• Sonuç bulunamadı

Başlık: İlk dönem Türkçeleştirme çalışmalarında (1932-1950) öyküntü yöntemi (calque) ve örnekleriYazar(lar):UYSAL, HülyaCilt: 20 Sayı: 2 Sayfa: 111-134 DOI: 10.1501/Trkol_0000000261 Yayın Tarihi: 2013 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: İlk dönem Türkçeleştirme çalışmalarında (1932-1950) öyküntü yöntemi (calque) ve örnekleriYazar(lar):UYSAL, HülyaCilt: 20 Sayı: 2 Sayfa: 111-134 DOI: 10.1501/Trkol_0000000261 Yayın Tarihi: 2013 PDF"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İLK DÖNEM TÜRKÇELEŞTİRME ÇALIŞMALARINDA

(1932-1950) ÖYKÜNTÜ YÖNTEMİ (CALQUE) ve ÖRNEKLERİ

*

Hülya UYSAL** Özet

Terimler, akademik çalışmalarda üretilen yeni bilgilerin bütün araştırmacılar tarafından aynı biçimde algılanabilmesini sağlayan bilimsel araçlardır. Anlatılmak istenen bilginin doğru bir biçimde dile getirilmesinde, sonraki çalışmalarda başvurulabilecek güvenilir bilgilerin aktarılmasında terimlerin rolü büyüktür. Toplumsal ilişkiler çerçevesinde beliren dilsel etkileşim sonucu Türkçenin tarihsel dönemlerinde Doğu ve Batı dillerinden Türkçeye pek çok yabancı terim girmiştir. Söz konusu terimlerin Türkçeleştirilmesi amacıyla bilim insanları tarafından birtakım çalışmalar ortaya konulmuş; Türkçeleştirilme sürecinde çeşitli yöntemlere başvurulmuştur.

Bu yazıda, Türkçeleştirme çalışmalarında sıklıkla başvurulan yöntemlerden biri olan öyküntü (calque) üzerinde durulmuştur. Türkçeleştirme çalışmalarının ilk dönemlerinde yayımlanan 8 terim sözlüğünden (Bitkibilim Terimleri (Botanik) (1948), Dilbilim Terimleri Sözlüğü (1949), Dirilbilim (Biyoloji) Terimleri (1948), Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü (1948), Felsefe ve Gramer Terimleri (1942), Tarım Terimleri I (1949), Teknik Terimler I (1949), Türe Terimleri (1948)) taranan öyküntü (calque) terimlere yer verilmiştir.Ayrıca bu öyküntü terimler, bir öğesi Türkçe bir öğesi yabancı kökenli olan öyküntü terimler ve her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler olmak üzere iki gruba ayrılarak değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra öyküntü terimler üzerinde yapısal çözümlemeler yapılmış ve bu terimlerin hangi öyküntü türüne girdiği incelenmiştir.

Anahtar Sözcükler: terim, terim sözlükleri, Türkçedeki yabancı terimler,

yabancı terimlerin Türkçeleştirilmesi, öyküntü (calque)

* Bu yazı, Yabancı Terimleri Türkçeleştirmede Uygulanan Yöntem ve İlkeler (1932-1950

Arası) adlı yüksek lisans tezinden üretilmiştir.

** Arş. Gör., Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı

(2)

THE METHOD OF CALQUE AND THE EXAMPLES IN FIRST

PERIOD (1932-1950) STUDIES FOR TRANSLATING INTO

TURKISH

Abstract

Terms are the scientific instruments providing new information to be comprehended by all researchers in a similar way in academic studies. Terms have a great role in expressing the information correctly, conveying the reliable information to be used in further studies. As a result of linguistic interaction emerged depending on social relations, many foreign terms have entered into Turkish from Eastern and Western languages. In order to translate these foreign terms to Turkish, scientists have done some studies and used different methods.

This study is about calque, which is one of the methods often used for translating foreign terms into Turkish. Calque terms have been scanned from 8 glossaries (Bitkibilim Terimleri (Botanik) (1948), Dilbilim Terimleri Sözlüğü (1949), Dirilbilim (Biyoloji) Terimleri (1948), Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü (1948), Felsefe ve Gramer Terimleri (1942), Tarım Terimleri I (1949), Teknik Terimler I (1949), Türe Terimleri (1948)) published in the first period of studies for translating foreign terms into Turkish. Moreover these calque terms have been divided into two categories: semi-Turkish terms and completely Turkish terms. Besides, calque terms have been analised constructionally and examined to which type these calque terms belong.

Keywords: term, glossaries, foreign terms in Turkish, to translate foreign terms

into Turkish, calque

1. GİRİŞ

Tarih boyunca yeryüzünde bütün topluluklar, az ya da çok birbirleriyle iletişim halinde bulunmuştur. Toplumsal ilişkilere bağlı olarak ortaya çıkan dilsel etkileşim sonucunda, diğer dillerde olduğu gibi, Türkçenin tarihsel dönemlerinde de Doğu ve Batı dillerinden Türkçeye pek çok yabancı sözcük ödünçlenmiştir.

Herhangi bir dilden sözcükler ödünçleniyorsa, bunun çeşitli sebepleri bulunmaktadır. Yabancı dillerden sözcük alınması, şu sebeplere dayanmaktadır:

Karşılaşılan yeni eşya ve kavramlar, farklı bir medeniyet alanına geçme gayretleri, yabancı ülkelere duyulan ilgi, yabancı ülkelerde yaşama ve oralara yapılan yolculuklar, alafrangalık modası ve Batı tarzı yaşama özentisi, argo yoluyla yabancılaşma, ideolojik akımların doğurduğu hava, üslûba yönelik kullanımlar, bazı meslek ve sanatların yabancılar veya

(3)

azınlıklar tarafından icra edilmesi, uluslararası ve çok uluslu şirketler, itibar ve incelik ifadeleri, milli değerler konusundaki duyarsızlık ve yabancılık, dilin kendi yapısından gelen direnç derecesi, kitle iletişim araçları, aydınların halka yabancılaşması ve gülünçlük aracı olarak kullanma (Sezgin 2002: 85-99). Sezgin’in sıraladığı sebepler arasında “sadeleşme akımının getirdiği yönelimler, kavram farklılıklarını karşılama, bazı meslek ve sanat dallarına ait terimler, yabancı dil eğitimi ve yabancı dille eğitim” de yer almaktadır. Söz konusu sebepler, bu çalışmanın çerçevesine bakıldığında, özellikle Türkçe için geçerli olurken yukarıda sıralanan ve sayıca daha çok olan diğer sebepler, genel olarak herhangi bir dilin yabancı bir dilden sözcük ödünçlemesinde etkili olabilmektedir.

Türkoloji alanında yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından ortaya konan çeşitli çalışmalar, Türklerin hangi dönemlerde, hangi dillerden, ne ölçüde ve ne tür sözcükler ödünç aldığını göstermektedir. Ödünç alınan dilsel birimler arasında, genel sözvarlığına ait olan sözcüklerin yanı sıra “bilim dallarına, sanat ve meslek kollarına özgü sözcükler” olarak tanımlanan terimler de yer almaktadır. Türkçeye giren ve giderek Türkçenin sözvarlığında geniş bir yer kaplamaya başlayan yabancı kökenli terimler, bilim dünyasında bir sorun olarak değerlendirilmeye başlanmış ve terim sorunu güncelliğini her zaman korumuştur.

Türkiye’de ilköğrenimden yüksek öğrenime kadar uzanan eğitim-öğrenim aşamalarında terim konusunda bir uzlaşımın sağlanamadığı ve okullarda kullanılan terimlerin birbirinden oldukça farklı olduğu görülmektedir. Çeşitli alan uzmanlarınca hazırlanan ders materyallerinde yer alan terimler, aynı anlamsal içeriğe sahip olmalarına rağmen kullanım açısından üniversiteden üniversiteye değişmektedir. Örneğin İngilizce voiceless sound terimi karşılığında Türk bilim adamları tarafından ötümsüz ses, tonsuz ses, sedasız ses, titreşimsiz ses gibi Türkçe terimler kullanılmaktadır. Bu tek bir örnek bile bilimsel çalışmalarda karşılaşılan terim sorunu ve içinde bulunulan durumu özetler niteliktedir. Terim sorununun ortaya çıkmasında, Türk araştırmacılar tarafından yabancı kökenli terimleri karşılamak amacıyla birden çok Türkçe karşılığın önerilmesi etkili olmuştur.

