• Sonuç bulunamadı

Dr. Yorği Fotaki M avromatis

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dr. Yorği Fotaki M avromatis"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G O E T H E İtalyada

İ Ç İ N D E K İ L E R Gençlere Energie dersleri

Gustave Le Boıı ve eseri (Konferans) Armut piş - Ağzıma düş ..!

Kıt‘a

Saray devirlerinde Anadolu köylüsüne [ Şi‘ir ]

Geldi [ Şi‘ir ]

içli Teller » Niçin Ağlamiyr ?. »

Rüya »

Solmayan güzellikler ( Ictihad ) m Müdir fikirleri

) Gassoıı - Mubalıat

Dr. AB. DJ.

Burhan Cahit AB. DJ.

Mithat Cemal Fuat Hulusi Hakkı Nezih

Ilhan Şadı Necati Vasıf Iran şa‘irleri AB. DJ.

İsmail Hakkı Matbaası

(2)

Yeni Neşriyyat :

İLK A ŞK

Rus muharrirlerinin ilk safında bulunan Turgenief in meşhur romanıdır . Muhibbimiz Haydar rif‘at Beyin kuvvetli ve seyyal kalemde terceme edilmişdır . Serveti Fünun basmışdır . Çok güzeldir ve çok güzel basılmışdır . 200 sahifeli, fi: 1 liradır-

JUL 153 v eh m ;

İlmî romanlarile fikre hidmet etmiş olan bıı büyük Fransız romancısının hayatına ve eser­

lerine da’ir resimli ve mükemmel bir kitabdır.

Yazan Fa’ik Sabri Beydir . Basan K a n a 'a t kitabhanesi sahibi İlyas Efendidir. Yazanın da , basanın «la himmetleri meşkûrdur - Çok resim vardır, 84 sahifelidir. f i : 50 kuruş.

F A U S T

Gcetlıe ııin meşhur Faust adlı facı'asıiıdan Faziletler sahibi Doktor Hüseyn zade Ali Bey kardaşımızın bir kısım manzum tercemesidir . Bu tercemeler bundan 18 sene evvel tctihad da çıkmışdı- Ali Bey, G o e tlıe ııin yüzüncü ölüm yıl dönümü münasebetile bunları nefis bir su - retde basdırdn okumalıdır, çok kıymetlidir.

M iffeiye M ec m u ‘ası

En eyi ve en kuvvetli mecmu'alarımızdan- dır. Bu ay gelen 11 inci sayılı nüshasında en cazib makale Haşan Şiikri beyin ( Japon milleti ve Japonyada siyasî hayat ) adlı makaledir - Mecıııu‘ayı yazan hey’et alkışlanmalıdır -

Posta kuftısu :

İzmirde Mektebli kitabhanesi sahibi Abdullah Efendiye : Hisab geldi teşekkür olunur .

İctih a d ın b u lu n d u ğ a b a ‘zı y e rle r

“ İçtihad „ ın İstanbulda satıldığı ba‘zı yerler : Kadı k ö y ü n d e Muvekkithane caddesinde Tütüncü D ik ra ıı E fen d i, Köprü ü z e r in d e M. K em al E fen d i, B ü yü lt A da da İske­

le başında Tütüncü N iko E fen d i, Ü sk ü d a r d a İskele başında Tütüncü İlh a m ı E fendi

Dükkânları

Dr. Yorği Fotaki M avromatis

E m ra zı d a h iliy e

Beyoğlu Venedik Sokağı M 5

Cuma ve cumartesinden ba ka hergün 2,5 dan 7 ye kıdar.

Çarşanba günleri parasızdır.

Telefon : B. 4707

GLİSERO FOSFATLI ŞARK

MALT HULÂSASI

Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti hususiyetle Final edilmekdedir.

Deposu Ekrem Necip Ecza Deposu Telefon: İstanbul: 78

Rafale de Parfum s

SO N N E T S

PAR LE Dr. AB. DJEVDET

Edition de luxe, pages 131, Prix : 100 piastres

A p r a h a m E k ş i y a n Kerestecilerde No. 412

Dépôt de bois de construction en tous genres Télêfon : Stamboul : 2827

A ‘MALIK

S r b e b lr r i v e K o ru n m a p a releri MeemıPamızda tefrika edilen ve Halk içi»

yazılmış bu göz Hıfzı Sılıhası ba‘zı ‘ilâvelerle kitab şeklinde basıldı. Bir danesi 3 renkli olarak bir çok şekil ihtiva ediyor 127 sahifelik giizsl bir kitabdır. fi: 50 kuruşdur . H erkes için okunması faydalıdır. Mekteb müdürleri, bölük ve tabur kumandanları, Darüssana‘a sahihleri, a’ile reisleri v. s. için mutala‘ası elzemdir . Bunu okumuş olmak sayesinde her sene belki yüzlerce a‘rna ‘adedi azalacak dır,

‘A M ELİ H U H İY Y A T

« Sa’ati haziranın kararsızlıkları » adile Dr.Gustave Le Bon un neşr etmiş olduğu bir kitabın tercümesidir 223 sahifeli bir kitabdır . Devlet adamlarını , meb‘usları , hakimleri, mu-

‘ailimleri, terbiye ve tedris işlerinde bulunanları, vali ve kaymakamları son derecede ‘alakadar eder Eyi kâğıd üzerine basılmışdır. fi. 100 k. dur *

(3)

ABO NNEM ENT

Pays étrangers

Pour un an : 2 Dolars Edition spéciale : 3 Dolars

A D R E S S E

«Idjtihad» Constantinople Téléph : 20865 xxvnème ANNÉE

15 A v r il 1 9 3 2

İ GT İ HA D

Türkçe ve Fransızca

İLMİ, E D E B İ, İK T İS A D İ

No : 343

ABONNEM AN Seneliği ( 24 Nüsha ) Türkiye

için: 2 1,2, ‘lâ kâğıdlısı 5 liradır

A D R E S

Cığaloğlunda îçtihad Evi

Tarihi Te’sisi :

1904 — Genève Yirmi yedinci sene 1 5 N isa n 1 9 3 2

Gençlere Energie dersleri :

SEYĞİ KABtLİYYETİNİZİ KUVVETLENDİRİNİZ ! YARATAN VE YAŞATAN SEVGİ ! DÜNYANIN MABUDU SEVGİ !

