• Sonuç bulunamadı

ISSN TIP TARiHi ARASTIR MALARI HISTORY OF MEDICINE S TUDIE S. liiiy1lce~ nıayim YUCE' GRUP

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ISSN TIP TARiHi ARASTIR MALARI HISTORY OF MEDICINE S TUDIE S. liiiy1lce~ nıayim YUCE' GRUP"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISSN 1301 - 1321

TIP TARiHi

ARASTIR MALARI

#

HISTORY OF MEDICINE STUDIE S

liiiY1lcE~ •

n ıAYIM

15 ·

iSTANBUL 2007

.® .

YUCE' GRUP

(2)

isLAM COGRAFYASI .. 'NDA Xl . VE

XV. YUZVILLAR ARASI NDA

YAZlLMlŞ BAZI TIP K ITAPLARINDA

. IRKU'N-NESA (SİYATiK)

Ahmet ACIDUMAN·, Berna ARDA· •

SUMMARY

SCIATICA CONSIDERED IN VARIOUS MEDICAL BOOKS WRITTEN BETWEEN llTii AND lSTiiCENTURIES IN ISIAMIC GEOGRAPHY

Sciatica, known from Hippocratic era, is a rather painfUJ and frequently recurring disease, and mostly resistant to any kind of therapy. In this article we present

medical approaches to· sciatica by leading physicians who lived in Islamic Geography between lllh and 15tıı centuries and wrote basic medical books.

GİRİŞ

I

rku'n-nesa (siyatik) çok eski dönemlerden beri bilinen, Hipokrat'ın da Aforizma-

lar1'ında bahsettiği bir hastalıktır. Bu yazıda, hastaya oldukça sıkıntı veren, tedavi- ye dirençli ve sıklıkla tekrarlayan bu hastalık konusunda İslam Coğr?fyası'nda hem hekimlik yapmış, hem de yazılı eser vermiş bazı hekimlerin yaklaşımları ele alınarak,

bir karşılaştırma yapılmaya çalışılacaktır.

Bu amaçla İbn Sina (980-1037)'nın el-Kanun fi't-Tıbb (XI. yüzyıl)\ İbnü'n-Nefis (1211-1288)'in e/-MQcez fi't-TıbbZ (XIII. yüzyıl)'ı, Hacı Paşa3 (?-141 7)'nın Müntehôb-

ı Şifô4 (XIV. yüzyıl)'sı, Hekim Hayreddin'in Hülôsaü't-Tıbb5

0<\l.

yüzyıl)'ı ve Tabib İbn

· Şerif6'in Yôdigôr7'ı gözden geçirilecektir.

Irku'n-nesanın Tanımı

--Tüm~.?zarlar, ortak bir şekilde, ırku'n-nesayı kalça ağrısı ve nikris de içinde olmak üzere veca'::ı mefasıl (eklem ağrıları) başlığı içerisinde ele almaktadırlar. Yazarlar ırku'n­

nesanın tanımını yapmışlardır. Bu tanımlarda ortak olan ağrının kalçadan başlayıp, uy-

luğa, baldıra ve topuğa kadar inmesidir:

·Tıp Doktoru, S.B. Ankara EUik ihtisas Hastanesi Beyin Cerrahisi Klini~i'nde Nöroşirüıji Uzmanı; Tıp Tarihi ve Deontoloji Doktoru;

.. Profesör Doktor, Ankara Üniversitesi Tıp Fakilltesi, Tıp Tarihi ve Deontoloji Ana Bilim Dah;

ı Hlppocrates, "Aphorisms", In Hippocrotic Wrilings, In: Great Boks of the Westem World, Ed: R.M. Hutchins.

(Chicago, London, Toronto: Encyclopedia Britannica, Ine, 1952), s.

2 lbnü'n·Nefis'in Kitôbü'ş·Şdrnil fi't·Tıbb'dan sonraki ikind önemli eseridir. Katip Çelebi'nin ifadesiyle bu eser şekfen Kan9Jı'un bir özeti şeklinde görOnmekle birlikte, !bnü'n·Nefıs'in yaptığı şerh ve ekfemelerie oldukça mOkemmel bir eser ortaya çıkmışt.ır. Bu çalışmada Milli KütOphane no: 1437'de kayıtb 540 varaldık Ali İbn Receb tarafından Şaban 1035/

Nisan 1626 tarihinde istinsahı kaydı bulunan yazmadan yararlanılmıştır. Aynntılı bilgi için bkı., Ahmet Ağırakça, İslam Tıp Tarihi /Başlangıçtan V/1./XII/. Yüzyıla Kadar], (Istanbul: Çağdaş Basın Yayın Ltd. Şti., 2004).

