• Sonuç bulunamadı

TARSUS T.C. KATKILARIYLA MAYIS 2010

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TARSUS T.C. KATKILARIYLA MAYIS 2010"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK-İSLAM KÜL TUR

VE MEDENiYETiNDE TARSUS

T.C.

BAŞBAKANLIK

TANITIM FONU KATKILARIYLA

28-30 MAYIS 2010 -BİLDİRİ

ve

MÜZAKERELER-

Editörler

Prof. Dr. A6dulkadir EVGİN Doç. Dr. Mulı:ammet YILMAZ _poç. Dr. Fatih Yahya AYAZ

Doç. Dr. Asım YAPlCI

~

TÜRKİYE DİYANET V AKFI TARSUS ŞUBESİ

(2)

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

DÜZENLEME KURULU Dr. Mehmet GÖDEK.MERDAN (Tarsus Kaymakamı) Niyazi ERSOY (Mersin İl Müftüsü)

Abdülkerim AKBABA (Tarsus Müftiİ;Ü)

Prof. Dr. Ali Osman ATEŞ (Çukurova

ü.

ilahiyat F;ooutesi Dekanı) Prof. Dr. Bünyamin ERUL (Ankara

ü.

ilahiyat Fakültesi)

Prof. Dr. Hüsnü Ezber BODUR (K. S. Ü. İlahiyat Fakültesi) Prof. Dr. Abdulkadir EVGİN (K. S. Ü. ilahiyat Fakültesi, Baş~n) Doç. Dr. Muhammet Yll..MAZ (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi) Doç. Dr. Fatih YnhyaAYAZ (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi)

Yrd. Doç. Dr. Gözde RAMAZANOGLU (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi) Yrd. Doç. Dr. Hayri KAPLAN (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi)

Yrd. Doç. Dr. İzzet SARGIN (K. S. Ü. ilahiyat Fakültesi) Dr. Yasin Yll..MAZ (Araştırmacı-Yazar)

Sekreterya:.

Doç. Dr. Abdulkadir EVGİN (K. S. Ü.İlahiyat Fakültesi, Kahramanmaraş.

Tel: O 537 644 78 21)

Doç. Dr.1:fuhammet Yll..MAZ (Ç. Ü. ilahiyat Fakültesi, Balcalı! Adana.

Tel: O 530 886 60 39 )

İrfan ATIM (Tarsus Vaizi, Tarsus. Tel: 0505 726 69 91)

Sempozyum Yazışma Adresi: Tarsus Müftülüğü, Ulu Cami Yanı, TARSUS Tel: O 324 614 04 79-81 '

Elektronik posta adresi: tarsussempozyuın@gm.ail.com

SMS: AbdülkerimAKBABA, Tarsus Müftüsü: tel: O 534.960 75 76

ISBN: 978-975-95480-3-2

... ·~ :

Baskı:

Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılı.k Ticaret İşletmesi-ANKARA Tel: 0312 354 91 31

. . .. -

. . ... · ~

(3)

TÜRK-İSLAM· KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

TARSUSLU MÜDERRİSLER

Doç. Dr. Adem TUTAR•

Tarsuslu müderrisler babsine geçmeden önce, Osmanlı döneminde ilmiye sınıfının önemli bir

kısmını teşkil eden müderris ve müderrislerle alakalı bazı tabirler hakkında kısaca bilgi vermenin

faydalı olacağı kanaatindeyiz. Müderris kelimesinin çoğulu müderrisfin olup, medrese ve camide talebeyt: ders okutan hoca için kullanılan bir tabirdir. Müde_rris olmak için medrese veya camide okunınası zorunlu olan dersleri okuyup~ icazet almak gerekirdi1Medresede eğitim ve öğretimini tamamlayan talebeler en aşağı derecedeki Haşiye-i tecrid medresesi müderrisliklerinden birine

atanırlardı. Daha sonra terfi eden müderris, sırasıyla bir üst derecedeki medreseye tayin olunurdu.

Müderrisler derecelerine göre kaza, sancak ve eyaJet karlılıklarından birine geçebilirlerdi2

Kadıların bulundukları kaza ve şehirlerde şer'i mahkemeler vardı. Kadılar şer'i ve hükmi muamelatta kendilerine verilen heratıarda gösterilen vazifeleri görüp Hanefi mezhebi üzere hüküm verirlerdi. Nikah, izdivac, miras taksimi, yetiro ve mal-i gaib. muhafazası, vasi tayin ve azli, vasiyetterin ve vakıfların hükümlerine riayet edilmesinin nezareti, cürüro ve cinayet ve sair bütün davalar, bulasa şer'i ve hukuk:l bütün muameleler kadılar tarafindan görülürdü. Kadılar, şer'i ve hukuki vazifelerinden başka bulundukları şehir ve kasabaların inzibat işleri hariç diğer pek çok idari görevleri yerine getirirlerdi. Kadıların, kendilerine gelen hüküm ve fermanları ve bunlara verilen

cevapları ve gördükleri çeşitli davalara vermiş oldukları hükümleri kayıd için sicil denilen birer defter

tutmaları kanundu. Mahkeme-i şer'iyyelerde kadılar naroma muhtelif hizmetlerde vazife gören naib

adı verilen şer'i memurlar vardı. Naibler, Kadı 'nın yanında bulunup ona vekalet ettiği gibi kaza dahilinde bulunan nahiye ve köylerdeki şer'i muamelelere de bakarlardı3

Osmanlı Devleti döneminde Hanefi fı.khı üzerine sorulan umumi ve hususi şer'i ve hukuki meselelere ait dini hükümlere uyarak karar veren zata mü.ftü ve verilen karara da fetva adı verilmiştir.

