AZE201/AÖE201/ÖEZ201 ERKEN ÇOCUKLUKTA
ÖZEL EĞİTİM (EÇÖE)
Doç. Dr. HATİCE BAKKALOĞLU
DERSİN İÇERİĞİ
ÜNİTE I: EÇÖE’DE TEMEL KONULAR
ÜNİTE II: YASAL DÜZENLEMELERÜNİTE III: ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİMİ
ETKİLEYEN FAKTÖRLER
ÜNİTE IV: EÇÖE’DE HİZMET VERİLEN GRUPLAR
ÜNİTE V: EÇÖE’DE DEĞERLENDİRME vePLANLAMA
ÜNİTE VI: EÇÖE’DE HİZMET SUNMA MODELLERİ
ÜNİTE VII: EÇÖE’DE AİLE KATILIMI ve
İŞBİRLİĞİ
ÜNİTE VIII: TÜRKİYEDE’Kİ EÇÖE
UYGULAMALARI ve SONUÇLARI
2
ÜNİTE VII: AİLE KATILIMI ve İŞBİRLİĞİ
1. Ailelerle işbirliği kurma
A. Engelin/gelişim geriliğinin ebeveynler üzerindeki etkisi B. Engelin/gelişim geriliğinin kardeşler üzerindeki etkisi C. Engelin/gelişim geriliğinin geniş aileler üzerindeki etkisi
2. Aile odaklı yaklaşım
3. Ebeveynlerle profesyonellerin iletişimi
A. Sözel olmayan iletişim becerileri B. Sözel iletişim becerileri
4. Aile sistemleri yaklaşımı
A. Aile özellikleri B. Aile etkileşimi C. Aile işlevleri 3
1. Ailelerle işbirliği kurma
Özel gereksinimli çocuklara sağlanan hizmetlerde, her zaman ebeveyn katılımının önemi vurgulanmaktadır.
Profesyoneller, desteklerinin ailelere yararlı olabildiğinin farkındadır.
Profesyoneller, aile üyelerine kendilerinin yokluğunda çocuklarının gelişimini nasıl destekleyeceklerini öğretebilmektedir.
Aileler de ekipte yer aldıklarında çocuklarının daha fazla müdahale alma olanağına sahip olduklarını görmektedirler.
EÇÖE alanı, anne-babaların bilgiyle donatıldıklarında
çocuklarının en iyi eğitimcileri olduklarını vurgulamaktadır.
Ebeveynler, kardeşler ve geniş aile üyeleri engele/gelişim
geriliğine farklı şekillerde tepki verebilmektedir. Bu tepkiler şöyle özetlenebilir:
A. Engelin/gelişim geriliğinin ebeveynler üzerindeki etkisi B. Engelin/gelişim geriliğinin kardeşler üzerindeki etkisi C. Engelin/gelişim geriliğinin geniş aileler üzerindeki etkisi
4
A. Engelin/gelişim geriliğinin ebeveynler üzerindeki etkisi
Özellikle çok küçük çocuklarına ilk tanı konulduğunda
ebeveynler engeli sıklıkla profesyoneller gibi algılamazlar.
Bu konudaki alan yazın ebeveynlerin erken dönemdeki
tepkilerinin farklılaştığını ve pek çok ebeveynin bir uyum süreci geçirdiğini göstermektedir.
Bazı araştırmalar ailelerin tanılamayı izleyen süreçte şok, inkar, suçluluk, kızgınlık, utanç ve depresyondan oluşan karmaşık bir döngünün ardından kabul aşamasına
geçtiğini belirtmektedir.
Aynı ailedeki anne ve baba farklı duygular
yaşayabilmekte ve aynı anda nadiren aynı duygulara sahip olabilmektedir.
Her bir ebeveyn ve her bir ailede tepkilerin sırası ve uyum için gerekli olan zaman farklılaşabilmektedir.
Profesyoneller, ebeveynlerden çocukları hakkındaki yeni bilgileri aynı zamanda ve aynı şekilde sindirmelerini beklememelidir.
5
B. Engelin/gelişim geriliğinin kardeşler üzerindeki etkisi
Aile dinamikleri ve tepkileri, kardeşlerin uyumunu güçlü şekilde etkilemektedir.
Engele karşı ebeveynlerin tutumu, kardeşlerin uyumunu şekillendirmede etkilidir.
