• Sonuç bulunamadı

DOĞAL ÇEVRENİN SINIRLILIĞI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "DOĞAL ÇEVRENİN SINIRLILIĞI"

Copied!
41
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DOĞAL ÇEVRENİN SINIRLILIĞI

(2)

NELER ÖĞRENECEKSİNİZ

Bu bölümde ekosistemdeki bozulmalar, doğal kaynakların bilinçsiz kullanımı, çevre sorunları, ekolojik ayak izi, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı konularını öğreneceksiniz.

Kazanım: 12.4.1. Doğal çevrenin

sınırlılığını açıklar.

(3)

1961’de uzaya çıkan ilk astronot olan Yuri Gagarin uzaydan baktığında Dünya’ya dair gördüklerini şöyle rapor etti: “Kıtaların ana hatlarını, adaları ve akarsuları açıkça seçebildim. Ufuk alışılmamış güzellikte bir manzara hediye ediyordu. Zarif bir hȃle dünyanın çevresini sarıyor; içinde yıldızların parladığı karanlık uzay ile parlaklığı seyrekleşerek birleşiyor, birbirinin içinde karışıp kayboluyordu.” Sonraları 558 astronot daha uzaya çıktı. Yapılan bir araştırmada astronotların ifadelerindeki iki ortak duygu;

Dünya’nın güzelliğini takdir etme ve diğer tüm canlılara bağlılık hissindeki artış olarak belirlendi.

İnsanoğlu, yüzlerce yıl yaşadığı gezegenin fiziki sınırlarını keşfetmeye çalıştı. Yeni kıtalar

keşfedildi. En yüksek dağlara çıkıldı. Kutuplara ulaşıldı. İnsanlık tarihinde binlerce yıl

geçtikten sonra uzaya çıkılabildi. Dünya’nın fiziki sınırları ilk kez gözle görüldü.

(4)

1900’lü yılların sonuna gelindiğinde Dünya’nın fiziki sınırları yanında doğal sisteminin de sınırları olduğu görüldü. İnsan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan ozon tabakasındaki seyrelme, ormansızlaşma, su kirliliği, hava kirliliği ve küresel iklim değişimi gibi çevre sorunları doğanın işleyişindeki bozulmaları gözler önüne serdi. Ayrıca insanların beşerî ve ekonomik faaliyetleri nedeniyle canlı türlerinin giderek azalması ve yok oluşu doğanın sınırlılığını gösterdi.

1900’lü yılların sonuna gelindiğinde Dünya’nın fiziki sınırları yanında doğal sisteminin de sınırları olduğu görüldü. İnsan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan ozon tabakasındaki seyrelme, ormansızlaşma, su kirliliği, hava kirliliği ve küresel iklim değişimi gibi çevre sorunları doğanın işleyişindeki bozulmaları gözler önüne serdi. Ayrıca insanların beşerî ve ekonomik faaliyetleri nedeniyle canlı türlerinin giderek azalması ve yok oluşu doğanın sınırlılığını gösterdi.

(5)

Gezegenimizin geleceğinin tehlikede olduğu düşüncesi; çevre sorunlarının artması, doğal kaynakların ve canlı türlerinin giderek azalmasıyla yaygınlaştı.

Artan çevresel kaygılar, dünyada doğal sistemin işleyişi hakkında daha kapsamlı çalışmaların yapılmasına zemin hazırladı.

Günümüzde doğanın işleyişi ile ilgili olarak doğal sistemlerin bir bütünlüğe sahip olduğu gerçeği genel kabul görmüştür.

Gezegenimizin geleceğinin tehlikede olduğu düşüncesi; çevre sorunlarının artması, doğal kaynakların ve canlı türlerinin giderek azalmasıyla yaygınlaştı.

Artan çevresel kaygılar, dünyada doğal sistemin işleyişi hakkında daha kapsamlı çalışmaların yapılmasına zemin hazırladı.

Günümüzde doğanın işleyişi ile ilgili olarak doğal sistemlerin bir bütünlüğe sahip olduğu gerçeği genel kabul görmüştür.

