YENi
• •
TIP TARIHI
ARAŞTIRMALARI
THE NEW
1
HISTORY OF MEDICINE STUDIES
...
- -
{
12-13-14-15
istanbul- 2006/2007/2008/2009
ELEŞTi REL AÇlDAN
"TARiH BOYUNCA iLiM VE DiN"*
Türhan ADA*
"Science and Rellgion throughout History"
from the Critica! Point of View · ,'\,_
The sovereignty struggle between philosophy, science and the relation which was ac- cused of destroying the public area with its scholastic approaches is discussed. Author Dr.
Adıvar,analyzed his theory which he tried to prove with his work that is his intellectual approach that religion would not compromise with mind and science and
the conflictbetween science and religion occurred since these two concepts were clung together, within the frame of the cultural history of the world.
Key Words:
Religion , Science, Philosophy.
Dr.
Adıvar,makalemizde mercek
altına alacağı.rrnzeseriyle,
"OsmanlıTürklerinde
İlim"isimli
çalışmasında kanıdamaya çalışttğı
teorisini, yani, dinin, bilim ve
akılla bağdaşamayacağına
ve bilim-din
çatışmasınında bu iki unsurun
örti.iştüriilınesindenkaynak-
landığına ilişkin düşünsel yaklaşımını2
dünya kültür taribi çerçevesinde
irdelemiştir.Önce- leri, XX.
Yüzyılınilk
çeyreğinde yaşanandin-bilim
ilişkisinianaliz etmeyi
düşünmüşise de, daha sonra,
çizdiğibu çerçevenin da- ha uygun
olduğıınu düşünmüştür.3 Kitabınınönsözünde, Cambridge Üniversitesi Profe- sörlerinden John WilliamDraper'in, 1875
yılında, "İlim
ve Dinin Mücadelesi Tmihi''
adlıbir kitap
yayımladığını,ancak,
geniş yankıuyandıran bu kitabın, yinni yıl son!~ İslam dini ile pozitivizmi
örtüştürmekisteyen Ah- met Mithat Efendi tarafindan "Kitab-u Niza-i
İlmu Dfn"
adıylaTürkçe'ye
çevrildiğinibe-
1 Adnan Adıvar, Tarih Boyunca İlim ve Din, 2 Cilt, ReJ!iZi .Kitabevi, İstanbull944, XI İ+360 ve 236 s .. Eserin bibliyografya ve indeks bölümleri bir öncekine oranla daha kapsamlıdır.
*Tarihçi-Yazar, Dr.
2Dr. Adıvar, bu yaklaşımını İbn-i Rüşd'e atfettiği şu söze dayanarak açıkça izhar ediyor: "Nassi sistemler mantıkl kaziyelere (yargılara) dayanmaz. Bu sistemlerin ilirnle telifi de (bağdaştınlması da) mümkün değildir. ilim-din husümeti (çatışması), bu iki mefbumun (kavramın) birbirine kanştınlmasından doğmaktadır." Adnan A<4var, Tarih Boyunca İlim ve Din, V. Baskı, Remzi .Kitabevi, İstanbul 1994, s. 87.
3 Hasan Ali Ediz, "Tarih Boyunca ilim ve Din", Son Posta, s. 4, 7: Bedi Şehsuvaroğlu Arşivi, Adnan Aclıvar Dosyası, 42/X-392; Kemal Salih Sel, "Son Haftalann Neşriyatı", Cumhuriyet, s. 2: Bedi Şehsuvaroğlu Arşivi, Adnan
Adıvar Dosyası, 2N1-168.
