• Sonuç bulunamadı

Seçim sürecine h

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Seçim sürecine h"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Seçim sürecine hızlıca sökün ediyoruz. Bu süreçte yerleşik siyasal sistemin iki kutbunda yer alan AKP ve CHP hazırlıklarına başladılar. Bir yandan da seçim sonrasının Anayasa değişikliği gündemiyle beraber. Köy köy, mahalle mahalle oy toplama emirleri alındı.

Kentlerde girilen evlerde, beka stratejisinin mağdurlarına iş, aş ve gelecek vaad ediliyor. Ama sokağa çıktığınızda hava satılık, su satılık. Bir yerden bir yere gitmek parayla. İş bulamayanların sayısı her geçen gün artıyor. Her gün üçüncü sayfa haberlerine düşen milyonlarca insan sistemin bunalımını ciğerlerinde hissediyor.

Kırsalda da benzer bir durum var. Borçlandırılan üreticinin faizleri taksitlendiriliyor. Hacizler bir süreliğine

donduruluyor. Ne kadar doğa varlığı varsa hepsi satışa çıkartılıyor, mezat salonunda kapan tüccarın elinde kalıyor. Su, enerji, maden reyonlarının önü tıka basa dolu. İklim değişikliğinin etkilerini gören şirketler altın ile birlikte buğday depoluyor. Bu sancılı dönem krizin önümüzdeki dönemlerde artarak devam edeceğinin işaretlerini veriyor. Ülkeyi besleyecek, doyuracak, hava aldıracak yaşam varlıkları tek tek yok ediliyor. Yaşanan yoğun iç göç ve yoksullaşmanın getirdiği kültürel iklim tüm yaşamın alt üst olduğu bir süreci beraberinde getiriyor. Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Bu süreçte egemen siyasetin iki kutbu AKP ve CHP’nin ise sermaye sistemi ile kökten bağları var. 9 yıllık AKP iktidarında yaşamlarımızın iyiye gitmediği açık. Kamu varlıklarının satışı ile birlikte, doğa ve kültür varlıklarının satışı da hız kazandı. Bu özelleştirme dalgası Türkiye’nin kapitalist sistemde üstlendiği rol ile yakından ilgilidir. Dünya Bankası ve IMF politikaları ile birlikte Türkiye’deki sermaye sınıfı bu varlıkların satışı ile büyük karlar elde ediyor. Türkiye’de AKP’nin muadili bir sol seçenek yaratılmaya çalışılıyor. Bu sol seçeneğe devlet aklının kalıpları dışında biraz demokrasi biraz da sosyal devlet aşısı tutturulmaya çalışılıyor. Oysa sol seçenek olarak parlatılan CHP’nin seçimden başarılı çıkması halinde doğa varlıkları ve emek sömürüsü karşısında takınacağı tavrın AKP’den farklı olması için pek bir neden görünmüyor. Özellikle, suyun metalaştırılması, derelerin satışı, maden işletmelerinin, çimento fabrikalarının ve kirli sanayi yatırımlarının devamı AB politikaları ile yakından ilgilidir. Türkiye, iklim değişikliği konusunda devlet düzeyindeki resmi politikası da açıkça belli olmuştur. Avrupa’nın enerji güvenliğini sağlamak için, tüm emek ve örgütlü güçler baskı altında tutulmak zorundadır. Bu coğrafyanın AB için bir toplumsal baskı gücünü dahi kaldırmaya tahammülü yoktur. Enerji alanında HES’leri temiz enerji olarak gören yasal

düzenlemelerimiz, AB’nin bu konudaki tavrı ve iklim değişikliği konusundaki küresel politik tutumdan

beslenmektedir. Bu nedenle CHP iklim değişikliği konusunda mevcut bu uluslararası sistemin bekçiliğini tıpkı AKP gibi üstlenecektir. Yoksa borçlarını ödeme konusunda her daim tehdit ile karşı karşıya kalacaktır. Tohum, gıda, su

tekelleri tarafından içeriden ve dışarıdan bir bütün olarak sermaye güçleri tarafından belirlenen bu iki partinin, seçimlerden sonra Türkiye’ye bir nefes aldırması beklenemez.

