• Sonuç bulunamadı

Arapçada Zaman Kalıpları: Kullanım Alanları ve Türkçedeki Zamanlarla Karşılaştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Arapçada Zaman Kalıpları: Kullanım Alanları ve Türkçedeki Zamanlarla Karşılaştırılması"

Copied!
301
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Arapçada Zaman Kalıpları:

Kullanım Alanları ve Türkçedeki Zamanlarla Karşılaştırılması

The Forms of the Time in Arabic: Their Places in Use and Comparison with the Times in Turkish

Prof. Dr. Mehmet Ali ŞİMŞEK

Elektronik Kitap | 2021

Oku Okut Yayınları www.okuokut.org

(3)
(4)

larla Karşılaştırılması

Book Title in English: The Forms of the Time in Arabic: Their Places in Use and Comparison with the Times in Turkish

Yazar | Author: Prof. Dr. Mehmet Ali ŞİMŞEK ORCID: 0000-0002-6085-7036

Yayınevi | Publisher: Oku Okut Yayınları | Oku Okut Publishing Sertifika No | Certificate Number: 49846

Yayın No | Publication Number: 2

Arapça Dil Araştırmaları Dizisi: | The Series of Arabic Language: 1 Dizi Editör | Series Editor: Dr. Zeynep Arkan

ORCID: 0000-0003-0534-186X ISBN: 978-605-74416-1-4

Yayım Tarihi | Publication Date: Haziran | June 2021 Yayın Türü | Publication Type: Kitap | Book Yayımlandığı Ortam | Publishing Format: PDF Yayın Dili | Language: Türkçe | Turkish Sayfa Sayısı | Pages: 299

Erişim Hakkı | Access Right: Açık Erişim | Open Access Lisans Türü | License: CC-BY-NC

Telif Hakkı | Copyright: Mehmet Ali Şimşek Erişim | Access: https://yayin.okuokut.org

Etik Beyan | Statement of Publication Ethics: Bu kitap, Mehmet Ali Şimşek tarafından Cumhuriyet Üniversitesi῾nde Dr. Selahattin Yılmaz’ın danışmanlığında 1997 yılında ta- mamlanan Arapçada Zaman Kalıpları: Kullanım Alanları ve Türkçedeki Zamanlarla Karşılaş- tırılması” başlıklı yüksek lisans tezinin gözden geçirilmiş hâlidir. This book is the revised version of the master's thesis titled “The Forms of the Time in Arabic, Their Places in Use and Comparison with the Times in Turkish”, which was completed in 1997 by Mehmet Ali Şimşek under the supervision of Dr. Selahattin Yılmaz at Cumhuriyet University.

Atıf Bilgisi | Cite as: Mehmet Ali Şimşek, Arapçada Zaman Kalıpları: Kullanım Alanları ve Türkçedeki Zamanlarla Karşılaştırılması. PDF: Oku Okut Yayınları, 2021.

(5)

with the Times in Turkish Author: Prof. Dr. Mehmet Ali Şimşek

ORCID: 0000-0002-6085-7036

Time is a phenomenon interlinked with an act because an act must occur at a specific time. There are three foundational times in all languages. These are past, present, and future.

The time of occurrence for a specific action is indicated in Arabic by the verb because it expresses the time of action. Verbs in Arabic get separated into three forms: the perfect, the imperfect, and the imperative, a version derived from the imperfect. The basis of the time system in Arabic is composed of these three forms.

The perfect indicates the past, the imperfect indicates both the present and the future, and the imperative indicates the future time. These times expressed by verbs are morphological times which the verbs provide independent of any context.

Time can also be expressed with forms other than verbs. These forms are the active participle, the passive participle, the verbal noun, and the infinitive.

Time expressions of these forms occur when used within sentences. This is called syntactical time. Syntactical time can only be understood by looking at the whole sentence. Because the factor that expresses the tense, here, is the fluency of the sentence and the context of it, rather than the forms used. When associated with syntactical time, the perfect can refer to present tense and fu- ture tense. The same goes for the imperfect as well, it may refer to the past tense. The time indicated by the verbs and the other forms -which act as verbs- can be inferred with the knowledge of their either linguistic or situational con- text.

Prepositions especially provide for these tense changes that occur in sen- tences. For example, the imperfect verb used with

ْﻢـَﻟ

and

ﺎﱠﻤَﻟ

indicates the past tense, and the perfect verb used with the conditional preposition

ْنِإ

refers to the future tense. The imperfect verb; except for

ْﻢـَﻟ

and

ﺎﱠﻤَﻟ

, when it comes as meczum or as mansup, refers to past tense, and refers to future tense when it gets used as merfu.

(6)

Therefore, to understand the tense of a sentence in Arabic one must recognize the prepositions in it. Apart from prepositions, which provide linguistic con- text, the expression of time can also be determined by the situation at the mo- ment of utterance. The situational context, which we call hâlî karine, plays a major role in determining the tense expressed by verbs and nouns which get used instead of verbs.

In the first part of our study, The Forms of the Time in Arabic, Their Places in Use and Comparison with the Times in Turkish, occurrences of the morpholog- ical and the syntactical times are observed along with their usage areas.

In the second part, Arabic counterparts of Turkish Forms of time are given and compared. By doing so, it is aimed to make learning and teaching the forms of time, in Turkish and Arabic Languages, easier.

Keywords:

Arabic Language and Rhetoric Arabic Verbs

Verbals

Tense Expressions Turkish Tenses

(7)
(8)

Kullanım Alanları ve Türkçedeki Zamanlarla Karşılaştırılması Zaman, eylemle iç içe olan bir olgudur. Çünkü eylemlerin bir zaman içinde gerçekleşmesi gerekir. Bütün dillerde temel olan üç zaman vardır. Bun- lar: Geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zamandır.

Eylemin gerçekleştiği zaman, Arapçada fiil ile ifade edilir, zira fiiller, eylemin gerçekleştiği zamanı ifade etmek için vardır. Arapçada fiil; mazi, mu- zari ve muzari fiilin bir versiyonu olarak kabul edilen emir fiili olarak üçe ayrı- lır. Bu üç kalıp Arapçada zaman sisteminin temelini oluşturur.

Mazi fiil geçmiş zamanı, muzari fiil şimdiki ve gelecek zamanı, emir fiili ise gelecek zamanı ifade eder. Fiillerin ifade ettiği bu zamanlar, fiillerin hiç bir karine olmaksızın kendi içinde sağladıkları sarfî zamandır.

Zaman, fiil dışında bazı kalıplarla da ifade edilebilir. Bunlar: ism-i fail, ism-i meful, isim fiili ve mastardır. Bu kalıpların zaman ifadesi cümle içinde kullanıldığında ortaya çıkar. Bu ise nahvî zamandır. Nahvî zaman cümleyi bir bütün olarak ele almakla anlaşılır. Çünkü burada zamanı belirleyen faktör, za- man kalıbından çok cümlenin akışı ve cümle içindeki karinelerdir. Bu açıdan yani nahvî zaman açısından bakınca mazi fiil şimdiki ve gelecek zamana delalet edebilir. Aynı şekilde muzari fiil geçmiş zamanı da ifade edebilir. Fiillerin ve fiil dışındaki kalıpların -ki bunlar fiil gibi hüküm görürler- ifade ettikleri zamanlar, cümle içindeki -ister lafzî ister hâlî olsun- karinelerin bilinmesiyle anlaşılır.

Cümle içinde meydana gelen bu zaman değişikliklerini özellikle edatlar sağlar. Örneğin:

ْﻢـَﻟ

ve

ﺎﱠﻤَﻟ

ile kullanılan muzari fiil geçmiş zamana, şart edatı

ْنِإ

ile kullanılan mazi fiil gelecek zamana delalet eder. Muzari fiil;

ْﻢـَﻟ

ve

ﺎﱠﻤَﻟ

dışında meczum ya da mansup olarak gelince gelecek zaman, merfu olarak gelince de geçmiş zaman ifade edebilir.

Dolayısıyla, Arapça bir cümlede zamanın anlaşılabilmesi çoğunlukla edatların bilinmesine bağlıdır. Edatlar -ki bunlar lafzî karinelerdir- dışında za- man ifadesini belirleyen diğer bir karine de sözün söylenme ânındaki durum- dur. Hâlî karine olarak adlandırdığımız bu karine, fiil ve fiilimsilerin (fiil mana- sında kullanılabilen isimlerin) ifade ettiği zamanın belirlenmesinde büyük rol oynar.

İki bölümden oluşan “Arapçada Zaman Kalıpları, Kullanım Alanları ve Türkçedeki Zamanlarla Karşılaştırılması” adlı çalışmamızın birinci bölümünde

(9)

İkinci bölümde ise Türkçe zaman kalıplarının Arapça karşılıkları veril- miş ve karşılaştırılması yapılmıştır. Böylece zaman ifadelerinin Arapça ve Türkçe açısından öğrenim ve öğretiminin kolaylaştırılması amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler:

Arap Dili ve Belagati Arapça Fiiller Fiilimsiler Zaman İfadesi Türkçe Kipler

(10)

Kozan doğumlu olan yazar ilk ve orta eğitimini Adana’da ve lise eğitimini ise Antalya Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Li- sesi῾nde tamamladı (1989). 1994 yılında Gazi Üniversitesi Gazi Eği- tim Fakültesi Yabancı Diller Bö- lümü Arapça Eğitimi bölümün- den mezun oldu. 1997 yılında Si- vas Cumhuriyet Üniversitesi’nde

“Arapçada Zaman Kalıpları, Kul- lanım Alanları ve Türkçedeki Za- manlarla Karşılaştırılması” baş- lıklı teziyle yüksek lisansını, 2000 yılında Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde “Arap Dilinde Çok Anlamlılık ve Karine İlişkisi”

başlıklı teziyle doktorasını ta- mamladı. 2007 yılında doçent ve 2013 yılında profesör oldu. Hâlen Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde görev yap- maktadır. Evli ve 5 çocuk babası- dır.

Born in Kozan, the author com- pleted his primary and secondary education in Adana and his high school education in Antalya Ana- tolian Hotel Management and Tourism Vocational High School (1989). In 1994, he graduated from Gazi University, Gazi Educa- tion Faculty, Department of For- eign Languages, Department of Arabic Education. He completed his master's degree with his the- sis titled “The Forms of the Time in Arabic, Their Places in Use and Comparison with the Times in Turkish” at Sivas Cumhuriyet University in 1997, and his doc- torate with the thesis titled “The Relationship Between Polysemy and Linguistic and Situational Context in Arabic Language” at Konya Necmettin Erbakan Uni- versity in 2000. He became an as- sociate professor in 2007 and a professor in 2013. He is still work- ing at Sivas Cumhuriyet Univer- sity Faculty of Theology. He is married and has 5 children.