Osmanlılarda mü.ftülük ile kadılık ayn iki kururo olmasına rağmen XVI. asır ortalarına kadar nadir olarak birleşirdi. Fakat bu tarihten sonra mü.ftü bütün ilmiye sınıfının reisi olmuş ve müderrislerle

kadılar da mü.ftünün idaresine verilmiştir. Sonradan limumi olarak Şeyhülislam denilen ve ıılemanın

2

Doç. Dr., Fırat Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, email: atutar@firat.edu.tr

Şemseddin Sami, Kamus-ı Türkı"; İstanbul 1989, s. 13 13; Mehmet Zeki Pakaluı, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü II, İstanbul 1993, s. 598.

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, İstanbul 1988, s. 55, 6.6~··

İ. H. Uzunçarşılı, s. 108 vd., 117.

(4)

TÜRK-İSLAM KÖLTÜR VE MEDENiYETiNDE TARSUS

~rcii olan müftülerden başka vilayet, sancak ve kazalarda da halkın sorduldan şer'i suallere cevaplar ren müftülükler vardı4

Tespit edebildiğimiz Tarsuslu müderrislerin başta müderrislik görevini yapmakla birlikte,

dılık, naiblik, müftülük ve diğer ilmiye sınıfının görev alanına giren pek çok hizmette

lunduklannı söyleyebiliriz. Aynca bu müderrislerden·; bazılannın çeşitli eserler telif ettikleri de

rülmüştür. Vermiş olduğumuz bu bilgilerden sonra Tarsuslu olarak bilinen müderrislerden hsedebiliriz.

1- Tarsfisi

Kadı

Necmeddin Efendi

TarsCısi Kadı Necmeddin Efendi alimierin ve musanniflerin büyüklerinden bir zat olup Hicri 1 (1321) yılında Şam'da doğdu. Babasının yerine 746 (1345) senesinde kadılığa başladı, fetvalar ve rsler verdi. Mütevazi ve çekingen bir zat olan Kadı Necmeddin Efendi 758 (1357) yılında vefat etti Şam'da defnedildi. Daha çok İslam hukuku vedini bilgilerle ilgili olarak pek çok eseri lunmaktadır. Eserleri: İşarat fi Zabti '1-Mü_şki/at, el-A 'lam bi Mustalahi'ş-Şuhudl ve 'l-Hukkam, hfetü 't-Türk fi ma yecibu en ya 'ma fe fi '/-Mülk, R_afiu 'l-Külfeti ani 'l-İhvan fi ma tekaddeme fihi '1- vasu ale 'l-İstihsan, Fetevay-i Tarsusiye, el-Fevaidü 'l-Fıkhiyye, Siracü '!-Vehhac, Menasik-i Tarsus i, (eya tü 'l-A yan min Mezhebi Ebi Hanifeti 'n-Numan vesairedrrs.

2- Alaeddin Ali

Alaeddin Ali, Tarsuslu olmamasına rağmen Tarsus'ta yetişmiş değerli bir Şafii hukukçusudur. · aeddin Ali 773 (1371) yılında doğmuş, ömrünün sonuna doğru naiblik yapmaya başlamış ve 844

~41) yılında vefat etmiştir. Eserlerinin bazıları; el-VusUl iia mafi'r-rafi' mine'l-usul, Neta'icu'l-fikh tertibi mesai/i 'l-minhiic ale '!-muhtasar, Huteb, Zade 's-sairfn fi fikhı's-salihfn, Muinu '1-hükkam fi

! yetereddedü beyne '1-hasm mine 'l-hükkam' dır6. 3- Mustafa Tarsôsi

Mustafa Tarsiisi, Sultan I. Ahmet devrinin bilginlerinden olup İstanbul' da müderrislik payesi

aış, Kırkağaç, Edirne, Hamid Medresesinde müderrislik yapmıştır. Tarsuslu olan Mustafa Efendi iderris olarak görev yaptıktan sonra emekli oldu ve 1024 (1615) yılında vefat etti. Mustafa Efendi

İ. H. Uzunçarşılı, s. 173 vd.

BursalıMehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri 1299-1915 I, (Hzr: A.F. Yavuz, İ. Özen), İstanbul 1972, s. 454; Sait Uğur, İçel Tarihi ll, Mersin 1994, s. 53 vd; Ahmet Akgündüz ve diğerleri, Arşiv Belgeleri Işzğznda Tarsus Tarihi ve Eshôb-z Kehj, İstanbul1993, s. 466 vd.

A. Akgündüz, s. 467.

218

(5)

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

müfessir, muhaddis, mutala ile mütevekkil, salih bir zat olup Teftir-i Şerif olarak da bilinen Beyzavi Teftiri'ne bir ta'likat yazmıştır7

4-Abdullatif Efendi

Abdullatif Efendi Tarsusludur ve Tarsusi Damadı olarak tanınır. Abdullatif Efendi müderris olarak görev yaptı ve 1014 (1605) yılında Mürdümiye Medresesi müderrisliğine tayin olundu.

