• Sonuç bulunamadı

TGB DEN GEZi RESTi CHP VE DAVUTOGLU NDA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TGB DEN GEZi RESTi CHP VE DAVUTOGLU NDA"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZLEM KONUR USTA’nın haberi SİNEM GÜLCAN’ın haberi 7’de

ISSN 2146-2356

AYDINLIK KİTAP GÜNÜ

BUGÜN

MUSTAFA MUTLU

El kravatıyla bayram gerdeği...

3

sayfa

TUNCA ARSLAN

Küçük olsun, bizim olsun

16

sayfa

MEHMET FARAÇ

Kötüler’in Bayramı...

11

sayfa

SABAHATTİN ÖNKİBAR

İşte İslamcı ajan karargahı

12

sayfa

CHP VE DAVUTOGLU’NDA

ERDOGAN TELASI

TGB’DEN GEZi RESTi TGB’DEN GEZi RESTi TGB’DEN GEZi RESTi TGB’DEN GEZi RESTi TGB’DEN GEZi RESTi TGB’DEN GEZi RESTi TGB’DEN GEZi RESTi TGB’DEN GEZi RESTi TGB’DEN GEZi RESTi

Yeni parti kurulacak!

ANKARA kulislerinde AKP-CHP koalis- yonuna sıcak bakmayan Erdoğan’ın MHP içinde parti yönetimiyle sorun yaşayan milletvekillerini hedeflediği konuşuluyor.

Erodğan’ın bilgisi dahilinde yapılan çalış- malar sonuç verirse MHP’den koparılacak milletvekillerine CHP ve HDP’den yapıla- cak takviyelerle bir parti kurdurulacak.

AKP de bu parti ile koalisyon yapacak.

Erdoğan’ı yakından izliyor

HÜKÜMETİ kurmakla görevlendirilen ve CHP ile koalisyon isteyen Ahmet Davutoğ- lu ise Erdoğan’ın bu girişiminden rahatsız.

Davutoğlu, Erdoğan’la görüş ayrılığı yaşa- dığını gazetecilere açıktan söyledi. Erdo- ğan’ın adımları CHP’de de takip ediliyor.

Kılıçdaroğlu’nun uzun bir aradan sonra Er- doğan’ı hedef alan açıklamalara başlaması bu çerçevede değerlendiriliyor. 10’da

KURULUŞ: 1921 17 TEMMUZ 2015, CUMA

www.aydinlikgazete.com

1 TL

VATAN EMEK NAMUS

BAYRAMINIZ

KUTLU OLSUN

HASAN KOZGÜL’ün haberi 5’te

GEÇEN yıl eğitime başlayan 90 kadar temel lise

“hem dershane hem okul” anlayışıyla eğitim veri- yordu. Üniversite sınavına hazırlanan birçok Anadolu Lisesi öğrencisi bu okullara kayıt yaptırmıştı.

AYM’nin dershane kararını okulların açılmasına 2 aydan az bir süre önce açıklanmış olması, temel lise- lere kayıt yaptıran öğrencileri tam bir çıkmaza soktu.

Kararı değerlendiren TGB Genel Başkanı Çağdaş Cen- giz, Haziran Ayaklanması’nı hatırlattı. Cengiz şöyle konuştu:

“Güzel bir gelecek için gençliğin ve halkın gücünü zorbalara gösterdik. Şehitler verdik. Onlar unuttuysa biz hatırlatalım.

Kentlerimize, parklarımıza, özgürlüklerimize dokunmaya kalkarsanız karşınızda Türk gençliğini bulursunuz!” 9’da

TGB, Danıştay 6. Dairesi’nin Gezi Parkı ile ilgili verdiği karara tepki gösterdi:

GEZİ PARKI’NA DOKUNANIN ELLERİ YANAR!

IŞİD’in ‘Captagon’ları Türkiye’de

İSTİHBARAT birimleri IŞİD’in Rakka ve çevresinde uyuşturucu Captagon hapı üret- tiğini ve hapları kaçak yollarla Türkiye’ye sokmaya başladığını saptadı. Captagon, 2000’li yılların ortasına kadar, Türkiye üze- rinden başta Suudi Arabistan olmak üzere kaçak yollarla Ortadoğu ülkelerine gönde- rilirken IŞİD bu rotayı değiştirmiş oldu.

IŞİD’in Suriye’de ürettiği uyuşturucu Captagon haplarının taşeron örgütler aracılığıyla İstanbul, İzmir gibi büyük illerde piyasaya sürüldüğü ortaya çıktı

DENİZ KAHRAMAN’ın haberi 8’de EGE İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, nükleer müzakerele-

rinden çıkan anlaşmanın Türkiye-İran ticaretini nasıl etkileyeceğini yorumladı: Am- bargolar nedeniyle 2014 sonu itibarıyla 15 milyar dolar seviyesinde olan Türkiye-İran dış ticaret hacminin 2016 sonunda 30 milyar dolara çıkmasını hedef- liyoruz. İhracatın artması cari açığın kapanmasına katkı sağlayacaktır. 5’te

Cari açığa İran aşısı

NÜKLEER ANLAŞMA DİPLOMASİ ZAFERİDİR

YAKUP ASLAN’ın söyleşisi 13’te

Tayyip Erdoğan’ın CHP dışında bir koalisyon için çalışma yaptığı iddiası AKP-CHP koalisyonu için anlaşma noktasına gelen Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu’nu endişelendirdi

Dershane kararı çıkmaza soktu

oğu PERİNÇEK

D

10’da

İSTANBUL Eminönü’nün şe- kerci esnafı, bu yıl bayrama buruk girdi. Esnaf, “Geçen sene Eminönü’nde adım atacak yer yoktu. Şimdi sokağın ta öbür ucunu görüyoruz” diyor. Tezga- hın önünde müşteri bekleyen Mehmet Sarıçelik, “Geçen sene 15 ton sattık bu sene ancak 7 tonu bulur” bilgisini veriyor.

Şeker satışları

yarıya düştü

RamazanBayramıarefesinde,şehitliklerdehüzünyaşandı.Ailelermezarbaşlarındagözyaşıdökerkenonlarsızgeçenbayramlarısaydı.Kimi“Vatansağ olsun”dedikimi“fıtrat”aisyanetti.VatandaşlarşehitliklereakınederkenMersinlilerÖzgecan’ıSomalılardakatledilenmadencileriunutmadı.3’te

BAYRAMI HÜZÜNLE KARŞILADILAR

New Horizons gezegenlerin

evrimini gösterecek

4

Sayfa

(2)

2

Haz›rlayan: MURAT ŞİMŞEK ozgurlukmeydani@aydinlikgazete.com

zgürlük

17 TEMMUZ 2015, CUMA

ö MEYDANI

VATAN Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Yıldırım Koç, ne- redeyse unutulmak üzere olan Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın(TÖS) ku- ruluş yıldönümünde peş peşe iki ma- kale yayımlayarak, bizleri bu konuda bilgilendirdi.

Konuya girmeden önce bir hususa açıklık getirmekte yarar görüyorum.

Sayın Koç TÖS yöneticilerinin 1403 sayılı Af Yasası’nı kabul etmediklerini ve bu nedenle yargılamanın devam ettiğini ve sonunda aklandıklarını yazmıştır.

Anılan yasa sanıklara, affı kabul edip etmeme gibi bir hak tanımıyordu.

Bu yasa, sanıkların 12 yıla değin aldığı cezaları affediyordu. TÖS Davasının sanıkları ise TCK’nın 141/1. madde- sine aykırılıktan yargılanıyorlardı. Bu maddeye göre verilecek cezaların üst sınırı 18 yıldı. Af Yasası 12 yılı bağış- lıyordu. Üst sınırı 18 olan suçlardan dolayı yargılananların yargılamalarına, devam edildi. TÖS Davası sanıklarının da, yargılaması devam etti ve Askeri Yargıtay’ın bozma kararından sonra aklandılar. Nitekim Sosyalist Aydınlık Dergisi Davası’ndan dolayı yargılanan ve Ankara Sıkıyönetim Askeri Mah- kemesi’nce 8 yıla mahkum edilen be- nim hakkımdaki davada bu nedenle devam etti ve sonunda Yargıtay Kararı ile aklandım. Ama DEV-GENÇ Da- vası’ndan dolayı TCK’nın 141/5 mad- desi gereğince 5 yıl ceza almıştım.

Bu suçun üst sınırı 12 yıl olduğu için bu dava, benimle ilgili olarak Askeri Yargıtay’a gitmedi ve Af Yasası nedeni ile düşürüldü.

ULUSAL GÜÇLERLE BİRLEŞTİ Sayın Koç, 13 Temmuz tarihli makalesinde Türkiye Öğretmenler Sendikası’nı şu iki açıdan değerlen- dirmiştir. Görevden alınan üyelerinin aylıklarını tam olarak ödemesi ve ba- şarılı ilk genel grevi yapmış olması.

Şüphesiz özellikle 1969-1971 yıllarının koşulları içinde bu iki olay çok büyük bir olaydır ve asla unutulmaması ve sürekli anımsatılması gerekir. Fakat TÖS’ü sadece bu iki olayla sınırlamak eksik olacaktır.

TÖS kendisini hiçbir zaman bir

ekonomik-demokratik örgüt gibi görmedi.

O temsil ettiği eği- tim emekçilerinin kurtuluşunu, em- peryalizme bağlı bozuk düzenin de- ğişmesinde görü- yordu.

Gayrı milli ve bozuk olan bu dü- zeni değiştirmek için bütün millici kuruluş- larla ve sınıflarla birlikte hareket etmeyi amaçladı.

İşçi Partisi’nin 1990’lı yılların ba- şından itibaren kurmaya çalıştığı “ulu- sal güçler birliği”ni o günlerde kurdu.

12 Mart’tan sonra da bu eylemi ne- deniyle yargılandı.

Hiçbir zaman, “benim sorunum öğretmenlerin veya eğitim emekçi- lerinin daha fazla ücret almasıdır”

demedi. Sürekli olarak, “benim so- runum, gerçekten demokratik ve tam bağımsız Türkiye’yi gerçekleştirmek- tir” dedi. Bu amaçla da, işçi, köylü ve memur örgütleri ile sıkı bağlar kurdu.

Bu nedenle de yetmiş bin üyesi olmasına karşın, yüz yirmi bin eğitim emekçisini arkasına aldı.

TÖS yöneticilerinin izni ve buyruğu ile katıldığım şu eylemler yukarıdaki yargımda haklılığımı ka- nıtlamaktadır:

1966-1967 yıllarında TÖS Merkez Hukuk Bürosu Avukatı merhum Ke- mal Çınar’la birlikte Antalya- Elmalı

Bayralar, Yakaçift- liği köylülerinin, Subaşılarla olan top- rak davaları...