(6)
(7)

Dünyada belirli bir alanda yaşayan canlıların birbiriyle ve doğal çevreyle etkileşime girerek oluşturdukları bir sistem vardır. Ekosistem olarak adlandırılan bu düzen durağan ve değişmez değildir. Örneğin bir göl, sıcaklık ve yağış azlığı gibi nedenlerle kuruduğunda gölde yaşayan bitki ve hayvanlar da bu durumdan etkilenir.

Bununla birlikte canlı türleri veya canlı sayısındaki değişim de ekolojik sistemde değişimlere yol açar.

Bolu il sınırları içinde yer alan Sülüklü Göl’de yöre halkı

tarafından alabalık ve sazan gibi balık türleri yetiştirilmeye

başlandıktan sonra balıkların sülükleri yemesiyle gölde

sülük kalmamıştır.

(8)

Ekosistemde canlılar arasındaki enerji ve madde geçişi, bir hayvan türünün diğer bir canlıyı yemesiyle gerçekleşir. Enerjinin üreticilerden (bitkiler) tüketicilere (otobur veya etobur hayvanlar), onlardan da ayrıştırıcılara geçmesiyle besin zinciri meydana gelir.

Ekosistemler çok sayıda beslenme zinciri içeren karmaşık bir beslenme ağına sahiptir. Beslenme ağı canlılar arasındaki beslenme ilişkilerini ortaya koyar. İklim değişimi, canlıların yaşam ortamlarının bozulması, aşırı avlanma veya ekosisteme yeni türlerin girişi gibi nedenlerle bazı türlerin yok olması beslenme ağının doğal dengesinin bozulmasına neden olur.

Doğanın hassas dengesi canlılar arasındaki beslenme ağının devamı ve doğanın taşıma kapasitesinin aşılmaması ile korunabilmektedir.

Ekosistemde beslenme ağı

(9)

Avustralya’ya son yüz yıl içinde insanlar tarafından getirilen ve doğaya bırakılan kedi ve tavşanların sayısı hızla artmıştır. Bu yeni türler, kıtada bazı canlı türlerinin ortadan kalkmasına neden olmuştur. Beslenme ağındaki bozulmalar biyoçeşitliliğin azalmasına neden olmaktadır.

Tilkilerin aşırı avlanması ve sayılarının azalması sonucunda

tilkilerin beslendiği fare, karga ve yılan gibi canlı türlerinin

sayısı artar. Fare ve karga sayısının artması sonucunda

tarım alanlarındaki ürünler zarar görür.

(10)

Ayılar sağlıklı bir ekosistemin göstergesidir.

Ayı varlığı ekosistemdeki türlerin dengede

kalmasını sağlar. Ayrıca ayılar bitkilerle de

beslendiği için tohum dağıtıcı bir rol

üstlenir. Ayıların avlanması ve nesillerinin

tükenmesi beslenme ağının ve ekolojik

sistemin bozulmasına neden olur. Bu

nedenle günümüzde ayılar av yasağı ile

korunan türlerden biridir.

(11)

Taşıma kapasitesi mevcut kaynak miktarı ile birey sayısı arasındaki ilişkidir. Örneğin bir otlak alanında aşırı hayvan otlatılması ile taşıma kapasitesinin üzerine çıkılmış olur. Bu durum, bitkilerin kendilerini yenileme hızından daha hızlı tükenmesine, çayırların seyrelip erozyon sonucunda toprakların kaybedilmesine neden olur.

Taşıma kapasitesi mevcut kaynak miktarı ile birey sayısı arasındaki ilişkidir. Örneğin bir otlak alanında aşırı hayvan otlatılması ile taşıma kapasitesinin üzerine çıkılmış olur. Bu durum, bitkilerin kendilerini yenileme hızından daha hızlı tükenmesine, çayırların seyrelip erozyon sonucunda toprakların kaybedilmesine neden olur.

Canlılar; beslenme, büyüme, üreme gibi yaşamsal aktivitelerle varlıklarını ve nesillerini devam ettirir. Bununla birlikte canlılar yaşamlarını devam ettirebilmek için su, oksijen, karbondioksit ve azot gibi maddelere ihtiyaç duyar. Ekolojik öneme sahip bu maddeler madde döngüleri ile yenilenir. Bu özellik, ekosistemlerin yenilenerek devamlılığını sağlar. Ancak doğanın kendisini yenileyebilmesinin de sınırları vardır. Bu sınırların başında ekosistemdeki canlı sayısı gelir.