Abdullatif Efendi 1024 (1615) yılında bu görevden alınarak Beşiktaş'taki Sinan Paşa medresesi

ıiı.üderrisliğine tayin edildi. Daha sonra Fatma Sultan Medresesi müderrisliğine tayin olan ve müderrislik payesi alan Abdullatif Efendi 1029 (1619) senesinde Hafız Ahmet Paşa Medresesi

müderrisliğine tayin olundu. Aynı yıl içinde Berke kazasında görevlendirilen Abdullatif Efendi 1032 (1622) yılında vefat etti8

5- Tarsusi Mehmet Efendi

Tarsus~ Mehmet Efendi, Tarsus'ta doğmuş olup Tarsusi Mehmet Efendi ismiyle meşhurdur.

Mesleğinde etkin bir ilme sahip olan Tarsusi Mehmet Efendi önce müderrislik görevine başladı. Bir süre sonra buradan aziedilince Tarsus'a döndü ve Salın-ı sernan müderrisi payesini almış olarak Tarsus'ta fetva ile meşgul oldu. Tarsı1si Mehmet Efendi 1063 (1652) yılında Medine-i Münevvere payesini alarak Salih Efendi zade Şeyh Mehmet Efendi 'nin yerine Trablusşam kadılığına tayin edildi.

Tarsusi Mehmet Efendi 1064 (1653) yılında bu görevden aziedildi ve 1066 (1655) yılında Bosnalı

Abdullah Efendi 'nin yerine Kayseri kadılığına tayin edildi. Geniş ilim sahibi ve kamil bir insan olan Tarsusi Mehmet Efendi 1067 (1656) tarihinde buradan da aziedildikten sonra aynı yıl içerisinde vefat etti.9

6-Tarsusi Mehmet (Müftü) Efendi

Müftü Mehmet Efendi ismiyle tanınan ve Tarsus Müftüsü Ahmet Efendi'nin oğlu olan Tarsı1si

Mehmet Efendi fazilet sahibi bir zat olarak şöhret bulmuştur. Tarsus'ta doğan Tarsusi Mehmet Efendi

babasının ölümünden sonra onun yerine Tarsus müftüsü olmuş ve 1145 (1732) tarihinde Tarsus'ta vefat etmiştir. Hanefi hukukçusu olan-Mehmet Efendi, Molla Hüsrev'in "Mir'atü'l-Vusuf' adlı eserine bir başiye yazmıştır. Diğer meşhur eserleri arasında yirmi dört fen ve ilimden bahseden "Enmuzecu 'l- Ulum" ismindeki eseri de bulunmaktadır10

7

9

Mehmed Süreyya, Sicil-i Osmanf yahud Tezkire-i Meşôhir-i Osmaniye IVIl, (Hzr: A. Aktan vd.), İstanbul 1995, s. 455; S. Uğur, s. 54; lçel Yıllığı1973, s. 83.

Nev'izade Atai, Şakaik-ı Nu'maniye ve Zeyilleri Hadaiku'l-Hakaikfi Tekmileti'ş-Şakaik, (Hzr: A. Özcan), C. 2, İstanbul 1989, s. 674; S. Uğur, s. 54 vd.

Şeyhl Mehmet Efendi, Şakaik-ı Nu' maniye ve Zeyilleri Vekayiü'l-Fudalô I, C. 3, s. 249; S. Uğur, s. 55 vd.

1

°

Fındıklılı İsm~t Efendi, Şakaik-ı Nu' maniye ve Zeyilleri Tekmiletü 'ş-Şakai~

fi

Hakk-ı -Ehli 'l-Hakaik, C. 5, s.

63 vd; BursalıMehmet Tahir Efendi, I, s. 457; S. Uğur, s. 55.

(6)

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

7-Osman Efendi

Osman Efendi Tarsus'ta yetişen alimlerdendir. Hakkında fazla bir bilgi bulamadığımız Osman fendinin mantık ile ilgili olarak 'Risaletü 'l-İstidliiliye' adlı bir eser yazdığı söylenmektedir11

8-YusufEfendi

Tarsuslu olduğu söylenen Y~suf Efendi hakkında

pek fazla bilgiye ulaşamadık. Yalnız Yusuf fendinin müderrisinden olduğu, ı ı53 (1742) yılında vefat ettiği ve Üsküdar'da Miskinlerde medfun duğu yazılmaktadır12

9-Tarsôsizade Mustafa Efendi

Tarsusizade Mustafa Efendi 1;'arsus'ta doğmuş ve İstanbul'da tahsilini tamamladıktan soma üderrislik vazifesi almıştır. Bu vazife esnasında önce Kudüs vedahasoma da 1184 (1770) yılında

:ısır, 1 ı 88 (177 4)' de Mekke Maliası payesi, ı ı 99 (1785)' da İstanbul kadısı, ı200 (1786) 'de Anadolu

tyesi almıştır. Tarsusizade Mustafa Efendi 1202 (1788) yılında vefat edince Üsküdar'da

