• Sonuç bulunamadı

ARKİTEKT MİMARLIK, ŞEHİRCİLİK, TURİZM DERGİSİ XXXIX. YIL İSTANBUL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ARKİTEKT MİMARLIK, ŞEHİRCİLİK, TURİZM DERGİSİ XXXIX. YIL İSTANBUL"

Copied!
49
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARKİTEKT M İ M A R L I K , Ş E H İ R C İ L İ K , T U R İ Z M D E R G İ S İ

X X X I X . Y I L

İ S T A N B U L

FİATI : 17,50 TL.

(2)

L'ARCHITECTE THE ARCHITECT

P E R I O D I Q U E D ' A R C H I T E C T U R E D ' U R B A N İ S M E e t d e T O U R I S M E

PERIODICAL PUBLICATION ON ARCHITECTURE, T O W N P L A N N İ N G A N D T O U R I S M

İ Ç İ N D E K İ L E R : :

No : 336 — 1969

• H a b e r l e r 139 D B i r Ofis binası, Mimarları î. ve N. ARTKOĞLU, 141 • L o n d r a Camii mi- m a r î p r o j e y a r ı ş m a s ı , 143 • D.G.S. Akademisi Şehircilik K ü r s ü s ü 1969 Salzburg yaz Akade- misi çalışmaları, 146 • Salzburg Milletlerarası güzel s a n ' a t l a r yaz Akademisi, 150 • İzmir F u a r ı n d a İ P R A Ş Pavyonu, Mimar Y. SAĞLIK OVA, 151 • Kapalı Spor Salonu ( E ş k i ş e h i r j Mimarları : N. Y A U P Y A N , O. SARAFOĞLU, 152 • Bir yaz evi, Mimar, O. SARAFOĞLU, 154 • A.B.D. M i m a r l a r E n s t i t ü s ü Başkanile bir m ü l a k a t , 156 • Şemsi P a ş a Külliyesi, Ar- keolog, E. YÜCEL, 157 • K ü l t ü r p a r k Arkeoloji Müzesi, Arkeolog, İ. T U N A Y 161 • Ha- berler, 162 • Yapıt ve Malzeme, Mimar N. E R O L , 163 • Haberler, 165 • A d a n a Ruh Sağlığı H a s t a n e s i m i m a r î p r o j e yarışması, 166 • K a s t a m o n u Göğüs h a s t a l ı k l a r ı h a s t a n e s i m i m a r î p r o j e yarışması, 172 Q B i b l i o g r a f y a ve piyasa f i y a t cetveli 180.

S O M M A İ R E : ,

• Nouvellers, 13G • Un immeubie Office, Architectes, I. et N. A R I K O Ğ L U 141 • Con- court dc n ro jet i n t e r n a t i o n a l pouı une mosguee ?. Londres, 143 • Seminaire d'ete 1969 de I'Academie des Beaux - A r t s de Salzburg, 146 • A propor du sömlnaire d'ete de I'Academie des Beaux - A r t s de Salzburg, 150 • Le pavillon I P R A Ş d a n s I'exposition de la Foire d'İzmiı, A r c h i t e c t e : Y. SAĞLIKOVA, 151 • Salle des s p o r t s â Eskişehir, Architectes : N. Y A U P Y A N , O. S A R A F O Ğ L U , 152 • Residence d'ete, Architecte : O. S A R A F O Ğ L U 154

• E n t r e v u e avec le president de I ' İ n s t i t u t des A r c h i t e c t e s de U.S.A., 156 • Complexe de Şemsi P a ş a , Archeol. E. Y Ü C E L , 157 • Le musee archeologique de K ü l t ü r p a r k a İzmir, Archeol. İ. TUNAY, 161 • Nouvelles, 162 • İmmeubie et m a t e r i a u x de construction, E c r i t p a r I'architecte, N. E R O L , 163 • Nouvel'es, 165 • Concours de p r o j e t de I'hopital p o u r les maladies m e n t a u x , â A d a n a , 166 • Concours de p r o j e t de I'hopital pour les maladies de poitrine, â K a s t a m o n u , 172 • Bibliographie et liste des prix de m a t e r i a u x de construction,

180.

C O N T E N T S :

• News, 138 • A Office building, A r c h i t e c t s : ı. and N. ARIKOĞLU, 141 • Architectural Competition about London Mosque, 143 • Salzburg S u m m e r Academy studies, 146

• Salzburg international Fine A r t s S u m m e r Academy, 150 • İ P R A Ş pavilion in İzmir Fair, Architect : Y. SAĞLIKOVA, 151 • Sport auditorium in Eskişehir, A r c h i t e c t s : N.

Y A U P Y A N , O. S A R A F O Ğ L U , 152 • A Sum n e r House, A r c h i t e c t : O. SARAFOĞLU, 154

• A talk with U.S.A. a r c h i t e c t s İ n s t i t u t e President, 156 • Şemsi P a ş a old Building Complex, Archeol. E. YÜCEL, 157 • K ü l t ü r p a r k archeological Museum, Archool. İ. TU- NAY, 161 • News, 162 • Building and m a ' e r i a l s , Architect : N. E R O L , 163 • News,

165 • «Adana» Psychology Clinic architec u r a ! competition, 166 • The A r c h i t e c t u r a l p r o j e c t competition cf lung sickness Hospital a t «Kastamonu», 172 • Bibliography and list of cost m a r k e t , 180

No : 336 — 1969

No : 336 — 1969

(3)

ARKITEKT

MİMARLIK, Ş E H İ R C İ L İ K VE TURİZM DERGİSİ Her üç ayda bir yayınlanır.

Adres : Anadolu Han No. 33 — İstanbul Tel • 22 13 07

K u r u l u ş u : 1931

Cilt : 38 No : 336 İmtiyaz sahibi ve başyazarı :

ZEKİ SAYÂR Mimar, D.G.S.A.

Umumî Neşriyat Müdürü : Mahmut İlhan GÖNEN

Mimar İ. T. Ü.

S E K R E T E R : Keti ÇAPANOĞLU Muhabirleri:

B. Amerika : Nezahat ARIKOĞLU Mimar D.G.S.A. — Fransa: Halûk TOGAY Mimar D.G.S.A. — İsviçre : Seyfi SONAD Mimar D.G.S.A. — İtalya : Dr. Baran ÇAĞA Mimar — İ s v e ç : Radi BİROL Mimar D.G.S.A. — F. almanya : Fasih METİGİL

Mimar D.G.S.A.

Abone ş a r t l a n :

Yıllığı : 50.— TL.

Altı aylığı: 27.50 TL.

Bu s a y ı : 17.50 TL.

Yabancı memleketler

için yıllığı : 60.— TL.

To : A R K İ T E K T

No. 33, Anadolu han Eminönü, İSTANBUL

Subscription rates : TURKEY Annual subscription Dollars 6.00

Single copy Dollars 1.75 Ali subscriptions, letters, photos, articles, advertisements ete. Should be addressed.

Abonnements p o u r l'etranger I an 6 Dollars Prix de ce n u m e r o 1.75 Dollars Pour tout payement et d e m a n d e des ren- seignements; ainsi que p o u r tout envoi des documents, tels que photos, articles, a n n o n . ces, bibligraphie â inserer, s'adresser â la Direction.

A R K Î T E K T Anadolu Han No : 33 Eminönü — İ s t a n b u l

ARKITEKT'İN KOLLEKSİYONLARI 1931 — 1935 beher cildi 50.— TL.

1936 — 1940 b e h e r cildi 45.— TL.

1941 — 1950 beher cildi 40.— TL.

1951 — 1968 beher cildi 50.— TL.

İlân tarifemiz talep üzerine gönderilir.

Yazı; foto; resim ve abone bedelleri ARKİTEKT'in adresine posta ile gönderil- melidir. Basılmayan yazılar iade edilir.

Adreslerini değiştiren abonelerin en geç bir ay içinde idarehanemizi h a b e r d a r etme.

leri lâzımdır. Aksi takdirde kaybolan der gilerden Müdürlüğümüz mesuliyet kabul etmez.

Haberler :

Orta Atlantik A. İ. A. Regional Kon- feransı :

U.İ.A muhabirimiz Nezahat ARIKOĞLU bildiriyor.

Kasım ayının 23 ü n d e başlayan 3 gün süren ve Amerikan İ n s t i t u t e of Architec- te'in (A.İ.A.) Batı bölgesi kollarının Kon- gresi olup bölge problemlerini eleştiren toplantı, b a ş a r ı ile sona ermiş bulunu- yor.

Bu başarı, tabiî sadece konuşmada, ye- mek saatleri ve kalitesinin gezinti yerleri- nin ve Ibinalannm seçilmesine m a h s u s kaldı.

Konu olarak Mimarın - Total involve- ment - Toptan ilişkisi - Kendi yaşantı çev- resi ile doğru ve sıkı ilişkisi - Toplum - Konut problemleri - E k o n o m i ve politik yapı - Toplum ve politika k o n u l a n . se- çilmiş kimseler t a r a f ı n d a n açıklandı ve eleştirildi. Talebelerden bazı grupların öğ- leden sonraki o t u r u m l a r d a ( m i m a r ı n ne amaçla çalıştığını nereye doğru gidildiğini sormaları, bazı öğreticileri gülümsetti.

Tenkitler yersiz mi idi, cevap ne idi? Yaş- lı m i m a r l a r en az ve en doğru konuşanlar oldu.

Gençler arasında ödül alanlar çoğun- lukta idi. Zenci bir yönetici renkli toplu- m u n sıkıntılarının sanıldığından fazla ol- duğunu. Kendi denemeleriyle açıkladı. Baş- ka bir kereste f a b r i k a t ö r ü resmî işlere gi- rince 2x2 nin 4 etmediğini, toplamın fazla çıktığını görmek zorunda kaldığını anlat- tı. Baltimore'un genç Belediye başkanı Alex_

a n d r o geçen seneler içinde bir çok öğretim ve sosyal işlerle bağı olan b i n a l a r için yapıl- ma kararı aldığını, çıkardığı h ü k ü m e t ya- pı bonolarım satamadığını, b u yüzden b i r hayli bina işinin geri bırakıldığını h a b e r vermesi; herkesin canını sıktı. Maryland Üniversitesi Mimarlık b ö l ü m ü yeni binası projesi hazır olduğu halde, b ü t ç e darlığı yüzünden, bir k e n a r a kondu. Dean ile yap- tığımız k o n u ş m a d a : Niçin yazın talebelere güzel bir hangar y a p t ı r m a k ve basit böl- melerle bir süre için genişçe yer sağlamak yönüne gitmek yararlı olmaz mı? diye sor- duk. Böylece öğrenci yazın iş b u l u r bir şey öğrenir. Oku! da ucuza geniş bir yapı el- de ederdi. Cevap olarak: Evet İngiltere'de böyle bir şey yapılmıştı! dedi.

Rusvadaki şehircilik kongrelerine F.A.

