• Sonuç bulunamadı

Hüseyin Subaşı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hüseyin Subaşı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ l

a r i h t e n

Y A P R A K L A R

1

Hüsrev Subaşı

Dördüncü Muradın gözlerîle karşılaşın­

ca basma geleceği anlamışti, Çavuş

Basının basma kılıcını vurarak...

İdamı için ferm an çıkanlara cellâdların ilk sözleri şu olurdu:

— Bre abdest a l!...

M ahkûm lar hemen oracıkta, bazan Osmanlı İm paratorluğu tahtının dibinde ve padişahın gözleri önünde, bazan d a ıs­ sız bir köşede ya boğdurulur, yahud boğazlanırdı. Osmanlı tarihinde padişah ad ın a: — Bre abdest a l!

D iyenler çok olmuştu. F akat bu söz p ad işah lara iki defa söylenm iştir. Birincisi İkinci Osmana, İkincisi de Dördüncü M u­ rad a...

İkinci Osman ihtilâle kurban g itti; Dördüncü M urad ise bir gün, bir ihtilâl zam anında, eniştesi R eceb Paşa tarafın­ dan harem den çıkarılm ış:

— Padişahım , abdest a l! D iye tehdid edilm işti.

İhtilâl, padişahı öldürecek k ad ar alev ­ lenmemiş, sönmüştü. Çok geçm eden Dör­ düncü M urad da Sadrıazam R eceb P aşa­ yı ansızın saraya çağırtm ış; görür gör­ m ez:

— Gel beri, topal zo rb ab aşı!... D iye bağırm ıştı. R eceb P aşa günah­ sız olduğunu ispata kalkışırken de şöyle gürlem işti:

— Bre kâfir, abdest a l!...

Zülüflü b altacılar hem en üşüşüp «kârın ı tam am ettiler.» Onunla birlikte saraya k ad ar gelm iş olan Yeniçeri ve Si­ pahi zo rbaları vezirin ölüsünün saray k a ­ pısına atıld ığın ı görünce dağılıverdiler. Dördüncü M urad onlardan bir kaçını buldurdu. Bulunm ıyanların arasında R e­ ceb Paşanın m ataracısı, yırtıcı, kırıcı ve acar bir adam olan Hüsrev de vardı. P a­ dişah onu hem en hem en bütün zorba ih­ tilâllerinde görm üştü; Hafız Paşanın, sevgili ve gene silâhtarı Musa Çelebinin idam larında H üsrevin de günahı olduğu­ na şüphe etm iyordu.

A radan h aftalar, aylar, seneler geçm iş­ ti. Dördüncü M urad y e r ye r çatlam ış ve yam ılm ış olan devlet binasını dehşet ve kan üzerinde yükseltiyo r gibiydi. Dördün­ cü M urad 1638 senesi haziranında Bağ- dad üzerine gidiyordu, yo llard a ad alet nam ına kelle uçuruyor, kan döküyordu. K onyada fazlaca kaldı.

R eceb Paşanın eski m ataracısı şimdi Yeniçeri ocağının çorbacılarındandı. A r­ tık «H üsrev Subaşı» d iye an ılıyo r; göze çarpıyordu. L âkin ordunun büyük k a la ­ balığı arasında o zam ana k ad ar padişahın gözüne çarpm ış değildi.

Dördüncü M urad Istanbulda vakit v a ­ kit kılık değiştirir, gündüz v eya gece kol gezm eye ç ık ar; kendi em irlerine aykırı hareket edenleri sokak ortasında idam ettirirdi.

K onyada iken de böyle yaptı. O rdugâ­ hının etrafına, hatta biraz uzaklarına k a ­ d ar gitti. Bu sırad a Hüsrev Subaşı bir ar- kad aşile birlikte o civarda bulunuyordu. Dördüncü M urad onu görür görm ez tanı­ d ı; hemen bir şey söylem edi; çünkü ken­ disini tanıtm ak istem iyordu; lâkin kon­ duğu yere döndüğü zam an yap acağ ı ilk işin, bu eski zorbanın idam ını em retm ek olduğuna karar v erd i:

Hüsrev Subaşı da padişahtan daha az gören bir adam değildi, onun çatık k aşla­ rının altın d aki yalın çelik bakışlar, o sıy­ rılm ış kılıcın korkunç ağzını hemen tan ı­ m ıştı; hatta verilecek idam ferm anını da

Yazan:

KABİRCAN KAFLI

şim diden okumuş gibiydi. Nitekim biraz sonra bir çavuş g eld i:

— Seni Bektaş A ğ a çağırıyo r! Dedi.