Terim sorununun çözülmesi ve yabancı terimlerin Türkçeleştirilmesi amacıyla çeşitli dönemlerde araştırmacılar tarafından Türkçeleştirme çalışmaları yürütülmüş, konuyla ilgili farklı farklı değerlendirmeler yapılmıştır. Türk Dili İçin adlı eserinde terim konusuyla ilgili görüşlerini bildiren ve çok önemli noktalara temas eden Sadri Maksudi Arsal her milletin aslında kendi anadilinden bilim dili oluşturma gücüne sahip olduğunu belirtmiş ve bu durumun Türkçe için de geçerli olduğunu vurgulamış, terim sorunu ve bu konuda nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusundaki düşüncelerini şöyle dile getirmiştir:

(4)

“Yaşadığı devrin yüksek medeniyetini kabul eden, yahut kendisi müstakil bir hars ve medeniyet yaratmak isteyen bir millet için milletin eski hayatı için kâfi olan lûgat hazinesi yetmiyor. Yüksek medeniyet, ilim ve fenler için yeni kelimeler, yeni ıstılahlar lâzımdır. İlmî ve medenî ıstılahlar yaratmak dil ıslahı işinin en yüksek ve son merhalesidir. Medenî dil yaratma işinin bu merhalesini geçirmiş milletler yüksek milletlerdir. Bazı milletler bu devirde yapılacak vaziyetleri ifa etmemeleri, başaramamaları yüzünden dillerini yabancı kelimelerin istilâsına maruz kılmışlar, müstakıl bir yazı lisanı yaratmamışlardır.

Türlü asırlarda türlü milletlerin tecrübeleri ispat etmiştir ki, medenileşme istidat ve kudretini haiz olan her hangi bir millet için, istediği takdirde, kendi dilinde mevcut olan söz köklerinden bir ilim ve medeniyet dili yaratmak imkânı vardır. Yani, her millet öz dilinden medeniyet lisanı yaratmak kudretini haizdir, ve her dilde ilim ve medeniyet dili olmak kabiliyeti gizlenmiştir.

Elverir ki, millet bunun ehemmiyetini kavramış olsun. Bu gayeye erişmek için yegâne şart, kentleşme, medenileşme devrinin başında millî dilin söz köklerinden bir medenî dil yaratmanın, yükselen bir milletin yapacağı işlerin en mühimi olduğunu anlamaktır. Millî dilde edebî ve ilmî ıstılahlar vaz’etmek dil ıslahı işinin en ağır safhasıdır. Bunu muvaffakiyetle başarabilmek için millî dilin lehçelerini, kaidelerini, halk edebiyatını bilmek kifayet etmez. Bunun için başka medenî milletlerin lisanlarındaki medenî ve ilmî ıstılahların hakıkî ve lûgavî manalarını, asıllarını müştak oldukları kelimeleri bilmek lâzımdır.

Istılah yaratma işinde başka medenî milletlerin münkeşif lisanlarına vukuf, millî dilin tarih, fonetik, morfoloji, gramer ve edebiyatını bilmek kadar mühimdir. Istılah yaratabilmek için ecnebi dilleri bilmek de yetmiyor, umumiyetle geniş bilgi sahibi olmak şarttır.” (1930: 31-33).

Geçmişten günümüze bakıldığında, Arsal’ın yukarıda belirttiği aşamalardan geçen büyük milletlerin (Romalılar, Araplar, Almanlar, Fransızlar, Ruslar vb.) bilim ve edebiyat dili olarak kendi dillerini kullanma yanlısı oldukları dikkati çekmektedir. Çeşitli ilkeleri göz önünde bulundurarak kendi dillerinde söz, terim türetmek için çabaladıkları; bilim ve teknoloji açısından kendilerinden ileride olan milletlerin sözvarlığında yer alan birimleri kendi dillerine çevirdikleri, dillerini bilinçli ve sistemli bir biçimde arılaştırmaya çalıştıkları görülmektedir.1

(5)

Tarih boyunca her millet, kendi dilini yabancı birimlerden / terimlerden arındırmak amacıyla çeşitli çalışmalar yapmış ve dil araştırmacılarının yönlendirmeleriyle bu süreçte çeşitli yöntemlere bağlı kalmıştır. Türkçenin söz varlığına girmeye başlayan yabancı terimlerin Türkçeleştirilme sürecinde ise yabancı sözcüğü Türkçeye çevirerek terim türetme, türetimsel biçimbirimlerle kök ve gövdelerden terim türetme, sözcük birleştirme yöntemiyle terim türetme, tarihî Türkçe metinlerden sözcük aktararak terim türetme, Türkiye Türkçesi ağızlarından sözcük aktararak terim türetme, örnekseme yöntemiyle terim türetme, çağdaş Türk lehçelerine başvurarak terim türetme gibi yöntemlere başvurulmuştur.

Türkiye’de pratik olarak çalışılmış olmasına rağmen teorisi tam anlamıyla kurulamayan terminoloji (terimbilimi) alanına katkıda bulunmak amacıyla ortaya konulan bu çalışmada, alan araştırmacıları tarafından sıklıkla başvurulan Türkçeleştirme yöntemlerinden biri olan öyküntü (calque) üzerinde durulmuş, 1932-1950 yılları arasında yayımlanan sekiz terim sözlüğü taranmış ve pek çok öyküntü örneği sunulmuştur. Çalışmanın söz konusu tarihler arasında basılan terim sözlükleriyle sınırlı tutulmasının nedeni, ilk dönem Türkçeleştirme çalışmalarında nasıl bir dil politikasına bağlı kalındığını ortaya koymak ve yabancı terimlerin Türkçeleştirilme sürecinde başvurulan yöntemlerden biri olan öyküntü yönteminin Türkçeleştirme çalışmalarında ne derece işletildiğini göstermektir. Çalışmada sunulan öyküntü terimler üzerinden değerlendirme yapılırken bu terim örneklerinin türetim morfolojisi açısından Türkçenin dilbilgisi kurallarına uygun olup olmadığı konusunda bilgi verilmiş ve bazı terimlerle ilgili olarak etimolojik açıklamalar da yapılmıştır.

2. ÖYKÜNTÜ (CALQUE) TERİMİ ve KAPSAMI

Bütün dillerin öyküntü (calque) yöntemine başvurarak terim türettikleri bilinmektedir. Bu durum, Türkçe için de geçerlidir. Yabancı kökenli terimlerin Türkçeye çevrildiği ve türetilen bu yeni terimlerle Türkçenin söz varlığının genişletilmesine katkıda bulunulduğu görülmektedir. Cumhuriyet Dönemi’nin başlarında Arapça ve Farsça kökenli sözcükler Türkçeye çevrilirken, 1970’ten bugüne de Batı kökenli sözcükler Türkçeye çevrilmektedir.

Öyküntü sözcükler konusunda çeşitli araştırmacılar, değerlendirmeler yapmış ve öyküntü sözcükleri sınıflandırma yoluna gitmiştir. Bu konuda değerlendirme yapanlardan biri de Kâmile İmer’dir. İmer tarafından öyküntü sözcükler şöyle ele alınmıştır:

a) Her iki sözcüğü Türkçe olan çeviri öğeler: uydu yayını (satellite broadcast), gelir dağılımı (income distribution), gümrük birliği (custom union), dış borç yükü (foreign debt burden) vb.

(6)

b) Bir sözcüğü Türkçe olan / yabancı kökenli olan çeviri öğeler: uzaktan kumanda (remote control), serbest bölgeler (free zones), ekonomik kalkınma (economic development) vb.

c) Her iki sözcüğü de yabancı kökenli olan çeviri öğeler: piyasa ekonomisi (market economy), fiyat kontrolü (price control), sermaye piyasası (capital market) vb. (1998: 153- 154).