I.A. adına giden b a ş k a yaşlıca (Archibald C. Rogers) adlı bir m i m a r konuşmasile bize niçin kendi saatinin en son o t u r u m a alındığım pek güzel açıklamış oldu.

Diyordu ki, Bizler toplum işlerinden ön planda s o r u m l u değiliz. F a k a t önümüze gelen ve bize verilen toplum problemlerini önemle incelemek ve en iyi bir şekilde çöz

meğe uğraşmak zorundayız. İdare Yöne- tim İşleri siyasî işlerle çok bağlıdır. Mi- m a r bunları istediği gibi düzenliyemez.

Bize yine en sonunda alçak gönüllü bir anlayış ve t u t u m l a san'atkâr olmak, yapı- larımızı, iyi ve güzel y a p m a k t a n başka bir iş düşmüyor. Projelerinizi kaleme almadan derin derin düşünmek - içinde yaşıyacak kimseleri eleştirmek, onların sosyal, eko- nomik, psikolojik durumlarını, hissetmek bir = m u s t = kaçınılmaz bir ödev oluyor»

dedi. Bu b a k ı m d a n da mimar etrafı ile sıkı ilişki k u r m a k fildişi kulesinde hayale dalmayıp, gerçek ve ileri ihtiyaç ve zorun- lan gözönüne alarak çalışmak amacında olmalıdır, diyor. Gelecek 10 sene içinde VVashington'un 9,5 milyon kişi 'barındır- mak zorunluğunda kalacağını 2000 yılında dünya n ü f u s u n u n 2 misline çıkacağını - Şe- hirci Doksiadis'in yeni kitabında aralıksız kentlerin dünya yüzünü kaplıyacağmı, söy- lediğini düşünürsek, Mr Archibald C. Ro- gers'in: Allah sizlere yardımcı olsun şek- linde son verdiği sözlerine Amin demek- ten b a ş k a bir şey kalmıyor, gibi görünü- yor.

N. Arıkoğlu I | D.G.S. Akademisi Reisliğine Prof. Y.

Mimar Ahsen Yapanar seçildi:

Akademinin tüzüğüne göre, her iki yılda bir seçilmesi gereken Baş- kanlığına, bu yıl, Y. Mimarlık bolü m ü n d e n , Prof. Ahsen Yapanar seçil- miştir.

Yapanar'ı tebrik eder, görevinde başarılar dileriz.

ÖLÜM

| | D.G.S. Akademisi 1926 yılı mezunla- rından Y. Mimar Muzaffer Pulur ve- fat etmiştir. Pulur meslekî hayatını muh- telif memuriyetlerde geçirmiştir ve bir müddet Beyoğlu belediye fen işleri müdürlüğü yapmıştır.

! ] Heykeltraş Hüseyin Gezer devlet re- sim müzesi m ü d ü r ü oldu.

D.G.S. Akademisi reisliğinden ay- rılan Hüseyin Gezer d o l m a b a h ç e dev- let resim galerisi m ü d ü r l ü ğ ü n e geti- rilmi.ştir.Yeni görevinde, H. Gezer'e başa- rılar dileriz.

| | Ehemmiyetli bir T r a f i k Kazası geçi- ren Meslekdaşımız Samih Saim Ak- kaynak'a geçmiş olsun derken, sıhhat temenni ederiz.

| | Şehirci m i m a r E r t u ğ r u l Menteşe Bur- sa nazım plan b ü r o s u başkanlığına a t a n m ı ş t ı r . Menteşe b ü r o y u k u r m a k ve teşkilâtlandırmak için Bursaya git- miştir. Kendisine b a ş a r ı dileriz.

(4)

ARK. — 103

2 0 0 D E Ğ İ Ş İ K R E N K 2 0 D E Ğ İ Ş İ K E B A D

M O Z A İ K v e S E R A M İ K S A N A Y İ İ A. S.

Güvenebileceğiniz yegane kaplama malzemesidir

Atatürk Bulvarı, Emlâk Bankası Pasajı No.26 Aksaray 21 it • 22 66 25

İ s t a n b u l

boğaz köprüsü ihale ediliyor

Bayındırlık Bakanı T u r g u t Gülez, yaptı- ğı basın toplantısında Boğaz K ö p r ü s ü pro- jesini «en uygun ve d ü ş ü k fiatı» veren Al- man, İngiliz Hochtief . Cleveland firmasının kazandığını, vc bu f i r m a y l a inşaat konu- sunda görüşmelere çok yakında başlanaca- ğını, köprü temelinin m u h t e m e l e n ocak ayı sonlarında atılabileceğini açıklamıştır. Ba- kan bu konuda şu bilgiyi vermiştir :

«— Bu p r o j e boğaz k ö p r ü s ü , çevre yol- ları ve Haliç k ö p r ü s ü olmak üzere üç ayrı grupta mütalâa edilen ve Edirne — İsken- derun ekspres yolunun bir parçası olan pro- jedir, istimlâkler, çevre yolları, kavşaklar, Haliç k'jprüsii ile boğazdaki a s m a k ö p r ü

dahil, maliyeti azamî 1,5 milyar lira olacak- tır. Bunun 450 milyonu istimlâk bedelidir.

Sadece boğaz köprüsü için kabul edilen in- şaat projesi tutarı 22 milyon 097.277 dolar dövizi (104 milyon 849.465 lirası T ü r k . p a r a - sı olarak) toplam 303 milyon liradır. Bu meblâğ, boğaz köprüsünden alınacak ve araba vapurları ücretine eşit geçiş ücretiy- le, üç yıl içinde ödenecektir. Projenin t ü m ü için sarfedilecek, 1,5 milyar lira da masraf- lar çıktıktan sonra, geçiş ücretleriyle 8 . 10 yılda ödenmiş olacaktır. Böylece zamandan işletme masraflarından ve ekonomiden el- de edilecek kazançlardan başka k ö p r ü ve çevre yollan, millî bütçeye hiçbir yük tah- mil etmeden kendi kendini ödeyecektir.»

1970 başında temeli atılacak ve üç yılda tamamlanacak olan köprünün Beylerbeyi kapısına yerleştirilecek otomatik para top- lama kuleleri, geçen taşıtlardan geçiş üc- retini elektronik araçlarla alacaktır.

Boğaz köprüsünün, norma] olarak 2000 yılına kadar, taşıt geçiş ihtiyacımızı karşı- layabileceği hesaplanmaktadır Haliç köp-

rüsü ihalesiyle ilgili p r o j e çalışmaları da ilerlemiştir. K ö p r ü n ü n yakında ihaleye çı karılması beklenmektedir.

Boğaz k ö p r ü s ü için kurulan konsorsi- yomdan dış kredi olarak 75,9 milyon dolar sağlanmıştır.

P1 Ölüm :

D. G. S. Akademisi Y. Mimarlık bölü- mü 1929 yılı mezunlarından .Rıza Ş ü k r ü Duna Ankarada vefat etmiş- tir. Kardeşi Y. Mimar Kadri Duna ve diğer ailesi e r k â n ı n a ve meslekdaşları-

mıza baş sağlığı dileriz.

Duna m i m a r l ı k hayatına devlet b ü r o l a r ı n d a başlamış ve uzun yıllar Tekel inşaat şubesi m ü d ü r l ü ğ ü n ü ba- şarı ile ifa etmiş ve bir m ü d d e t ser- best olarak çalışmıştır

A R K İ T E K T

Meslekdaş ve okurlarına yeni vılda başarı ve sılılnt diler.

(5)

bir ofis binası

J. H. FILBERT INC.

Mimarları : İ ve N. ARIKOĞLU Statik : SMISLOVA and ASS, Elektrik ve m a k i n e : N I L E S and DAVID-

SON

İç tanzim : CHAMBERS COMPANY Müteahhit Firr.-.a : WHITING TURNER CO.

3 katlı 2403 m2 yeni ofis binası, 5000 m2 soğuk hava deposu ile yeni yükleme rampaları J. H. FILBERT INC. şirketinin Baltimore MD. deki s o f r a yağları ve ma- yonez fabrikasına iîavo edilmiştir. Arsanın darlığı, oto p a r k yeri ihtiyacı ve ofis ça- lışmalarının f a b r i k a ve işletmeciliği ile sıkı irtibatı yeni ofis binasının eski fab- rika ö n ü n d e ve ona yapışık yapılmasına sebep olmuşsada eski binada yeni bir ön cephe ilavesile bina ve tesislerin bütünlüğü temin edilmiştir.

B e t o n a r m e k a r k a s d-şarıda ve içeride tabiî rengi ile çıplak olarak gösterilmiş- tir.

Dış duvarlar ve içerideki ana duvar- lar çıplak tuğla bırakılmıştır.

İç bölme dıvarları alçı plakalar ile kaplı saç k o n s t r u k s i y o n d u r

Dış pencereler ve kapılar bronz renk- li aluminyum iç kapılar çelik kasalı cilalı ahşaptır.

Isıtma ve soğutma oldukça yeni bir metod olan Heat . P u m p sisteminde ya- pılmıştır.

?.l:c:

b'.,' cephe d;tavı

P L O T P L A N

vaaiyet planı

(6)

Binanın fonksiyonu ile kullanılan mal- zemenin cinsi ve kullanışı arasında biı ahenk k u r m a y a çalışılmış inşaat detay- ları daimî temizliği ve bakımı kolaylaştı- racak şekilde basitleştirilmiştir. Bina içe- risinde m ü h i m bir saha işgal eden dosya dolapları pencere a r a l a r ı n d a k i duvarla- rı dışarı itmek suretile meydana gelen boş- luklar içinde toplanmış bu suretle ofis sahasından kazam'dığı gibi binanın cep-

hesinde fonksiyondan nelme bir hacim derinliği elde edilmişdir. Pencereler ısı kaybını azaltmak ve lüzumlu dıvar saha- sını kazanmak, perde ve p a n j u r masrafı- nı azaltmak için dar ve kolonların iki ya- nında cephede lüzumlu ritmi içeride oda bölmelerini sağlıyacak şekilde tertiplen- miştir.

SIC TI ON

kaî p l a n l a n içeriden iki görünüş

(7)

Londra camii m i m a r î p r o j e

y a r ı ş m a / s i

1. ÖDÜL Mimar

Siı- Fredrick GİBBERD Londra

Türkivenin de katıldığı 22 devletin ba- ğışlarıvla meydana getirecek olan bu cami ve yardımcı tesisleri, U.İ.A. nın tas- vibinden geçerek 24 Mart 1969 da uluslar- arası bir yarışmaya çıkartılmıştır. İngiliz Kraliyet ailesi t a r a f ı n d a n bağışlanan arsa L c n d r a m n merkezî bir yeri olan Regent Park civarındadır.