·,

:fnedilmiştir. Kendisi ilim ve fazilet sahibi birisidir. Damadı Ahmet Şahabeddin Efendi, üderrisinden olup vefat edince yarima defnedilmiştir. Diğer damadı Abdulkerim Hüseyııl Efendi

~08 (ı 794) yılında vefat etti ve Üsküdar'da Miskinler'de medfundur13 10- Ahmet Hilmi Efendi

Tarsus müftüsü olan Ahmet Hilmi Efendi hayırsevediği ve iyiliği ile tanınan bir zat olarak linmektedir. Bu vasıflan ile tanınan Ahmet Hilmi Efendi'nin şam İstanbul'a saraya kadar ulaşmıştı

; Tarsus'ta bulunan Hz. Şit ve Hz. Lok:man ile Bilal-i İlabeşi (ra.)'nin makamlan, onun marifet ve :zareti ile Valide Sultan tarafindan yeniden bina edilerek düzenlenmiştir. Aynca Ashabı Kehf'e :niden bir camii ile ziyaretçilere mahsus odalar ve memleketin muhtelif yerlerine çeşmeler inşa ülmiştir. Valide Sultan'ın daveti ile İstanbul'da bulunan Ahmet Hilmi Efendi ı292 (1875) yılında :fat edince Eyyüb Sultan'a defn.olunmuştıır14

11-İsmail Hakkı Efendi

İsmail Hakkı Efendi, Tarsus müftüsü olup, İstanbul'da vefat eden Ahmet Hilmi Efendi'nin

~ludur. Tarsus'ta doğan İsmail Hakkı Efendi burada babasından okumuş, müderris olmuş ve Mekke_

tyesine kadar yükselmiştir. Babasından altı yıl soma ı298 (1881) yılında Tarsus'ta vefat eden İsmail ilicı Efendi, Tarsus'ta bulunan ve kendilerine ait olan vataflan uzun yıllar idare etmiş bilgin bir zat

Bursalı Mehmet Tabir Efendi, I, s. 457.

Mebmed Süreyya, IV III, s. 271.

Mebmed Süreyya, IV/II, s. 26; S. Uğur,.s. 56.

Mebmed Süreyya, ll, s. 263; Alımed Lutfi Efendi, Vak'a-Niivis Ahmed Lutfi Efendi Tarihi, XV, (Hzr: M.

Aktepe), Ankara 1989, s. 14; S. Uğur, s. 60 vd.

220

1 1

\

ı

l t

)

l f

i

' '

ı

ı ı

ı

i

·ı

i '

1 ı l

ı {

ı

j

J ı

(7)

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENiYETiNDE TARSUS

idi15 İsmail Hakkı Efendi'ye 1287 (1870) senesinde Ayıntab mevleviyeti16, 1291 (1874) yılında Mekke payesi ve 1292 (1875) yılında Abkam-ı Adliye İcra Cemiyeti azalığı verilmiştir17

12- Kamil Osman Efendi

Tarsı1sizade olarak bilinen Kamil Osman Efendi müderris ve molla olduktan sonra müneccim- i sani Tahir Efendi 'nin yerine müneccimbaşı oldu. Daha sonra İstanbul payesi ve Anadolu payesi alan Kamil Osman Efendi, Halid Efendi'nin vefatında İntihab-ı Hükkam ve Tedkikat-ı Şer'iyye meclislerine reis olmuş ve Rumeli payesini ibraz eylemiştir. İdare-i umura muktedir vasatu'l-ilm, halim ve selim bir zat olan Kamil Osman Efendi 1313 (1896) yılında vefat etti ve Yahya Efendi dergahında medfundur18

13-Hafız Abdullah Harndi Efendi

Hafız Abdullah Hameli Efendi, Hacı Halil Efendi'nin oğlu olup, Rfuni 1 Eylül 1272 (1857)'de Tarsus'un Küçük karyesinde doğmuştur. Tarsus'un Mudurlu Medresesi'ne gelip Küçüklü Ali Efendi'den ders okumağa başlamıştır. Hafız Abdullah Harndi Efendi 1293 (1877) tarihlerinde Kayseri'de Hüseyin Efendi Medresesine gitmiş burada bulunan Damat Halil Efendi'den 1302 ( 1886)' de icazet almıştır. Aynı yıl Tarsus'a gelip talebelere dini ilimleri öğretmeye başlayan Hafız

Abdullah Hameli Efendi, Tarsus kazası müderrisi iken 8 Nisan 1336 (1920)'da vefat etmiştir19• 14-Mehmet Hilmi Efendi

Mehmet Hilmi Efendi, Müderris Küçükzade Ali Efendi'nin oğlu olup, 1283 (1867) tarihinde Tarsus'ta doğmuştur. Dini bilgileri tahsilden sonra medresede okuyan· Mehmet Hilmi Efendi, ilk olarak Nisan 1307 (1891) tarihinde Tarsus Şer'iyye Mahkemesi katipliğine tayin edilmiştir. Tapu katibi ve Defter-i Hakani memurluğunda da bulunmuş ve 1325 (1909)'de Defter-i Adana Kalemi

başkatibi olmuştur. Mersin Defter-i Hakani memurluğuna tayin edilmişse de 1328'de (1912) aynlmıştır. Mehmet Hilmi Efendi, Hicri 1325 (1907)'de İbtidat Hariç Edirne Müderrisliği payesini

aldıktan sonra 1329 (1913)'da Tarsus müftülüğüne atanmış ve Temmuz 1332 (1916)'de emekli olmuştul0