Öyküntü sözcükler konusunda değerlendirme yapan akademisyenlerden biri de Doğan Aksan’dır. Aksan’a göre birden çok birimden oluşan yabancı kökenli sözcüklerin bazen tamamı bazen de bir kısmı Türkçeye çevrilmektedir. Aksan tarafından tam çeviri olarak nitelendirilen ve aralarında metaforik anlam da içeren örneklerden bazıları şöyledir: balayı (İng. honey moon), ölü mevsim (Fr. morte saison), sabir fikir (Fr. idée fixe), el kitabı (İng. handbook), cep kitabı (İng. pocket book), insanüstü (Ar., Osm. fevkalbeşer) vb. Yarı çeviri olarak nitelendirilen sözcüklere ise rol oynamak (Fr. Jouer le rôle), karbon kâğıdı (Fr. Papier carbone), yenmek, üstün gelmek (Far. galip gelmek)… örnekleri verilmiştir. Ayrıca Aksan serbest çeviri olarak nitelendirilen sözcüklerden de söz etmektedir: sporcunun antremanlı ve spora müsait durumda bulunması (formda olmak) (İng. to be in form) vb.1

Mustafa Sarı ise serbest çeviri sözcüklerin, çeşitli özelliklerin ön planda tutularak Türkçeye tercüme edildiğini belirtmektedir: bildirdikleri nesnenin şekline göre Türkçeye tercüme edilenler → köprü yol (Fr. Viaduc, İng. viaduct), şerit perde (Fr. Jalousie), bildirdikleri işin zamanı göz önünde bulundurularak Türkçeye tercüme edilenler → gündüzlük (Fr. Matinée), süre sonu (İng. deadline), işin şekline ya da sonucuna göre Türkçeye tercüme edilenler → belgegeçer (Fr. Fac-similé), yapboz (İng. puzzle) (2008: 86).

Ölçünlü dilde genel bir kullanıma sahip olan içgüdü (Ar. sevk-i tabii), uluslararası (Ar. beynelmilel), insanüstü (Ar. fevkalbeşer) sözcükleri de çeviri yoluyla Türkçeye kazandırılan örnekler arasında yer almaktadır. Modern dilbilimin bazı dallarında yer alan parçalarüstü sesbirimler (İng. suprasegmental phonemes), çekirdek tümce (İng. kernel sentence), ayırıcı özellikler (İng. distinctive features), en küçük çiftler (minimal pairs), derin yapı (İng. deep structure), yüzeysel yapı (İng. surface structure), sözlüksel birim (lexical item), dönüşümlü dilbilgisi (transformational grammer), eşzamanlılık (Fr. synchronie), üretimsel anlambilim (İng. generative grammer), yorumlayıcı anlambilim (İng. interpretative semantics) vb. terimler de çeviri yöntemiyle Türkçeleştirilmiştir (Aksan 2004: 167-168).

(7)

Berke Vardar ise öyküntü (calque) terimini “Bir dilden öbürüne, genellikle sözcüğü sözcüğüne çeviri yoluyla içerik-birleşik biçimler söz konusu olduğunda-sıralanış düzeni aktarma; bu işlem sonunda ortaya çıkan biçim.” olarak tanımlamaktadır. Örneğin bilim-kurgu terimi İngilizce kökenli bir öyküntü (calque) dür (2002: 156).

Genellikle öyküntü kavramı, sözcük düzeyinde ele alınırken Doğan Aksan bu kavramı dilbilgisinin düzlemlerinden biri olan sözdizimi içinde değerlendirmiştir.

Aksan’ın öyküntü konusu kapsamında vermiş olduğu örnekler şunlardır: “Sen onun için çok özelsin.” (< İng. You are very special for him.), “Kendine iyi bak!” (< İng. Look after yourself.), “bir şans daha vermek” (< İng. to give one more chance), “Yardım edin!” (< İng. Help!), “Wish me luck.” (< bana şans dile.), “Size / sana nasıl yardım edebilirim?” (< İng. How can I help you?) (2004: 42, 134).

Aksan’ın verdiği bu örnekler, yabancı dillerde yer alan tümce düzeyindeki dil yapılarının çeviri yöntemiyle bire bir Türkçeye aktarıldığını göstermektedir. Söz konusu durum, sözcük düzeyinde yapılan çevirilerin de daha ileri düzeydeki bir boyutunu gözler önüne sermektedir.

Konuyla ilgili olarak çeşitli yorumlarda bulunanlardan biri de Doğan Günay’dır. Günay’a göre öyküntülenen sözcükler, kimi zaman kullanılmamaya başlar, kimi zaman anlamsal açıdan değişiklikler geçirir, kimi zaman da aktarıldığı dile yeni olanaklar sunar. Yukarıda söz edilen değişimler uzun bir süreçte gerçekleşir. Örneğin Fransızcadan Türkçeye geçen eleştiri (Fr. critique) sözcüğü, Fransızcada ifade ettiği anlamdan farklı olarak Türkçede sadece olumsuz bir anlam içermektedir. Fransızcadaki son eklerden biri olan “colique”2, “bir işi tutkunluk boyutunda yapan” anlamını

taşımaktadır. “alcolique” sözcüğü örnek alınarak işkolik, çaykolik sözcükleri türetilmiştir. Ayrıca tabanvay “tranvay” sözcüğüne, bankamatik, dokunmatik de “otomatik” sözcüğüne öykünerek türetilmiştir (2007: 50).

2 “Yukarıda, “colique”in bir biçimbirim olduğu söylense de aslında “alcolique”(ALCOOLIQUE,

adj. et subst.

Étymol. ET HIST. -1. Adj. a) 1789 « qui tient de l'alcool » (Lavoisier ds BRUNOT t. 6, 1, p.

631: gaz alcoolique); b)1865 « propre à l'alcoolisme » (LİTTRÉ-ROBİN : délire alcoolique) [1859, sans attest. ds Pt ROB.]; 2. subst. a) 1872 « substance alcoolique » (Journ. offic., 27 mars 1872, p. 2160, 1recol. ds LİTTRÉ : L'alcoolique vulgairement appelé absinthe), attest. isolée; b) 1873 « personne qui se livre à des excès alcooliques » (Ibid., 14 mars 1873, p. 1772,ibid. : De là aussi la mobilité, la rapidité des idées et des actes de l'alcoolique). Dér. de alcool* étymol. 2 a; suff. -ique* (http://www.cnrtl.fr/etymologie/alcoolique) sözcüğü biçimsel açıdan şöyle çözümlenmelidir: alcol + ique. Yani bu örneğin kuruluşunda başvurulan biçimbirim “colique” değil ique’dir. Bu durumda “alcolique” sözcüğünden hareketle türetilen işkolik, çaykolik sözcükleri, yanlış türetilen örnekler arasında yer almaktadır.” (Uysal 2013: 90). İşkolik ve çaykolik örnekleri, yapısal açıdan sözcüğün (alcolique) yanlış bölümlenmesi sonucunda ortaya çıkan bir birime (colique) başvurularak türetilen örnekler arasında yer almaktadır.

(8)

Günay, tabanvay’ın “tranvay”a, bankamatik ve dokunmatik’ in de “otomatik” sözcüğüne öykünerek türetildiğini belirtmektedir. Ancak söz konusu bu örnekler, öyküntü yöntemine başvurularak değil örnekseme 3 (analogy)ye başvurularak türetilmiştir. Öyküntü ve örnekseme terimlerinin içerik açısından birbirine karıştırılmaması gerekmektedir.

David Crystal ise A Dictionary Of Linguistics And Phonetics adlı sözlüğünde calque terimini şu şekilde tanımlamıştır:

calque (a.) (Fransızca calquer’den, kalke etmek / kopya etmek) Ödünç alınan sözcük ya da öbeğin biçimbirimsel bileşenlerinin yeni bir dilde eşdeğer biçimbirimlere madde madde çevrildiği bir ödünçleme türünü işaret etmek için karşılaştırmalı ve tarihsel dilbilimde kullanılan bir terimdir. Böyle ödünçleme çeviriler, İngilizcede örneklendirilmiştir: Almanca Machtpolitik’ten İngilizce power politics ve Almanca Übermensch’ten İngilizce superman (2008: 64).

