Önümüzdeki yüz y›l, bilim yaflam›m›za ne tür yenilikler getirecek? Yaz tatilimiz için Mars kolo-nilerinden birini mi seçece¤iz? Zamanda yolculuk edebilecek miyiz? Hastal›k diye bir kavram› dün-ya yüzeyinden silebilecek miyiz? Ya ölüme çare bulabilecek miyiz? fiimdiden heyecanlananlara bafltan söyleyeyim, bu sorulara yan›t bulamaya-caks›n›z bu yaz›da. Sizi bilim ve teknolojinin mey-velerinden nasibini alan bundan yüz y›l sonraki dünyaya ne yaz›k ki götüremeyece¤im. Oysa dün-yada bilim politikas›n› belirleyen pek çok kifli, bi-limin, teknolojinin ne yönde ilerleyece¤ini bilmek için neler vermezdi. Böylece kaynaklar› o alanla-ra yönlendirmek; bilim ve teknolojide lider konu-muna geçmek hiç de zor olmazd›. Kuflkusuz bu-nu ekonomik alanda da liderlik izlerdi. Bugün bil-di¤imiz tek bir fley var: bilimin, teknolojinin nas›l bir gelece¤e sahip oldu¤unu söylemek olas› de-¤il. Bu, bilimin fal›na bakmak gibi bir fley. Öngö-rülerinizden baz›lar› rastlant› sonucu tutarsa flansl›s›n›z demektir, birço¤uysa yaln›zca söy-lenmifl söz olarak kalacakt›r; çünkü bilim öngörülemez bir do¤aya sahip.
Sir John Meurig Thomas'›n Lond-ra'n›n bat›s›nda Reading'de Ulusal Bi-lim Haftas› kapsam›nda verdi¤i semi-nere giderken, ben de bilimin gelece-gine dair birtak›m öngörüler dinleme-yi bekliyordum. ‹ngiliz bilim adamlar›-n› temsil eden Royal Society adl› ve yüzlerce y›ll›k gelene¤e sahip kurulu-flun baflkanl›¤›n› yapm›fl bu sayg›de¤er bilim adam›n›n elbette bilimin, teknolo-jinin gelece¤ine yönelik söyleyecek bir çift sözü vard›r diye düflünüyordum. Bek-ledi¤imin aksine Sir Thomas, gelecekten de-¤il geçmisten bahsetti.
"Havadan a¤›r uçan makineler yapmak im-kans›zd›r." Bu cümleyi 1885 y›l›nda termodina-mi¤in ikinci yasas›n› tan›mlayan ve Kelvin s›cak-l›k ölçü birimini öneren Lord Kelvin söylemifl. Da-ha yak›n bir zamanda, 1920 y›l›ndaysa, ünlü po-püler bilim dergisi Scientific Americaneditörleri de “Son yetmiflbefl y›ldaki geliflmenin iflaret etti-¤i gelecek" bafll›kl› yaz›lar›nda yine ayn› alanda bir öngörüde bulunmufllar: "Hava yolculu¤u ikiye ayr›lacak: hava gemileri uzun mesafe ve okyanu-safl›r› yolculuklar için kullan›lacakken, uçaklar daha k›sa mesafelerde kullan›lan standart maki-neler olarak yer alacak. Uçaklara buharl› makine-ler üretmek için yap›lan deneysel çal›flmalar öyle umut vaadeden sonuçlar verdi ki, çok büyük ola-s›l›kla, birkaç y›l içinde büyük makinelere uyar-lanm›fl buhar türbinleri yayg›n olarak kullan›la-cak." Zaman her iki öngörüyü de çürüttü.
Listede daha pek çok ünlü bilim adam› ve ma-tematikçi var. 1956 y›l›nda ünlü mama-tematikçi John von Newmann "Önümüzdeki 20-30 y›l için-de enerji, t›pk› hava gibi bedava olabilir" diye bir öngörüde bulunmufl. Neyse ki 'olacak' sözcü¤ü
yi o yönde destekleyebilirdi. Komisyonun raporu gerçekten de akla yatk›n tavsiyelerde bulunuyor-du. Sözgelimi tar›m alan›ndaki çal›flmalara yat›r›m yap›lmas› gerekti¤ini ileri sürüyordu. Ancak Sir Thomas, komisyonun neyi öngördü¤üne de¤il, ne-yi gözden kaç›rd›¤›na dikkat çekiyor. ‹flte Roose-velt'in kurdu¤u komisyonun gözünden kaçanlar: fisyon, füzyon ve nükleer enerji; radar; lazer; tran-sistör; tomografi, MR görüntüleme; kiflisel bilgisa-yarlar, ‹nternet; CD-ROM; jet uçaklar, uzay araçla-r›, roketler; faks makineleri, cep telefonlar›; anti-biyotikler; biyoteknoloji, genetik parmakizi, mole-küler genetik; do¤um kontrol hap›; organ nakli. Bunlardan baz›lar›, sözgelimi antibiyotikler, ko-misyonun raporundan yaln›zca birkaç y›l sonra in-san yaflam›n› belirgin biçimde de¤ifltirmeye baflla-m›flt›; cep telefonlar› ve ‹nternet’in günlük yaflam›-m›zdaki yeri ne yaz›k ki komisyonun akl›ndan