15-Mesud Said Efendi

15 Mehmed Süreyya, I, s. 372; S. Uğur, s. 61.

16 Ahmet Lutfi Efendi. XII, s. 108.

17 Ahmet Lutfi Efendi, XV, s. 35, 63.

18 Mebmed Süreyya, IV III, s. 450.

19 Sadık Albayr~ Son Devir Osmanlı Ulemasz I, İstanbull996, s. 75.

20 Salname-i Vilayet-i Adana 1309, s. 107; S. Albayrak, III, s. 196.

(8)

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

Mesud Said Efendi büyük çiftçilerden Mahmut Efendi'nin oğlu olup 1282 (1865)'de arsus'un Yunusoğlu köyünde doğmuştur. Tarsus'ta Yeni Cami Medresesinde sarv ve nahiv okumaya

ışlamış ve aleabinde Konya'ya gidip Hacı Kara Hafızzade Medresesine girmiştir. Mesud Said Efendi icri 1312 (1894)'de icazet aldıktan sonra Dfuii'l-Muallmin'e girmiş ve Kanunisanİ 1313 (1895)'de :hadetname alımştır. 1325 (1907)'de Adana vilayeti 'Merkez-i Umumi azalığına tayin edilmiş ve

ınradan da Maarif Komisyonu fahri azalığında bulunmuştur. Mesud Said Efendi 8 Nisan 1336 917)' da Tarsus müderrisi Hafız Abdll:llah Efendi 'nin vefatı üzerine yapılan seçimde aynı yılın

aziran ayında Tarsus kazası müderrisliğine tayin olunmuşrur1• 16-Mustafa Efendi

Mustafa Efendi, çiftçi Hacı· Mehmet Sabri Ağa'nın oğlu olup, Mayıs 1292 (1877)'de arsus'un San İbrahimli köyünde doğmuştur. İlk bilgileri aldıktan sonra Tarsus'ta bulunan Niyazi fendi Medresesi'nde bir müddet tahsil gören Mustafa Efendi, Konya'ya gidip on sene tahsille Hicri 332 (1913)'de icazet alımştır. Bir müddet d~ Konya Dfuii'l-Muallimin'ine devam etmişse de tahsil ıyesiyle Mısır'a gittiğinden bu mektebi terk etmiştir. İki yıl orada kaldıktan sonra memleketine )nmüştür. Kanunisam 132~ (1909)'de Mersin İbtidai Mektebi birinci muallimliğine tayin

.unmuştur. Teşrinievvel 1326 (1910)'da Kıbrıs mahallesi İbtidai Mektebi birinci muallimliğine

ıkledil.miştir. Mustafa Efendi Temmuz 1328 (1912)'de ise imtihanla Mersin sancağı müderrisliğine

yin olunmuşruı-22.

17- Mustafa Naim Efendi

' . '

Tarsuslu Mustafa Naim Efendi 1329 (1913) senesinden 1330 (1914) tarihine kadar Fatih amii Dersiamlığı ve Dfuii'l-Hılafeti'l-Aliyye Medresesi Mantık müderrisliğinde bulunmuştur.

[ustafa Naim Efendi 1853 tarihinde Muallimhane-i Nüvvab namıyla tesis olunan Medresetü'l- udat'tan, 1333/1915 tarihinde ala derecesiyle neş'et etmiştir. Daha sonra 1340'da (1924) Adiiye'ye

~çen Mustafa Efendi bu tarihte Mazgirt kazası hakimi bulunuyordu23

18-Süleyman Sıtki Efendi

Süleyman Sıtki Efendi, Telaşzade Hacı Mustafa Efendi'nin oğlu olup 1302 (1886) yılında

arsus'un Çataklı mahallesinde doğmuştur. Babası, Telaş O balızade Melek Tahir Camii imamı­ ılunuyordu. Kendisi yedi yaşında ibtidaiye girmiş ve sonra da rüştiyeyi bitirdikten sonra babasının

.üderris bulunduğu Süleyman Efendi Medresesi'ne girmiştir. Hı:fzı da ilanal etmiş ve tahsilini itmam in Kayseri'ye gitmiş ve orada bulunan ulemadan Hamurculu Osman Hilmi Efendi'nin ders halkasına

s.

Albayrak,

m,

s. 384.

S. Albayrak, IV, s. 42.

S. Albayrak, IV, s. 97; İlmiye Salnamesi 1334 (1916), (Hzr: S.A. Kahraman vd.), İstanbul 1988, s. 618.

222

t

\

ı

.