İnğilizler sanki ( Sevği) nin fevkında ya - şarlar ! Onlar ( sevği ) yi bütün mükâlemele - rinde, bütün hareketlerinde ve ‘umumî hayat­

larında inkâr ederler . Onlar ( sevği) yi kendi kuvvetleri altında bulunan kıymetsiz bir madde sayarlar . Bu iddi‘a yanlışdır . Delicedir . İnğilizlerin bu iddi‘aları, ya‘ni onların (sevği) nin fevkında bulunmaları iddi‘ası millî bir nahuvetden başka bir şey değildir . Bu iddi‘a kuşların havanın, balıkların da suyun fevkında, haricinde ona muhtaç olmaksızın yaşadıklarını iddi‘a etmeleri kadar zavallıcadır.

En kalın yüreklilerimiz, en sert ruhlularımız bile sevği içinde doğmamışlar mıdır? Hepindz ( sevği ) ile, sevği içinde büyütülmemiş miyiz?

Her birimiz bir evin , bir a’ilenin ( sevğili ) çocuğu değilini idik.

Gazeteleri tetkik ediniz . Bunların her biri her gün muvzu‘u ( sevği ) olan bir film gös - termiyorlar mı ? Mahkemeleri dinleyiniz! bunlar yarı günlerini hep sevği , sevğiden doğmuş kıskançlık, ve emsâli hayatın tahrikile yapıl ■ mış cürümlerle meşğul olmaz mı?

içinizde belki « pek eyi , sevginin kuvveti ma‘lum . Fakat bunun iş ile muvaffakiyetle ve hissiyyatın zevkile münasebeti nedir ? » diyenler vardır.-

işte cevabım : Bu münasebet çokdur ! pek çokdur ! içinde yaşadığınız ve çalışdığınız ci -

hanın bir sevği dünyası olduğunu takdir ve Ptiraf etdiğiniz dakikada ( sevği ) nin size ne kadar yakın olduğunu ve muvaffakıyvetiniz üzerinde ne derecede te’siri ha’iz bulunduğunu anlarsınız . « iş » in bir sistem altına alındığı ve ona mihaniki şekiller verildiği şu zamanda

« iş » adamlarının çoğu mihaniki birer oyuncak olmuşlardır. Bunlar eşyanın seviyyesine inmiş­

lerdir. Bu nokta’i nazar yanlışdır . Çünkü hiç bir eşya bir insan kadar kıymetli olamaz .

« iş » cihanı, son zamanlarda bir sürü mi­

haniki eşhasla dolmuşdur, ki bunlar kurulmuş oyuncaklar gibi his etmeden çalışıyorlar . Bu türlü insanlar bütün ömürlerince öyle kalırlar.

Tahtadan ma‘mul ‘askerlerden général olmaz ! Her kes sevgiye muhtacdır. Sevgisiz yaşanmaz!

yaşadıklarını iddi‘a edenler makineler gibi yaşayanlardır. Ben bunlardan bahs etmiyorum, llanği cihetden bakılırsa bakılsın , hissizliğe koşmak, hissizlikle şühret almağa uğraşmak yanlışdır. Çokları ( izzeti nefs ) in bizi ‘alakasız olmağa mecbur ettiğini söylerler . Pek çok kimseler muvaffakıyyet hakkında gazetelerden yanlış kana‘atlar edinirler. Bunlar bilmezler ki gazeteler ve tarih kitabları hareketlerile nazarı dikkate çarpanlarla ve halkın ‘alakasını celb edenlerle iştigal ederler . Kendi ‘alemlerinde ( muvaffakıyyet ) ile çalışanlar ve kayatın zev­

kim bulanlarla değil!. Halbuki sade göze

(4)

5700 Î Ç T I HA D çarpmak, sadece meşkur olmak mes’elesi başka şeydir. Bense bu kitabımla insanı şührete götü­

ren yolu ta‘rif etmiyorum. Ben burada bir in­

sanın nasıl muvaffak olabileceğini ve hayatdan nasıl zevk alabileceğini göstermeye çalışıyorum:

Bence muvaffakıyyetli insan: Dünyaya geldi - ğiııe memnun olan , ve kendisini malumatlı , terbiyeli ve sevilen bir şahsıyyet haline getiren, arzularını tatmin edebilen bir insandır. Görü - yorsunuz ki bu ta'rifin « meşhur olmak » ile

‘alakası yokdur. Hepimiz ecnasın ehemmiyye- tini bütün şümulde takdir etmeliyiz . Tabi‘atı beşer iki maddeli bir halitadır . Bu halitanın bir kısmı diğerinin te’siri olmaksızın temamen kıymetsiz kalır . Hayatın bu iki maddesinden biri inkişaf ve diğeri sevği ile örülü bir muhit te’sisidir. Kimse hayatını bu maddelerden ya­

lnız bir danesi üzerine bina edemez Muvaffak olmak için evvelâ kendi mevcudiyyetinizin hatları dahilinde neşvüniima bulmalısınız. Tam ma‘nasile bir insan olmaya çalışmalısınız. Böyle olmağa çalışmazsanız hayatınızda bir tüfeyliden başka bir şey olamazsınız. Meselâ ba‘zı kimseler hayatın en tabi’î icablarından biri olan izdivacın müşküllerinden, mani Terinden bahs ederler . Halbuki bence evli bir insanla, bekâr bir insan arasındaki fark şundan ‘ibaretdir: Evli bir iıısaıı hayatda köpek gibi yaşar fakat bir cen - tilmen olarak ölür. Buna mukabil bir bekâr bir centilmen gibi yaşar fakt bir köpek gibi ölür . Hakikatda evlilik mes’elesi de hayat mes’elesi gibidir. Bu bir hediyedir ki insan bunu kabul ve ondan istifade etmeğe mecburdur, ilk evvel insan eyi bir evlad olmalıdır. Sonrada eyi bir zevç ve nihayet eyi bir baba ... Hepimize te - vecciih eden bu mühim vazifeleri sadakatle ifa etmeliyiz. Bu vazifeler eyi bir evladı , eyi bir kocayı ve eyi bir babayı hayatın güçlüklerine tahammül ve galebe etmeğ, ve hayatda muvaf­

fak olmağa icbar eder. Çoğumuzun a’ilesi efradı arasında, büyük ve küçük ihtilaflar, mücadele­

ler vardır. Bu kabil mücadeleler hayata sii’i te’sir icra eder. Bu gibi hareketler evin erke - ğinin harice karşı olan mücadele ve tahammül kuvvetini izale eder . Hiç olmazsa za‘iflatır . Bu gibi 'a’ile ra h a tlık la rın d a n mücaııebet için

‘a’ile efradının hepsi hissesine düşen vazifeleri yapmalıdır. ‘A’ilenin re’isi sakin ve ‘âzami d e ­ recede sabırlı olmalıdır . Medeniyyetin esası

« Mes‘ud ‘a’ile » dir . Bu her yerde böyledir . Eyi bir ticarethane miidirinin .‘a’ile hayatı da eyidir. Çünkü öyle olmasa idi o ticarethane eyi idare edilemezdi. Ev hayatı bütün yevmi işle - rimizin başında ve intihasında his olunur. Mes- 'ud bir evin babası işine neş’e ile taze mücadele kuvvetlerile gider. Evine neş’e içinde döner.