1970 yılında, TÖS Merkez Hukuk Bürosu Avukatı olarak, Aydın Germencik Turanlar köylülerinin toprak işgali davası. Bu dava da, Sayın Doğu Pe- rinçek ve arkadaşları ile birlikte ha- reket edildi. Benimle birlikte Turanlar Köyü’ne gidenler arasında, Kızılde- re’de şehit edilen Dev-Genç Merkez Yönetim Kurulu üyesi Hüdai Arıkan da vardı.

Yine aynı yıllarda Ulukışla Beyağıl Köyülleri’nin demokratik mücadelesi yanında yer aldı.

Türk-İş’e bağlı YAPI-İŞ sendikası sarı sendikacılar tarafından ele geçi- rilmeye çalışılıyordu. TÖS Merkez Hukuk Bürosu’nun bilgi birikimini Suat Şükrü Kundakçı ve arkadaşla- rının hizmetine sundu.

12 Mart Askeri Darbesi tarafından tutuklanan, yargılanan devrimcilerin neredeyse önemli bir bölümünün sa- vunmaları TÖS avukatları tarafından bir ücret alınmaksızın yüklenilmişti.

12 Mart 1971 tarihinde tutuklanan

veya açığa alınan bütün öğretmenlerin maaşları eksiksiz ödenmiştir.

Ben DEV-GENÇ davasından do- layı tutuklandım ve dokuz ay tutuklu kaldım. TÖS bana maaşını eksiksiz ödemiştir.

12 Mart Askeri Darbesi’nden son- ra, tutuklanıncaya değin, Adana Böl- gesi’nde yargılanan ve tutuklanan eğitim emekçilerinin ve bu arada dev- rimcilerin avukatlığını yürütüyordum.

Her ayın başında Adana Merkezi’nde veya merkeze yakın yerlerde oturan öğretmenlerin maaşları, eşlerine ve yakınlarına, onları ziyaret ederek ve gönülleri alınıp, moral desteği sağla- narak, bizzat kendilerine ödenirdi.

Çeşitli mahkemeler ve Sıkıyönetim Mahkemeleri tarafından tutuklanan TÖS üyesi üyeleri içinden perişan olan, ayakları titreyen veya teslim olan çıkmadı. Onlar faşizme karşı sonuna değin kahramanca direndiler.

Asla teslim olmadılar. Onları, kulun zulmü değil Tanrı’nın buyruğu olan ölüm yıkabildi.

Sayın Genel Başkan Yardımcım, Kayseri olaylarını da eksik anlatmak- tadır. Gelecek makalemde ona da değineceğim.

VATAN bizim evimiz, sıcak ana kucağımız,sığınağımız, toprağımız. Üstelik Anadolu gibi bir toprak parçası, her köşesi ayrı bir güzellik, ayrı bir iklim, ayrı bir renk. Yedi iklim, yedi bin yıllık tarih. Etle tırnak olmusuz bu tarihle, bu toprakla.

Katmer katmer uygarlıklar beşiği bu Anadolu, bu Trakya.

Kimler geldi kimler gecti, ne İskender taktı ne Sultan.

Biz Anadoluyuz. Biz Sü- merliyiz, biz Hitiyliyiz, Lidyaliz, İyonyaliyiz, Selcukluyuz, Os- manlıyiz ve en son Türk mil- letiyiz. Fetheden de biziz, fet- hedilen de, erimiş kaynaşmış hemhâl olmusuz. Ey zorba, ey kan dokücu, ey sömürgen, ey insanlığın baş belası, kimdir Türk, kimdir Kürt, kimdir Laz, kimdir Çerkez, kimdir Gürcü, kimdir Boşnak? Sorarım sana kimdir? Yoksa yakıştıramadın mı Anadolu’yu bize, bizi Ana- dolu ya. Kaç kez çaldın kapı- mızı kaç kez tükürdük yüzüne.

Kaç kez vatan edindik bu cen- neti, bu cehennemi?

En son Mustafa Kemal der- ler bir yiğit düştü önümüze, noktayı koydu, bilmiyor mu- sun?

“Türkiye Cumhuriyeti’ni ku- ran Türkiye halkına Türk milleti denir” dedi.

Ey bu toprağın ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan soysuz söyler misin

bana, bunun neresi şovenizim, neresi ırkçılık, neresi kafatas- çılık? Ne farkı var Karadeniz yaylalarında iki büklüm yaşa- yan benim anamla, Hakkari yaylalarında yaşayan Kürt ana- sının. Söyler misin? Söyler misin, Artvin yaylarında dozerin önüne çıkan yaşam savunu- cusuyla, “Munzur özgür aka- cak” diye yollara düşen doğa savunucusu arasında ne fark var?

Yoksa senin niyetin başka mı? Yoksa sen hain misin, yoksa sen işbirlikçi misin?

Aptal mı, saf mı belledin bizi, dünkü çocuk mu sandin.

Salhaneye giden koyun mu?

Bak kardeşim biz kadim bir halkız, büyük bir milletiz.

Çok bilinçli olmasak da (bizi cahil bırakanlar utansın) engin bir sağduyumuz var, neyin ne oldugunu ergeç anlarız, çö- zümü de buluruz, çözülmeyiz hiçbir zaman.

Biz büyük bir aileyiz, so- runlarımız olabilir ki vardır da, düşmanımız ortak, insanlığın baş belası, sömürgen güç, gel ondan yakamızı sıyıralım,

“tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye’yi” kuralım, evimizi temizleyelim, birlikte üretelim, kardeşce bölüşelim.

Anadolu’dan bütün dünyaya yeni bir selam verelim, örnek olsun herkese.

Ne dersin, yol yakınken bir kez daha düşün...

NE deniliyordu, bazı gazete- lerde yer alan haberlerin başlık- larında?

Şu:

‘Müjde! Emekliye bayram öncesi zamlı maaş!’

Yahu, neyin müjdesi!

Emekli maaşları zaten yıllar- dan beri bayram öncesinde ödeniyor. ‘Müjde’ maaşa yan- sıyan periyodik artışa ise bu- nun neresi müjde?

Buyurun bakalım...

Neye?

Zamma...

Pardon ‘cık’ını unuttum.

Neyin mi?

‘Zam-cık’ın

Zam demeye dil varmıyor da...

İşte, oran:

Yüzde 4.7...

Bu ne demek?

Emekli aylıklarına yapılan zam miktarı yüzde 5’i bile bula- madı demek.

Başka ne demek?

1140 lira olan emekli maa- şı, 1200 liraya yükselecek demek.

Paraya bak, paraya!

Ne eder 1200 liranın günlüğü?

40 lira...

Bu para, bırakın 4 kişiyi, 3 kişilik bir ailenin (emekli, eşi, çocuğu) 3 öğünlük yemek har- camasına yeter mi?

Diyelim ki, etsiz-sütsüz gı- dalarla yetti.

Ya diğer harcamalar?

Ne gibi mi?

Su gibi, sabun gibi, deterjan gibi, elektrik gibi, doğalgaz gibi, telefon gibi, ulaşım gibi, üst- baş gibi...

Kendi evleri olmayan emek-

liler, mağara oyuğunda yaşa- madıkları düşünülürse, bu işin bir de kirası var.

İnsanın aklı almıyor.

Neyi?

‘Açlık sınırı’ olarak da ta- nımlanan ‘zorunlu gıda’ harca- masının Temmuz 2015 itiba- riyle 1301 lira (Türk-iş’in açık- ladığı rakam) olduğu günü- müzde, emeklilere bu rakamın bile altında maaş ödenmesini...

Olanaksız görünüyor ama keşke olabilse...

Neden mi söz ediyorum?

CHP-MHP Koalisyonun- dan...

Neden?

İkisinin de seçim vaatleri arasında, en azından emekliye yılda iki ikramiye sözü vardı da ondan...

AKP’de o da yoktu!

Diyeceksiniz ki; AKP-CHP veya AKP-MHP koalisyonu ku- rulsa, bu vaat gerçekleşemez mi?

Tabi ki gerçekleşebilir.

Tarafların vazgeçilmez şart olarak ortaya koymasıyla...

MHP’yi bilemem ama CHP öyle de yapıyor. Kemal Kılıçda- roğlu, emekliye iki maaşı, orta- ğı olacağı olası hükümetinin ilk 100 günlük icraatlarının başın- da tutuyor.

Dileriz, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başlattığı yeni hükümeti kurma çalışmaların- dan olumlu sonuç alınır, kuru- lacak koalisyon hükümeti, ‘iki ikramiyeyi’ yasalaştırır ve emeklinin yüzü biraz olsun gü- ler.

Emekliye yönelik ‘Müjde’

sözcüğü işte o zaman kullanı- labilir!

İSMET EYÜBOĞLU

ŞAKİR KEÇELİ Hüseyin AVUÇ

Vatan ve millet kavramı Emekliye verilen

‘Müjde’ye bakın!

AMERİKALI bilim adamları, yeşil çayın insanları zayıf- lattığının kesinlik kazandığını açıklamış...

Ve yaptıkları bir duyuru ile toplumları, aşırı şişmanlığa karşı, yeşil çay tüketmeye çağırmışlar.

Tabi ki bu, bizim toplumumuzu pek fazla ilgilendiren bir konu değil...

Niçin mi?

İnsanlarımızın önemli bir bölümünün kilo almamak amacıyla yeşil çay içmesine gerek olmadığı için.

Niye mi?

Zorunlu gıda harcamasına dahi yetmeyen maaşlar, za- ten insanların günden güne daha da zayıflamasını sağlıyor diye...

YEŞİL ÇAYA GEREK YOK

TÖS gerçek sendikaydı

“Seher vakti bu yaylada Kimler ağlamış Çimenler üstünde Gözyaşı var”

CUMHURİYET gazetesinde 32 yıl Yazıişleri Müdürlüğü yapmış olan Sami Karaören, şimdi Burhaniye Ören’deki yazlığında emekliliğinin ta- dını çıkarıyor. Sami ağabey yaşama sımsıkı bağlı, aydınlık güzel günler dü- şünen yürekli bir aydınlanmacıdır. O bana hep “Romantik olmak adam ol- maktır” derdi. Onunla ortak bir yanı- mız da şiirlerdi.