ı

i

i

l

r l

i

j

ı

'

r ı

ı

)

ı

{

} l i

f

' ı

ı

(9)

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENiYETiNDE TARSUS

girmiştir. Süleyman Sıtld Efendi, 1328 (1912) yılında hocasmdan icazet aldıktan sonra Tarsus'a

gelmiş ve talebe okutup imametle iştigal ederken, 1332 (1916)'de Tarsus Şer'iyye Mahkemesi zabıt katipliğine tayin edilmiştir. Tarsus müftüsü Mehmet Hilmi Efendi vazifesini terk edip avdet

etmediğinden azi edilmiş ve yerine intihapta birinci olarak Şüprizade Ahmet Efendi'nin kazanması,

fakat yaşının 65'i geçtiğinden yerine 1337 (192l)'de Süleyman Sıtld Efendi Tarsus Müftüsü olm.uşnu-24

19-Sadık Eliyeşil

Sadık Eliyeşil Tarsuslu olup Tarsus müftüsü Ahmet Hilmi Efendinin ikinci oğludur. Asıl adı

Süleyman Sadık olan Sadık Eliyeşil1280 (1866) yılında Tarsusta doğmuştur. Sadık Eliyeşil babasının

ölümünde beş yaşında idi. İlk bilgisini mahalle mektebinde, orta tahsilini de o vakit yeni açılmış olan

Rüştiye mektebinde yapmış bundan sonra medresede okumuştur. Daha sonra hayatına atılıruş,

çiftçilik yapmış, bir müddet Tarsus İdare Meclisi ve Belediye azalıklarında bulunmuş ve 1322 (1907)

yılında Tarsus belediye reisliğine seçilerek beş sene bu görevi ifa etmiştir. Tarsus'ta pek çok faydalı işler yapan Sadık Eliyeşil Meşrutiyette ilk defa Mersin Mebusluğuna seçilmiş ve memlekete hizmet

etmiştir. Mili Mücadele döneminde bölgenin düşman işgalinden kurtulması için büyük fedakarlıklar

yapan Sadık Eliyeşil 1942 yılında vefat etmiş ve Tarsus'ta defi:ıedilmişru-ı5• Sadık Efendi her nekadar müderrislik görevinde bulunmamış ise de 5 Şubat 1903 tarihinde İzmir paye-i mücerredi ile ilmiye rütbesi almışnr6

Yukarıda haklannda bilgi verdiğimiz Tarsuslu müderrislerden başka ilmiye Salnamesinde isimleri zikredilen diğer bazı Tarsuslu müderrisler bulunmaktadır ki, bunlardan da bahsetmek gerektiği

kanaatindeyiz.

Tarsı1sizade Osman Kamil Efendizade Mehmet Nuri Medeni Efendi 16 Şubat 1901 tarihinde İstanbul payesi ile ilmiye rütbesi almıştır ve o tarihte Mısır kadısıdu?7

Tarsusizade Osman Kamil Efendi hafidi Mehmet AsafEfendi 25 Eylül1903 tarihinde Mahrec payesi ile ilmiye rütbesi almıştır ve e-tarihte Beytti'I-mal müdüriyeti hulefasındandu?8

Müftüzade Yakub Efendi 25 Aralık 1905 tarihinde Edirne paye-i mücerredi ile ilmiye rütbesi almıştır ve Tarsus eşrafındandu?9

24 S. Albayrak, IV, s. 320.

25 S. Uğur, s. 66 vd.

26 İlmiye Salnamesi, s. 85.

27 İlmiye Salnamesi, s. 50.

28 İlmiye Sa/nam.esi, s. 61.

29 İlmiye Salnamesi, s. 73.

(10)

TÜRK-İSLAMKÜLTÜR VE MEDENiYETiNDE TARSUS

Tarsüsi İmadeddin Efendi 8 Ekim 1898 tarihinde İzmir~paye-i mücerredi ile ilmiye rütbesi

lmıştır30.

İstanbul Rüüsunun İbtida-i Hane derecesine haiz olan zevattan Tarsüsi Osman Efendi 27 Ocak 913 tarihinde Dersiyye-i Lütfuilah Efendi medresesine atanmıştır31

Geçmişte olduğu gibi, Osmanlı devrinin sonlarıha doğru Tarsus şehrinden pek çok müderris etiştiği görülmektedir. XIX. asrın sonlarında Tarsus'ta faaliyette olan medreseler ve burada görevli lan müderrisler aşağıdaki tabloda ayrıntıİı olarak verilmiştir32

Medresenin Medresenin Müderris Talebe Medresenin Banisi ismi Mahalli

KubadPaşa Debbağhfuıe Hafiz Efendi 33 KubadPaşa

' Mahallesi

Mehmet Efendi Kasaba içinde HacıMehmet 23 Mehmet Efendi Efendi

Niyazi Efendi Sofular mahallesi Hacı A.hİnet 73 Hoca Aişe H3n.un Efendi ·,

Kurra Efendi Müftü mahallesi Mustafa Efendi 82 Hacı AliAğa

Süleyman Müftü mahallesi 'Mustafa Efendi 31 Hacı Süleyman

Efendi Efendi

Koyuncu Kasaba içinde Tahsin Efendi 31 Ahali Mefreli Kasaba içinde Hafiz Abdullah 29 Ahali

Efendi

RüstemBey Kasaba içinde Kamil Efendi 23 RüstemBey KaraMüftü Kasaba içinde RafizAhınet 19 Ahali