Neş’e ile başlayan sabah musiki , suhbet ve kahkaha içinde biter . Halbuki, ( sevği ) nin gitdikce azaldığı his olunan bir muhitde, bed baht bir ‘a’ile içinde yaşayan bir adam hiç bir zeman hayatın zevkini bilmez ve muvaffak ola­

maz. Tarif edilen şekilde bir evi , bir hayatı olmayan, bir insan zengin dahi olsa, onun ser­

veti onu yalnız bir parça daha bed baht etmeğe yarar.

‘A’ile içinde en mes'uliyyetli mevki4 valde- nin mevki‘idir. Evi kuran valdedir . İnsanların tabi‘atma şekil vermek , çömlekçinin toprağa şekil verdiği gibi valdenin vazifesidir. Valdelik vazifesinden sonra « Zevce » lik vazifesi gelir-

« Zevce » nin vazifeleri yalnız cinsî mahiyyetde olanlar değildir. ‘A’ile içindeki mevki‘ini ihmal ve ya sü’i isti‘mal eden bir kadının zevci mahv o lu r. işte sevği kendini bilhassa bu yerlerde gösterir .

Ben insanların gördükleri işi « Barğir kuv­

veti ile » ölçmem. Ben hayatın işlerini « Kalb kuvvetile » ölçerim. Eski bir Fransız şarkısında şöyle bir mısra' vardır:

« Dünyayı döndüren sevgidir sevği » Evet bundan sizde şüphe etmeyiniz ! Dünyayı döndüren para değildir. Dünyayı dön­

düren rütbe de değildir. Dünyayı döndüren

« sevği » dir. Yalnız « sevği » dir. Bir gün ge­

lecek ki bütün dinler , bütün ‘ilimler bu sırrı keşf edeceklerdir.

Hangi sırrı ? «Dünyada asi olan « sevği » dir» Sırrını ... Yaratan ve yaşatan « sevği » ! Dünyanın yegâne ma‘budu « sevği » !... İşte bunun içindir ki hepiniz « sevmek » kabiliyye-

tinizi kuvvetlendirmelisiniz .

Gassorı - Mubahat

(5)

İ Ç T I H A D

G U S T A V E LE B O N V E E S E R İ

5701

17 Şubat, 8 Mart, 18 Mart ve 10 Nisan lg32 Tarihlerinde BÉNE-BERÎTH ve UNİON FRANSAİSE, HALK EVİ ve DAR-UL-FÜNUN « Conférence » salonlarında verilmiş olan « Conférence » in tercemesidir. Bu tercenıe mümkin olduğu kadar ‘aynen yapılmışdır ta ki yeni fransızca öğrenen talebe iki dili mukabele ve mukayese ederek dersi bir istifade te’min ede bilsinler .

A ’ile v î a slın a v e m e k teb h a y a tın a d a ’iı* biı* k e lim e :

Q. Le Bon, Paris in cenubunda kâ’in Eure et Loire Nogent le Rotrou Departmanın da , 1841 tarihinde doğmuşdur . Tercüme’i halini yazanlarından biri M. Le Prof. Picard ki , elyevm Belçika a'yan a‘zasındandır , bu hu - susda şu satırları yazar :

G. Le Bon un ‘a’ilesi ‘ayni zemanda hem Bourguigon hem de Breton idi . Bu ‘a’ilenin arınası, Hozier tarafından 1698 de te’lif olunan Armorial général de la noblese [ ya‘ni asaletin

‘umumî arma nâmesi ] adlı eserde müseeceldir.

Cedleri arasında mahkeme re’isleri, ‘askerler, hiikkâm ve kumandan vardır.

Hasılı ba‘zıları ‘indinde kıymetdar, ba‘zıiarı

‘indinde tıflâne olan asilzadelik, bununla iftihar edenleri hoşnud edecek kadar vardır .

Ta'annüd , meyli i'tiraz , tefekkürün kat‘i mantıki, az söylemek, yalnızlığı ve murakabeyi sevmek , hodperestlik ile karışmakla tehdid edecek haddine kadar ileri götürülen Breton , individualistlik seciyyeleridirle.

Orta tahsilini Tour Lisesinde bitirmişdir . Tahsili esnasında orta derecede bir şakird ol - ınûşdur . lta‘atsız zihniyyeti , tedris regimine ve ‘acib bir sııretde yüklü programına güç münkad oluyordu. Bu derslerden , mukannen kanalların geçidlcrinden geçe bilecek kadarını aldı. Âlî tahsil için de böyle yapdı ve bu vech ile tıb Doktoru diplomasını almaya muvaffak oldu .

Bu istiklâl ve asliyyet. reftarı İlmî fütuha­

tının başlıca ‘âmili oldu ve yaşadığı müddetçe reftar ve şi‘arı devam etdi .

Seyahatnâmeleri, ilk büyük kitablarını teş­

kil eder. Uzak memleketlere seyahat, ita‘atsız ruhların ve taşkın zekâların ınümiyz vasfıdır .

Olıilde Harold adile Lord Byron un cevlânı bunun parlak bir tecellisidir.

GuBtave Le Bon da cevlânını yapdı , fakat bu cevlân başka bir yolda mahsuldar bir cev- lân oldu . T a tr a s d a ğ la r ın a s e y a h a t , N épal e s e y a h a t , İn sa n v e G em ‘iy y e t 1er , şarkın İlk M cd en iy y etleri , H in d in A b id ele r i , Bu gün nüshaları kalmamış olan bütün bu eserler hep uzak memleketlere seya­

hat mahsulıdırlar. İngiltereyi, îtalyayi, Ispan- yayi , Polonyayi , Rusyayi , Merakişl, Mısrı, Felestini dolaşdı. Hükümet tarafından ‘İlmî bir vazife ile tavzif olunarak H in d ista n a gitdi . Mont - Tatras Karpathe ların en yüksek i en şa‘irane şahikasıdır. Oerlach tepesi 2500 metre irtifahndadır . Yamaçlarından Laden ve Kara Çam ormanları arasında ma'denî sular boşaltır.

G. Le Bon buralarda yalnız tabi'atı istikşaf ile iktifa etmedi , bu hücra yerlerin yarım vahşi sekenesini mahallinde tedkik etdi - Aslî görüşlerle dolu bu tedkikler , Paris Cugrafya CemMyyetiııin Bulletin inde ve Tour de Monde mecmu‘asında intişar etdi. Bu, daha mühim bir seyahat için, hiç bir Fransızın henüz ayak bas­

mamış olduğu Népal e seyahati için bir hazır - lanmadan ‘ibaretdi.