Bir alanın canlı yaşamını destekleyebileceği en fazla birey sayısı taşıma kapasitesi olarak adlandırılır.

Canlılar; beslenme, büyüme, üreme gibi yaşamsal aktivitelerle varlıklarını ve nesillerini devam ettirir. Bununla birlikte canlılar yaşamlarını devam ettirebilmek için su, oksijen, karbondioksit ve azot gibi maddelere ihtiyaç duyar. Ekolojik öneme sahip bu maddeler madde döngüleri ile yenilenir. Bu özellik, ekosistemlerin yenilenerek devamlılığını sağlar. Ancak doğanın kendisini yenileyebilmesinin de sınırları vardır. Bu sınırların başında ekosistemdeki canlı sayısı gelir.

Bir alanın canlı yaşamını destekleyebileceği en fazla birey sayısı taşıma kapasitesi olarak adlandırılır.

Taşıma kapasitesinin üzerine çıkıldığında ekosistemde bozulmalar görülür ve çevre sorunları ortaya çıkar.

Taşıma kapasitesinin üzerine çıkıldığında ekosistemde bozulmalar görülür ve çevre sorunları ortaya çıkar.

(12)

DOĞAL KAYNAKLARIN BİLİNÇSİZ KULLANIMI ve ÇEVRE SORUNLARI

İnsanoğlu ihtiyaçlarını karşılamak için doğal çevrenin

olanaklarından yararlanır. Sanayi faaliyetlerinin gelişmesi ve

son yüzyılda yaşanan hızlı nüfus artışı doğal kaynakların

tüketimini artırmıştır. Doğal kaynakların kullanımı üzerindeki

aşırı baskı, doğal kaynakların sınırsızmış gibi algılanıp

bilinçsizce tüketilmesi ve atıkların doğal ortamlara bırakılması

çevre sorunlarının yaşanmasına yol açmıştır. Hava, su ve

toprak gibi ortamlarda artan çevre kirliliği insan ve diğer

canlıların yaşamı için tehlike oluşturmuştur.

(13)

Ekonomik faaliyetler doğal kaynak kullanımını gerektirir.

Bu doğal kaynaklardan biri de kendini yenileme özelliğine sahip olan ormanlardır. Ormanların kendini yenileme hızından daha hızlı tüketilmesi ormanları sınırlı ve tükenebilir bir kaynak hâline getirir. Ormanların kereste elde etmek, yerleşme ve tarım alanı açmak gibi nedenlerle tahribi, bu doğal ortamın giderek yok olmasına yol açar.

(14)

Günümüzde insanların proteinin ihtiyacının önemli bir kısmı balıklardan ve kabuklu deniz hayvanlarından karşılanır. Okyanus ve denizlerdeki balıklar endüstriyel balıkçılık denilen aşırı avlanma nedeniyle giderek azalmış ve bazı türler de yok olmuştur. Balıkların üreme hızından daha fazla sayıda balık avlanması denizlerde aşırı baskı oluşturarak doğal kaynağın tükenmesine yol açmıştır.

Günümüzde insanların proteinin ihtiyacının önemli bir kısmı balıklardan ve kabuklu deniz hayvanlarından karşılanır. Okyanus ve denizlerdeki balıklar endüstriyel balıkçılık denilen aşırı avlanma nedeniyle giderek azalmış ve bazı türler de yok olmuştur. Balıkların üreme hızından daha fazla sayıda balık avlanması denizlerde aşırı baskı oluşturarak doğal kaynağın tükenmesine yol açmıştır.