Kamile İmer, Ahmet Kocaman ve A. Sumru Özsoy tarafından hazırlanan Dilbilim Sözlüğü’nde de calque sözcüğüne karşılık olarak ödünçlemeli çeviri terimi kullanılmış ve söz konusu terim için şöyle bir tanım yapılmıştır:

ödünçlemeli çeviri (loan translation, calque) biçimbilim Her bir birimin çevrildiği dilde tek tek eşdeğerli birimlere dönüştürülmesi biçimindeki anlam ödünçlemesi yöntemi; örn. İngilizcedeki young grammarians’ın Türkçeye genç dilbilgiciler olarak çevrilmesi (2011: 199).

Calque sözcüğü için Günay Karaağaç ise Türkçe anlam aktarması terimini önermiş ve sözlüğünde söz konusu terimi şöyle değerlendirmiştir:

anlam aktarması (calque, loan translation, semantic loan, loanshift, translation loan word): Bir dile ait söz veya ifadelerin birim birim bir başka dile aktarılması yolu ile elde edilen söz veya ifade, anlam aktarması olarak bilinir. Anlam aktarması, sözlerin biçim biçim alıcı dile çevirisi şeklinde olup, dil alışverişlerinde ulusallaştırmanın son sınırı sayılır. Anlam aktarması, söz (semantic calque), söz öbeği (phraseologic calque) veya cümle (syntactic calque) düzlemlerinde olabilir. Anlam aktarması, yabancı söz ve yapılara bakılarak şekil verilen, ama ait oldukları dilin kendi ögelerinden elde edilen yeni söz veya yapıdır: İng. snowman ‘kar adam’ > TT kardan adam; Alm. Eisberg ‘buz dağı’ > TT buz dağı; Fr. edition critique ‘tenkitli basım’ > TT tenkitli basım; İng. wireless > TT telsiz; İng. cold war > TT soğuk savaş (2013: 119).

3 örnekseme (analogy) Dil birimleri arasındaki bağıntıdan yola çıkarak dilde var olan

örneğe benzer bir birim oluşturulması işlemi ya da süreci; örn. Örnekseme yoluyla seç-enek, ol-anak, gör-enek, tut-anak sözcüklerinin türetilmesi (İmer vd. 2011: 205).

(9)

Terim sözlüklerinde yapılan tanımlamalardan ve çeşitli kaynaklarda konuya ilişkin yer verilen açıklamalardan, “calque” terimi için farklı Türkçe karşılıklar (öyküntü, ödünçlemeli çeviri, anlam aktarması) önerilmesine rağmen söz konusu terimin tanımında bir uzlaşımın olduğu anlaşılmakta ve sunulan bilgilerin birbiriyle örtüştüğü görülmektedir.

Her birey, kendi anadilinde düşüncelerini daha kolay dile getirebilmekte ve daha kolay üretim yapabilmektedir. Akademik çalışmalarda kullanılan dil açısından da aynı durum geçerlidir. Araştırmacıların çalışmalarında kullandığı terimlerin kendi anadiline ait olması, hem sunulan bilgilerin eksiksiz bir biçimde başkalarına aktarabilmesinde hem de bu çalışmaları okuyanların söz konusu bilgileri daha kolay algılayabilmesinde etkili olmaktadır. Bu sebeple diller, yabancı söz ve terimlerden arındırılmaya çalışılmakta ve çeşitli yöntemlere başvurulmaktadır. Türkçede yabancı terimleri karşılamak amacıyla başvurulan yöntemlerden biri olan öyküntü yöntemi, bilim ve teknoloji açısından gelişmiş toplumların dillerinde yer alan terimlerin daha kısa sürede Türkçeye kazandırılmasına büyük katkı sağlamıştır. Çünkü bir kavram için sıfırdan yeni bir terim türetmek, yabancı dilde var olan bir terimin Türkçeye çevrilmesinden daha zordur. Bu sebeple öyküntü yönteminin yabancı terimlerin Türkçeleştirilmesinde büyük bir kolaylık sağladığı ve yabancı kökenli terimlerin Türkçede artmasını az da olsa engellediği görülmektedir.

Bu çalışmada öyküntü terimler, öyküntü yapıyı oluşturan öğelerin kökenine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılmıştır:

3. ÖYKÜNTÜ (CALQUE) YÖNTEMİNE BAŞVURULARAK TÜRKÇELEŞTİRİLEN TERİMLER

3.1. BİR ÖĞESİ TÜRKÇE BİR ÖĞESİ YABANCI KÖKENLİ OLAN ÖYKÜNTÜ TERİMLER

3.1.1. Dilbilim Terimleri

 cümle üyesi < membre de phrase (cümle üye+si, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Fransızcada membre de phrase olarak adlandırılan terim, Türkçeye cümle üyesi olarak çevrilmiştir. Üye terimi membre sözcüğüne, cümle terimi de phrase sözcüğüne karşılıkolarak önerilmiştir. Bu terim, bir öğesi Türkçe (üye)4 bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. cümle) öyküntü terimler grubunda

yer almaktadır.

4 Üye’nin Tatarca üge “organ, uzuv” sözcüğünden esinlenerek türetildiği ileri sürülmektedir

(10)

 karmaşık fiil < verbe complexe (Net bir etimolojik çözümleme yapılamamaktadır.), karmaş- as such Hap. leg.; at a later period a Sec. f. of karvaş-; Kaş.’s etymology is, in doubt, correct. Xak. Xı ol meniŋ birle: tava:r karmaşdı: ‘he competed with me in pillaging (fī nahb) property’; also used for helping (karmaşu:r, karmaşma:k); originally karmaa:laşdı: (karma:laşu:r, karma:laşma:k) Kaş. II 221., Clauson 1972: 660b); karmaşmak geçişsiz f. (Eski Türk. karmaş-mak “yağmalamada birbiriyle yarışmak” < kar-ı-m+a-ş-mak (?)) Birbirine karışmak, iç içe girmek, girift olmak., Ayverdi 2010: 632).

Batı dillerinde yer alan verbe complexe terimi yerine Türkçede karmaşık fiil terimi kullanılmaktadır. Verbe sözcüğü fiil, complexe sözcüğü de karmaşık ile karşılanmıştır. Bu terim, bir öğesi Türkçe (karmaşık) bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. fiil) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

 işaret dili < langue de signes (işaret dil+i, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinde langue de signes olarak adlandırılan terim, Türkçeye işaret dili olarak çevrilmiştir. İşaret sözcüğü signes sözcüğüne, dil sözcüğü de langue sözcüğüne karşılık olarak önerilmiştir. Bu terim, bir öğesi Türkçe (dil) bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. işaret) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

 topluluk ismi < ismi cemi (ism-i cemi‘) / nom colletctif (top+lu+luk is(i)m+i, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim) Osmanlı Türkçesinde ismi cemi ve Batı dillerinde nom colletctif biçiminde yer alan terim, Türkçeye topluluk ismi olarak çevrilmiştir. Cem ve colletctif sözcüklerine karşılık olarak topluluk sözcüğü önerilmiştir. Arapça isim sözcüğü Fransızca nom sözcüğüne karşılık gelmektedir. Bu terim, bir öğesi Türkçe (topluluk) bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. isim) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır. Günümüzde ise isim sözcüğünün yanında ad sözcüğünün de kullanıldığı görülmektedir (topluluk adı).

 sondaki hece < syllabe finale (son+daki hece, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinde yer alan syllabe finale terimi yerine Türkçede sondaki hece terimi kullanılmaktadır. Syllabe sözcüğü hece, finale sözcüğü de sondaki ile karşılanmıştır. Bu terim, bir öğesi Türkçe (son) bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. hece) öyküntü terimlerden biridir.

