• Sonuç bulunamadı

Sosyal Düşünceler Tarihi 2. Hafta:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sosyal Düşünceler Tarihi 2. Hafta:"

Copied!
29
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sosyal Düşünceler Tarihi 2. Hafta:

İlkel Topluluklardan Uygar (Sınıflı) Toplumlara

taştan demire….

Kaynak: ŞENEL, A. (1995), İlkel Topluluktan Uygar Topluma, Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.

ŞENEL, A. (1997) Siyasal Düşünceler Tarihi

(2)

Henry Morgan (1877)

• YABANIL DÖNEM:

• a. Aşağı yabanıllık (ilk insan-ateş)

• b. Orta yabanıllık: ateş- ok ve yay

• c. Yukarı yabanıllık: ok ve yay- çömlekçilik

• BARBARLIK DÖNEMİ:

• a. Aşağı barbarlık: çömlekçilik-çobanlık (sürücülük)

• b. Orta barbarlık: çobanlık-demirin ergitilmesi

• c. Demirden-alfabeye

• UYGARLIK: alfabeden sonrası

• *ekonomik ve toplumsal temellere dayandırmaya çalışmıştır sınıflandırmayı.

(3)

Marx ve Engels’in sınıflandırması

• İlkel komünal toplum (yabanıllık ve barbarlık)

• Uygar toplum (köleci, feodal, kapitalist)

• Gelecekteki komünist toplum

• Bu sınıflandırma üretim biçimlerine göre

yapılmıştır.

(4)

• Geçim biçimlerine göre sınıflandırma (A.Şenel)

İlkel topluluklar: (toplumsal artı üretmeyen)

a-ilkel sürü,

b-avcı toplayıcılık,

c-uzman avcı topluluk

(paleolitik dönem)

Geçiş toplumları:

çiftçi ve çobanlar

(Paleolitikten mezolitiğe- Mezolitikten neolitiğe)

Uygar toplumlar:

a.uygar tarım toplumu (feodal)

b.uygar sanayi toplumu

İlkel ile uygar toplumu ayıran özellik, farklılaşmadır. Farklılaşma, toplumsal artı ile başlamaktadır. Toplumsal artıyı üretme gücü, toplumsal artıyı elinde bulunduran sınıfları ve toplumsal artıyı sağlamaya, korumaya, dağıtmaya yönelik olarak devleti beraberinde getirmektedir.

(5)

Avcı toplayıcı topluluklar

•Her canlı gibi insanın da temel amacı hayatta kalma ve soyu devam ettirmedir.

•İnsanlar, doğa koşullarında hayatta kalabilmek için önce toplayıcılık ardından avcılık yapmışlardır. (İlkel sürüden, uzmanlaşmış avcı

topluluklara geçiş söz konusu)

•Bu dönemde hayatta kalabilmek için avcılık ve toplayıcılık grup içinde işbölümü ile sürdürülmüştür. (av ekonomisi - ev ekonomisi)

•Cinsiyete dayalı bir işbölümü söz konusudur: Erkek avcılık, kadın toplayıcılık yapar. Her iki etkinlik de uzmanlaşmayı ve doğayı tanımayı gerektirir. (Avcılık için hayvan davranışlarını, toplayıcılık için bitkileri mevsimleri bulunulan coğrafyayı iyi bilmek, kavramak gerekir. )

•Üretim: Doğadan elde edilen ürünlerin doğrudan kullanımı söz

konusudur. Ürünlerden yararlanmaya yardımcı basit aletler üretmiştir insan. Doğayı dönüştürme görülmez.

(6)

• Göçebe yaşam.

• Ekolojik(çevresel) koşullara üst düzey bağımlılık.

• Ortak mülkiyet.

• Düşünsel yapı: Sihirsel (ekonominin verimliliğini artırmıyor, koruyor;

toplumsal yapıyı değiştirmiyor, sürdürüyor.)

• Avcı toplayıcı toplumlarda yetenek ve çalışmanın verimliliğinin yanı sıra çevre koşullarının verimliliği de onları usta avcı evresine çıkarmıştır.

