanıyor dünyanın yanlışını kasabası uzakta, boşlukta kahkahası sımsıkı sarılmış korkusuna.. Yılanı çok,

Yaya akımının ve yaya yoğunluğunun bol olduğu yerlerin, alışveriş için en ideal rrtamı meydana getirdiği gerçeği değişmez olduğuna göre, sözünü ettiğimiz,

Kadıköy Halinin ye- ri iyi intihap edilmiş ve projesi mütekâmil bir surette tertip edilmiş olsaydı, bugün modern bir çarşı halinde kullanıla- cak, Kadıköy halkı da

Koyu harflerle belirtilen adlar Dopełniacz durumdadır.. • Boję

Mart ayının başında, Güneş bat- tıktan sonra dört gezegen sırasıyla Merkür, Venüs, Jüpiter ve Satürn bir dizi halinde batı-güneybatı ufku üzerinde yer alıyorlar.. Bu

Lüks bir yaşamın sınırlarını yeniden çizen Nidapark İstinye’nin en zengin sosyal tesislerinin üzerine kurulu Vadi etabının ferah planlaması ve ortak park alanıyla,

Koko, Bilge kaplumbağa sayesinde yarışmaya katılmaya karar vermiş ve yarışmayı kazanmış..