(3)

"Siyatik eklem ağrilarının bir kısmıdır ki, ağrı kalça ekleminden başlar ve arkadan buda kadar aşağı iner ve diz ve topuğa kadar da devam etmesi mümkündür ve sü- re arttıkça daha fazla aşağıya gelir ki, bu maddenin az veya çokluğuna bağlıdır, hat- ta ayakparmaklarını da kapsayabilir ve ayak ve but zayıflar.s"

"bu maraz ve veca'-i verek ve nikris enva'-i veca'-i mefasıldandır pes bunları birbiri akabince irad ider veca' dır başlar. verekden ve iner dize ve kah. irişür tobuğa her ya-

ki zernan-ı veca' tavil ola veca'ın inmesi ziyade olur ve kah veca' uzanur parmak- lara arıklar ve ca' ile ayak ve uyluk9" ·

"ırku'n-nisa ki ana yan başı derler alanıeti budur ki yah başında sıziaya ta topuğa değin10"

"veca'-i mefasıl bend-ikeşler ağrısıdır • ve ırku'n-nesa ol iki tamariardan kim enseden

yanından bağırın köklerine uğrayub bildenve ucanın dileklüsünden taş yüzden topu-

ğa rekz ider eğer andan aşağı ayaklar hurdesine inerse nikf\sdirll"

"ırku'n-nesa ya'ni nesa tamarı dimek olur bir ağrıdır ki uylukda peycia olur aşaga·

dizden yana iner ol ağrıya ırku'n-nesa dirlerı2"

lrku'n-nesanın Etiyolojisi

Siyatiğin etiyolojisi konusunda ayrıntılı bir açıklama çabasını İbn Sina'da görmek- teyiz. İbn Sina çoğunlukla "olgunlaşmamış hılt"ın kalça ekieminde olması ya da ağrı verici "madde"nin "geniş sinir"e yerleşmesi nedeniyle siyatiğin ortaya çıktığını açık­

lamaktadır:

"Bazen olur ki, insanın sert yerde oturmaktan veya kalçaya gelen bir darbeden ve- ya fazla ata binme~en kalçası zayıflar ve ağrır. Sebepler eklem ağrısı sebepleridir ve

3 Asıl adı CelAleddin Hızır'dır (Ö: 820 H./141 7 Birgiyada 816 H./ 1413 Kahire). Mısır'da bp öğrenimini tamamladıktan sonra Kahire'de Kalavun hastanesine başhekim olarak atanmışbr. Bir süre sonra, Anadolu'ya dönen Hacı Paşa Aydın Beyi isa bin Mehmet bin Aydın'ın maiyetine girmiş, Ayasluk ve Blrgl'de çalışmışbr. Bkz: A. Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İli m, 6. Baskı, (Istanbul: Remzi Kitapevi, 20001:

4 Celaleddin Hızır'ın Türkçe yazdığı en önemli eseri Müntahab·ı Şifa'dır. ~eşiUi nüshalan vardır: Malatya Nüshası (Malatya Genel Kütüphanesi No. 1196/2); Paris Nüshası (Paris, Bibl. Nal. Man. Turcs A. F. 170); Ayasofya Nüshası (Süleymaniye, Ayasolya No. 3752); Pertevniyal Nüshası (Süleymaniye, Pertevniyal No. 744/1); Kadızade Mehmet Efendi Nüshası (Süleymaniye, Kadızade Mehmed Elendi No. 351); Topkapı Noshası (Topkapı MOzesl Kitaplığı H.545);

Bursa Nüshası (Bursa, Haraççıoğlu Kitaplığı N. 1134); Milet Nushası (Fatih, Millet Kütüphanesi No. 294). Bkz: Zafer Önler, "Giriş", CellıiUddin Hızır (Hacı Paşa), Müntahab-ı Şl/6 1 Giriş· Metin (Hazırlayan: Zafer Önler), (Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Tork Dil Kurumu, 1990).