• Eşitlikçi yapı nedeniyle, elde edilen artı besin tek bir elde toplanmamış, pay edilmiş bu da toplulukta boş zamanı artırmıştır. Boş zaman

uzmanlarının yetiştiğini görüyoruz.

(7)

MÜLKİYET

• Avcı toplayıcı dönemde özel mülkiyetten söz edilebilir mi?

• Yerleşik düzen olmadığı için taşınmaz malların

mülkiyeti söz konusu değil. Artı ürün olmadığı için taşınır malların mülkiyeti de yok diyor, A. Şenel (1995:174).

• Üretimin elden ağza olduğu bir ekonomide

üretimle tüketim arasında bir mülkiyet durağı yok.

• (Deyim) Elden ağza yaşamak: Günlük kazancı

ancak gereksinimlerini karşılayacak kadar olmak.

(8)

İlkel topluluk düzeninin

belirleyici özellikleri nelerdir?

• İlkel toplumda üretim ilişkileri, başta toprak olmak üzere, üretim araçlarının ortak mülkiyetine dayanmaktaydı.

• Bunun nedeni de gerekli varoluş olanaklarını insanların tek

başlarına elde etmelerine izin vermeyen üretim güçlerinin düşük düzeyiydi. İnsanlar birlikte yaşamak ve çalışmak zorundaydılar ve bu ortaklaşa çalışma da üretim araçlarının ve emeğin ürünlerinin ortaklaşa mülkiyetine yol açıyordu (Daikov ve Kovalev, 11).

• Engels, Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni, adlı

çalışmasında, bu dönem insanlarının tümünün özgür ve eşit olduğunu ileri sürer.

• Sınıflı toplum ve özel mülkiyet bu aşama mevcut değildi.

• Henüz yeniden üretim olarak görülmüyor çocuk doğurma. Sadece soyun devamıdır üreme, iktisadi bir unsur değil!

(9)

BOGARDUS’a göre (1882-1973) İlkel Toplumsal Düşünce

• İlkel insan meraklıdır. Çevresindeki olayları anlamlandırma çabası içinde, açıklamalarda bulunur. Somut olaylara ilişkin batıl inançlara sahiptirler.

• Bogardus, farklı kültürlere ilişkin atasözleri üzerinden toplumsal bağların incelenebileceğini savunmuştur.

• 1. İlkel düşünce son derece basit ve gelişmemiştir.

• 2. Sistematik değildir ve yanlışlıklar (hatalı çıkarımlar) vardır.

• 3. Atasözlerine bakıldığında bunların %10 u toplumsaldır. (Toplumsal düşüncenin sınırlılığını bu şekilde göstermeye çalışıyor yazar.)

• 4. Atasözlerinden doğadan benzetmelere sıklıkla rastlanır bu da pastoral/kırsal yaşamın izlerini sunar.

• 5. Sorumluluklar daha sınırlı bir gruba ilişkin olarak tanımlanmıştır.

• 6. Dünyayı tatmin edici bir şekilde açıklama çabası içinde birbirinden bağımsız bölgelerde bile benzerliklere rastlanmaktadır.

(10)

Geçiş dönemi:

Toplayıcılıktan bahçe tarımına

•Tarımın nasıl başladığına ilişkin kesin bilgiler yoktur. Konuya ilişkin

spekülasyonlar vardır. Nüfus mu arttı, iklim mi kuraklık getirdi bilinmiyor.

•Neden gereksinim duyuldu? (Tahıl, kadınlar tarafından toplanmaktadır.

Toplananların bir kısmının gelecekteki tüketim için toprağa gömülmesi neden olmuş olabilir.)

•Son buzul çağının bitişine denk gelir bu geçiş dönemi. (Yaklaşık 10-14 bin yıl önce son buzul çağı bitmiştir)

•Üretici bir ekonomiye sahiptirler.

•Ekonomik birim ailedir. (aileler arası çıkar çatışmaları)

•Toplumsal birim köydür.

•Tabakalı toplum (Toplumsal artı nedeniyle)

•Toprak üzerinde kullanma hakkı mülkiyet hakkına dönüşmüştür.

•Tarım mevsimleri dışında boş zamanın varlığı: düşünsel yapıyı etkiliyor.