(15)

Hava, su ve toprak kendisini yenileme özelliğine sahip doğal ortamlardır. Ancak bu ortamlar, kendilerini yenileme hızı ve miktarı üzerinde kirletici ile karşılaştığında ortam bozulmaları ve çevre sorunları oluşur. Bir su ortamı, az miktardaki kirletici madde karşısında kendi kendini temizleme kapasitesine sahiptir. Su döngüsü ekosistemde suyun tekrar kullanılabilir olmasını sağlar. Ancak akarsu, göl ve deniz gibi su ortamı içine suyun temizleme kapasitesi üzerinde kirletici madde atılırsa su kirliliği ortaya çıkar. Başlıca su kirleticileri; yerleşim birimlerinin kanalizasyon ve katı atıkları, sanayi faaliyetleri sonucu açığa çıkan zehirli atıklar, tarımsal ilaç ve gübrelerdir.

Hava, su ve toprak kendisini yenileme özelliğine sahip doğal ortamlardır. Ancak bu ortamlar, kendilerini yenileme hızı ve miktarı üzerinde kirletici ile karşılaştığında ortam bozulmaları ve çevre sorunları oluşur. Bir su ortamı, az miktardaki kirletici madde karşısında kendi kendini temizleme kapasitesine sahiptir. Su döngüsü ekosistemde suyun tekrar kullanılabilir olmasını sağlar. Ancak akarsu, göl ve deniz gibi su ortamı içine suyun temizleme kapasitesi üzerinde kirletici madde atılırsa su kirliliği ortaya çıkar. Başlıca su kirleticileri; yerleşim birimlerinin kanalizasyon ve katı atıkları, sanayi faaliyetleri sonucu açığa çıkan zehirli atıklar, tarımsal ilaç ve gübrelerdir.

Su kaynaklarının katı ve sıvı atıklarla kirlenmesi canlıların yaşamını tehlikeye sokmakta, bazı

canlıların neslinin tükenmesine neden olmaktadır.

(16)

EKOLOJİK AYAK İZİ

İnsanoğlu beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak ve konforlu yaşamak için doğal kaynaklara ihtiyaç duyar. İnsanların tüm beşerî ve ekonomik faaliyetlerinin doğal çevre üzerinde bir maliyeti vardır. Bu maliyet, ekolojik ayak izi kavramıyla ölçülmektedir. Ekolojik ayak izi mal ve hizmetlerin üretilmesi için tüketilen su ve toprak gibi ekolojik kaynakların ölçüsüdür. Bununla birlikte atıkların bertaraf edilmesi için kullanılan kaynakları da kapsar.

Ekolojik ayak izi; birey, şehir, ülke veya tüm dünya için hesaplanabilir.

Hesaplama, yenilenebilir kaynakların tüketilmesi ve ortaya çıkan atıkların bertarafı için kullanılan kaynağın ve alanın ölçülmesiyle yapılır.

Bir bölgedeki ekolojik ayak izi, o yerin ekolojik kapasitesini aşarsa ekolojik açık ortaya çıkar. Ekolojik açık, doğal kaynağın doğanın yenilenme hızına göre daha fazla tüketilmesidir. Bu durumun sonucunda doğal kaynaklar tükenir, çevre sorunları belirir ve insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi güçleşir.

Ekolojik ayak izi; birey, şehir, ülke veya tüm dünya için hesaplanabilir.

Hesaplama, yenilenebilir kaynakların tüketilmesi ve ortaya çıkan atıkların bertarafı için kullanılan kaynağın ve alanın ölçülmesiyle yapılır.

Bir bölgedeki ekolojik ayak izi, o yerin ekolojik kapasitesini aşarsa ekolojik açık ortaya çıkar. Ekolojik açık, doğal kaynağın doğanın yenilenme hızına göre daha fazla tüketilmesidir. Bu durumun sonucunda doğal kaynaklar tükenir, çevre sorunları belirir ve insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi güçleşir.

(17)

EKOLOJİK AYAK İZİNİN HESAPLANMASINDA KULLANILAN BİLEŞENLER

İnsanların gıda ve hayvan yemi üretmek için kullandıkları toplam tarım alanı

Hayvancılık faaliyetlerinde kullanılan toplam otlatma alanı

Tüketilen balık ve deniz mahsulleri için gereken tahmini balıkçılık sahası

Orman ürünleri sanayisi ve yakacak odun üretimi için gerekli olan orman alanı

Yerleşim alanları

Fosil yakıt kullanımıyla oluşan karbondioksitin tutulması için gerekli orman alanı

(18)

Doğal kaynakların kullanımı bu hızla devam ettiği takdirde dünyadaki

kaynaklar yeterli gelmeyecektir. İnsanlık doğa ile uyumlu yaşamak zorunda

olduğu yeni bir döneme girmiş bulunmaktadır.

