EĞİTİMİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ
Konu alanı,insan davranışı ve davranışın nedenlerini
araştırmak olan psikoloji,yaşamın her alanına girmiştir.Psikoloji insanın gelişimi,algılaması,öğrenmesi,normal ve normal dışı davranışları,başka insanlarla ilişkileri gibi birçok alanda elde edilen bilgileri başka alanların kullanımına sunmaktır.Her insan için gerekli olsa da özellikle insanı iyi bir şekilde
yetiştirme,yaşama hazırlama sorumluluğunu üstlenen anne- babaların ve öğretmen adaylarının iyi bir psikoloji bilgisi ile donanmış olması son derece önemli ve kritik bir
konudur.Sağlam bir psikoloji bilgisi,bir yandan anne-baba ve öğretmenlerin kendilerini tanımasına,diğer yandan da çocuk ve ergenleri tanımalarına,onların davranışlarını anlamalarına
katkıda bulunacaktır.
Öğretim programı,insanın gelişim ve öğrenme özelliklerine uygun olarak hazırlanmalıdır.
Psikolojinin alt dallarından gelişim psikolojisi,çocuk ve ergenlerin farklı yaş düzeylerine göre gelişim
özellikleri;öğrenme psikolojisi de öğrenme yolları ve koşulları hakkında bilgi sunmaktadır.Eğitim psikolojisi ise,gelişim ve öğrenme psikolojisinin bulgularından yararlanarak etkili
öğrenme-öğretme ortamının hazırlanması konusunda eğitime önemli katkılarda bulunmaktadır.
Eğitimin daha kapsamlı amacı olan öğretim ile birlikte,öğrencinin;fiziksel,duygusal,zihinsel ve sosyal
yönlerden en iyi şekilde gelişmesine yardımcı olmak üzere psikoloji bulgularından yararlanılmaktadır.
1)GELİŞİM
1)Gelişim ile İlgili Temel Kavramlar
1)Gelişim ve Gelişme:Gelişme bir ürün gelişim ise bir süreç olarak ele alınmaktadır.Gelişim;organizmanın
büyüme,olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimi sonucu sürekli ilerleme gösteren değişmesidir.Büyüme,olgunlaşma ve öğrenme olmadan gelişim sağlanamaz.Gelişim kavramının içinde yer alan öğrenme boyutu,insan yaşamının her döneminde
gerçekleşebilecek ve belirli bir son aşaması olmayan bir özelliktir.Bu bakımdan gelişim,döllenmeden ölünceye kadar devam eden bir ‘süreç’ olarak ele alınmaktadır.Çocuğun ağaca tırmanması psiko-motor gelişimin bir boyutudur.Kas ve kemikleri yeterli büyüklüğe ve olgunluğa erişmeden çocuk ağaca
tırmanmayı öğrenemez.
2)Büyüme:Gelişimle ilgili temel kavramlardan biri olan
büyüme;ağırlığın ve hacmin artması gibi gözle görülebilir fiziksel değişiklikler anlamında kullanılmaktadır.Büyüme kavramı
gelişim ile karşılaştırılmamalıdır.Büyüme gelişmeye göre çok daha dar kapsamlı bir kavramdır.Büyüme daha çok fiziksel özellikler için kullanılırken,gelişim fiziksel özelliklerin yanında zihinsel,duygusal,sosyal özellikleri de kapsayacak biçimde kullanılır.Örneğin;kişilerin vücutları,hem büyür hem de
gelişir,zihinleri gelişir ama büyümez.
3)Olgunlaşma:Olgunlaşma;öğrenme yaşantılarından bağımsız olarak kalıtımın etkisiyle gerçekleşen biyolojik bir değişimdir.vücut organlarının kendilerinden beklenen işlevi yerine getirebilecek düzeye ulaşmasıdır.Olgunlaşmanın
olabilmesi için tek başına büyüme yeterli değildir.İçsel-yapısal birtakım değişikliklerin de olması gereklidir.Bir çocuğun yürüme olgunluğuna ulaşması için sadece bedenin ve bacakların
büyümesi yeterli değildir.Aynı zamanda bacak kaslarının ve kemiklerinin içsel birtakım değişiklikler geçirmesi ve güçlenmesi gerekir.