•Ancak henüz toplumsal yapıdan bağımsız bir düşünsel yapıdan söz edilmemektedir.

(11)

Geçiş-Göçebelik

• Göçebe çoban toplulukların ekonomisi kendine yetersizdir.

• Barışçı (takas)/Savaşçı (talan)

• Ticaret vs Çöreklenme**

• Talan, savaşçılık  askeri düzen

• Kaynakların üretimin sınırlılığı nedeniyle

yerleşik ile savaşçı göçebe arasında yeni

toplumsal tabakalar oluşuyor.

(12)

Neolitik Devrim:

(Gordon Childe: Kendini Yaratan İnsan’a göre)

Bitki ve hayvan evcilleştirilmiş, (10bin-7bin yıl önce farklı bölgelerde bağımsız olarak)

Üretim tekniği değişmiş, (tarımda saban kullanımı)

Toplumsal artı üretilmeye başlanmış.

Yerleşik düzen, (Çatalhöyük’te 9bin yıl önce yerleşim mevcut)

Nüfus artışı,

Ortak mülkiyetten özel mülkiyete

Sınıflı toplum (askerler, ruhban sınıf (din adamları), idareciler, üreticiler:

köleler - zanaatkarlar)

Devlet

Tarım dışı tabakalaşmanın başlaması (kentleşme)

(not: Childe, buna ikinci devrim diyor (kent devrimi) ama ondan sonraki

kültür tarihçileri ve antropologlar endüstri devrimini asıl büyük devrim olarak görüyor.

(13)

Tarım toplumu

• Toplumsal düşüncenin gerçek izleri bu dönemdedir. Bu dönemde artı ürün ortaya çıkmış, geçimlik üretimin dışında insanlar üretim ve ticarete başlamışlardır.

• Eski Mısır, Çin, Hint, Sumer uygarlıklarından kalan metinlerde toplumun nasıl idare edilmesine yönelik unsurlardan söz

edilmektedir. Verimli topraklarda su kenarlarındaki uygarlıkların gelişiminde toplumsal düşüncenin izlerini bulmak mümkündür.

• Schilling, Mısır örneğini vermektedir: Nil kıyısında, suyun taşma evrelerinin hesaplanması, verimli balçığın üretimde kullanılması ve burada firavunun tanrının eli olarak toplumu idaresi toplumsal

düşüncenin varlığını gösterir.

• Tarıma dayalı üretimde artış ile birlikte kayıt altına alma başlıyor:

YAZI (M.Ö. 3300, ilk örnekler. Sumerler)

(14)

Uygar Topluma Geçiş ve Uygarlığın Yayılması

• Kadın-erkek işbölümü dışında yeni işbölümü biçimleri ortaya çıkmıştır.

• Bu yeni işbölümü ile tarım dışı alanda uzmanlaşan kimselerin beslenmesi için gerekli toplumsal artının

üretilmeye başlanması ile geçilmiştir uygarlık evresine.

• İlkel toplulukta uzmanlaşma, işbölümü yoksa, toplumsal farklılaşmadan söz edilemiyorsa ve eşitlikçi bir yapı varsa nasıl oldu da uygar toplumlara geçiş gerçekleşti?

• Bu sorunun yanıtını geçiş aşamasındaki savaşçı gruplardan elde edebiliriz.

(15)

Savaşçı göçebeler

• Savaşçı göçebe toplulukların (1) “çiftçilerin üzerine

çöreklenmesi”, onları diğerlerine karşı korumaları ve karşılığında ürünlerden pay almaları sistemi dönüştürmeye başlamıştır.

• Vurkaç yağmalar sistemli pay almaya dönüşmüştür.

• M.Ö. 6000 dolaylarında iklimde sıcaklık artışı ile nüfus tarıma elverişli vadilere kaymıştır.

• (2) Özel çevresel koşullar: Çatalhöyük ve Jericho (Ürdün) ilk koşulu sağlamış ancak üretimi artıracak çevresel koşullara uymadığı için, toplumsal farklılaşmaya gidilememiş, tarım dışı işlerde uzmanlaşmış kesim ayrı bir sınıf oluşturmamıştır. Bu nedenle bir süre sonra yok olmuşlardır.

