6 M A R T 1988
KULTUR-200’e yakın “M ike H am m er” yazan A fif Yesari, Babıali anılarını yazıyor
Mr. Spillane, bir teklifim var
MİKE HAMMERVARİ — Afif Yesari, yaptığı birçok işin yanı sıra birçok filmde de oynadı, işte iki yüze yakın "M ike Hammer" romanı yazan Afif Yesari (sağda), Ahmet Tarık Tekçe'nin de oynadığı 1963 yapımı "Derdimden Anlayan Y ok" adlı filmde M i ke Hammervari bir sahnede. Mask Film yapımı "Derdimden Anlayan Yok"un senar yosunu da Afif Yesari yazmış.
MÜRŞİT
BALABANLILAR
“ Mr, Mickey Spillane, sizi Mike H am mer rom anlarının başarılı bir yazarı olarak selamlarım... Türkiye1 de Mike H aınm er’ın maceraları çok beğeniliyor ve ilgi çekiyor... Ben, Türk yazan Afif Yesari. Buradaki ya- ymevlerinden birinin, ‘Hadise Yayı- nevi’nin teklifi üzerine, adları ek lis tede belirtilen 100’den fazla Mike H am m er rom anı yazdım... ‘Muzaf fer Ulukaya’ takm a adıyla yazdığım ve Mike Hammer’m yaratıcısı olan si zin adınız belirtilerek yayımlanan bu kitaplar, memleketimizde rekor sayı lacak adette baskı yaptı...
Mr. Spillane, dünya edebiyatında, başkalarının eserlerini çalıp, kendi lerine mal eden yazarların tamamen aksine size, yazmadığınız hem de en az sizinkiler kadar, hatta (benim yaz dıklarım, Türkiye’de hasılat rekorları kırdığına göre) sizin romanlarınızdan daha kuvvetli olan 100’den fazla eser kazandırmış bulunuyorum...
(...) Evet, Mr. Spillane, size bir tek lifim var: Kitaplarımı okuyun; eğer benim Mike Hammer’larım, sizinki lerden kuvvetli değilse, yazarlık şere finizi zedelediğim gerekçesiyle beni dava edip etmemekte, sizi serbest bı rakıyorum... Aksi halde, (...) İngiliz ceye tercüme ettirin ve kendi adınız la yayımlayın, satıştan elimize geçe cek kârı taksim edelim... Cevabınızı bekliyorum... Selamlar, sevgiler... A fif Yesari”
İşte, 1921 İstanbul doğumlu, ünlü yazar Mahmut Yesari’nin oğlu Afif
Hadise Yayınevi
sahibi rahmetli Ragıp
Şevki Yeşim, bir gün
beni çağırtmış. Gittim.
Çekmesinden bir kitap
çıkardı. Baktım:
‘Kanun Benim. ’
Mickey Spillane’in ilk
kitabı. İlk Mike
Hammer. ‘İşte bunun
gibi bir şey
yazacaksın ’ dedi. ”
Yesari böyle yazmış Mickey Spilla- ne’e. Yazmış, ama “Oğlum sen deli
misin? Bu yabancılar şakaya gelmez. Ceketini bile alırlar sırtından” demiş
arkadaşları. O da vazgeçmiş m ektu bu göndermekten.
Aslında yüzden fazla değil, iki yü ze yakın Mike Ham mer yazmış Afif Yesari. İlk yazdığı da “Ölüm Mele
ği”. Yıl 1950:
“Hadise Yayınevi sahibi rahmetli Ragıp Şevki Yeşim, Memleket gaze tesi Yazı İşleri Müdürü’ydü. Ben, o zamanlar Fransızcadan çevriler yapı yordum. Bir gün beni çağırtmış. Git tim. Çekmesinden bir kitap çıkardı. Baktım, ‘Kanun Benim’, Mickey Spil- lane’in ilk kitabı, tik Mike Hammer. Kısa ve kesin konuşurdu. ‘İşte bunun gibi bir şey yazakcaksın’ dedi. Eve gittim, baktım, ooo çok kıyak bir he rif! Döndüm. Tamam, dedim, ‘Ama süre ne kadar?’ ‘On beş gün' dedi. Olmaz, dedim. ‘Boşver sen, bir süre sonra haftada bir olacak bu’ dedi. Ve başladım!”
Başlamak ki, ne başlamak...
Afif Yesari, Ragıp Şevld’ye gidiyor,
sağ eli daim a cebinde olan Ragıp Şevki, kısa ve kesik nefeslerle, duda ğının ucundaki sigarasını tüttürür ken, sol elindeki jiletle yabancı der gilerdeki fotoğrafları kesiyor, polisiye bir hava verecek şekilde bir kapak kompozisyonu hazırlıyor. Sonra yi ne yabancı dergilerden harfleri tek tek kesiyor ve yazılacak romanın adı da belli oluyor. Artık gerisi, çalışma masasının üzerinde bir New York şe hir rehberi de bulunan A fif Yesari’ nin düşgücüne kalmış. Ve A fif
Yesa-ri rehbeYesa-rin üzeYesa-rindeki ilk sokaktan başlıyor katili kovalamaya. Kaçan da kendisi, kovalayan da. Bu koşu 1960’a dek sürüyor. Sonuç: Tekliği bastıranın aldığı, o zamanın beherin de 12-15 bin satan 180’den fazla po lisiye roman.
“İşin benim açımdan trajedisi şu”
diye devam ediyor A fif Yesari, “Ben
‘Hengâme’ ve ‘Şalter’ gibi kara mi zah romanları da yazdım. Bunun dı şında 16-17 kitabım var. Düşünce ti yatrosu çalışmalarım var. Bütün bun lar dikkate alınmıyor, ille de Mike Hammer. Belki sansasyonel de on dan. Gerçi bunu para kazanmak için yaptım, fyi de kazandım, ama Mike Hammer'lar bana mı kazandırdı, on lara mı bilmiyorum.”
A fif Yesari’nin sözünü ettiği dü şünce tiyatrosu da 1950’lerde kafasın da şekillenmiş. Düşünce Tiyatrosu oyunları, konuşulanı değil de düşü nüleni ön plana alıyor. Olaylar sah nede geçiyor, ama oyuncular konuş muyorlar. düşünceleri onlar adına,
spikerler tarafından seyirciye ulaştı rılıyor. Böyiece insanın çevresine kar şı takındığı “düşüncelerine zıt' dav ranışı da aynı anda seyirciye ulaştı rılıyor.
“İçimizde ayn, dışımızda ayrı ya şıyoruz. Bu zıtlığı vereyim dedim. Yaptım da. Nisan 1957’de İTl) Tiyat- rosu’nda sahnelendi ve büyük başa rı kazandı. Sonra SBE' Arı Sanal Topluluğu oynadı. Fakat öğrenci olayları filan derken kaldı” diyor
A fif Yesari.
67 yaşındaki hayat dolu bir insan olan Afif Yesari, diğer adıyla Muzaf
fer Ulukaya, bir başka adıyla izzet Günkaya yazarlığı hep ciddiye almış,
oyunculuk, dansörlük (Türkiye’nin ilk stepçilerinden), dublaj sanatçılı ğı, reklam spikerliği, radyo program yapımcılığı, kendi deyişiyle “sünger
avcılığı ve seyyar köftecilik hariç” her
işi denemiş. Şimdilerde BabIali’ye ait anılarını kaleme alıyor.
Kitabının adı belli, am a takm a is mi... Bilmiyorum!