4)Hazırbulunuşluk:Hazırbulunuşluk,bireyin öğrenme ortamına getirdiği bütün özellikleri içeren bir
kavramdır.Hazırbulunuşluk bir bakıma olgunlaşma ve yaşla ilgilidir.Senemoğlu,hazırbulunuşluğun,bireyin sadece
olgunlaşma sürecini değil,aynı zamanda önceki öğrenmelerini,ilgilerini,tutumlarını,güdülenmişlik düzeyini,yeteneklerini ve genel sağlık durumunu da
kapsadığını belirtmektedir.Büyüme,olgunlaşma ve genel sağlık durumunun bir boyutu olan duyu organlarının yeterli olup olmaması gibi özellikler,fiziksel
hazırbulunuşluk,öğrenmeye yönelik ilgisi,tutumu,ön yargıları gibi özellikler ise,psikolojik hazırbulunuşluk olarak
düşünülebilir.Örneğin;dört işlemin öğrenilebilmesi için
öncelikle sayı kavramının ve sayıların öğrenilmesi gerekir.
5)Öğrenme:Bireyde gelişmenin meydana gelebilmesi için,sadece olgunlaşmaya değil öğrenmeye da ihtiyaç
duyulmaktadır.Öğrenme;’bireyin çevresiyle belli bir düzeydeki etkileşimleri sonucunda meydana gelen nispeten kalıcı izli davranış değişmesi’ olarak tanımlanabilir.Örneğin;çocuğun düzgün bir şekilde kalem tutabilmesi için el ve parmak
kaslarının,kemiklerinin belirli bir büyüklüğe ve olgunluğa ulaşması yeterli değildir.Çocuğun kalemin nasıl tutulduğunu görmesi,kalem tutma denemelerini yapması ve düzgün bir şekilde tuttuğunda bu davranışın pekiştirilmesi gerekir.
2)Gelişimi Etkileyen Faktörler:Bazı psikologlar
gelişimde katılımın,bazıları ise çevrenin daha etkili olduğu görüşünü savunmuşlardır.Ancak şimdi ‘kalıtım ve çevrenin etkileşimi sonucunda gelişimin meydana geldiği’ daha yaygın olarak kabul edilmektedir.
1)Kalıtım:Kalıtım,bireyin ana babasından ve daha önceki atalarından genler yoluyla aldığı özelliklerin tümünü kapsamaktadır.Kalıtsal özellikler ;annenin yumurtası ile babanın spermi birleşerek
‘dölütü’oluşturduğu zaman başlamaktadır.
Genler ‘baskın ve çekinik’ olarak iki ayrı grupta
toplanmaktadır.Zigotun bölünme yoluyla çoğaldığı her aşamada anne ile babadan gelen genler karşılıklı
olarak etkileşmekte ve organizmanın gelişimine yön vermektedir.Çiftlerden gelen genler özdeş
olduğunda,genetik sonuç kesindir.Sözgelimi;saç rengini belirleyen gen,her ikisinde de siyah ise
bebeğin saçları siyah olacaktır.Sözgelimi;genel olarak mavi göz,renk körlüğü,düz saç,saç
dökülmesi,doğuştan sağırlık vb. çekinik özelliklerdir.Şu halde çekinik özelliklerin ortaya çıkması benzer
genlerin her iki cinsiyette de bulunmasına bağlıyken, baskın özelliklerin anne veya babada birinde
bulunması yeterlidir.
2)Çevre:Çevre,döllenmeden başlayarak ölünceye
kadar devam eden bir süreçte bireyin içinde bulunduğu koşulların bütününü içermektedir.Geniş anlamıyla
çevre;döllenme sırasında ve döllenmeden sonra
hücrenin çoğalıp bir organizma oluncaya kadar içinde yaşadığı bütün durumları kapsamaktadır.
Çevrenin gelişim üzerinde etkisini incelerken;doğum öncesi,doğum sırası,doğum sonrası çevre koşulları olmak üzere üç başlık altında ele alınmaktadır.
Doğum öncesinde;annenin beslenmesi,çocuğun yeterli oksijen alıp alamaması.annenin alkol-ilaç
kullanımı,sigara ,geçirdiği kazalar,stres,gürültü gibi etkenler bebeğin gelişimini etkileyen çevre koşulları olarak geçmektedir.
Doğum sırasında;fetüsün oksijensiz kalması,çeşitli
travmalara maruz kalması gibi koşullar bebeğin gelişimini olumsuz etkileyen,sınırlayan çevre etkenleridir.