Bazı ailelerde ebeveynler zamanlarını özel gereksinimli çocuğa adadığı için kardeşlerin gereksinimleri göz ardı
edilebilmektedir.
Bu nedenle profesyoneller, dengeli bir aile yaşamı
yaratmada ebeveynleri desteklemek için önemli bir role sahiptir.
Dengeli bir aile, bütün üyelerin gereksinimlerinin uygun ve eşit şekilde ele alındığı bir ailedir.
Hem olumlu hem de olumsuz duygulara ilişkin açık iletişimi cesaretlendirmek, kardeş uyumuna yardım edebilir.
6
Devam…
Kız ve erkek kardeşler sıklıkla kardeşlerinin engeli/gelişim geriliği konusunda endişe yaşarlar. Bu endişeler;
engelin/gelişim geriliğinin nedenine ilişkin belirsizlik ve engelin onlar üzerindeki etkileri,
arkadaşlarının tepkileri konusunda huzursuzluk,
dışlanmışlık hissi,
özel gereksinimli çocuk için daha fazla şeyin yapılmasına karşı küskünlüktür.
Kardeşlerin bilmemekten kaynaklanan korkularını
önlemek için engel/gelişim geriliği konusunda doğru bilgiye gereksinimleri vardır.
Ailede güçlü kardeşlik ilişkileri kurmak profesyoneller için yararlıdır.
Ailede sıkı bağlar kurulduğunda, engelli/gelişim geriliği olan çocuğun sosyal becerileri daha iyi gelişmekte ve aileler de daha az stres yaşama eğilimindedir.
7
C. Engelin/gelişim geriliğinin geniş aileler üzerindeki etkisi
Geniş aile büyükanne, büyükbaba, teyze, hala, dayı, amca ve kuzenler gibi çekirdek ailenin dışındaki aile üyelerini tanımlamak için kullanılır.
Bu bireyler, engel/gelişim geriliği tanısına karşı farklı tepkiler gösterebilir.
Örneğin; büyükbabalar ya da büyükanneler, torunları için üzülebilir ve çocuklarının özel gereksinimli bir çocuğa sahip olmaktan kaynaklanan yükleri ve sorumlulukları konusunda endişelenebilirler.
İnsan ilişkileri karşılıklı etkileşime dayalıdır, her bir
çekirdek ve geniş aile üyesi, hem etkilerin hedefi hem de değişim aracı olarak hizmet görür.
Geniş aile üyeleri özelliklede büyükanne ve büyükbabalar destek, konfor, refah ve anlayış sağlayabilir.
Bazen geniş aile üyeleri, kendi uyumları için aileye ek yükte oluşturabilir.
8
Devam…
Alan yazın genellikle aile yaşamında engelli/gelişim
geriliği olan bir çocuğun olumlu etkilerini küçümseme eğilimindedir.
Ancak pek çok ebeveyn ve aile duruma başarılı bir şekilde uyum sağlayabilmekte, yaşam memnuniyetini yeniden gözden geçirme ve aile bağlılığını artırma gibi olumlu etkiler dile getirmektedir.
Zaman geçtikçe pek çok ebeveyn ve geniş aile üyesi, engelli çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirirken,
hayallerini ve ümitlerini yeniden yapılandırır ve
yaşamlarındaki yeni duruma uyum sağlamayı öğrenir.
EÇÖE profesyonelleri sadece çocukla değil tüm aileyle çalışmayı taahhüt ettiği için, ebeveynlerin, kardeşlerin ve geniş aile üyelerinin tepkileri önemlidir.
Bunu yapmak için profesyonellerin aile odaklı yaklaşım anlayışına gereksinimleri vardır.
9
2. Aile odaklı yaklaşım
Aile odaklı bir yaklaşımda profesyoneller,
çocuk anasınıfına başlamadan önce çocuğu değerlendirme ile müdahaleleri planlama ve uygulamada
ilköğretim 1.-3. sınıfa kadar ise hizmet seçeneklerinin seçimi ve planlanmasında ebeveynleri aktif işbirlikçiler olarak görür.
Özellikle bebeklik-oyun çağı çocukluk ve okul öncesi
programlarda müdahaleler daha yoğundur ve çocuklar ile ailenin katılım düzeyi çocukların daha olumlu
çıktılarıyla ilişkilidir.