Yarışmanın Asii j ü r i üyeleri:

1 — Profesör Sir Robert Matthevv (Mimar, E d i n b u r g Üniversitesi)

2 — M.A. Ahed (Mimar. Karachi . Pakistan) 3 — L. Blanco Soler (Mimar, Madrit - İs-

panya) yedek jüri üyesi

S. Rafael de la - Hoz Arderius (Mi- mar, Cordova - İspanya)

Din! Müşavir

Mohammed Amir Ahmed (Mahmuta- bad Raja'sı)

(8)

;aakei

GROUND FLOOk rıroı rLOOR 3243 LEVEL PLAN

THE PROPOSAL FOR THE LONDON CENTRAL MOSOUE COMPETITION RESIDENCE

: BASEMEMT' SECTION hnıı İlli II! 111 II mı ııııı

1"! III III İlli HIM

vaziyet planı

ELEVATION FROM OUTER CIRCLE LAVDUT PLAN

(9)

Program:

— Cami.

— 1000 kişilik k a p a l ı i b a d e t y e r i

— 300 kişilik k a d ı n l a r b a l k o n u

— Çok m a k s a t l ı salon

— 3000 kişilik açık i b a d e t yeri

— A b d e s t a l m a yerleri ve t u v a l e t l e r

— Yardımcı Tesisler:

— 50 kişilik o k u m a s a l o n u

— 50.000 ciltlik k i t a p d e p o s u

— î d a r e

— K a f e t e r i y a . m u t b a k

— 50 a r a b a l ı k o t o p a r k

— Lojmanlar:

— Muhtelif b ü y ü k l ü k t e 9 a d e t l o j m a n 15 Milletin 52 p r o j e ile katıldığı b u ya- r ı ş m a y a ; T ü r k l e r 14, İngilizler 11, Pakis- t a n l ı l a r 6, F r a n s ı z l a r 3, Mısırlılar 3, ve di- ğer Milletler de d a h a az sayıda p r o j e gön- d e r m i ş l e r d i r .

21 Ağustos 1969 da y a r ı ş m a sona er- miş 5 E k i m 1969 da j ü r i ç a l ı ş m a l a r ı n ı bi- t i r m i ş t i r .

3 5 2 5 LEVEL P L A N S C A L E

Netice:

1. M ü k a f a t : Sir F r e d e r i c k G i b b e r d ( L o n d r a ) 2. M ü k a f a t : Y a ş a r Marulyalı Y. M ü h . Mi-

m a r ( İ s t a n b u l ) Levent A k s ü t Y. M ü h . M i m a r ' ( İ s t a n b u l ) Y a r d ı m c ı m i m a r l a r :

W a l t e r M a c h a t e - K e m a l Tok- göz-Mahir Berk-Sevinç Berk- Metin Çetintaş-Semih Cinnioğ lu-Statik Müşavir: Şevket Koç Y. İ n ş M ü h e n d i s i

Arab B u r e a u f o r Designs a n d Technical C o n s u l t a t i o n s (Mo- h a m m e t T a h e r el G o w a n i CAİRO

3. M ü k a f a t : Vo T o a n ( e ş d e ğ e r ) Youssef C h a f a i

Driss Azebî (RABAT) 3. M ü k a f a t :

( e ş d e ğ e r )

lr«3«nt lodçgt

cp«n ar con^vgatien (court yrt ]

LADIES BALC

3 8 B LEVEL PLAN SCALE 1/100

(10)

D.G.S. AKADEMİSİ Ş E H İ R C İ L İ K KÜRSÜSÜ

1969 salzburg yaz akademisi çalışmaları

E m r e Arû G ü r k u t Uysal Yalçm Gültekin Yusuf Ak Pavlos Sguridis

eski şehir ve şato

Salzburg, Tunanın esas kollarından biri olan Salzaoh n e h r i üzerinde kurulmuş, Almanya sınıjrl yakınlarında, Avusturya'*

m n Salzburg federal devletinin başşeh- ridir.

Tarihi, XI. yüzyılda, b u g ü n k ü yerleş- menin yaslandığı iki tepeden biri olan Ho- h e n Salzburg'da şehir m o n o f o r m u , Fes- t u n g ' u n inşası ile başlar. Salzburg, daha ileriki yüzyıllarda b u kalenin dışına taş- mış, ilk nüve Şalzach'm sol kıyısında ku- r u l m u ş ve zamanla şehir Mönschberg ve Hohen Salzburg a r a s ı n d a şimdiki şeklini b u l m u ş t u r .

Eski şehirde, B a r o k p l u r a f o r m l a r ı m n çevrelediği k a r a k t e r i s t i k , tarihi meydanlar-

da; Residenz Platz, Dom Platz, Kapitel Platz, Mozart Platz gibi, canlı bir yaşan-

salzbıırg'un a v r u p a h a r i t a s ı n d a k i yeri

tı görülür. Salzach'ın sağ kıyısında Mi- rabelle sarayı ve bahçeleri, XVIII, - XIX.

yüzyılın neoklâsik ve eklektik yapıları yer alır.

Şehrin tarihi meydan ve yapılarının çok k o r u n m u ş olması, şehrin değişik k u r u l u ş devrelerini iyi yansıtması Salzburg'a ayrı bir karakter kazandırmıştır.

Salzburg, Mozart'ın doğduğu şehir olması nedeni ile de, b ü y ü k b e s t e k â r ı an- m a k üzere düzenlenen yıllık müzik ve kül- tür festivalleri ile, Avusturya'da b i r kül- tür merkezi haline gelmiştir.

Bu arada eski şehrin dokunulmazlığı, çevrenin verdiği imkânlar, b u g ü n Salz- burg'da diğer Avusturya ^şehirlerinde ol- duğu gibi, şehrin d ü ş ü k yoğunlukla ve lokal plânlarla, düzensiz şekilde h e r yöne

yayılması gibi bir tehlike y a r a t m ı ş t ı r . Birbirinden k o p u k yerleşmeler zaman- la merkezden u z a k l a ş m a k t a ve eski şehir ile bağlantılarını kaybetmektedir.

E n d ü s t r i bölgelerinin ıslah ve geliş- meleri, mahalli yaya ve t r a f i k sirkülas- yonları, demiryolu sorunu, yukarıdaki ana problemin yanısıra çözüm bekleyen prob- lemler arasındadır. Tarihi ve tabiî çev- renin kıymeti yönünden Salzburg şehrinin sorunları değişik şehircilik a r a ş t ı r m a l a r ı n a konu olabilir.

Ortaçağa ait şehir parçasının ilginç ve kuvvetli k a r a k t e r i n e karşılık, yeni yerleş- meler herhangi bir çekicilik göstermemek- tedir. Yaşayan bir müze olarak kabul ede- bileceğimiz eski şehir, yaz aylarında fes- tivale katılmağa gelenler dolayısiyle dol-

(11)

m a k t a , çeşiti «Mekanik virüsler» (*) eski şehri istilâ etmekte, şehrin tarihî meydan- ları bu virüsler nedeni ile yayaların elin- den ç ı k m a k t a ve k a r a k t e r l e r i n i kaybet- m e k t e d i r . Yayalar kendilerine ait yerleri zamanla parkinglere t e r k e t m e k t e d i r .

1969 yaz seminerinde; k o n u olarak mevcut eski şehrin yeniden organizasyonu ve gelecekteki gelişme sahalarına intibakı için Nonntaler k ö p r ü s ü ü s t ü n d e bir şehir

kapısı teklifi seçilmiştir.

Hallein istikametinde plânlanan geliş- menin ilk halkasını teşkil eden b u parça- da: Festival sahaları

Üniversite

Büyük mağazalar Bürolar

İ s k â n

Rekreasyon sahaları

Parking'ler . . . . plânlanmıştır.

(*) Prof. B a k e m a ' n m kullandığı bir tâbir.

Mevcut festival alanlarının, yeni plan- lanan alanlar ve üniversite ile beraber kul- lanılması teklif edilmektedir.

Yeni festival sahaları, diğer elemanlarla birlikte Salzach üzerinde Mönschberg - Ho- hen Salzburg f o r m u n a karşı bir k o n t r a f o r m meydana getirmektedir. Bir iskân bölgesi şehrin kuzeydoğusunda yer alacaktır.

bir etüd

(12)

bürolar, büyük mağazalar e t ü d ü n d e n b i r perspektiv

Salzburg güzel s a n a t l a r akademisi 1969 yaz semineri şehircilik çalışmalarında Türk g r u b u n u n birincilik kazandığım geçen sa- vımızda bildirmiştik.

Derece alan bu projeyi yayınlıyoruz. Bu yarışmaya Türk g r u b u olarak İ s t a n b u l D. S.

akademisi şehircilik k ü r s ü s ü n ü n b u r s u ile E m r e ARU, Y. GÜLTEKİN, G. UYSAL, Y.

AK ile kendi adına Pavlos Sguridis katıl- mışlardır.

Tiirk grubu başkanlığını E m r e ARU yapmış Proje, takdirle karşılanmış, kendi- lerine b i r e r belge verilmiştir.

gelişme planının kuşbakışı g ö r ü n ü ş ü

(13)

Yor'eşme bölümlerini gösteren kesitler ve silüetler

(14)

salzburg milletlerarası güzel sanatlar / a z akademisi

o SALZBURG — INTERNATIONALE SOMMERAKADEMIE FÜR

BILDENDE KUNST.

YAZAN:

PavLos SGURİDİS MİMAR İ.Y.Ö.M.M.O.

Oskar Kokoschka t a r a f ı n d a n k u r u l m u ş olan Akademi Salzburg şehrinin en eski kısmı h a t t a nüvesi sayülan Hohen Salz- burg'un kalesinde yer alır. Her yaz yüz- lerce s a n a t k â r ı celbeden b u Akademi Re- sim, Heykel, Mimarişehircilik, tiyatro de- koru, Çağdaş resim, litografi, orfevreri ve kreatif f o r m l a r konularını k a p s a r . Fes- tung (kale) denen bu 900 senelik çevre içinde 1969 yazında 34 milletin sanatkârı toplanmıştı. 22 Temmuz - 22 Ağustos ara- sında devam eden bu seminer b i r fııkiı alışverişi ve Salzburg şehrinin koymuş olduğu 25.000 ö.ş. değerindeki total ödül yüzünden bir milletlerarası y a r ı ş m a hava- sında idi. Bir ay boyunca Festung'un av- luları- ve tonozlarında her dilden sesler yan.

kılar. Festüng Salzburg'un tacı ve aynı za- manda be'irtici elemanı sayılır.

Bu ay zarfında b i r t a r a f t a n Festung'- da seminerler d e v a m ederken şehrin için- de müzik festivali yapılır. Yabancı gözü ile bu b i r organizasyon gibi görünüyorsa aslında kötü bir t e s a d ü f t e n b a ş k a bir şey değildir. Çünkü b u ay Salzburg şehri turizmi ve turistleri yüksek fiyatlarla is- t i s m a r eder. Festival biletleri aylarca ev- vel satılmış kapıları fraklı ve tuvaleti 25 TL olan en ucuz bilet bile b u l u n m a z . Böy- lece Mozart'ın vatanında müzik bulundu- ğu zaman asgari 50 şiling'e satılır veya...