Nahit Ulvi Akgün’ün “Bir şey var aramızda/ Senin bakışından belli/

Benim yanan yüzümden/ Dalıveriyo- ruz arada bir/ İkimizde aynı şeyi düşü- nüyoruz belki/ Gülüşerek başlıyoruz söze/ Bir şey var aramızda/ Onu bul- dukça kaybediyoruz/ Ne kadar gizle- sek nafile/ Bir şey var aramızda/ Senin gözlerinde ışıldıyor/ Benim dilimin ucunda” dizeleri gizli bir sevdayı anla- tıyor. Yine Nahit Ulvi Akgün’ün “So- kaktan insanlar geçiyor/ Benim aklımdan hep sen/ Tam konuşacakken seninle/ Birden kayboluyorsun” dize- leri de çok kişinin yaşadıklarıdır.

Ahmet Kutsi Tecer’in “Besbelli ölümüm sabahleyindir/ İlk ışık kor- kuyla girerken camdan/ Uzan başu- cumda perdeyi indir/ Mum olduğu gibi kalsın akşamdan/ Sonra koş ter- likle haber vermeye/ Kiracım bu sabah can verdi diye/ Üç beş kişi duysun ve belediye/ Beni kaldırmaya gelsin odamdan/ Evden çıkar çıkmaz omuzda tabut/ Sen de eller gibi adımı

unut/ Kapımı birkaç gün açık tut/

Eşyam baka kalsın diye arkamdan” di- zeleri onun ilk şiirlerindendir.

Behçet Necatigil “Tam otların sa- rardığı zamanlar/ Yere yüzü koyun uzanıyorum/ Toprakta bir telaş bir telaş/ Karıncalar öteden beri dostum”

dörtlüğü “yaz”ı ne güzel anlatıyor.

Ya Orhan Veli’nin “Bekliyorum/

Öyle bir havada gel ki/ Vazgeçmek mümkün olmasın” dizelerine ne de- meli? Orhan Veli gibi bir aşıksanız eğer, sevgilinin hangi “havada” gele- ceği de, gelmesi kadar önemli... Bes- belli ki buradaki “hava”, “sevgilinin havası”dır.

Beklenen sevgililer bu Orhan Veli öğüdünü unutmamalılar... Ama sevgi- limiz giderse ya da gitmeye kalkarsa?

Giden ya da gitmeye kalkan sevgili Cemal Süreya’nın sevgilisiyse ya da Cemal Süreya sevgisini hak etmiş bir sevgiliyse eğer, çare yok, “gözlerini bı- rakıp gitmeli”dir: “Şimdi sen kalkıp gidiyorsun, git/ Gözlerin durur mu, onlar da gidiyorlar/ Gitsinler/ Oysa ben gözlerinsiz edemem bilirsin...”

Sevgi ve sevgili deyince büyük us- tayı anmamak olmaz. “Ne güzel şey hatırlamak seni/ Ölüm ve zafer haber- leri içinden/ Hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken/ İçimde ikinci bir insan gi-

bidir seni sevmek saadeti/ Ne güzel şey hatırlamak seni, yazmak sana dair/

Hapiste sırtüstü yatıp seni düşün- mek...” Böyle söylüyor Mavi Gözlü Devimiz.

Boudelaire, Melih Cevdet An- day’ın güzel çevirisinden okuduğumuz bir dizesinde, “Kaçamak hazlarla dolu/ Masum dünya”

diyor.

Küçük, küçücük mutluluk kaça- maklarımızı şiirlerle dile getirmek, şi- irlerle yaşamak... Mutluluk

paylaşılınca büyüyor, bu doğru... Ama şiirlerle paylaşılınca daha da büyü- düğü de bir o kadar doğru.

Av. EROL ERTUĞRUL

av.erolertugrul@ hotmail.com

Romantik olmak

Sami

Karaören Erol

Erturul Pertevniyal ve Vefa Liselerinin üçyüzden fazla örencisi

öretmenlerinin boykotuna destek vermek için derse girmeyip eylem yapmlard .

Çeşitli mahkemeler ve Sıkıyönetim Mahkeme- leri tarafından tutuklanan

TÖS üyeleri içinden perişan olan, ayakları titreyen veya tes-

lim olan çıkmadı. Onlar fa- şizme karşı sonuna değin kahramanca direndiler.

Asla teslim olmadılar.

17 Aralk 1969

(3)

RAMAZAN Bayramı arefesinde, şehitliklerde hüzün yaşandı. Türki- ye’nin dört bir yanında vatandaşlar şehitliklere akın ederken Soma’da katledilen madenciler Mersin’de de Özgecan unutulmadı.

Manisa’nın katliamla sarsılan ilçesi Soma’da ölen madencilerin yakınları, arefe günü yine mezarlıklara akın etti. Aileler, madenci şehitliğinde göz- yaşı döktü. Geçen yıl pilot olacağını ve ölen madenci babasının yüzünü kara çıkarmayacağını yazdığı mektu- buyla yürekleri yakan; hayali THK tarafından gerçekleştirilecek olan 9 yaşındaki Betül Yüksel, bu yıl kabrini ziyaret ettiği babasıyla sevincini pay- laştı. Babasına yeni bir mektup yazan Betül, hayalinin gerçeğe dönüştüğünü anlattığı satırlarında şu ifadelere yer verdi:

‘SENSİZ ÜÇÜNCÜ BAYRAMIMIZ’

“Sevgili babacığım. Bu bayramı da sayarsak sen- siz üçüncü bayramımız.

Ama sanki onun- cu bayram gibi geliyor. Türk Hava Kuru- mu sayesin- de hayalle- rim gerçek oluyor. Son

bir görevim kaldı o da iyi bir insan olmak. Seni çok seviyorum. Bayramın kutlu olsun. Senin elini öpmek ister- dim, doya doya sarılmak. Ama ayrıyız.

8 Eylül’de doğum günüm ama hiç sevinmiyorum. Özlem hiç dinmiyor.”

Betül Yüksel’in ikiz kardeşi Furkan Yüksel de babasının kabrine “katiller bedel ödeyecek” yazılı parmaklıklar ardında bir insan çizili resmi bıraktı.

301 madenciden biri olan Kazım Karaçoban’ın mezarını ziyaret eden eşi Sevinç Karaçoban ile çocukları 7 yaşındaki Yusuf Emre ve 5 yaşındaki Cansu Karaçoban babalarının mezarı başında dua etti. Cansu Karaçoban, mezarlık çeşmesinden şişe kapağına doldurduğu su ile babasının mezarını suladı.

TSK’DAN ANLAMLI ZİYARET

Türk Silahlı Kuvvetleri personeli de Keşanlı şehit Mustafa Kayın’ın ailesini zi- yaret etti. Keşan 4. Mekanize Tugay Komutanlığı’ndan Tank Binbaşı Mustafa Mer- can ve beraberindeki subaylar, 5 yıl önce Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde vatani gör- evini yaptığı sırada terör saldırısı sonucu şehit dü- şen Kayın’ın Aşağı Zafe-

riye Mahallesi’ndeki evine gitti. Anne Sevgi Kayın, evladının yokluğunu her an hissettiğini belirtti.

İstanbul’da Edirnekapı Şehitliği, şehit yakınlarıyla doldu. Aileler, mezar başlarında dualar etti. Bazı şehit ya- kınları, mezarlara çiçek ekti. Şehitlikte görevli askerler, ailelere refakat edip, mezara dökmeleri için su taşıdı.

Sivas Yukarı Tekke Mezarlığı zi- yaretçi akınına uğradı. Sabah saatle- rinden itibaren ziyarete gelen şehit aileleri ve yakınları, dua etti.

Kırşehir Şehit Hava Pilot Astsubay Çavuş Ahmet Tozluklu Şehitliği’nde tören düzenlendi. Aileler mezarların başında gözyaşı döktü.

Adana’da şehit mezarlarını ziyaret eden vatandaşlar duygusal anlar ya- şarken askerler de saygı nöbeti tuttu.

Şehit yakınları mezar taşlarını okşayıp gözyaşı dökerken, 6’ncı Mekanize Pi- yade Tümen Komutanlığı’nda görevli askerler de şehitlikteki mezarların bakımını yapıp başında saygı nöbeti tuttu. Hakkari’de 1998’de şehit düşen 21 yaşındaki Jandarma Er İlyas Çul- ha’nın ağabeyi Mehmet Çulha, “Her bayram, arife günleri soğuk taşlara sarılıp sarılıp gidiyoruz. Vatanımız sağ olsun” dedi.

“El kravatıyla gerdeğe girmek”

diye bir atasözü duydunuz mu?

Eminim; duymamışsınızdır; çün- kü böyle bir atasözü yok!

Bu cümledeki “kravat”ın ye- rine başka bir sözcük koyun; atas- özünün doğrusu o...

Ancak bu sözcüğü ben yazsay- dım, ayıp olurdu.

Ne de olsa kibar bir yazarım...

Üstelik okurlarım arasında 18 yaşından küçük hanımefendiler ve beyefendiler var...

Neyse; konuya geleyim:

Cumhurbaşkanı Erdoğan ,

Çarşamba akşamı İstanbul 3’üncü Havalimanı’nın şantiye sahasına gitmiş ve yandaş müte- ahhitlerle görüşmüş...

Artık ne konuştularsa...

Sonra, ezan okunmuş Erdo- ğan da işçilerle birlikte orucunu açmış...

Burada yaptığı konuşmada mü- teahhitlerden bir “rica”da bulun- muş ve alt-üst ayrımı yapmadan her çalışana 2 bin 500 lira bay- ram ikramiyesi verilmesini iste- miş...

Erdoğan’ın bu sözleri çalışanlar

tarafından sevinçle karşılanmış...

Kim sevinmez ki?

Bana verseler, iki kere bayram yaparım!

Neyse; dün de o müteahhitler- den Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özde- mir gururla (!) bir açıklama yapmış ve “Cumhurbaşkanımızın 3’üncü Havalimanı çalışanla- rına iftar yemeğinde verdiği sözü tuttuk. Sabah yaklaşık 5 bin 300 çalışanın hesabına 2 bin 500 lira yatırıldı” de- miş...

Öncelikle o 5 bin 300 işçiye aldıkları bayram ikramiyesi anala- rının ak sütü kadar helal olsun!

Bundan sonra söyleyeceklerim onlara değil...

İlk sözüm “müteahhit kese-

sinden ulufe dağıtan” Cum- hurbaşkanı’na:

Sen kendini gerçekten padişah falan mı sanıyorsun?

Devletin iş yaptırdığı müteah- hitlerden bir devlet adamının böyle bir ricada bulunması dünyanın ne- resinde görülmüş?

Ya o müteahhitler de senden yasadışı bir takım ayrıcalıklar is- terse... O zaman ne yapacaksın?

Diyelim ki “çalışanları” dü- şünüyorsun... İyi de havalimanı inşaatında çalışanlar senin vatan- daşın da; onların dışında kalanların suçu, günahı ne?