(19)

DOĞAL KAYNAKLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIMI

Tüm ülkeler, ekonomik büyüme

hedeflerini gerçekleştirmek için yoğun

olarak dünyanın doğal kaynaklarını

kullanır. Ne var ki sanayileşme, gıda

üretimi, çevre kirliliği ve kaynak

tüketimindeki mevcut artışın devam

etmesi hâlinde önümüzdeki yüz yıl

içinde gezegenimizdeki büyümenin

sınırlarına gelinecektir. Dünyadaki

tüketimin bu hızla devamı durumunda

gelecek kuşakların temel ihtiyaçlarını

karşılaması mümkün görünmemektedir.

(20)

Çevrenin, ekonomik gelişmenin kaynağı ve sınırı olduğu düşüncesinden hareketle kalkınmanın devamı ve gelecek nesillerin refahının sağlanabilmesi için sürdürülebilir kalkınma kavramı ortaya atılmıştır.

Sürdürülebilir kalkınma; yaşayan ve gelecek kuşakların ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan karşılamayı olanaklı kılan ekonomi politikalarıdır. Diğer bir deyişle insan faaliyetlerinin devamlılığı ile doğa arasında denge kurularak doğal kaynakların tükenmeden gelecek nesillere aktarımının sağlanmasıdır.

Çevrenin, ekonomik gelişmenin kaynağı ve sınırı olduğu düşüncesinden hareketle kalkınmanın devamı ve gelecek nesillerin refahının sağlanabilmesi için sürdürülebilir kalkınma kavramı ortaya atılmıştır.

Sürdürülebilir kalkınma; yaşayan ve gelecek kuşakların ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan karşılamayı olanaklı kılan ekonomi politikalarıdır. Diğer bir deyişle insan faaliyetlerinin devamlılığı ile doğa arasında denge kurularak doğal kaynakların tükenmeden gelecek nesillere aktarımının sağlanmasıdır.

Doğal kaynakların

sürekliliğinin sağlanmasında kaynakların kendini yenileme hızı, kirletici oranı ile doğanın

kirleticileri temizleme hızı

dikkate alınmalıdır.

(21)

DOĞAL KAYNAKLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİR

KULLANIMI İÇİN

• Doğal kaynak yönetimi ve geri dönüşüm stratejilerinin benimsenmesi,

• Çevresel değerlerin korunmasına öncelik verilmesi,

• Gelecek nesillerin ihtiyaçlarının dikkate alınması,

• Eşitlikçi sosyal ve ekonomik politikaların

geliştirilmesi gerekmektedir.

(22)

Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımıyla insan sağlığının, biyoçeşitliliğin, hava, su ve toprak kalitesinin korunması sağlanabilecektir.

Fosil yakıtlar yerine güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak temiz enerji sağlanabilmektedir.

Orman ürünleri sanayisinde kullanılan ağaçların sürdürülebilir olarak kesilmesi sürdürülebilir kalkınmaya örnek verilebilir. Uygun türde ağaç yetiştirilip kesilen ağacın yerine yenisinin dikilmesiyle devamlılık sağlanabilir.

Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı çevresel değerleri gözeten ekonomik

politikaların benimsenmesi ile mümkündür.

(23)
(24)

Dünya üzerindeki birçok canlı türü, doğal ortamlarına müdahale ve buna bağlı olarak nesillerinin tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıyadır. Örneğin Amazon Ormanları, dünyadaki türlerin yarıdan fazlasını barındırmaktadır. Bu alanda yapılacak tahribat, 30 yıl içerisinde türlerin yaklaşık % 10’unun yok olmasına neden olabilir. Ayrıca, ticari değere sahip olmaları nedeniyle, okyanuslardaki balina, Afrika Kıtası’ndaki fil ve gergedan gibi canlılar sayı olarak çok azalmıştır.