(11)

 etken fiil < malûm fiil / verbe actif (et-ken fiil, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Osmanlı Türkçesinde yer alan malûm fiil ve Batı dillerinde yer alan verbe actif terimleri yerine Türkçede etken fiil terimi kullanılmaktadır. Malûm ve actif sözcükleri etken ile karşılanırken verbe sözcüğü Arapça fiil ile karşılanmıştır. Bu terim, bir öğesi Türkçe (etken) bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. fiil) öyküntü terimler arasında yer almaktadır. Günümüzde ise Arapça fiil teriminin yanında eyle- kökünden -m biçimbirimiyle türetilen eylem terimi de kullanılmaktadır.

 edici ismi < ismi fail (ism-i fâ‘il) / nom d’agent (ed(t)-ici is(i)m+i, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Osmanlı Türkçesinde yer alan ismi fail ve Batı dillerinde yer alan nom d’agent terimleri yerine Türkçede edici ismi terimi kullanılmaktadır. Fail ve agent sözcükleri edici ile karşılanırken nom sözcüğü Arapça isim ile karşılanmıştır. Bu terim, bir öğesi Türkçe (edici) bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. isim) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır. Günümüzde ise isim yerine Türkçe ad sözcüğü de kullanılmaktadır.

 güneş harfleri < hurufu şemsiye (hurûf-ı şemsiyye) / lettres solaires (güneş harf+leri, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim) Osmanlı Türkçesinde yer alan hurufu şemsiye ve Batı dillerinde yer alan lettres solaires terimleri yerine Türkçede güneş harfleri terimi kullanılmaktadır. Şemsiye ve solaires sözcükleri, güneş ile huruf ve lettre sözcükleri de harf ile karşılanmıştır. Terimi oluşturan öğelerden birinin Türkçe (güneş) diğerinin ise Arapça (harf) kökenli olduğu görülmektedir.

 özel isim < nom propre (öz+el isim, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinde nom propre olarak adlandırılan terim, Türkçeye özel isim olarak çevrilmiştir. Propre sözcüğü özel ile karşılanırken nom sözcüğü Arapça isim ile karşılanmıştır. Terimi oluşturan öğelerden birinin Türkçe (özel) diğerinin ise Arapça (isim) olduğu görülmektedir.

 sesçil alfabe < alphabet phonétique (ses+çil alfabe, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinin söz varlığında alphabet phonétique biçiminde yer alan terim, Türkçeye sesçil alfabe olarak çevrilmiştir. Phonétique sözcüğü

(12)

sesçil ile karşılanırken Fransızca alphabet sözcüğü alfabe biçiminde Türkçeye aktarılmıştır. Terimi oluşturan öğelerden biri Türkçe (sesçil) iken diğeri Fransızcadır (alfabe). Ayrıca günümüzde bu terimin yanı sıra sesçil abece terimi de kullanılmaktadır.

Tablo 1: Bir Öğesi Türkçe Bir Öğesi Yabancı Kökenli Olan Diğer Dilbilim Terimleri: KAYNAK DİL (SOURCE LANGUAGE) HEDEF DİL (TARGET LANGUAGE)

accent syllabique hece vurgusu, syllabique=hece (Arapça) accent=vurgu(su) (Türkçe), (hece vur-gu+su, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

adjectif possessif iyelik sıfatı, possessif=iyelik (Türkçe) adjectif=sıfat(ı) (Arapça), (iye+lik (iye < idi), sıfat+ı, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

adverbe de quantité nicelik zarfı, quantité=nicelik (Türkçe) adverbe=zarf(ı) (Arapça), (nice+lik zarf+ı, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

articulations de phrase

cümle eklemleri, phrase=cümle (Arapça)

articulations=eklemleri (Türkçe), (Günümüzde yabancı kökenli olan cümle teriminin yanında Türkçe tümce terimi de kullanılmaktadır.), (cümle ek+le-m+leri, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

hurufu asliye (hurûf-ı asliyye) / lettres radicales

kök harfleri, asliye, radicales=kök (Türkçe) hurufu, lettres=harfleri (Arapça), (kök harf+leri, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

3.1.2. Felsefe ve Gramer Terimleri

 iradedışı < gayri irade (gayr-i irāde) / non volontaire (irade / dış+ı, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim), (Çeviri yapılırken terimin Osmanlı Türkçesindeki biçimi örnek alınmıştır.)

Batı dillerinde yer alan non volontaire ve Osmanlı Türkçesinde yer alan gayri irade terimleri yerine Türkçede iradedışı terimi kullanılmaktadır. Dış sözcüğü non ve gayri ile karşılanmıştır. Söz konusu terim, bir öğesi Türkçe (dış), bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. irade) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

Aydın Sayılı, olumsuz anlamsal içerik sunan Fransızca non biçimbiriminin Türkçede “dışlayıcı yoksunluk” kavramını işaret eden yad köküyle karşılanabileceğini söylemiştir. Bu sözcüğün terimsel açıdan

(13)

önemine değinmiş ve böyle bir kökün türetiminin zor olduğunu belirtmiştir. Yadestetik, yad köküne başvurulması sonucu türetilen bir birim olma özelliği taşımaktadır. Bu konuda verilebilecek diğer örnekler: yad kişi (Belli bir yerden olmayan fakat o yer dışında herhangi bir yerden olabilen bir kişidir.), yad eller (Belli bir memleket dışında bulunmak şartıyla her memlekete uygulanabilecek bir sözcüktür) (1994: 470-471). Ayrıca Sayılı, yad kökünün benimsenmesi durumunda yadmadensel, yadtutuşkan, yaddolu, yadboş gibi terimlerin türetilebileceğini vurgulamaktadır (1994: 479).

Bu çalışmada, teorik bilginin örneklerle desteklenmesi amacıyla taranılan terim sözlüklerinde, eskiden Fransızca olumsuz bir öneki (non) karşılamak amacıyla önerilen yad köküne başvurulması sonucu türetilen terim örneklerine rastlanmamıştır.

 cinsarası < beynelcinseyn (beyne’l-cinseyn) / intersexuel (cins / ara+sı, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinde yer alan intersexuel ve Osmanlı Türkçesinde yer alan beynelcinseyn terimleri yerine Türkçede cinsarası terimi kullanılmaktadır. Intersexual’i oluşturan birimlerden olan inter ön eki ve beyn(el), ara ile karşılanmıştır. Birleşik sözcüğü oluşturan diğer birim ise Arapça kökenli olan cins’tir. Yani bu terim, bir öğesi Türkçe (ara), bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. cins) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

3.1.3. Türe (Hukuk) Terimleri

 yönetim kurulu5 < idare meclisi / conseil administratif (yön+e-t-im6 (Ettirgen çatıyı kodlayan -(I)t biçimbirimi kalıplaşmıştır

(Zülfikar 1991:143).) kurul+u, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinde yer alan conseil administratif ve Osmanlı Türkçesinde yer alan idare meclisi terimlerini karşılamak için Türkçede yönetim kurulu terimi kullanılmaktadır. Administratif ve idare sözcükleri yönetim, conseil ve meclis sözcükleri de kurul ile karşılanmıştır. Bu terim, bir öğesi Türkçe (yönetim), bir öğesi yabancı kökenli olan (Moğ. kurul) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

5 Tuncer Gülensoy, Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü adlı

eserinde kurul sözcüğünün < Moğ. xuril (< * xur-hu)’dan geldiğini belirtmektedir.

(14)

 ortak7 mallık < müşterek mülkiyet (orta+k (EDPT, ortuk (ortok), apparently Den. N. Fr. ortu:, but the function of the Suff., normally Diminutive, is obscure; ‘partner’) s. 205a, mal+lık, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Osmanlı Türkçesinde müşterek mülkiyet biçiminde yer alan terim, Türkçeye ortak mallık olarak çevrilmiştir. Müşterek sözcüğü ortak ile karşılanmaktadır. Söz konusu terim, bir öğesi Türkçe (ortak) bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. mal) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır. Mal sözcüğü, +lIk biçimbirimi eklenerek Türkçeleştirilmiştir.

3.1.4. Bitkibilim (Botanik) Terimleri  anahücre < cellule-mére

Batı dillerinde cellule-mére olarak adlandırılan terim Türkçeye anahücre olarak çevrilmiştir. Cellule sözcüğü hücre, mére sözcüğü ana ile karşılanmıştır. Bu terim, bir öğesi Türkçe (ana) diğeri yabancı kökenli olan (Ar. hücre) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

 hava bitkileri < nebatatı havaiye (nebâtât-ı havâ’iye) / plantes aériennes (hava bit-ki+leri, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim) Osmanlı Türkçesinde yer alan nebatatı havaiye ve Batı dillerinin söz varlığında yer alan plantes aériennes terimleri Türkçeye hava bitkileri olarak çevrilmiştir. Nebatat ve plantes sözcükleri bitkileri ile karşılanmıştır. Söz konusu terim bir öğesi Türkçe (bitki) bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. hava) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

3.1.5. Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri  baş eser < şaheser / chef-d’oeuvre

Osmanlı Türkçesinde yer alan şaheser ve Batı dillerinin söz varlığında yer alan chef-d’oeuvre terimleri, Türkçeye baş eser olarak çevrilmiştir. Şah ve chef sözcükleri baş ile karşılanmıştır. Bu terim, bir öğesi Türkçe (baş) bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. eser) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

7 Eski Türkçede ortuk < ortok > ortak < ortu “orta” +k, kurallara göre açıklanması güç olan

bu sözcük örnekseme yöntemiyle oluşturulmuş olmalıdır; sözcük Farsça ve Moğolcaya, ayrıca Balkan dillerine de geçmiştir (Ayverdi 2010: 953). Konuyla ilgili olarak Yusuf Çotuksöken ise +k’nin türetimsel bir biçimbirim olduğunu, ad kök ve gövdelerinden ad türünde sözcükler türetmede kullanıldığını belirtmekte ve şu örnekleri vermektedir: bebe > bebe-k, kap > kab-u-k, orta > orta-k, top > top-u-k gibi (Çotuksöken 1991: 61).