Eğer bir “cumhurbaşkanı”

olarak ülkedeki genel ücret sevi- yesinin düşüklüğünü görüyor ve üzülüyorsan; o zaman sık sık baş- kanlık ettiğin Bakanlar Kurulu’na

bir talimat ver de... Önce devlet çalışanlarına bayram ikramiyesi dağıtılmasını sağla!

Hatta emrini bekleyen tüm işa- damlarına bir çağrıda bulun ve

“Herkesin bu bayramda tüm çalışanlara 2 bin 500 lira ik- ramiye vermesini rica ediyo- rum” de...

Ha; bunu yapamıyorsan, o za- man “ulufe dağıtan padişah”

pozlarını bırak.

Çalışanlar arasında ayrımcılık yapıp nifak sokma...

El kravatıyla gerdeğe girme...

İkinci sözüm toplam maliyeti

13 milyon 250 bin lira olan bu

“rica”yı anında kabul eden yandaş müteahhitlere:

Siz bizi, ödediğiniz bu paranın cebinizden çıktığına inanacak kadar saf mı sandınız?

Ödediğiniz bu paranın çok daha fazlasını, “milletinin a...’sını”

belleyerek fazlasıyla çıkaracağınızı bilmediğimizi mi sanıyorsunuz?

Siz ne biçim özel sektör şirketi- siniz ki devletten talimat alıyorsu- nuz?

Kısacası padişahlığın bile bir

“racon”u vardı; ulufeyi, sadece kendi hazinesinden dağıtırdı!

Şimdiki arkadaş, müteahhit kra- vatı kullanıyor...

Ne diyeyim; hepinize iyi bay-

ramlar...

Allah bir dahaki bayramı padi- şahsız, gerçek bir demokraside ya- şamayı nasip etsin!

Amin...

Hani, AKP’yle olmayacaktı?

Soru HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan’dan Başbakan Ahmet Davutoğlu’na:

Ramazan ve Kurban bayramlarında bedava olan köp- rüler neden Noel, Paskalya, Roş Aşana ve Çarşamba Sor gibi dini bayramlarda ücretli oluyor? Devlet, dini ayrımcılık mı yapıyor?

GÜNÜN SORUSU

GÜNÜN İSYANI

Başbakan yıllardır tüm dünyada rezil olmamıza yol açan yüzde 10’luk seçim barajının aşağıya çekilebileceğini söylemiş...

İsyanım kendisine:

Ne bekliyorsunuz?

“Abdullah Bey’e soru sorma işi”ni, artık birlikte yerine getiri- yoruz. Bugün sıra okurlarımızdan Tamer Telli’de... Siz de bu ko- nudaki sorularınızın bu sütunlarda yayınlandığını görmek istiyorsanız mustafa0mutlu@gmail.com’a ya- zınız:

“Abdullah Bey... 

Hani siz Müslüman ve dürüst bir kişisiniz ya... Ne- den hakkınızda sorulan Hu- ber Köşkü, Arap Kralı’ndan gelen elmaslar, Kanlıca’daki eviniz, düğünlerdeki takılar ve Maslak Kasrı işgaliniz hakkında tek kelime söyle- miyorsunuz?

Bu mudur Müslümanlık?

Bu mudur dürüst kişilik?

Yoksa cevap vermenizi engelleyen biri veya birileri mi var?”

SÖZ SİZDE!

(156+72!)

17 TEMMUZ 2015, CUMA

3

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Milli- yet’ten Serpil Çevikcan’a açıklamalarda bulunmuş...

Soru: ‘Biz AKP iktidarını içeriden ve dışarıdan destek- lemeyiz’ noktasından geri adım mı atıyorsunuz? Devlet Bahçeli gibi ‘fedakarlık yaparız’ mı di- yorsunuz?

Demirtaş: Hayır bu feda- karlık değil, sorumluluktur. Bun-

dan kaçmamak lazım. Türki- ye’yi krize sokmayacağımızın sözünü verdik seçmenimize...

Bu sözü yerine getirecek bir pozisyon almamız lazım.

AKP’nin düşmanı da karşıtı da değiliz.

Özellikle son cümle; sırf

AKP’den kurtulmak için HDP’ye “emanet” oy veren- lere kapak olsun!

El kravatıyla bayram gerdeği...

halklailiskiler@aydinlikgazete.com Haz›rlayan: EZGİ HOTALAK

Mustafa MUTLU

mustafamutlu@aydinlikgazete.com

Bayramlar sevincin ve mutluluğun ulusça paylaşıldığı, barışın ve kardeşliğin egemen olduğu, dargınların barıştığı, birliğin ve dayanışmanın pekiştirildiği kutsal günlerdir . TÜRK-İŞ topluluğu adına, bu bayramın tüm insanlığa barış

ve mutluluk, ülkemize huzur ve refah getirmesini diliyoruz.

Tüm halkımızın ve üyelerimizin

Ramazan Bayramını candan kutluyoruz.

TÜRK-İŞ YÖNETİM KURULU

Bayram arefesi şehitliklerde buruk geçti. Aileler mezar başlarında gözyaşı dökerken onlarsız geçen bayramları saydı. Kimi ‘Vatan sağ olsun’ dedi kimi ‘fıtrat’a isyan etti

MERSİN Şehir Mezarlı- ğı’nda bulunan şehitlikte dün düzenlenen programda me- zarlara karanfil bırakıldı. Şe- hitlik ziyaretinin ardından pro- tokol üyeleri aynı mezarlıkta bulunan Özgecan Aslan’ın mezarını ziyaret etti. Özge- can’ın mezarına da karanfil bırakıp dua eden protokol üyeleri, daha sonra mezar- lıktan ayrıldı. Şehit aileleri de Özgecan Aslan’ın mezarını ziyaret ederek dua okudu.

OLCAY KABAKTEPE / ANKARA ŞEHİT Yarbay Ali Tatar’ın ailesi, bay- ram nedeniyle Karşıyaka Mezarlığı’ndaki kumpas şehitlerinin mezarlarını ziyaret etti. Amirallere Suikast davası nedeniyle 10 gün tutuklu kalıp serbest bırakıldıktan sonra hakkında yeniden yakalama kararı çıkınca başına tek el ateş ederek intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın ailesi Tatar’ın mezarına gitti. Ali Tatar’ın annesi Satı Tatar dakikalarca mezarın başında göz yaşı döktü. Satı Tatar, “Asker oğlum. Seni sadece biz kaybetmedik. Türkiye seni kay- betti” diyerek ağıt yaktı. Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar, “Şimdi de Murat’ın yanına gidelim” dedi. Balyoz şehidi Murat Özenalp 1 Mayıs 2014 tarihinde yaşamını yitirmişti. Tatar ailesi Murat Özenalp’in mezarına gidip çiçek bıraktı. Ahmet Tatar Aydınlık’a şunları söyledi: “Bütün suçla- rının, günahlarının bir bir ortaya kondu- ğunu, hükmü adil mahkemelerde hesap verdiklerini görmek istiyoruz. O günü gö- rüp Ali’ye, Murat’a, Cem’e kırmızı ka- ranfiller eşliğinde müjdelemek istiyoruz.

Kararlılıkla mücadelemizi devam ettiri- yoruz ve o günlerin çok da uzak olmadığını düşünüyoruz. Fakat bir Hak aşığının de- ğişiyle, şimdilik bayram bizden uzak.”

Kumpas şehitlerine

bayram ziyareti

Betül Yüksel

5 yandaki Cansu Karaçoban mezarlk çemesinden ie kapana doldurduu su ile babasnn mezarn sulad.

Şehitliklerde hüzün

Özgecan’a karanfil...

(4)

4

oplum

t

ANKARA İmsak03:36Güneş05:27Öğle 13:02 İkindi 16:56 Akşam20:25 Yatsı 22:06 İSTANBUL İmsak03:44Güneş05:39Öğle 13:17İkindi 17:13 Akşam20:43 Yatsı 22:28 İZMİR İmsak04:07Güneş05:54Öğle 13:25İkindi 17:16 Akşam20:43 Yatsı 22:20 Ankara: 32/12

a

İstanbul: 29/21

a

İzmir: 37/20

a

Antalya: 37/23

a

Adana: 36/23

a

Diyarbakır: 39/23

a

Erzurum: 27/7

a

Sivas: 22/7

a

Tunceli: 35/16

a

Trabzon: 26/20

h

Zonguldak: 27/18

a

Bursa: 33/15

a

Konya: 29/14

a

HAVA DURUMU

17 TEMMUZ 2015, CUMA

Haz›rlayan: ÖZLEM KONUR USTA halklailiskiler@aydinlikgazete.com

ETHEM GÖNENÇ

iegonenc@igemportal.org

SUYLA YOLCULUK

G

eçen yılın ha- ziranında ya- yınlanan “Ey halkım, doğanın sesine kulak ver!”

başlıklı köşe yazımı, bugünlerde yaşadık- larımızın önemi ne- deniyle güncelleyip, tekrar paylaşıyorum sizlerle.

ANADOLU KIRSALINDA OLANLAR

Son on yıldır, türlü

oyunlarla tarım ve hayvancılığımız yok ediliyor. Üretmek için direnen çiftçilerimiz; ya mazot, gübre ve ilaç fiyatları altında ezilip, aracı be- zirganlarca perişan ediliyor, ya da ekip biçmeden para verilerek, üre- timden uzaklaştırılıyor. Buğdayımızı, pirincimizi, pamuğumuzu, meyve- mizi, etimizi, sütümüzü yabancı di- yarlardan satın alıyoruz artık. Her- şeye rağmen çiftçimizin halen üre- tebildikleri de tarlasından üç kuruşa alınıp, yabancıların marketlerinde otuz kuruşa satılıyor. Tarım işçileri her tür haktan mahrum edilip, kö- leleştiriliyor.

Cumhuriyetin ilk yıllarından baş- layarak, halkımızın binbir emek ve alın teriyle kurulmuş olan tüm fab- rikalarımız, petrol, maden, enerji, iletişim ve haberleşme tesislerimiz üç kuruşa çoğu yandaşlara ve ya- bancılara, “özelleştirme” adı altında peşkeş çekiliyor. Yetmiyor, gözleri doymuyor; HES kursunlar, maden ocakları açsınlar, oteller, marinalar, yollar inşa etsinler diye tüm doğal güzelliklerimiz, ekolojik değerlerimiz, ormanlarımız, can sularımız, kıyıla- rımız da pazarlanıyor. Bunlara karşı çıkanlar terorist, gezici, çapulcu ilan edilip susturulmaya çalışılıyor.

Ama bizler “ben yanmasam, sen yanmasan nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diyen Nazım Hikmet’in yoldaşlarıyız, bunlardan yılmayız, halkımıza gerçekleri söylemeye de- vam ederiz!