Canlı türü sayısının azalmasında bir diğer etken de artan talebi karşılamak için giderek yaygınlaşan tarım ve endüstri etkinliklerinin yarattığı kirliliktir.

Bu parçada, ekolojik dengenin bozulmasına ve buna bağlı olarak canlı türlerinin yok olmasına neden olan etkenlerin hangisinden söz edilmemiştir?

A) Aşırı avlanma B) Hızlı nüfus artışı

C) Yaşam alanlarının daralması D) Ekonomik etkinlikler

E) Orman yangınları

2010 – LYS

(25)

Bu zincirdeki neden-sonuç ilişkileri göz önüne alındığında, boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?

A) Gölün su seviyesi düşer.

B) Tarım ürünü çeşidi azalır.

C) Balık türleri ve sayıları azalır.

D) Atıklar göl suyundan toprağa karışır.

E) Yeni balık türleri yetiştirilmeye başlanır.

2010-LYS

Aşağıdaki şemada, bir yörede insan etkinliklerine bağlı olarak ekolojik dengenin bozulmasına yol açan olaylar zinciri gösterilmiştir.

(26)

İngiltere’de, John Worlidge adlı ziraatçı, tarımda “zararlı” olarak kabul edilen hayvanlara karşı aşağıdaki işlerin yapılmasını belirten bir takvimin de içinde bulunduğu “Tarımsal Sistem” adlı kitabını 1668’de yayımladı. Buna göre, tarımda yüksek verim elde etmek için

•şubat ayında tüm kurbağalar ve yumurtaları yok edilmeli,

•nisan ayında solucanlar toplanmalı,

•haziran ayında karıncalar yok edilmeli,

•temmuz ayında ise yaban arısı ve sinekler öldürülmelidir.

Ekosistemlerin işleyişi ve birbirlerine olan etkileri göz önüne alındığında, İngiltere’de bu hatalı yöntemleri uygulamış olan dönemin çiftçilerinin, hangi tarımsal sorunla karşılaşmış olması beklenmez?

A) Böceklerle beslenen kurbağaların yok edilmesi, değinilmeyen diğer tarım zararlılarının sayısını artırmış ve ürünlere büyük zarar vermiştir.

B) Toprakta yaşayan karınca ve solucanların yok edilmesi, toprağın havalanmasını olumsuz etkilemiş ve verimi düşürmüştür.

C) Yaban arısı ve sineklerin öldürülmesi, bitkilerin döllenmesini ve polenlerin taşınmasını olumsuz etkilemiştir ve tarımsal verim azalmıştır.

D) Karınca ve solucanların yok edilmesi, sulamaya duyulan gereksinimi artırmış ve tarımsal üretim maliyetlerinin yükselmesine neden olmuştur.

E) Kurbağaların yok edilmesi sonucunda, yaban arısı ve sineklerin sayısı artmış ve bu zararlılarla mücadele süresi uzamıştır.

2011 – LYS

(27)

Nemli tropik ormanlarda yaşayan yaprak kesici karıncalar, bitkilerden ayırıp topladıkları taze yaprak parçalarını yer altındaki yuvalarına taşır ve orada belirli mantarların üremesi için ortam hazırlarlar. Sonra da besin olarak bu mantarları tüketirler. Herhangi bir anda büyük bir kolonideki karıncaların yaklaşık % 25’i yaprakları kesip taşımakta, % 75’i de geçiş yollarının ve mantar bahçelerinin bakımını sağlamaktadır. Bilim insanları, yuvalara giren enerji miktarı ile enerji giderlerini karşılaştırmışlar ve sonuç olarak şu yargıya ulaşmışlardır: Yuvaya giren enerji miktarı, harcanan toplam enerji miktarından büyük olduğu sürece koloni büyümeye devam etmekte ama bu miktar eşitlendiğinde koloninin büyümesi durmaktadır.

Buna göre, parçadaki bilgiler dikkate alındığında karınca kolonilerindeki büyümenin artması veya durması, aşağıdaki kavramlardan hangisiyle tanımlanır?

