• Sonuç bulunamadı

Önce hançer olduğu sanılan sonra mızrakucu olduğu anlaşılan bu belge üzerinde ise kral Anitta’nın sarayı yazısı vardır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Önce hançer olduğu sanılan sonra mızrakucu olduğu anlaşılan bu belge üzerinde ise kral Anitta’nın sarayı yazısı vardır"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Anadolu tarihinin kilit noktalarından biri olduğu sürekli adının geçmesinden de belli olan Kültepede ele geçen ve bir çeşit noterlik belgesi niteliği taşıyan bir tablet üzerinde “kral Pithana ve Merdiven Büyüğü Anitta” ifadesi geçmektedir. Merdiven büyüğü ya da Asurca biçimiyle Rabi-Similtim ünvanının hem veliahta hem de saraya çıkan merdivenlerde yani bir tür açık hava mahkemesinde hukuksal işlere bakan kişilere verildiği sanılmaktadır.

Sadece bu belge üzerinde bulunsaydı tarih açısından büyük önemi olduğu anlaşılamayacak bu adları birkaç yazılı belgede de geçerek Hitit tarihinin ilk evrelerinin sorunlarına ışık tutmakta ve Hitit devleti ile Asur ticaret kolonileri çağı arasında köprü kurulmasını sağlamaktadır.

Yapılan kazı çalışmalarında eski adını bilemediğimiz bir Karum’a sahip olduğu anlaşılan Alişar’da ele geçen iki tablet üzerinde yine Anitta adına rastlanmaktadır. Bunlardan birinde, kral Anitta’nın mührü yazısı vardır ki Kültepe’de veliaht olarak tanıdığımız bu kişinin, belgenin yazıldığı zaman babası Pithana’nın yerine geçtiğini kanıtlamaktadır. İkinci belgede ise büyük kral Anitta, Merdiven Büyüğü Beruva adları yazılıdır. Buradan da Anitta’nın hem Kültepe’de hem Alişar’da belge bırakmış olması, egemenlik alanı oldukça geniş olan bir devletin varlığına işaret etmektedir. Anitta’ya ait başka bir önemli belge yine Kültepe höyüğünde ele geçmiştir. Önce hançer olduğu sanılan sonra mızrakucu olduğu anlaşılan bu belge üzerinde ise kral Anitta’nın sarayı yazısı vardır. Bütün bu kanıtlar bize koloni çağında Anadolu’da kurulmuş yerel bir devletin iki kralın, Anitta, Pithana’yı , bir prensini ve Beruva’yı tanıtmaktadır. Ancak Beruva’nın kral olup olmadığı bilinmemektedir. Kısaca Anitta metni olarak geçen belge şu sözcüklerle başlar:

Anitta, Pithana’nın oğlu Kuşara kralı şöyle der “O gökyüzünün Fırtına Tanrısının sevgilisiydi. Kuşara kralı, kentten büyük bir kudretle inip Neşa/Kaneş ‘i bir gecede gücü sayesinde aldı Neşa kralına saldırdı. Fakat Neşa’nın halkına kötülük yapmadı, onları kendisine analar ve babalar yaptı. Babam Pithana’dan sonra ben bir isyanı bastırdım, hangi ülke ayaklandı ise onu Tanrı Şiu’nun yardımı ile yendim.”

Kral Anitta metninin devamında askeri seferlerinden söz etmekte, bu arada da Hatti ülkesiyle olan savaşını anlatmaktadır. Daha sonra tekrar geriye dönerek babası Pithana zamanında deniz kenarındaki Zalpa olarak adlandırılan bir kentle aralarındaki savaşlara değinerek şöyle demektedir “Bu sözleri bir tablet üzerinde kapıma koydurdum, gelecekte bu tableti kimse kırmasın. Kim kırarsa o Neşa’nın düşmanı olsun.” Burada dikkati çeken nokta kendisini Kuşşar kralı olarak tanıtan Anitta’nın sözlerini üzerine yazdırıp kapısına koydurttuğu tableti kıranın Neşa kentinin düşmanı olması biçimindeki lanetleme anlatımıdır. Bu tableti kıranın Kuşşar kentinin değil Neşa’nın düşmanı olacağının belirtilmesi Anitta’nın ileride tekrar değineceğimiz gibi Neşa’yı kendi kenti olarak benimsediğini göstermektedir. Metin şöyle