ORCID: 0000-0002-6085-7036 E-Posta: malisimsek@okuokut.org

(11)
(12)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... 5

GİRİŞ ... 9

BİRİNCİ BÖLÜM ARAPÇADA ZAMAN KALIPLARI VE KULLANIM ALANLARI 1. Mazi Fiil ... 15

1.1. Tanımı ... 15

1.2. İfade Ettiği Zamanlar ... 16

1.2.1. Geçmiş Zaman ... 17

1.2.2. Gelecek Zaman ... 52

1.2.3. Şimdiki Zaman... 72

1.2.4. Süreklilik ... 81

1.3. Mazi Fiilin Geçmiş ve Gelecek Zamanın Her İkisini de İfade Edebileceği Durumlar ... 84

1.3.1. َﻤﱠﻠُﻛ ﺎ ile Kullanımı ... 85

1.3.2. ُﺚْﯿَﺣ ile Kullanımı ... 85

1.3.3. Tahdid Edatları ile Kullanımı ... 86

1.3.4. Tesviye Hemzesi ile Kullanımı ... 86

1.3.5. Sıfat ve Sıla Cümlesinde Kullanımı ... 88

1.4. Mazi Fiilin Atfedilmesi ... 89

2. Muzari Fiil ... 92

2.1. Tanımı ... 92

2.2. İfade Ettiği Zamanlar ... 93

2.2.1. Şimdiki Zaman... 94

2.2.2. Gelecek Zaman ... 106

2.2.3. Süreklilik ... 157

2.2.4. Geçmiş Zaman ... 160

2.3. Muzari Fiilin Atfedilmesi ... 177

(13)

3. Emir Fiili ... 180

3.1. Tanımı ... 180

3.2. İfade Ettiği Zamanlar ... 180

3.2.1. Gelecek Zaman ... 181

3.2.2. Süreklilik ... 182

3.2.3. Geçmiş Zaman ... 184

3.2.4. Mutlak Zaman ... 185

4. Mastar ... 187

4.1. Tanımı ... 187

4.2. İfade Ettiği Zamanlar ... 188

4.2.1. Şimdiki Zaman... 190

4.2.2. Gelecek Zaman ... 192

4.2.3. Geçmiş Zaman ... 196

5. İsim Fiilleri ... 197

5.1. Tanımı ... 197

5.2. İsim Fiillerinin İfade Ettiği Zamanlar ... 200

5.2.1. Emir Fiil Manasında Geçmiş Zaman, Gelecek Zaman veya Süreklilik İfade Etmesi ... 200

5.2.2. Mazi Fiil Manasında Geçmiş Zaman İfade Etmesi ... 201

5.2.3. Muzari Fiil Manasında Şimdiki Zaman İfade Etmesi ... 202

6. İsm-i Fail ... 204

6.1. Tanımı ... 204

6.2. İsm-i Faillerin İfade Ettiği Zamanlar ... 204

6.2.1. Şimdiki Zaman... 208

6.2.2. Gelecek Zaman ... 213

6.2.3. Geçmiş Zaman ... 216

6.2.4. Süreklilik ... 220

6.3. İsm-i Failin Muzari Fiil Yerine Kullanıldığı Yerler ... 222

6.4. İsm-i Failin Atfı ... 224

6.5. Mübâlağalı İsm-İ Fail ... 225

(14)

7. İsm-i Meful ... 227

7.1. Tanımı ... 227

7.2. İsm-i Meful’un İfade Ettiği Zamanlar ... 227

8. Sıfat-ı Müşebbehe ... 232

8.1. Tanımı ... 232

8.2. Sıfat-ı Müşebbehe’nin İfade Ettiği Zamanlar ... 232

9. İsm-i Tafdil ... 235

9.1. Tanımı ... 235

9.2. İfade Ettiği Zamanlar ... 237

10. İsim Cümlesi (Mübteda-Haber) ... 238

İKİNCİ BÖLÜM TÜRKÇEDE ZAMAN KİPLERİ VE BUNLARIN ARAPÇADA İFADE EDİLİŞ BİÇİMLERİ 1. Yalın Zaman Kipleri ... 243

1.1. Geniş Zaman Kipi ... 243

1.2. Şimdiki Zaman Kipi ... 246

1.3. Görülen Geçmiş Zaman (Di'li Geçmiş Zaman) Kipi ... 249

1.4. Öğrenilen Geçmiş Zaman (Miş'li Geçmiş Zaman) Kipi ... 252

1.5. Gelecek Zaman Kipi ... 256

1.6. Emir Kipi ... 257

1.7. Şart (Dilek-Şart) Kipi ... 258

1.8. İstek Kipi... 260

1.9. Gereklik Kipi ... 261

2. Birleşik Zaman Kipleri ... 263

2.1. Hikâye Kipi ... 263

2.2. Rivâyet Kipi ... 266

2.3. Şart Kipi ... 270

(15)

3. Katmerli Birleşik Zaman Kipleri... 272

3.1. Hikâyenin Şart Kipi ... 272

3.2. Rivâyetin Şart Kipi ... 273

4. İsim Fiili ... 276

SONUÇ ... 279

KAYNAKÇA ... 281

DİZİN ... 287

(16)

ÖNSÖZ

Mazi, muzari ve emir olarak üç bölüme ayrılan fiil ve isim olduğu halde çoğu kullanımlarında fiil gibi hüküm gören mastar ve sıfatlar (ism-i fail, ism-i meful, sıfat-ı müşebbehe ve ism-i tafdil) Arapçada zaman anlatımı- nın temelini oluştururlar. Kalıp olarak ele aldığımız bu fiil ve sıfatların kulla- nım alanlarına göre değişen zaman farklılıklarını anlamak, Arapça öğrenim ve öğretiminde çok yararlı olacaktır. Bu sebeple, “Arapçada Fiil Zamanları”

olarak düşündüğümüz çalışmamızı çok daha geniş bir alana yayarak “Arap- çada Zaman Kalıpları, Kullanım Alanları ve Türkçedeki Zamanlarla Karşılaştırıl- ması” şeklinde değiştirmeyi uygun gördük. Araştırmaya başladıktan sonra elimize geçen Arapçada zamanlar ile ilgili iki çalışma, konuyu daha geniş bir alana yaymamızın ne kadar da gerekli ve isabetli olduğunu göstermiştir. Ül- kemizde, bu alanda yapılan ilk çalışmalar olarak da kabul edebileceğimiz Doç.

Dr. Reşit Özbalıkçı'nın “Arap Dilinde Zamanlar Açısından Fiiller” (1996) ve Doç.

Dr. Vecdi Akyüz'ün “Arapça’da Fiil Zamanları” (1996) adlı kitapları bu alanda öne çıkmış eserlerdir. Bununla birlikte bu çalışmalarda, zaman açısından sa- dece fiiller incelenmiş, bu kapsamda en az fiil kadar önemli olan ism-i fail, ism-i meful ve mastara değinilmemiştir. Bu konuda vurgulanması gereken bir başka eser Hasan Akdağ tarafından yazılan “Arap Dilinde Fiiller” (1994) adlı çalışmadır. Bu kitapta fiillerin sarfî yönü ele alınmış, eserin sonunda Türkçe zamanlara Arapça karşılık verilmiş ve karşılaştırması yapılmıştır, ancak diğer eserlerde olduğu gibi fiillerin kullanım alanlarına ve diğer fiilimsilere deği- nilmemiştir.

(17)

Bu bağlamda, özellikle kullanım alanları üzerinde yoğunlaştığımız bu çalışmamızda, mazi, muzari ve emir fiillerine olduğu kadar, fiilimsilerden ka- bul ettiğimiz mastar, ism-i fail, ism-i meful, isim fiili, sıfat-ı müşebbehe, ism- i tafdil ve incelenmesini gerekli gördüğümüz isim cümlesine yeterince önem verdiğimiz kanaatindeyiz.

İki bölümden oluşan araştırmamızın birinci bölümünde, Arapça ön plana çıkarılıp Arapçada zaman kalıpları, kullanım alanları ile birlikte ele alınmıştır. Bu çerçevede hemen hemen her kalıp için geçmiş zaman, gelecek zaman, şimdiki zaman ve süreklilik başlıkları konmuş ve hangi durumlarda hangi zamanları ifade edeceği açıklanmaya çalışılmıştır. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için mümkün olduğunca ayrıntılı zaman tasniflerine gidilmiş- tir.

İkinci bölümde ise Türkçe ön plana çıkarılmış ve Türkçe zaman tas- nifine odaklanılarak Arapça karşılıkları verilmiş ve karşılaştırılması yapıl- mıştır. Böylece, hem Arapça hem de Türkçe zaman sistemini oluşturan kalıp- ların kullanımlarının kolaylaştırılması amaçlanmıştır.

Çalışmamızda, Arapça örnek cümleler verilirken mümkün olduğu ka- dar kullanımı yaygın olmayan kelimelerden kaçınılmaya çalışılmıştır. Sunu- lan örneklerin kaynak kitaplarda yer alan örnekler olmasına gayret edilmiş- tir.

Bu kapsamda örnek olarak verilen ayetlerin daha kolay bulunabil- mesi amacıyla sure isimlerinin yanında sure numaraları da verilmiştir. Kay- naklar, dipnotlarda ilk geçtiği yerde ayrıntılı olarak yazılmıştır. Takip eden

(18)

dipnotlarda yazarın soyadı veya meşhur ismi zikredilip kısaltma yoluna gi- dilmiştir. Dipnotlarda eserler, müelliflerin ölüm tarihleri dikkate alınarak sı- ralanmıştır.

Bu kitap, 1997 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi‘nde yaptığımız

“Arapçada Zaman Kalıpları Kullanım Alanları ve Türkçedeki Zamanlarla Karşılaştı- rılması” başlıklı yüksek lisans tezimize dayanmaktadır. Bu konuyu çalışmamı tavsiye eden ve bitimine kadar teşvik ve yardımlarını esirgemeyen danışma- nım Yard. Doç. Dr. Selahattin YILMAZ hocama, kaynak sağlanmasında yar- dımcı olan Prof. Dr. Galip YAVUZ hocama ve müspet eleştirileriyle bu araş- tırmanın ortaya çıkmasında çok büyük katkıları bulunan Prof. Dr. Zekeriya PAK hocama ve de zaman zaman çeşitli desteklerini gördüğüm diğer hocala- rıma, arkadaşlarıma, eşime ve çocuklarıma en kalbî şükranlarımı ve minnet- lerimi sunarım.

Prof. Dr. Mehmet Ali ŞİMŞEK Sivas 2021

(19)
(20)

GİRİŞ KAVRAMSAL ÇERÇEVE

“Arapçada Zaman Kalıpları, Kullanım Alanları ve Türkçedeki Zamanlarla Karşılaştırılması” adlı çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Arapçada zaman kalıpları, kullanım alanlarıyla birlikte ele alınmış ve örnek- lerin tercümeleri hemen yanı başında parantez içinde yazılmıştır. İkinci bö- lümde ise, Türkçedeki zaman kiplerine Arapça karşılıkları sunulmuş ve kar- şılaştırılması yapılmıştır.

Arapçada zaman kalıplarının temelini fiil oluşturmaktadır. Çünkü fiil, en kısa yoldan zaman ifadesi sağlamak için vardır. Harfleriyle mastara, vez- niyle zamana delalet eder. Olayın zamanı belirtilmek istenince, sırf eyleme delalet eden mastardan mazi fiil, muzari fiil ve emir fiili (

َﻞَﻌَﻓ ـ ُﻞَﻌْﻔَﯾ ـ ْﻞَﻌْﻓِا

)0F1

şeklinde üç zamandan birini açıkça ifade eden bir fiil siygası oluşturulur.1F2 O halde, zaman açısından fiilin siygası, mazi, muzari ve emir olarak üçe ayrılır.2F3 ez-Zeccâcî (ö. h. 340), el-Cumel fi'n-nahv adlı kitabında fiilleri; mazi fiil, müs-

1 Çalışmamız boyunca, mücerret ve mezid bütün fiil kalıplarına işaret etmek üzere mazi fiil için َﻞَﻌَﻓ, muzari fiil için ُﻞَﻌْﻔَﯾ ve emir fiili için ْﻞَﻌْﻓِا kalıpları kullanılacaktır.