A) Taşıma kapasitesi B) Sürdürülebilirlik C) Azot döngüsü D) Habitat

E) Beslenme halkaları

2013 – LYS

(28)

Dünya nüfusunun ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için doğal kaynakların kullanımı giderek artmaktadır. Ancak, sınırlı olan bu kaynakların korunarak daha verimli bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Koruma, kaynakları hiç kullanmama veya saklama demek değildir. Koruma;

ekolojik bilgilerden yararlanarak ekosistemleri düzenli yönetmek, üretim ve tüketim dengesini sağlamak, böylece yararlı bitki ve hayvanlardan sürekli ürün sağlamaktır.

Bu durumun gerçekleşmesinde aşağıdaki uygulamalardan hangisinin etkisi daha azdır?

A) Sanayi atıklarının düzenli olarak depolanması B) Kimyasal ilaç kullanımının kısıtlanması

C) Tarımda biyolojik mücadelenin artırılması D) Aşırı avlanmanın önüne geçilmesi

E) Organik gübre kullanımının yaygınlaştırılması

2014 – LYS

(29)

Günümüzde ekolojik dengeyi bozan önemli faktörlerden biri de doğal çevrenin insanlar tarafından bilinçsizce kullanılmasıdır. Bu durum özellikle az gelişmiş bölgelerde büyük boyutlara ulaşmıştır.

Taşıma kapasitesinin üzerindeki bu kullanım aşağıdaki alanların hangisinde daha belirgin olarak etkisini hissettirmektedir?

A) Brezilya’da Amazon Havzası

B) Kuzey Amerika’da Alaska Bölgesi C) Büyük Sahra Çölü ve yakın çevresi D) Orta Asya’da Aral Gölü ve çevresi E) Asya’nın kuzeyinde Sibirya Bölgesi

2016 – LYS

(30)

Ormanlar, sağladıkları çok yönlü ekonomik ve ekolojik yararlar nedeniyle bütün dünya için en önemli doğal kaynaklardandır. Ancak insan faaliyetlerine bağlı olarak orman varlığındaki hızlı azalma, çok önemli çevresel sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Aşağıdaki alanların hangisinde bu sorunlar sanayideki gelişmelerin etkisiyle daha erken görülmeye başlanmıştır?

A) Avustralya B) Batı Avrupa C) Orta Afrika D) Sibirya

E) Amazon Havzası

2016 – LYS

(31)

Doğal kaynakların birçoğunun yenilenebilir özellikte olmaması, verimsiz ve aşırı kullanımı bu kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını gerekli kılmıştır.

Aşağıdakilerden hangisi bu kaynakların sürdürülebilirliğine uygun bir örnek olarak gösterilebilir?

A) Barajların çevresinin ağaçlandırılması

B) Şehirlerin doğal gaz ile ısıtılmaya başlanması C) Doğal alanların millî park şeklinde korunması

D) Fosil enerji kaynaklarının çıkarılmasında yeni teknolojilerin kullanılması E) Havza planlamaları ile su kaynaklarının korunması

2016 – LYS

(32)

I. Okyanus ve deniz seviyelerinin alçalması II. Buzul erimelerinin artması

III. Biyoçeşitliliğin artması IV. Göllerin kuruması

Yukarıdakilerden hangileri, insanın doğayı yanlış ve bilinçsiz kullanımına bağlı olarak gelecekte yaşanma olasılığı yüksek olaylardır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II ve IV E) III ve IV

2017 – LYS

(33)

İnsan faaliyetlerine bağlı olarak doğal sistemlerdeki bazı değişimler gelecekte birçok olumsuz durumun ortaya çıkmasına neden olacaktır.

Buna göre;

I. küresel ısınmaya bağlı olarak buzulların hızla erimesi,

II. artan nüfusa bağlı olarak yerleşmelerin dikey yönlü büyümesi, III. orman alanlarının hızla yok edilmesi,

IV. gelişen teknolojiye bağlı yeni araçların yapılması

faaliyetlerinden hangileri bu olumsuz durumlara daha fazla neden olacaktır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II ve IV E) III ve IV

2018 – AYT

(34)

2019 - AYT

İnsan etkisine bağlı olarak doğal sistemlerde meydana gelen değişimler bütün canlı yaşamını ciddi oranda etkiler. Bu etkinin artarak devam etmesi hâlinde doğal sistemlerde geri dönülmez sorunların yaşanacağı öngörülmektedir.