Doğumdan sonra;çevre koşullarının kapsamı oldukça
geniştir.Bireyin içinde yetiştiği ailenin sosyal-ekonomik ve kültürel düzeyi,aile ve diğer yakın çevresindeki bireylerin birbirleriyle iletişim ve ilişki biçimleri,çocuğun
davranışlarına karşı yetişkinlerin ya da arkadaşlarının tutumları,eğitimini sürdürdüğü okul ve öğrenme
yaşantıları,kitle iletişim araçları,beslenme ve iklim
koşulları,görüştüğü insanlar,katıldığı ortamlar,okuduğu kitaplar,izlediği filmler gibi bütün yaşantıları doğum sonrası çevre koşulları olarak ele alınmaktadır.
3)Gelişimin İlkeleri
1)Gelişim,kalıtım-çevre etkileşiminin bir ürünüdür.
2)Gelişim,baştan ayağa,içten dışa doğrudur.
3)Gelişim,genelden özele doğru bir sıra izler.
4)Gelişimde bazı kritik dönemler vardır.
5)Gelişim nöbetleşe devam eder.
6)Farklı gelişim
alanları(fiziksel,zihinsel,duygusal,sosyal)birbirlerini etkiler.
7)Gelişimde bireysel farklılıklar vardır.
Genetik araştırmalar;göz rengi,cinsiyet,beden
biçimi,boy,zeka vb. birçok yapısal özelliğin kalıtsal faktörlere bağlı olduğunu göstermektedir.
Ancak kalıtım aracılığıyla getirilen birçok özelliğin çevresel değişkenlere göre biçimlendiği de bir gerçektir.
4)Gelişim Dönemleri
Genel olarak yaşam dönemleri;doğum
öncesi,bebeklik,çocukluk,ergenlik,gençlik,yetişkinlik ve yaşlılık olarak sıralanmaktadır.
1)Doğum Öncesi Dönem:Genel olarak beden ve bedenin farklı organlarının gelişimiyle
birlikte,dolaşım,solunum ve sindirim sistemleri ile duyu organları da gelişimini önemli ölçüde tamamlamaktadır.
2)Okul Öncesi Dönem:Okul öncesi dönem kendi içinde ikiye ayrılır.Bunlardan sıfır-iki yaş bebeklik,2-6 yaş ise ilk çocukluk dönemi olarak adlandırılmaktadır.
2)1.Bebeklik Dönemi:Doğumdan iki yaşına kadar olan dönemi kapsar.Bu dönemde büyüme ve devinimsel
gelişim oldukça hızlıdır.Dönemin en önemli devinimsel gelişimi olan yürüme kendinden önce oturma,emekleme gibi birçok aşama ile gerçekleşir.Bebeğin temel
ihtiyaçlarının zamanında karşılanması ve sevgi
gösterilmesi bebekte güven duygusunun gelişmesini sağlar.
2)2.İlk Çocukluk Dönemi( 2-6):Bu dönemde büyüme hızı bir önceki döneme oranla oldukça
yavaşlamıştır.Devinimsel gelişim yönünden
atlama,zıplama,koşma gibi büyük kasların kullanımını gerektiren etkinlikler daha çok gözlenir.Ancak küçük kaslar henüz tam olarak gelişmediğinden makasla
kesme,düğme iliklemede zorlanırlar.Doğal bir merak ve öğrenme çabası içersindedir.
3)Temel Eğitim Dönemi(6-12):
3)1.İkinci Çocukluk Çağı(6-10):İlk çocukluk çağına göre,bu dönemde çocuğun bedensel büyüme hızında azalma görülür.Hareketle ilgili yeteneklerinin
gelişiminde önemli ilerlemeler gözlenir.Dönemin başlarında somut olduğu sürece zihinsel olarak
problemleri çözebilir.Sosyal yönden okula başlama ile birlikte çocuğun çevresi gittikçe
genişlemiştir.Arkadaşları ile hareketli ve eğlenceli oyunlar oynamaktan hoşlanırlar.Zamanla oyun kurallarına uymayı öğrenirler.