2 Muḥammed b. el-Ḥasen er-Raḍî, Şerḥu'l-Kâfiye fi'n-naḥv (b.y.: el-Mektebetu'l- murṭaḍaviyye li'l-âsâri'l-Ca῾feriyye, ts.), 2/192, 193.

3 Behâuddîn ‘Abdullah b. ‘Aḳîl el-῾Aḳîlî el-Miṣrî el-Ḥamdânî, Şerḥu İbn ‘Aḳîl, thk.

Muḥammed Muḥyiddîn ‘Abdulḥamîd (Beyrut: Dâru'l-fikr, 1974-1979), 1/24;

Muṣṭafâ el-Ġalâyînî, Câmi῾u'd-durûsi'l-῾Arabiyye (Beyrut: el-Mektebetu'l-‘aṣriyye li'ṭ- ṭıbâ‘a ve'n-neşr-ed-Dâru’n-nemûẕeciyye, 1994), 1/33; Aḥmed el-Hâşimî, el- Ḳavâ‘idu’l-esâsiyye li'l-luġati'l-‘Arabiyye (İstanbul: Dersaadet, ts.), 17; Raşîd eş-Şar- ratûnî, Mebâdiu’l-‘Arabiyye (İstanbul: Dersaadet, ts.), 4/10.

(21)

takbel fiil ve dâim olarak adlandırılan hâl fiili olarak üçe ayırmaktadır. Bun- lardan

ِﺲْﻣَأ

(dün) kelimesinin uygun olduğu fiilin mazi,

ًاﺪَﻏ

(yarın) kelimesi- nin uygun olduğu fiilin ise müstakbel olduğunu, hâl fiili ile müstakbel fiil ara- sında ise lafzen bir fark olmadığını, gelecek zamana has kılınmak istenirse başına

َس

veya

َف ْﻮَﺳ

getirildiğini zikretmiştir.4

ًاﺪَﻏ ُمﻮُﻘَﯾ ْوَأ َن ْﻵا ُمﻮُﻘَﯾ ٌﺪْﯾَز

(Zeyd

şimdi ayağa kalkıyor ya da yarın ayağa kalkacak.),

ﻲِّﻠَﺼُﯿَﺳ َو ِﺲْﻣَأ ِﷲ ُﺪْﺒَﻋ ﻰﱠﻠَﺻ ٌﺪْﯾ َز

ًاﺪَﻏ

(Abdullah dün namaz kıldı ve Zeyd yarın namaz kılacak) cümleleri bu

konuya örnek olarak verilebilir.

Ancak, fiil hakkında yapılan yukarıdaki bu değerlendirme, fiilin sarf açısından değerlendirilişidir. ez-Zeccâcî, emir fiilini muzarinin bir kullanım alanı olarak düşünmüş olacak ki, bir fiil çeşidi olarak zikretmemiştir. Nitekim Basrîler (Basra nahiv ekolüne müntesip nahivciler) fiili mazi, muzari ve emir olarak üçe ayırırken, Kûfîler (Kûfe nahiv ekolüne müntesip nahivciler) emir fiilini, muzari fiilin başına

ِل

getirilerek yapılmış ve çok kullanımdan dolayı

ِل

'si düşmüş bir muzari fiil kalıbı olarak görürler ve fiil çeşidinden kabul et- mezler.4F5 Bu çalışmada Basrî tasnif esas alınmış ve fiiller üç bölümde incelen- miştir.

4 Ebu'l-Ḳâsım ‘Abdurraḥmân b. İsḥâḳ ez-Zeccâcî, el-Cumel fi'n-naḥv (Ürdün: Muesse- setu'r-risâle-Dâru'l-emel, 1985), 7, 8; Ayrıca bk. İbrâhîm es-Sâmerâî, el-Fi῾lu zemânuhu ve ebniyetuhu (Beyrut: Muessesetu'r-risâle, 1983), 16.

5 Ḫâlid b. ‘Abdillah el-Ezherî, Şerḥu't-Taṣrîḥ ‘ala't-Tavḍîḥ (b.y.: Dâru'l-fikr, ts.), 1/44.

(22)

Fiil, lafzen yani vezniyle belirli bir zaman ifade eder.6 Bu, sarfî zaman- dır. Fiillerin (mazi, muzari ve emir) sarf vezinleriyle zaman ifade etmesi, sa- dece siyak ilişkileriyle zaman manası içeren sıfattan (ism-i fail, ism-i meful, sıfat-ı müşebbehe ve ism-i tafdil) ayrıldıkları bir özelliğidir.7 Fiiller gibi lafzen bir zaman ifadesi bulunmayan bu sıfat çeşitleri ise, mastar gibi siyak ilişkile- rine girince ve cümle içinde kullanılınca bir zaman ifade ederler. Bu da nahvî zamandır. Konuya biraz daha açıklık getirmek için nahvî ve sarfî zamanı açık- lamak gerekir.

Sarfî zaman, fiilin özelliklerinden olup sadece fiile has bir olgudur.8 Sarf düzeyindeki müfret siyganın işlevi ve vazifesidir.

َﻞَﻌَﻓ

yapısının olayın geçmiş zamanda oluşunu,

ُﻞَﻌْﻔَﯾ

yapısı olayın şimdiki zaman ya da gelecek za- manda oluşunu, yine

ْﻞَﻌْﻓِا

yapısı olayın gelecek zamanda oluşunu göstermek- tedir. Aynı zamanda, sarf açısından fiillerin zaman ifadelerini göstermekte- dir, bir başka deyişle fiillerin ifade ettikleri bu zamanlar, sarfî zamanı oluştu- rur.8F9

6 Ya῾îş b. ῾Alî b. Ya῾îş, Şerḥu'l-Mufaṣṣal (Beyrut-Kahire: ῾Âlemu῾l-kutub-Mektebetu῾l-Mu- tenebbî, ty), 1/22, 23; er-Raḍî, Şerḥu’l-Kâfiye fi’n-naḥv, 1/11.

7 Temmâm Ḥassân, el-Luġatu’l-‘Arabiyye ma‘nâhe ve mebnâhe (Kahire: el-Hey’etu'l- Mıṣrıyyetu'l-‘âmme li'l-kuttâb, 1985), 107.

8 Altûncî-el-Esmer, el-Mu῾cemu'l-mufaṣṣal fî ‘ulûmi'l-luġati el-Elseniyyât (Beyrut: Dâru'l- kutubi'l-῾ilmiyye, 1993), 1/327.

9 Ḥassân, el-Luġatu’l-‘Arabiyye ma‘nâhe ve mebnâhe, 104, 105, 241.

(23)

Nahvî zaman ise cümlenin akışından yani siyaktan anlaşılan zaman- dır10 ki sarf açısından fiil siygasının bir işlevi değildir. Çünkü

َﻞَﻌَﻓ

yapısı siyak içinde gelecek zamana,

ُﻞَﻌْﻔَﯾ

yapısı ise geçmiş zamana delalet edebilir.11 Siyak içinde fiil, mastar ve sıfatın ifade ettiği zaman, nahvî zamandır. Nahvî za- manda zamanın belirlenmesi, lafzî, manevî ve hâlî karinelerin yardımıyla or- taya çıkar.12 Siyak dışında, sarfî olarak

ُﻞَﻌْﻔَﯾ

'nun şimdiki zaman ve gelecek za- mandan her ikisi için de uygun olması gibi birçok manalara gelebilen bir yapı, siyak içindeki lafzî, manevî ve hâlî karinelerin yardımıyla, kendisine nispet edilen manalardan sadece birini ifade eder.13 Bu da lafzî, manevî ve hâlî kari- nelerin cümle içindeki fiil, mastar ya da sıfat çeşitlerinin zamanlarının belir- lenmesindeki rolünü ortaya koymaktadır. Tarihî bilgiler ve akılla idrak edi- lebilen durumlar manevî karinelerden, zaman zarfları, ism-i zamanlar, nevâsıh ve

ـَﺳ ـ َف ْﻮَﺳ ـ ْﻦَﻟ ـ ْنَأ

gibi lafızlar lafzî karinelerden sayılabilir. Hâl karinesi ise kişinin içinde bulunduğu durum, ortam ya da sözün gelişidir, an- cak bilinmesi gereken en önemli şey, en güçlü karinenin tarihî bilgiler yani tarih karinesi olduğudur. Örneğin:

ًﺎﺑﺎَﺘِﻛ ِموﱡﺮﻟا ِﻚِﻠَﻣ ﻰﻟإ ُلﻮُﺳ ﱠﺮﻟا َﺐَﺘَﻛ ْﺪَﻗ

(Peygam- ber, Rum kralına bir mektup yazmıştır.) ifadesinde

ْﺪَﻗ

edatı her ne kadar yakın geçmiş zaman belirtse de, tarih karinesi onu uzak geçmiş zamana çevirir.13F14

10 Ḥassân, el-Luġatu’l-‘Arabiyye ma‘nâhe ve mebnâhe, 104; Altûncî-el-Esmer, el-Mu῾cemu’l- mufaṣṣal fî ‘ulûmi’l-luġati, 1/327.

11 Ḥassân, el-Luġatu’l-‘Arabiyye ma‘nâhe ve mebnâhe, 104.

12 Ḥassân, el-Luġatu’l-‘Arabiyye ma‘nâhe ve mebnâhe, 105, 240.

13 Ḥassân, el-Luġatu’l-‘Arabiyye ma‘nâhe ve mebnâhe, 105, 165, 256.

14 A. Câbir Manṣûr, "Cumletu'l-mâḍî ve'l-ḥâl ve'l-mustaḳbel", Mecelletu Kulliyeti'ş-şerî῾a 6 (Câmi῾atu Baġdâd, 1979), 435, 436.

(24)

Fiil kalıplarını, müfret ve mürekkep olarak ikiye ayırabilmek de mümkündür.

َﻞَﻌَﻓ

ve

ُﻞَﻌْﻔَﯾ

için müfret (yalın) fiil,

َﻞَﻌَﻓ ْﺪَﻗ

ve

ُﻞَﻌْﻔﯾ َف ْﻮَﺳ

gibiler

için mürekkep (bileşik) fiil kalıpları diyebiliriz. Bu cihetten bakılırsa, müfret- mürekkep fiil kalıpları zaman sistemini oluştururlar.14F15

Bu çalışmanın odak noktasını fiiller oluşturmaktadır. Çünkü zaman ifadesi gerçekte fiillerin işlevidir, ancak yukarıda da değinildiği üzere, özel- likle ism-i fail, ism-i meful ve mastar, cümle içinde fiil gibi kullanılabilmek- tedir. Sarfî zaman ifade eden fiil grubuna dâhil olmasa da nahvî zaman ifade eden ism-i fail, ism-i meful ve mastar hatta sıfat-ı müşebbehe ve ism-i tafdil, bazı durumlarda fiile benzemeleri sebebiyle bu konuya dâhil olmuştur. Ben- zer şekilde bu kapsamda değerlendirilen diğer bir kalıp da isim fiilidir. Çünkü isim fiilleri, manasını yansıttıkları fiilin zaman ifadelerini de içerirler.

Bu bilgiler ışığında; ister fiil olsun ister fiil soylu isim olsun bu kalıp- ların tümü geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman başlıkları altında hemen hemen her bölümde ele alınmıştır. Çünkü bütün bu zaman kalıplarının (ism-i tafdil ve sıfat-ı müşebbehe dışındaki mazi, muzari ve emir fiilleri, ism-i fail, ism-i meful ve mastar) hepsi, bütün dillerde temel olan üç zaman (geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman) ifadesini de sağlamaktadır. Bu bağlamda vur- gulanması gereken bir başka husus irap konusudur. Bu konuya zaman ile il- gili olduğu yönüyle ve gerektiği kadar değinilmiştir.