Festungda bir t r a n s i s t o r d a n dinlenir. Bu d u r u m u bazıları kötü b i r organizasyon ve çözüm olarak nitelerler. Esasında çözüm

değ,il, çözümü b u l u n m a m ı ş b i r problem- dir. Bu problem k ö t ü olmakla b e r a b e r Akademinin Resim ve Mimarişehircilik se- minerleri için kuvvetli bir konu teşkil eder Ressamlar bu d u r u m u k ı n a r m i m a r l a r ise doğru çözüm şekillerini a r a r . Böylece mn- rr-1, estetik, teknik ve sosyoekonomik bir hevecan her iVî mes'e*1' harekete eecirir. Mimarişehircilikte b u b i r k o n u olmakla b e r a b e r bölgesel yönden incelersek şehrin bir t a r a f ı ile alâkalı olduğundan çevre problemlerinin sayısı içinde b i r yer işgal eder.

Salzburg'un çevre ve iç problemlerini b u yarının devamında t e k e r teker görece- ğiz. Akademinin Mimarişehircilik semine- rini 65 ten itibaren Prof. J. B. Bakema ida-

re eder. 22 Temmuz — 22 Ağustos arasında Bakema'nın yapmış olduğu k o n f e r a n s l a r ha- ricinde, filimler gösterilir tartışmalar, pro- je kritikleri, p r o j e çalışmaları ve sergiler yapılır. 22 Ağustosta en başarılı p r o j e seçi- lir diplomalar verilir ve herkes samimiyet içinde geçirdiği günleri geriye b ı r a k ı p yola çıkar.

... Şimdiye k a d a r yapılmış olan Mima- rişehircilik çalışmaları Akademi tarafın- dan yıllık şeklinde yayınlanır.

* * *

22 Temmuz 1969. Prof. Jacob Bakema seminere şu sözleri ile başlıyor:

... Dün'e ait herşey tecrübeye dayanır- dı kuvvet ve stabilite kantiteye bağlı idi.

Meselâ şu a n d a altında b u l u n d u ğ u m u z to- nozlar. Bugün ise, yarını b ü y ü k presizyon- la plânlama zamanıdır. Kuvvetimizin limit- lerini k o m p y ü t e r sayesinde ölçebiliyoruz, yo- la sokuyoruz ve b u yol b u g ü n bizi Ay'a gö- t ü r d ü . Y a n n d a h a ileriye, d a h a fazla presiz- yonla. Artık kuvvet z a m a n ve f a r mefhu- m u içindedir.

Bizim meslek de b u presizyon devresi ve perspektivi içinde y ü r ü m e s i n i bilmeli artık, tek m i m a r y o k t u r . Nasıl tek başına a t o m veya füze teknisyeni Nasa da çalışa- mıyorsa insanların y a ş a m a m u h i t i n i yara- tırken yalnız başımıza b u y r u k olamayız!

B u n d a n sonra ekip çalışması var. Bu ekip çalışmaları h e r z a m a n bizleri hatala- ra, s a p m a l a r d a n k u r t a r ı r . Meydana gelen eserin f o r m , fonksiyon, konstriiksyon eko- nomi, sosyoloji ve genellikle h e r yönden iyi bir nivoda durmasını temin eder.

Şimdiye k a d a r m i m a r i ve şehircilik ayrı iki yoldan y ü r ü m ü ş . Fakat son 6 - 7 sene içinde b u n u n a r t ı k iki ayrı meslek olmadı ğmı çoğumuz anlamış durumdayız.

Mimari ve şehircilik diye iki ayrı şey y o k t u r . B u n l a r m i m a r i complex içinde m i m a r i şehircilik yani <architecturcurba- nismus» adını alır. Diğer b i r adla geleceğin mimarisi... Bizim b u k o n u d a ödevimiz h e r z a m a n teknik, morale ve estetik olacak.

Bugün yarını plânlıyacağız. Dünün gelenek- lerinden şahsi k a n a a t l e r edineceğiz. Tec- rübeleri tartışıp, deneyip kabul edeceğiz

veya r e d edeceğiz. Bizlerin yolu basamaklı olacak b u l d u ğ u m u z u yuvarlıya yu varlı ya götürmeyeceğiz ve herşeyden evvel haya- tın, yaşamanın f a r k ı n d a olacağız. H a y a t şuursuz çalışmak demek değildir.

Hayat yaşamanın nedenini bilmek- tir. İnsan enerjisini ve limitlerini bilmek sonsuzla samimi olma yolunda şuurlu çalışmak... Çalışma esnasında Fikir ve Me- suliyetin çarpışması endividüel ve yaratıcı anları teşkil edecek. Bu mesuliyet eleman ve m e k â n l a r l a ihtiyaca ve suallere cevap v e r m e k t i r . Mekan m e f h u m u sadece f o n k s i yona bağlanamaz. Mekân, aynı z a m a n d a KİMİM? NEYİM? NEREDEYİM? suallerine cevap verecek nitelikte olmalı. Kısacası in- sanın psikolojik yönünü t a t m i n etmeli. Bu- nu da temin etmenin yolu f o r m l a r ve me- kânlar arasındaki değerleri ve m i k t a r l a r ı yani m e k â n l a r ı ve f o r m l a r ı kalite ve kan- tite bakımından karşılaştırmakla olur. KAR- ŞILAŞTIRMA HAYATIN ESASIDIR. İnsan ancak bu şekilde kimim? neyim? nerede- yim? suallerine cevap verebilir ve k o r k u ile a r a ş t ı r m a çabası içinde sonsuzla samimî olmaya çalışır...

Bugün m i m a r l a r ı n çoğu f o r m kavgası içinde kaybolmaktadır. Bu f o r m savaşına a r t ı k son vermeli. F o r m l a r arasındaki iliş- kiler ve onları y a r a t a n sebepler olduktan sonra hepsi geçerlidir. Çünkü mimaride f o r m l a r ve nesneler görsel değil. Görsel olan nesneler veya f o r m l a r arasındaki iliş- kilerdir... Şimdi de kendi vazifemizi mes- leğimizi kısaca tarif etmeye çalışalım.

Mimari şehircilik nedir?

Mimarî şehircilik h e r şeyden önce bir o r t a m hazırlamaktır. Bina inşaatına im- kân verecek fonksiyonel, s t r ü k t ü r a l , es- tetik ve disiplinli bir m e k â n y a r a t m a k t ı r . B u n u n vasıtasıyle sosyoekonomik f a k t ö r - lere yeni b i r yön vermektir. Bu çalışma- mızda m i m a r i mekânın b i r hayat taşıya- cağını ve üstelik kendisinde hayatın özel- likleri bulunacağını - u n u t m a m a k gerekecek.

Kısacası bir şehrin veya daha soyut an- lamda bir enerjinin doğduğunu veya var olduğunu d ü ş ü n m e k lâzım. Bu e n e r j i za- man içinde plânlı bir şekilde gelişir, olu- şur, değişir ve yerini başkasına terkeder...

(15)

ipraş f u a r

pavyonu - i z m i r

P R O J E : YILDIRIM SAĞLIKOVA MİMAR İTÜ

S T A T İ K : NECMİ ÜSTÜNEL MİMAR İTÜ TATBİKAT: GÜNGÖR AKKAN.

Şirket yetkili elemanlarının, demon- tabl 'bir sistemi arzu etmeleri ve b ü t ü n bir pavyonun tek bir vasıta ile istenilen yere nakli imkânını istemeleri b u pavyo- nun mimarisinde esas hareket noktası ola- r a k alınmıştır.

E.öyle bir arzuyu gerçekleştirmek için elde bir çok konstrüktif ve statik örnek- ler ve i m k â n l a r b u l u n m a s ı n a ve h a t t a son senelere ait l i t e r a t ü r d e çeşitli tatbikatla- r a rastlanmasına rağmen, işin süratle ta- m a m l a n m a s ı zorunluğu, m a d d î ve teknik imkânsızlıklar bu p r o j e n i n d a h a basit ve alışılagelmiş b i r statik sistemle çözülmesi yolunun seçilmesine sebep o l m u ş t u r . Bu sistem çelik kafes kiriş elemanlarının bir-

leşmesinden k u r u l m u ş t u r . Örtü olarak, çadır bezi kullanmış, bu malzemenin ışık geçirme özelliğinden istifade ile, bilhassa geceleri atraktif bir dış görünüş elde edil- mesi d ü ş ü n ü l m ü ş t ü r . B u n u n yanında for- m u n u n da dikkat çekici olması, teşhir

edilen p a n o ve eşyanın k o n u dolayısiyle pek çekici olmaması yüzünden, bilhassa istenmiştir. Böylece ortaya b i r kürre çık- mıştır ki, bu petrol rafinerilerinin en ka- rakteristik görünüşlerinden olan kürevi va- kit t a n k l a r ı n d a n esinlermiştir.

i l

muhtelif görünüşler

(16)

kapalı spor salonu

projesi - Eskişehir

Mimari Proje: Nişan Yaupyan, Osep Sarafoğlu (İ.T.Ü)

Statik: Adnan Çakıroğlu, Enver Çet- meli

Tesisat: Haçik E r a m Elektrik: Bülent Cedetaş

Mesleki Kontrollük: Nişan Yaupyan, Osep Sarafoğlu

İ n ş a a t Alanı: 2548 m2

1959 yılında yarışmaya çıkarılmış olan Eskişehir Atatürk Spor Sitesi k o n u s u n d a birinci ödülü kazanmış olan projede; Ka- palı Spor Salonu S t a d y o m u n batısında is- timlak edilccek arazide teklif edilmişken, İdarenin bu araziyi istimlak edemeyişi üze- rine, stadyom ile Atatürk caddesi arasında kalan sahada inşa edilmek oizere müellif- lerince yeni bir p r o j e düzenlenmiştir.

rnake*

s*»».- *»*» *ES"

Zemin kat planı

(17)

Projede Spor Salonu yapısı 3 bölüm- den meydana gelmiştir.

1 — Giriş ve Fuaye 2 — Salonu

3 — Tesisler Giriş ve Fuaye:

Seyircilerin s t a d y u m önündeki mey- d a n d a n r a h a t ç a spor salonuna girebilece- ği bir hacim olup ayni z a m a n d a f u a y e ola- rak da kullanılacaktır. Stadyom gişeleri spor salonu için de kullanılacaktır. Ze- min altına b ü f e ve seyirci W.C - lavabola- rı k o n m u ş t u r .

Spor Salonu:

1500 o t u r m u ş seyirciyi alan salon ta- m a m e n t o p r a k zemine o t u r m a k t a d ı r .

Seyirciler oyun sahasının kuzey yönü- ne o t u r t u l m u ş t u r . Bu suretle tabii ışık ve sirkülasyon problemleri en basit şe- kilde hallolmaktadır. Salonun yan ve üst ö r t ü s ü kırılmış ve kademelendirilmiştir.

I

S t a d y u m ve kapalı spor salonu

kısmı b o d r u m k a t

zemin k o t u n a idare odaları, küçük bir kon- f e r a n s salonu, güreş a n t r e n m a n salonu, ha- kem odaları, gazeteciler ve radyo spiker leri odaları k o n m u ş t u r . Bu kısım ayrı b i r girişle halledilmiştir.