Bir mühafız bölüğü tarafından ta ‘kib olun­

makla beraber Aslanlar ve Kaplanlar tarafından parçalanmak tehlikeleri arasında istikşafına devam etdi .

Bu maceranın en kısa bir hulâsasını ‘arz etmek istesem dinleyenleri yormak tehlikesine düşerim.

G u sta v e L e B o n u n F r a n sa d a v e F r a n sa* h a r ic in d e ta k d iri

Eesrlerinden bir çoğu Akademiyalar tara - fından tetvic olunmuşdur . 1925 de Estard Delcros mükâfatı ‘Ulum Akademiası tarafından

(6)

5702 İ ÇT İ MAD kendisine verildi . Türkiyenîn büyük dostu olan E d .H e r r io t hükümeti esnasında Fransa ona Légion d’Honneur rütbesinin en yükseğini verdi ve Baş Vekil bizzat büyük mütefekkirin ikametgâhına giderek bu resmî tevcihi kendi­

sine takdim etdi .

Eserleri, pek azı müstesna olarak hemen hemen bütün lisanlara tercüme olunmuşdur :

Tokio da, Japon hükümeti, sabık baş vekil Comte Okoma nın Riyaseti altında , güzide münevverlerden müteşekkil bir grup teşkil ve G. Le Bon un bütün eserlerini tercüme et­

mekle tavzif etdi. Butiin eserleri terceme edildi ve basıldı .

Rusya, Çar Nicolas II zemanında ayni su - retle, Rusya İmperatorluğunun sabık Harbiye Nazırı Archiduc Constantin in riyaseti altında bir encümen teşkil etdi; bunlara büyük Fransız Psychologiasma kiilliyyatı âsârımn Ruscasmı hazırlamak vazifesini verdi.Vazife itmam edildi.

Mısır 'Adliye Nazırı Fethi Paşa Zağlul La Psychologie des Foules ı £'cVJI c->-> adile arabca ya tercüme etdi . Ben, Dr. G. Le Bon un şu kitablarmi Türkeeye nakl etdim :

1-Les Lois psychologique de l’Evolution des

Peuples . Türkçe adı : R ııh -u l-A k v â ın . 2- Aphorismes du Temps présent. Türkçe adı:

A sr ım ızın m ısıısı fe ls e fiy y e s i.

3- IIier et Demain. Türkçe adı: I)ün v e y a r ın . 4- Les enseignements psychologiques de la Guerre Européenne . Türkçe adı : A v ru p a h a r b in d e n a lm a n p s y c h o lo g ia ’i d e r s ­ le r .

5- I.a Psychologie des Faulee . Tiirkce adı : R u h -u l-C e m a h ir.

6 Lee Incertitudes de l’heure presente. Tiirkce adı : A m e li R u h iy y a t.

7- L’Evolution actuelle du Monde . Tiirkce adı : C ih a n ın ş im d ik i in k iş a f ı.

[ Bu kitab basılmaya başlıyor ] .

8- Bases scientifiques d’une Philosophie de l’Histoir. Tiirkce ad ı: B ir T a rih F e ls e f e ­ s in in ilm i e s a s l a r ı .

[ Bu terceme Avokat H. Rif'at B. le müşterekdir . Basılmamışdır. Merhum üstadın en son eseri ve en kıy­

metli kitablanudandır.

Le déséquilibre du Monde :

Bu kitab Dr. G. Ata Beyle Merhum Ali Reşad Bey tarafından Cihan muvazenesinin bozulması adile müştereken terceme ve Ka - naVli kitabhanesi tarafından basılmışdır .

[ Bitmedi ]

A R M U T P İ Ş , A Ğ Z I M A D Ü Ş . . ! Geçen gün Japonyaya ait bir seyahat r o ­

manı okuyordum.

Muharrir Japonyamn kırk elli senede, bir Avrupa devleti haline gelişini bütün müşahe - deleri ve mukayeseleri ile anlattıktan sonra musiki bahsine giriyor ve diyor k i :

— Japonlar eski musikilerini tamamile bı­

raktılar. Bugünkü Japon musikisi Avrupa tek­

niğinin mahsulü yepyeni ve modern bir mu - sikidir.

Bunu yazan bütün dünyayı dolaşan Ispan­

yol edip ve muharriri rahmetli îbanez’dir . Bunu okurken pek eski bir hatıram tazelendi.

Daha mektepte idim. 1908 de idi galiba.

Yeni meşrutiyet ve hürrieyt havası içinde her kafadan bir ses çıkıyordu.

Bu sırada şu cümle her gün tekrarlanıyordu:

— Bizim ileri gitmemize enğel olan istip - dattı. Saltanattı. Ondan kurtulduk . Japonlar kırk senede mi bu hale gelmişler. Biz muhak­

kak yirmi senede onları geçeriz.

Bu lâkırdının söylendiği tarihten bugüne kadar 25 sene geçti.

Japonlar bugün Amerikaya meydan oku - yorlar .

Modası geçti denilen emperyalizmin eli bay­

raklı kahramanı oldular .

Ve şüphesiz vaktile bizden çok geri olduk­

ları halde bugün aksayı şarkın Ingilizleri ol - dular .

Hayatlarının her sahifesi Avrupaîleşmiştir.

Eski tahta parçalarından sazları bırakmış - lardır .

(7)

r O T t ÎT A D 5703 Bizim (Japon) diye karikatürünü yaptığı -

mız uzun saçlı, tahta nalinli, kimonulu Japoıı- lardan eser kalmamıştır. Japonlar bütün mana- sile cerbezeli , pratik ve bugünkü dünyanın adamı olmuşlardır.

Bizim sandalyalara oturdukları vakit b a ­ cakları çocuk gibi yukarıda kalan Japon ma - reşalleri, Japon amiralleri dünyanın en kuvvetli emperyalist devletlerine meydan okuyorlar.

Japon işçi dünyanın her tarafında yerli iş­

çiye rekabet ediyor.

Japon san’ati Amerikayı bile avucuna al - mıştır .

Japon malı aksayı şarktan îstanbula kadar gelmiş ve bizim yerli kumaşlarımıza yaman bir rakip kesilmiştir.

işte kırk elli sene evvel tahta papuç ve kimonu ile gezen uzun saçlı Japon!.