15 Kemâl Bedrî, "Niẓâmu'z-zaman fi'l-luġateyn el-῾Arabiyye ve'l-İnciliziyye fî ḍav'i't- teḳâbuli'l-luġavî", Vaḳâi῾u ta῾lîmi'l-luġati'l-῾Arabiyye li-ġayri'n-nâṭıḳîne bihe 1 (Kuveyt:

Mektebu't-terbiyeti'l-῾Arabî li-duveli'l-Ḫalîc, 1401 h.), 1/158.

(25)

(26)

BİRİNCİ BÖLÜM

ARAPÇADA ZAMAN KALIPLARI VE KULLANIM ALANLARI

1. Mazi Fiil 1.1. Tanımı

Arapçada kelimenin isim, fiil ve harf olarak üç kısma ayrılması gibi, kelimenin bir çeşidi olan fiil de mazi fiil, muzari fiil ve emir fiili olmak üzere üçe ayrılır. Bunlardan mazi fiil, kendi içinde geçmiş zaman ifade eden, so- nuna sakin dişilik te'si ve harekeli fail te'sini kabul edebilme özelliğine sahip bir fiildir.16

ﺎَﮭﯿِﻓ ْتَﺪِﻟُو ﻲِﺘﱠﻟا ِﺔَﯾ ْﺮَﻘْﻟا ﻰﻟإ ُﺔَﺸِﺋَﺎﻋ ْتَﺮَﻓﺎَﺳ

(Ayşe, doğduğu köye yolcu- luk yaptı.),

ُﮫَﺘْﺒَﺘَﻛ ﺎَﻣ ُتْأ َﺮَﻗ

(Yazdığını okudum.) cümleleri bu konuya örnek ola- rak verilebilir.

Bu şekilde örnek olarak verilen cümlelerdeki tüm fiiller, geçmiş za- man ifade etmekte ve mazi fiilin alametlerinden biri olan sakin ya da harekeli te'yi almaktadır. Bununla birlikte bazen

وٌﺮْﻤَﻋ ُﮫَﺒَﺘَﻛ ﺎَﻣ ٌﺪْﯾ َز أ َﺮَﻗ

(Zeyd, Amr'ın yazdığını okudu.) cümlesinde olduğu gibi bu iki alameti de almayabilir, fakat bu iki alameti alma özelliğine sahiptir ve geçmiş zaman manasına gelmekte- dir.

16 er-Raḍî, Şerḥu’l-Kâfiye fi’n-naḥv, 2/224; İbn ‘Aḳîl, Şerḥu İbn ‘Aḳîl, 1/25; el-Ezherî. Şerḥu't- Taṣrîḥ ‘ala't-Tavḍîḥ, 1/45; el-Ġalâyînî, Câmi῾u’d-durûsi’l-῾Arabiyye, 1/33; el-Hâşimî, el- Ḳavâ‘idu’l-esâsiyye li’l-luġati’l-‘Arabiyye, 17, 18; Ḥasan, en-Naḥvu’l-vâfî (Kahire: y.y., ts.), 1/48.

(27)

Mazi fiilin temel işlevi, olayın geçmiş zamanda meydana geldiğini ifade etmektir, ancak, bazı araştırmacılara göre; taaccubtaki

َﻞَﻌْﻓَأ

, zem (yergi) ve medh (övgü) kastedilen

َﺲْﺌِﺑ

ve

َﻢْﻌِﻧ

gibi mazi fiiller zaman ifade etmezler.

Geçmiş zaman ifadesi için aralarına

َنﺎَﻛ

mazi fiili getirilmelidir. Çünkü bun- lar, taaccub inşası içindir.16F17 Bu konular, mazi fiilin şimdiki zaman ifadesi baş- lığı altında incelenecektir.

1.2. İfade Ettiği Zamanlar

Sarf açısından temel işlevi geçmiş zamanda meydana gelmiş bir ey- lemi ifade etmek olan mazi fiil, kullanıldığı yere ve öncesinde ya da sonra- sında aldığı ek ya da karinelere göre geçmiş zaman dışında başka zamanlar da ifade edebilir: Bu konuda

ﻲِّﻘَﺣ ﻲِﻨَﯿِﻄْﻌُﺗ ﻰﱠﺘَﺣ ِﺔَﻨﯾِﺪَﻤْﻟا َﻦِﻣ ُﺖْﺟ َﺮَﺧ َﻻ ِﷲ َو

(Allah'a yemin ederim ki, hakkımı verinceye kadar şehirden çıkmayacağım.),

ْنإ

َﺖْﺳ َرَد

َﺖْﺤَﺠَﻧ

(Çalışırsan, başarırsın/başaracaksın.),

ُﷲ ُﮫَﻤ ِﺣَر

(Allah ona rah-

met etsin.),

َراﱠﺪﻟا َﻚُﺘْﻌِﺑ

(Evi sana satıyorum.) cümleleri ve

ُﺢْﺘَﻔْﻟا َو ِﷲ ُﺮْﺼَﻧ َءﺎَﺟ اَذإ ...

(Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman ...)18,

ًﺎﻤﯿ ِﺣ َر ًارﻮُﻔَﻏ ُﷲ َنﺎَﻛ َو

(Allah

affedici ve bağışlayıcıdır.)18F19 âyetleri örnek olarak verilebilir.

Örneklerden de anlaşılacağı üzere, mazi fiil her zaman geçmiş zaman ifade etmemektedir. Bilakis, bazı durumlarda şimdiki zaman, gelecek zaman ya da süreklilik ifadesi için de kullanılabilmektedir. Bu bölümde, mazi fiilin kullanım alanları ve ifade ettiği zamanlar ele alınmıştır. Bunun yanı sıra,

17 Ḥasan, en-Naḥvu’l-vâfî, 1/51.

18 en-Nasr 110/1.

19 en-Nisâ' 4/96, 100; el-Furkân 25/70; el-Ahzâb 33/5, 50, 59, 73; el-Feth 48/14.

(28)

mazi fiilin geçmiş zaman ifadesi yanında mutlak geçmiş zaman, belirli geçmiş zaman, yakın geçmiş zaman, bitmiş uzak geçmiş zaman, bitmiş yakın geçmiş zaman, konuşma zamanına bitişik geçmiş zaman gibi terimleştirilmiş cihet ifadelerine göre de sınıflandırma yapılmış, kullanım yerleri örneklerle açık- lanmıştır.

1.2.1. Geçmiş Zaman

1.2.1.1. Mutlak Geçmiş Zaman (

ﻂ ﯿِﺴَﺒْﻟا ﻲ ِﺿﺎَﻤْﻟا / ﻖَﻠْﻄُﻤْﻟا ﻲ ِﺿﺎَﻤْﻟا

)

Mutlak geçmiş zamandan kasıt; içinde bulunulan vakitten önceki geçmiş zamandır. Bu zaman, yakın ya da uzak olabilir. Mutlak geçmiş zaman ifadesi, geçmiş zamanın tümünü içerebildiği gibi geçmiş zamanın sadece belli bir bölümüyle de sınırlı kalabilir. Bu şekilde geçmiş zaman içeren cümlelerde, zamandan çok olay ön plandadır. Mutlak ya da basit (zamanı belirsiz) geçmiş zaman ifade eden temel kalıp, yalın olarak kullanılan

َﻞَﻌَﻓ

mazi fiilidir.

َﻞَﻌَﻓ

mazi fiilinin mutlak geçmiş zamanda kullanıldığı yerler şunlardır:

1.2.1.1.1. Yalın Kullanımı

Bu kalıp, tamamlanmış ve bitmiş eylemlerin anlatımında kullanılır.

Bu kapsamda yakın ya da uzak geçmiş zamanda olmuş bir eylem ifade eder, bir başka deyişle mutlak geçmiş zamanın temel kalıbıdır.20 Fiillerin yalın mazi

20 İbn Ya῾îş, Şerḥu’l-Mufaṣṣal, 8/110, 147; J. A. Haywood-H. M. Nahmad, A New Arabic Grammer of the Written Language (London: Lund Humphries, 1970), 100; Ḥasan, en- Naḥvu’l-vâfî, 1/52, 53; İbrâhîm es-Sâmerâî, el-Fi῾lu zemânuhu ve ebniyetuhu, 28; ‘Alî Câbir Manṣûr, "Cumletu'l-mâḍî ve'l-ḥâl ve'l-mustaḳbel". Mecelletu Kulliyyeti'ş-şerî‘a 6 (Câmi‘atu Baġdâd, 1979), 429, 432; Bedrî, “Niẓâmu’z-zaman fi’l-luġateyn”, 160, 163, 164.

(29)

siygası, geçmiş zamanın -özellikle de belirsiz geçmiş zaman durumlarının- anlatıldığı basit (mutlak) geçmiş zamanı ifade eder. Bu kalıbı kullanan konuş- macı, geçmiş zamanı genel bir şekilde kasteder. Çünkü zamandan çok olayda yoğunlaşır. Bu kalıp, konuşma ve yazım üsluplarındaki geçmiş zaman anla- tımlarında temel teşkil eder.21

ُﺾﯾ ِﺮَﻤْﻟا َتﺎَﻣ

(Hasta öldü.) örneğinde hastanın ölümü mutlak bir geçmiş zamanda vukû bulmuştur. Bu zaman, yakın ya da uzak geçmiş bir ânı ifade edebilir. Bu cümlede hastanın ölüm zamanından çok, ölüm olayının kendisi üzerinde yoğunlaşma vardır. Fakat hastanın ölü- münü bekleyen kişilere olay bildirilirken fiil yalın olarak değil,

َﻞَﻌَﻓ ْﺪَﻗ

şek-

linde

ْﺪَﻗ

edatıyla birlikte kullanılarak22 vurgu zaman üzerine kaydırılır ve ola- yın yakın geçmişte olduğu anlatılır:

ُﺾﯾ ِﺮَﻤْﻟا َتﺎَﻣ ْﺪَﻗ

(Hasta ölmüştür.) cümle- sinde, beklenilen ölüm olayının yakın geçmişte gerçekleştiği vurgulanmıştır.

َﻞَﻌَﻓ

kalıbı, olayın geçmişte gerçekleşip, yine birçok kez gerçekleşti-

ğini de ifade eder.23

ُﺮْﺠَﻔْﻟا َﻊَﻠَط َو ُﺲْﻤﱠﺸﻟا ِﺖَﺑُﺮَﻏ

(Güneş(ler) battı ve ay(lar) doğdu.) cümlesi ve benzer şekilde

ـ ﱠﻲَﻨُﺑ ﺎَﯾ ِﷲ َو ـ َﺖْﻠَﻄَﺑ : َلَﺎﻗ ﱠﻢُﺛ ﻰَﻜَﺑ َو ﺎَﮭَﻨَﺴْﺤَﺘْﺳﺎَﻓ

َبﺎَﺧ َو ﻲِﻠَﻣأ

َﻚﯿِﻓ

(Onu beğenir/beğenmiş ve ağlar/ağlamış, sonra -Allah'a ye-

min ederim ki ey oğlum- “Yanlış yaptın. Senin için olan ümitlerim kırıldı, ha- yal kırıklığına uğradım” der/demiş.) cümleleri de geçmiş olayların hikâye üs- lubunda24 ve olayın gerçekleşip, konuşma zamanına kadar da bu hâl üzerinde

21 Manṣûr, "Cumletu'l-mâḍî ve'l-ḥâl ve'l-mustaḳbel", 434, 435.

22 İbn Ya῾îş, Şerḥu’l-Mufaṣṣal, 8/11.