DURMAK YOK

MÜCADELEYE DEVAM Ey halkım, sana çağrı yapmıştım;

“hergün erozyonla yitirdiğin verimli topraklarına, çölleşen ovalarına, sa- yıları giderek azalan hayvanlarına, ormanlarına, binbir derde şifa bit- kilerine ve kelleşmiş dağlarına, yok olan sulak alanlarına, derinlere çe- kilen yeraltı sularına, kurumuş pı- narlarına, derelerine, göllerine ve de artık balık tutamadığın, kıyıları yosunlarla kaplanmış denizlerine bakasın. Bakasın da bunları görüp, doğanın sesine kulak veresin” de-

miştim.

Sonunda başını kumdan çıkarıp;

Köroğlu’nun, Yunus’un, Pir Sul- tan’ın, Aşık Veysel’in ve de ovaları- nın, yaylalarının, dağlarının, ağaç- larının, börtü böceklerinin, derele- rinin sesini duydun! Bu neoliberal küresel ekonomik sistemin paradan başka şey düşünmeyen gözü dön- müş yandaşlarına “artık durun, yetti gayri, kimdur devlet, dev- let bizum sayemizde devlettur, ben halkım” diyerek; toprağına, suyuna, havana, doğana, yaylalarına sahip çıktın ve haykırdın “bizim derelerimizi sattınız, denizle- rimizi sattınız, şimdi dağlarımızı satamazsınız, doğanın kalbine birer hançer gibi saplanan HES’ lerinizi, madenlerinizi, otellerinizi, yollarınızı alıp, gi- din”.

Ey halkım, aman dikkat et! Bun- lar mehter takımı gibidir; zoru gö- rünce bir adım geri atar, fırsat bu- lunca iki adım ileri! Eğer mücadeleye devam etmezsen, Havva Ana de- ğişiyle elinden geleni ardına koy- mazsan, tüm bu yapılanlara doğanın tepkisi çok ağır olacak, bedelini ço- cukların, torunların ödeyecek bilesin!

Bak, bir süredir, daha önce yaşa- madığın sellerle mal ve can kaybe- diyorsun, yetersiz yağışlarla ürünü- nün hasatını yapamıyorsun, doğa uyarıyor seni. Yaşayarak anlıyorsun, bunun geri dönüşü de yok, düzelti- lemez, yerine yenisi konulamaz kaybettiklerinin. Nazım Hikmet de- yişiyle; acayipleşti havalar, bir gü- neş, bir yağmur, bir kar / ota, süte, ete ve de umuda ve hürriyete zehir yağıyor!

Bu yazımı koca yürekli Rabiye Özcanlara (namı diğer Havva Ba- cımıza) ithaf ediyorum, hadi rastgele onlara, mücadeleye devam!

Not: HES’ lere, madenlere, Yeşil Yol’a direnen yiğit kadınla- rımızı yerlerde sürükletenlere de bir çift sözüm var; keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner ve kim olursa olsun bu kararları veren herkesten, bu yaptıklarının hesabı birgün mutlaka sorulur!

Ben halkım, durun, artık yeter!

ASA tarafından 9 yıl önce Plüton’a uçmak üzere yola çıkan New Horizons, ilk verileri geçti. İnsansız uzay aracının çektiği fotoğraflar tüm dünyada heyecan yarattı. New Horizons, 16 ay boyunca dünyaya veri göndermeye devam ede- cek. Yeni veriler, yeni araştırma alanları açacak. New Horizons’un gönderdiği veriler, NASA’da 80 kişilik bir ekip ta- rafından inceleniyor. İçlerinde bir de Türk araştırmacı var. Orkan Mehmet Umurhan, 2 yıldır NASA’da New Ho- rizons ekibiyle birlikte. Umurhan’ın içinde bulunduğu yaklaşık 20 kişilik ekibin görevi Plüton’un yapısını ince- lemek. Umurhan’la gelecekte New Ho- rizons’tan neler beklediğimizi konuştuk.

 Öncelikle sizi tanıyalım.

Ankara’da doğdum. 1 yaşındayken ailem ABD’ye göç etmiş. Ailemin bir kısmı halen Türkiye’de. Daha önce Ka- liforniya Üniversitesi uygulamalı ma- tematik bölümünde ders veri- yordum. Plüton’la ilgili bu projede çalışmak üzere davet edildim. Zaten sıkılmıştım, ben de bu ekibe dahil oldum.

Bundan önce Sa- turn’ün uydularının oluşumu üzerine araştırma yaptık. Uy- duların nasıl oluştu- ğuna dair tartışma de- vam ediyor.

New Horizons araştırmasında kaç kişilik bir ekip var?

80 kadar bilim insanı, gelen verileri analiz ediyor. Uzay aracının yapımını üstlenen mühendisler var. Bir de aracın rotası üzerine çalışma yapan bir ekip.

Toplamda yaklaşık 200 kişi bu çalış- manın içinde.

İÇİ AKTİF OLABİLİR

 İlk aşamada hangi bilgileri elde et- tik?

İlk kez Plüton’un ve uydusu Charon’ın en ayrıntılı fotoğrafını aldık. Gelen verileri tartışıyoruz. Bu hepimiz için çok heyecan verici ve zevkli bir şey. Daha önceki tah- minlerimizin yanlış olduğunu gördük.

Yeni araştırma alanları açıldı. Öğrene- ceğimiz çok şey var. Küçük gezegenlerin jeolojik hareketlilikleri yoktur. Küçük oldukları için içten dışa yeraltındaki ısıyı daha kolay atarlar. Plüton’un yeraltı ısısını çok uzun zaman önce kaybettiği düşünülüyordu. New Horizons’tan gelen yeni veriler Plüton’un depremlere neden olan jeolojik hareketliliğinin halen var olabileceğini gösteriyor.

2 AY SONRA YENİ BİR KEŞİF

Verilerin 16 ay içinde elimizde olacağı söylendi.

Evet, her gün yeni verilere ulaşacağız.

Bu 16 ay boyunca devam edecek. Aracın anteni çok küçük. Bu da verilerin daha yavaş ulaşmasına neden oluyor. New Horizons, en kısa zamanda hedefe ulaşmak üzere tasarlandı. Daha büyük bir anten aracın yükünü arttırır ve hızını yavaşlatırdı.

Ne tür yeni verilere ulaşacağız?

Uzay aracı pek çok farklı alanda bilgi verecek donanıma sahip. Bir ekip atmos- ferini, bir ekip yer yapısı, bir ekip çekim gücünü inceleyecek. Plüton’un ince bir atmosferi var. Ama bu atmosferde hangi gazlar hangi oranda bunu bilmiyoruz.

Benim çalıştığım ekip Plüton’un evrimsel yapısıyla ilgileniyor. Yaklaşık 2 ay sonra uzay aracımız Kuiper Kuşağı’na ulaşacak.

Burası Plüton’un yörüngesinden daha uzakta güneş sisteminin en uçlarında yer alıyor. Burada çok büyük buz cisimler yer alıyor. Güneş sistemi oluşurken bu cisimlerle doluydu. Gezegenler bunlardan oluştu. Geri kalanlar Kuiper Kuşağı’na atıldı. New Horizons aracılığıyla geze- genlerin en eski, en özel halini görebile- ceğiz. Bir anlamda yaptığımız iş arkeo- loglarınkine benziyor.

NASA’NIN NEW HORİZONS EKİBİNDEKİ TÜRK ARAŞTIRMACI ANLATTI

Yeni rota

gezegenlerin evrimini

gösterecek Yeni rota

gezegenlerin evrimini

gösterecek Yeni rota

gezegenlerin evrimini

gösterecek Yeni rota

gezegenlerin evrimini

gösterecek Yeni rota

gezegenlerin evrimini

gösterecek Yeni rota

gezegenlerin evrimini

gösterecek

Plüton’a uçan uzay aracı New Horizons’tan gelen veriler, 80 kişilik araştırma ekibi tarafından inceleniyor. Türk araştırmacı Orkan Mehmet Umurhan, Plüton’un evrimsel yapısını inceliyor

N

ÖZLEM KONUR USTA

ozlemkonur@aydinlik.com.tr

PLÜTON’UN KALBİ

ORKAN Mehmet Umurhan, Plüton’un üzerinde görülen dev

kalp şeklinin nitrojen buz mad- desinden kaynaklanabileceğini söyledi. Umurhan, bunun şuan için bir yorum olduğunu da söz-

lerine ekledi.

Plüton’dan gelen son fotoraf, dalar

gösteriyor.

BAYRAM tatili için yola çıkanlar, TEM otoyolundaki yoğunluk nedeniyle zor anlar yaşadı. İstanbul boşaldı, trafik yoğunluğu şe- hirler arası yollara taşındı. TEM otoyolu ve D- 100 karayolunun Ankara istikameti Hereke ve Gebze mevkilerinde ulaşım zaman zaman aksadı. TEM otoyolu Gültepe mevkisinde sey- reden araç trafiğindeki yoğunluk, Kandıra gi- şelerinden sonra azaldı. Gebze Eskihisar İskelesi önünde, Yalova’ya gitmek isteyen ta- tilcilerin araçları da uzun kuyruklar oluşturdu.

TEM’in Bolu Dağı geçişi ile Bolu ile Ankara arasındaki kesimin Ankara yönünde araç yo- ğunluğu dikkat çekerken, trafiğin akışında sorun yaşanmadı. Ancak, zaman zaman meydana gelen kazalar yollarda tıkanmalara neden oldu. Karadeniz illeri ile bağlantıyı sağ- layan Gerede-Karabük arasındaki yolda yaşa- nan yoğunluk nedeniyle gişelerden çıkarak ilerleyen araçlar konvoya takıldılar. Yaklaşık 8 kilometrelik araç konvoyu oluştu., araçlar adım adım ilerledi.

TEM’DE BAYRAM TRAFİĞİ

(5)

‘Türkiye-Yunanistan tahkim davası lehimizde’

TÜRKİYE’nin dört yıl önce açtığı, BOTAŞ ile Yunanistan’ın milli şirketi DEPA arasındaki tahkim davası dün Paris’te, Türkiye lehine sonuçlandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, henüz açıklanmayan rakamın 100 milyon dolarlar dolayında olduğunu bildirdi.

Yıldız, davanın Yunanistan’a yapılan doğalgaz ihracatıyla ilgili olduğunu belirtti.

Yorgancılar: Ekonomi

dünün politikasıyla yürümez

EGE Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, bayram kut- laması için yaptığı açıklamada, küresel ve ulusal ekonomik koşulların yeni hükümet için hızlı davranılması gerektiğini ortaya koyduğunu belirtti. Yunanistan krizinin şimdilik atlatıldığına değinen Yorgancılar, jeopolitik ve ekonomik temelli belirsizliklerin ve risklerin arttığını vurguladı.