geç-memiflti, ‹nternet’in bugün oynayaca¤› rolü bun-dan 10-12 y›l önce bile kimse tahmin edemezdi. O halde bilimin bugüne de¤in nas›l bir geliflim izledi¤ini bilmek, gelece¤i konusunda kesin öngörülerde bulunabilece¤imiz anlam›na gelmiyor. Bunun nedeni, bilmin ne yönde geliflece¤ini etkileyen pek çok unsurun olmas›. Politik, sosyal, ticari ve askeri gereksinimlerin de¤iflmesinin yan›s›ra her gün yeni alet-edevat ve teknikler, bilim adamlar›n›n kullan›m›na sunulu-yor. Ama bunlar›n d›fl›nda, flans›n yad›r-ganamaz bir rolü var. Penisilini ele ala-l›m. Flemming, iki haftal›k tatilden dön-dü¤ünde laboratuvar›nda b›rakt›¤› petri kutusunda bakterilerin oldu¤unu farketmifl-ti. Watson ve Crick'in DNA'n›n yap›s›n› keflfi, yo¤un çal›flman›n yan›s›ra do¤ru zamanda do¤-ru yerde bulunmalar›na ba¤l›yd›. Gittikleri bir ye-mek davetinde, DNA'n›n kimyas›yla u¤raflan Co-lumbia Üniversitesi'nden Erwin Chargaff ile karfl›-laflmalar›, bulmacan›n son parças›n› tamamlama-lar›na yard›mc› olacak bir bilgi sunmufltu. Erwin, onlar›n dikkatlerini DNA'y› oluflturan adenin ve ti-min ile sitozin ve guanin adl› nükleotidlerin say›-lar›n›n eflit oldu¤unu gösteren bir makalesine çek-ti. Bu bilgi sayesinde Watson ve Crick, önünde poz verdikleri ünlü DNA modelini yapabilmifllerdi. E¤er Erwin ile karfl›laflmasalard› kimbilir kim, ne zaman DNA'n›n yap›s›n› aç›klayabilirdi?
fians›n oynad›¤› rol ve insan yarat›c›l›¤›, bili-min yar›n ne tür bir geliflim izleyece¤ini tahbili-min etmemizi önlüyor. O halde öngörülerde aç›k kap› b›rakmakta da yarar var. Bu etken, geçti¤imiz haftalarda “herfleyin kuram›n›n” bulunamayaca-¤›n›, çünkü 'herfley' gibi sonsuz say›daki olgunun bir kuram gibi s›n›rl› bir olguyla tan›mlanabilece-¤ine inanmad›¤›n› aç›klayan, dünyan›n yaflayan en ünlü fizikçisi Hawking'in gelecekte hakl› ç›k›p ç›kmayaca¤›n› da merak ettiriyor. Stephen Haw-king bilimin fal›na bakm›yor; belki de pes etti¤i-ni ilan ediyor.
Bilimin Fal›na Bakmak?
yerine 'olabilir' sözcü¤ünü seçmesi, öngörünün kesinli¤ini biraz yumuflatm›fl. Oysa ayn› y›l astro-nom Sir Richard Wooley tam bir kesinlikle flunu söylemifl: "Uzayda yolculuk mutlak bir z›rval›k-t›r". Yine ayn› y›l, Nobel ödülü sahibi Sir G.P. Thomson ayn› konuda bir öngörüde bulunmufl: "Uzay yolculu¤u olas›l›¤› bugünlerde bilim adam-lar›ndan çok okul çocuklar›na cazip geliyor." Bu iki cümle sarfedildikten iki y›l sonra Sputnik f›r-lat›ld›, befl y›l sonraysa Gagarin ilk astronot ola-rak tarihe geçti. Ayr›ca t›bba iliflkin bafl›rs›z ön-görüler de var: 1873 y›l›nda Kraliçe Victoria'n›n cerrah› Sir John Erickson flunu söylemifl: "Kar›n bölgesi, gö¤üs ve beyin, ak›ll› ve insanc›l cerra-h›n b›ça¤›na sonsuza dek kapal› olacakt›r".
IBM'den Thomas Watson 1947 y›l›nda "Dün-ya'da belki befl bilgisayar için pazar oldu¤unu dü-flünüyorum," derken, 1949 y›l›nda Popular Mec-hanics adl› dergi, gelece¤in bilgisayarlar›n›n 15 tondan daha a¤›r olamayaca¤›n› iddia ediyordu (Hakl›yd›lar! Bugün yaln›zca bir kilogram a¤›rl›-¤›nda bilgisayarlar var). Bahsetti¤im tüm bu ön-görüler, alanlar›nda uzman kiflilerce yap›lm›fl. Bilginin ne yönde kullan›labilece¤ini tahmin ede-bilecek birileri varsa, bu kiflileri sayabiliriz. An-cak hepsi de yan›lm›fl.
Sir Thomas, Reading'de verdi¤i seminerde Baflkan Roosevelt'in 1937'de Amerikan Hüküme-ti'ne tavsiyede bulunmak üzere oluflturdu¤u bir ko-misyondan bahsetti. E¤er bilimsel alanda kaydade-¤er bilgiye sahip insanlar›n oluflturdu¤u bu komis-yon, bilimin hangi alanlar›ndaki araflt›rmalar›n ge-lecek vaadetti¤i konusunda fikir birli¤ine varabilir-se, Amerikan hükümeti de teknolojiyi ve
endüstri-Londra’dan Mektup
D
i
d
e
m
C
r
o
s
b
y
98 May›s 2003 B‹L‹MveTEKN‹K