85
86 YENi TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI
lirlmekte ve eserini,
olumlamadığıbu
girişimi dengelemek için
yazdığımima etmekte- dir.4 Nitekim, temel usul olarak,
İslamdini ile
mulıarref Hıristiyanlığı. özdeşleştinnekte
ve böylece, imaen da olsa, nihai hedefi olan
din-de refonn olgusuna
atıfta bulunmaktadır.Batının
önde gelen kütüphanelerinde bulunan ve
çeşitlidillerde kaleme
alınmışolan 147 önemli eserin
yıllarsüren tetki- kinden sonra telif edilen eser, bir önceki benzeri gibi yine
olabildiğince akıcı;sürük- leyici,
anlaşılabilirve samimi bir üslubu esas
almaktadır.Ancak, biçim ve metodo- loji
açısındançok daha
tatminkardır.sDaha
yakından irdelendiğinde, çoğıınlukla,
hür
düşüneeye ulaşma
gayreti içindeki bilim ve
fıkir adamlannın
skolastik
anlayışlar karşısında
verdilderi mücadele göze ç:arpar. Bu arada,
anlaşılmasıgüç teorileri
olabildiğince
yalınbiçimde aksettirmekte ve deter- minist
öğretiyi6idealize etmektedir. An- cak, Dr.
Adıvar, yaşamma damgasınıvuran
çelişkili tavrını
bu
çalışmasmdada sergile- .mekte ve
tanınmışfizik bilgini Max Planc'm
şu ~adesine
dayanarak,
doğruluğuhiçbir zaman
kanıtlanamayacakbir teoriyi esas
aldığını açıkça
itiraf etmektedir:
"İliln, tabiatın
son
sm·ınz keşfedemeyecektir. Çünkii, en son tahlil ile
anlaşılıyorki, biz kendimiz de
tabiatınve binô.enaleyh
keşfetineye
çalıştığımız sımnbir
parçasıyız.".1XIX.
yüzyılakadar uzanan bir zaman periyodunu kapsayan eserde, eski Yllll.an kültüründen önceki din-ilim
çatışmasıve bunun Grek-Roma medeniyeti üzerindeki etkileri,
Hıristiyanlığınbilimsel ve dinsel
yaklaşımiçindeki yeri,
İslamdini ve felse- fesi, Rönesans döneminde bilim-ruh ve madde münasebetleri,
AydınlanmaÇa-
ğı'nda Tabiatçı yaklaşımlar
ve bilim ve din,
:xvm
Yüzyıldadin ve
İngiltere,Fr?JlSa ve Almanya' daki reform hareketleri gibi ko- nular üzerinde
yoğıınlaşmıştır.Bu
bağlamda, skolastik
yaklaşımlanylaegemen Ö ldu-
ğu
kamusal
alanıtahrip
ettiğiiddia edilen din ile bilim ve felsefe
arasındakiegemen- lik mücadelesi üzerinde
durulmaktadır.Ayrıca,
bir taraftan
~tsalkitaplarm "pey- gamberler"
tarafından yazıldıklarıve tüm bilimsel
gelişmelerle çeliştikleriiddia edil- mekte, bir taraftan da II.
Meşrutiyetdöne- minden beri savunulan, dinde reform ve
kadın-erkek eşitliği
gibi temelsiz prensipiere
4 Adnan Adivar, Tarih Boyunca
ilim
ve Din, V. Baskı, s. 9. Ahmet Mithat Efendi, Dağarcık Mecmuasında, 1872 ve 1873 yıUari içinde :9ayımlanan "Veladet" ve "Duvardan Duvara" adlı makaleleriyle Evrim Teorisi'ni açıkça gündeme getirmiştir. Ancak, İslami deyarWığa sahip bilinçli çevrelerden gelen yoğun eleştiriler nedeniyle görüşlerini dinsel naslarla bağdaştırmaya çalışan bir yaklaşım içine girmiş fakat hükümet tarafından böyle makaleler yazmaktan men edildiği için· ll. Meşrutiyet dönemine kadar benzeri bir vurgulamada bulunamamıştır. Ahmet Emin Yalman, "Tarih Boyunca İliın ve Din", Vatan, 12 Temmuz 1944, s. 2, 4. Halide Edip Adıvar'ın torunu Ömer Sayar, mülakatı.ıruz esnasında, Dr. Aclıvar'ın, "Dur, Düşün" isimli eserini ilkin "Maymun Diyor ki" başlığı aln.nda yayım]amak istediğini belirtmiştir. Bizce, vurgusunu yaptığımız son iki gerçek arasında dikkat çekici bir ilinti vardır.