(16)

İlk Uygar Toplum

• Dünyanın uygar topluma geçen ilk bölgesi, Dicle ve Fırat ırmakları arasında kalan Aşağı Mezopotamya’dır. (M.Ö.

4bin)

• “Bereketli Hilal” olarak tanımlanan bölgede tapınaklara, yerleşime rastlıyoruz daha öncesinde de ancak uygarlık evresine geçilmemiş.

• G. Childe, Aşağı Mezopotamya’da köylüler üzerinde

egemenlik kuran topluluğun elde ettiği “toplumsal artı” ile uygarlığa geçildiğini ileri sürmüştür.

İlk uygarlığın bu bölgedeki Eridu (Irak) köyünün kente dönüşümü ile gerçekleştiği düşünülmekteydi.

(17)
(18)
(19)

SUMERLER

• M.Ö. 5000 civarında Sumerler (Karabaşlar), kuzeyden ovaya inmiştir.

Dağlık bölgede yaşayan göçebe bir topluluk oldukları düşünülmektedir.

• Burada eski yaşamlarını da hatırlatan zigguratlar inşa etmişlerdir.

(Tapınak ve gözlem evi)

• Egemenlikleri altına aldıkları köylülerden daha çok toplumsal artı alabilmek için ırmak boylarını, sulama amacıyla denetim altına almışlardır. (Köylüleri kullanıyorlar)

• Üretimi /çalışmayı örgütleyen gruplar:

• -Köylüleri çalıştıran askerler,

• -Zamanla din adamına dönüşen büyücüler (bataklıkları tarım arazisine çeviriyorlar)

• -Sulama işini örgütleyen iş yöneticileri. (Büyük çaplı üretim için gerekli sulama işinin planlı, sistemli olması gerekmektedir. Bu nedenle, sulama ve üretim işlerini örgütleyip yürüten bir insan grubu doğmuştur.)

(20)

NEDEN SUMERLERİN EGEMENLİĞİ ALTINDAKİ

KÖYLÜLER ANGARYA SİSTEMİNE RAZI

GELMİŞLERDİR?

(21)

• Üretimi gerçekleştirenlerin (yönetilenler) angarya sistemine karşı gelmemesinin sebebi, üretici

olmayan sınıfın (yöneten) yalnızca

baskısı/zorlaması ile açıklanmamaktadır:

• Üretimdeki bolluk ve toplumsal artı yönetilen sınıflara da yarar sağlamaktadır.

Dolayısı ile sınıfsal çıkarları ile genel yarar

uzlaşı içindedir. Çatışmıyor!

(22)

Din adamları

• Sumer uygarlığında, din adamlarının bataklıkları tarım alanlarına dönüştürmeleri ile bu toprakların tanrının toprakları olduğunu iddia ettikleri görülmektedir. Benzer durum Mısır uygarlığında da görülmektedir.

• Tanrının topraklarından elde edilen toplumsal artı tanrının evinde-tapınaklarda (ziggurat) saklanmalıdır.

• Toplumsal artı üzerinde tekel konumundadır, din adamları.

• Askerler ve din adamları egemen sınıfı meydana getirmektedir. Ayrıca din adamları yönetici sınıfa da dahildir.

• Tarım ve üretimle ilgilendikleri gibi bunlarla dolaylı ilgisi olan alanları da din adamları düzenlemeye başlamış, yasalar ortaya çıkmıştır. (Vergiler gibi)

• Yönetim aygıtı kurulmuştur: Devlet

(23)

Kent devleti

• Tapınakların bulunduğu köylerin genişlemesi- nüfus artışı

• Kendilerine yeten birimlerden birbirilerinin ürettiklerine

muhtaç birimlere dönüştü köyler (uzmanlaşma ve alışveriş)

• Ekonomik, toplumsal, askeri bütünleşme ve bağımlılık tapınak ve dinsel düşüncelerle sağlanan duygusal

düşünsel bir bağlılıkla birleşmiştir.

