• Sonuç bulunamadı

YENi TIP TARIHI ARAŞTIRMALARI THE NEW HISTORY OF MEDICINE STUDIES istanbul- 2006/2007/2008/2009

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "YENi TIP TARIHI ARAŞTIRMALARI THE NEW HISTORY OF MEDICINE STUDIES istanbul- 2006/2007/2008/2009"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YENi

• •

TIP TARIHI

ARAŞTIRMALARI

THE NEW

1

HISTORY OF MEDICINE STUDIES

...

- -

{

12-13-14-15

istanbul- 2006/2007/2008/2009

(2)

ELEŞTi REL AÇlDAN

"TARiH BOYUNCA iLiM VE DiN"*

Türhan ADA*

"Science and Rellgion throughout History"

from the Critica! Point of View · ,'\,_

The sovereignty struggle between philosophy, science and the relation which was ac- cused of destroying the public area with its scholastic approaches is discussed. Author Dr.

Adıvar,

analyzed his theory which he tried to prove with his work that is his intellectual approach that religion would not compromise with mind and science and

the conflict

between science and religion occurred since these two concepts were clung together, within the frame of the cultural history of the world.

Key Words:

Religion , Science, Philosophy.

Dr.

Adıvar,

makalemizde mercek

altına alacağı.rrnz

eseriyle,

"Osmanlı

Türklerinde

İlim"

isimli

çalışmasında kanıdamaya çalıştt­

ğı

teorisini, yani, dinin, bilim ve

akılla bağda­

şamayacağına

ve bilim-din

çatışmasının

da bu iki unsurun

örti.iştüriilınesinden

kaynak-

landığına ilişkin düşünsel yaklaşımını2

dünya kültür taribi çerçevesinde

irdelemiştir.

Önce- leri, XX.

Yüzyılın

ilk

çeyreğinde yaşanan

din-bilim

ilişkisini

analiz etmeyi

düşünmüş

ise de, daha sonra,

çizdiği

bu çerçevenin da- ha uygun

olduğıınu düşünmüştür.3 Kitabının

önsözünde, Cambridge Üniversitesi Profe- sörlerinden John WilliamDraper'in, 1875

yı­

lında, "İlim

ve Dinin Mücadelesi Tmihi''

adlı

bir kitap

yayımladığını,

ancak,

geniş yankı

uyandıran bu kitabın, yinni yıl son!~ İslam dini ile pozitivizmi

örtüştürmek

isteyen Ah- met Mithat Efendi tarafindan "Kitab-u Niza-i

İlm

u Dfn"

adıyla

Türkçe'ye

çevrildiğini

be-

1 Adnan Adıvar, Tarih Boyunca İlim ve Din, 2 Cilt, ReJ!iZi .Kitabevi, İstanbull944, XI İ+360 ve 236 s .. Eserin bibliyografya ve indeks bölümleri bir öncekine oranla daha kapsamlıdır.

*Tarihçi-Yazar, Dr.

2Dr. Adıvar, bu yaklaşımını İbn-i Rüşd'e atfettiği şu söze dayanarak açıkça izhar ediyor: "Nassi sistemler mantıkl kaziyelere (yargılara) dayanmaz. Bu sistemlerin ilirnle telifi de (bağdaştınlması da) mümkün değildir. ilim-din husümeti (çatışması), bu iki mefbumun (kavramın) birbirine kanştınlmasından doğmaktadır." Adnan A<4var, Tarih Boyunca İlim ve Din, V. Baskı, Remzi .Kitabevi, İstanbul 1994, s. 87.

3 Hasan Ali Ediz, "Tarih Boyunca ilim ve Din", Son Posta, s. 4, 7: Bedi Şehsuvaroğlu Arşivi, Adnan Aclıvar Dosyası, 42/X-392; Kemal Salih Sel, "Son Haftalann Neşriyatı", Cumhuriyet, s. 2: Bedi Şehsuvaroğlu Arşivi, Adnan

Adıvar Dosyası, 2N1-168.

85

(3)

86 YENi TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI

lirlmekte ve eserini,

olumlamadığı

bu

girişi­

mi dengelemek için

yazdığım

ima etmekte- dir.4 Nitekim, temel usul olarak,

İslam

dini ile

mulıarref Hıristiyanlığı. özdeşleştinnekte

ve böylece, imaen da olsa, nihai hedefi olan

din-

de refonn olgusuna

atıfta bulunmaktadır.

Batının

önde gelen kütüphanelerinde bulunan ve

çeşitli

dillerde kaleme

alınmış

olan 147 önemli eserin

yıllar

süren tetki- kinden sonra telif edilen eser, bir önceki benzeri gibi yine

olabildiğince akıcı;

sürük- leyici,

anlaşılabilir

ve samimi bir üslubu esas

almaktadır.

Ancak, biçim ve metodo- loji

açısından

çok daha

tatminkardır.s

Daha

yakından irdelendiğinde, çoğıınlukla,

hür

düşüneeye ulaşma

gayreti içindeki bilim ve

fıkir adamlannın

skolastik

anlayışlar karşı­

sında

verdilderi mücadele göze ç:arpar. Bu arada,

anlaşılması

güç teorileri

olabildiğin­

ce

yalın

biçimde aksettirmekte ve deter- minist

öğretiyi6

idealize etmektedir. An- cak, Dr.

Adıvar, yaşamma damgasını

vuran

çelişkili tavrını

bu

çalışmasmda

da sergile- .mekte ve

tanınmış

fizik bilgini Max Planc'm

şu ~adesine

dayanarak,

doğruluğu

hiçbir zaman

kanıtlanamayacak

bir teoriyi esas

aldığını açıkça

itiraf etmektedir:

"İliln, tabiatın

son

sm·ınz keşfedemeye­

cektir. Çünkii, en son tahlil ile

anlaşılıyor

ki, biz kendimiz de

tabiatın

ve binô.enaleyh

keş­

fetineye

çalıştığımız sımn

bir

parçasıyız.".1

XIX.

yüzyıla

kadar uzanan bir zaman periyodunu kapsayan eserde, eski Yllll.an kültüründen önceki din-ilim

çatışması

ve bunun Grek-Roma medeniyeti üzerindeki etkileri,

Hıristiyanlığın

bilimsel ve dinsel

yaklaşım

içindeki yeri,

İslam

dini ve felse- fesi, Rönesans döneminde bilim-ruh ve madde münasebetleri,

Aydınlanma

Ça-

ğı'nda Tabiatçı yaklaşımlar

ve bilim ve din,

:xvm

Yüzyılda

din ve

İngiltere,

Fr?JlSa ve Almanya' daki reform hareketleri gibi ko- nular üzerinde

yoğıınlaşmıştır.

Bu

bağlam­

da, skolastik

yaklaşımlanyla

egemen Ö ldu-

ğu

kamusal

alanı

tahrip

ettiği

iddia edilen din ile bilim ve felsefe

arasındaki

egemen- lik mücadelesi üzerinde

durulmaktadır.

Ayrıca,

bir taraftan

~tsal

kitaplarm "pey- gamberler"

tarafından yazıldıkları

ve tüm bilimsel

gelişmelerle çeliştikleri

iddia edil- mekte, bir taraftan da II.

Meşrutiyet

döne- minden beri savunulan, dinde reform ve

kadın-erkek eşitliği

gibi temelsiz prensipiere

4 Adnan Adivar, Tarih Boyunca

ilim

ve Din, V. Baskı, s. 9. Ahmet Mithat Efendi, Dağarcık Mecmuasında, 1872 ve 1873 yıUari içinde :9ayımlanan "Veladet" ve "Duvardan Duvara" adlı makaleleriyle Evrim Teorisi'ni açıkça gündeme getirmiştir. Ancak, İslami deyarWığa sahip bilinçli çevrelerden gelen yoğun eleştiriler nedeniyle görüşlerini dinsel naslarla bağdaştırmaya çalışan bir yaklaşım içine girmiş fakat hükümet tarafından böyle makaleler yazmaktan men edildiği için· ll. Meşrutiyet dönemine kadar benzeri bir vurgulamada bulunamamıştır. Ahmet Emin Yalman, "Tarih Boyunca İliın ve Din", Vatan, 12 Temmuz 1944, s. 2, 4. Halide Edip Adıvar'ın torunu Ömer Sayar, mülakatı.ıruz esnasında, Dr. Aclıvar'ın, "Dur, Düşün" isimli eserini ilkin "Maymun Diyor ki" başlığı aln.nda yayım]amak istediği­

ni belirtmiştir. Bizce, vurgusunu yaptığımız son iki gerçek arasında dikkat çekici bir ilinti vardır.

5 Dr. Adıvar, eserinin önsözünde, bu gerçeği önemle vurgulamakta ve en azından lise eğitimi görmüş bir okuyucu kitlesi tarafından aniaşılmayı umduğunu belirtmektedir. Adnan Aclıvar. age, s. 1 O.

6 Determinizm (Belirlenimcilik) zorunsuzluk ve özgür iradeyi kabul etmeyip fiziksel, ruhsal ve etik tüm olaylan bir takım zarüri sebepler zincirinin tayin ettiği.ni iddia eden gerçek dışı teoridir. Olayiann ortaya çıkışını yönlendirici bir güce değil, olaylan oluşttıran unsurlara atfeder. Ayrıntılı bilgi için bkz. Süleyman Hayri Bolay Felsefi Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, Vlll. Baskı, Aleçağ Yayınlan, İstanbul 1999, s. 43-46. Daha açık bir ifadeyle materyalizmin metodsal açıklamasıdır.

7 Adnan Aclıvar, Tarih Boyunca İlim ve Din, C. D, Reınzi Kitabevi, İstanbul 1944, s. 266.

(4)

destek verilmektedir. Ancak, tüm dinler

ayrıntılı

olarak analiz

edildiği

halde, sa- hip

olduğu donanınıla işaret

edilen bu ve benz. eri iddialan makul

kanıtlarla

çürüten

İslam

dininden son derece yüzeysel ola- rak bahsedilmekte, sonuçta,

temelsizliği kanıtlanmış

felsefi

yaklaşımlar, doğru-

YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI 87

!anmış

gerçekler gibi

sunulmaktadır.

s Friedrich Al b ert Langen' in, "Materyaliz- min Tarihi ve Günümüzdeki

Anlamının Eleştirisi" adlı

eserinden

"gereğinden

bi- raz fazla"

diyebileceğimiz

ölçüde yarar-

lanılmış

olmasi, dikkat çeken

diğer

bir

tarafıdır.9 a

8 Eserin dikkat çekmeye çalıştığımız temel nitelikleri hakkında aynntılı bilgi için bkz. Adnan Adıvar, age. Kadın­

erkek eşitliği, ibadet dilinin, İslam dininin belirlediği çerçevenin dışına çıkılarak, Tiiı;kçel~ştirilınesi gibi konular,

n.

Meşrutiyet soorasında yoğun olarak "İslam" adlı dergide işleomişti. Yazar kadrosır arasmda Şerafetrio (Yaltkaya),

Şemseddin (Gfuıaltay), Ziya Gökalp, Halim Sabit (Şibay) ve Şeyhillislam Müsa Kazım gibi isiın!erin de bulunduğu

deıgiye, çoğunlukla, çağdaşı'sırat-ı Müstaklm ve Sebilü'r-Reşad gibi muhafazakar deıgilerce muhalefet edilınekteydi.

H. Kılıçoğlu, "Tarih Boyunca

ilim

ve Din", Tanin, 14 Ekim 1942, s. 5, 7. Sözü edilen kişilerin, Dr. Adıvar'ın eserlerini olumlamalan bu açıdan anlamlıdır. Dr. Adıvar, ele aldığı temel konuyla ilgili görüşlerini bu çalışmasında da bölüm bölüm ele almış ve özetle şu noktalara vurgu yapmıştır:

1. (M.Ö.)

xvm.

ve XVII Asır lar: Doğunun önemli medeniyet merkezterinde bilim ortaya çıkmış ve etkili olmaya

başlamıştır.

2. Eski Yunan Dönemi: Bilim ve felsefe arasında bir birliktelik söz konusudur ve din, daha çok, felsefe ile çatış­

maktadır. Hümanist Protogoras, rasyonalist Aristo ve diğer sofistlerin "felsefeyi" esas alan tavırlan, bu nokta- da b~lirleyici olmuştıır. Büyük İskender'den sonra Mısır'da, Mısır, Yahudi ve Yunan felsefeleri arasında bir et-.

kileşiro meydana gelmiş Eukludis, Archirnides ve Ciceron hem önemli bilimsel teorileri ortaya atmışlar hem de

"batı! itikatlarla" mücadele etmişlerdir. Bu noktada, Yahudiliğin, bilimsel gelişmeleri engellemek bir yana büs- bütün hızlandıran bir unsur olduğu görülmektedir.

3. N. -XII. Yüzyıllar: Hıristiyanlık, skolastik karakteriyle bilimsel gelişmelere karşı çıkmakta ve bir çok toplumsal soruna neden olmaktadır.

4. İslam Medeniyeti Dönemi: İlk evrelerde bilim alanmda önemli gelişmeler olmuş, ancak, Abbasi dönemiyle bir- likte ortaya çıkmaya başlayan pozitivist felsefe, dinsel naslarla çatışmaya başlamıştır.

5. Rönesans Dönemi: Kıta Avrupa'sı, bilim-felsefe temeline dayanan bir öğretiye yönelmiş durumdadır. Hristiyanlık da kamusal alandaki egemenliğini yitirmektedir.

6. XVIII. Yüzyıla Girerken: Coğrafi keşifler başlamış ve Avrupa, Rönesans ile elde ettiği kazanıınlannı peldştir­

meye başlamıştır.

7. XIX. Yüzyıl: Reform ve Rönesans hareketleri, Laisizmin doğuşuyla sonuçlanmış, patlak veren harplere rağmen bilimi ve telaıiği öneeleyen yeni bir dönem başlamıştır. Fizik, kimya, biyoloji, Evrim Teorisi, Darwinizrn, psi- koloji ve Jöntürk hareketinin şekillenmesinde büyük pay sahibi olan Auguste Comte'ün başını çektiği poziti- vist felsefe belirgioleşmektedir. Ancak, bu arada "din" de boş durmamakta ve gitgide yoğunlaşan eleştirileriy­

le kendisini müdafaa etmektedir. Erost Renan'ın "1slimiyet ve Fen" adlı konferansının dinsel hassasiyete sahip çevreler üzerindeki etkisi ve İslam dininin de bir reforma gereksinim duyduğunu iddia eden Cemal Efganinin neden olduğu tepkiler bu bağlamda özellikle vurgulanması gereken gelişmelerdir.

8. XX. Yüzyıl: Modem Fizik ve İzatiyet ( Teorileri) gündemdedir. Prof. Einstein'in, maddenin yok olabileceğini öngören ve dinsel naslarla örtüşen bir yaklaşım içine girmiş olması bu gerçeğin yegane sebebidir. Söz konusu gelişmeler, din-ilim mücadelesine yeni bir boyut getirmiş ve determinist öğreti üzerindeki tartışmalar yoğunluk kazaomıştıi. (Çok geçmeden bu teori kanıtlanacaktır.)

9. I. Zeyl (Ek) Evrim Teorisi bilimsel bir gerçektir. İnsanın "maymundan" türemiş olamayacağını iddia eden kişi­

ler ise birer "tescilli mürtecidirler.".

10.

n.

Zeyl: Pozitif bilimlerden el çekmek zoruoda kalan "dinin", sosyal bilimler sahasında etkin olmak istediği anlaşılmaktadır. Aynntılı bilgi için bkz. Adnan Adıvar, age.

9 Aynntılı bilgi için laş. Friedrich Albert Langen, Materyalizmin Tarihi ve Günümüzdeki Anlamının Eleştirisi (Çev:

Ahmet Arslan), C. ı-n, Sosyal Yayınlar, İstanbul 1998.

(5)

88 YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI

Esere yöneltilen

eleştiriterin

büyük ço-

ğunluğu

benzer

~sim.ler tarafından

kaleme

alınan

ve yine bilimsellik

açısından

her- hangi bir

endişe taşım_ayan

tasvipkar ma- kalele.rle ortaya

konulmuştur.

Bu

bağlam­

da,

Rıza Tevfi.kBölükbaşı,IO

HasanAli Yü- cel, ll Prof. Dr.

Aldı

Muhtar Özden, 12 Prof.

Dr. Avni

Başman,13

Prof. Dr. Tevfik Remzi

Kazancıgil,l4

Hasan Ali Ediz,15 Dr. Fethi Erden,l6 Ahmet Emin Yalman,17 Vala Nu- rettin,

18

Kemal Salih Sel 19 ve H.

Kılıçoğlu

gibi is imierin dikkar çektikleri görülmekte- dif.20 Bahsi geçen çerçeve içinde, Prof.

George Sarton da benzeri bir

yaklaşım sergitemiş

fakat konumu

gereği

daha fazla

Önemsenen yorumlarda bulunınuştur.21 Eserin eksiklerine

işaret

eden tek makale ise, Dr.

Adıvar'ın yaklaşımlarını

onayla- makla birlikte sosyal bilimler ile ilgili

vurgularını

yetersiz bulan Niyazi Berkes

tarafından

kaleme

alınmıştır.

22

"'

Bu noktada bizim de birkaç sözümüz

olacaktır.

Çünkü, eserde,

yukarıda

bahsi geçen

yaklaşımlarla kıyaslandığında

çok daha ciddi ve

yaşamsal

hatalar mevcuttur.

Müellifin, eli-sünnet

uleması arasındaki

içtihadi

tartışm!ilan

pozitivist felsefeyi güçlendiren

çelişkilermiş

gibi

yansıtmış

ol-

ması

ve mutezile gibi Yunan Felsefesinden etkilenen

sapkın

firkalar

karşısında

yeterince

10 Rıza Tevfik Bölükbaşı, "Tarih Boyunca İlim ve Din", Akşam, 3 Haziran ı944, s. 2, 4.

ll Hasan Ali Yücel, "Türklerin Yetiştirdiği Büyük Adamlardan Biri", Cumhuriyet, 7 Ağustos ı955, s. 1.

12 Aldi Muhtar Özden, "Tarih Boyunca İlim ve Din", Cumhuriyet, 2 Mayıs ı944, s. 2.

ı3 Avni Başman, "Dr. Adnan Adıvar", Bilgi, C. IX, Sayı: 101-102, İstanbul ı955, s. 6.

ı4 Aykut Kazancıgil, "Eıruiz-ı Uroüroiye Muallimi Dr. Alıdülhak Adnan Bey": Bedi Şebsuvaroğlu Arşivi, Adnan

Adıvar Dosyası, 2-143. ·

ıs Ediz: 42/X-392. Hasan Ali Ediz, makalesine girerken "Bu kitabı gördüğüm zaman, önceleri, bunu çıkaran kitapçının (yaymevinin), bu zamanda böyle mücerred (soyut) bir eseri ne cesaretle bastığım anlayamarruştım. Kısa

bir zaman sonra eserin kapışılması, kitapçının alailıca bir iş yaptığını gösterdi. Halkın böyle biresere teveccüb etmesi ve bu durumun kitapçılara iyi örnek olması beni seVindirdi." demektedir.

ı6 Fethi Erden, "Dr. Adnan Adıvar'dan Hatıralar'', Bilgi, C. XIIT, Sayı: ı48, İstanbul ı959, s. 12.

ı 7 Yalinan, "Tarih Boyunca İlim ve Din", s. 2, 4.

ıs Vala Nurettin, "Tarih Boyunca him ve Din", Akşam, 25 Nisan ı944, s. 2. Vala Nurettin, makalesini, "Farabi' nin, eşyanın hakikatlerinin peygamberlerden değil, ilimden öğrenilmesini teşvik eden fikirlerinin yayılmasına vesile olan Dr. Aônan'a ne mutlu ... " diyerek bitiriyor. Ancak, skolastik yaklaşırnma bir delil getirmekten "nedense" imtina ediyor.

ı9 Sel: 2Nt-168. -··-- 20 Kılıçoğlu, s. 5, 7. ... -..

2 ı Krş. George Sarton, "Tarih Boyunca İli m ve Din": B edi Şebsuvaroğlu Arşivi, Adnan Adıvar Dosyası, 2/l-2. Prof.

Sarton, makalesinde, "Dr. Adnan Adıvar'ın son senelerdeki etkinliklerinin odağında, doğuyu ve batıyı bilimsel ölçütler içinde Türklere tanıtma çaba ve arzusu vardır ( ... ) .Ancak, bu eserlerinden hiçbiri, batı dünyasmda çok az benzeri olan İslam dünyasmda ise biç olmayan Tarih Boyunca İlim ve Din adlı kitabıyla mukayese edilemez ( ... ) Türkiye, Dr. Adnan gibi bir bilim adarnma sahip olduğu için gıp ta edilmeye layıktır." diyor.

22 "Eserde gördüğüm noksanlıklar şunlardır:

ı. Psikolojiye çok az temas edilmiş, psikanaliz araştırmalarmdan biç babsedilmeıniştir. Bu fasılda yarultıcı

malfunat dahi mevcuttur.

2. Sosyoloji ve sosyal antropoloji tamamen ihmal edilmiştir.

3. Eserin genelinde sosyal iliınlere karşı bir alikasızlık vardır. Bunun bir örneğini din-ilim münakaşalanru konu alan babisierin sosyolojik çerçevede mütalaa edilmemesinde de görmekteyiz.

4. Sosyolojik yaklaşma tarzının yokluğunun, müellili, birçok yerde tereddüde sevk ettiği görülmektedir." Niyazi Berkes, "Tarih Boyunca

ilim

ve Din", Tan, 2 Ağustos 1944, s. 5.

(6)

donanımlı

olamayan genç alimleri nazara vererek Sünni

öğretiyi

mahkum etmeye ça-

lışması

bunlann ilk göze çarpan ömekleri- dir.23

İbn-i

Sina ile Fahreddin Razi'yi mu- kayese

ettiği

paragraflannda da son derece

çelişkili

beyanlarda

bulunmaktadır.24

Çünkü, tüm

yaşamını şekillendiren

ve hiçbir

mantıksal kanıta

dayanamayan skolas- tik

yaklaşımlar

içindedir. "ilmi'' ve "akli''

olduğunu

iddia

ettiği

bu

yaklaşımlarıyla,

skolastik

bulduğu

"din"

kavramını,

hiçbir

kanıt

göstermeksizin mahkUm etmeye ça-

lışmakta

ve fakat ortaya

koyduğu

bu

tavır­

la zannettiğioin tam 'aksi bir konumda

bulunmaktadır.

Daha

açık

bir ifadeyle,

akıl

YENİ TIP TARİHİ ARAŞTIRMALARI 89

adına bağoazlığı

yok etmeye

çalışırken,

gerçekte,

bağnaz

bir

tavırla

hakikatin ta kendisiyle

savaşm~dır.

Bizce,

yukarıda

irdelemeye

çalıştığımız

eserleriyle, her

şeyden

önce, bu

yaklaşımı­

nı açıkça

ortaya

koymuş

ve neredeyse so-

mutlaştırmıştır.

Nitekim, her iki eser de birçok

bakımdan

mükemmel ve uzun

araş­

tırmalardan

sonra özenle

hazırlanmış

aka- demik

çalışmalara

benzemekte, ancak, içeriklerine nüfuz

edildiğinde,

parça-bütün

ilişkisini

kuramayan bir fikir

adamının,

ek- sik

donanıını

ve

hatalı

yorumlanyla

şekil­

lendirdiği

sonu gelmeyecek

arayışı

belir-

ginleşmektedir.

25

23

Krş. Adnan Adı var, Tarih Boyunca İlim ve Din, V. Baskı, s. 77.

24

Aynntılı bilgi için bkz. age, s. 81-85.

25 Gerçekiere bu açıdan yaklaşıldığında Prof. George Sartoo'un, sözü edilen iki eser hakkındaki, "Bu iki eser omm

adını ölümsüzleştimıeye yeter. Bunlar yalnız kendisine değil son derece sevdiği yurduna da şeref veren eserlerdir."

şeklindeki yorumu, bize göre, ardında bulunan oryantalist endişelere işaret etmektedir. Prof. Sarton'un yorumu hak-

kında bkz. Erden, s. 12.

Referanslar

Benzer Belgeler

Şeffaf sır altı, boyun bölü­ mündeki iki sıra sülüs, şişkin gövdesini sı­ nırlandıran zerecek bordürleri ve runıili sti­ lize bitkisel motiflerle dikkat çeken

Đlk Protestanlık faaliyetleri sırasında dışlanan ve sürülen papazların yerine görevi yüklenen Vortani ve Gregoryan, cemaat okulu liderlerinden biri olan ve daha

4 Mayıs 1922 tarihinde başkomutanlık süresinin üç ay daha uzatılması hakkındaki kanunun müzakereleri sırasında, Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey,

Adulhamid, Mizancı Murad’ın Avrupa’daki Jön Türkler arasında anahtar kişilik olduğunu anlamakta gecikmedi ve muhtemelen onun Avrupa’da bulunmuş olduğu süre

Kayseri’den başka bir örneğimiz de bütün işler partililerin elinde olduğunu göstermektedir. Şehirde Faik Seler Parti il başkanı iken Belediye Reisi

Bu iki Selçuklu meliki halîfenin kendilerine kattığı kuvvetlerle Azerbâycân’a doğru yola çıktılar (6 Rebiülevvel/27 Ocak 1133). Bunlar Merâgâ’ya varınca

Sa­ natçının çeşitli türdeki bes­ telerinin çalındığı gecede, Elektronik Müzik bestele­ riyle birlikte bir de Multi­ media video gösterisi yapıldı.. Konserin

Üçüncü bölümde; literatürdeki denklem sistemleri göz önünde bulundurularak bir fark denklem sistemi tanımlanmış ve bu sistemin genel çözümü özel bir durum