Alan yazın daha erken aile katılımı sağlandığında çocuklar için daha olumlu sonuçlar elde edildiğini göstermektedir.
10
Devam…
Aile odaklı uygulamalar üç temel varsayıma dayanmaktadır. Bu varsayımlar:
1. Sadece çocuğa odaklananlara göre aileleri de kapsayan ve destekleyenler daha güçlü
müdahalelerdir.
2. Program planlama, karar verme ve hizmet dağıtımına katılım düzeylerini seçmek için aile üyelerini
cesaretlendirmek hem çocuk hem de aile için yarar sağlar.
3. Amaçlar ve hizmetler için aile önceliklerini kullanmak, çocuk ve aileye daha fazla yarar sağlar.
Profesyoneller “ Çocuk ve ailesi için hangi miktarda ve türde katılım en iyisidir?” sorusuna yanıt aramalıdır.
Aile odaklı yaklaşım hizmet sunarken, çocuklar ile ailelerini anlamak ve onlarla etkileşim kurmak için
profesyonellerin özel yollar geliştirmesini gerektirmektedir.
11
3. Ebeveynlerle profesyonellerin iletişimi
Her hangi bir ilişkinin temel bileşeni etkili iletişimdir.
İletişim, bireyler arasında bilgi ve duyguların gönderildiği ve alındığı bir süreçtir.
Etkili iletişim, ailelerle saygılı bir etkileşim geliştirmek için önemlidir.
Saygılı etkileşim, profesyonellerin ailelerin değerleri, inançları ve yaşam tarzı konusunda ön yargısız olma sorumluluğudur.
Ailenin inançlarına anlayış ve empatiyle yaklaşan profesyoneller, aile ilişkilerinde daha etkilidir.
Profesyonellerin ailelerle iletişim tarzı, ebeveyn-profesyonel ilişkisini doğrudan etkiler.
Bazı profesyoneller, iletişim becerilerinin ailelerle sıcak bir ilişki kurmayı güçleştirdiğinin farkında değildir.
Etkili iletişim becerileri, pratik yapmayı ve deneyim kazanmayı gerektirir.
İletişim becerileri etkili müdahalelerin temelini oluşturduğu için, EÇÖE personeli bu becerilerini geliştirmelidir.
İyi bir iletişim, sözel olmayan ve sözel iletişim tekniklerini içerir.
Tablo 1’ de sözel ve sözel olmayan iletişim davranışları verilmiştir.
12
Tablo 1. Etkili iletişimde sözel ve sözel olmayan iletişim davranışları
Mimikler Mimikler
Rahat göz kontağı
Yüz ifadesine yansıyan sıcaklık ve ilgi
Göz seviyesinin konuşulan kişiyle aynı olması
Doğru şekilde çeşitlendirilmiş ve canlı yüz ifadeleri Rahat bir ağız
Uygun zamanda gülümseme Duruş
Duruş
Kollar ve ellerin uygun kullanımı Jestlerin uygun/doğru kullanımı
Vücudun hafifçe öne eğilmesi (dikkatli ama rahat)
Masada ya da sandalye kolçağında kolların dinlendirilmesi
Hareketlerin tekrarlanmaması (kalem vurma, ayak sallama gibi) SesSes
Açıkça duyulabilen ama yüksek olmayan ses Sıcak bir ses tonu
Doğal konuşma hızı Fiziksel yakınlık Fiziksel yakınlık
Sandalyeler ya da konuşmacılar arasında 90-150 cm mesafe
13
A. Sözel olmayan iletişim becerileri
Tüm bilgilerin %85’ i sözel olmayan yollarla iletilir.
Sözel olmayan iletişim jestleri, mimikleri, duruşu ve vücut hareketlerini içeren vücut dilini kullanır.
Sözel olmayan iletişimde önemli noktalar:
Bir kimsenin vücut dilini izlemeyi öğrenmek
Başkalarının vücut dilene tepki vermek
Sözel olmayan işaretlere aşina olmak
Sözel ve sözel olmayan mesajlar arasındaki farkı anlamak
Sözel olmayan iletişim için gereklilikler:
1.Fiziksel çevrenin kontrolü 2.İyi bir dinleyici olma
14
Devam…
1. Fiziksel çevrenin kontrolü
Hem işitsel hem de görsel olarak diğer bireylere dikkatini verme, dikkat dağıtıcıların varlığında zordur.
