• Sonuç bulunamadı

G Karışık Turşu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "G Karışık Turşu"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

28

G

ecenin yarısı. Belki sabaha yakın. Karnıma yediğim tekme ile iki büklüm olmaya hazırlanırken bir de dirsek yedim çeneme ve niha- yet mırıldandı hanım:

‒ Turşu bul bana!..

Aklımdan akraba listesi, açık benzinciler, seyyar turşucular, alt kat kom- şu, muhtar, özel gün ve gecelerde turşu partisi verme potansiyeline sahip mahalle sakinleri, turşu suyu içen alkolikler ve nihayet mama yerine turşu püresi yiyen bebekler hep birden ama intizam ve düzen tanımadan geçtiler.

‒ Hadi!

Ceketimi aradım yarı karanlıkta gardıropta. Salondaki saat zar zor seçi- liyor. 3’e 2 var.

Sıradan insanların uyuduğu, gözlerini dinlendirdiği ve sıcak yorganları- na dürüm dürüm sarındıkları vakit ben muhtemelen salatalık, lahana yahut biberin kutsandığı sıvıyı aramak zorundayım.

Bilinçsizce beni kapıya kadar götüren ayaklarım, az sonra ev terlikleri ile beni sokağa çıkarmaya yeltendi. Geri döndüm apartman kapısından, kapı kilitlenmiş. Anahtarım yok. Elim boş dönersem ikinci perde sahnelenir.

Çaresiz attım kendimi sokağa. Kediler köpekler bile inzivada. Işığı ya- nan tek ev yok; bari birkaç cırcır böceği duyayım diye bekledim. Çok uzak- lardan bir araba geçti sadece.

Benzincide turşu olma ihtimali, o istikamete attığım her adımda art- mayacak. Belki Ekrem’i aramalıyım. Onlarda turşu vardır, onlarda her türlü

Karışık Turşu

Mehmet Akif DUMAN

Türk Dili Nisan 2018 Yıl: 68 Sayı: 796

(2)

Mehmet Akif DUMAN

Türk Dili 29

gıda maddesinden yeteri kadar olur. Duraksadım ister istemez ama topla- dım cesaretimi.

Çalmıyor, çalmıyor, çalmıyor; telefonunu kapatmış. Evi yakın olan baş- ka iş arkadaşım yok. Az sonra bir taksi geçti önümden, hâlâ hayat emaresi gösteren bir kadavranın elini tutmak gibi. Demek ki çok zorda kalsam bir taksi tutup bilmem nereden devam edebilirdim keşfe.

Benzinlik; ben yaklaştıkça daraldı, küçüldü, maket oluverdi. Kapanmış.

Yeni uygulamaya göre gece açık değil. Hanımın tekme attığı yer sızladı.

Yetim gibi hissettim kendimi yolun ortasında. Işıkları takip ettim ça- resiz. İki adam sigara içiyor ana yolun kenarında. Biri beni görünce durdu.

Belki görülmemesi gereken bir şeye şahit olduğumu sanacaklar. Ayağa kalktı ikisi de.

‒ Birader. Halil sen misin?

Korktuğumu belli etmemem lazım.

‒ Değilim. Hanımın canı turşu çekti. Ondan buradayım.

Birbirlerinin yüzüne baktılar. Gülmediler. Daha sıska olan devam etti.

‒ O zaman Halil değilsin. Ne arıyorum dedin?

‒ Turşu.

‒ Neli olacak?

Uzun olan ellerini cebinden çıkardı. Bana yaklaştı biraz.

‒ Duymadın mı? Neli turşu diyor?

Gözleri gayet parlak, ağızları kımıldamıyor. Bayağı ciddiler.

‒ Bilmem. Turşu dedi sadece hanım. Lahana, salatalık ne denk gelirse.

Telefonu çaldı kısa olanın. Öbürünü dürttü. Hızla arabaya binip uzak- laştılar. Geri dönsem yine beceriksizliğimden, sünepeliğimden, ezikliğim- den başlayacaktı hanım. Kısa boyumla alay edecekti sonra, bir şekilde ayak kokumu ve kepçe kulaklarımı da katacaktı işin içine.

Cüzdanım cebimde. Taksiyi aradı gözlerim. Durak köşede. Ruhsuz bir ışık var tepesinde. Beklersem bir tane mutlaka gelir.

Birden bekçi çıktı önüme. Öylece bana bakıyor elindeki sopayı sallayıp.

‒ Hayırlı geceler hemşerim, hayırdır?

‒ Açık market arıyorum. Hanım turşu aşerdi.

(3)

Karışık Turşu

30 Türk Dili

Parmağını havaya kaldırıp müsaade istedi. Ağır ağır tuşluyor numara- ları.

‒ Alo... Alo... Hasan... Kimsin? Ha, Cevat Komiserim. Burada bir arka- daş var. Turşu lazım bize. Açık market var mıdır ki bu saatte? Evet... Evet...

E.... Evet... Galiba. Olur olur... Çok uzak... Haklısınız. Tamam amirim. İyi nöbetler.

Derin bir nefes alıp büktü kaşlarını. Üzüldüğü her hâlinden belli:

‒ Hemşehrim. Bu civarda mümkün değil. Eve döneceksin ya da bir saat yol gideceksin. Sabah alırsın erken, hanım ölmez ya.