5 AÜTF Deontoloji Anabibm Dalı'nda 15402/A numara ile kayıtlı bulunan Hulôsatü't-Tıbb Ebibekr SofyaVi tarafından 1677 (1088 H.) de Torkçe olarak nesihle yazılnuştır. Nüshanın boyuUan 28xl 9,5 1 17x11 cm dir. Her sayfa 21 sabrdan

oluşmaktadır. Aynnblı bilgi için bkz., Berna Arda, "Hekim Hayreddin'in Hu!Asa Eseri", Erdem 12 (34): 17·26.

6 Ali Çelebi bin Şerif ct-Tabib olarak da tanınmaktadır. 15. yüzyılın başında yaşamış olduğu, Yadigar'ı Timurtaş ~lu Umur Bey için Bursa'da Umur Bey'in paşalık döneminde (1421-1428) yazmış ve takdim etmiş olduğu tahmin edilmektedir.

Aynnbb bilgi için bkz., Ayten Albntaş, "Giriş İbn·i Şerif'in Y&digar'ı Hakkında". Tablb İbn·i Şerif, Y6dig(Jr (Proje Danışmanı: Ayten Albntaş. Transkripsiyon: Orhan Sakin,' Yahya Okutan, Doğan Koçer, Medt Yıldız), Cilt ı. (Istanbul:

Merkez Efendi ve Halk Hekimliği Derneği, 2003), s. 21-29.

7 Pek çok Yadigar nüshası hem Türkiye hem de Osmanlı'nın o gUnkü sınırlan içerisinde bir çok yerde bulunmaktadır.

Aynnblı bir liste için bkz .• Ayten Albntaş, "Giriş İbn-i Şerif'in Y!digar'ı Hakkında". Tabib lbn-i Şerif, Yadig&r, CIIt 1, s.

30-31.

8 lbn Sina, Kanun der Tıbb, (çev. A. Sharafkandi), [Farsça)5 cilt (Tahran: Soroush Press, 1997). cilt. nı. bölüm lll., s. 425.

9 İbnü'n·Nefis. ei·MOcez fi't·Tıbb, MiUi Kiltüphane no: 1437, varak no: 215b

1

°

Celalüddin Hızır (Hacı Paşa), Mü n tahab-ı Şi/ô, Giriş·Metin, (transkripsiyon: Zafer Önler). (Ankara: AtatOrk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınlan, 1990), s. 128.

11 Hekim Hayreddin, Hül6satü't·Tıbb, AÜTF Deontoloji Anabi6m Dalı, no: 15402/A, s. 98.

12 İbn Şerif, Yôdigôr, (Proje Danışmanı: Ayten Albntaş, Hazırlayanlar: Yahya Okutan, Doğan Koçer, Medt Yıldız). Istanbul:

Merkez Efendi Geleneksel Tıp Derneği, 2004), s. 308.

(4)

çoğunlukla olgunlaşmamış hıltın but ekieminde olmasındandır; ve çok olur ki, eski ve

kalıcı bir rahim hastalığının etkisinden' örneğin on ay süren, eklem ağrısı ortaya çıkar;

ve belki sıcak mizaçtı hılt maddesinden, hılt maddesinin başka hıltla karışımından, kal- ça damarlarının kanla dolmasından, ağrıyan yerin derinliklerindeki iç şişliklerden, ki de- rinde oldukları için görünmezler, eklem ağrıları ortaya çıkar. Fakat bu durumda kalça haricinde kalan ekiemierde de şişlik görüle.bilir.l3".

"Eğer siyatik yapan madde eklernde mevcut ise çoğunlukla o maddenin bir kısmı

erir ve geniş sinir damarına yerleşir, ne zaman eklem ağrırsa, vücudun diğer tüm noktalarından hazırlıklı olan madde yukarıdan iner ve kendisinde olandan daha faz- la diğer ağrı verici madde de üstüne eklenir ve kamburl4 kambur üstüne biner. Ba- zen ağrılı madde eklernde olmayabilir, belki geniş sinir damarının kendisindedir ve

siyatiğe sebep olur. ıs"

Irku'n-nesanın TedaVisi

Siyatiği yazarlar iki bölüme ayırmaktadırlar: sıcak (kanlı} ırku'n-nesa ve soğuk (bal- gaml} ırku'n-nesa. ,

Bu aynmdan sonra ırku'n-nesa'nın tedavisinde iki yaklaşımın olduği.ınu görmekteyiz:

1. "Girişimsel" diyebileceğimiz tedavi yaklaşımı,

a. Kan almak (fasd etmek}, b. Dağlama yapmak,

2. "Konservatif" diyebileceğimiz tedavi yaklaşımı.

a. İshal yapmak, kusturmak, tavman yapmak gibi "boşaltıcı" tedavi yapmak, b. Yakı ve merhem gibi nesneleri ağrı olan yere uygulamak.