(15)

3.1.6. Tarım Terimleri

 kurak iklim < arides klima (kurak (EDPT, kurğak (kurğa:k) Dev. N. fr. kurğa:-; ‘dry land; dryness, drought’ (Clauson 1972: 653b)), iklim, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinde arides klima olarak adlandırılan terim, Türkçeye kurak iklim olarak çevrilmiştir. Arides sözcüğü kurak, klima sözcüğü iklim ile karşılanmıştır. Bu terim, bir öğesi Türkçe (kurak) bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. iklim) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

3.1.7. Teknik Terimler I

 kaldırma makinaları < hebemaschinen (kal(k)-dır-ma makina+ları, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinin söz varlığında yer alan hebemaschinen terimi yerine Türkçede kaldırma makinaları terimi kullanılmaktadır. Hebe sözcüğü kaldırma, maschinen sözcüğü de makina ile karşılanmıştır. Söz konusu terim, bir öğesi Türkçe (kaldırma) bir öğesi yabancı kökenli olan (İt. makina) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

 sulu beton < mayi beton / béton liquide (su+lu beton, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim

Osmanlı Türkçesinde yer alan mayi beton ve Batı dillerinin söz varlığında yer alan béton liquide terimleri yerine Türkçede kaldırma makinaları terimi kullanılmaktadır. Mayi ve liquide sözcüğü Türkçede sulu ile karşılanmıştır. Bu terim, bir öğesi Türkçe (sulu) bir öğesi yabancı kökenli olan (Fr. beton) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

3.1.8. Dirilbilim (Biyoloji) Terimleri

 çok hücreli < multicellulaire (çok hücre+li, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinin söz varlığında yer alan multicellulaire terimi yerine Türkçede çok hücreli terimi kullanılmaktadır. Multi ön eki çok, cellulaire sözcüğü de hücre ile karşılanmıştır. Bu terim, bir öğesi Türkçe (çok) bir öğesi yabancı kökenli olan (Ar. hücre) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

 içiskelet < kadidi dahilî (kadid-i dâhilî) / endosquelette

Osmanlı Türkçesinde yer alan kadidi dahilî ve Batı dillerinin söz varlığında yer alan endosquelette terimleri Türkçeye içiskelet olarak çevrilmiştir. Dahilî ve birleşik sözcüğü oluşturan birimlerden biri olan endo

(16)

sözcükleri iç, kadid ve squelette sözcükleri de iskelet ile karşılanmıştır. Bu terim bir öğesi Türkçe (iç) bir öğesi yabancı kökenli olan (Fr. iskelet) öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

Tablo 2: Bir Öğesi Türkçe Bir Öğesi Yabancı Kökenli Olan Diğer Dirilbilim (Biyoloji) Terimleri:

KAYNAK DİL

(SOURCE LANGUAGE)

HEDEF DİL

(TARGET LANGUAGE)

intercellulaire hücre arası, cellulaire=hücre (Arapça) inter (ön ek)=ara(sı) (Türkçe), (hücre ara+sı, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

mother cell / cellule mére ana hücre, mother, mére=ana (Türkçe) cell, cellule=hücre (Arapça)

polyhybride çoklu melez, poly (ön ek)=çok(lu) (Türkçe) hybride= melez (Arapça), (çok+lu melez, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

3.2. HER İKİ ÖĞESİ DE TÜRKÇE OLAN ÖYKÜNTÜ TERİMLER

3.2.1. Dilbilim Terimleri

 karşılaştırmalı dilbilim < linguistique comparative (karşı+la-ş-tır-ma+lı dilbil-im, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinin söz varlığında linguistique comparative biçiminde yer alan terim, Türkçeye karşılaştırmalı dilbilim biçiminde çevrilmiştir. Comparative sözcüğü karşılaştırmalı sözcüğü ile karşılanırken linguistique sözcüğü de dilbilim ile karşılanmıştır. Bu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

 tarihsel dilbilim < linguistique historique (tarih+sel dil / bil-im, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinin söz varlığında linguistique historique biçiminde yer alan terim, Türkçeye tarihsel dilbilim biçiminde çevrilmiştir. Linguistique sözcüğü dilbilim sözcüğüyle karşılanırken historique sözcüğü tarihsel ile karşılanmıştır. Bu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır. Arapça kökenli olan tarih sözcüğü üzerine +sAl biçimbirimi eklenmiş ve bu sözcük Türkçeleştirilerek bağıntı sıfatı durumuna getirilmiştir.

(17)

 genel8 dilbilim < linguistique général (gen+el dil / bil-im, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinin söz varlığında linguistique général biçiminde yer alan terim Türkçeye genel dilbilim olarak çevrilmiştir. Linguistique sözcüğüne karşılık olarak dilbilim, général sözcüğüne karşılık olarak da genel sözcüğü önerilmiştir. Bu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

 katmerli9 ettirimli < double factitif (kat+mer+li et-tir-im+li, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinde double factitif olarak adlandırılan terim Türkçeye katmerli ettirimli olarak çevrilmiştir. Double sözcüğü katmerli ile karşılanırken factitif sözcüğü ettirimli ile karşılanmıştır. Bu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

 geçer dil < lingua franca (geç-er dil, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinin söz varlığında lingua franca biçiminde yer alan terim, Türkçeye geçer dil olarak çevrilmiştir. Lingua sözcüğü dil’i karşılarken franca sözcüğü geçer sözcüğüne karşılık gelmektedir. Bu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

Tablo 3: Her İki Öğesi de Türkçe Olan Diğer Dilbilim Terimleri: KAYNAK DİL

(SOURCE LANGUAGE)

HEDEF DİL

(TARGET LANGUAGE)

accent ascendant yükselen vurgu, ascendant=yükselen (Türkçe) accent=vurgu (Türkçe), (yüksel-en vur-gu, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

assimilation progressive

ilerlek özümleme, progressive=ilerlek (Türkçe) assimilation=özümleme (Türkçe), (Günümüzde bu terim ilerleyici benzeşme terimi ile karşılanmaktadır.), (iler(i)+le-k öz+üm+leme, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

8 (gen “geniş”ten gen+el), (Yaygın biçimde kullanılan kelimenin Fr. général “umûmî”ye

benzetilerek yapıldığı ileri sürülmektedir) (Ayverdi 2010: 412).

9 (<kat+mar), (Katmar biçimi halk ağzında kullanılmaktadır.) 1. Bir şeyin kendi üstünde

yaptığı kat, kat kat olan yaprak, çiçek, kumaş, deri, kâğıt gibi şeylerin her bir katı:“Elbisenin, gülün katmerleri.”Baş örtüsünün çenesinin altına gelen katmerlerini düzeltti (Ahmet H. Müftüoğlu) (Ayverdi 2010: 640).