Ölmez elbet. Öldürmez de süründürür, diyecektim uzatmadım lafı. Te- şekkür edip uzaklaştım. Taksi durağının yanına dolandım. Çok sürmeden geldi emekli öğretmen suretli adam.

‒ Hayırdır yahu pijama gömlek?

Gece; sanki nüfusu azaltıyor, kalanlar arasında da tuhaf bir samimiyet kuruyordu. Ahengi bozmadım.

‒ Market, açık market bulmam lazım. Hanım turşu aşeriyor.

Çenesini okşadı taksici. Göğe baktı, yıldızlara. Birkaç anlamsız hareket- ten sonra indi yeryüzüne:

‒ İnan bu civarda açık market bulamazsın. Saat... 3:42... En erken yedide açarlar. Turşu... Bizim evde var mı ki? Dur bir hanımı arayım.

Evi aradı taksici, kardeşini aradı, birkaç aile efradını daha gecenin kö- ründe rahatsız etti. Sonuncuyla tartıştı hatta. Kimse ama hiç kimse turşu kullanmıyormuş. Taksici de en az benim kadar şaşırdı. Ağzını şapırdattı, hayret etti evlerinde turşu olmamasına.

Eve doğru döndüm. Hanımın tekmelediği yer sızladı yine. Yine bir yı- ğın hakaret kapıda beni bekliyor. Terliklerimi sürükleye sürükleye dönüş yolunu yarıladım.

Birden kırmızı bir araba durdu önümde. Camı araladı uzun olan.

‒ Halil olmadığına emin misin?

Arabada bu sefer dört kişiler. İçeriden duman tütüyor, bira kokuyor leş gibi. Arka koltuktakinin elinde silah var, diğerinin eli belinde.

‒ Değilim. İsmim Halil değil.

(4)

Mehmet Akif DUMAN

Türk Dili 31

Diğeri çıktı arabadan, elinde küçük bir poşet. Uzattı bana. Evcil balığı ile vedalaşır gibi hızla çevirdi bakışlarını. Devam etti uzun olan.

‒ Meze diye aldıydık ama senin daha çok ihtiyacın var gibi.

Gözlerime inanamıyordum. Bir torba ağzına kadar karışık turşu ile do- luydu. Bu, belki yıllardan beri ilk kez kazanılan bir zafer olacaktı benim için.

Kim gecenin üçünde karışık turşu bulabilirdi ki benden başka?

Hızla uzaklaştılar, farları kaybolana kadar baktım arkalarından minnet- le.

Zile bastım parmağımda toplanan tüm kanın kudreti ile. Eve çıktım, merdivenleri üçer beşer atlayarak. Kapıyı çaldım tekrar, içeriden takırtılar geldi ardı ardına... Kayınbabam açtı kapıyı. Kayınvalidem de içeride. Terlik- leri iyice sabitledim ayağıma. Mutfak masasının üstü kavanoz kavanoz turşu dolu. Poşeti yavaşça lavaboya bıraktım. Üçer beşer lahanaları, salatalıkları yutan karımın yanından geçip mutfak penceresine dayandım. Az önce kay- bolan kırmızı farları aradı gözlerim. Görsem açardım pencereyi, avazım çık- tığı kadar bağırırdım.

Halil benim! Halil benim! Halil benim ulan!

Referanslar

Benzer Belgeler

Proje kapsam nda yap lan ilçe ziyaretlerinde özellikle Çine, Koçarl ve Karpuzlu ilçelerinde yayg n olarak karaba (geleneksel ad yla kargan) ve hay t bitkisinden bal üretiminin yap

Turşu yapımında kullanılan ve sofralarımızdan eksik etmediğimiz bazı temel sebzelerin yetiştiriciliği, amatör yetiştiricilerin anlayabileceği dilde ve pratik bilgiler ile

İnvolüsyonel ektropiyon olgularında Kuhnt- Szymanowski tekniğinin Smith modifikasyonu, skatrisiyel ektropiyon olgularında vertikal uzatma (cilt grefti veya lokal

Tablo 1’e göre T-TG (Tissue Transglutaminase) IgA (TG. A) ve IL (Interleukin)-15 ELISA sonuçlarına göre her iki parametrede de gruplar arasında istatistik- sel olarak anlamlı

➤ Turşu; "Gıda Tüzüğü" ve "Türk Standartları Enstitüsü’ nün ilgili standartları tarafından; "Sirke veya salamura (tuzlu su) içindeki laktik

Balıkesir'in Havran ilçesinde, zeytin ve turşu fabrikalarının Havran çayı’na bıraktığı atıklara çevreciler isyan ettiler.. At ıkların, çevre kirliliğinin yanı sıra

İzmir'de, nükleer atıklarla gündeme gelen Gaziemir İlçesi'ndeki eski kurşun fabrikasının çevresinde yaşayan vatanda şlardan bazıları, bölgenin temizlenmesi,

Örn: turşu, sirke, süt ürünleri asit üreten bakterilerin; bira, şarap gibi alkollü içkiler ise alkol üreten mayaların fermantasyon ürünleridir.. İnsanoğlu ilk