Kan almak: Sıklıkla bu girişim ağrıyan yerin sıcak (ıssı) ve rengirlin de kırmızı ol-

duğu olasılıkla "inflamatuvar" bir durumun söz konusu olduğu durumlarda uygulanmak- tadır. Bu uygulama İbn Sina, Hacı Paşa ve Hekim Hayreddin'de görülmektedir:

"Eğer siyatik olan kimsede hastalığı ortaya çıkaran maddenin kanlı olduğuna karar verirsen, en iyi tedavi damar kesmektir. Önce elde damar kes, sonra ayaktan kan al. Sakın hastanın elinden kan almadan ayak damarını kesme! İlk aşamadaki damar kesmeden hasta rahatlar 16."

"Bunu da bil! Siyatik tedavisinde siyatik damarını kesrnek safin toplardamarını kes- rnekten daha faydalıdır eğer ağrı vücudun dış tarafına fazla çekilmiyorsa, halbuki vü- cudunJç tarafına çekilen bir ağrı çeşidi ise, bu durumda safin damarını kesmek, si- yatik damarını kesrnekten daha iyidir halbuki siyatik ve safin her ikisi de bir damar- . dan köken alırlar ve elin şah damarı (basilik} ve sobat damarı (baş damarı, kifal), ki

her iki iki elde de vardırlar, gibi değillerdir. Lakin bu konuda Calinus sadece diz ara-

sı damarı ve safin toplardamarını söyler. Diz arası damarını kesrnek siyatik tedavi- sinde siyatik damarını ve safin damarını kesrnekten her ikisinden de iyidir. Siyatik tedavisinde, ayağın bınsır [ayağın 4. parmağıl parmağı ile küçük parmağı arasında­

ki damarı kesrnek mümkündür ve ondan sonra siyatik damarını kes. Ve söylerler:

bu damarı kesmek, siyatik damarını kesrnekten daha iyidir, karaciğer ve dalak has-

ıJ lbn Sina, Kanun der Tıbb, cil!. lll, böiOm ın .. s. 425.

ı4 A.g.e., s. 425.

ıs A.g.e., s. 426.

ı6 A.g.e .. s. 449.

.'

..

(5)

talığının tedavisinde elin bınsır (elin 4. parmağı) parmağı ile küçük parmağı arasın­

daki darnan kesmek, elin şah damarını (basilik) kesrnekten daha iyi olduğu gibil7."

"eğer kızarup ıssı olursa topuğun taş yanında üç tamarın ortasından kan alalarıs"

"ağnsı ıssı olursa ve ağrıyan yer ıssı ve rengi kızıl olursa göreler urnur-ı yari kalursa kan alınağa ağrıyan tarafın basilik tarnarından kan alalar eğer iki bile ağrırsa iki kol- dan bile alalarl9"

Bazı durumlarda, soğuk hılt nedeniyle olan siyatikte de İbn Sina kan alınmasını önermektedir:

"Bazen siyatik tedavisinde -balgam hıltı maddesinin etkisiyle olduysa- damar kesme-

ye çok ihtiyaç duyman mümkündür ve ne bir kere, belki de defalarca kesmeye ihti- yaç duyulabilir20"

İbn Sina ve Hacı Paşa kan alınması için hastanın ayak damarlannın kullanılmasını önermektedirler. İbn Sina görüldüğü gibi bu konuda ayrıntılı bilgi vermektedir. Hekim Hayreddin'in önerisi ise koldan kan alınması yönündedir.

Dağlama yapmak: İbn Sina bu uygulamayı, siyatikte ağrı çok olduğunda kulla-

nırken, Hacı Paşa rengi kızıl olmayan siyatikte (büyük olasılıkla.soğuk olarak adlandırı­

lan) siyatikte kullanmaktadır. Hacı Paşa aslında önce işe "yakı" diye başlamakta, ama

yapılan işlemi "dağlama" olarak bitirmektedir.