(18)

consonne constrictive

daraltılı abanık, constrictive=daraltılı (Türkçe)

consonne=abanık10 (Türkçe), (Günümüzde bu terim yerine

sürtüşmeli ünsüz (İng. fricative) terimi kullanılmaktadır.), (dar+al-tı+lı aban-ık, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

consonne nasale

geniz abanığı, nasale=geniz (Türkçe) consonne=abanık(ı) (Türkçe), (aban- eylem köküne -Ik biçimbirimi eklenerek abanık terimi türetilmiştir. Ünsüzler ciğerlerden gelen havanın ses yolunda bir kapanma veya bir engelle karşılaşması sonucu oluşmaktadır. aban- eylemi de Türkçe Sözlük’te “eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak” biçiminde tanımlanmıştır. Buna bağlı olarak abanık teriminin aban- eyleminin anlamının genişletilmesi sonucu türetildiği görülmektedir), (Günümüzde ise bu terim yerine geniz ünsüzü kullanılmaktadır.), (geniz aban-ık+ı, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

graphie phonétique

sesçil yazılış, phonétique=sesçil (Türkçe) graphie=yazılış (Türkçe), (ses+çil yaz-ıl-ış, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

groupe

phonétique ses öbeği

11, phonétique=ses (Türkçe) groupe=öbek(i) (Türkçe), (ses öbek+i, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

groupe syntaxique

sözdizimi öbeği, syntaxique=sözdizimi (Türkçe) groupe=öbek(i) (Türkçe), (sözdiz-im+i öbek+i, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

3.2.2. Felsefe ve Gramer Terimleri

 kendini eğitim < self-education / kendini terbiye (kendi+n+i eğit-im, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinde yer alan self-education ve Osmanlı Türkçesinde yer alan kendini terbiye terimleri yerine Türkçede kendini eğitim terimi kullanılmaktadır. Education ve terbiye sözcükleri Türkçe eğitim ile karşılanmaktadır, ayrıca terimi oluşturan öğelerden biri olan kendi sözcüğü de Türkçedir. Söz konusu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

10 abanmak (<aba-n-mak; kökü belli değildir), (aba-mak fiili halk ağzında (DS I, s. 8) geçer

(-e) 1. Dayanmak, yaslanmak: Yağmurdan şişmiş olan tahta kepenklere iki elimle abandım, açıldılar (Refik H. Karay). 2. Bir şeyin üzerine eğilmek, kapanmak: Rahmi masanın üstüne yığdığı gazetenin üstüne abanmış, başlıkları okuyordu (Burhan Felek). 3. Çullanmak, yüklenmek: İki herif zavallıya abanıyorlar (Ahmet Rasim). Göğsüme kuvvetli bir şey abanmış gibi nefesim daralıyor (Kerime Nadir). 4. (-den) Sarkmak, uzanmak: O ise bîpervâ, başını sallaya sallaya gülüyor, geriliyor, ilerliyor, pencereden abanıp aşağılara bakıyor (Ahmet Rasim) (Ayverdi 2010: 1).

(19)

 iş bölümü < taksimi âmal (taksîm-i a‘mâl) / division du travail (iş böl-üm+ü, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinde yer alan division du travail ve Osmanlı Türkçesinde yer alan taksimi âmal terimleri yerine Türkçede iş bölümü terimi kullanılmaktadır. Travail ve âmal sözcükleri iş, division ve taksim sözcükleri bölüm ile karşılanmıştır. Söz konusu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

3. 2. 3. Türe (Hukuk) Terimleri

 iş türesi < iş hukuku / droit de travail (iş türe+si)

Batı dillerinde yer alan droit de travail ve Osmanlı Türkçesinde yer alan iş hukuku terimleri, Türkçede iş türesi ile karşılanmaktadır. Droit ve hukuk sözcükleri yerine Türkçe türe terimi kullanılmaktadır, iş sözcüğü ise zaten Türkçedir. Dolayısıyla bu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

3. 2. 4. Bitkibilim (Botanik) Terimleri

 bitkibilim < ilmi nebatat (ilm-i nebâtât) / botanique (bit-ki / bil-im, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Osmanlı Türkçesinde yer alan ilmi nebatat ve Batı dillerinin söz varlığında yer alan botanique terimleri yerine Türkçede bitkibilim terimi kullanılmaktadır. Nebatat sözcüğü bitki, ilim sözcüğü de bilim ile karşılanmıştır. Söz konusu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

3. 2. 5. Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri

 el yazması < manuscrit (el yaz-ma+sı, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinin söz varlığında manuscrit biçiminde biçiminde yer alan terim, Türkçeye el yazması olarak çevrilmiştir. Bu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

 benzeme yönü < vechi şebeh (vech-i şebeh) (benze-me yön+ü, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Osmanlı Türkçesinde vechi şebeh olarak adlandırılan terim Türkçeye benzeme yönü olarak çevrilmiştir. Şebeh sözcüğü benzeme, vech sözcüğü de yön ile karşılanmıştır. Söz konusu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

(20)

Tablo 4: Her İki Öğesi de Türkçe Olan Diğer Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri: KAYNAK DİL (SOURCE LANGUAGE) HEDEF DİL (TARGET LANGUAGE) istiarei musarraha (isti‘âre-i musarraha)

açık iğretileme, musarraha=açık (Türkçe) istiare=iğretileme (Türkçe), (aç-ık iğreti+leme, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim) monologue intérieur iç söyleniş, intérieur=iç (Türkçe) monologue=söyleniş (Türkçe), (iç söyle-n-iş,

dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim) 3. 2. 6. Tarım Terimleri

 don dayanırlığı < dona mukavemet / kälteresistenz (don dayan-ır+lık+ı, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Osmanlı Türkçesinde yer alan dona mukavemet ve Batı dillerinin söz varlığında yer alan kälteresistenz terimleri, Türkçeye don dayanırlığı olarak çevrilmiştir. Mukavemet ve resistenz sözcükleri dayanırlık, kälter sözcüğü de Türkçe don ile karşılanmıştır. Bu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

 katarası topraklar < intrazonale böden (kat / ara+sı toprak+lar, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinde intrazonale böden olarak adlandırılan terim, Türkçeye katarası topraklar olarak çevrilmiştir. İntrazonale’i oluşturan birimlerden biri olan intra ön eki Türkçe ara, zonale ise Türkçe kat sözcüğü ile karşılanırken, terimi oluşturan diğer birim böden ise Türkçede toprak ile karşılanmıştır. Söz konusu terim, tamamı Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

3. 2. 7. Teknik Terimler I

 tozemer < toz aspiratörü / aspirateur de poussiére (toz / em-er, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Osmanlı Türkçesinde yer alan toz aspiratörü ve Batı dillerinde yer alan aspirateur de poussiére terimleri, Türkçeye tozemer olarak çevrilmiştir. Poussiére sözcüğü Türkçe toz, aspirateur sözcüğü de emer ile karşılanmıştır.

(21)

Söz konusu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

 yapım yöntemi12 < imâl usulu / herstellungsverfahren (yap-ım yön+tem+i, dilbilgisi kurallarına aykırı bir türetim)

Osmanlı Türkçesinde imâl usulu ve Batı dillerinde herstellungsverfahren olarak adlandırılan terim Türkçeye yapım yöntemi olarak çevrilmiştir. İmâl ve herstellung sözcüklerine karşılık olarak yapım; usul ve verfahren sözcüklerine karşılık olarak da yöntem kullanılmaktadır. Söz konusu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

3. 2. 8. Dirilbilim (Biyoloji) Terimleri

 eşköken < homologue (eş / kök+en, dilbilgisi kurallarına uygun bir türetim)

Batı dillerinin söz varlığında homologue olarak adlandırılan terim, Türkçeye eşköken olarak çevrilmiştir. Homo ön eki eş, logue sözcüğü de köken ile karşılanmıştır. Söz konusu terim, her iki öğesi de Türkçe olan öyküntü terimler grubunda yer almaktadır.

4. SONUÇ

I. İlk dönem Türkçeleştirme çalışmalarının yapıldığı 1932-1950 yılları arasında yayımlanan 8 terim sözlüğü taranarak elde edilen öyküntü örnekleri, önerilen Türkçe terimlerden bazılarının dilde tutunurken bazılarının biçim açısından Türkçenin türetim kuralları gözetilerek oluşturulmasına rağmen dilde varlığını koruyamadığını göstermektedir. Yalnızca morfolojik açıdan türetim kurallarının dikkate alınması, bir sözcüğün dil kullanıcıları tarafından benimsenmesi noktasında yetersiz kalmaktadır. Bir sözcüğün sözlükbirim (lexeme) olarak dil düzleminde var olması ve devamlılığını koruması hedefleniyorsa, türetim aşamasında dilbilgisinin tüm bileşenleri çeşitli yönleriyle göz önünde bulundurulmalıdır. Bunun yanında türetilecek sözcük, dil kullanıcılarının tüm beklentilerini karşılayabilmelidir.