* **

eden cemiyetlerde tekâmül böyle yavaş yavaş olur . Fakat bizim gibi Avrupa seyahatine asırlarca kulağını tıkamış millet için geçilecek istasyonlara derhal ilga, etmek lâzımdır- Çünkü vakit yoktur. Biz hâlâ kambur uta tel takmağa çalışıyoruz. Halbuki dünya musikisi utun şiş - man karnından çıkalı üç yüz sene oldu.

Böyle tahta parçalarile dünya ahengine ka­

rışmağa imkân var mı?.

Geçen gün Romanyada galiba Pazarcık ka­

sabasından bizim radyo hakkında bir şikâyet gelmişti. (Pazarcık) Romaııyamn en çok Türk olan bir yeridir.

Bura Tiirkleri (Romen) musikisini benim - semişler . Musiki âletlerini değiştirmişlerdir . Kambur utla , kaplama tahtası kanuna izin vermişler ve mükemmel bir orkestra heyeti yapmışlar. İçlerinde bestekâr bile yetişiyor.

Bu Türkler anavatandan bir parça musiki Biz her kaba­

hati is tib da da yüklüyorduk.1908 den bugüne ka - dar yirmi beş sene geçti . Bir türlü AvrupalI - laşanıadık .

:

I

Ş A ‘ I R H A K K I N D A

Z u lm e t için d e y ü k se le r e k m ırdnıı bir e l K or bi h u z u r a ln ın a bir şııT e h a le s i ; H er la lız a ’i ş u ‘ııru bir ‘a sır i a za lı o lu r M est e tm e se h a y a tın ı ilh a m ın ın sesi .

24 Mayıs 1931 A. D.

dinlemek için rad­

yoyu açtıkları za­

man kulaklarına gelen:

— Yar aman, aman aman , of ! .

Feryatlarını ve ut zımbırtılarını Gazi Türk harfini, şapkayı ve bunlara mes­

net olan İçtimaî inkılabı yapmamış olsaydı ( tekâm ül) denen ve her cemiyete mukadder olan ileri hareketinden uıUhrum kalacaktık . Bizde kendiliğinden oL.uş esaslı bir ileri h a ­ reketi yok. Her yenilik için balâdan bir elin gelip bizi burnumuzdan çekmesini bekliyoruz.

Bunu haricinde sarı’at, fikir hayatında yap­

mağa üzendiğimiz şeyler maskaralıktan başka bir şey değil ■ Meselâ musiki için senelerden beri işitiriz. Kimi kalmak şu kambur ( Ut ) a madenî tel takar , kimi sapını uzatır . Adını değiştirir . Kimi alafraııka beste yapacağım diye tıirkçenin şivesini, zevkini terelelliye çe­

virir .

Halbuki bütün bunlar üzentiden ibarettir . Dünyanın umumî cereyanını adım adını takip

duyunca müteessir oluyorlarmış .

Bu musiki maarif programlarında yoktur , Türkie eski musikinin ıslah olmıyacağını ona Avrupa tekniği tatbik edileıniyeceğini anladığı için kendi haline bırakmış , mekteplerine garp musikisini kabul etmiştir .

Anlaşılıyor ki yüksek medeniyetlere yetiş - rııek için kaplumbağa adımı ile ve eskiye ya­

ma vurup, köhneyi tamir etmekle kabil değil..

Japonlar da Acem (Tar) larına benzeyen tahta parçası musiki âletlerini bırakmışlardır . Frenk musikisini terennüm eden aletleri almışlardır .

Mesele musikide değil.

(Tekâmül) denilen ileri yürüyüş, (Asrîlik) denilen adam olma. Böyle parça parça olmaz.

Başına şapka koyan bir cemiyet beş parmağile yemek yiyemez . Lâtin harflerini kabul eden

(8)

5704 Î ÇTt H At>

Ş İ ‘ İR

SARAY DEVİRLERİNDE ANADOLU KÖYLÜSÜNE

Z o rla v u r a n bir k o c a m ış k a lp İle , H a tır a sın ö lm e d e n e v v e l bile;

Z erre d e ğ iş m e z s in ö lü r s e n y a r ın . N erd e b a şın ? n erd e p a zın , b a ld ır ın ? B a şla m a y a n , b itm e y e n a v a r e et ; Y erg i v e r e n , a sk e r o la n is k e le t . Y er g ib i y u r d u n ., n e d u v a r v a r , n e d a m , E lb is e siz , e v siz , e ın e ls iz adam .

Y a ğ m u r o y a r a ln ın ı d ağ taş sa n ır , F ır tın a g ö ğ s ü n d e k o p a r ç a lk a n ır ; K a rla g ü n e ş p a y la şa m a z en sen i;

S a rsa m e ğ e r g ö v d e n i , öp seııı sen i H ep adelcUııı d ö k ü lü r g ö ğ s ü m e , E y ç ü r ü y e n c e h r e , k e m ik te n k ü m e . Ü rp ererek d iş le r i , t ır n a k la r ı,

H a k k ın ı b o ğ m a k e z e li h a k la r ı ; E t d o lu d u r , k a n d o lu d u r c e p le r i , N e slin i y e r le r s e n e le r d e n b e r i,

K at kat a d a m la r , d em eV i ç e h r e le r *, D o y m a d ı bir tü rlü şu m a m u r ele r . B itm iy o r , a z m in d e a sır la r ın ı v a r ? T a h tı k u r a r , T a c ı k u c a k la r tu tar N a şın ın e t y o k s u lu , m o sm o r k o lu ;

Bir z a fe r in m id esi b in k ö y d o lu . E y d e r i, g ö ğ s ü n d e ne c a n v a r , ne ten;

H er b a ca d a n k a p k a r a se ıısin tü ten.

Ş e n sin a k a n , k u rt i ç i y o r , ku ş y iy o r , B a d iy e m a m u r e bir o lm u ş y iy o r . Bir g ü n o lu r b ü sb ü tü n ö l g ü n , sa k a t H arp e d e m e z h a le g e lir s in , fa k a t C enk, o c e h e n n e m , o z iy a sız a le v , S ır m a lı, s o r ğ u ç lu , ışık g ö z lü d ev , T a k ı z a fe r le r d iz e c e k kıp kı z ı l , S a r a sı t u tm u ş , k ü p ü riir m u t t a s ıl, Z o rla s ö k ü p g ö z le r in in n u ru n u , Bel k e m iğ in d e n k o p a rır y a v r u n u , ( S e n d e bir az ö lm e lis in h a y d i !) der S e n h e d e r , o ğ lu n h e d e r , ır k ın h e d e r .