Hüsrev Subaşı o an d a Dördüncü Mu­ radın korkunç bakışlarını' h atırlad ı; ken­ disinin idam ferm a­ nının çıkm ış olması hiç de uzak bir ih­ tim al değildi. Y eni- çeri kethüdası B ek­ taş A ğanın böyle bir em ri en kısa zam anda yerine getirm ek isteyeceğin­ de şüphe edilem ezdi. Bununla b era­ ber zayıf d a olsa üm idi vardı. Hemen atı­ na binip de ıssız kırlara, sonra d ağlara çekilm ek istem iyordu. Eğer kötü şüphele­ rinin hakikat olduğunu görürse kurtuluş için herşeyi göze alacaktı. Bu m aksadla kaftanının altın a v s koltuğuna büyücek bir «sald ırm a» yerleştirdi. En yakın, en vefalı yo ld aşların a vaziyeti anlattı. On­ lardan bir k açı:

— G ilm iyesin!

D ediler. L âkin H üsrev Subaşı ald ırm a­ d ı; gitm ezse «asi» adını peşin olarak k a­ bul etm iş olacağını söyledi. Y alnız, eğer ihtiyaç d uyarsa kendisine yardım etm ele­ rini istedi. Hepsi d e:»

— H ay h ay... Cevabını verdiler.

Hüsrev Subaşı hiçbir şüphesi yokm uş gibi, ağ ır ad ım larla, her zam anki serbest ve heybetli yürüyüşile B ektaş A ğanın ç a ­ dırına yollandı. İçeri girer girm ez etrafa göz a ttı; kethüda çavuşlarım orada top­ lanm ış buldu. Gür bir ses çadırı doldur­ d u :

— Selâm ün aley k ü m !...

Bu, selâm olm aktan ziyad e çavuşların kendisi hakkm daki niyetlerini iskandil et- m iye yarayo rd u . Bu söz ayni tonda akis­ ler bulursa h av a iyi, bulm azsa yıld ırım lı dem ekti. H üsrev Subaşı bu sayede kurtu­ luş çarelerine tam vaktin d e baş vurm ak imkânını elde edecekti.

Çavuşların çoğu susm uşlardı; asık yüz­ lerinde sıyrılm ış bir kılıcın, yağlanm ış bir urganın soğukluğu esiyordu. Y alnız bir iki tanesi ayni soğuklukta bir sesle:

— V e aleyküm üsselâm !.. Dediler.

Başçavuşun p alab ıy ık ları neredeyse k ım ıld a y ac a k tı:

— Bre vurun, ko m an !...

D iye h aykıracaktı. H üsrev Subaşı o andan sonra işin pek sarpa saracağını b iliyo rdu; yalın kılıç hücum a hazır duran çavuşlar davranm adan dışarı fırlam ak ge­ rekti. Birdenbire elini koltuğunun altına attı; enli ve p arlak sald ırm ayı sıyırm asile başçavuşa vurm ası bir o ld u ; çavuşlar şa­ şırd ılar; H üsrev Subaşı p erd eye doğru koştu; açık h av ay a çıktı. Y o ld aşları zaten bunu bekled ikleri için at hazırlam ışlardı.

— Bre tutun, vurun!

Yeniçeri kethüdasının çadırından dışa­ rıya fırlayan lar etraftaki renk renk elbi­ seli asker k alab alığ ı arasında, b ö yle b a­ ğ ırarak koşuyorlardı.

Lâkin H üsrev Subaşı bir sıçrayışta atına binmiş, çoktan karşıki çıplak dağların y o ­ lunu tutmuştu. A rdından koşanlar çok geçm eden gecenin karan lığın d a yollarını şaşırdılar ve hiç bir şey ya p am ıyarak dön­ düler.

İm paratorluğun kanunları ancak y a k a ­ lan an lara ceza vereb iliyo rd u ; kaçab ilen ­ lerin kurtulduklarına, tarih sahifeİeritıde, sık sık raslanır. H üsrev Subaşı da bu talihli insanlardan biridir.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Evde bakım hizmetlerinin tanımı ve tarihi gelişimi, Evde bakım hizmeti sunan kurum ve kuruluşlar, Evde bakım hizmeti kapsamında verilen hizmetler, Evde bakım

Kaz› alanlar›nda en s›k elde edilen hayvan kal›nt›lar›, kemik, boynuz, d›fl iskelet, tüy, post, pul ve yumurta ka- bu¤u gibi, kalsiyum ya da keratin içe-

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Osman Gürün, Türki- ye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 93.yılı gibi anlamlı bir günde ye- rel tohum, ulusal güç sloganıyla

Aritmetik ortalamaları 15 olan 12 tane sayıya hangi sayı eklenirse aritmetik ortalamalarının 19 olabileceğini

İrem biriktirdiği 30 TL'nin 'ine masal kitabı, kalanına da kendisine bir

daha önceden inceledi¼ gimiz de¼ gi¸ skenlerine ay¬rma yöntemi ile nas¬l elde edilece¼ gini ve.. …ziksel

I- r=0 m ile r=3 m aralığında elektrik alanın şiddeti en büyüktür ve yönü + r yönündedir. V- r=5 m ile r=7 m aralığında elektrik alanın şiddeti en büyüktür ve yönü

Apartımanlar katındaki banyo, mutfak, çamaşırlık ve kat- larda bilûmum lavabolar için 1.000 litrelik su istiap edecek bü- yüklükte Serpantinli bir Boylar vazedilerek