23 İbrâhîm es-Sâmerâî, el-Fi῾lu zemânuhu ve ebniyetuhu, 28.

24 İbrâhîm es-Sâmerâî, el-Fi῾lu zemânuhu ve ebniyetuhu, 28.

(30)

devam ettiği anlatımlarda25 da kullanılmaktadır. Örneğin:

ﻲِﺘﱠﻟا َﻲِﺘَﻤْﻌِﻧ اوُﺮُﻛْذُا ﻢُﻜْﯿَﻠَﻋ ُﺖْﻤَﻌْﻧأ

(Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın.)26,

ﻢِﮭْﯿَﻠَﻋ َﺖْﻤَﻌْﻧأ َﻦﯾِﺬﱠﻟا َطاَﺮ ِﺻ

(Nimet verdiklerinin yoluna ...)27 âyetlerinde yer alan (

ﺖْﻤَﻌْﻧأ

) mazi fiiller, ko- nuşma zamanı açısından geçmiş zamanın tamamını kapsamaktadır ve nimet verme eylemi hâlâ devam etmektedir.

Bu bölüme giren fiiller, tam, çekimli ve nakıs olmayan fiillerdir. Zira, ileride yer alan bölümlerde nakıs fiillerin mutlak mazide kullanılmadıkları belirtilmiştir. Dolayısı ile nakıs fiiller bu manada kullanıldıkları zaman diğer fiiller gibi tam fiil oldukları dikkat çekmektedir.

1.2.1.1.2. Şart Edatı

ْﻮَﻟ

ile Kullanımı

Bir şart edatı olan

ْﻮَﻟ

, imtinâî şart edatı olarak kullanılınca, geçmiş za- manda gerçekleşmemiş şart ifade eder27F28 şart ve cevap cümlesinden oluşan iki cümleyle kullanılır. İkincisinin (cevap cümlesi) gerçekleşmesi, birincisinin (şart cümlesi) gerçekleşmesine bağlıdır.28F29 Diğer bir ifadeyle, geçmişte bir işin

25 Wright, A Grammar of the Arabic Language (London: Cambridge University Press, 1967), 2/1; İbrâhîm es-Sâmerâî, el-Fi῾lu zemânuhu ve ebniyetuhu, 28; Manṣûr, "Cumle- tu'l-mâḍî ve'l-ḥâl ve'l-mustaḳbel", 429.

26 el-Bakara 2/40.

27 el-Fâtiha 1/7.

28 er-Raḍî, Şerḥu’l-Kâfiye fi’n-naḥv, 2/109, 389, 390; İbn ‘Aḳîl, Şerḥu İbn ‘Aḳîl, 4/47, 50; el- Ezherî, Şerḥu’t-Taṣrîḥ ‘ala’t-Tavḍîḥ, 2/256, 258; Ḥasan, en-Naḥvu’l-vâfî, 4/491, 494;

Altûncî-el-Esmer, el-Mu῾cemu’l-mufaṣṣal fî ‘ulûmi’l-luġati, 1/532.

29 ez-Zeccâcî, el-Cumel fi'n-naḥv, 311; İbn Ya῾îş, Şerḥu’l-Mufaṣṣal, 2/98, 8/155, 156; er-Raḍî, Şerḥu’l-Kâfiye fi’n-naḥv, 2/390; Ebû Muḥammed ῾Abdullah Cemâluddîn b. Hişâm el- Enṣârî, Muġnî'l-lebîb, thk. Mâzin el-Mubârek-Muḥammed ‘Alî Ḥamdullah (Beyrut:

Dâru'l-fikr, 1992), 337; İbn ‘Aḳîl, Şerḥu İbn ‘Aḳîl, 4/47, 49, 50; el-Ḳazvînî, Ebû ‘Abdullah Muḥammed b. Ḳâḍî'l-Ḳuḍât Sa῾diddîn Ebî Muḥammed, el-Îḍâḥ fi ‘ulûmi'l-belâġa

(31)

ve oluşun meydana gelmemesinin, yine geçmişte bir başka işin ve oluşun meydana gelmemesinden dolayı olduğunu anlatır. Örneğin:

ُﺖْﻤُﻘَﻟ ٌﺪْﯾ َز َمﺎَﻗ ْﻮَﻟ

(Zeyd, kalksaydı, kalkardım.) Bu gibi cümlelerin peşinden, olumsuzluğu, yani şartın gerçekleşmediğini vurgulamak için

ﱠﻦِﻜَﻟ َو

getirebilmeliyiz.30

َﺖْﺳَرَد ْﻮَﻟ

َﺖْﺤَﺠَﻨَﻟ َﻚﱠﻨِﻜَﻟ َو ْﻢَﻟ

ْسُرْﺪَﺗ

(Çalışsaydın, başarırdın, ancak çalışmadın.) cümlesi ör-

nek olarak verilebilir. Mazi fiil, geçmiş zaman şart edatı

ْﻮَﻟ

ile kullanıldığında mutlak geçmiş zaman ifade etmektedir.

ْﻮَﻟ

edatından sonra gelen her iki cümledeki fiiller, genellikle pluper-

fect (geçmiş olayların hikâyesi) ifadesi içerirler.31 Bu durum

َﻚﱡﺑ َر َءﺎَﺷ ْﻮَﻟ َو ًةَﺪ ِﺣا َو ًﺔﱠﻣُأ َسﺎﱠﻨﻟا َﻞَﻌَﺠَﻟ

(Rabbin dileseydi, insanları tek bir millet kılardı.),32

ْﻮَﻟ

َنﺎَﻛ ﺎَﻤِﮭﯿِﻓ ٌﺔَﮭـِﻟآ ُﷲ ﱠﻻإ

ﺎَﺗَﺪَﺴَﻔَﻟ

(Eğer o ikisinde (yerde ve gökte) Allah dışında ilah-

lar olsaydı, her ikisi de bozulur, altüst olurdu.)33 âyetlerinde de görülmekte- dir.

Şart için gelen

ْﻮَﻟ

'in bir cevabı bulunmalıdır. Cevabı ya mazi fiil ya da

ْﻢَﻟ

ile olumsuz muzari fiil olur. Cevabı olumluysa, cevabına lâm (

َل

) bitişebilir.

Muẖṭaṣaru Telẖîṣi'l-Miftâḥ (Beyrut: Dâru iḥyâi'l-‘ulûm, 1992), 95; et-Taftazânî, Sa῾duddîn, Şerḥu Muḫṭaṣari'l-Ma῾ânî fi'l-ma῾ânî ve'l-beyân ve'l-bedî' (Kum: Matba῾atu Ga- dir, 1349 h.), 148, 149; Ḥasan, en-Naḥvu’l-vâfî, 4/491; eş-Şarratûnî, Mebâdiu’l-‘Arabiyye, 4/374.

30 el-Ezherî, Şerḥu’t-Taṣrîḥ ‘ala’t-Tavḍîḥ, 1/212.

31 Wright, A Grammar of the Arabic Language, 2/7.

32 Hûd 11/118.

33 el-Enbiyâ' 21/22.

(32)

ْﻢَﻟ

ile olumsuz olursa bitişmezken,

ﺎَﻣ

ile olumsuz olursa bitişebilir, ancak ço- ğunlukla bitişmez:34 Bu kapsamda

وٌﺮْﻤَﻋ َمﺎَﻘَﻟ ٌﺪْﯾَز َمﺎَﻗ ْﻮَﻟ

(Zeyd kalksaydı, Amr kalkardı.),

ْﻢُﺘْﺤَﺠَﻨَﻟ ًﺔَﯿِﻓﺎَﻛ ًﺔَﺳاَرِد ْﻢُﻜَﺳو ُرُد ْﻢُﺘْﺳَرَد ْﻮَﻟ

(Derslerinize yeterince çalış- saydınız, başarılı olurdunuz.),

اﻮُﺒُﺳ ْﺮَﺗ ْﻢَﻟ ًﺔَﯿِﻓﺎَﻛ ًﺔَﺳاَرِد ْﻢُﻜَﺳوُرُد ْﻢُﺘْﺳَرَد ْﻮَﻟ

(Dersle- rinize yeterince çalışsaydınız, başarısız olmazdınız.),

ﺎَﻤَﻟ َن ْﻮَﻌْﻟا ﻲِّﻨِﻣ َﺐَﻠَط ْﻮَﻟ

ﺎَﻣ /) ( َنﺎَﻛ ﺎَﻣ

َنﺎَﻛ

(Benden yardım isteseydi, olanlar olmazdı.) cümleleri ör-

nek olarak verilebilir.

İmtinâî şart için kullanılan

ْﻮَﻟ

'in dört kullanımı vardır. Şart ve cevap cümlesi, her ikisi de olumlu ya da olumsuz veyahut birincisi olumlu, ikincisi olumsuz ya da birincisi olumsuz, ikincisi olumlu olabilir.35 Bu durum

َﺮَﻀَﺣ ْﻮَﻟ

ٌﺪِﻟﺎَﺧ َﺮَﻀَﺤَﻟ

ٌلِدﺎَﻋ

(Halid gelseydi, Adil gelirdi.),

ٌلِدﺎَﻋ ْﺮُﻀْﺤَﯾ ْﻢَﻟ ٌﺪِﻟﺎَﺧ ْﺮُﻀْﺤَﯾ ْﻢَﻟ ْﻮَﻟ

(Halid gelmeseydi, Adil gelmezdi.),

ٌلِدﺎَﻋ ْﺮُﻀْﺤَﯾ ْﻢَﻟ ٌﺪِﻟﺎَﺧ َﺮَﻀَﺣ ْﻮَﻟ

(Halid gel- seydi, Adil gelmezdi.),

ٌلِدﺎَﻋ َﺮَﻀَﺣ ٌﺪِﻟﺎَﺧ ْﺮُﻀْﺤَﯾ ْﻢَﻟ ْﻮَﻟ

(Halid gelmeseydi, Adil ge- lirdi.) örneklerinde de görülmektedir.

Şart edatı

ْﻮَﻟ

'in yukarıdaki kullanımlarında görüldüğü üzere şart ve cevap cümlelerinde gelen mazi fiiller, mutlak geçmiş zaman ifade etmekte- dirler. Ancak mazi fiilin

ْﻮَﻟ

ile kullanımında mutlak geçmiş zaman ifade etme- sine engel teşkil edecek bir karine bulunmamalıdır. Örneğin:

ًاﺪَﻏ ﻲِﻨَﺘْﺌ ِﺟ ْنإ

َﻚُﺘْﻣَﺮْﻛأ

(Yarın bana gelirsen, sana ikram ederim/edeceğim.) cümlesine mu-

hatap olan kişiye, yarın gelip geçip de gelmediyse,

َﻚُﺘْﻣَﺮْﻛَ َﻷ ِﺲْﻣأ ﻲِﻨَﺘْﺌ ِﺟ ْﻮَﻟ

(Dün

34 İbn ‘Aḳîl, Şerḥu İbn ‘Aḳîl, 4/51; el-Ezherî, Şerḥu’t-Taṣrîḥ ‘ala’t-Tavḍîḥ, 2/260; eş-Şar- ratûnî, Mebâdiu’l-‘Arabiyye, 4/374.

35 Altûncî-el-Esmer, el-Mu῾cemu’l-mufaṣṣal fî ‘ulûmi’l-luġati, 1/532.

(33)

bana gelseydin, sana ikram ederdim.) şeklinde söylenir.36 Buradaki engelle- yici karine olarak gelen

ِﺲْﻣأ

zaman zarfı,

ْﻮَﻟ

ile kullanılan mazi fiilin zamanını belirli geçmiş zamana dönüştürmüştür.