3.2)Erinlik(Bluğ)DÖNEMİ(11-13):Ergenlik döneminin esas fiziksel değişikliklerinin olduğu,çocuk görünümünden yetişkin görünümüne ulaşıldığı ilk dönemdir.Fiziksel olarak önce el ve ayaklarda olmak üzere hızlı bir bedensel büyüme ve
hormonların etkin çalışması ile ses değişimi,tüylerin artması,derinin kalınlaşması ve benzeri ikincil cinsiyet özellikleri kazanılır.Kızlar 1-1,5 yıl önce erinliğe girerler.
4)Orta Öğretim Dönemi
4.1)İlk Ergenlik Çağı(13-17):Fiziksel büyüme erinlik dönemine oranla yavaşlamıştır.Erinlik döneminin ardından,hızla
büyüyen bedenine ve organlarına alışma ya da uyum
sağlama dönemidir.Büyüyen ve yetişkinlikteki biçimini almaya başlayan vücudunu olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmesi
sağlanabilir.Yine devinimsel gelişimini hızlandırmak için
beden eğitimine ve spora ağırlık verilebilir.Bedensel gelişimin yanı sıra zihinsel gelişim de hızlanır.Mantıklı düşünme ve karar verme yeteneği gelişir.
4.2)Son Ergenlik Çağı(17-20):Son ergenlik dönemi lise ve üniversite dönemlerine denk düşer.Bu dönem yetişkin
yaşamına özgü görev ve sorumlulukları üstlenme
dönemidir.Gencin kendine bir meslek seçmesi ve bu meslek için gerekli bilgi,beceri ve davranışları edinmeye çalışması beklenir.Gittikçe artan bir şekilde bağımsızlığını
kazanması,meslek seçiminde olduğu gibi yaşamın diğer alanlarında da birtakım tercihler yapması ve sorumluluğu üstlenmesi beklenir.Örneğin,nasıl bir eş seçeceği,nasıl bir hayat sürdüreceği hakkında bazı kararlar verir.
ÖĞRENME VE ÖĞRENME KURAMLARI 1)Öğrenme Kuramları: Tüm öğretme model ve
yöntemleri,öğrenme psikolojisi alanında yapılan çalışmalar ve bu alanda geliştirilen kuramlara dayalıdır.
1.1)Davranışçı Yaklaşım:Davranışçı kuramcılar öğrenmeyi koşullanma ve model alma ile açıklamaktadırlar.
a)Klasik Koşullanma:I.Pavlov tarafından yapılan deneysel öğrenme çalışmalarıyla gündeme gelmiştir.Pavlov,deneyleri sırasında köpeğe yiyecek vermeden hemen önce zil sesi vermiştir.Birkaç kez aynı süreç tekrar edildikten sonra köpeğin zil sesine salgı sağladığını
gözlemiştir.Pavlov,köpeğin doğal olarak yiyeceği gördüğünde göstermesi gereken tepkiyi,başlangıçta hiçbir tepki
göstermediği zil sesini duyduğu zaman salgılamasını koşullanma yoluyla öğrenme olarak tanımlamıştır.
b)Edimsel Koşullanma:Skinner’a göre sadece tepkiler değil edimler de öğrenilebilir.Edimsel koşullanma,ödüle götüren veya cezadan
kurtaran bir davranımın yapılmasını öğrenmektir.Edimsel koşullanma ile klasik koşullanma arasında üç fark vardır:
a)Uyarıcının Türü: Klasik koşullanmada uyarıcı bir ışık veya ses gibi belirli bir olaydır ve kısa bir süre için sunulur.Edimsel koşullanmada ise uyarıcı belirli bir olay değildir;çok daha uzun süreli ve birçok
elamanı olan bir durumdur.
b)Davranım:Klasik koşullanmada davranım da tıpkı uyarıcı gibi belirlidir.Ayrıca bu davranım,genellikle tepkisel olarak yapılan ve doğuştan gelen refleks niteliğinde bir davranımdır.Edimsel
koşullanmada ise davranımlar,uyarıcı durumunda yapılan raslantısal davranımlardır,başlangıçta çeşitlilik gösterirler.
c)Davranımın pekiştirmeyle ilişkisi:Okul öğrenmelerinde daha çok edimsel koşullanmadan faydalanır.Öğrenmeyi edimsel koşullanmayla açıklayan kuramcılara göre;hayvan ve insan davranışlarını, davranışın sonucu
belirler.Davranışın sonucu olumluysa aynı koşullar altında tekrar ortaya çıkar.Davranışın sonucu olumsuzsa davranış tekrar edilmez.Örneğin;sınıfta genellikle ayakta dolaşan bir öğrenciye;ders dinlediği zamanlar aferin denilirse öğrencinin giderek oturarak ders dinleme süresi artabilir.