"Siyatik eklem ağrıları durumlarında ağrısı en fazla olandır ve dağlamak işini gö- rür21."

"Dağlamak yöntemi böyledir: hasta gerekli olan durumda -yani ağrıyan yerin karşı­

sı-yan üstü uzanır. Ağrıyan yer dışarıda olsun. Hiç hareket etmesin. Ağrıyan yeri ekmek hamuru ile çevrele ve çevresini harnurla tut. Hamurun ortasına tuz doldur.

Tuza biraz zeytinyağı dök. Ağrıyan yere -tuz döktüğün-kumaş parçası koy. Dağla­

ma aletlerini hazırla ve ateşte kızdır. Yavaşça başla, öyle ki hasta önce dağlama ale- tinin ısısını hiç hissetmesin. İkincisini ağrı yerine biraz daha yaklaştır ve üçüncüsü- nü daha yakın. Böylece yavaş yavaş aleti daha yaklaşbr, ki hasta ısıyı hissetsin ve o

sınıra kadar ki, artık takati kalmasın ve gördün ki artık dağlama ısısına dayanabilme gücü kalmadı, el çek! Hamuru kaldır. Hastayı biraz ki tuz ve zeytin [yağı) dökül- sün. O zaman bir yünlü kumaş ile ağrıyan yeri ört ve bağla. Tuza yapılan bu dağla­

mada hastanın baş ucunda, elinde su ve gül suyu ile dolu kapla birisi bulunmalı, ki

teriediği zaman su ve gül suyu ile terini silsin. Fakat dikkat etmelisin ki, dağlama eti yakacak bir yere gelmesin ve bu kez de yara ortaya çıkmasın22."

n A.g.e .. s. 449.

ıs CelaiOddin Hızır (Hacı Paşa), Müntohob·r Şifa, s. 128.

ı9 Hekim Hayreddin, Hülôsotü't·Trbb, s. 98.

20 İbn Sina,,Konun der Trbb, cilt. nı, bölüm lll., s. 449.

21 A.g.e., s. 426.

22 A.g.e., s. 442.

(6)

"üzerine bir yaku bağlayalar sıfatı budur hamir yağuralar bir halka edeler ol ağrıyan

yere yapışdurup sıvayalar ki içine nesne koyıcak akmaya ve sağ tuzı dögeler ve ele- yeler ve ol halkanun orta yerine sızı üzerine dökeler ve üzerine ıssı zeyt yağın dö- keler ve barmugıla ol tuzı zeyt yağıyla karışduralar olur ki gene biraz zeyt yağın ki ewelkiden ıssı ola üzerine dökeler karışduralar bir kaç kez böyle edeler yag bir bi- rinden ıssı ola ta haclde dağiaya ve ol halkayı gidereler ve ol tuz tura kett.an çöpüni ya panbuk koyalar bir gün bir gece tura şifa buJa23"

Tabib İbn Şerif'in Yôdigar'ında ise "şimik dağlama" diyebileceğimiz bir uygu- lama iJe·ırku'n-nesa'ya neden olan "hılt"ın açılan yaradan uzaklaştırılması amaç-

lanmaktadır:

"ırku'n-nesa zahmet! içün bir mücerreb nesne gayet fa'idelüdür taglarda kayalar

arasında biten zeytfır'ı ağacının yaprağın yakalar külüni alalar ırku'n-nesa olan

ayakdagı topuğun taşra yanında topukdan dört parmak yukaru ölçeler bir flori ka- dar ıssı su ile ol yanmış zeytfÜ, yaprağı külüni karışdıralar baglayalar bir iki gün tu- ra ol yeri cerahat eyleye bir zaman koyalar ol cerahat işieye hayli nesne akıda gl- dere yaramaz hıltlardan pak olub ırku'n-nesa zahmetinçlen halas ola24"

Boşaltıcı tedavi (kusturmak, ishal etmek, lavman yapmak): İbn St-

na'nın açık bir şekilde ortaya koyduğu gibi, ırku'n-nesa'nın nedeni olan hıltın başka

yere çekilmesi ve dışarı abiması tedavinin amacıdır. Bunun hangi prensiplerle uygu- lanması gerektiğini İbn Stna şu sözlerle açıklamaktadır:

"İyice kök salmış ve sağiarniaşmış siyatik ağrısı ve kal_ça ağrısı ve diz ağrısı tedavi- sinde eklem ağrılan tedavisinde verdiğimiz genel emirlere müracaat et. Bilirsin, zikrettim ki, tedavi tarzı ilaç açısından değil zaman ve süre açısından farklı olabi- lir. Siyatik ve diz ve kalça içindeki ağnyı tedavi etmek için ilk aşamada hastalığa

sebep olan hıltı yolundan durdurmaya kalkma, ki çok zor zarar ortaya çıkabilir,

çünkü bu durumda hastalık maddesi uzak derinliktedir ve durdurucu ilaç onu sa- dece yerinde hapseder ve dışarı çıkaracak gücü yoktur ve bu derinlikte hapis olan maddeyi yok etmek çok zordur. Ayrıca hapis olan madde eklemleri yerinden çık­

maya ve oynamaya hazırlar, çünkü etkisi azalmamıştır ve engelleyici veya durdu- rucu da oraya varama~. ki karşısında dirensin.

Pekiyi ne yapmak lazımdır?zs

- ·- .::Önce -... ağnyı teskin etmeye başla, ki bunun için sürülen yurnuşatıcı ilaçlara ih-

tiyacın vardır, ancak ağrı veren derindeki madde çok az mayalı ve hafif ise, yoksa yok edici ilacın hiç faydası olmaz26."

"Eğer siyatik ağrısını yapan madde kanlı değil ve balgamlı ise tedavisi koyu hılt

maddesinin yaptığı şişliklerin tedavisi gibidir, bu yüzden hastayı tamamen temizle- meden önce yok edici, çok tesirli ilaçlan kullanmamak gerekir, ki sebebini daha önce zikrettik ve kusturmanın ishal yapmaktan daha iyi olduğunu söyledik çünkü ishal kötü niyetli hılt maddesini tahrik eder ve ağrıyan yere yetiştirir, fakat kusmak kötü niyetli hılt maddesini ağnlı yerden aynatır ve ters tarafa götürür ve hastayı

23 Celalüddin Hızır (Hacı Paşa), Müntahab-ı Şifa, s. 128.

24 ibn Şerif, Yôdiglir, c.ll, s. 308.

ıs [bn Sina, Kanun der Tıbb, cilt. lU, bölüm lll., s. 448.

26 A.g.e. s. 449.

~··

·-

(7)

sirke ve burekle kusturmak daha iyidir. Eğer çok mayalı soğuk mizaç hılhnı çıkar­

mak için çok güçlü kusturucu ilaçlara ihtiyaç olduğunu görürsen, önce yumuşak­

lık ve sıcaklık verici ilaçlan kullanmalısın27."

Sürülen ilaçlar: Sıcak olan siyatikte soğutucu nesneler sürülürken, soğuk olan siyatikte sıcak şeylerin sürülmesi önerilmektedir.

"dar'at olan nesnelerden uralar ak bezr-i kutunayı sirkede ısladub üzerine uralar ağ­

rısı gayet olub ıssısı ziyade olursa efyı1n üc dirhem mercimek unı on dört dirhem za'feran buçuk dirhem bunları birbirine kanşdırub kızıl keci südine katılur ol ayağa gül yağı dürtülür ardınca üzerine yakı ideler günde bir k-erre eğer böğrülce döğeler kızıl keci südüyle yakı ideler günde iki def'a eğer baklayı döğüb kızıl keci südüyle ya- , ideler eğer ketan tohumı döğüb kızıl keci südüyle yakı ideler müfld ola amma süd

taze iken ısıcak iken güğür şerbet kim veea-i mefasıla ve ırku'n-nesaya ve nikrlse vi- reler2S"

1

"ferfiyun yağın dürtülür ve yanurun üzerine şurub uralar betr-i güğür döğeler zeyt

yağma katub sıgır tersliycen ıssıcakla ol terse katub üzerine uralar29"

"ferfiyfını yasemin yağıyla kanşdırıb tıla ideler ve sığır bokı yakusı acayib nafl'dir ve mücerrebdir30"