1.2.1.1.3. Şart Edatları

َﻻ ْﻮَﻟ

ve

ﺎَﻣ ْﻮَﻟ

ile Kullanımı

َﻻ ْﻮَﻟ

ve

ﺎَﻣ ْﻮَﻟ

edatları da mutlak geçmiş zaman imtinâî şart edatı olarak kullanılır. Diğer bir ifadeyle, gerçekleşmemiş geçmiş zaman şartı için gelirler.

Şart ve ceza cümlesinin başına gelen bu edatlar, bir olayın gerçekleşmeme- sine diğer bir olayın bulunmamasının neden olduğunu belirtirler.Örneğin:

َﻻ ْﻮَﻟ ٌﺪْﯾ َز

َﻚُﺘْﻣَﺮْﻛَ َﻷ

(Zeyd olmasaydı, sana ikram ederdim.) gibi. Yani, sana Zeyd

olduğu için ikram etmedim. Yine,

َﻚُﺗ ْرُﺰَﻟ ٌﺪِﻟﺎَﺧ ﺎَﻣ ْﻮَﻟ

(Halid olmasaydı, seni ziya- ret ederdim.) örneği ve

ًﻼﯿِﻠَﻗ ﱠﻻِإ َنﺎَﻄْﯿﱠﺸﻟا ُﻢُﺘْﻌَﺒﱠﺗ َﻻ ُﮫُﺘَﻤْﺣَر َو ْﻢُﻜْﯿَﻠَﻋ ِﷲ ُﻞْﻀَﻓ َﻻ ْﻮَﻟ َو

(Eğer Allah'ın lütfu ve merhameti üzerinizde olmasaydı, azınız hariç şeytana uyardınız.)37 âyeti de böyledir.

Dikkat edilirse, şart edatları

َﻻ ْﻮَﻟ

ve

ﺎَﻣ ْﻮَﻟ

'dan sonra gelen fiiller, genel- likle pluperfect (geçmiş olayların hikâyesi) ifadesi içermektedir.37F38

َﻻ ْﻮَﻟ

ve

ﺎَﻣ ْﻮَﻟ

edatları, mübteda ve mahzuf bir haberden oluşan (mahzuf

haber

دﻮُﺟ ْﻮَﻣ

olarak takdir edilir) isim cümlesinin başına gelir:

ٌﺪْﯾ َز َﻻ ْﻮَﻟ

َﻚُﺘْﻣَﺮْﻛَ َﻷ

(Zeyd olmasaydı, sana ikram ederdim.) ifadesinde Zeyd mübteda, ha-

36 el-Ezherî, Şerḥu’t-Taṣrîḥ ‘ala’t-Tavḍîḥ, 2/256, 257.

37 en-Nisâ' 4/83.

38 Wright, A Grammar of the Arabic Language, 2/7.

(34)

beri ise mahzuf olan

دﻮُﺟ ْﻮَﻣ

kelimesidir. Yine

َﻚُﺘْﻣَﺮْﻛَ َﻷ ٌﺪْﯾ َز ﺎَﻣ ْﻮَﻟ

(Zeyd olma- saydı, sana ikram ederdim.) ifadesinde de durum böyledir. Cevap cümlesi, olumlu ya da

ﺎَﻣ

ile olumsuz olduğu durumda

َل

harfine bitişir,

ْﻢَﻟ

ile olumsuz olduğu zaman lâm'a bitişmez:39

ًاد ْﺮَﺑ ُءﺎَﯿْﺣَ ْﻷا َﻚَﻠَﮭـَﻟ ِﺲْﻤﱠﺸﻟا ُةَراَﺮَﺣ َﻻ ْﻮَﻟ

(Güneşin

sıcaklığı olmasaydı, canlılar soğuktan ölürdü.),

ُنﺎَﻨَﺤْﻟا َﺪِﻘُﻔَﻟ ُﺔَﻣﻮُﻣُ ْﻷا ﺎَﻣ ْﻮَﻟ

(Anne- lik olmasaydı, şefkat olmazdı.),

ْﻢُﻜُﺘْﺑَﺮَﺿ ﺎَﻤَﻟ ُﺪَﻤْﺣأ ﺎَﻣ ْﻮَﻟ

(Ahmet olmasaydı sizi dövmezdim.),

اﻮُﺒ ُﺳ ْﺮَﺗ ْﻢَﻟ ْﻢُﻜَﺳوُرُد ْﻢُﻜُﻓﺎَﻔْﺨِﺘْﺳا ﺎَﻣ ْﻮَﻟ

(Derslerinizi hafife almasaydı- nız, kalmazdınız.) ifadelerinde görüldüğü gibi olumlu ya da

ﺎَﻣ

ile olumsuz ce- vap cümleleri lâm'a bitişmiş, ancak

ْﻢَﻟ

ile olumsuz cevap cümlesi lâm'a bitiş- memiştir.

1.2.1.1.4. Olumsuzluk Edatlarından

ْنِإ

,

َﻻ

ve

َﺲْﯿَﻟ

ile Kullanımı Bir olumsuzluk edatı olan

ْنِإ

, mazi fiille kullanıldığında olumsuz geç- miş zaman ifadesi verir.40 Bu kapsamda

ﻰَﻨْﺴُﺤْﻟا ﱠﻻِإ ﺎَﻧْدَرَأ ْنِإ

(Biz, ancak iyilik istedik.)41 âyeti örnek olarak verilebilir. Görüldüğü üzere,

ْنِإ

bir mazi fiille kullanıldığında ifade ettiği zaman, mutlaktır. Çünkü olumsuzluk, yakın ya da uzak geçmiş bir zamanda bitmiş olabilir.

Bunun yanı sıra mazi fiil, olumsuzluk harfi

َﻻ

ile kullanılırsa, şu du- rumlarda mutlak geçmiş zaman ifade eder:

39 Ebû Muḥammed ‘Abdullah Cemâluddîn b. Hişâm el-Enṣârî, Şerḥu Şuẕûri’ẕ-ẕeheb, ter- tib ve ta῾lik.: ‘Abdulġanî ad-Daḳar (Beyrut: Muessesetu'r-risâle-ed-Dâru῾l-mut- taḥide, 1994), 43; İbn ‘Aḳîl, Şerḥu İbn ‘Aḳîl, 4/55; Ḥasan, en-Naḥvu’l-vâfî, 4/513, 515.

40 el-Ġalâyînî, Câmi῾u’d-durûsi’l-῾Arabiyye, 3/254; eş-Şarratûnî, Mebâdiu’l-‘Arabiyye, 4/370.

41 et-Tevbe 9/107.

(35)

1-

َﻻ

ile olumsuz olan mazi fiil, mutlak geçmiş zaman ifade eden bir fiile ma'tuf olarak gelirse: Bu duruma

ْتَأ َر ٌﻦْﯿَﻋ َﻻ ﺎَﻣ َﻦﯿ ِﺤِﻟﺎﱠﺼﻟا يِدﺎَﺒِﻌِﻟ ُتْدَﺪْﻋَأ

َﻻ َو ٌنُذُأ ْﺖَﻌِﻤَﺳ َﻻ َو َﺮَﻄَﺧ ﻰَﻠَﻋ ِﺐْﻠَﻗ

ٍﺮَﺸَﺑ

(Salih kullarıma hiç bir gözün görmediği,

hiç bir kulağın duymadığı ve hiç bir beşerin hatırına gelmeyen şeyler hazır- ladım.) kudsî hadisinde42 ve

ُﮫَﺘَﻣﺎَھ ُﺖْﻠَﻌَﺟ َﻻ َو ًاﺪْﻤَﻋ َﻻ َو ًاﻮْﮭَﺳ َﻚَﻨْﺑِا ْﻞُﺘْﻗَأ ْﻢَﻟ ﻲِﻨﱠﻧإ

ﻲِﻔْﯿَﺴِﻟ

ًاﺪْﻤِﻏ

(Oğlunu ne bilmeden, ne de kasıtlı olarak öldürdüm, ne de kelle-

sini kılıcıma kın yaptım.),

َنو ُواﱠﺮﻟا ُها َوَر َﻻ َو َنوُؤا ّﺮﻟا ُهَﺮَﯾ ْﻢَﻟ ﺎَﻣ ِﺐِﺋﺎَﺠَﻌْﻟا َﻦِﻣ ُت ْﻮَﻠَﺑ

(Görenlerin görmediği ve ravilerin rivâyet etmediği harikulade şeyler dene- dim/yaptım.) cümleleri somut örneklerdendir. Bu örneklerde görüldüğü üzere,

َﻻ

ile olumsuzlaştırılan mazi fiiller, geçmiş zaman manasında gelmiş- lerdir. Kendisinden sonra

َﻻ

ile birlikte mazi fiillerin kullanıldığı bu cümleler, gelecek zaman ifade etmezler. Çünkü burada

َﻻ

, atıf harfinden sonra gelip sa- dece

ْﻢَﻟ

veyahut

ﺎَﻣ

gibi olumsuzluk edatların yerini doldurmakta, onların kullanımını telafi etmektedir.42F43

2-

َﻻ

ile olumsuz olan mazi fiil,

َﻻ

ile olumsuz olan başka bir mazi fiile

42 el-Buḫârî, Ebû ῾Abdillah Muḥammed b. İsmâ῾îl, Ṣaḥîḥu'l-Buḫârî (İstanbul-Tunus: Çağrı Yayınları-Dâru Saḥnûn, 1992), Tevhîd 35, 8/197, 198, Bed'u'l-Halk 8, 4/86; Muslim, Ebu'l-Ḥuseyn b. el-Ḥaccâc b. Muslim el-Ḳuşeyrî, Ṣaḥîḥu Muslim (İstanbul-Tunus:

Çağrı Yayınları-Dâru Saḥnûn, 1992), Cennet 2, 3, 3/2174, Cennet 4, 3/2175; Ebû ‘Îsâ Muḥammed b. ῾Îsâ b. Sevra et-Tirmîẕî, Sunenu't-Tirmîẕî (İstanbul-Tunus: Çağrı Ya- yınları-Dâru Saḥnûn, 1992), Tefsîru sûreti 32, 5/346, Tefsîru sûreti 56, 5/400; İbn Mâce, Ebû ‘Abdullah Muḥammed b. Yezîd, Sunenu İbn Mâce (İstanbul-Tunus: Çağrı Yayınları-Dâru Saḥnûn, 1992), Zuhd 39, 2/1447; Aḥmed b. Ḥanbel, İbn Muḥammed b. Hilâl b. Esed b. İdrîs b. ῾Abdillah, Musnedu Aḥmed b. Ḥanbel (İstanbul-Tunus: Çağrı Yayınları-Dâru Saḥnûn, 1992), 2/313, 438, 466, 495.

43 Wright, A Grammar of the Arabic Language, 2/2.

(36)

atfedilirse:44 Örneğin:

ُﺖْﺒِﻛَر َﻻ َو ُﺖْﺟَﺮَﺧ َﻻ

(Ne çıktım, ne de bindim.) cümle- sinde, bir atıf harfinden sonra,

َﻻ

ile olumsuzlaştırılan mazi fiil, ma'tûf konu- mundadır ve geçmiş zaman ifade eder.

ﻰﱠﻠَﺻ َﻻ َو َقﱠﺪَﺻ َﻼَﻓ

(Ne (Kur'ân'ı) tasdik etti, ne de namaz kıldı.)44F45 âyeti de böyledir.