Etkileşimin niteliğini etkileyen küçük fiziksel güçlükler kontrol edilebilir.
Örneğin, ev ziyaretinde TV açıkken ışık ve sesin dikkati dağıtması, ev ziyareti saatinin evde TV izlenmeyen bir saatle değiştirilmesiyle önlenebilir.
Ev ziyaretlerini ya da okul toplantılarını kesintiye uğratan kardeşlerle, oyuncak ya da etkinlik verilerek veya müdahale etkinliklerinde bazı roller verilerek baş edilebilir.
15
Devam…
2. İyi bir dinleyici olma
Ebeveynlerin yaygın bir şikayeti, profesyonellerin onları dinlemediğidir.
Çoğu profesyonel, onları dinlediğini söyler ama gerçekte nadiren iyi bir dinleyicidirler.
Kaliteli dinleme, bilinçli dikkat becerilerini gerektiren aktif bir süreçtir.
Aktif bir dinleyici, konuşma sırasında daha fazla göz kontağı kurar ve hafifçe öne eğilir.
Uygun mesafeyi koruyarak rahat ve tetikte bir yüz yüze pozisyon ve doğal jestler, dinleyicinin dikkatli olduğunu gösterir.
16
B. Sözel iletişim becerileri
Ebeveynlerle, aile üyeleriyle ve diğer profesyonellerle etkili sözel iletişim kurmanın temelleri:
1.
Asgari teşvik
2.
İçeriği ve duyguları yansıtma
3.Etkili soru sorma
4.
Kontrollü jargon/teknik dil kullanma
5.Yeniden şekillendirme
6.
Yapılandırma
7.Uzlaşma
17
Devam…
1. Asgari teşvik
Dinleyicinin konuşmanın devam etmesini istediğini iletişim kurduğu partnerine gösterdiği gülümseme, küçük bir kafa sallaması ya da “ hıı, hıı” , “ evet” gibi
ifadeler ve jestler vardır.
Bu teşviklerin ailelerle iletişim kurarken uygun düzeyde kullanılması önerilmektedir.
18
Devam…
2. İçeriği ve duyguları yansıtma
İçeriğin yansıtılması, konuşanın söylediği şeyin doğru şekilde anlaşılıp anlaşılmadığını saptamak için dinleyici tarafından kullanılan bir yöntemdir.
Dinleyici söylenen şeyi yeniden başka kelimelerle tekrar eder.
Örneğin; “ Öyleyse doktor sizi bir buçuk saat bekletti.”
Duyguların yansıtılması, konuşmacı duygularını sözel
olarak ifade etmese bile dinleyicinin konuşanın gerçekte nasıl hissettiğini anlama yeteneğini gösterir.
Bu süreç duyguları işaret eden sözcükleri (“ acı, hayal kırıklığı” gibi) dinlemeyi, mesajın duygusal içeriğini anlamayı, vücut dilini gözlemeyi ve “ Bu benim başıma gelseydi ne hissederdim?” sorusunu kendisine sormasını gerektirir.
Örneğin; “ Bekletilmenin sizi gerçekten sıktığını görebiliyoru m.”
19
Devam…
3. Etkili soru sorma
İki tür soru vardır: kapalı uçlu ve açık uçlu sorular.
Kapalı uçlu sorular, “ evet” , “ hayır” ile ya da kısaca yanıtlanabilen sorulardır.
Bu sorular spesifik bilgi gerektirir.
Örneğin: “ Kayra sezaryenle mi doğdu?
Açık uçlu sorular, daha karmaşık yanıtlar ortaya çıkarır.
Bu tür sorular ebeveynlerin gözlemlerini, endişelerini ve algılarını daha iyi anlaşılmasına izin verir.
Örneğin: “ Kayra’nın sezaryeni hakkında bilgi verebilir misiniz?”
Yanıtların özgürce verilmesini engellediği için, “ Kayra’yı beslemekte zorlanmıyorsunuz, değil mi?” gibi sorulardan kaçınılmalıdır.
Bu sorular ebeveynlere davranışlarının yanlış ya da kabul edilemez olduğunu hissettirebilir.
Uygun soru sorma, ebeveynlerin amaçlarını belirlemelerini ve problemlerine çözüm bulmalarını kolaylaştırır.