Bu iki denge dışında bir seçenek geliştirmek için ekoloji mücadelesi güçlü olduğu yerlerde seçimlerin sonrasını

düşünen bir siyasal ittifaka gözünü dikmelidir. Ama sadece bu kadarı yetmez. Aynı zamanda gündelik hayatın yeniden kazanılmasına ihtiyaç vardır. Kendi ekmeğimizi, evimizi, sokağımızı yeniden yapmanın bilgisine ihtiyacımız vardır. Kooperatiflere, meclislere, komünlere, fikir kulüplerine…Kendi düşünü kendi gülünden üretebilmeyi öğrenmenin tam zamanıdır. Bolivya’nın, Tunus’un elinden aldığımız gülü…

Bu seçim süreci öncesinde toplumsal güçler, geleneksel siyasal dizilişin şurasında ya da burasında değil de, gücünün yettiği her yerde bağımsız bir üçüncü kutup olarak ortaya çıkmayı becerebilmelidir. Bunun yolu ve yöntemi öncelikli olarak bu iradenin açığa çıkmasıyla belirlenecektir. Bu aynı zamanda önümüzdeki dönemin siyasal hareketinin ana ekseninin ne olacağı ile de yakından ilgilidir.

Türkiye’de gerçek anlamda toplumun ve doğanın mutluluğunu istiyorsak, özgürleşme ufkumuzu gözden geçirmeliyiz. Bu nedenle tam da cesaret göstermemiz, sorumluluk almamız gerekiyor. Hayatı dönüştürmenin baharında olduğumuzu idrak etmemiz gereken bir dönemdeyiz.

Canlıların yaşam alanlarının giderek daraldığı, toplumun tek tipleştirildiği bir coğrafya intiharın coğrafyasına dönüşüyor. Kendi dilini konuşamayan bir doğa, kendi diliyle ıslık çalamayan milyonlarca insanın taleplerini bir

Anayasa’da buluşturmak istiyorsak bu Anayasa’nın üzerinde yükseleceği toplumsal pratiği örgütlemeliyiz. Bu pratiğin bugün güncel olarak karşılığı Sarıkeçililere kendi dağlarında ve ormanlarında tanınan özerkliğin, Cilo’nun dağlarında mayın toplamak zorunda kalan çocuklara da tanınmasından geçiyor. Derelerine el konulan Artvinli, Rizeli, Muğlalı da bu özerkliği hak ediyor. Bütün anlamları bir yana kesintisiz bir özyönetimdir istediğimiz. Devletin ve sermayenin hiçbir sınır tanımadan yaşamlarımızı alt üst etme hakkı karşısında sermayenin siyasal fraksiyonları dışında ve

ötesinde özgürlükçü güçlerimizi kurmak ve yaşam alanlarımızın korunması için çabalamalıyız. Ekolojinin birleştirdiği ve fakat zihinsel, politik sınırlarla bizi bölen egemen siyasetin düşünme kalıpları neyi buyurursa buyursun, Tunus’ta yanan ateş tüm bir Akdeniz’i kaplayacaktır. Bolivya’nın kısılan sesi fırtınalarla ve kuraklıkla hepimizin sesi olacaktır.

(2)

Yeter ki gücümüzü egemenin safında değil, özgürlüklerimizin ve emeğin safında belirleyelim. Bu saflaşma seçim sonrasının Anayasası’nın da rengini biçimlendirecektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

PRESENTEEISMİN (İŞTE VAROL(MA)MA SORUNU) İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİNE ETKİSİ ...238 Gültekin BAYSAL, İsmet ANIK BAYSAL, Güliz Müge AKPINAR. DİZİ SEKTÖRÜNDE KAMERA

* Anayasa Mahkemesi, siyasal partinin eylemlerinin ilgili f ıkra hükümlerine aykırı olduğu ancak partinin bu tür eylemlerin i şlendiği bir odak haline gelmediğini tespit

kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanlar ının orman sınırları

Nükleer karşıtı camianın bir kısmı CHP'yi umut olarak gördüğü için etrafta eleştiri olarak CHP'nin seçim programında nükleer enerjiye açıkça karşı

Ancak bu kullanım, dijital emeğin yalnızca bir kısmını ifade eder; Fuchs dijital emek kavramını “dijital medyanın var olması, üretilmesi, yayılması

Hakkında hazırlanan 22 Nolu fezlekeye dair savunma yapan Selahattin Demirtaş, “Neden Kürtlerin Türkiye’de anadilde eğitim talebi haklıdır çünkü Almanya’da bir

Ambargodan sonra İran ekonomisinin çok gelişece- ğini ve bunun Türkiye için önemli bir katkı yaratacağını düşünmek ve buna göre dış politikamızı belirlemekte ya- rar

Gerçek 1: Asgari ücretteki artış son 50 yılın en büyük artışı değil.. Asgari ücretteki artışın yüzde 50’yı bulduğu 2022 yılındaki artış son 20 yılın en