Ender Yorgancılar, ekonominin yavaşladığını, ihracatın gerilediğini, işsizliğin attığını, sanayide ara mallarıyla yatırım malları üretiminin gerilediğini,

istihdamın düştüğünü hatırlattı. Türkiye’nin dünün ekonomi politikalarıyla istenen ölçüde büyümesi mümkün görünmediğini belirten yor- gancılar, “Üretim ve ihracat temelli yeni bir büyüme stratejisine, bunun lokomotifi olarak yenilikçi sanayileşme modeline ihtiyaç var” dedi.

“Biz sanayiciler olarak üretim ve ihracat çekişli büyümenin, bunun için yeni bir üretim ve yatırım teşvik sisteminin acil ve öncelikli olduğunu, üre- tim-eğitim entegrasyonunda yeni ve radikal adımlar atılması gerektiğini düşünüyoruz.”

İran etkisiyle azalır

15 milyar dolar olan Türkiye-İran ticaretinin 2016 sonunda 30 milyar dolara çıkması hedefleniyor. Petrol ithalatının ise 105 bin varilden 140 bin varile ulaşması bekleniyor

17 TEMMUZ 2015, CUMA

5

Komşumuz İran

İ

ran Batılı ülkelerle nükleer anlaşmasını imzaladı.

Şimdi bu anlaşmanın dünyayı, İran’ı ve bölgemizi nasıl etkileyeceği uzun süre tartışma ve inceleme konusu olacak. Bölgemizin en güçlü ülkelerinden biri olan İran’ın ekonomisi BM tarafından uygulanan ambargo nede- niyle oldukça etkilendi. Ancak ambargoya rağmen ekono- mik yönden oldukça güçlü bir ülke.

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER Gayrisafi Yurtiçi Hasıla

Satın alma gücü paritesine göre 2012’de 1,29-2013’te 1,26-2014’te 1,28 trilyon dolardır. Dünyanın 19.büyük ekonomisidir.

GSYH’yı oluşturan ka- lemler şunlar: özel tüketim yüzde 52,9-kamu tüketimi yüzde 11,2- sabit sermaye yatırımı yüzde 28,1- stok- lardaki yatırım yüzde 1,1- mal ve hizmet ihracatı yüzde 23,8- mal ve hizmet ithalatı yüzde -17,1

GSYH’nın sektörler ba- kımından dağılımı ise şöyle:

tarım yüzde 9,1-sanayi yüzde 40,7-hizmetler yüzde 50,3 Reel Büyüme Oranı

2012’de -yüzde 6,6;2013’te - yüzde 1,9;

2014’te ise yüzde 1,5 olarak gerçekleşmiştir. Ancak am- bargo sonrası genel olarak ekonomisinin yüzde 20 ora- nında küçüldüğü çeşitli kay- naklarda ifade ediliyor

Sanayi üretimi büyüme oranı: yüzde 2,4’tür. Bu oran- la dünyanın 118.sırasında- dır.

Kişi Başına Düşen Milli Gelir

2012’de 17 bin, 2013’te 16.400, 2014’te ise 16 bin 500 dolardır.

Ulusal Tasarruf Oranı Son üç yılın ortalaması yüzde 49 ve dünya sırala- masında 6. durumda İşgücü

İşgücü 28,4 milyon kişidir.

İşgücünün sektörel dağılımı ise şöyle: tarım yüzde 16,3- sanayi yüzde 35,1-hizmetler yüzde 48,6.

İşsizlik oranı

Son birkaç yıldır işsizlik oranı yüzde 10’un üzerin- dedir. İşsizlikte dünyada 115.sırada.

Yoksul Nüfus Oranı 2007 verilerine göre nü- fusun 18,7’si yoksul. Gini katsayısı 44,5. (Gini katsayısı, bir ülkede milli gelirin dağılı- mının eşit olup olmadığını ölçmeye yarayan bir katsa- yıdır.)

Bütçe(2014 verileri) Vergi gelirleri GSYH’nın yüzde 15’i.

Bütçe gelirleri 60,46 mil- yar dolar.

Bütçe giderleri 63,25 mil- yar dolar.

Bütçe açığının GSYH’ya oranı -yüzde 0,7.

Kamunun borcu GSYH’nın yüzde 11,4’ü.

Borçlanma oranında dünya- da 150. sırada.

Enflasyon Oranı 2013’te yüzde 39,3,

2014’te ise yüzde 15,8.

Dış Ticaret

İhracatı 95,7, ithalatı 93 milyar dolar. Dünya sırala- masında ihracatta 16’ncı, it- halatta ise 49’uncu durum- da.

İhraç malları, yüzde 80’i petrol olmak üzere, kimya ve petrokimya ürünleri, mey- ve ve fındık, halı, çimento, maden cevheridir. İhracat yaptığı başlıca ülkeler: Çin yüzde 26,8, Türkiye yüzde 11, Hindista nyüzde 10,6, Japonya yüzde 7,3, Güney Kore yüzde 5,9.

İthal ettiği mallar, endüs- triyel malzemeler, sermaye malları, gıda ve diğer tüketim malları, teknik hizmetler. İt- halat yaptığı başlıca ülkeler:

BAE yüzde 35,8, Çin yüzde 18,6, Hindistan yüzde 6,4, Güney Kore yüzde 5,8, Tür- kiye yüzde 5,4.

Cari İşlemler Açığı 2014’te 28,88 milyar do- lar cari açık vermiştir. Dünya sıralamasında 36’ncı sırada- dır.

Döviz Rezervi 110 milyar dolar.

Dış Borcu

101,7 milyar dolar. Dün- ya sıralamasında 104.sıra- da.

Ülkeye Gelen Yabancı Yatırım Stoku

43,5 milyar dolar. Dünya sıralamasında 58.sırada

Bunun yanında yurt dı- şında İranlıların yatırım tutarı 4 milyar dolar.

ENERJİ

KAYNAKLARI Ham ve Rafine Edilmiş Petrol Üretimi

Günde 3.113 milyon va- ril. (1 bbl = 1 varil= 158.987 litre.)

Rafine dilmiş petrol üre- timi günde 1,87 milyon va- rildir.

Ham ve Rafine Edilmiş Petrol İhracatı

Günde 1,322 milyon va- ril. Dünyanın 6’ncı ihracat- çısı.

Günde 330 bin 800 va- rildir. Bunun yanında 180 bin 400 varil de ithalatı var- dır.

Doğal Gaz

İran 27,5 trilyon metre- küp doğal gaz rezervi ile Rusya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci rezervlerine sahip ülke durumundadır.

Hem kara hem de denizde doğal gaz yatakları bulunan İran, rezervde ikinci olmasına rağmen, üretim ve ihracatta iyi bir pozisyona sahip de- ğildir. İran’ın günlük doğal gaz üretimi yaklaşık 400 milyon metreküptür.

İç tüketimi yüksek olan İran’ın, dünya piyasasına arzdaki payı oldukça düşük- tür. İran’ın doğal gaz ihracatı dünyadaki toplam doğal gaz ihracatının yüzde 1’ini aş- mamaktadır.

Ambargodan sonra İran ekonomisinin çok gelişece- ğini ve bunun Türkiye için önemli bir katkı yaratacağını düşünmek ve buna göre dış politikamızı belirlemekte ya- rar var.

Hazırlayan: RECEP ERÇİN halklailiskiler@aydinlikgazete.com

konomi

e

RAKAMLARIN GÖR DEDİĞİ

pamukoglu@aydinlikgazete.com

Mustafa PAMUKOĞLU

dolar

2.6564  avro 2.8910  cumhuriyet altını BİST - 100

82.789

faiz

9.73

b. petrol

$ 57.69

  

657 TL 

EKONOMİ SERVİSİ

EGE İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, geçen yıl sonu itibarıyla 15 milyar dolar seviyesinde olan Türkiye-İran dış ticaret hacminin 2016 sonunda 30 milyar dolara çıkmasını hedefle- diklerini söyledi.

İran’la nükleer müzakerelerde an- laşma sağlanmasını değerlendiren Ünlütürk, ambargolar nedeniyle bu ülkeyle Türkiye arasındaki ticari iliş- kilerin, arzu edilenin çok altında ol- duğunu belirtti.

‘GELENEKSEL PAZARLARIN YERİNİ DOLDURUR’

İran, Türkiye’nin geçen yıl en fazla ihracat yaptığı 10’uncu ülke. Ambar- gonun kalkmasıyla İran’ın daha üst sıralara yükselmesi bekleniyor. Ün- lütürk, şunları kaydetti:

“Türkiye, 2023 yılı için 500 milyar dolar ihracat hedefi ortaya koymuş durumda. Geleneksel ihraç pazarla- rımızdaki ekonomik durgunluk ve siyasi kriz nedeniyle, İran, Türk ih- racatçısı için önemli bir hedef pazar olacak konumda. Tüm sektörleri-

mizde İran’a yönelik ticaret heyeti organizasyonlarının artacağına ina- nıyorum. İran, 80 milyonluk nüfusu, petrol ve doğalgaz gelirleriyle güçlü bir ekonomi. 2014 sonu itibarıyla 15 milyar dolar seviyesinde olan Türki- ye-İran dış ticaret hacminin 2016 so- nunda 30 milyar dolara çıkmasını hedefliyoruz.”

İhracatın, dış ticaretin artmasının cari açığın kapanmasına katkı sağla- yacağı kuşkusuz. Yaşar Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı Prof. Dr.

Durmuş Özdemir ise bu noktada petrole vurgu yaptı.

‘EN ÖNEMLİSİ PETROL’

Prof. Dr. Durmuş Özdemir, Tür- kiye ile İran arasındaki ticaretin son yıllarda düştüğünü anımsattı. An- laşmayla İran ve Türkiye’deki bankalar arasında nakit akışının şeffaf biçimde sağlanacağını be- lirten Prof. Dr. Özdemir, şu değerlendirmeyi yaptı: “Hep- sinden önemlisi, Türk lirası kullanılarak yapılan Türk petrol ithalatının 105 bin varilden 140 bin varillere ulaşması beklentisi. Bu,

Türkiye ekonomisindeki cari açığı olumlu etkileyecektir. İran’ın Türki- ye’ye petrol satarak elde ettiği gelirin de Türkiye’den yapacağı ithalatı art- tıracağı malum.”

Özdemir, İran’a Ege Bölgesi’nden tekstil ve hazır giyim, gıda, plastik malzemeler, mobilya, de-

mir-çelik, elek- trik ve elek- t r o n i k ü r ü n l e r gibi pek çok sek- törün ih- racat ya- pılabilece- ğini belirt- ti.