Örneğin; “ Kayra’nın yemek saatlerinde nasıl olmasını isterdiniz?”
Bu sorular, profesyonellerin sorunu hemen çözerek ebeveynlerin
20
Devam…
4. Kontrolü jargon/teknik dil kullanma
İletişim, sadece herkes mesajı anladığında etkilidir.
Profesyonel jargon, anlaşılırlığı engelleyebilir ve
iletişim kurulan kişilerle kaliteli ilişkilerin kurulmasını güçleştirebilir.
Profesyoneller zorunlu durumlarda ebeveynlerin aşina
olmadığı bir terim kullanacaklarında bu terimi açıklamalıdır.
Bebeğine “ maling beyin tümörü” tanısı konan bir anne duygularını şöyle ifade etmiştir: “ Doktorlar ve
müdahale personeli ile konuşmak için bir tıp sözlüğüne ihtiyacım olduğunu hissediyorum. Görüşmeden sonra
söylediklerini yazıyorum ve eve gidince sözlükte arıyorum.
Yarım saat aramama rağmen bulamıyorum, kendimi aptal gibi hissediyorum ve tamamen kayboluyorum. Bazen mideme
kramplar giriyor.”
21
Devam…
5. Yeniden şekillendirme
Yeniden şekillendirme, başa çıkmayı artırmak için bir durumu daha olumlu bir yolla tanımlamayı içerir.
Genellikle bilginin özümsenmesini kolaylaştırmak için, bir çocuğun ya da olayın spesifik güçlü yönleri ve
olumlu nitelikleri vurgulanır.
Örneğin; bir anne 14 aylık oğlunun sağır olduğunu
öğrendiğinde ve “ Tamam, sağır olsa bile Ali’nin zeki ve inatçı olması belki de ona yardımcı olacak.” dediğinde yeniden şekillendirmeyi kullanmaktadır.
Bu anne zor bir durumda kalmıştır ve kendisi için daha baş edilebilir bir yolla bunu yeniden şekillendirmiştir.
Profesyoneller, diğerleriyle konuşurken sıklıkla yeniden şekillendirmeyi kullanma eğilimindedir.
22
Devam…
6. Yapılandırma
Ailelerle yapılandırılmış etkileşimler kurulması, daha etkili iletişim sağlar.
Yapılandırılmış toplantı ya da görüşmelerin beş bileşeni vardır.
1. Toplantıdan önce toplantının amacı ve zamanı katılacak herkese bildirilmeli ve herkesçe anlaşılmalıdır.
2. Toplantının başında ulaşılacak amaçlar, etkinlikler ya da görevler açıklanmalıdır.
3. Resmi işler ele alınmadan önce “ çocuğa ilişkin sevimli bir anekdo t” aktarılması aradaki buzları çözer ve aile üyelerince hoş
karşılanır. Bu anekdot kısa olmalı ve çocuğun güçlü bir yönü ya da özelliğini göstermelidir.
4. Toplantıda profesyoneller, ailenin önceliklerini ve endişelerini ele almak için çok sayıda açık uçlu soru sormalıdır. Örneğin: “ Bugün hangi konuları ya da sorunları tartışmak istersiniz?”
5. Toplantının sonunda nelerin yapıldığı ve hem fikir olunan konular özetlenmelidir. Özetin sempatik bir şekilde ya da mizahla ele
alınması iyi bir yoldur.
23
Devam…
7. Uzlaşma
Özellikle özel eğitim hizmetleri alınan ilk zamanlarda, bazı ebeveynler yoğun çaresizlik duyguları yaşamaktadır.
Bu duygular, kızgınlığı ve bir sisteme ya da bireye karşı düşmanlığı tetikleyebilir.
Bu duygunun hızla çözülmesi gerekebilir.
En iyi yol soğukkanlı kalmak, sesini yumuşatmak ve açıklama ya da ayrıntı olmaksızın sözlerini çok az keserek ailenin kendi
görüşünü ifade etmesine izin vermektir.
Çatışma çözmenin anahtarı, davranışları savunma ya da
suçlamadan daha çok empatik dinlemedir (Bu ailenin yerine olsam nasıl hissederdim?).
Her hangi bir durumun çözümü için sadece tek bir yol yoktur, ancak profesyoneller savunma yapmaktan kaçındıklarında güven verirler.
