Kentlerimizdeki "çirkin" liklere karşı kimi belediyelerde başlatılan "estetik denetim" ler Mimarlar Odası'nın da gündeminde. Oda, aynı denetimle "özenli" tasarımların yaygınlaşmasını hedefliyor...
Bu konu, belediye yasalarındaki "yetki" ler arasında sayılsa bile, ilkeleri belirlenmediğinden her kentte "farklı yaklaşımlar" var. Örneğin, Ankara'nın özellikle Keçiören Belediyesi'nde, "çağdaş Türk kenti" adına devasa apartmanlarda "arabesk" motifler; hatta "Selçuklu" ve "Osmanlı" mimarisi isteniyor...
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, bu dayatmayı "cumhuriyetin çağdaş mimarlık açınımlarına başkaldırı" olarak değerlendiriyor. Milli Eğitim, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları'nın yeni "tip proje" lerine yön veren "geçmişin mimarisini kamu yapılarında yeniden üretme" anlayışı da mimarlıkta "çağdışı bir devlet politikası" yaratma riskini taşıyor...
İşte bu süreci sorgulayan Mimarlar Odası, öncelikle "özenli tasarım" ları hedefleyen bir "mimari denetim" in
sağlanmasını öngörüyor. Bu amaçla kurulan komisyonda ise mimari yaratıcılığın rantı gözeten imar kurallarına ya da "ideolojik gösteri" lere tutsak olmamasını amaçlayacak bir denetimin belediyelerle işbirliği içinde gerçekleştirilmesi gerektiği benimsendi...
'KENT KÜLTÜRÜ'NÜN ÜRÜNÜ
Mimaride "kamusal denetim" , Avrupa'da köklü bir "kent kültürü geleneği" ... Bizde de 20 yıldır sit alanlarında uygulanıyor. Tarihi dokuya katılacak yapılar için "tasarım kuralları" belirlenirken, eski yapıların yanındaki binalarda da "komşusunu gözeten" bir mimari aranıyor.
Mimarlar Odası Antalya Şubesi'nce yayımlanan "Batı Akdeniz Mimarlık" dergisinde (2006/12), koruma kurularınca yürütülen bu denetimin sit'le sınırlı kalmaması için değerlendirmelere yer verildi.
Derginin bu konuya ait "dosya" sayfalarında İTÜ'den Prof. Dr. Mete Tapan özetle şunları vurguluyor; "Kent, salt bir mimarın, bir şehir plancısının veya bir belediye başkanın kendi başına, dilediği gibi biçimlendirdiği bir alan değildir. Kentsel yaşam katılımcılıkla güzelleşir ve gelişir; cephe denetimi de bunun aracı olmalıdır.."
KTÜ'den Prof. Dr. Şengül Öymen Gür ise yazısına "sit alanı içinde-dışında, köyde-kentte, resmi-özel her koşulda, her konuda mimari estetik denetlenmelidir..." diyerek başlayıp, şöyle sonlandırıyor: "Mimarlık, diğer güzel sanatlar gibi özerk değildir; toplumsal değerlere duyarlı olmak zorunda olan bir sanattır..."
YTÜ'den mimar ve şehirci Prof. Dr. Emre Aysu da sorunun çözümünü "kentsel tasarım" da görerek, buna dayalı "rehber" lerin herkese yol gösterebileceğini savunuyor... "Kentlerimizin kimliksiz oluşumlarının sorumluluğunu yalnızca plancılara ve mimarlara yüklemek doğru olur mu? Parsel ölçeğinde tek tip imar yönetmelikleri, birbirini tekrar eden aynı tip peyzajlar yarattı" diyen Prof. Dr. Aysu'nun önerisi özetle şöyle: "İmar planları 'Kentsel Tasarım ve Rehberi' yle birlikte uygulanmalıdır..."
Aynı öneriye dünyadan örnekler veren YTÜ'den Doç. Dr. çiğdem Polatoğlu ile Prof. Dr. Işık Aydemir de tasarım rehberlerinin İngiltere'deki başarılı sonuçlarını tanıtarak, bunun için "kentsel sürdürülebilirlik" kavramının önemsenmesi gerektiğini vurguluyorlar...
'HALK'IN GÖRÜ_Ü İçİN
Doç. Dr. Günhan Danışman ise yine İngiltere'den şunu anımsatmış: "Britanya parlamentosunun 1967'de onayladığı Kentsel Değerler Yasası (The Civic Amenities Act) ile Avrupa'daki en kapsamlı yapı cephe denetimi mevzuatı yürürlüğe girmişti..." Bu "40 yıllık" uygulamada yeni yapılara inşaat izni verilmeden önce projeleri sergilenip semt halkından da "görüşleri" alınıyor...
Dosyaya Çanakkale deneyimleriyle katılan mimar İsmail Erten , kentsel çirkinlikte "toplumsal sorumsuzluğun" da payı bulunduğunu "aslan yattığı yerden belli olur" atasözüyle anımsattıktan sonra diyor ki: "Sadece mimariyi değil,
hükümetleri de kent rantı belirliyor."
ODTÜ'den Doç. Dr. Gül Asatekin , özellikle Antalya'daki "mimari gösteri" leri örnekleyerek, "karaktersiz" bir "kent kimliği" nin oluşmasında doğrudan "mimarın rolü" nü sorguluyor. Asatekin'e göre tüm ülkeyi saran tekdüze yapılaşma ise belki de gelecekte bu çağın "geleneksel mimari" si sanılacak!
Yine ODTÜ'den Doç. Dr. Mehmet Asatekin de 1990'larda Ankara'da oluşturulan, ancak "Gökçek dönemi" yle birlikte lağvedilen "İmar ve çevre Danışma Kurulu" nun deneyimlerini yorumlayarak şunu belirtiyor: "Kurulun danışman olarak değil de yetkili karar organı gibi çalışması daha verimli sonuçlar yaratabilirdi."
Dosyanın "mimar olmayan" yazarı Zeynep Oral ise mimarlıkta "estetik" in nasıl sağlanacağı konusuna tek sözcükle "uyum" diyerek şunları ekliyor: "Öncelikle doğayla uyum, çevreyle uyum, mahalleyle uyum, sokakla uyum, yanındaki yapıyla uyum; sonra malzemeyle, teknolojiyle, her şeyle uyum..." Oral'ın "Türkiye'de nereye gitsem uyumu en çok bozanlar ise kamu yapıları..." vurgulaması da ülkede özenli bir mimariyi yeniden egemen kılmak için denetimlere önce devletten başlanması gerektiğini anımsatıyor...
İşte böylesi "zor" lu hedeflerle kolları sıvayan Mimarlar Odası'nın, özellikle "imar planlarında mimarinin gözetilmesi" için _ehir Plancıları Odası'yla işbirliği yapması da komisyon dilekleri arasında yer aldı...