Salon üst ö r t ü s ü hariç, yapı betonar- me k a r k a s t ı r . Salon ü s t ü açıklığı, çelik kafes virendel kirişleri ile taşınmaktadır.

Kiriş a l t l a n ö r t ü s ü ahşap, üst ö r t ü ise bakırdır. Spor Salonu duvarları iç ve dış- ta suni taş plaklar ile kaplanacak, a r a l a n hafif beton dolgu ile doldurulacaktır.

— Halen 25 000 kişilik f u t b o l stadyo- m u n u n 10.000 kişilik açık tribünler kısmı inşa edilmiştir.

Bu şekilde elde edilen kuzeye yöneltilmiş pencerelerden salonu ve oyun sahasını ay- dınlatan f a k a t seyircinin gözüne direkt gelmeyen tabiî ışık elde edilmektedir. Plan- daki b u kırıklıklar ise s p o r salonu ile inşa edilmiş stadyomun açık tribünleri eğ- risi a r a s ı n d a ahengi t e m i n e t m e k t e d i r .

Seyirci sirkülasyonu, taşıyıcı s t r ü k t ü r ekonomisi ve bina irtifaı problemlerini en uygun bir şekilde halledebilmek için - ze- min suyunun tabii zeminden 4 - 4,5 m aşa- ğıda b u l u n m a s ı n d a n da faydalanılarak oyun sahası 2,50 m zemine gömülmekte- dir.

Tesisler:

S p o r c u l a n n soyunma, y ı k a n m a ha- cimleri salon ile ayni kota yerleştirilmiş,

* maket

(18)

Proje ve K o n t r o l : Y. Müh. Mimar

Osep SARAFOĞLU i

S t a t i k : Yalçın Kaya ' Tesisat: Haçik E r a m ,

Elektrik : Bülent Cedetaş !

Yapı Alanı: 540 m2 r"

İnşaat m2 maliyeti: 500 T.L ı

kat planlan

bir yaz evi kum bur gaz

Şose ile deniz arasındaki kot farkı aza- mi şekilde değerlendirilmiştir. İstenen yüklü program, üst katta konsollarla hal-

ledilerek deniz ve kumun binanın içine kadar n ü f u s etmesi, hacimlerin tîlbiaijla kaynaşması düşünülmüştür.

Program : Kalabalık 4 ailenin yazın ika- met edeceği ve tabiattan faydalanacağı 4 a p a r t m a n olarak verilmiştir.

Planlama : Belediye h u d u t a n haricinde- ki, Edirne Sürat yoluna paralel Şose ve deniz arasındaki 15X26 m-lik bu arsada, mevcut i m a r nizamı yoktur. Komşu bina- lar, bitişik nizamda ve 3-4 katlıdır.

Bu binanın vaziyet planlamasında; ay- rık nizam (ön bahçe ile kumsal bağlantı- sı bina dışından temin etmesi) ve Şose- den 2 katlı olması şehircilik anlayışı ba- kımından uygun görülmüştür.

İhtiyaç programında verien 4 apartma- nın planlanmasında, u f k i çözüm yerine şakuli çözüm - duplex tipler tercih edil- miş ve böylece dördünün de eşit değerde kumsal ve denizden faydalanması öngö- rülmüştür. Bu şekilde, müstakil tatil ev- leri atmosferi de temin edilmiştir.

(19)

Binanın vazm kullanılacağı d ü ş ü n ü l e r e k , b ü t ü n hacimlerin dışa açık ve f a k a t gü- neşten m a s u n ve iki yönden tabii hava sirkülasyonu b u l u n m a s ı n a bilhassa d i k k a t edilmiştir. İç hacimlerin fonksiyonu dış f o r m l a r d a ifadesini b u l m u ş t u r .

Fonksiyon Ş e m a s ı : Yol k o t u n d a n girişte;

gardrop, WC, M u t f a k ve d a i m i gölgede ge- niş bir terasa k a p ı l a n ile açılıp birleşen Salon, evin en çok dolaşılan y a ş a m a hacim, leridir.

Alt k a t t a ise; deniz ve k u m s a l a açılan ıslak hacimler; duş, WC, i s t i r a h a t odalsı, çamaşırlık vardır. Aynca, serin yaz gece- leri için piknik için şömine - ocak düşü- n ü l m ü ş t ü r .

Üst k a t t a ise; yatak odaları, b a n y o ve kuzey terası planlanmıştır. Bina içindeki m i n i m u m e b a t t a dairevi merdiven b ü t ü n katların bağlantısını sağlar. K u m s a l d a k i dış merdiven ise ıslak ayak sirkülasyonu içindir.

İ T i f o s s ^

sokak cephesi

155

(20)

A . B. D.

m i m a r l a r enstitüsü başkanile yapılan bir mülakat

<21.000 üyesi olan Amerikan Mimarlar E n s t i t ü s ü Başkanı George E. K a s s a b a u m

ile yapılmış bir m ü l â k a t ı yayımlıyoruz.

George E . K a s s a b a u m b u tmülâkatm- da an'anevi A m e r i k a n m i m a r i s i n i sarsan yeni sosyal ihtiyaçların m ü n a k a ş a s ı n ı yap- m a k t a d ı r .

SORU: M i m a r l a r İ s k â n ve Şehircilik gibi ciddî b i r problemli h a l l e t m e k yetki- sine sahip değil midirler? Eğer daha faz- la yetki sahibi olmak istiyorlarsa politik alanda güçlenmeleri gerekli diye mi dü- şünüyorsunuz?

CEVAP: Elbette, Mimarlar ve b u konuy- la ilgili h e r k e s bilmelidirki, biz bir şehi- rin problemlerini d a h a güzel binalar inşa e t m e k l e veya sadece iyi b i r e r m i m a r ol- maya çalışmakla halledemeviz. A.İ.A Baş- kanı olarak b e n i m çalışmalarımın b ü y ü k bir kısmı m e s l e k d a ş l a r ı m m sosyal ve po- litik alanda da söz sahibi olmalarım teş- vike yöneltilmiştir.

Mimarlar b a ş k a hiç b i r zümrenin ye- tiştirilmediği ve m u k t e d i r olmadığı bir şekilde b i r şehire hayat verecek güce sa- hiptirler. İ n s a n l a r içinde yaşadıkları, öğ- r e t i m y a p t ı k l a r ı , (ibadet jettikleri binala- r ı n etkisi altında kalırlar. Bu sebeple Mi-

m a r l a r teknik u s t a l ı k l a r ı n d a n d a h a fazla vasıflara sahip olmalıdırlar.

Amerikan M i m a r l a r ı b i r sitenin, ara- zinin kullanımı h a k k ı n d a avan projelerin yapılmasını b a ş k a l a r ı n a b ı r a k a r a k büro- larında r a h a t k o l t u k l a r ı n a gömülüp otur- mayı tercih etmişlerdir. Onlara sadece in- şaatı d a h a güzel, d a h a s e m p a t i k y a p m a k

k a l m ı ş t ı r . Avan p r o j e yapımlınia katilma- nın sadece iki yolu vardır: Ya çok zengin, ya da politik olmak. Amerikan Mimarları gerçek b i r e r M i m a r o l a m a m ı ş l a r d ı r . Sa- dece m i m a r i n i n çekingen b i r e r yardımcısı olarak kalmışlardır. Şimdiye k a d a r hiç b i r m i m a r , b i r eyalet Valiliği, b i r Başkanlık koltuğuna o t u r m a m ı ş t ı r . Ben, Senatör veya Temsilci seçilen hiç b i r Amerika Birleşik Devleti Mimarı t a n ı m ı y o r u m . Sadece iki şehirin Belediye B a ş k a n ı Mimardır. Ve h a t . ta İ d a r i hev'etler, komisyonlar. Okul İ d a r e Birlikleri, a r a s m d a dahi M i m a r l a r yer al- m a m ı ş t ı r .

SORU: Bir Mimar b i r m e m l e k e t i n bü- yük şehirlerindeki Gecekondu mahallele- rinin (rehabilitasyon ıslahında ne derece etkili olabilir?

CEVAP: Çok zor b i r soru. Bu k o n u d a herkes bizi iğneleyip d u r u y o r . F a k a t İkin- ci Dünya Savaşından b u y a n a f a k i r aile-

lerin iskânında öğrendiğimiz tek şey var- sa; o da b i r M i m a r olarak m ü d a h a l e edip- te «İşte Siz b u şekilde yaşayacaksınız»

denemiyeceğidir. Amerika Birleşik Dev- letleri sosyal meskenler p r o g r a m ı b u n u denemiş ve b a ş a r a m a m ı ş t ı r .

St. Louis, Missourideki benim kendi f i r m a m kritiklerce övülen m i m a r î mec- m u a l a r d a yayınlanan sosyal meskenlerim plânlarım yaptı. F a k a t p r o j e başarısızlı- ğa uğradı, ç ü n k ü içinde yaşayacak olan insanlarla ilişkiden y o k s u n d u . K a p ı tok- maklarını, muslukları, ışıklandırma te- sisatını, renkleri hep ben seçmiştim. Ev sahiplerinin kişiliklerini yansıtabilecekleri, gururlanabilecekleri hiç birşey kalma- mıştı. Onların yerine b ü t ü n kararları ben vermiştim.

Yine b u p r o j e n ü f u s kesafeti fazla olan aynı seviyede b i r çok insanı bir ara- ya getirmişti. Neticede, b u f a k i r zümreyi bir nevi tecrit etmiş oldu ve üstelik bu onların fikirleri ve müsaadeleri a l ı n m a d a n zorla kabul ettirilmiş oluyordu.

Yapacağımız ilk şey gecekondu ma- hallelerine gitmek ve «Biz sizin için ne yapabiliriz, ne şekilde v a r d ı m edebiliriz»

diye sormak olmalıdır. Onlara kapı önüne bir sundurma, b i r oda ilâvesi vesaire gibi ufak meselelerinde yardımcı olmamız ge- rekir. Bu şekilde biz onları anlamaya ça- lışırken onların da itimatlarım kazanabi- liriz.

SORU: Amerikan Mimarlarının mes- leki çalışmlaları daha ziyade şiehlirlerdeki hayat seviyesinin kalitesinin yükseltilmesi yönünde midir?