"sıfat-ı yaku kim kab şişi yumuşatmak içün ve ağrıları tahlil etmek içün ve nikris

ağrısı içün ve evca'-ı mefasıl içün ve ırku'n-nesa içün ve bir yerden ağrıları gidermek içün mücerrebdir düzeler yaku ideler ecza budur biraz balmumı ve biraz çam sakızı

ve biraz zift erideler ve biraz dahi zeytyagı katalar yetdügünce ve andan sonra süze- ler ıssıcak iken yedi dlrem günlük ve mastaki ve ori beş direm boy tohum ve on beş dirhem kettan tohum cürrılesi dögülmüş ve elenmiş ola birbirine katalar sakince od üzerinde birkaç tiz ttz kaı:ışdıralar oddan inCiüreler bir bez üzerine dürteler ve zah- met üzerine yaku idüb baglayalar gayet fa'ide ide ağnsın gidere31"

Diğer uygulamalar: yiyecekleredikkat edilmesi, soğuk ırku'n-nesada hamama gitmek, sıcak suda oturmak, yavaş yürümek gibi uygulamalar yaralı olabilecek girişim­

ler olarak görünmektedir.

"ve dahi kükürd suyına giriüp oturmak ve deniz suyına girüp oturmak fayide eder32"

"bu marize yab yab yürümek gerek ve hamama girmek gerek33"

"ırku'n-nesa ilacı nikris ilacı gibidir asl-ı ilaç oldur ki yemegi azrak yiye ve yemek- den sonra hiç hareket eylemeye ve her sabah mu'tedil riyazet ide ya'ni birkaç adım

yürüye ta kim bedeni bir parecik kıza34"

21 A.g.e. s. 449.

2a Hekim Hayreddin, Hülösolü't·Tıbb, s. 98.

29 A.g.e., s. 99.

30 lbn Şerif, Ylidigôr, c.U, s. 307.

31 A.g.e., s. 308.

32 Cel~lüddin Hızır (Hacı Paşa), Müntahab-ı Şifa, s. 128-129.

33 Hekim Hayreddin, Hüldsolü't-Tıbb, s. 99.

34 lbn Şerif, Ylidigôr, c.ll, s. 307.

(8)

DEGERLENDİRME VE SONUÇ

Siyatik çok eski çağlardan beri bilinen, oldukça iyi tanımlanmış ve çeşitli şekillerde

tedavi edilmeye çalışılmış bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.

İbn Sina siyatiği eklem ağrılan içinde değerlendirmekle beraber, onun bacaktaki

"geniş sinir"le [N. İschiadicus)olan ilgisini biliyordu ve bunu da bu sinirde madde (hılt) toplanmasınabağlamaktaydı35. Siyatiğin etiyolojisini açıklama konusunda 18. yüzyılda bazı açıklamalar geldiyse de, disk hernisine bağlı sinir kökü basısı ancak 1934 yılında tanımlanabilmiştir36.

Yazarlanmızın hepsi de siyatiğin tekrarlayıcı olduğunu, tedavisinin güç olduğunu bil- mektedirler. Paradigmalarına bağlı olarak, hastaları rahatlatmak amacıyla yararlı olduk-

larını düşündükleri çeşitli tedaviler önermektedirler. Bu tedavi önerilerinin bazılannın . günümüzde de uygulandığını görmekle birlikte, kan almak, dağlama yapmak, kupa çe- kip, hacamat yapmak gibi uygulamaların, siyatiğin etiyolojisine yönelik olarak bakıldı­

ğında, günümüz tedavi girişimleri içerisinde yerlerinin olmadığı açıktır.

Tüm zamanların en büyük hekimlerinden biıisi olan İbn Stna'nın, ünlü eseri ef-Kô- nun fi't-Tıbb'ta oldukça geniş bir yer ayırdığı ırku'n-nesanın bacaktaki geniş sinirle olan

ilişkisini öne sürmesi kayda değer ve tıp tarihi açısından da oldukça önemli bir bulgudur.

ÖZET

Irku'n-nesa (siyatik) Hipokrat döneminden beri bilinen, hastaya oldukça sıkıntı ve- ren, tedaviye dirençli ve sıklıkla tekrarlayan bir hastalıktır. Bu konuda ll. ve 15. yüz- yıllar arasında islam Coğrafyası'nda hem hekimlik yapmış, hem de yazılı eser vermiş bazı hekimlerin yaklaşımlan ele alınarak, bir karşılaştırma yapılmıştır.