c)Model Alarak Öğrenme:
a)Yeni davranışların kazanılması(daha önce hiç
öğrenilmemiş bir davranışın gözlem ya da model alma yoluyla öğrenilmesi)
b)Daha önce var olan davranışların
kuvvetlenmesi,harekete geçirilmesi(televizyonda
vurucu kırıcı oyunlar gözleyen çocuğun bunları örnek alması)
c)Var olan davranışların yapılmasından kaçınılması(öğretmen sınıfta uygunsuz bir
davranışından dolayı bir öğrenciyi cezalandırırsa,diğer öğrenciler o tür davranışları yapmama eğilimi gösterir.)
1.2)Bütünlük Yaklaşımı(Gestalt):Öğrenmenin uyarıcıyla
davranım arasında ilişki kurmaktan daha karmaşık bir süreç olduğu görüşünü savunur.Bu yaklaşıma göre,uyarıcıları ayrı ayrı değil,anlamlı bir bütün olarak görürüz;ve bütün,onu
meydana getiren parçaların toplamından daha fazla anlam ifade eder.
1.3)Bilişsel Yaklaşım:Öğrenme sürecinin doğrudan
gözlenmeyen,insanın zihninde meydana gelen yapı ve süreçlerle ilişkili olduğunu vurgular.Bilişsel yaklaşımın belli başlı ilkeleri vardır:
a)Öğrenmede birey aktif bir role sahiptir.
b)Bireyin edindiği bilgi ve davranışları,bellekte depolama ve yeri geldiği zaman hatırlayıp kullanabilme becerisi vardır.
c)İnsan karşılaştığı yeni uyarıcıları,eski bildikleriyle karşılaştırarak öğrenir.
1.4)Fonksiyonalist Yaklaşım
Bu yaklaşıma göre bireylerin tüm davranışlarının amacı çevreye uyum sağlamaktır.Ancak uyum
sağlayıcı,ihtiyaçları karşılayıcı davranışlar
öğrenilebilir.Örneğin insanların okula gidip okuma yazma öğrenmesi,saygın ve iyi bir hayat yaşama ya da günlük yaşamdaki bazı ihtiyaçlarını karşılama amaçlarına yöneliktir.
2)Öğrenmeye Etki Eden Faktörler
20. yüzyılın başından beri öğrenmeyle ilgilenen psikologlar ‘Nasıl öğreniyoruz’ sorusunu cevaplamaya çalışmışlardır.’Nasıl öğreniyoruz’
sorusu öğrenme sürecinin analitik olarak çözümlenmesini gerektirmektedir.
1)Bireysel Etkenler:Okul içinde ya da okul dışında meydana gelen öğrenmeler çoğunlukla bireysel olarak gerçekleşmektedir.Sınıf ortamında,öğrencilere aynı çevre koşulları sağlanmasına rağmen öğrenciler arasında farklı öğrenmeler gerçekleşmektedir.Bunun sebebi ise öğrenciler arasında bireysel farklılıkların olmasıdır.
2)Çevresel Etmenler:Öğrenmeyi etkileyen başlıca çevresel faktörler;öğrencinin okul,aile ve arkadaş çevresidir.Okulların öğrenmeyi kolaylaştırması için,öğrencilere nitelikli bir öğretim programı sunması gerekir.
İNSAN GELİŞİMİ VE EĞİTİM ARASINDAKİ İLİŞKİ Gelişimle ilgili bilgiler;eğitimci ve öğretmenlere çocukları tanımalarında yardım eder.Her gelişim
döneminin kendine özgü bir niteliği vardır.Okullarda çocuk ve gençlere etkili öğrenme ortamları sağlamak,onların
gelişim düzeylerine ve niteliklerine uygun uygulamalarla mümkün olur.Gelişim,öğrenme ve öğretim birbirleriyle iç içe ve birbirini tamamlayan süreçlerdir.Bu sebeple eğitim işiyle uğraşanların,davranışlarını değiştirmeye ve
kişiliklerini geliştirmeye çalıştıkları öğrencileri çok iyi tanımaları gerekmektedir.