CEVAP: Tamamiyle. Amerikalılar kül- türel bir olgunluğun neticesi olarak b i r mazileri bulunduğunu i d r a k etmiş vazi- yettedirler. Eski binaları k ö r ü k ö r ü n e tah- rip ettikleri takdirde çok şey kaybede- ceklerini şimdi biliyorlar. Bir şehirde eski ve yeni bir biriyle kaynaşmışsa, geçmiş- ten şimdiye bir devamlılık görülebiliyor- sa, b i r şehrin zenginleşebileceği h a k k ı n d a u m u m î b i r kanaat vardır. Bir şehrin şah

siyeti olmalıdır. Bunu elde e t m e n i n b i r yolu da geçmişteki iyi binaları m u h a f a z a edebilmektir. Netice olarak, Amerikan Mi- m a r l a r Enstitüsü (A.İ.A) ilk defa olarak restorasyon ve muhafaza projelerini des- teklemektedir. Bunun iyi b i r örneği Louis H. Sullivan'ın 1889 da Şikago, lllinois'te

inşa ettiği Auditorium Theater binasını k u r t a r a b i l m e k için yapılan başarılı çalış- m a d ı r . Nitekim, M i m a r l a r ve Aydınlar bu binanın Şikago için b ü y ü k b i r kayıp ola- cağını söylemelerine ıkadar Şehir Yetki- lileri onu yıktırıp yerine b i r P a r k - G a r a j yaptıracaklardı.

SORU: Yeni Şehir düzenlenmesi h a k k ı n d a ne d ü ş ü n ü y o r s u n u z Amerikan Şehircilik b u h r a n ı n a bir çözüm m ü d ü r ?

CEVAP: Çözümlerden b i r tanesidir.

Ve ben b i r tanesini tebarüz ettireyim. Ye- ni b i r şehir y a r a t m a k o k a d a r güçki ben Federal H ü k ü m e t finanse etmedikçe Ame- rikan Birleşik Devletlerinde yeni bir şe- h i r d a h a görebileceğimi z a n n e t m i y o r u m .

Ben, en iyi çarenin Amerikan toprak- larına serpiştirilmiş binlerce şehirin ye- nileştirilmesi olduğu k a n a a t m d a y ı m . Yeni b i r şehirde yeni b a ş t a n inşa edilmesi ge- rekli b ü t ü n yollara, kanalizasyona ve ida- rî teşkilâta sahip olan eski şehirlerin b u a v a n t a j l a r ı n ı göz ö n ü n d e b u l u n d u r a r a k ekonomik politikanın yeni i m k â n l a r ı n d a n

faydalanıp, b u eski şehirleri b ü y ü k şeh- rin m e t r o p o l i t a n ve n ü f u s kesafeti fazla alanlarından n ü f u s çeken b i r e r h a r e k e t merkezi olarak kullanmanın d a h a iyi ola- cağını zannediyorum.

SORU: P r e f a b r i k e ve endüstrileşmdş iskân h a k k ı n d a ne d ü ş ü n ü y o r s u n u z Şe- hircilik problemine b i r çözüm m ü d ü r ? Kullanış sahası geniş midir?

CEVAP: Mesken b u h r a n ı n a çare ola- bilme gayesiyle kulllanış sahlasının geniş- lemesi gereklidir. F a k a t Mimarlık mesleği b u n a hazır olmasına r a ğ m e n k a m u n u n ha- zır olduğu k a n a a t m d a değilim.

F a k a t yine t e k r a r edeyim ki, mesken yapımını endüstrileştirmek başlı başına şe- hircilik probleminin bir çözümü değildir,

tıpkı yeni şehirlerin b i r çözüm yolu ol- madığı gibi...

Bir yeni binanın maliyetinin sadecc yüzde on dokuzu arazi üzerinde sarfedi'en iş gücü- ne aittir Bu sebeple iş gücünü azaltan vcni b i r teknik yaratılsa, diyelim ki, iş gücünü v a n y a n v a azaltsın, b u oldukça ileri bir teknik olacaktır. B u n a r a ğ m e n ancak yüz- de on tasarruf yapılabilir. Arazi fiyatı, ma- lî güç, sigorta m a s r a f l a n b i r binanın ma-

liyetinde iş Igücüne sarfedilenden daha yüksektir. Bu sebeple teknik bilimin ve

devamı (162) sahifede

(21)

Şemsipaşa külliyesi

ARKEOLOG ERDEM YÜCEL

Şemsi Ahmet Paşa, Kanunî Sultan Sü- leyman (1494 - 1566), Sultan Selim I I 1524 1574) ve Sultan M u r a t I I I (1546 1595) gi- bi üç ünlü p a d i ş a h ı n yanında b u l u n a r a k onlara musahiplik, vezirlik yapmış bir devlet a d a m ı d ı r . O devirde i s m i n d e n sık sık bahsettirmiş, zarif, nükteli şiirleri ile de şöhret yapmıştır.

Şemsi Paşa İsfendiyar ailesinden, Kas- t o m o n u beyi Kızıl Ahmet Beyin t o r u n u olup aynı z a m a n d a Mirzâ Paşanın da o ğ l u d u r . E n d e r û n d a n yetişmiş, sırasıyle avcıbaşı, bölük ağası, m ü t e f e r r i k a ve son- r a da sipahiler ağası o l m u ş t u r . (1) Tarihi k a y n a k l a r onun H. 958 (1550) yılında Şam d a b u l u n d u ğ u n u , H. 962 (1554) de Anadolu ve kısa b i r s ü r e sonra da Rumeli beyler- beyi olduğunu k a y d e t m e k t e d i r . Diğer ta- r a f t a n Şemsettin Sami, o n u n Kanunî Sul- tan Süleyman'ın ö l ü m ü n d e n sonra bir s ü r e inzivaya çekildiğini ve Sultan Selim I I ta- r a f ı n d a n sarayı h ü m a y u n a çağırılarak b u padişahın yakınları arasına girdiğini be- lirtmektedir. (2) H. Ayvansarayi ise o n u n

Sultan Selim I I z a m a n ı n d a vezirlik pa- yesine erişerek padişahın m u s a h i b i olduğu- nu yazmaktadır. (3) B u n u n yanı sıra Şem- si Paşa, Sultan M u r a t I I F ü n z a m a n m d a da onun itimadını kazanmış ve p a d i ş a h a olan yakınlığını devam e t t i r m i ş t i r .

Şemsi Paşa H. 988 (1580) yılında hayata gözlerini kapamış, Ü s k ü d a r kıyılarında ken- di ismini taşıyan b i r s e m t t e yaptırdığı ve o yıl biten camii içerisindeki t ü r b e s i n e gö- m ü l m ü ş t ü r . Devrin şairleri o n u n ölümü üzerine, «Bugün gözden dolandı Şemsi Paşa 988» ve «Küsuf Şemsülmaarif 988»

gibi tarihler d ü ş ü r m ü ş l e r d i r . (4)

Şemsi Paşa y u k a r ı d a da belirttiğimiz gibi aynı z a m a n d a şair idi. Şiirleri ise b i r divân m e y d a n a getirecek k a d a r çok olup hepsi nükteli ve zarifti. (5)

Şemsi Paşa, Ü s k ü d a r kıyılarında kendi ismini taşıyan b i r kasır y a p t ı r m ı ş ve bu- n u s o n r a d a n Sultan M u r a t I I l ' e hediye etmişti. Ayrıca b u kasrın yakınında da kü- çük b i r külliye inşa e t t i r e r e k İ s t a n b u l ' u n bu güzel yerine ismini b ı r a k m ı ş t ı r .

E. Çelebi Kömürcüyan, sahil boyunca yahudi evlerinin b u l u n d u ğ u n d a n va ayrıca Şemsipaşa Icamii y a k ı n ı n d a da dağbağla- rın çalıştığından söz etmektedir (6) Bun-

dan b a ş k a bu camiye yakın Ş e r e f â b a d K a s r ı ' n ı n yapıldığından d a b a h s e d i l m e k t e dir. (7) Musahipzade Celâl, Şemsi Paşa Camii yakınında Şerefâbad k a s r ı n ı n bu- l u n d u ğ u n u ve dahili tezyinatı fevkalâde olan b u yapının yakın z a m a n l a r a k a d a r mevcudiyetini kaydetmektedir. (8)

Bu kasırda Sultan Selim I I zamanına k a d a r p a d i ş a h l a r gelip i k â m e t e t m i ş t i r . Bilahare h a r a p olarak yıkılmış ve yeri t o p r a k l a d o l d u r u l m u ş t u r .

Şemsi Paşa, külliyesini Şair Ulvi'nin yazmış olduğu kapı kitabesinden öğren- diğimize göre H. 988 (1580) yılında inşa ettirmiştir. Evliya Çelebi de b u cami hak kında şöyle d e m e k t e d i r : «Sahilde küçük bir camidir, a m m a o k a d a r şirin bina ol- m u ş t u r ki geriden gören bir kasr-ı mü- zeyyen zanneder». (9) Diğer t a r a f t a n bu cami halk arasında «Kuş k o n m a z camii»

(22)

ismi ile t a n ı n m a k l a d ı r . İddiaya ğöre ca- miin üzerine hiç bir kuş konmazmış. Ca- mi Üskiidann t a m a m e n aç:k ve rüzgâr alan b i r verinde b u l u n d u ğ u n d a n , herhalde meydana gelen esintiden dolayı kuşlar bu- raya rağbet etmiyordu.

Külliye, Ü s k ü d a r iskelesinin sağında adeta bir biblo d u r u m u n d a d ı r . Yapım sahasının dar oluşuna r a ğ m e n cami, ona bitişik olan türbesi ve medresesi b u r a y a gayet güzel, ölçülü yerleştirilmiştir. Şem- si Paşa külliyesi Mimar Sinan'ın eseridir.

(10) M i m a r Sinan, b u jfapı topluluğunu klâsik devir üslûbuna göre inşa etmiştir.

Plân olarak sade ve basit olmakla b e r a b e r , özellikle türbenin d u r u m u ve camiye bi- tişik oluşu, b u n u n vanı sıra ö r t ü sistemi XVI yüzyıl için bir yeniliktir. Nitekim Ap- dullah K u r a n da bu yapıdan «Sinan'ın bir m i m a r olarak duygusal y ö n ü n ü aksettiren bir bina topluluğudur. Hayatının s o n u n a doğru yaptığı b u eserde taş cami ile «L»

biçimindeki tuğla medreseyi serbest bir düzen içeı'lsinde v e r ' e î t i r m i ş . 'iki binayla tanımlanan avlu mekânını denize doğru açarak ve Boğaz cephesini açık b ı r a k a r a k ü s t ü n m e k â n anlayışım bir kere daha is- patlamıştır» diye b a h s e t m e k t e d i r . (11)

Külliye inşa edildiği arazinin darlığın- dan ö t ü r ü d'kd">rtgene yak-n. 1390 M2 lik bir alana s-ğdın'mış+ır. B u r : y a Ü s k ü d a r

iskelesi meydanının batısındaki daracık bir yolu takiben, t ü t ü n depolarının arasından ulaşılmaktadır. Bu yolun nihayetlendiği kül- liyenin avlusu son derece mütevazi olup ayrıca sahile açılan bir kapısı daha bulun- m a k t a d ı r . K a r a kapısından girişe göre av- lunun güney - doğusunda cami ve türbe, b u n u n karşısında, kuzey - b a t ı d a ise av- luyu iki t a r a f t a n k u ş a t a n medrese yer al- m a k t a d ı r .