Efendi

ŞeyhÖmer Kasaba içinde ÖmerEfendi sı-.. Hüseyin Paşa

Efendi

Cami-i Cedid Kasaba içinde Abdulkadir Efendi 46 Alaybeyi Ahmet

Ağa

Küçük Minare Kasaba içinde Hacı Emin Efendi 27 Ahali Gülek merkezi Panzin çukuru Abdulkerim 43 Ahali

Efendi

Kargılı Kargılı Durmuş Efendi 12 Hacı Mustafa Ağa Ulaş Koca Ulaş Abdullah Efendi 30 Ahali

Narorun Narorun Mehmet Efendi 91 Ahali

_yayJağında

Bozşube Yaylak Mustafa Efendi ll Sadullah Efendi

Osmanlı döneminin sonlarında ortaya çıkan bazı müesseselerde de müderrislerin görev

ldıkları görülmektedir. Mesela; Kubad Paşa medresesinde müderris olan Hafız Efendi 1891 tarihinde

' İlmiye Salnamesi, s. 79.

İlmiye Salnamesi, s. 133.

MaarifSalnamesi 1316, s. 838 vd.

224

'1 ı ı

' :

'\ :

ı i

·ı

ı

i

1

i ~

.

i ı

'i

ı

ı ı

ı

i

ı

1

ı

ı

ı

i i

(11)

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

Tarsus'ta Eytam33 müdürü olarak da vazife yapmaktaydı34• Yine aynı şekilde; Niyazi Efendi medresesinde müderris olan Hacı Ahmet Efendinin 1898 yılında Tarsus Rüştiye mektebinde muallim-i evvel olarak da görev yaptığı görülmektednJ5

Sonuç olarak; Tarsus şehri tarihin ilk dönemlerinden beri önemli şahsiyetler çıkaran bir belde olmuştur. Selçuklularla birlikte Türk hakimiyetine giren Tarsus özellikle Osmanlılar döneminde Türk-

İslam kültürünün yoğun olarak yaşandığı şehirlerin başmda yer almıştır. Şehrin bu özelliğini yansıtması açısından ismini zikrettiğinıiz müderrislerin haricinde, beldenin ilim ve irfanma katkıları

olan pek çok şahsın da mevcut olduğu şüphesizdir. Tarsus'un sahip olduğu bu değerlerin farkına

varmak ve bunları gelecek kuşaklara aktarmak çok büyük bir önem arzetmektedir. Tarsus şehrinin

bundan sonraki dönemlerde de bir Türk İslam kenti olarak varlığını devam ettirmesi ancak geçmişten gelen kültürel unsurların bilinip, sahiplenilmesi ve yeni nesillere aktanlmasıyla mümkün olacağı aşikardır. Bu nedenle; Türk İslam kültürüne ait değerleri ortaya çıkarmak ve yazmak her Müslüman Türk ilim adammm birinci görevi olmalı ve bu değerlerin benimsenip gelecek kuşaklara taşınması da her Müslüman Türk'ün asli vazifesi sayılmalıdır.

***

Oturum Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Ateş

Adem Hocamız, tebliğini tam zamanında bitirdi. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Sevgili misafuler, Tarsus Belediye Başkanımız aramıza teşrif ettiler. Sayın Başkanım hoş geldiniz. Siz gelmeden önce salonumuzu dolduran Tarsuslu hemşehrilerime bir mesaj vermiştim. İzninizle o

mesajımı bir kere daha tekrar etmek istiyorum. Siz, yüreği bayrak ve vatan sevgisiyle dolu bir

büyüğümüzsünüz. Sizi uzun yıllardır izliyoruz. Sizi gıyabınızda tamyor, eserlerinizi biliyoruz. Ayrıca

büyüklerimiz geldiği zaman, getirip Tarsus'u gezdiriyoruz. Sayın Başkanım, tarihimize, kültürümüze, milli ve manevi değerierimize sahlp çıkan bütün bu güzel hizmetlerinizden sonra, burada bulunan

halkımızın huzurunda size şunu söylemek isterim: Siz belediye başkanı olarak Tarsus'a çok

yakışıyor~unuz. Size daha nice hayırlı hizmetler diliyorum. Burada bulunan bizler, sizden daha nice hizmetler bekliyoruz. Az önce de ifade ettiğim gibi, 1 O sene kadar önce Hicri ilk dört asırda "Adana ve Çevresinde Yaşayan Hadis Alimleri" diye bir çalışma yapmış ve ilahiyat Fakültemizin dergisinde

33 Eytam ve erfunil; yetimler ve dul kadınlar manasma gelen bir tabirdir. Devlet bizmetinde bulunmuş olan

babalarından ve kocalarından dalayı yetimlerle dul kadınlara bağlanan maaşlara eytam ve erelmil denilirdi.

M. Z. Pakalın, I, s. 578.

34 Salname-i Vilt;ıyet-i Adana 1309, s. 107.

35 MaarifSalnamesi 1316, s. 832.

(12)

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

•ayınlamıştım. Burada arkadaşlanm.ız da bu konuyla ilgili çeşitli tebliğler sundular. Bu bildirilerden le anlaşılacağı gibi, Tarsusumuzda, İslam'ın ilk dönemlerinde yaşayıp ilim ve kültür hayatımıza :atkıda bulunmuş ve burada vefat etmiş çok sayıda alim bulunmaktadır. Nitekim Kütüb-i Sitte aüelliflerinden Bubari'nin, Müslim'in, Nesai'nin, Ebu Davud'un, ayrıca dört büyük mezhepten ıirisinin kurucusu büyük hadis alimi Ahmed b. Hanbel'in hocalan olan

. .