KAYNAKLAR

ADIVAR, A. A. (2000). Osmanlı Türklerinde ilim. 6. Baskı. İstanbul: Remzi Kitabevi.

ALTINTAŞ, A. (2003). "Giriş İbn-i Şerif'in Yadigar'ı Hakkında". Tabib İbn-i Şerif, Yadigôr (Proje Danışmanı: Ayten Altıntaş, Transkripsiyon: Orhan Sakin, Yahya Okutan, Doğan Koçer, Mecit Yıldız), Cilt I, İstanbul: Merkez Efendi ve Halk

Hekimliği Derneği, s. 21-31.

CEl.ALÜDDİN HIZIR (HACI PAŞA). (1990). Müntahab-ı Şifa I Giriş-Metin (Ha- zırlayan: Zafer Önler), Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu.

HERİM-.I::IAYREDDİN. Hulasatü't-Tıbb. AÜTF Deontoloji Anabilim Dalı no:

15402/A

HIPPOCRATES. {1952). Aphorisms, In Hippocratic Writings, In: Great Bo- aks of the Western World, Ed.: R. M. Hutchins. Chicago. London. Toronto: Encyc- lopedia Britannica, Ine.

İBN SINA. {1997). Kanun der Tıbb, Üçüncü kitap, {Çeviren: Sharafkandi, A.) [Farsça], Tahran: Soroush Press.

İBN ŞERiF. {2004). Yadigar, {Proje Danışmanı: Ayten Altıntaş, Hazırlayanlar:

Yahya Okutan, Doğan Koçer, Mecit Yıldız). İstanbul: Merkez Efendi Geleneksel Tıp

Derneği. ·

JS ibn Sina, Kanun der Tıbb, cilt. lll, bölüm lll., s. 425.

361oannls Karampelas, Angel N. Boev III, Kostas N. Fountas, Joe Sam Robinson, SciaUca: a histarical perspective on early views or a distinct medical syndrome. Neurosurg Focus 16 (1): Article 6, 2004.

(9)

İBNÜ'N-NEFİS, ei-Mucez fi't-Tıbb, Milli Kütüphane no: 1437.

KARAMPELAS, I., BOEV, A. N., FOUNTAS, A. N., ROBINSON, J. M. (2004).

Sciataica: a historical perspective on early views of a distinct medical syndrom. Neurosurg Focus 16 (1): Article 6, 1-4.

ÖNLER, Z. (1990). "Giriş", Celalüddin Hızır (Hacı Paşa), Müntahab-ı Şifa I Giriş-Metin (Hazırlayan: Zafer Önler), (Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu, 1 990).

Referanslar

Benzer Belgeler

İzzettin Şadan bu yazıyı Fransızca olarak kaleme almış, yazı Fransızcadan Almanca- ya çevrilerek yayınlanmıştır.. Orijinal Türkçe metin

Adnan Adıvar'ın son senelerdeki etkinliklerinin odağında, doğuyu ve batıyı bilimsel ölçütler içinde Türklere tanıtma çaba ve arzusu vardır ( ... ) .Ancak,

Sonuç olarak juguler ve femoral ven çapları siyatik sinirin defektlerinde epinöral onarım için uygun bulunurken, epigastrik ve safen ven çaplarının fasiküler

Bunlardan birincisi, yassı ve polig- onal görünümle, ovoid nükleuslu fibroblast benzeri hücreler, İkincisi ise daha küçük ve bipolar yapıda olan Schwan hücreleri

57 yaşındaki kadın hastada siyatik sinire bası yapan inferior gluteal arter anevrizması, retroperitoneal olarak internal iliak arter bağlandıktan sonra sol kalçaya

İkinci geliş astım şiddeti hafif intermitant olan vakaların yapılabilen SFT’ de SFT değerinde düzelme olmayan hiçbir vakaya rastlanmadı, hafif persistan şiddette

• The actions of them are similar. • Antimuscarinic drugs may improve the tremor and rigidity of parkinsonism but have little effect on bradykinesia. • They are used for initial

Öyle ki, Âşık Veysel, ölümünün üzerinden yıllar geçtikçe bir daha büyüyecek.. Ve Türk Halk Edebiyatı 'mn ölümsüz kişi - lerinden biri