MİTHAT CEMAL

bir millet kurunu vustanın tahta parçalarını musiki aleti diye kullanamaz. Kadınını cemiyet içine çıkaran bir halk tabakası , parmağını burnunun bir deliğine tıkayıp yere sümküre - mez. Mikrobun tehlikesini anlayae bir cemiyet ibadet ediyorum diye camide başkasının ayak bastığı, yere yüzünü süremez . Gramofonda (Karmen) dinleyen bir zümre radyoda:

Moda burnunda bir balık düştü ağıma, Ben kavuştum Kadıköylü zambağıma, Vallah billâh doyamadım tadına, Şekerli mahallebi diyorlar adına!.

tarzında güftesi bestesinden, bestesi güftesin­

den çirkin şeyler dinleyemez . Netice ş u :

Her tekâmül için behenıahal inkılâp kam - çisinin başımızda şaklamasını beklersek alda -

İnkılâpçılar cemiyetin ( ileri atılma ) hare - ketinde ancak esas yürüyüş noktasını çizer teferriiatı o cemiyetin güzidelerine terkederler.

Türk inkılâbı da böyledir .

Büyük Gazi ileri hareketinin ana hatlarını çizmiştir. Cemiyetin münevverleri onun şube hatlarını açacaklardır. Resim, musiki, edebiyat bir tarafta ik tisat, idare , maliyecilik , küçük san’at bir tarafta olmak iizere her ilim ve meslek şubesi kendi mecrasında son sistem Avrupa tekniğini kabul etmelidir.

Yoksa armut piş ağzıma diiş!. Kabilinden her tekâmül hamlesini komprime halinde ağ - zımıza düşmesini beklersek çok aldanırız.

Jüponlardan ibret alalım .

[ Milliyyet ] B l l l l l î l H C ahit mrız .

(9)

Ç T t H A D 5705 G E L D İ

Sinmesin ruhuma ıssızlığı hicran ilinin ; Ey karanlık gece, ey şiibheler artık silinin . Dolasın neş’e yanık bağrını gam sahilinin ; Geldi : kalbimde ayak sesleri var sevgilinin . Çınlasın şimdi ufuklarda gönül nağmeleri ; Sabrımın doğdu içinden bu tecelli seheri ; O İlâhî güzel anmış mütahassir beşeri , Geldi : kalbimde ayak sesleri var sevgilinin .

F u a d Hul us i İÇLİ T E L L E R

En yüksek hatıradır bence bütün ömrümde, Bir akşam konakladık atlarla Bişürümde [*}..

Karşıladılar bizi yürüklerin kızları . Elâ gözlü güzeller atları okşadılar . Gölgeler ilerledi, sislendi karşı dağlar,.

Seyr etdik gök yüzünde açılan yıldızları..

Temiz bakır taslarla sundular ayran bize Bir serin rüzgâr esdi susayan kalbimize ..

« Şifa olsun » diyerek esmer tenli güzeller, Boş taslarla döndüler keçeden çadırlara •.

Ay nurunu süzerken ovalara, kırlara İnlerdi tabî‘ata gerilen içli teller.

16 - 7 927 H a lik ı N ezih

NİÇİN AĞLAMIYOR ?..

Deniz, mahmur bir kadın, gibi bu sabah yine Vuruyor sahillere ..

Köpükdeıı saçlarım kayalardan yellere , Kapdırırkeıı bir gemi akdi gitdi eriğine ...

Ufukdaıı akıyorkeıı, penbe, sarı ışıklar Denizdi kırışıklar ...

Ayni renge boyandı .

Güneşden hız alarak , aydınlık kanlı bir el Gibi arza uzandı ..

Düşündüm acı acı ..

Dedim: işte bir günlük hayatın başlangıcı ..

['] Bişüriim Tokad - Reşadiye kazasına tabi' bir köydür.

Sonra sordum kendime: bu tulu‘u seyr eden Gözlerim bu gün neden ?

Doğmadan gurub eden Bir ömre ağlamiyor ...

Sonra dedim : Allahım ‘adem dönülmez yolsa

‘Aşkımdan onun bir az , bir az habeai olsa ..

İlh a n Ş a d ı RÜYA

Üstat Ab. Djevdet e

Saz susdu, kadehler yere düşmüşdü bir anda!

Şarkın yeni pırlantası bir tahtırevanda:

Teşrif ediyor meclisi yıldızlar önünde , Yüz meşale tutmuştu güzel kızlar önünde . Raks etti o gün sakiyel.r badeler elde, Saçlar yedi örgüyle örülmüş, yarı belde.

İşveyle huzurunda eğildikçe güzeller , Alkış tutuyor sürmeli, dilberlere eller.

Bir lale seçerken iki al gül arasından , Sızmıştı beyaz sinesine laleden al kan Yer yer yanarak gönlüm o sevda gecesinde Kalmıştı bir esmer kızın efsane sesinde.

Şirimle perestideıne güller takıyordum Kalbimdeki bir derdi yanıldım ona sordum : Kayb oldu uzaklarda ,'yanup söndü o yıldız, Sevdalara gam besteledi neş’eli bir kız.

Son kanlı kadeh ağzıma hasretle boşandı , Hicran şafakı söktü, sevenler gibi yandı..

Erzurum: NECATİ VASIF SOLMAYAN OÜZELLİKLtR :

Iztırab, ateşile sinemi yakmakla kalmadı . Sabr yüreğimde kan oldu ve gözümde uykuyu yakdı .

O* '<Jt f \ wJL‘ J y y f f \ y y"

[ 1 tDi' c ü t «¡cm j

Kulak senin kulağın , nâle benim nâlem olunca feryadiuı elbette bir yere vaul olmaz . [ ya'ııi tesirsiz kalır ] .

[*] Çok eyi şa'ir Atbert Samain in şu nefis mısra'i hatıra g elir:

Graııds appels suppliants et jamais entendus

(10)

570« r ç T l B AI>

( İ C T İ H A D ) ı n

1 — Hürriyyetlerin en birincisi ve en mu - kaddesi vicdan hurriyyetidir: inikadını intihab ve i‘tiraf etmekde serbest olmayan kimse ruhunun yarısını zayi1 eder.

2 — Şahsî, ma‘şerî, siyasî istiklâllerin anası iktisadi istiklâldir.

3 — Harb beynelmilel mes’elelerin bir hail ü fasl vasıtası değildir. Her tecavüz} harb, ahlak ve 'adalete mugayirdir.

4 — « Bir kavmin musibetlerinin diğer bir kavın için fa’ideler olması » fikri sefil ve batıl bir zu‘umdur, kavnılerin biri birine bağlılığı umumca müsellemdir.

5 — « Tek bir adama yapılan bir haksızlık,

‘umum için bir tehdid teşkil eder. »

6 — Ta‘iim ve terbiye öyle bir istikamet ta‘kib etmelidir, ki ferdler istinad noktalarım cemaatlarda değil, kendi kendilerinde bulsunlar ve zekâdan ziyde seciyye neşvünema bulsun.