Profesyoneller doğrudan ve sık sık ebeveynlerin endişelerini dinlemediklerinde, çoğu aile profesyonellerle endişelerini paylaşmamaktadır.
24
4. Aile sistemleri yaklaşımı
Aile sistemleri yaklaşımı, müdahale üzerinde aile üyelerinin, ailenin ve sosyal ağların rollerini ve etkilerini göz önüne alır.
Bu yaklaşım, aile etkileşimlerinin ve aile işlevlerinin ailenin kritik olaylara uyum sağlamasını nasıl etkilediğini anlamaya çalışır.
Bu yaklaşımı anlamak, EÇÖE profesyonellerinin çok küçük
çocukları ve aileleri daha etkili bir şekilde desteklemesine izin verir.
Aile sistemleri yaklaşımı, aile üyelerini kendi içinde ilişkili olarak görür: ailenin bir üyesinin başına gelen bir şey tüm üyeleri aynı şekilde etkiler. Benzer şekilde çocuğun yararlandığı şeylerden ailedeki herkes yararlanır.
Bu nedenle çocuklar ve aileler birlikte yaşarken değişirler.
Aile sistemleri yaklaşımının bileşenleri şunlardır:
A. Aile özellikleri B. Aile etkileşimi C. Aile işlevleri
25
A. Aile özellikleri
Aile özellikleri, bir ünite olarak bir yaşamı paylaşan ailenin nitelikleridir.
Ailenin uyum sürecini etkileyebilen özellikleri:
ailenin büyüklüğü
kültürel altyapısı
sosyoekonomik düzeyi
aile üyelerinin özellikleri
ebeveynlerin aile yaşamını yönetme becerileri
Tehlikeli bir komşu ile iki çocuğuyla birlikte yaşayan işsiz ve evli olmayan bir anne, üst gelir düzeyindeki evli bir anneye göre farklı özelliklere ve kaynaklara sahiptir.
Ailenin uyum sürecini ve işlevselliğini etkileyebilen engelli çocuğa ilişkin özellikler:
çocuğun yetersizliğinin derecesi
fiziksel görünümü
mizacı ve davranışları
Aile üyelerinin fiziksel ve ruhsal sağlığı yerindeyse, aileler stres dönemlerinde daha fazla kaynağa sahip demektir.
26
B. Aile etkileşimi
Aile etkileşimi, bireysel olarak her aile üyesi ile alt sistemler arasındaki ilişkileri kapsar.
Aile içindeki ilişkiler 4 alt sistem olarak ele alınabilir.
Eşler (karı-koca)
Ebeveynler (anne-çocuk ve baba-çocuk)
Kardeşler (çocuk-çocuk)
Geniş aile (büyük anne-baba, hala, teyze, amca, dayı, vb - çocuk)
Aile sistemleri teorisi, alt sistemlerin istikrarın korunmasını ve rollerin belirlenmesini etkilediğini söyler.
Aile üyeleri arasındaki güç dengesinde önemli değişiklikler olursa, ailedeki roller zarar görebilir.
Engelli bir çocuğun doğumuyla ailenin durumu
değiştiğinde, ailedeki bireylerin rollerinde de çarpıcı değişiklikler ortaya çıkar.
Her bir aile üyesinin kendi gereksinimleri ve yeterlilikleri vardır ve bunlar çatışırsa karmaşa ortaya çıkar.
27
C. Aile işlevleri
Aile işlevleri, ekonomik gereksinimler, günlük bakım, dinlenme, sosyal yaşam, duygusal ihtiyaçlar ve
eğitimsel/mesleki görevler gibi ailelerin sorumlu olduğu gereksinimleri kapsar.
Özel gereksinimli bir çocuk, daha önce kardeşlere, eşlere ve geniş aile üyelerine verilen enerjiyi kullanabilir.
Bazı durumlarda, BAHP’ taki aile çıktıları aile işlevlerine ilişkin endişeleri ele almaktadır.
Örneğin, çocuğunun tıbbi gereksinimlerinin maliyetini karşılamak için işe dönmek zorunda kalan bir anne, aile
işlerindeki değişikliklerin yanı sıra güvenilir bir çocuk bakıcısı bulmak zorundadır.
Profesyoneller bu anneye yardım ederse, çocuğu da içeren tüm aile üyeleri bundan yarar sağlar.
28