3-

َﻻ

ile mazi fiilin arasına başka bir kelime girerse:46 Örneğin,

ًﻼُﺟَر َﻻ ُﺖْﺑ َﺮَﺿ

َﻻ َو

ًةأ َﺮْﻣا

(Ne bir erkek ne de bir kadın dövdüm.) cümlesinde

َﻻ

ile mazi

fiilin arası açılmıştır ve geçmiş zaman ifade etmektedir.

Olumsuzluk edatlarından olan

َﺲْﯿَﻟ

ise, genellikle şimdiki zaman ma- nasında gelen bir cümleyi olumsuzlaştıran bir edattır. Ancak, bir karine ile geçmiş zaman ifadesinde de kullanılabilir.47 Bu çerçevede

ُﮫَﻠْﺜِﻣ ُﷲ َﻖَﻠَﺧ َﺲْﯿَﻟ

(Allah, onun gibisini yaratmadı.),

َت ْﺮِﻣُأ اَﺬَﮭِﺑ َﻻ َو َﺖْﻘِﻠُﺧ اَﺬَﮭِﻟ َﺲْﯿَﻟ

(Sen, ne bunun için yaratıldın, ne de bununla emredildin.) ayetleri örnek olarak verilebilir.

Bu örneklerde

َﺲْﯿَﻟ

, mazi fiillerle kullanılmıştır ve mutlak geçmiş zaman ifade etmektedir.

44 er-Râġıb el-İsfehânî, Ebu'l-Ḳâsım el-Ḥuseyn, Mufredâtu elfâẓi'l-Ḳur'ân (Dimeşk-Bey- rut: Dâru'l-ḳalem-ed-Dâru'ş-şâmiyye, 1992), 753; İbn Ya῾îş, Şerḥu’l-Mufaṣṣal, 8/108;

er-Raḍî, Şerḥu’l-Kâfiye fi’n-naḥv, 1/104; Wright, A Grammar of the Arabic Language, 2/300.

45 el-Kıyâme 75/31.

46 er-Râġıb el-İsfehânî, Mufredâtu elfâẓi'l-Ḳur'ân, 753.

47 İbn Hişâm, Muġnî῾l-lebîb, 386; İbn ‘Aḳîl, Şerḥu İbn ‘Aḳîl, 1/262, 263; Wright, A Grammar of the Arabic Language, 2/302; el-Hâşimî, el-Ḳavâ‘idu’l-esâsiyye li’l-luġati’l-‘Arabiyye, 144;

Ḥasan, en-Naḥvu’l-vâfî, 1/560.

(37)

1.2.1.1.5.

َﺖْﯿَﻟ

ve

ﱠﻞَﻌَﻟ

ile Kullanımı

Temenni edatı olan

َﺖْﯿَﻟ

, eğer mazi bir fiille birlikte kullanılırsa, mazi fiilin zamanını değiştirmez. Dolayısıyla, burada mazi fiil, yine geçmiş zaman ifade eder. Mazi fiil,

َﺖْﯿَﻟ

ile kullanılınca geçmiş zamanda temenni ifade eder.

َﺖْﯿَﻟ

ile birlikte özellikle

َنﺎَﻛ

'nin kullanımı çoktur. Bu kapsamda

ﱡﺖِﻣ ﻲِﻨَﺘْﯿَﻟ ﺎَﯾ َﻞْﺒَﻗ

اَﺬَھ ُﺖْﻨُﻛ َو ًﺎّﯿِﺴَﻧ

ًﺎّﯿِﺴْﻨَﻣ

(Keşke, bundan önce ölseydim de unutulup giden bir

şey olsaydım.),48

ًﺎﺑا َﺮُﺗ ُﺖْﻨُﻛ ﻲِﻨَﺘْﯿَﻟ ﺎَﯾ

(Keşke toprak olsaydım.),49

ُﺖْﻣﱠﺪَﻗ ﻲِﻨَﺘْﯿَﻟ ﺎَﯾ ﻲِﺗﺎَﯿَﺤِﻟ

(Keşke, (ebedî) hayatım için bir şeyler yapsaydım.),50

ْﻢُﮭَﻌَﻣ ُﺖْﻨُﻛ ﻲِﻨَﺘْﯿَﻟ َﺎﯾ

َزﻮُﻓﺄَﻓ ًاز ْﻮَﻓ

ًﺎﻤﯿِﻈَﻋ

(Keşke, ben de onlarla birlikte olsaydım da büyük bir ka-

zanç elde etseydim.)50F51 âyetleri örnek olarak verilebilir.

Eğer mazi bir fiil, terecci edatı

ﱠﻞَﻌَﻟ

ile kullanılırsa, bu durumda bir ey- lemin geçmiş zamanda gerçekleşmiş olması ümit edilir ya da gerçekleştiği zannedilir.

ُﮫَﻘﯾِﺪَﺻ َراَز َو َﺐَھَذ ُﮫﱠﻠَﻌَﻟ

(Umulur ki, gitmiştir ve arkadaşını ziyaret etmiştir/Belki de gitmiştir ve arkadaşını ziyaret etmiştir.) örneğinde olduğu gibi bu iki edatın mazi fiille kullanımında ifade edilen zaman, mutlaktır.

Çünkü olayın zamanı belirli değil, aksine yakın ya da uzak bir geçmişte ger- çekleşmiş olabilir.

48 Meryem 19/23.

49 en-Nebe' 78/40.

50 el-Fecr 89/24.

51 en-Nisâ' 4/73.

(38)

1.2.1.1.6. Mastar Harfleriyle Kullanımı

Muzari fiili gelecek zamana çeviren mastar harfi

ْنَأ

, mazi fiille kulla- nıldığı zaman, mazi fiilin ifade ettiği zamanı değiştiremez.52 Bu sebeple,

ْنَأ

'den sonra gerçekleşmiş eylemlerin anlatılması, mazi fiille sağlanır.53

ﻲِﻧ ﱠﺮَﺳ ْنَأ

َمﺎَﻗ

(Kalkması, beni sevindirdi.) cümlesinde benim sevinmem, onun

kalkmasından sonra olmuştur. Diğer bir deyişle, mastar harfi

ْنَأ

, kendisinden sonra gelen mazi fiilin geçmiş zaman ifadesini değiştirememiştir.

ْنَﺄِﺑ ُﺖْﺣ ِﺮَﻓ

َدﺎَﻋ َأ ﻰﻟإ

ِﮫِﻠْھ

(Ailesine dönmesine sevindim.) cümlesi için de aynı şeyler söyle-

nebilir.

Zarf manası içermeyen mastar harfi

ﺎَﻣ

'dan sonra gelen mazi fiil de, mastar edatı

ْنَأ

'de olduğu gibi geçmiş zaman ifade eder. Bu durum,

َﻦَﺴْﺣأ ﺎَﻣ

ﺎَﻣ َف ِﺮُﻋ

ﱡﻖَﺤْﻟا

(Hakkın bilinmesi ne kadar da hoş.),

َﻚِﺗﺎَﺒ ِﺟا َﻮِﺑ َﺖْﻤُﻗ ﺎَﻣ ﻲِﻨَﺒَﺠْﻋَأ

(Ödevlerini yapman hoşuma gitti.) örneklerinde görülmektedir.

Mazi ve muzari fiilin başında bulunabilen mastar harfi

ْﻮَﻟ

ise,

ﱡد َﻮَﯾ ـ ﱠد َو

ve

ﱡﺐ ِﺤُﯾ ـ ﱠﺐَﺣَأ

gibi temenni ifade eden fiillerden sonra kullanılır,54 fiilin zamanını gelecek zamana çevirir55 ve temenni ifade eder.

ْﻮَﻟ

'in sıla cümlesi

ﺎَﻣ

52 el-Muberred, Ebu'l-῾Abbâs Muḥammed b. Yezîd, el-Muḳṭaḍab (Beyrut: ‘Âlemu'l-ku- tub, ts.), 3/48; İbn Ya῾îş, Şerḥu’l-Mufaṣṣal, 8/143; er-Raḍî, Şerḥu’l-Kâfiye fi’n-naḥv, 2/387;

İbn ‘Aḳîl, Şerḥu İbn ‘Aḳîl, 3/93, 94; el-Hâşimî, el-Ḳavâ῾idu’l-esâsiyye li’l-luġati’l-‘Arabiyye, s.305; Ḥasan, en-Naḥvu’l-vâfî, 1/419, 4/282, 297; eş-Şarratûnî, Mebâdiu’l-‘Arabiyye, 4/256, 257; İbrâhîm es-Sâmerâî, el-Fi῾lu zemânuhu ve ebniyetuhu, 47.

53 Wright, A Grammar of the Arabic Language, 2/25.

54 İbn ‘Aḳîl, Şerḥu İbn ‘Aḳîl, 1/140; Muḥammed Semîr Necîb el-Lubedî, Mu‘cemu'l- muṣṭalaḥâti'n-naḥviyye ve'ṣ-ṣarfiyye (Beyrut: Muessesetu'r-risâle-Dâru'l-furḳân), 16.

55 Ḥasan, en-Naḥvu’l-vâfî, 1/419.

(39)

gibidir, ancak

ْﻮَﻟ

, zaman zarfının yerine geçmez.56

ٍﺔَﻨَﺳ َﻒْﻟَأ ُﺮﱠﻤَﻌُﯾ ْﻮَﻟ ْﻢُﻛُﺪَﺣَأ ﱡد َﻮَﯾ

(Sizlerden her biriniz bin yıl yaşamayı arzu eder.)57 âyetinde ve

ﻲِﻟ َنﺎَﻛ ْﻮَﻟ ﱡد َوَأ ٌلﺎَﻣ

(İsterim ki param olsun.),

ٌﺪْﯾ َز َمﺎَﻗ ْﻮَﻟ ُتْدِد َو

(Zeyd kalksın isterdim.),

ْﻮَﻟ ﱡد َوَأ

ُت ْرُز

ﻲِﺋﺎَﻗِﺪْﺻَأ

(Dostlarımı ziyaret etsem istiyorum/istiyorum ki dostlarımı

ziyaret edeyim.),

ٍﻊِﻓﺎَﻧ ٍﻞَﻤَﻋ ﻲِﻓ َﻚُﻛ ِرﺎَﺷُأ ْﻮَﻟ ﱞد َوَأ

(Faydalı bir işte size katılmak is- terim.) örneklerinde de görüldüğü üzere;

ْﻮَﻟ

ve fiilden oluşan müevvel mas- tarlar, kendilerinden önce gelen cümleye göre gelecek zaman ifade ederler.

Şu halde mastar harfi

ْﻮَﻟ

, mazi fiilin zamanını gelecek zamana çevirir.