(2)

devam eder : “bir zaman önce Zalpa kralı Ukna Tanrımız Şiu’yu(yani onun heykeline) Neşşa’dan Zalpa’ya kaçırmıştı.Fakat ben büyük kral Anitta, bizim tanrımız Şiu’yu Zalpa’dan Neşşa’ya geri getirdim. Zalpa kralı Huziyayı ise canlı olarak Neşşa’ya getirdim.” Tabletin bundan sonraki bölümü, sonradan Hitit Devletinin başkenti olarak tarih sahnesinde çok önemli bir rol oynayacak olan Hattuşa’nın adının geçmesi nedeniyle ilgi çekicidir.

“Hattuşa kenti açlıktan kırılınca Tanrı Şiu Hattuşa’yı Halmaşuit’e (Taht Tanrıçası) teslim etti. Ve ben bir gecede Hattuşa’yı güçle aldım ve kentin yerine yabani otlar ektim. Bundan sonraki kral olur da Hattuşi’yi yeniden iskan ederse o gökyüzünün fırtına tanrısının lanetine uğrasın”. Bundan sonra Anitta Neşşa kentini sağlamlaştırdığını, orada Tanrısı Şiu, gökyüzünün Fıtına Tanrısı ve Taht Tanrıçası Halmaşuit için tapınaklar yaptırdığını, seferlerden elde ettiği ganimetlerle bunları donattığını, ayrıca aslanlar, yaban domuzları, leoparlar ve dağ keçileri gibi 120 vahşi hayvan getirerek bir hayvanat bahçesi yaptırdığını anlatmaktadır.

Bu bayındır işlerinin ardından Anitta’nın yine başka düşmanlara yöneldiğini, onları da yenip, tutsaklar savaş arabaları ile altın ve gümüş ele geçirdiğini metinden öğreniyoruz. Belge şu sözlerle sona ermektedir: “ ben sefere çıkınca Purushandalı adam bana armağanlar getirdi.

Bunlar demirden yapılmış bir taht ile yine demirden yapılmış bir asa idi. Neşşaya geri dönerken, Puruşhandalı adamı da birlikte götürdüm. O taht odasına girince önümde sağda oturacak.” Buradaki Puruşhanda kenti daha önce belirttiğimiz Akad kralı Sargon’dan yardım isteyen tüccarların oturmuş oldukları kenttir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kanında kurşun yüksek çıkan işçiler Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde bazen birkaç hafta, bazen birkaç ay tedavi görüyor, sonra yine işbaşı yapıyor.. Kurşun bir

• 1950-60 arasında öğretmenler için müze ile eğitim el kitabı, UNESCO Bölge Semineri kitapçığı Türkçe’ye çevrisi, Kültür şuralarında müze eğitimi vurgusu.

Bu çalışmada belirlenen değerler (dikey sapmanın en yüksek mutlak değeri 4°, ortanca değeri kadınlarda 2° ve erkeklerde 2,5°) sağlıklı Türk genç erişkinler için

Projeksiyonu az olan çene ile burun daha iri ve geniş gözükür, Çene projeksiyonu artırılmasında çeşitli yöntemler kullanılmakta olup bu yöntem- lerden biri de Mersilene

Literatürde en sık uygulanan ve önerilen adölesan sağlığını geliştirme programlarının beslenme, egzersiz, hijyen, uyku, alkol, ilaç, sigara kullanımı ve

a- el-Beyan fi Ayâti’l-Kur’an: 7- Semayı yükseltti ve mizanı koydu ki, 8- Mizan-i adilde haddi tecavüz etmeyeler. 9-Adaletle tartın ve terazide noksan etmeyin.. Bir de

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil