• Sonuç bulunamadı

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM SARIDAŞ / TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru No.6341/10) KARAR STRAZBURG. 7 Temmuz 2015

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM SARIDAŞ / TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru No.6341/10) KARAR STRAZBURG. 7 Temmuz 2015"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

_________________________________________________________________________

© T.C. Adalet Bakanlığı, 2015. Bu gayriresmî çeviri, Adalet Bakanlığı, Uluslararası

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

SARIDAŞ / TÜRKİYE DAVASI (Başvuru No.6341/10)

KARAR

STRAZBURG 7 Temmuz 2015

İşbu karar Sözleşme’nin 44 § 2 maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde kesinleşecek olup şekli bazı değişikliklere tabi tutulabilir.

(2)

Sarıdaş / Türkiye davasında, Başkan,

András Sajó, Hâkimler, IĢıl KarakaĢ, Nebojša Vučinić, Helen Keller, Egidijus Kūris, Robert Spano, Jon Fridrik Kjølbro

ve Bölüm Yazı İşleri Müdürü Stanley Naismith’in katılımıyla, Daire olarak toplanan Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi (Ġkinci Bölüm), 16 Haziran 2015 tarihinde gerçekleĢtirdiği müzakereler neticesinde, anılan tarihte aĢağıdaki kararı vermiĢtir:

USUL

1. Türkiye Cumhuriyeti aleyhine açılan davanın temelinde, bu ülkenin vatandaĢı olan Bayram SarıdaĢ’ın (“baĢvuran”), 26 Ocak 2010 tarihinde Ġnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına iliĢkin SözleĢme’nin (“SözleĢme”) 34. maddesi uyarınca yapmıĢ olduğu (6341/10 No.lu) baĢvuru bulunmaktadır.

2. BaĢvuran, Ġstanbul Barosu’na bağlı Avukat Ö. GümüĢtaĢ tarafından temsil edilmiĢtir. Türk Hükümeti (“Hükümet”) ise kendi görevlisi tarafından temsil edilmiĢtir.

3. SözleĢme’nin 6. maddesiyle kapsamındaki Ģikâyetler,8 Nisan 2014 tarihinde Hükümete gönderilmiĢ ve baĢvurunun geri kalan kısmının kabul edilemez olduğuna karar verilmiĢtir.

(3)

OLAYLAR

4. BaĢvuran 1962 doğumlu olup Gaziantep'te ikamet etmektedir.

5. BaĢvuranın askerlik yoklaması, bağlı olduğu askerlik Ģubesince 2006 yılında yapılmıĢtır.

6. Ġlgilinin olağan muayene iĢlemleri ilk olarak Malatya Askeri Hastanesinde ardından Ankara Asker Hastanesinde son olarak ise Ankara’daki GATA Askeri Hastanesinde yapılmıĢtır.

7. BaĢvuran, GATA Askeri Hastanesi Nöroloji Servisi’ndeki doktorlara, Adli Tıp Kurumu tarafından 5 Ekim 2001 tarihinde düzenlenmiĢ Wernicke-Korsakoff sendromundan muzdarip olduğunun belirtildiği raporu sunmuĢtur.

8. Nörologlar, baĢvuranın tahlillerini ve muayenesini yaptıktan sonra baĢvuranın artık bu hastalıktan muzdarip olmadığı kanaatine varmıĢlardır.

9. BaĢvuranın psikolojik tetkikleri de yapılmıĢtır. BaĢvuranı muayene eden doktorlar, baĢvuranın geçmiĢte yaĢadığı “organik mental bozukluğa”

rağmen psikolojik açıdan askerlik hizmetini yapmaya elveriĢli olduğu kanaatine varmıĢlardır.

10. GATA Askeri Hastanesi, 29 Mayıs 2006 tarihinde nihai sağlık raporunu hazırlamıĢtır. Bu raporda, baĢvuranın askerliğe elveriĢli olduğu ancak komando olamayacağı belirtilmekteydi.

11. BaĢvuran bu rapora otuz günlük yasal süresi içerisinde itiraz etmemiĢtir. Milli Savunma Bakanlığı Askere Alma Dairesi BaĢkanlığına da gitmemiĢtir. Dolayısıyla yoklama kaçağı olarak aranmaya baĢlanmıĢtır.

12. BaĢvuran 28 Ağustos 2007 tarihinde, Milli Savunma Bakanlığına baĢvurarak askerliğe elveriĢli olmaması nedeniyle zorunlu askerlik hizmetinden muaf tutulmasını istemiĢtir. BaĢvuran gasp ve yasadıĢı silahlı örgüt üyesi olmak suçlarından birçok kez ceza alması nedeniyle hayatının yirmi iki yılını cezaevinde geçirmiĢ olduğunu açıklamıĢ ve anti sosyal kiĢilik bozukluğu yaĢadığını ileri sürmüĢtür.

(4)

13. Milli Savunma Bakanlığı Asker Alma Dairesi BaĢkanlığı, baĢvuranın askerliğe elveriĢli olduğuna karar verildiği ve Askere Alma Dairesi BaĢkanlığına baĢvurmadığı gerekçesiyle söz konusu talebi reddetmiĢtir.

14. BaĢvuran 27 Kasım 2007 tarihinde, avukatı aracılığıyla, Milli Savunma Bakanlığına karĢı Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinde dava açmıĢtır.

15. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi 17 Nisan 2007 tarihinde, davanın esası hakkında karar vermeden önce GATA Sağlık Kurulu tarafından bir tıbbi bilirkiĢi incelemesi yapılmasına karar vermiĢtir.

16. Bu kurul on iki askeri doktordan oluĢmaktaydı: BaĢkan (doçent doktor), bir psikiyatr (akademisyen), bir dermatolog (akademisyen), bir ortopedist (akademisyen), bir enfeksiyon hastalıkları uzmanı (doçent), bir kardiyolog (doçent), bir pratisyen doktor, bir ürolog (akademisyen), bir kulak burun boğaz uzmanı (akademisyen), bir nörolog bir göz doktoru ve bir cerrah.

17. GATA Sağlık Kurulu 3 Temmuz 2008 tarihinde, geçici raporunu sunmuĢtur. Belirtilmeyen bir tarihte baĢvuran, bu rapor sonuçlarının bir nüshasını elde etmiĢtir. Bu raporda Ģunlar yazmaktaydı:

“Sağlık Kurulu raporu onaylandıktan sonra gönderilecektir.

TeĢhis: GeçirilmiĢ organik ruhsal bozukluk.

TeĢhis: Askerliğe elveriĢlidir.”

18. Profesör tabip tuğgeneral 31 Temmuz 2008 tarihinde, Sağlık Kurulu raporunu onaylamak için imzalamıĢtır.

Bu raporun somut davayla ilgili bölümleri Ģu Ģekildedir:

“ Muayene

Hasta, temiz sakin ve uyumlu ve davranıĢları normaldir. KonuĢması düzgün ve beden dili normaldir. Hareketleri normaldir. KonuĢmaları tutarlı ve mantıklıdır.

Sabıka kaydından birçok kez hüküm giydiği anlaĢılmaktadır. Nörolojik kontrol ve muayenelere iliĢkin 29 Mayıs 2006 tarihli nörolojik raporundan artık Wernike- Korsakoff sendromu hastası olmadığı anlaĢılmaktadır.

(5)

Sonuç

GeçirilmiĢ organik ruhsal bozukluk. SarıdaĢ askerliğe elveriĢlidir.”

19. BaĢvuran, GATA Sağlık Kurulunun nihai raporunu talep etmesine rağmen bu rapor kendisine gönderilmemiĢtir.

20. BaĢvuran avukatı aracılığıyla, söz konusu raporun tebliğ edilmemesi nedeniyle Ģikâyet etmiĢtir. BaĢvuran aynı zamanda, GATA Sağlık Kurulunun tarafsız ve bağımsız bir heyet olmadığını ve bir üniversite hastanesi veya Adli Tıp Kurumundan tıbbi bilirkiĢi görevlendirilmesinin uygun olacağını ileri sürmüĢtür.

21. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, baĢvuranın talepleri hakkında herhangi bir karar vermemiĢtir. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, GATA Askeri Hastanesinin sağlık raporlarına dayanarak 2 Temmuz 2009 tarihinde yapılan duruĢma sonucunda baĢvuranın taleplerini reddetmiĢtir.

22. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin kararı, baĢvuranın avukatına 29 Temmuz 2009 tarihinde tebliğ edilmiĢtir.

23. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, baĢvuranın artık anti sosyal kiĢilik bozukluğundan muzdarip olmadığını ve sağlık yönünden askerlik hizmetini yerine getirmeye uygun olduğuna kanaat getirildiğini tespit etmiĢtir. AYĠM, baĢvuranın birçok kez hapis cezasına mahkûm edilmesinin tek baĢına zorunlu askeri hizmetinden muaf tutulmasını haklı kılmayacağını eklemiĢtir.

HUKUKĠ DEĞERLENDĠRME

I. SÖZLEġME’NĠN 6 § 1 MADDESĠNĠN ĠHLALĠ ĠDDĠASI HAKKINDA 24. BaĢvuran SözleĢme’nin 6. maddesini ileri sürerek, davasın Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi tarafından hakkaniyete uygun olarak görülmediğini ileri sürmektedir. BaĢvuran özellikle, kendisini öncelikli olarak ilgilendiren söz konusu bilirkiĢi raporuna cevap verme ve itiraz etme imkânı tanınmadığını ileri sürerek, GATA Sağlık Kurulu tarafından

(6)

düzenlenen nihai sağlık raporunun tebliğ edilmemesinden Ģikâyet etmektedir.

25. BaĢvuran aynı zamanda, GATA Sağlık Kurulunun bağımsız ve tarafsız olmadığını ve SözleĢme’nin 6. maddesinin gerekliliklerinin yerine getirilebilmesi için Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin davanın esası hakkında karar vermeden önce Adli Tıp Kurumundan veya üniversite hastanesinden tıbbi bilirkiĢi raporu düzenlenmesine hükmetmesi gerektiğini düĢünmektedir.

26. Hükümet baĢvuranın tezine karĢı çıkmaktadır.

27. Olay ve olguların hukuki tavsifini yapma yetkisine sahip olan Mahkeme, mevcut dava koĢullarında Ģikâyetlerin SözleĢme’nin 6.

maddesinin 1. fıkrası kapsamındaki soruları gündeme getirdiği kanaatindedir. Bu hükmün ilgili kısımları Ģu Ģekildedir:

“Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuĢmazlıklar (…) konusunda karar verecek olan (…) bir mahkeme tarafından, (…) hakkaniyete uygun olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”

A. Kabul Edilebilirlik

28. Hükümet, SözleĢme’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının somut olayda uygulanamayacağını ileri sürmektedir. Hükümet Mahkeme’yi, baĢvuruyu SözleĢme hükümleriyle konu bakımından (ratione materiae) uyuĢmadığına karar vermeye davet etmektedir.

(7)

29. Mahkeme mevcut dava koĢullarında, baĢvuranın ulusal hukuk uyarınca mahkemeye eriĢmesi nedeniyle, askerliğe elveriĢli olan baĢvuranın durumuna bağlı olarak SözleĢme’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının uygulanabilirliği konusunda herhangi bir tartıĢma olmadığına kanaat getirmektedir (Vilho Eskelinen ve diğerleri/Finlandiya [GC], No. 63235/00,

§§ 62-63, AĠHM 2007-II, bk. ayrıca Placì /İtalya, No. 48754/11, § 67, 21 Ocak 2014).

30. Hükümet, iç hukuk yollarının tüketilmediği bağlamında kabul edilemezlik itirazında bulunmaktadır. Hükümet, baĢvuranın öncelikle, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesine baĢvurarak karar düzeltme talebinde bulunması gerektiğini ileri sürmektedir.

31. Mahkeme karar düzeltme talebinin olağanüstü bir baĢvuru yolu olduğunu kaydetmektedir. Sonuç olarak, genel kabul görmüĢ uluslararası hukuk kuralları dikkate alındığında, SözleĢme’nin 35. maddesinin 1.

fıkrasının gerekliliklerinin yerine getirildiğine karar verilebilmesi için benzer baĢvuru yolunun kullanılmıĢ olması gerekmemektedir (Gök ve diğerleri/Türkiye, No. 71867/01, 71869/01, 73319/01 ve 74858/01, §§ 47- 48, 27 Temmuz 2006, bk. ayrıca Tüm Haber Sen ve Çınar/Türkiye (kabul edilebilirlik hakkında karar), No. 28602/95, 13 Kasım 2003 ve Karaduman/Türkiye, No. 16278/90, 3 Mayıs 1993 tarihli Komisyon kararı).

Sonuç olarak Hükümetin itirazı kabul edilmemektedir.

32. Mahkeme baĢvurunun, SözleĢme’nin 35. maddesinin 3. fıkrasının a) bendi anlamında açıkça dayanaktan yoksun olmadığını ve baĢka herhangi bir kabul edilemezlik gerekçesinin bulunmadığını tespit ederek baĢvurunun kabul edilebilir olduğuna karar vermiĢtir.

B. Esası Hakkında

33. BaĢvuran, GATA Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen nihai sağlık raporunun tebliğ edilmemesinden ve bu rapor hakkında görüĢ bildirememesinden Ģikâyet etmektedir. BaĢvuran, GATA Sağlık Kurulunun

(8)

açıkladığı sonuçların Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin kararını tamamen yeniden değerlendirilebilmesi açısından nihai raporun dava için çok önemli olduğunu iddia etmektedir. Oysa baĢvurana göre, Sağlık Kurulu bağımsız ve tarafsız değildi ve Adli Tıp Kurumu veya üniversite hastanesinden tıbbi bilirkiĢi tayin edilmesi gerekirdi.

34. Hükümet, tarafların baĢvuruyla ilgili olarak görüĢ ve tespitlerini paylaĢma fırsatı bulduklarını belirtmektedir. Hükümete göre, avukatı tarafından temsil edilen baĢvuranın, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi tarafından GATA Sağlık Kurulu nezdinde tıbbı bilirkiĢi tayin edildiğini bildiğini ileri sürmektedir. Hükümet, dava dosyalarının taraflara her zaman açık olduğunu açıklayarak, -Hükümete göre- baĢvuranın gizli olmayan dosyasını inceleyebilmesi ve söz konusu belgenin bir nüshasını elde edebilmesi için her zaman açık olduğunu belirtmektedir. Hükümet söz konusu raporun davalı idareye de gönderilmediğini belirtmektedir.

Hükümet, askerliğe elveriĢlilik ile ilgili kuralların “Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği”nde açık bir Ģekilde tanımlandığını ve bu metne herkesin eriĢebileceğini eklemektedir. Hükümet, GATA Sağlık Kurulunun, askeri alanda uzmanlaĢmıĢ askeri doktorlardan oluĢtuğunu açıklamaktadır. Hükümet bu doktorların asker olmasının, tıp bilimine saygı açısından görevlerini yerine getirmelerine engel teĢkil etmediği kanaatindedir. Son olarak Hükümet askeri doktorların iĢe alımının Savunma Bakanlığı tarafından gerçekleĢtirilse de GATA Asker Hastanesinin Genelkurmay BaĢkanlığına bağlı olduğu için durumun (yukarıda anılan) Placì davasından ayrıĢtığı konusunda hemfikirdir.

35. Mahkeme, SözleĢme’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının bağımsız ve tarafsız bir “mahkeme” önünde hakkaniyete uygun yargılanma hakkını güvence altına aldığını ve bir mahkeme tarafından dinlenen bir bilirkiĢinin aynı gereksinimleri karĢılamasını açıkça gerektirmediğini kaydetmektedir.

(bk. gerekli değiĢiklikler yapılmak suretiyle (mutatis mutandis), Mantovanelli/Fransa, 18 Mart 1997, § 33 Karar ve Hükümler Derlemesi 1997-II). Bununla birlikte dava ile gündeme getirilen soruları ele almak için

(9)

yetkili mahkeme tarafından görevlendirilen bir bilirkiĢinin görüĢü söz konusu mahkemenin davayı değerlendirme biçiminde belirgin bir rol oynayabilir. Mahkeme bazı koĢullarda bir mahkeme tarafından görevlendirilen bilirkiĢinin tarafsız olmaması adil yargılanma kavramının içindeki silahların eĢitliği ilkesini ihlal edebileceğini kabul etmiĢtir.

(Bönisch/Avusturya, 6 Mayıs 1985 (esas), §§ 30-35 A Serisi No. 92 ve Brandstetter/Avusturya, 28 Ağustos 1991, § 33 A Serisi No. 211). Davada özellikle, bilirkiĢinin yeri ve rolü gibi etkenler dikkate alınması gerekir.

(Sara Lind Eggertsdóttir/İzlanda No. 31930/04, § 47, 5 Temmuz 2007).

36. Somut davada Mahkeme, GATA Askeri Hastanesinin Genelkurmay BaĢkanlığına bağlı olduğunu ve davaya taraf olan Savunma Bakanlığının ise personellerini uygun pozisyonlara atadığını ve maaĢlarını ödediğini tespit etmektedir. Mahkeme, GATA Askeri Hastanesi Sağlık Kurulunun baĢvuranın sağlık raporunu hazırlayanlar arasında kurul baĢkanı dâhil olmak üzere on iki asker doktordan oluĢtuğunu kaydetmektedir (yukarıdaki 16.

paragraf ). Mahkeme bu bağlamda, söz konusu kurulun yapısı ve oluĢumunun baĢvuranın kaygılanmasına yol açabileceği kanaatindedir (Placì, yukarıda anılan § 75). Dolayısıyla Mahkeme, bu gibi hissiyatların belli bir önem taĢımasının da belirleyici olmadıklarını hatırlatmaktadır;

belirleyici olan Ģeyin, bağlılıklarının yol açtığı kaygıların objektif olarak kanıtlanıyor olabilmesidir (Brandstetter, yukarıda anılan § 44, A Serisi No.

211).

37. Mahkeme GATA Sağlık Kurulu raporunun, kararını genel olarak Sağlık Kurulunun tespitlerine dayandıran Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin baĢvuranın sağlık açısından askerliğe elveriĢli olduğuna karar vermesinde belirleyici olduğunu tespit etmiĢtir.

38. Mahkeme uygulamada Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi kararı ile GATA Asker Hastanesi Sağlık Kurulu kararı arsında sıkı bir bağlantı (korelasyon) olduğunu ve de Yüksek Mahkemenin askeri doktorlardan baĢka doktorlar tarafından yeni bir bilirkiĢi incelemesi yapılmasını

(10)

hâkimler, hukuki açıdan bilirkiĢilerin açıkladığı sonuçlara doğrudan bağlı olmasalar da genellikle doktorların tespitlerinin belirleyici olduğu medikal alanda Ģüphesiz bu durum böyle değildir.

39. Somut davada, Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin baĢvuranın Genelkurmay BaĢkanlığı veya Savunma Bakanlığına bağlı olmayan bir kurum tarafından incelenmesi talebine karĢı herhangi bir cevap vermemiĢ olması sorun teĢkil etmektedir. Üstelik Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesin kararında, baĢvuranın söz konusu talebi hangi sebeplerden ötürü göz ardı edildiği tamamen belirsiz kalmıĢtır. Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi, baĢvuranın durumuyla ilgili daha önce kararını açıklamıĢ olan askeri bir hastanenin bünyesindeki tıbbi bilirkiĢinin tek bir raporuna güvenmekle yetinmiĢtir (yukarıdaki 10. paragraf).

40. Bununla birlikte söz konusu kusur dıĢında Mahkeme, ihtilaflı bilirkiĢi raporunun baĢvurana tebliğ edilmediğini tespit etmektedir. Oysa söz konusu raporun baĢvura tebliğ edilmesi, ilgilinin bu rapora itiraz edebilmesi ve Ģikâyetini dile getirebilmesi açısından çok önemliydi.

41. Nitekim çekiĢmeli yargı hakkı ilke olarak, tarafların, kararı etkilemek amacıyla hâkime sunulan görüĢ veya kanıtlardan haberdar olma ve bunlar hakkında tartıĢabilme olanağını içermektedir (bk. diğer birçok kararlar arasından, Ruiz-Mateos/İspanya, 23 Haziran 1993, § 63, A Serisi No. 262, Lobo Machado/Portekiz, 20 ġubat 1996, § 31, Derleme 1996-I, Morel/Fransa, No. 34130/96, § 27, CEDH 2000-VI ve Gereksar ve diğerleri/Türkiye, No. 34764/05, 34786/05, 34800/05 ve 34811/05, § 27, 1 ġubat 2011).

42. Mevcut dava koĢullarında Mahkeme, baĢvuranın talebini reddetmek için Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi hâkimlerinin GATA Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen tıbbı bilirkiĢi raporuna fazlasıyla itibar ettiklerini saptadığını hatırlatmaktadır.

43. Mahkeme, GATA Askeri Hastanesinde, söz konusu bilirkiĢi kontrolünde sağlık meyanesinden geçen baĢvuranın, geçici rapor sonuçlarının bir nüshası almasına rağmen nihai raporun gönderilmemesini

(11)

mevcut davada tasarruf yapılması ve yargılamanın hızlandırılmasının amaçlanmıĢ olabileceği kanaatindedir (yukarıdaki 17. paragraf). Ġçtihadında yer aldığı gibi Mahkeme, bu konuya büyük önem vermekte ancak, bu durum çekiĢmeli yargı hakkının ihlalini haklı çıkaramaz (Nideröst-Huber/İsviçre, 18 ġubat 1997, § 30, Derleme 1997-I).

44. BaĢvuranın Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi kaleminde, dosyayı inceleyebileceği ve ihtilaflı belgenin bir fotokopisini elde edebileceği yönündeki argüman konusunda Mahkeme, böyle bir imkânın tek baĢına, ilgili Ģahısların çekiĢmeli yargı hakkının sağlanması açısından yeterli olmadığı kanaatindedir.

45. Aslında Mahkeme, adil olunması için Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi kaleminin, bu belge hakkında baĢvuranı bilgilendirmesi gerektiğini düĢünmektedir. Bu bağlamda Mahkeme, baĢvuranın avukatının inisiyatif almasını ve dosyaya yeni kanıt belgelerinin sunulup sunulmadığını öğrenmek için düzenli olarak bilgi edinmesini beklemenin, ona orantısız bir yük getirmek anlamına geleceğini yinelemektedir (bk. aynı anlamda Göç/Türkiye [BD], No. 36590/97, § 57, AĠHM 2002-V).

46. Ayrıca Mahkeme, SözleĢme’nin 6. maddesinin 1. fıkrası ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkına saygı gösterilmesi açısından Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesinin göndermediği nihai tıbbi bilirkiĢi raporunun tamamını baĢvuranın bu rapora görüĢ belirtebilmesi için baĢvurana göndermesi gerektiği kanaatindedir.

47. Bu değerlendirmeler Mahkemenin, baĢvuranın Askeri Yüksek Ġdare Mahkemesi önünde adil yargılanma hakkından yararlandırılmadığı sonucuna varması için yeterlidir.

48. Dolayısıyla SözleĢme’nin 6. maddesinin 1. fıkrası ihlal edilmiĢtir.

III. SÖZLEġME’NĠN 41. MADDESĠNĠN UYGULANMASI HAKKINDA 49. SözleĢme’nin 41. maddesi aĢağıdaki gibidir:

(12)

“Eğer Mahkeme bu SözleĢme ve Protokollerinin ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek SözleĢmeci Taraf’ın iç hukuku bu ihlalin sonuçlarını ancak kısmen ortadan kaldırabiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, zarar gören taraf lehine adil bir tazmin verilmesine hükmeder.”

50. BaĢvuran manevi zarar için 20.000 avro (EUR) talep etmektedir.

BaĢvuran aynı zamanda masraf ve harcamalar için 5.354 TL (1.935 EUR) istemektedir. BaĢvuran, avukatlık ücret tarifesi, çalıĢma saati dekontunu, dosya masraflarına iliĢkin bir dekontu ve posta masraflarına iliĢkin bir faturayı, kanıtlayıcı belge olarak sunmuĢtur.

51. Hükümet bu iddialara itiraz etmektedir.

52. Mahkeme, baĢvuranın belirli bir ölçüde manevi zarara uğradığı ve salt ihlal kararı vermenin yeterli olmayacağına karar vermiĢtir. Dolaysıyla Mahkeme, baĢvurana 4.000 avro ödenmesi gerektiğine kanaat getirmiĢtir.

53. Öte yandan Mahkeme yerleĢik içtihadına göre, baĢvuran masraf ve giderlerinin doğruluğunu, gerekliliğini ve ödenen miktarların makul olduğunu ispatlamak kaydıyla bu masraflar iade edilebildiğini hatırlatmaktadır. Mahkeme somut davada elinde bulundurduğu belgeler ve sözü edilen kıstaslar ıĢığında tüm yargılama masraf ve giderleri için baĢvurana 1.000 avro ödenmesine karar vermiĢtir.

54. Mahkeme, gecikme faizinin Avrupa Merkez Bankası’nın marjinal kredi faiz oranına üç puanlık bir artıĢ eklenerek belirlenmesini uygun görmektedir.

MAHKEME BU GEREKÇELERLE, OYBĠRLĠĞĠYLE,

1. BaĢvurunun kabul edilebilir olduğuna;

2. SözleĢme’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının ihlal edildiğine;

3. a) Davalı Devletin baĢvurana, SözleĢme’nin 44. maddesinin 2. fıkrasına uygun olarak, kararın kesinleĢtiği tarihten baĢlamak üzere üç ay

(13)

içerisinde, ödeme tarihinde geçerli olan döviz kuru üzerinden Türk lirasına çevrilmek üzere aĢağıda belirtilen miktarları ödemekle yükümlü olduğuna;

i) Her türlü vergi tutarı hariç olmak üzere, 4.000 avro (dörtbin avro) tutarında manevi tazminat ödenmesine;

ii) BaĢvuran tarafından ödenecek her türlü vergi tutarı hariç olmak üzere, masraf ve giderler için, 1.000 avro ( bin avro) ödenmesine;

b) Söz konusu sürenin bittiği tarihten baĢlayarak ödemenin yapıldığı tarihe kadar, bu miktarlara Avrupa Merkez Bankası'nın o dönem için geçerli olan faiz oranının üç puan fazlasına eĢit oranda basit faiz uygulanmasına;

4. Adil tazmine iliĢkin diğer taleplerin reddedilmesine;

karar vermiştir.

ĠĢbu karar Fransızca dilinde tanzim edilmiĢ olup; SözleĢme’nin 77 §§ 2.

ve 3. maddesi uyarınca 7 Temmuz 2015 tarihinde yazılı olarak tebliğ edilmiĢtir.

Stanley Naismith AndrásSajó

Yazı ĠĢleri Müdürü BaĢkan

Referanslar

Benzer Belgeler

A. Hükümet, baĢvuranın, adli makamların veya devlet memurlarının davranıĢları nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararın telafi edilmesini talep ederek

Diğer taraftan, özellikle bir askerin hayatına bağlı bir olayın söz konusu olmasına ve soruĢturmanın yeni baĢlamıĢ olmasına rağmen, ilgilinin hiyerarĢik üstlerinin

maddeleri uyarınca geriye kalan otuz beĢ baĢvuranın (Hatice Benzer, Ahmet Benzer, Mehmet Benzer, Zeynep Kalkan, Durmaz Kalkan, Basri Kalkan, Asker Kalkan, Mehmet..

1. Bu davada, diğer yargıçlarla birlikte SözleĢme’nin 2. maddesinin usul yönünden ihlal edildiğine dair oy kullandık. Aslında kararın 61. paragrafında belirtilen

a) Müteveffaların evinin 20 Kasım 2004 akĢamından itibaren gözetim altına alındığı tespit edilmektedir. Operasyona hazırlık sırasında, silahlı çatıĢma

Esasen, benzer davada, insan davranıĢının öngörülemezliğini göz ardı etmemek ve Devletin pozitif yükümlülüğünü, Devlete aĢırı veya dayanılmaz bir yük

BaĢvuranlar özellikle, Hükümetin görüĢlerinin ekinde bulunan, A.S.’nin tutuklanmasının baĢlangıcında doldurulan “intihar riski bulunan tutuklu kiĢilerin

Tutanağa göre, tanık, 21 Mayıs 2009 tarihinde Tunceli’ye vardığını ve DTP (Demokratik Toplum Partisi) binasına geldiğini belirtmiĢtir. Harun isimli bir kiĢi