7 — Gerek sözde, gerek işde, cesaret, seciy- yeııin belagatidir .

8 — Edebiyyat, san‘atlar, şi‘ir, musiki ruh­

ları inceltir, ruhlara ilâhı bir fiisehat verir.

9 — Ictima'î buhranın önüne geçmek, isti‘- marı zira‘îyi teşci4 ile beraber mektebleri sını­

fından çıkmış [ Déclassé ] 1er , politikacılar , tahribkâr ihtilâlcılar fabrikaları olıııakdan kur­

tarmakla mümkiıı olur .

10 — Dinlerin ıııa‘kul maksadı insanlar ara­

sında müsalemet, kardaşlık ve muhabbet şinıe- lerini tahkim etmekdir ; gayesi şifa vermek olduğu halde hastalığın şiddetlenmesine sebeb olan bir ‘ilâcın ihmal edilmesi i‘mal edilme - sindtn evlâdır.

11 — Hakikaten kuvvetli ferdler ve milletler o ferdler ve milletlerdir , ki mevcudiyyet - lerini müdafa‘a etmek için şiddet istimaline mecbur olacak bir vaz‘iyyete kendilerini dii - şiirmemeyi bilirler.

12 — Kuvvet , hakka takaddüm edebilir , fakat hiç bir zeuıan hakka temesstil edemez .

13 — Şarkı garbın dununda bırakan ‘âmil - lerin başlıeaları arasında şunları zikr etmelidir:

Kadının, içinde tutulduğu dun vaz‘iyyet , ve hükümetinin bütün şekillerinden aynlımayaıı diktatörlük şi‘a r ı .

14 — Bir memleketin hakiki büyüklüğü ne nüfusunun çokluğunda, ne toprak altı zengin­

liğinde, ne erazisiııiıı genişliğinde, nede h ü ­ kümetinin kudreti 'askeriyyesinde değil, ancak vatandaşlarının içtima'i kıymetlerindedir .

m ü d i r f i k i r l e r i

15 — Kâ’iııatı kendi keyfine göre idare eden Eceli ü A‘lâ bir zata i'tikad , büyük bir safdillik göstermekle kalmaz , ‘yııi zeıııanda tedavi kabul etmez bir mantıksızlığa sevk ederek insan ruhunun hüznenğiz bir suretde küçülmesini de mü’eddî olur.

16 — Fazilet başkalarına eyilik yapmaya bizi sevk eden bir isti‘daddır. Bu ‘ulvî şa’ikaya tabi1 olmakdan mutahassıl zevk ve ona iktifa etmemekden mütevellid vicdan ‘azabı ‘amel - lerimizin saükı ve nıü’eyyidesidir .

17 — İnsan, yalnız yapdığı fenalıkdan değil yapabileceği halde yapmadığı eyilikden de mes’uldür.

18 — Kâmil insan bir mükâfat istihdaf et ■>

meksiziıı ve kendisinde mücazat korkusunun te’siri olmaksızın eyi olandır .

19 — Yüksek terbieü alılakiyenin gayesi faziletkârane fi‘illeri phvsiologia’î teneffüs ha­

reketleri gibi tabi‘i ve âsân kılmakdır.

20 — Sermaye ve sa‘y, yekdiğerine müte - kabilen hürmet etmeli ve mütesanid yaşama - lıdır. Bunlardan birinin istibdadı ‘ayni darbede hem müstebidi hem bu istibdada ma‘ruz olanı lıarab eder .

21 — Sermaye ve sa‘yin yekdiğerlerine karşı vazMyyetleri bir manivelede kolun ve nokta’i istinadın vaz‘iyyetleri gibidir.

22 — Yalnız bir medeııiyyet vardır ; bu da büyük beşer a’iledişen mevrus malidir .

23 — Milletler medenî malısusatda ne kadar çok miisavileşirlerse kendilerine o kadar daha hususî ve daha az gayrı müstakil bir mev - cudiyyet te’miıı ederler .

24 — ‘Umumî refah ferdlerin cehdlerinin hasılı cem‘i olduğundan [ maddî veya manevî]

çalışmaya ve istihsale muktedir olduğu halde

‘atalet içinde yaşamayi tercih eden kimse cem‘iyyetin meşru4 ‘uzvu olmakdan kalır ve o dakikadan İtibaren cem'iyyetin mustahsala- tıııı istihlâk etmek hakkını gayib eder.

25 — Bir milletde , bir ferd gibi ve hattâ daha ziyade , en feyyaz Energie sini, edindiği idéal den alır. Bu Energie menbaTnın, kıymeti milletin bu idéale verdiği mevkiin yiiksekl - iğine tab id ir . « Tahakkuk ettirilecek idealin yüksekliği, i‘tikadın Energie sinin doğrudan doğruya muhakkakiyyeti yerine ka'im olur . »

Mes’ul imtiyaz Sahibi avukat İrfan Emin [ İsmail Hakkı matbaası ]

(11)

F « Idjtihad »

Ltq, 1 pour chaque 3 centimètres de hauteur -dans les colonnes de 1' "Idjtihad,,. soit 3 X 8 centimètre carrés, par insertion .

Le prix des avis et annonces est encaissé après leur insertion, contre reçu dûment établi.

Les numéros de 1’ “Idjtihad,, dans lesquels les avis et annonces ont paru sont envoyés, aux intéressés, à titre gratuit.

Le prix des avis et annonces est de 1 Ltq au minimum, par insertinon .

Tarif de publicité dans

‘A K L İ S E L İ M

Meşhur Rahib Meslieı* nin V o lta ir e ta­

rafından hulasa edilen bu eseri Dr. Abdullah Djevdet B. tarafından ba‘zı mühim haşiyeler

‘ilâvesile Tiirkceye çevrlmiş ve basılmışdı.

Arab harflerinin kaldırılmasından bir az evvel tab‘ı hitam bulan bu kitab ilk iki ay zarfında emsalsiz bir sıir'atle satılmış ve nus - hası azalmışdı . Bunun üzerine geçen sene ikinci def‘a ve yeni Türk harflerile de basıl - mışdır. Kitaba, mütercim, ba‘zı ma‘nidar re - simler ‘ilâve etmişdir ve bunlardan ilk basılış için yapılmış bir danesini aşağıya koyıyoruz .

Eski harflerle basılmış nüshalar azalmışdır 528 sahifelidir fi. 1 liradır. Yeni Türk harfle­

rile basılmış nüshalar 135 kuruşdur.