HASAN KOZGÜL

RAMAZAN’ın ardından gelen, adı üstünde “Şeker Bayramı” şekersiz ol- maz. Çikolata ve şeker fiyatlarını, bayram öncesi Eminönü esnafıyla ko- nuştuk... Her yıl bayram öncesi dolup taşan çarşılar bu defa boştu. Şeker ve çikolataları bir hafta öncesinden tez- gahlarına koyan esnaf da şikayetçiydi.

15 TONDAN 7 TONA

Mehmet Sarıçelik, bu yıl Ramazan ayında da fazla yoğunluk olmadığını anlattı: ‘’Çikolatalar tezgahta duruyor, kimse yüzüne bakmıyor. Şekerin kilosu 14 lira, çikolatanın kilosu 10 lira. Va- tandaş ne şeker alabiliyor ne çikolata.

Geçen sene 15 ton sattık bu sene ancak 7 tonu bulur. Vatandaş dışarı çıkmak bile istemiyor, eve yakın mar- ketlerden alıyorlar... Hükümetin hemen kurulması gerekiyor. Yoksa herkesi çok kötü etkileyecek.’’

Sinan Demir, şekercide çalışan bir emekli. O da Hükümetin kurulama- masından yakındı. ‘’Geçen seneye göre bu sene satışlarımız çok düşük. Bu sene kimse dışarı çıkmıyor. Zaten İs- tanbul’da bayramdan önce kimse kal- madı...’’

İlk defa bir bayramın bu kadar zayıf olduğunu anlatan Demir, söz- lerini şöyle sürdürdü: ‘’Hükümetin kurulamaması da insanları çok et- kiledi. Tüketici parasını harcarken çok düşünüyor. Bu durum piyasaya yansıyor... Biz emekliler, geçen sene bayramda çift ikramiye alırken şimdi 100 lira alacağız. Ben bu parayla

çocuğuma bayramda ne alabilirim?’’

‘GEÇEN SENE TIKLIM TIKLIMDI’

Ercan Kandemir de ‘’Bu sene bayram şekeri satılamıyor. Fiyatlar uygun olduğu halde tüketici alışveriş yapamıyor’’ dedi. Vatandaşın para harcarken çok tutumlu davrandığını belirten Kandemir, şunları söyledi:

‘’En büyük sebebi hükümetin ku- rulamaması. Bu durum küçük es- nafa ve bayrama yansıyor... Vatan- daş tatil beldelerine, memleketine gitti, sokaklar, tezgahlar boş kaldı.

Geçen sene Eminönü’nde adım atacak yer yoktu. Çok iyi satış ya- pıyorduk. Şimdi sokağın ta öbür ucunu görüyoruz... Çikolatalar tez- gahlarda öyle duruyor.’’

EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ KOORDİNATÖR BAŞKANI SABRİ ÜNLÜTÜRK:

Şekerci esnafın satışları YARIYA DÜŞTÜ

CARİ AÇIĞIMIZ

‘ULUSLARARASI Kardeş Şehirler Turizm Zirvesi’ Mersin Büyükşehir Bele- diye Başkanlığı’nın evsahipliğinde 13-14 Kasım’da yapılacak.

Mersin Turizm Platformu’nun Çuku- rova’yı pilot bölge olarak belirlediği ça- lışmalar kapsamında bu yıl ilk kez yapılacak olan Zirve’nin daha sonra her yıl bir başka ülke ve kentte düzenlene- ceği bildirildi

Dünya çapında ‘Kardeş kent’ ilişkisi olan 1400’ü aşkın belediyenin çağrıldığı etkinliğin kendi alanında bir ilk olduğu bildirildi. Konuyla ilgili olarak Mersin Bü- yükşehir Belediyesi’nde bir toplantı dü- zenlendi. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, tanıtım çalışmalarına örnek olacağını belirtti.

Kocamaz, Zirve’de, ‘Dünya Kardeş Kentler Birliği’nin temelinin de atılaca- ğını söyledi.

Burhanettin Kocamaz, turizm yoluyla ülkeler arasında barışın kurulup geliştiril- mesinin günümüzde daha da önem ka- zandığına işaret etti.

Mersin Sanayi ve Ticaret Odası Baş- kanı (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut, kentteki kurum ve kuruluşların sergile- diği eşgüdümün başka çalışmalara ve diğer kentlere örnek olacağını söyledi.

Mersin Turizm Platformu Başkanı Numan Olca, Mersin Büyükşehir Bele- diye Başkanı’nın iki yıl boyunca Dünya Kardeş Belediyeler Birliği’nin başkanlı- ğını üstleneceğini belirtti.

RUSYA Kültür Bakanı Vladimir Medinsky, ülke içinde tur satın alanlara yüzde 13 oranında vergi indirimi yapılacağını bildirdi. Bakan Medinsky Duma’da yaptığı açıklamada, Kültür Bakanlığı’nın hazırladığı yasa tasarısıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Rusya sınır- ları içinde tatil yapan yurttaşlara tur fiy- atının yüzde 13’ünü geri alma hakkı sağlanacak. Bu önlem eğitim maliyet- lerine yapılan vergi indirimine benziyor.

Böylece vatandaşların kendi ülkemizde tatil yap- maları sağlanacak.

Geri ödenecek 4, 5, 6 bin ruble insanların Kırım ve Türkiye arasında seçim yap- masını kolay- laştıracak.”

Kardeş kentler

Mersin’de buluşacak

Rusya’da

iç turizme destek

İstanbul Eminönü’nün şekerci esnafı, bu yıl bayrama buruk girdi. “Vatandaş parasını harcarken çok düşünüyor. Geçen sene adım atacak yer yoktu. Şimdi sokağın ta öbür ucunu görüyoruz...”

Vladimir Medinsky

(6)

6

mek

Yer altında dinleniyoruz;

Tedirginliğimiz ondan.

Seslerimizi dinliyorlar, Ölülerin katında biriktiriyorlar;

Suskunluğumuz ondan.

Bugün son sevişmelerimizi gözetliyorlar, her neyse..

Yarın düzenleyecekler aşklarımızı, Ner’deyse.

Huysuzluğumuz ondan.

Perdeleri kapatmalı mı?

Perdeyse.

Yaşamlarımızın, doğumlarımızın Tadı kaçmadan..

Gökteyse, yerdeyse, Bir şeyse.

Çarpık çizdiriyorlar, Karanlık yazdırıyorlar, Canından bezdiriyorlar..

Kırgınlığımız ondan.

Acı-acı güldürüyorlar..

Hırçınlığımız ondan.

Ağlamaca karamsarlık tütüyor Buram-buram

Konularımızdan..

Burukluğumuz ondan.

Bugünden tezi yok diyorum, Korkmadan, utanmadan Soyunup pazar enayiliklerini, Giyinip sevi giysilerini

Bir bayram denemesi yapmalıyız..

Sayılı günler başlamadan.

Böyle diyor Özdemir Asaf...

Ne dersiniz bir bayram denemesi yapmaya?

NE ZAMAN BAYRAM OLUR?

Karadeniz’de yapılıyor bu deneme. Doğa- sına, yaşadığı dünyasına yapılan saldırıya baş- kaldırıyor. Çıkartıyor üstündeki teslimiyet elbisesini, sayılı günler başlamadan tepkisini gösteriyor.

Havva Ana çıkartmış mesela o elbiseyi, ne de güzel yakışmış isyanın rengi...

Darısı işçi sınıfının başına. Metal işçilerinin başlattığı eylemin bir değişime evrilmesini dile- rim. Mesela kamyon kasasında bir mal gibi ta- şınırken ölmeye, yerin altına hiçbir önlem alınmadan girmeye, kadro vereceğiz diye şen- liklerde, törenlerde kandırılmaya, anayasal hak- kını kullanıp sendikaya üye olduğu için işten atılmaya, her bayrama çocuklarına bayramlık alamadan girmeye ve her seferinde patronun yanına kâr kalmasına isyan edeceği günleri gör- meyi isterim.

İşte o zaman da bayram olur.

Hadi bir bayram denemesi yapalım ve o öz- lediğimiz bayramları özlenir yapan erdemleri- mizi yeniden hatırlayalım. Komşumuz açken tok yatmadığımız günleri hatırlayalım. Direnen Karadenizlinin omzundan tutup horona katıla- lım; İşten atılan işçilere elimizi uzatalım, o ser- mayenin ürününü almayalım; kamyon kasasında ölmesek bile taşınmaya hayır diyelim.

Trafik terörü diye geçiştirilen ağır ve yasadışı ça- lışmanın insanların canına mal olduğunu göre- lim ve hesap soralım bu turizm şirketlerinden.

Bayramınız kutlu olsun...

17 TEMMUZ 2015, CUMA

Haz›rlayan: TARIK TEKGÖZLİ halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Şaka Değil

e

Esin TURHAN

esinergenc@gmail.com

EMEK DÜNYASI

BOLU’nun Göynük ilçesinde termik santral inşaatında kül kırma bandının üzerine düşen işçi 23 yaşındaki İmdat Akan yaşamını yitirdi.

Göynük’ün Himmetoğlu Köyü’nde bulunan termik santral inşaatında çalışan İmdat Akan, önceki akşam saatlerinde kül kırma bandının üzerine düştü. Parçalanarak ölen İmdat Akan’ın cesedi otopsi için Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

Göynük’ün Ahmetbeyler Köyü’nde oturan İmdat Akan’ın bir ay sonra evleneceği belir- tilirken, cenazesinin bugün Adli Tıp Kuru- mu’ndan alınarak toprağa verileceği kaydedildi.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

AYDINLIK / ANKARA

MİLYONLARCA kişi bayrama hazırlık ya- parken Karayolları Genel Müdürlüğü’nde ça- lışan taşeron işçileri bayrama bir gün kala kötü bir sürprizle karşılaştı. Bazı bölgelerde işçilere maaşlar ya ödenmedi ya da bir kısmı yatırıldı. İşçiler bu duruma isyan etti. Aydınlık’a konuşan işçiler, bayram öncesi kendilerine yapılanın insafsızlık olduğunu belirterek “Ta- şeron işçileri bayramda aç. Bize bayramı zehir ettiler” dedi. “Kadro beklerken maaşımızı dahi alamadık” diyen işçiler durumlarını şu sözle özetledi: “Bayrama şeker değil ekmek alacak paramız yok.”