İslam alimleri de burada

·aşamış ve bu topraklarda vefat etmişlerdir. Bunların isimlerini biliyoruz, makalelerimizde yazdık, ıurada sunulan tebliğlerde de var. Siz belediye başkanımızdan arzumuz, bunların isimlerinin hiç

•lmazsa bir mermere, bir listeye yazılar3k bir şadırvana, bir çeşmeye ya da anıtsal mahiyette bir yere

sılması. O yaptığınız ölümsüz güzel eser gibi, Nusret Mayın gemimizin olduğu yer gibi, anıtsal bir

·er olursa çok daha anlamlı olur. Sizden beklediğimiz, Tarsus Müftülüğümüzle işbirliği halinde bu

.üşü gerçekleştirmeniz. Yurt dışında çeşitli vesilelerle bulunuyoruz. Hıristiyan Batılılar Adana'yı

oilmiyorlar, fakat Tarsus'u biliyorlar. Hıristiyan dünyasının buraya bir ilgisi, bir sevgisi olduğunu

·izler yakından biliyoruz. Buradan din turizmi konusunda bir fayda umabilirsek de, onların bu )praklar üzerindeki emelleri açısından bu 3.nıamlı ilgiden rahatsız olmamak da mümkün değildir.

'aktiyle Sevgili Hocamız Prof. Dr. ,Mehmet Şeker, İzmir Yüksek İslam Enstitüsü'nde öğrenci iken Selçuk İsa Bey Camii" diye çok anlamlı bir kitap yazmıştı. "Efes, Efes" diye insanlar, İzmir'deki bu

rri1ıi ilçemiz için Batılıların kullandığı bir ismi öne çıkartıyorlar, gündeme getiriyorlar. Sayın [ocamız da, "Selçuk İsa Bey Camii" diyerek "Selçuk" ismini öne çıkarmamız gerektiğine işaret tmişti. Burasının adı Efes değil~ Selçuk biliyorsunuz. Sanırım, bu konudaki mesajımız alınmıştır, diye

üşünüyorum. Sayın Başkanıın, kanaatimce konu sizce ~e yeterince anlaşılmıştır, hocalanm.ız adına

onuya ilgi ve

atakanızı

istirham ediyoruz.

Hocamız biİdirisinde, Osmanlı

döneminde geçerli olan mi, akademik unvanlardan, Mekke payesinden, İstanbul payesinden bahsetti. Bizler de, bu

~mpozyuma katılarak inşaallah Tarsus Payesi 'ni kazanmış olarak buradan aynlacağız.

Sevgili misafirler,

Oturumumuzun dördüncü tebliğine geçmek istiyorum. Ancak burada şunu belirteyim. Bu turumun son tebliğini sunacak olan Hocamız Dr. Ercan Eser Bey mazeretleri nedeniyle

~mpozyumumuza katılamadılar. Ancak "Kadı Necmüddin et-Tarsusf ve Tuhfetü 't-Türk Adlı Eserinin :lam Hukuku Açısından Analizi" isimli tebliğ metoini göndermiş bulunuyorlar. Ben şimdi bem bu :bliği sunmak. bem de müzakere etmek üzere sözü Yrd .. Doç. Dr. İzzet Sargın Hocamıza veriyorum.

uyurun Sayın Hocam.

226

Referanslar

Benzer Belgeler

Ama Tarsus ismini çok daha önce Asur kaynaklarında önce Klikyalının merkezi olarak bildirilen Tarsus Asur kralı 3 cü Salmanasar M.Ö 859-825 Janherip M.Ö 704-681 ait belgelerle

……….., ………. soruĢturmacı olarak atanmıĢtır. “Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 12. göre fakülte/yüksekokul öğrencilerinin iĢlemiĢ

Mersin Đli, Tarsus Đlçesi, Gaziler Mahallesi 1429 ada 2 nolu parsel imar planlarında E=1.80 Ticaret Alanına ve 3 nolu parsel imar planlarında Açık Pazar Yerine isabet etmekte

yazar tarafından oluşturulmuştur) / Historical development process of Çukurova Industrial Enterprises.. sahip yapıların olması hem de Şek.4’de önerilen tarihi süreç

Üst sedir kuşağında bir m 3 hacimdeki toprakların ince toprak miktarı, toplam kireç, organik karbon, tüm azot, bitkiler tarafından alınabilir fosfor, değiştirilebilir

Uluslararası Hakemli Dergi / International Journal of History Volume 7 Issue 2, Special Issue on Byzantine, June 2015.. CONTENTS

Ayakta duran melek cepheden verilmiş, Tunik ve pallium giyimli melek, sağ elinde ucunda Ք olan asa, sol elinde ise haçlı globus tutuyor.. Sağ alt boşlukta bir yıldız

Bu çalışmada, 1895 yılında Tarsus‟ta ortaya çıkan ve burada yıkıcı tahribatlar yaptıktan sonra, civar vilâyetlere de sirayet eden kolera salgını ele