Cami 8 X 8 m . ölçüsünde kare bir plân

e r

şekli göstermekledir. Avlu içerisinde nis- beten çarpık bir şekilde inşa edilmiştir;

b u n d a arazinin elverişsizliğinden ziyade kıb- le yönünün dikkate alınması büyük rol oynamıştır. Bu yüzden cami ile medrese arasında alışılagelen simelri kurulama- mışsa da Mimar Sinan'ın m ü k e m m e l bir şekilde uyguladığı ölçüler sayesinde göze hoş görünecek şekilde yapılar yerleştiril- miştir.

Cami b i r kül halinde küçük, sevimli bir yapıdır; nis-betleri arasında da t a m b i r a h e n k vardır. Üç cephesi avluya açılmakta olup yalnızca deniz t a r a f ı n d a k i duvarına Şemsi Paşa'nın türbesi yerleştirilmiştir. Gi- riş kapısı önünde beş s ü t u n u n taşıdığı üze- ri düz bir çatı ile ö r t ü l ü son c e m a a t yeri v a r d ı r ki bu d u r u m batı duvarı boyunca da eklenmiş olan döt s ü t u n u n yardımı ile devam etmektedir. Böyle bir son c e m a a t yeri Türk m i m a r i s i içerisindeki alışagel- diğimiz şekilden oldukça farklıdır. Bununla b e r a b e r son cemaat yeri, son onarım, sı- r a s ı n d a venilenm'şse de mcvcut izlere da- yanılarak aslın?, uygun bir" şekilde yapıl- dığından .şüphe y o k t u r . S ü t u n l a r beyaz m e r m e r d e n d i r ; kaide kısımları biraz ka- lındır ve yukarıya d:>ğnı hafifçe daralmak- tadır. Birbirlerinden 3.50 m. lik aralıklar- la sıralanmış olan bu s ü t u n l a r baklava başlıklıdır vc yüksek'ikleri de 1.85 m. yi b u l m a k t a d ı r .

Portal, vap nı.ı b ü t ü n ü n d e k i nisbetlere u y d u r u l d u ğ u n d a n b i r a z |küçük ölçüdedir.

(1.56 X 2.52 m ) Yuvarlak kemerli olup be- yaz m e r m e r ile Puding taşının alternatif olarak sıralanmas yla meydana gelmiştir.

Ayrıca kemere geçiş:e, dikkatle bakıldığı zaman farkedilen küçük stalaktitler var- dır. Portalin üzerinde gene p u d d i n g taşı ile çerçevelenmiş, Şair Ülvi'nin b:r beytini ihtiva eden sülüs hatlı kapı kitabesi bu- l u n m a k t a d ı r .

Şemsi Paşa eyledi b u camiî bünyad çün

Külliyenin planı

(23)

Umarız kim ola m e r h û m u n yeni da- rüsselâm

«Ulviyâ» hatif görünce dedi k i m ta- rih ini

Secdegâh olsun habîbin ü m m e t i n e bu m a k a m (12)

988

Camiin içerisi oldukça f e r a h t ı r , dola- yısıyle gayet iyi aydınlatılmıştır. Portalin sağında ve solunda altlı ü s t l ü birer pen- cere, b u n u n karşısına gelen mihrabın iki yanında da gene altlı üstlü birer pencere yer a l m a k t a d ı r . Bu a r a d a dikkati çeken bir n o k t a d a mihrabın üzerine yuvarlak, alçı şebekeli bir pencerenin yerleştirilmiş oluşudur. Girişin sağındaki duvarda ise eşit aralıklı altlı üstlü iki sıra halinde üç pen- ccre daha vardır. Bunun karşısına rastlı- yan duvar türbeye açılmış olduğundan pen- cereler ancak türbenin bitim yerlerindedir.

Ayrıca buradaki mesafeler de nisbeten d a r olduğundan pencereler diğerlerine nisbetle daha da k ü ç ü k t ü r . Hatta b u d u r u m iki ucuna açılan pencereler arasında b'le ölçü bakımından bir eşitlik sağlamıştır. (0.94 X 1.52 m; 0.82 X 1.52 m) Bu yüzden de ibadet m e k â n ı n m iki duvarı arasında bir simetri meydana getirilememiştir.

Camiin deniz yönündeki duvarı boy- dan boya türbeye açılmıştır. Burada geo- m e t r i k şekillerle süslenmiş, t u n ç t a n yek- p a r e bir p a r m a k l ı k b u l u n m a k t a d ı r . İbadet m c k m ı m n bir t ü r b e Te bu şekilde birleş- mesine başka bir örnek olarak gene XVI yüzyıl yapılarından Yahya Efendi derga- hını gösterebiliriz.

İbadet mekânının üzerini sekizgen kas- n a k üzerine o t u r a n ve köşelerinde birer t r o m p bulunan merkezi b i r kubbe ört- mektedir. B u n u n yanı sıra P.Ğ. İnciciyan, kubbe üzerine alışılagelen adete aykırı ola- rak hilâl şeklindeki bir alem yerine bâ- nisinin adına izafeten bir güneş (şems) şekli bulunacağ-ndan kaydı ihtiyatla bah- s e t m e k t e d i r . (13)

Camiin son yıllarda yapılmış olan ka- lem işleri dikkate alınmazsa süsleme ba- kımından nisbeten zayıf olduğu görülmek- tedir. B u n u n yanı s:ra p o r t a l d c de göste- rişli stalaktitlere r a s t l a n ı l m a m a k t a d ı r . Res- torasyondan sonra mevcut izlere d a v a T - l a r a k yenilenen bu kalem işlerinde ma- dalyon içerisinde beyaz zemin üzerine ki- remit kırmızısı, mavi ve kahverengi lotüs.

palmet ve rûmilerin iç içe geçirilmesiyle meydana getirilmiş bir bezeme bulunmak- tadır. Kubbe de «Allahû nûrüssematı» ayeti, k u b b e eteğinde de Hiivallahüllezi» ayeti dikkati çekmektedir. Diğer t a r a f t a n camiin kıymetli sütunları ile sütün başlıklarının meşrutiyet devirlerinde yağma edildiği de kaydedilmiştir. (14)

Giriş kısmının tam karşısına gelen mih- r a b m e r m e r d e n olup stalaktitli b i r beze-

m e ile nihayetlenmektedir. Üzerinde «Kül- lemâ dehale alevhâ zekeriyyel mihrâb» ayeti yazılı olan mihrabın iki yanında gene mer- mer sütuncuklar yer a l m a k t a d ı r . Mihrap nişini çevreleyen en üst ksımda da lotüs ile palmetlcrin yan yana sıralanmasıyla mey- dana getirilmiş bir b o r d ü r dikkati çekmek- tedir. Ahşab m i n b e r yalnızca k a b a r t m a tez- yinat ihtiva etmektedir.

Cephe g ö r ü n ü ş ü n ü n sağında camiin mi- naresi yükselmektedir. Yükseklik ve ka- lınlık bakımından yapının u m u m i ahengine uyan bu minare 1943 yılında pabuç kısmın- dan itibaren yeniden yapılmıştır. Prof.

Semavi Eyice, b u r a d a üzerinde durulmağa değer bir nokta olarak minarenin camiin iki duvarının birleştiği yerde inşa edilmiş oluşunu göstermekte ve ayrıca Sinan'ın or- ta büyüklükteki camilerde b u şekli sık sık tekrarladığını da sözlerine eklemektedir.

(15) Minarenin kaidesi hafif bir çıkıntı ya- p a r a k camiin beden duvarlarından dışarıya t a ş m a k t a ve bu taşkınlıkta stalaktitli bir süslemenin yardımı ile göze hoş görünmek- tedir. Kaide k ı s m n d a n gayet iri baklavala- rın yardımı ile gövdeye geçilmektedir. Ay- rıca şerefe altında da son derece zengin ve ince b i r taşçılık işi gösteren stalaktitler yer a l m a k t a d ı r .

TÜRBE

Camiye bitişik olduğuna yukarıda de- ğindimiz türbenin giriş kapısı, portal ile aynı yöndedir. Mermer söveli, yuvarlak kemerli olan bu kapı üzerinde hiç bir tez- yini elemana r a s t l a m a k m ü m k ü n değil- dir. Sadece, portal de olduğu gibi b u r a d a da kapı kemerine geçişte ince, zarif sta- laktitlere rastlanılmaktadır. Diğer taraf- tan kapı üzerinde dikkati çeken m e r m e r p a n o aslında kitâbe yeridir Evvelce kı- rılmış olan bu kitabenin yerine k o n m a s ı n a maddeten imkân b u l u n a m a d ı ğ ı n d a n yeri boş kalmıştır. Kaynaklarından kitâbe met-

ninin şu şekilde olduğunu öğreniyoruz:

Türbesinin kenarı deryada Şemsi anınçün eyledi b ü n v a d Geçerken bu kenarı deryadan Aşinalar dua eyle ede yâd Ya ilâhi bihakkı rûni nebi N u r d a n eyle ol kulum azad (16) Şemsi Paşanın türbesi, 4 X 4.50 m. öl- çüsünde kareye yakın bir plân şekli gös- termektedir. Üzeri ayna tonozla örtülü- dür; zeminden itibaren yüksekliği camiin kubbesine k a d a r u l a ş m a k t a d ı r . Son onarım sırasında yenilenen b u ö r t ü sistemi, orji- naline çok vakm b i r şekilde yapılmıştır.

Dunun yanı sıra t ü r b e t a m a m e n kesme taştan inşa edilmişse de tonoz kısımların- da tuğla kullanılmıştır.

Türbenin giriş duvarı kapı nedeniyle çok dar olduğundan b u r a y a pencere açıl- masına imkân olmamış, yalnızca üst sıraya üç pencere açılmıştır. Türbenin diğer ke-

n a r l a r ı n d a altlı üstlü üçerden altışar pençe, re b u l u n m a k t a d ı r .

Bezeme olarak t ü r b e içerisinde zengin elemanlara, kalem işlerine pek rastlanıla- m a m a k t a d ı r . Yalnızca tonozun t a m ortasına rastlıyan kare boşluk geometrik geçmeler ve palmetlerle süslenmiştir.

MEDRESE

Avlunun kuzey - batı yönüne b i r şerit gibi yerleştirilen medrese, oniki hücre ile bir sıra kesme taş dizisini üç sıra tuğla kesme taş ve tuğladan inşa edilmiş olup bir sıra kesme taş dizisini üç sıra tuğla takib e t m e k t e d i r . Ön kısımda baklava baş- lıklı onyedi s ü t u n u n taşıdığı b i r revak var- dır. S ü t u n l a r birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmışlarsa da medrese hücrelerinin du- varları ile k e m e r bağlantıları yoktur. Üze- ri düz bir çatı ile örtülü olan revaklarda dikkati çeken b i r n o k t a yeşil ve siyah por- fir gibi sütunların b u l u n u ş u d u r . Külliyenin o n a r ı m ı n a başlanırken Ü s k ü d a r iskele mey- danındaki saatin altında yeşil b i r s ü t u n u n b u l u n u p cami avlusuna nakledildiği ve bu- nun benzerinin de itfaiye binasında görü- lüp aynı yere taşındığı söylentisini dikkate alacak olursak revaklarda kullanılan deği- şik s ü t u n l a r ı n mahiyeti de kendiliğinden meydana ç ı k m a k t a d ı r . Bir b a ş k a söylen- tiye göre de bu s ü t u n l a r camiin içerisin- deki müezzin mahfeline aitmiş. Fakat bu- nun doğruluğu hakkında sıhhatli b i r kayna- ğa veya bilgiye sahip bulunmuyoruz.