AYDINLIK / ANKARA

MEMURLAR, enflasyon farkına, son iki dönem gerçekleştirilen sözde toplusözleşmeye, grev hakkının engel- lenmesine ve düşük ücret dayatmasına karşı Türkiye genelinde maaş bordro- larını yaktı. Ankara’da YKM önünde toplanan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), memurlara dayatılan düşük ücrete maaş bordrolarını yakarak tepki gösterdi. Kamu çalışanları eylemde “Sadaka değil toplusözleşme”,

“Güvenceli iş güvenceli gelecek” slo- ganlarıyla tepkilerini dile getirdi. KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Söz- cüsü Sultan Saygılı, AKP döneminde uğradıkları hak kayıplarına dikkat çekti.

TALEPLER AÇIKLANDI

Sözde toplusözleşme düzeninin iflas etini söyleyen Saygılı şu taleplerde bu- lundu: “Taşeron ve güvencesiz çalış- manın yasaklanarak insanca bir yaşam için herkese iş ve ücret güvencesi sağ- lanması. Ek ödemelerin emekliliğe yan- sıtılması. Artan oranlı gelir vergisi ada- letsizliğinin kaldırılması. Yaşadığımız ekonomik kayıpların telafi edilerek her- kese insanca yaşamı sürdürecek bir maaş ödenmesi. Toplumsal cinsiyet eşit- sizliğini derinleştiren, kadına yönelik şiddeti yaygınlaştıran politika ve söy- lemlere son verilmesi. Yerel hizmetler kolunda toplusözleşme yapılmasını en- gelleyici düzenlemelerin kaldırılması.

İşçi sağlığı ve güvenliği gerçek anlamda hayata geçirilmesi. Mobinge ve her türlü ayrımcılığa son verilmesi.”

AYDINLIK / ANKARA

TÜRK Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Makina Mü- hendisleri Odası (MMO) her ay hazırladığı sanayinin sorunları bülteninin 8’incisinde

“Metal İşkolunda Büyük Firmalarda Gelir Eşitsizliği” konusunu ele aldı. İktisatçı- yazar Mustafa Sönmez’in katkısıyla yapılan araştırmaya göre metal işkolunda katma değer içinde firma kârı yüzde 40 iken emeğin payı yüzde 17’de kaldı.

İstanbul Sanayi Odası (İSO), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri kullanılarak yapılan araş- tırmanın bulguları şöyle: “Mayıs ayında metal işkolunda yükselen işçilerin direnişi, üretimi de önemli ölçüde etkiledi. TÜİK verilerine göre otomotivde Mayıs üretimi

Nisan’a göre yüzde 21 geriledi. Diğer ulaşım araçları alt sektöründe de Mayıs ayında düşüş yüzde 21’i buldu.

Türkiye’nin en büyük 500 firmasının 178’i metal işkolunda yer alıyor. Bu fir- maların, en büyük 500’ün toplam cirosu içindeki payı yüzde 42.5’i buldu. Yine bu 178 metal firması, en büyük 500’ün toplam ihracatının yüzde 52.5’ini gerçekleştirdi.

Metal sektörünün büyük 178 firması, ilk 500’ün istihdam ettiği 640 bine yakın üc- retlinin de yüzde 26.5’ini bünyesinde ba- rındırıyor.

SENDİKAL ÖRGÜTLÜLÜĞE RAĞMEN ADALETSİZLİK

Sanayinin egemeni sayılan metal işko- luna ait 2014 verileri, brüt katma değerin dönem kârı ve ücret olarak paylaşılmasında oldukça büyük bir adaletsizlik olduğunu

ortaya koyuyor. Kabaca, brüt katma değer içinde kârın payı yüzde 40’ı bulurken, üc- retin payı yüzde 17’de kalıyor. Bu fark, büyük metal işyerlerinde sendikal örgüt- lülük olmasına rağmen yaşandı.

Brüt katma değer içinde dönem kârında ilk sırayı Ereğli Demir Çelik yüzde 110 ile alırken Mercedes Benz yüzde 68 ile 2’inci sırayı, İskenderun Demir Çelik ise yüzde 51 ile 3’üncü sırayı alıyor. İlk 10 firma içinde dönem kârını brüt katma değere göre en düşük gösterenlerin ise Koç Gru- bu’na ait Arçelik (yüzde 19) ile Ford Oto- motiv (yüzde 14) olduğu anlaşılıyor.

İskenderun Demir Çelik ve Ereğli De- mir Çelik gruplarında ücretlerin brüt katma değerden en düşük payı aldıkları ve ilkinde yüzde 8’in ikincisinde ise yüzde 13’ün altında kaldığı anlaşılıyor. Tofaş, Ford, Mercedes gibi otomotiv firmalarında

da ücretin brüt katma değerden aldığı pay ortalama yüzde 15 ile 18 arasında.”

İŞÇİLERİN TEPKİSİ

MMO’nun araştırmasının sonuç bö- lümünde şu satırlara yer verildi: “Bu bö- lüşüm çarpıklığı nedeniyle öncelikle oto- mobil fabrikalarında olmak üzere, ücretliler kendilerini temsil eden sendikanın bölüşüm konusunda yeterince doğru politika izle- mediğini düşünerek sendikayı protesto etmiş, ayrıca bu haklı tepkiyi anlayışla karşılamayan ve saygı göstermeyen işvereni de protesto ederek üretimi yavaşlatmış, yer yer durdurmuş ve seslerini tüm Tür- kiye’ye hatta Avrupa’daki işçi örgütlerine duyurmuşlardır.

Ücretlilerin mücadelesi demokratik kitle örgütlerince, demokrat kamuoyunca da hep desteklenecektir.”

Makina Mühendisleri Odası, geçen aylarda işçilerin direnişe geçtiği metal işkolunda yer alan firmalarda yaşanan gelir eşitsizliğini araştırdı. Rapor, kâr ve ücret paylaşımındaki büyük adaletsizliği ortaya koydu

Kârın payı yüzde 40

emeğin payı yüzde 17

METAL FIRTINASI İŞTE BU NEDENLE DOĞDU

Yurt genelinde bordro yaktılar

AŞKIN DEMİRTAŞ

BURSA’nın Karacabey ilçesinde bu- lunan Nestle Gıda Fabrikası’nda geçen yıl işten atılan işçilerin fabrika önünde başlattığı direnişte yeni gelişmeler yaşandı.

İşten atılan 28 işçiden 5’i verilen müca- deleler sonucunda daha önce tazminat- larını almıştı.

Ancak geriye kalan 23 işçi, bazı işçilerin işbaşı yaptırılmaması nedeniyle “Ya hep beraber ya hiçbirimiz” diyerek işverenin taleplerini geri çevirmişti. İşçiler bu ka- rarlılıklarını açlık greviyle ardından da fabrika önüne 4 ay önce kurdukları direniş çadırıyla sürdürdü. İşçiler bu mü- cadelede sonucunda işvereni masaya oturttu.

Yakın zamanda taraflar yine bir araya geldi. Görüşmeler sonucunda işveren, işten atılan 23 kişiden 10’unu işe almayı

kabul etti. Geriye kalan 5 işçiye de içeri- sinde kıdem ve ihbar tazminatı, mahke- menin vermiş olduğu sendikal tazminat ve belirli miktarda para bulunan bir paket sundu ancak diğer 8 işçiyi ise işe alınmayacağını bildirdi.

8 KİŞİ DE İŞE ALINACAK!

Bu teklifi değerlendiren işçiler, kur- dukları direniş çadırını şimdilik kaldır- dıklarını ancak bu mücadelenin para meselesi olmadığına dikkat çekerek, “İşçi onur mücadelesi veriyor ve işe girmek istiyor” ifadelerini kullandı.

Aydınlık’a konuşan Tekgıda-İş Sen- dikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlı- kaya da “Haksız yere işten çıkarılan ve tekrar alınmayan işçilerden geri kalan 8 kişiyi de işe almak zorundalar. Bizim mücadelemiz bu 8 kişiyi işlerine tekrar döndürmeden bitmeyecektir” dedi.

DİRENİŞ UMUT KAPISINI ARALADI

NESTLE Gıda’daherşeyHak-İş’ebağlı ÖzGıda-İşileişverenarasındaimzalanan topluişsözleşmesi(TİS)sürecindebaşla- mıştı.SendikanınhazırladığıTİStaslağını beğenmeyen işçiler kendi aralarındako- misyon oluşturmuş, komisyon işçilerin ortaktaleplerindenbirTİStaslağıhazırla- mıştı.Ancakbutaslak28işçininiştençı- karılmanedeniolmuştu.Sendika,işçilerin ortaktalepleriniiçermeyenbaşkabirtaslakla masayaoturmuşveişverenlehızlasözleşme imzalamıştı.Ardından28işçinindeişine sonverilmişti.İşçileriştenatılmadankısa birsüreönceÖzGıda-İş’tenistifaederek Türk-İş’ebağlıTekgıda-İşSendikası’naüye olmuştu. İşçiler, 1 Temmuz’da fabrika önündedirenişebaşlamıştı.

NE OLMUŞTU?

TAŞERON İŞÇİLERİNE bayramı zehir ettiler!

Bant üzerine düşen işçi feci şekilde can verdi

Ücret art talebiyle Mays aynda Bursa’da bulunan Renault’da balayan içi direnii birçok ildeki fabrikaya yaylmt.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gedik, 2008’den beri Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) ultra hızlı lazerleri kullanarak topolojik yalıtkanlar ve yüksek sıcaklık süper iletkenleri

Ald›¤› onlarca ödülü bura- da içerikleriyle anlatmak olas› de¤il, ama iki tanesi var ki… Bunlardan biri 2005 y›- l›nda Avrupa Birli¤i’nin verdi¤i en büyük bilim

Barbaros Bostan’ın yaptığı ve farklı disiplinlerden akademisyenlerin bir araya geldiği Türkiye’de ve Türkiye’den Oyun Çalışmaları, masaüstü oyunlardan

Giriş ile bağlantılı olarak birinci bölümde, anonim halk edebiyatı ürünlerin- den olan alkışların ve kargışların mitolojik kaynakları belirlenerek, bunların özellikle

Dış Türkler, bu bağlamda Türkistan Türkleri, Birinci Dünya Savaşı sırasında Os- manlı Devleti’ne destek için düzenli bir ordu gönderme imkânından mahrum idilerse

Aylan Kurdi ve ailesinin 2015 yılında çıktığı göç yolunda trajik biçimde hayatlarını kaybetmesi de yakın zamanda yaşanan büyük trajedilerden biridir ve bu

Ebedi ve kadir Tanrı, insanın sana kavuşmak için tüm gücü ve çabası senin Oğlun Mesih’in dünyaya gelmesinde kaynaklanmasını ve tamamlanmasını

Türkiye ekonomisinin bugünkü temel ekonomik sorunları daha önce de söz edildiği gibi düşük büyüme oranı, yüksek cari açık, yüksek bütçe açığı, yüksek enflasyon,