5 Dr. Adıvar, eserinin önsözünde, bu gerçeği önemle vurgulamakta ve en azından lise eğitimi görmüş bir okuyucu kitlesi tarafından aniaşılmayı umduğunu belirtmektedir. Adnan Aclıvar. age, s. 1 O.
6 Determinizm (Belirlenimcilik) zorunsuzluk ve özgür iradeyi kabul etmeyip fiziksel, ruhsal ve etik tüm olaylan bir takım zarüri sebepler zincirinin tayin ettiği.ni iddia eden gerçek dışı teoridir. Olayiann ortaya çıkışını yönlendirici bir güce değil, olaylan oluşttıran unsurlara atfeder. Ayrıntılı bilgi için bkz. Süleyman Hayri Bolay Felsefi Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, Vlll. Baskı, Aleçağ Yayınlan, İstanbul 1999, s. 43-46. Daha açık bir ifadeyle materyalizmin metodsal açıklamasıdır.
7 Adnan Aclıvar, Tarih Boyunca İlim ve Din, C. D, Reınzi Kitabevi, İstanbul 1944, s. 266.
destek verilmektedir. Ancak, tüm dinler
ayrıntılı
olarak analiz
edildiğihalde, sa- hip
olduğu donanınıla işaretedilen bu ve benz. eri iddialan makul
kanıtlarlaçürüten
İslam
dininden son derece yüzeysel ola- rak bahsedilmekte, sonuçta,
temelsizliği kanıtlanmışfelsefi
yaklaşımlar, doğru-YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI 87
!anmış
gerçekler gibi
sunulmaktadır.s Friedrich Al b ert Langen' in, "Materyaliz- min Tarihi ve Günümüzdeki
Anlamının Eleştirisi" adlıeserinden
"gereğindenbi- raz fazla"
diyebileceğimizölçüde yarar-
lanılmış
olmasi, dikkat çeken
diğerbir
tarafıdır.9 a
8 Eserin dikkat çekmeye çalıştığımız temel nitelikleri hakkında aynntılı bilgi için bkz. Adnan Adıvar, age. Kadın
erkek eşitliği, ibadet dilinin, İslam dininin belirlediği çerçevenin dışına çıkılarak, Tiiı;kçel~ştirilınesi gibi konular,
n.
Meşrutiyet soorasında yoğun olarak "İslam" adlı dergide işleomişti. Yazar kadrosır arasmda Şerafetrio (Yaltkaya),
Şemseddin (Gfuıaltay), Ziya Gökalp, Halim Sabit (Şibay) ve Şeyhillislam Müsa Kazım gibi isiın!erin de bulunduğu
deıgiye, çoğunlukla, çağdaşı'sırat-ı Müstaklm ve Sebilü'r-Reşad gibi muhafazakar deıgilerce muhalefet edilınekteydi.
H. Kılıçoğlu, "Tarih Boyunca
ilim
ve Din", Tanin, 14 Ekim 1942, s. 5, 7. Sözü edilen kişilerin, Dr. Adıvar'ın eserlerini olumlamalan bu açıdan anlamlıdır. Dr. Adıvar, ele aldığı temel konuyla ilgili görüşlerini bu çalışmasında da bölüm bölüm ele almış ve özetle şu noktalara vurgu yapmıştır:1. (M.Ö.)
xvm.
ve XVII Asır lar: Doğunun önemli medeniyet merkezterinde bilim ortaya çıkmış ve etkili olmayabaşlamıştır.
2. Eski Yunan Dönemi: Bilim ve felsefe arasında bir birliktelik söz konusudur ve din, daha çok, felsefe ile çatış
maktadır. Hümanist Protogoras, rasyonalist Aristo ve diğer sofistlerin "felsefeyi" esas alan tavırlan, bu nokta- da b~lirleyici olmuştıır. Büyük İskender'den sonra Mısır'da, Mısır, Yahudi ve Yunan felsefeleri arasında bir et-.
kileşiro meydana gelmiş Eukludis, Archirnides ve Ciceron hem önemli bilimsel teorileri ortaya atmışlar hem de
"batı! itikatlarla" mücadele etmişlerdir. Bu noktada, Yahudiliğin, bilimsel gelişmeleri engellemek bir yana büs- bütün hızlandıran bir unsur olduğu görülmektedir.
3. N. -XII. Yüzyıllar: Hıristiyanlık, skolastik karakteriyle bilimsel gelişmelere karşı çıkmakta ve bir çok toplumsal soruna neden olmaktadır.
4. İslam Medeniyeti Dönemi: İlk evrelerde bilim alanmda önemli gelişmeler olmuş, ancak, Abbasi dönemiyle bir- likte ortaya çıkmaya başlayan pozitivist felsefe, dinsel naslarla çatışmaya başlamıştır.
5. Rönesans Dönemi: Kıta Avrupa'sı, bilim-felsefe temeline dayanan bir öğretiye yönelmiş durumdadır. Hristiyanlık da kamusal alandaki egemenliğini yitirmektedir.
6. XVIII. Yüzyıla Girerken: Coğrafi keşifler başlamış ve Avrupa, Rönesans ile elde ettiği kazanıınlannı peldştir
meye başlamıştır.
7. XIX. Yüzyıl: Reform ve Rönesans hareketleri, Laisizmin doğuşuyla sonuçlanmış, patlak veren harplere rağmen bilimi ve telaıiği öneeleyen yeni bir dönem başlamıştır. Fizik, kimya, biyoloji, Evrim Teorisi, Darwinizrn, psi- koloji ve Jöntürk hareketinin şekillenmesinde büyük pay sahibi olan Auguste Comte'ün başını çektiği poziti- vist felsefe belirgioleşmektedir. Ancak, bu arada "din" de boş durmamakta ve gitgide yoğunlaşan eleştirileriy
le kendisini müdafaa etmektedir. Erost Renan'ın "1slimiyet ve Fen" adlı konferansının dinsel hassasiyete sahip çevreler üzerindeki etkisi ve İslam dininin de bir reforma gereksinim duyduğunu iddia eden Cemal Efganinin neden olduğu tepkiler bu bağlamda özellikle vurgulanması gereken gelişmelerdir.
8. XX. Yüzyıl: Modem Fizik ve İzatiyet ( Teorileri) gündemdedir. Prof. Einstein'in, maddenin yok olabileceğini öngören ve dinsel naslarla örtüşen bir yaklaşım içine girmiş olması bu gerçeğin yegane sebebidir. Söz konusu gelişmeler, din-ilim mücadelesine yeni bir boyut getirmiş ve determinist öğreti üzerindeki tartışmalar yoğunluk kazaomıştıi. (Çok geçmeden bu teori kanıtlanacaktır.)
9. I. Zeyl (Ek) Evrim Teorisi bilimsel bir gerçektir. İnsanın "maymundan" türemiş olamayacağını iddia eden kişi
ler ise birer "tescilli mürtecidirler.".
10.
n.
Zeyl: Pozitif bilimlerden el çekmek zoruoda kalan "dinin", sosyal bilimler sahasında etkin olmak istediği anlaşılmaktadır. Aynntılı bilgi için bkz. Adnan Adıvar, age.9 Aynntılı bilgi için laş. Friedrich Albert Langen, Materyalizmin Tarihi ve Günümüzdeki Anlamının Eleştirisi (Çev:
Ahmet Arslan), C. ı-n, Sosyal Yayınlar, İstanbul 1998.
88 YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI
Esere yöneltilen
eleştiriterinbüyük ço-
ğunluğu
benzer
~sim.ler tarafındankaleme
alınan
ve yine bilimsellik
açısındanher- hangi bir
endişe taşım_ayantasvipkar ma- kalele.rle ortaya
konulmuştur.Bu
bağlamda,
Rıza Tevfi.kBölükbaşı,IOHasanAli Yü- cel, ll Prof. Dr.
AldıMuhtar Özden, 12 Prof.
Dr. Avni
Başman,13Prof. Dr. Tevfik Remzi
Kazancıgil,l4
Hasan Ali Ediz,15 Dr. Fethi Erden,l6 Ahmet Emin Yalman,17 Vala Nu- rettin,
18Kemal Salih Sel 19 ve H.
Kılıçoğlugibi is imierin dikkar çektikleri görülmekte- dif.20 Bahsi geçen çerçeve içinde, Prof.
George Sarton da benzeri bir
yaklaşım sergitemişfakat konumu
gereğidaha fazla
Önemsenen yorumlarda bulunınuştur.21 Eserin eksiklerine
işareteden tek makale ise, Dr.
Adıvar'ın yaklaşımlarınıonayla- makla birlikte sosyal bilimler ile ilgili
vurgularını
yetersiz bulan Niyazi Berkes
tarafından
kaleme
alınmıştır.22
"'
Bu noktada bizim de birkaç sözümüz
olacaktır.
Çünkü, eserde,
yukarıdabahsi geçen
yaklaşımlarla kıyaslandığındaçok daha ciddi ve
yaşamsalhatalar mevcuttur.
Müellifin, eli-sünnet
uleması arasındakiiçtihadi
tartışm!ilanpozitivist felsefeyi güçlendiren
çelişkilermişgibi
yansıtmışol-
ması
ve mutezile gibi Yunan Felsefesinden etkilenen
sapkınfirkalar
karşısındayeterince
10 Rıza Tevfik Bölükbaşı, "Tarih Boyunca İlim ve Din", Akşam, 3 Haziran ı944, s. 2, 4.
ll Hasan Ali Yücel, "Türklerin Yetiştirdiği Büyük Adamlardan Biri", Cumhuriyet, 7 Ağustos ı955, s. 1.
12 Aldi Muhtar Özden, "Tarih Boyunca İlim ve Din", Cumhuriyet, 2 Mayıs ı944, s. 2.
ı3 Avni Başman, "Dr. Adnan Adıvar", Bilgi, C. IX, Sayı: 101-102, İstanbul ı955, s. 6.
ı4 Aykut Kazancıgil, "Eıruiz-ı Uroüroiye Muallimi Dr. Alıdülhak Adnan Bey": Bedi Şebsuvaroğlu Arşivi, Adnan
Adıvar Dosyası, 2-143. ·
ıs Ediz: 42/X-392. Hasan Ali Ediz, makalesine girerken "Bu kitabı gördüğüm zaman, önceleri, bunu çıkaran kitapçının (yaymevinin), bu zamanda böyle mücerred (soyut) bir eseri ne cesaretle bastığım anlayamarruştım. Kısa
bir zaman sonra eserin kapışılması, kitapçının alailıca bir iş yaptığını gösterdi. Halkın böyle biresere teveccüb etmesi ve bu durumun kitapçılara iyi örnek olması beni seVindirdi." demektedir.
ı6 Fethi Erden, "Dr. Adnan Adıvar'dan Hatıralar'', Bilgi, C. XIIT, Sayı: ı48, İstanbul ı959, s. 12.
ı 7 Yalinan, "Tarih Boyunca İlim ve Din", s. 2, 4.
ıs Vala Nurettin, "Tarih Boyunca him ve Din", Akşam, 25 Nisan ı944, s. 2. Vala Nurettin, makalesini, "Farabi' nin, eşyanın hakikatlerinin peygamberlerden değil, ilimden öğrenilmesini teşvik eden fikirlerinin yayılmasına vesile olan Dr. Aônan'a ne mutlu ... " diyerek bitiriyor. Ancak, skolastik yaklaşırnma bir delil getirmekten "nedense" imtina ediyor.
ı9 Sel: 2Nt-168. -··-- 20 Kılıçoğlu, s. 5, 7. ... -..
2 ı Krş. George Sarton, "Tarih Boyunca İli m ve Din": B edi Şebsuvaroğlu Arşivi, Adnan Adıvar Dosyası, 2/l-2. Prof.