(24)

tamiri idare eden Y. M i m a r Süreyya Yücel işlenmiş bir cephe önünde

Bugün m e d r e s e hücrelerine r e v a k l a n n kenarından, o r t a s ı n d a bir de s ü t u n bulu- nan kapıdan girilmektedir. Medrese hüc- releri 2.95 X 295 m . ölçüsünde olup duvar

kalınlıkları 0.80 m . dir. Hücrelerden her birinin içerisinde 1 - 2 niş v b i r ocak vardır. Duvarlara altlı ü s t l ü ikişer pence- r e açılmıştır. Ayrıca köşe odalarında da iki cephe görünüşü olduğundan b u r a d a k i pencere sayısı da kendiliğinden artmış- tır.

Medresenin d a r ü l k u r r a s ı hücrelerin or- tasında, kuzey - b a t ı d a yer a l m a k t a d ı r . Cepheden yuvarlak kemerli b i r kapı va- sıtasıyla girilen d a - ü l k u r r a 7 X 7 m . öl- çüsünde kare plânlıdır. Üst kısım basık sekizgen bir kasnağa o t u r a n k u b b e ile ör- tülüdür. Burası da altlı üstlü onaltı pencere ile aydınlatılmıştır. Yapı topluluğunun di- ğer kısımlarında olduğu gibi b u r a d a da süsleyici bir elemana r a s t l a m a k m ü m k ü n değildir.

Medrese 1953 yılında U m u m i Kütüpha- neye devredilmiş olup halen «Üsküdar Kütüphanesi» ismi altında faaliyettedir.

HAZİRE

Camiin avlu girişinin sağında, mihra- bın arkasına rastlıyan yerinde k ü ç ü k bir de haziresi b u l u n m a k t a d ı r . Burası camiin

onarımı ile birlikte tanzim edilmiş olup Şemsi P a ş a ' n m neslinden gelenlerin me- zar taşlarını ihtiva etmektedir. (17) ONARIM ÖNCESİ KÜLLİYENİN DURUMU

Şemsipaşa Külliyesi o n a r ı m öncesi ha- kikaten perişan bir d u r u m d a idi. Nitekim bu perişanlığı en ince t e f e r r u a t ı n a k a d a r o günlerin gazetelerinden ve İ. H a k k ı Kon.

yalı'nm kaleminden öğreniyoruz: «Vapuru- muz Üsküdar iskelesine yanaşırken t ü t ü n depolarının ö n ü n d e kubbeleri çıplanmış b u harabeyi daha yakından görürüz. Bedii zevkimiz incinir.

— Niçin deriz, bu harabeyi b ü s b ü t ü n ortadan kaldırmazlar?...

T ü t ü n depolarını geçtikten sonra d a r ve pis bir sokak bizi kanatları d ü ş m ü ş taş bir kapıdan içeriye sokar. Soiumuzda taşları parçalanmış, yerlere serilmiş peri- şan bir mezarlık vardır. İçeriye girince üstündeki saçakları çökmüş, yüksek b i r e r sanat eseri olan başlıkları sırıtmış b i r sıra m e r m e r sütun, onların a r k a s ı n d a da kapıları kırılmış, bazılarına teneke ça- kılmış 14 oda görürüz. Karşıda t a m orta- da döşemeleri s ö k ü l m ü ş duvarı ve sıva- ları düşmüş, dersaneye benzeyen bir yer vardır. Kubbelerin, duvarları üstlerine dağ sarmaşıkları b i r k a n s e r gibi sarılmış, yı- kıcı ve kemirici kökleri içerilere k a d a r işletmiş. Camiiye deniz t a r a f ı n d a n ön du- varı t a m a m e n ç ö k m ü ş zarif b i r k ü m b e t bitişmekte ve y a s l a n m a k t a d ı r . Burası da t ü r b e olacaktır.» (18)

Gene aynı yazar b a ş k a bir yazısında da bu yapı topluluğunun o zamanki perişan haline t e k r a r değinmektedir: «Cami'in muhteşem kubbesi yer yer çatlamıştır. Ya- rıklarından gökyüzü görünüyordu. Kub- benin ve duvarların sıvaları içeriye dö- küldüğü için m i h r â b ' ı n önü yükselmişti.

T ü r b e n i n kitâbesi, e t r a f ı n d a k i k u r ş u n l a r çalınmak üzere s ö k ü l m ü ş ve yerlere sa- çılmıştı. Kitâbe de iki parça o l m u ş t u r . Komşular; taşından f a y d a l a n m a k için mi- nareyi yıkmışlar, k ü p ' ü n e k a d a r indirmiş- lerdi. Kenetleyici k u r ş u n l a n almak için b ü t ü n pencerelerin m e r m e r l e r i sökülmüş- tü.

Büyük Şâir edip ve k u m a n d a n Şemsi Paşanın türbesi ise, galiz necasetlerle dol- durulmuştu.» (19)

İşte, böyle perişan bir d u r u m d a olan yapı topluluğunun tamirine 1940 yılında Vakıflar U m u m Müdürlüğü k a r a r aln^ış ve restorasyon görevi Y. Mimar Süreyya Yücel'e verilmişti. O n a n m çalışmaları iki vıl k a d a r devam etmiş, harabiyet yüzün- den çeşitli güçlükler ortaya çıkmışsa da neticede yapı topluluğu b u g ü n k ü d u r u m u - n a getirilmiştir. Çalışmalar sırasında Mi- m a r Sinan'ın minarelerin uygun bir şe- kilde bir m i n a r e yeniden inşa edilmiş ve

ibadet mekân-.m örten k u b b e üzerindeki çatlaklara çıralı çam takozlar ç a k ı l m a k suretiyle mukavemetleri a r t t ı n l m ı ş t ı r . Ay- rıca beden duvarlarının yüzde yetmiş nis- betinde de taşları değiştirilmiştir.

Böylece Mimar Sinan'ın s a n a t dehala- rından b i r tanesi daha restore edilmek su- retiyle g ü n ü m ü z d e yaşatılmıştır.

(1) Mehmet Süreyya, Sicilli Osmanî, İ s t a n - bul 1311, C. I I I , s. 170

(2) Şemsettin Sami, Kamus-ül Alam, İstan- bul 1311, C. IV, s. 2873

(3) Hüseyin Ayvansarayi, Hadikat-ül Cevami, İ s t a n b u l 1281, C. I I , s. 191

(4) Halûk Şehsuvaroğlu, Asırlar Boyunca İstanbul (Cumhuriyet Gazetesi ilavesi), s. 84

(5) Bu şiirlerinden bir tanesinin beyti şöy- ledir :

Halka halka zülfünü tak b o y n u m a zencir - veş Kande gitsen âşıkın yânında gitsün

sir - veş İ. Alâettin Gövsa, Türk Meşhurları. İs-

tanbul (tarihsiz), s 368 (6) E r e m y a Çelebi K ö m ü r c ü y a n (Tere. ve tahşiye H r a n d D. Andreasyan), XVII Asırda İstanbul, İ s t a n b u l 1952, s. 54 (7) Hüseyin Ayvansarayi, aynı yer; Tahsin

Öz, İstanbul Camileri, Ankara 1965, C. II, s. ez

(8) Musahipzade Celâl, Eski İ s t a n b u l Ya- şayışı, İ s t a n b u l 1946, s. 177

(9) Evliya Çelebi, Scyyahatname, İ s t a n b u l 1314, C. I, s. 474

(10) Rıfkı Melûl Meriç, Mimar Sinan, Ha- yatı, Eseri, Ankara 1965, s. 27, 34, 79, 96 (11) Abdullah K u r a n Sinan'ın ölümünün

380 yılı münasebetiyle, «Arkit:kt» İs- tanbul 1968, S. 329, s. 30

(12) H. Ayvansarayi, aynı yer; T. Öz, aynr yer; İ s t a n b u l Abideleri, Yedigiin Neşri- yatı, s. 116

(13) P. Ğ. İnci civan. (Tere. ve tahşiye H r a n d D. Andreasyan), İ s t a n b u l Tarihi, İstan- bul 1956, s. 109

(14) İstanbul Abideleri, s. 116

(15) Semavi Eyice, İ s t a n b u l Minareleri,

«Türk San'atı Tarihi Araştırma ve İn- celemeleri I», İ s t a n b u l 1963, s. 58 (16) İstanbul Abideleri, s. 117

(17) Bk. F. İsmail Ayanoğlu, Vakıflar ida- resince tanzim ettirilen tarihi makbe- reler, »Vakıflar Dergisi» Ankara 1942, S. 2. s. 403

(18) İ. Hakkı Konyalı, Koca Sinanın a h ı r yapılan son eseri, 7.4.1938 tarihli Tan gazetesi

(19) İ. H a k k ı Konyalı, 3 Ocak 1967 ve 4 Ocak 1967 tarihli Yeni İ s t a n b u l Gaze- teleri

Referanslar

Benzer Belgeler

Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı Muğla Orman Bölge Müdürlüğü Odun Dışı Hizmet ve Ürünler Şube Müdürlüğü’nün bün- yesindeki ekoturizmi hayata geçirme

Şehir kenarlarına kümelenmiş el emeği rezervelerini kullanmak üzere bir yandan ye- ni endüstri sahaları açmak, iştira kabiliyeti temin eden yeni imkânlar bulmak, bölgeler

POLATOĞLU, 193 Q Concours pour le pare municipal, et les ins- tallations touristiques a Çankaya (Ankara), 197 • Bibliographie, nouvelles, 201 • Liste des prix de materiaux

Ancak bu çalışmada deniz kumu ve normal kum ile üretilen beton numunelerinin zamana bağlı mukavemetlerinde değişim olup olmadığı incelenmiş ve genel olarak deniz kumu ile

“Ama bunlardan da önce İstanbul ve diğer kentler için suyun nasıl kullanıldığına bakmak lazım ki bu konuda pek iç aç ıcı bir durum yok” diyen Üstün, var olan

Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur:6. Zemin bu kadar koyu bir kırmızıya dönüşünce, bir an

1 — E hektarlık bir parkı çerçevc- liyen apartıman şeridi yalnız üç geçitle sirkülâsyon ana yoluna bağlıdır. Apart- manlara yayaların girmelerini kolaylaş- tıran bir

1977’de girdiği Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Felsefe Bölümü, Felsefe Tarihi Anabilim Dalı’ndan 1981’de mezun olan Öktem, 1982’de