• Din adamı + asker + yasalar+ yasaları uygulayan memur + üretici güçler (zanaatkarlar ve köylüler) Kent Devleti

• Toplumsal işbölümü: Araç gereç yapımını üstlenen zanaatkarları, tapınak yapımı, bakımı, onarımında

ustalaşanları görüyoruz.

• Din adamları bu ihtiyaçlar için yetenekli köylüleri tarımdan alıp yetiştirmiştir.

(24)

Farklılaşma

• Toprak ve suyun yönetiminin din

adamlarının/tapınağın denetimindedir. (sermaye)

• Toprağı ve suyu kullanan, üretimi yapanlar, köylülerdir. (emek)

• Sermaye-emek farklılaşmasını görüyoruz artık:

(sınıflı toplum/köleci toplum).

• Para ekonomisinin gelişmediği bu toplumda efendi-köle sınıf farklılaşması yaşanmaktadır.

• Tarım ve sanayi farklılaşıyor.

• Kafa/kol emeği farklılaşıyor.

(25)

ÇATALHÖYÜK

Konya’nın 52 km güneydoğusunda yer alır.

Köy yerleşiminden kentleşme evresine geçmiştir.

Yoğun nüfuslu bir yerleşim yeridir. (8 bin-10 bin kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir.)

2 bin yıl aralıksız yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.

İlk tarımcı topluluklardandır.

Evler kerpiçten duvarlarla örülmüş, çatılar sazlıklarla kapatılmıştır. Evlerin girişi tavandandır.

Evlerinin köşesinde ölüleri için mezarlar vardır.

8200 yıl öncesine ait kent planını gösteren harita, ilk harita kabul edilmektedir. (Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor.)

Ana tanrıça kültünün ilk örneklerine rastlanır. Bereketi, doğayı sembolize eden tombul kadın heykelcikleri mevcuttur. Erkek imgesi için ise boğa başları, boynuzlar kullanılmıştır.

Kamu binalarına rastlanmamaktadır. Bu yoğun nüfusun eşitlikçi bir toplum oluşturduğu düşünülmektedir.)

(26)
(27)
(28)

GÖBEKLİTEPE

• Şanlıurfa’nın 22 km kuzeydoğusunda yer alır.

• Yaklaşık 12 bin yıl öncesine tarihlenir. (Çatalhöyük’ten eskidir)

• Tarım ve hayvancılığa geçiş evresinde son avcı

topluluklar tarafından inşa edildiği düşünülmektedir.

• Dünyanın bilinen en eski dini/kült yapısı kabul edilmektedir.

• Bir daire biçiminde dikilen 10-12 taşın (T) arasına küçük taşlardan bir duvarla örülmüştür. Hayvan sembolleri,

soyut şekiller mevcuttur.

• Belgesel: Göbeklitepe - Dünyanın İlk Tapınağı Youtube’tan izlenebilir.

(29)

Referanslar

Benzer Belgeler

Topluluk halinde yaşam içerisinde ilk toplumsal düşüncelerin izine rastlıyoruz ancak çok temel bir düzeydedir (hayatta kalma). •Ruh inancı başlangıçta kendini koruma

Ellen Meiksins Wood: Eskiçağlardan Ortaçağlara Batı Siyasi Düşüncesinin Toplumsal

• Poliste tarımsal üretim ve ticaret temel ekonomik faaliyetler olarak ortaya çıkarken, savaşçılar, zanaatkârlar ise farklı ihtiyaçları karşılayan toplum

•Platon toplumu organları beden için işlevsel bir bütün olarak düşünmüştür.. •İdeal devlet

• Siyasal otorite olarak Kilise güçlüydü bu da yeni düzen içinde çok arzu edilen bir durum değildir. • Kilise feodal düzenin toprak sisteminin koruyucusu

Hafta Sosyal statü,rol davranışı ve örgüt 5.. Hafta Tutumlar ve tutum ölçme teknikleri

Toplumsal yapının fiziksel yanını nüfus ve yerleşim yerlerinin coğrafi özellikleri oluştururken, kültürel yanını ise sosyal ilişkiler, statüler,

Hiyerarşi, örgütteki eşgüdümü ve denetim süresini kolaylaştırır, (eşitti mesajların hiyerarşik yapı içinde yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya iletilmesi,