Sarton, makalesinde, "Dr. Adnan Adıvar'ın son senelerdeki etkinliklerinin odağında, doğuyu ve batıyı bilimsel ölçütler içinde Türklere tanıtma çaba ve arzusu vardır ( ... ) .Ancak, bu eserlerinden hiçbiri, batı dünyasmda çok az benzeri olan İslam dünyasmda ise biç olmayan Tarih Boyunca İlim ve Din adlı kitabıyla mukayese edilemez ( ... ) Türkiye, Dr. Adnan gibi bir bilim adarnma sahip olduğu için gıp ta edilmeye layıktır." diyor.
22 "Eserde gördüğüm noksanlıklar şunlardır:
ı. Psikolojiye çok az temas edilmiş, psikanaliz araştırmalarmdan biç babsedilmeıniştir. Bu fasılda yarultıcı
malfunat dahi mevcuttur.
2. Sosyoloji ve sosyal antropoloji tamamen ihmal edilmiştir.
3. Eserin genelinde sosyal iliınlere karşı bir alikasızlık vardır. Bunun bir örneğini din-ilim münakaşalanru konu alan babisierin sosyolojik çerçevede mütalaa edilmemesinde de görmekteyiz.
4. Sosyolojik yaklaşma tarzının yokluğunun, müellili, birçok yerde tereddüde sevk ettiği görülmektedir." Niyazi Berkes, "Tarih Boyunca
ilim
ve Din", Tan, 2 Ağustos 1944, s. 5.donanımlı
olamayan genç alimleri nazara vererek Sünni
öğretiyimahkum etmeye ça-
lışması
bunlann ilk göze çarpan ömekleri- dir.23
İbn-iSina ile Fahreddin Razi'yi mu- kayese
ettiğiparagraflannda da son derece
çelişkili
beyanlarda
bulunmaktadır.24Çünkü, tüm
yaşamını şekillendirenve hiçbir
mantıksal kanıtadayanamayan skolas- tik
yaklaşımlariçindedir. "ilmi'' ve "akli''
olduğunu
iddia
ettiğibu
yaklaşımlarıyla,skolastik
bulduğu"din"
kavramını,hiçbir
kanıt
göstermeksizin mahkUm etmeye ça-
lışmakta
ve fakat ortaya
koyduğubu
tavırla zannettiğioin tam 'aksi bir konumda
bulunmaktadır.
Daha
açıkbir ifadeyle,
akılYENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI 89
adına bağoazlığı
yok etmeye
çalışırken,gerçekte,
bağnazbir
tavırlahakikatin ta kendisiyle
savaşm~dır.Bizce,
yukarıdairdelemeye
çalıştığımızeserleriyle, her
şeydenönce, bu
yaklaşımını açıkça
ortaya
koymuşve neredeyse so-
mutlaştırmıştır.
Nitekim, her iki eser de birçok
bakımdanmükemmel ve uzun
araştırmalardan
sonra özenle
hazırlanmışaka- demik
çalışmalarabenzemekte, ancak, içeriklerine nüfuz
edildiğinde,parça-bütün
ilişkisini
kuramayan bir fikir
adamının,ek- sik
donanıınıve
hatalıyorumlanyla
şekillendirdiği
sonu gelmeyecek
arayışıbelir-
ginleşmektedir.
25
23
Krş. Adnan Adı var, Tarih Boyunca İlim ve Din, V. Baskı, s. 77.24
Aynntılı bilgi için bkz. age, s. 81-85.25 Gerçekiere bu açıdan yaklaşıldığında Prof. George Sartoo'un, sözü edilen iki eser hakkındaki, "Bu iki eser omm
adını ölümsüzleştimıeye yeter. Bunlar yalnız kendisine değil son derece sevdiği yurduna da şeref veren eserlerdir."
şeklindeki yorumu, bize göre, ardında bulunan oryantalist endişelere işaret etmektedir. Prof. Sarton'un yorumu hak-
kında bkz. Erden, s. 12.