II. Öyküntü (calque) yöntemine başvurularak farklı bilim dallarına özgü pek çok yabancı terim Türkçeleştirilmiştir. Bu yöntemle yabancı terimlerin Türkçeleştirilmesi sürecinde diğer terim türetme yöntemlerinden (türetimsel

12 yöntem (yanlış tür. < yön + tem) [Türkçede addan ad yapan +tem biçimbirimi yoktur;

(22)

ve çekimsel biçimbirimlerden yararlanma, sözcük birleştirme vb.) de yararlanılmıştır.

III. Yabancı terimlerin Türkçeleştirilmesi amacıyla türetilen öyküntü terimlerin hepsi bugün kullanılmamaktadır. Başka bir deyişle, türetilen öyküntü terimlerin kimisi dilde varlığını sürdürememiş, sadece belli bir dönemde kullanılmış ve zamanla kullanımdan düşmüştür. Türetildiği dönemlerde terim sözlüklerinde bulunan; fakat bugün kullanılmayan öyküntü terimlerin oluşturduğu boşluk, yeni türetilen terimlerle (daraltılı abanık → sürtüşmeli ünsüz, ilerlek özümleme → ilerleyici benzeşme, dirilbilim → biyoloji…) doldurulmuştur. Bazı terimler (biyoloji, psikoloji, edat) ise yabancı dildeki biçimiyle Türkçenin sözvarlığına yerleşmiştir.

IV. Yabancı terimler oluşturulurken başvurulan ön ekler, bu yabancı terimler Türkçeleştirilirken bir sözcükle (katarası topraklar < intrazonale böden, eşköken < homologue, çok hücreli < multicellulaire) karşılanmıştır.

V. Aynı anlamsal içeriği sunan farklı yabancı ön eklerin Türkçe öyküntü terim örneklerinde aynı sözcükle karşılandığı (çok hücreli < multicellulaire, çoklu melez < polyhybride; katarası topraklar < intrazonale böden, cinsarası < beynelcinseyn (Beyn bir ön ek değil, Arapça bir isimdir.) / intersexuel, hücre arası < intercellulaire) görülmektedir:

VI. Taranan terim sözlüklerinde bulunan kimi öyküntü terimler bugün de kullanılırken, kimi öyküntü terimlerin ise biçimbilimsel açıdan yapılan küçük değişikliklerle yeniden düzenlendiği görülmektedir. Ayrıca söz konusu öyküntü terimler yerine kullanılabilen başka terimler (cümle üyesi (tümce) < membre de phrase, karmaşık fiil (eylem) < verbe complexe, topluluk ismi (ad) < ismi cemi / nom colletctif, sondaki hece (seslem) < syllabe finale, sesçil alfabe (abece) < alphabet phonétique, iç söyleniş (konuşma) < monologue intérieur) de türetilmiştir.

KAYNAKLAR

Aksan, Doğan (1961), “Anlam Alışverişi Olayları ve Türkçe”, TDAYB, Ankara: TDK Yay., s. 207-273.

Aksan, Doğan (2004), Türkçenin Sözvarlığı, 3. Basım, Ankara: Engin Yay.

Arsal, Sadri Maksudi (1930), Türk Dili İçin, Ankara: Türk Ocakları İlim ve Sanat Heyeti Neşriyatı, Milli Seri, S. 1.

Ayverdi, İlhan (2010), Misalli Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul: Kubbealtı.

Clauson, Gerard (1972), An Etymological Dictionary of Pre-thirteenth Century Turkish, Oxford At The Clarendon Press.

(23)

Crystal, David (2008), A Dictionary of Linguistics and Phonetics, 6th Edition, Blackwell Publishing.

Çotuksöken, Yusuf (1991), Türkçede Ekler-Kökler-Gövdeler, Genişletilmiş 2. Baskı, İstanbul: Cem Yayınevi.

Gülensoy, Tuncer (2007), Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü, Ankara: TDK Yay.

Günay, Doğan (2007), Sözcükbilime Giriş, İstanbul: Multilingual Yay.

İmer, Kâmile (1998), Türkiye’de Dil Planlaması: Türk Dil Devrimi, Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

İmer, Kâmile ve diğerleri (2011), Dilbilim Sözlüğü, İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi.

Karaağaç, Günay (2013), Dil Bilimi Terimleri Sözlüğü, Ankara: TDK Yay. Sarı, Mustafa (2008), Türkçenin Batı Dilleriyle İlişkisi, Ankara: TDK Yay.

Sayılı, Aydın (1994), “Bilim ve Öğretim Dili Olarak Türkçe”, Bilim Kültür ve Öğretim Dili Olarak Türkçe, 2. Baskı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Sezgin, Fatih (2002), “Türkçede Batı Kaynaklı Kelimelerin Yoğunluğu ve

Yabancılaşma Sebepleri”, Türkler, C: 18, Ankara: Yeni Türkiye Yay., s. 80- 101.

Vardar, Berke (2002), Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Multilingual. Uysal, Hülya (2013), Yabancı Terimleri Türkçeleştirmede Uygulanan Yöntem ve

İlkeler (1932-1950 Arası), Ankara Üniversitesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

Zülfikar, Hamza (1991), Terim Sorunları ve Terim Yapma Yolları, Ankara: TDK Yay. (http://www.cnrtl.fr/etymologie/alcoolique).

TARANAN TERİM SÖZLÜKLERİ

Bitkibilim Terimleri (Botanik) (1948), İstanbul: İbrahim Horoz Basımevi.

Dilbilim Terimleri Sözlüğü (1949), Ankara: Güney Matbaacılık ve Gazetecilik T. A. O. Dirilbilim (Biyoloji) Terimleri (1948), İstanbul: İbrahim Horoz Basımevi.

Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü (1948), İstanbul: Arı Matbaası. Felsefe ve Gramer Terimleri (1942), İstanbul: Cumhuriyet Basımevi. Tarım Terimleri I (1949), İstanbul: İbrahim Horoz Basımevi. Teknik Terimler I (1949), Ankara: Doğuş Matbaası.

(24)

Şekil

Tablo 1: Bir Öğesi Türkçe Bir Öğesi Yabancı Kökenli Olan Diğer  Dilbilim Terimleri:  KAYNAK DİL  (SOURCE  LANGUAGE)  HEDEF DİL   (TARGET LANGUAGE)
Tablo 3: Her İki Öğesi de Türkçe Olan Diğer Dilbilim Terimleri:  KAYNAK DİL
Tablo 4: Her İki Öğesi de Türkçe Olan Diğer Edebiyat ve Söz Sanatı  Terimleri:  KAYNAK DİL   (SOURCE  LANGUAGE)   HEDEF DİL   (TARGET LANGUAGE)   istiarei musarraha   (isti‘âre-i musarraha)

Referanslar

Benzer Belgeler

Ratlarda izole hepatik arteriyel iskeminin, hücresel düzeyde değişiklik yapabilmesi için ne kadar süre devam ettirilmesi gerektiğinin bilinmemesi ve iskemi

Ekokardiyografi ile optimizasyon yapılan hastaların SlVÇY-ZHİ ve DDZ ve invazif olarak optimizasyon yapılan hastaların sol ventrikül dP/dt max ve sistol sonu basınç

159b Department of Physics and Astronomy, York University, Toronto ON, Canada 160 Institute of Pure and Applied Sciences, University of Tsukuba, Ibaraki, Japan 161 Science

In order to measure the degree of independence of Northern Cyprus Central Bank, the index of Cukierman, at al (1992) also called as the legal central bank independence has been

Section 6 presents performance results, including detector occupancy in physics running, noise oc- cupancy, alignment, efficiency, measurements of the Lorentz angle and energy loss

Bu harekete geçirici unsurlara, özel günlerde sosyalleşme ya da karşı tarafa beslediği değeri aktarma amacıyla gerçekleştirilen hediye alma eylemini eklediğimizde,

The cracks in reinforced concrete structures have an important effect on load carrying capacity of the structural elements.. In many cases, crack phenomenon is taken into account

Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunu’nda yer alan Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün görevlerinin bulunduğu