Me ven d kital)İHi*i:

Kuruş

«lÇTİHAD»Kütübhanesi

Aklı Selim ( Eski harflerle) 527 sahifeli 100 Aklı Selim (yeni Türk harflerile) 135 Rahib "Meslier„ııin Vasıyyetnamesi 20 Ruh ul Ekvam (eski harflerle) 274sahife 100 Dün ve Yarın ( » > ) 254 » 100 İlmi ruhi ictima‘i( » » ) 287 » 50 Adabı mu aşeret rehberi ( Resimli, eski harflerle ) 509 sahifeli 150

Giullame Teli 100

Dilmesti'i Mevlana ( Eski harflerle ) 50 Bir Zekâyi feyyaz (Eski harf ve resimli ) 25 Mekârimi ahlâkiyye veDin(Eski harflerle) 25 Karlı Dağdan Ses(AB. Djevdetin Şi‘irleri)100 Harb ve sözde İyilikleri (Eski harflerle)

219 salıifelik 100

Asırların Panoraması (Eski hirilerle,

resimli). 246 salıifelik 100

Felsefe'i istibdad ( Eski harf )Aifieri nin,

resimli 272 sahifeli 50

Ruba'iyyatı Khayyam ve Türkceye - tercümeleri. (Eski harflerle) resimli, 150 Persefon-Esatiri nefis bir menzume 75 Avrupa harbinin Psikolocyası (Eski harflerle)

resimli, 708 sahifelik 150

Bankalar ve muamelâtı (Eski harflerle) 50

Yollar ve İzler 50

‘Ameli Ruhiyyat 100

İngiliz Kavmi 150

Dimağ ve Melekâti 'akliye [Resimli] 200 İ h t a r : Haricden siparişlere yüzde yirmi nisbetinde ta‘ahhndlu irsaliyye ücreti zam olunur. Siparişlerle beraber posta havalesi gönderilir. Havalenamenin vüsulu günü iste­

nilen kitab ta'ahhudlu olarak postaya verilir.

C um huriyet M ücellithanesi

Babıâli caddesinde « Karagöz » ittisalinde . Ki­

taplarını hem metin bir suretde, hem mutedil fiatla ciltletmek isteyenlerin mücellithanesidir.

(12)

Ü ® F * Bütün « classique » kitaplarla diğer neşrtyyatı ue mektep levazımınızı atmak için İsta n b u ld a B e y o ğ lu İstik lâ l ca d d esin d e 4 6 9 numarada :

LA G R A N D E L Î B R A İ R Î E M O N D I A L E

Müessesesine müraca'at ediniz

Ş ai'k i k a rib iıı eıı b ü y ü k v e ç eşid ler i e n iy i intihal» e d ilm iş k ita b h a n esb Telefon: Beyoğlu: 2710

* - ♦ » ■ ■ « » « » • • • • • • «* »■ * * « * « « «■ «» 1 « -*• t t tt- -tt « t t t « t «t » tt «» «» « » t» »t

T ü r k iy e SANAYİ* v e M A ‘A1>İN B A N K A SI

Fabrikalarına ait

Y E R L İ M A L L A R P A Z A R I

İstanbul, Bahçe kapu Birinci Vakıf han Telefon : İstanbul : 517

Mağazada miinhasiren bankaya merbut fabrikalar ma'mulâtından ipekliler ve döşemelikler yünlüler, battaniyeler, kostümlük kumaşlar, şallar, ipekli mendiller, ince ve kalın bezler, metin ve zarif bavul, çanta, kunduralar ve saire topdan ve perakende olarak satılır.

HEREKE MENSUCAT FABRİKALARI MAMJLÂTI

Satış mahalleri:

Yalnız topdan Herekede Fabrika merkezi, İstanbul ve Ankara da

YERLİ MALLAR PAZARLARI

Perakende için İstanbulda Bahçe kapıda birinci vakıf han altında

YERLİ MALLAR PAZARI

A ıık a r a d a Ç o cu k S a r a y ı c a d d e sin d e

Yerli mallar pazarile İstanbul ve sa’ir vilâyetlerdeki bil'umum kumaşc' mağazalarından ve terzilerden talep ediniz-

T . C.

E M N İ Y E T S A N D I Ğ I

Türkiyenin en eski millî bir müessese’i mâliyesidir . Muhtelif müddet ve fa'izle tevdiat kabul ve Mücevherat ve Altın ve Gümüş ve Emlâk mukabilinde mutedil şeraitle para ikraz eder. Merkezi idaresi Cagaloğlunda kâin dairei mahsusadır . Hiç bir yerde şnbesi yoktur.

O s m a n l ı B a n k a s ı

b a n q u e o t t o m a n e

Sermayesi 10 milyon İngiliz lirası.

Umumî merkez : Galata Telefon : B. 36 Türkiyenin her şehrinde şu‘beleri vardır.

İSTANBUL

ÇİNKOGRAFHANESt

Ankara caddesinde İlhami matbbaası üstünde, her nevi' çinkograf işleri dikkat ve sür'atle

ve ehven hatla yapılır

K e p h a l g i n e

Kaşeleri baş ağrısı ve her nevi* ağrı için müessirdir.

Öksürük ve boğaz hastalıkları

O x y m e n t h o l

P E R R A U D İN Pastillerini alınız

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışmanın örneklemi 437 evli birey ile online anket üzerinden tamamlanmıştır. Araştırmanın bulgularına bakıldığında çeşitli bilgiler saptanmıştır.

柯琴曰:外熱不除,是表不解。不利不止,是裏未和。誤下致利,病

In this work, we have obtained some new Hermite- Hadamard type integral inequalities for con- formable integrals and we will investigate some integral inequalities connected with

Sovyet Tiyatrolar Birliği Genel Sekreteri Alexander Svobodin İse şimdiden ülke çapında tüm tiyatrolarla iliş­ kiye geçtiklerini, önümüzdeki yıl Nâzım’ın oyunlarını

recede tekâmül etmiş dimağlar için kolay olan, yeni hayat şera’itine intibak , ba‘zı mertebe zihnî seviyye iktisab etmemiş olan kimselere büyük

ğuluyor göründüğü bir sırada, Harbden istifade etmiş yegâaııe kavm olan Amerika , bütün milletlerin kurbanı olduğu harabiyyet sebeble- rinden kendisini

Nekahat devrini kısaltmak için mümkin olduğu kadar hastanın etrafında bir değişiklik yapmak çok faydalı olur.. Hastalıktan sonra görülen bu haller ve ııâ

büyümelerinin ve/veya orşitin ayırıcı tanısında özel- likle endemik bölgelerde, Brusella infeksiyonu da göz önünde bulundurulmalı ve tanı doğrulandığı takdirde