1.2.1.2. Belirli Geçmiş Zaman (

ِعﻮُﻗُﻮﻟا ُﻦﱠﯿَﻌُﻤْﻟا ﻲ ِﺿﺎَﻤْﻟَا

)

1.2.1.2.1. Belirli Geçmiş Zamanın Karineyle Belirlenmesi

Belirsiz geçmiş zaman ifade eden mazi fiil kalıbının bulunduğu bir cümlede zamanın belirlenmesi istenirse, zaman ifade eden kelimeler kullanı- lır:58 Bu duruma örnek olarak

( ِﺮْﺠَﻔْﻟا َعﻮُﻠُط/) ِﺮْﺠَﻔْﻟا َﻊَﻠْﻄَﻣ َبﺎَﺘِﻜْﻟا ُتْأَﺮَﻗ

(Kitabı,

fecir doğarken (güneş doğarken) okudum.),

ﺎَﻣ َﻞْﺒَﻗ ِﺔﱠﯿِﻌِﻣﺎَﺠْﻟا ﻲِﺘَﺳاَرِد ْﻦِﻣ ُﺖْﯿَﮭَﺘْﻧِا ُت ْﺮَﻓﺎَﺳ

ﺎَﻜﯾ ِﺮْﻣَأ ﻰَﻟإ

(Üniversite eğitimimi, Amerika'ya gitmeden önce bitirdim.)

ya da

ِﺔﱠﯿِﻌِﻣﺎَﺠْﻟا ﻲِﺘَﺳاَرِد ﻦَﻣ ُﺖْﯿَﮭَﺘْﻧا ﺎَﻣ َﺪْﻌَﺑ ِﺔَﯿ ِﺿﺎَﻤْﻟا ِﺔَﻨﱠﺴﻟا ﻲﻓ ﺎَﻜﯾ ِﺮْﻣَأ ﻰَﻟإ ُت ْﺮَﻓﺎَﺳ

(Ge- çen sene, üniversite eğitimimi bitirdikten sonra, Amerika'ya gittim.),

ﻲِﻧ َﺮَﺒْﺧَأ

ِّﻞُﻜِﺑ ٍءْﻲَﺷ ﺎَﮭْﻨَﻋ َﻞْﯿَﺒُﻗ ْنَأ

َتﺎَﻣ

(Ölmesinden hemen önce, bana, onun hakkındaki

56 er-Raḍî, Şerḥu’l-Kâfiye fi’n-naḥv, 2/387.

57 el-Bakara 2/96.

58 Manṣûr, "Cumletu'l-mâḍî ve'l-ḥâl ve'l-mustaḳbel", 434, 435.

(40)

her şeyi anlattı.),

ي ِﺮْﻤُﻋ ْﻦِﻣ َﺔَﺴِﻣﺎَﺨْﻟا ُﺖْﻠَﺻ َو ْذإ َﺔَﺳَرْﺪَﻤْﻟا ُتْأَﺪَﺑ

(Beş yaşıma ula- şınca okula başladım.),

ٍتا َﻮَﻨَﺳ ِثَﻼَﺛ َﺔَﻠﯿِط ِﺔَﺳَرْﺪَﻤْﻟا ِهِﺬَھ ﻲِﻓ ُﺖْﻤﱠﻠَﻋ

(Üç yıl boyunca bu okulda öğretmenlik yaptım.),

ِﮫِﺗ ْﻮَﻣ َﻞْﺒَﻗ ٍم ْﻮَﯾ ﱠﻞُﻛ َﺾﯾ ِﺮَﻤْﻟا ﻲِﻘﯾِﺪَﺻ ُت ْرُز

(Hasta

arkadaşımı, ölümünden önce her gün ziyaret ettim.),

ِﺲْﻣأ َﻖﯾِﺪﱠﺼﻟا ُﺖْﯾَأ َر ﺎَﻣ

(Arkadaşı, dün görmedim.) cümleleri verilebilir.

Benzer şekilde tarih karinesi de geçmiş zamanın belirlenmesinde yar- dımcı bir rol oynar:

ًﺎﺑﺎَﺘِﻛ ِموﱡﺮﻟا ِﻚِﻠَﻣ ﻰﻟإ ُلﻮُﺳ ﱠﺮﻟا َﺐَﺘَﻛ ْﺪَﻗ

(Peygamber, Rum kra- lına bir mektup yazdı.) örneğinde görüldüğü gibi

ْﺪَﻗ

edatı, mazi fiili şimdiki zamana yaklaştırsa da, tarih karinesi onu uzak geçmiş zamana taşır ve belirli geçmiş zaman anlatır.

Bu kapsamda belirtilmesi gereken

ﺎﱠﻤَﻟ

zarfı, iki olayın vuku bulduğunu ifade etmek için kullanılır. Bu olaylardan ikincisinin başladığı anda birincisi- nin bittiğini vurgular.59 Bu konuda

ُﮫُﺘْﻣَﺮْﻛَأ ﻲﻧَءﺎَﺟ ﺎﱠﻤَﻟ

(Bana gelince, ona ik- ramda bulundum.),

ُﺪَﻤْﺣَأ ْﻢُﮭَﻠَﺒْﻘَﺘْﺳا ِﺮْﺼَﻘْﻟا ﻰَﻟإ اﻮُﻠَﺻ َو ﺎﱠﻤَﻟ

(Saraya varınca, onları Ahmet karşıladı.),

ًﺔَﻠِﺋﺎَط ًة َو ْﺮَﺛ ُﮫَﻟ َكَﺮَﺗ ُهﻮُﺑَأ َتﺎَﻣ ﺎﱠﻤَﻟ

(Babası ölünce, ona büyük bir servet bıraktı.) cümleleri somut örneklerdendir.

Aynı şekilde, cümle başında ve cümle ortasında kullanılabilen

ـ ﺎَﻨْﯿَﺑ

ﺎَﻤَﻨْﯿَﺑ

zaman zarfları60 da, belirli bir anda meydana gelen olayların anlatımında

kullanılabilir. Bu çerçevede,

ُﻢﱠﻠَﻜَﺘَﯾ ﱡﻲِﻠَﻋ َنﺎَﻛ ﺎَﻨْﯿَﺑ ٌﺪِﻟﺎَﺧ َﻞَﺧَد

(Ali konuşurken, içeri

59 İbn Hişâm, Muġnî῾l-lebîb, 369; İbrâhîm es-Sâmerâî, el-Fi῾lu zemânuhu ve ebniyetuhu, 29;

Manṣûr, "Cumletu'l-mâḍî ve'l-ḥâl ve'l-mustaḳbel", 430.

60 Kahire Arap Dil Kurumunun 45. dönem 9. ve 32. oturumunda alınan karar. Bk.:

Altûncî-el-Esmer, el-Mu῾cemu’l-mufaṣṣal fî ‘ulûmi’l-luġati, 2/765.

(41)

Halid girdi.),

ﻲِﻘﯾِﺪَﺻ ﻲِﻨَﻠَﺑﺎَﻗ ْذِإ ٌﺮِﻓﺎَﺴُﻣ َﺎﻧَأ ﺎَﻤَﻨْﯿَﺑ

(Yolculuk yaparken aniden arka- daşımla karşılaştım.) cümleleri örnek olarak sunulabilir.

Belirli geçmiş zaman, belirsiz mutlak geçmiş zamanın tersine, belirli bir anda yapılmış ve tamamlanmış ve yine aralıklarla yenilenmiş işleri anlat- maktadır. Geçmiş zamanın belirlenmesinde

ـ ْنَأ َﻞْﯿَﺒُﻗ ـ ﺎَﻣ َﺪْﯿَﻌُﺑ ـ ﺎَﻣ َﻞْﺒَﻗ ـ ْنأ َﺪْﻌَﺑ

ِﺲْﻣَأ ـ ﻖِﺑﺎﱠﺴﻟا ...

...

... ـ ﻲ ِﺿﺎَﻤْﻟا ...

َل ﱠوَأ ـ ْﻦِﻣ ِﺲْﻣَأ ـ ﺎﱠﻤَﻟ ـ

ْذإ

gibi ifadelerin ya da

ْذِإ

manasındaki

َم ْﻮَﯾ ـ َﻦﯿ ِﺣ ـ َﺖْﻗ َو

gibi ism-i zamanların kullanımı çoktur.

ْذِإ

ve bu

manada kullanılabilen

َم ْﻮَﯾ ـ َﻦﯿ ِﺣ ـ َﺖْﻗ َو

gibi ism-i zamanların mazi fiille kulla- nıldığında, mazi fiilin geçmiş zaman ifade etmesi, bu lafızların bağlı bulun- dukları asıl cümlenin geçmiş zaman ifade etmesiyle gerçekleşir. Bu konu

ُﺖْﻔَﻗ َو ْذِإ

َﻚُﺘْﯾَأ َر

(Seni görünce durdum.),

َﻚُﺘْﯾ َأَر ْذِإ ْﻒِﻗأ ْﻢَﻟ

(Seni görünce durma- dım.) örneklerinde açık bir şekilde görülmektedir.

Bununla birlikte, bu konu kapsamında ifade edilmesi gereken bir du- rum vardır. Dün, evvelki gün, geçen yaz, 1970, bu kış gibi sınırları belli zaman ifadeleri ile kayıtlanmış mazi fiilin belirli geçmiş zaman ifade etmesi kesin bir belirlilik iken, -den sonra, -den hemen önce, -dığı zaman gibi manalara gelen zaman edatları ile ifade edilen belirlilik kısmîdir. Örneğin:

ِﻦَط َﻮْﻟا ﻰَﻟإ ِﺲْﻣَأ َدﺎَﻋ

ُﺪْﻓ َو ِبﱠﻼﱡﻄﻟا َﻦﯾِﺬﱠﻟا اوُﺮَﻓﺎَﺳ ﻰَﻟِإ ﺎّﺑ ُروُأ َﺳاَرِّﺪﻠِﻟ ِﺔ ﻲِﻓ ِﻒْﯿﱠﺼﻟا

ِمِدﺎَﻘْﻟا

(Geçen yaz Avrupa'ya

araştırma için giden öğrenci heyeti, dün ülkeye döndü.),

ِﻦَط َﻮْﻟا ﻰَﻟإ ِﺲْﻣَأ َدﺎَﻋ ُﺪْﻓ َو

ِبﱠﻼﱡﻄﻟا َﻦﯾِﺬﱠﻟا اوُﺮَﻓﺎَﺳ ﻰَﻟِإ ﺎّﺑ ُروُأ َﻦﯿ ِﺣ ا ْﻮَﮭَﺘْﻧا ْﻦِﻣ

ْﻢِﮭـِﺗﺎَﺳاَرِد

(Avrupa'ya araştırma

için giden öğrenci heyeti, araştırmalarını bitirince yurda döndüler.) cümle- leri incelendiğinde, ikinci cümlede, yurda dönme zamanı, araştırmanın biti-

Referanslar

Benzer Belgeler

Dolapta giysilerin arasına ya da tuvaletlerde koku giderme amaçlı kullanılan naftalinin katı hâlden direkt gaz hâl geçmesi Gaz hâldeki bir maddenin ısı vererek

Şimdiki zamanın bu türü Obyéktip mölçer meylidiki addi ötken zaman xever şekli (Nesnel tahminli basit geçmiş zaman yüklem şekli) ile şeklen aynıdır (bk. Gulcalı

Mevcut dîvân tahlillerinde ve yapılan tez çalışmalarında sevgiliye ait güzellik unsurlarından yanak, hâl ve hattın değerlendirildiğini ancak bu unsurların

ünlü veya ünsüzle bitmesine, sahip olduğu ünlünün yuvarlak veya düz, ya da ince ve kalın oluşuna göre dört ayrı şekilde telaffuz edilir ve günümüz alfabesiyle

Cümlede fâil, nâib-i fâil, meful gibi ögelerden birinin veya birden fazlasının durumunu açıklayan mansûb müstak (türemis) kelimelere müfret hâl denir.. Cümlenin

İsim fiil tamlamasında yardımcı unsur olan isme gelip, onu (özne, izah, bulunma, sebep gibi...) bir hâl olarak asıl unsur olan fiile bağlayan görev unsuru7.

Türkçede ve Arapçada Zaman ve Anlam kayması adını taşıyan çalışmamız, okuyucuya bir zamanı başka bir zaman yerine kullanılması ya da fiil, şekilce belli bir zaman

Different dosages of chlorella diets didn’t affect levels of ferrous ion, ferric ion, and the ratio of ferrous to ferric ions, but significantly elevated the activity of