Aşağıdakilerden hangisinin devam etmesi durumunda gelecekte bu sorunlar daha fazla ortaya çıkacaktır?

A) Enerji üretiminde fosil kaynakların kullanımının teşvik edilmesi B) İhtiyaç duyulduğu kadar tüketim yapılarak israfın önlenmesi

C) Enerji verimliliği yüksek teknolojilere geçilerek enerji tasarrufunun sağlanması D) Mevcut ormanların korunması ve ağaçlandırma faaliyetlerinin artırılması

E) Atıkların geri dönüştürülerek tekrar kullanımının sağlanması

(35)

Bu durum, haritada numaralandırılan alanların hangilerinde daha fazla görülmektedir?

A) I ve II B) I ve III C) II ve V D) III ve IV E) IV ve V

2020-AYT

Dünya ormanlarındaki aşırı tahribat orman alanlarının daralmasına ve buna bağlı olarak çeşitli çevre sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

(36)

ÖLÇME ve DEĞERLENDİRME

(37)

Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik üretimi arttıkça doğal kaynakların tüketimi de artmaktadır.

Sürdürülebilir kalkınma; yaşayan ve gelecek kuşakların ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan karşılamayı olanaklı kılan ekonomi politikalarıdır.

Tilkilerin aşırı avlanması ve sayılarının azalması sonucunda tilkilerin beslendiği fare, karga ve yılan gibi canlı türlerinin sayısı artar.

Gezegenimizdeki toprağın yarısı son 150 yılda ………. sonucunda kaybedildi.

Bir alanın canlı yaşamını destekleyebileceği en fazla birey sayısına ………..

adı verilir.

……… insan faaliyetleri sonucu bozulan ekosistem dengelerini hesaplamak ve ekosisteme geri kazandırılması gereken miktarı belirleyebilmek için geliştirilmiş bir yöntemdir.

Ekolojik ayak izi

taşıma kapasitesi

erozyon

(38)

1) Doğal kaynağın doğanın yenilenme hızına göre daha fazla tüketilmesi sonucunda doğal kaynaklar tükenir, çevre sorunları belirir ve insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi güçleşir. Bu durumun oluşmaması için doğal kaynaklar sürdürülebilir şekilde kullanılmalıdır.

Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ile;

I. hava, su ve toprak kalitesinin korunması, II. ormanların devamlılığının sağlanması,

III. ekosistemlerin devamlılığının sağlanması

gelişmelerden hangilerinin gerçekleşmesi beklenir?

A) Yalnız I B) Yalnız III C) I ve II

D) II ve III

E) I, II ve III

(39)

2) Aşağıdakilerden hangisinin çevre sorunu oluşturması beklenmez?

A) Orman yangınlarının görülmesi

B) Sanayi tesislerinin artış göstermesi

C) Akarsu vadilerinin yerleşmeye açılması

D) Kıyı kesimlerde turistik tesis sayısının artması

E) Dere yataklarının çevresinin ağaçlandırılması

(40)

3) Dünya nüfusunun artması ve insan ihtiyaçlarının çeşitlenmesi, insanların doğal çevre üzerindeki işleyişine müdahalesini arttırmaktadır.

Buna göre;

I. ulaşım yolları için tünel yapılması,

II. bataklık alanların kurutularak yerleşmeye açılması,

III. akarsuların akış hızının fazla olduğu yerlerde vadilerin oluşması

verilenlerden hangileri insanların doğanın işleyişi üzerindeki müdahalesine örnek olarak gösterilemez?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II

E) II ve III

(41)

KAYNAKLAR

MEB Coğrafya 12 Ders Kitabı, 2019

YAZARLAR Cem ERDEBİL Raşit DÜZGÜN Ramazan BIÇAKLI

Zübeyde GÜZEL

Emine BOZBIYIK

Referanslar

Benzer Belgeler

Danimarkalı bir ekonomist olan Ester Boserup, tarımsal değişim ve nüfus arasındaki ilişkiyi araştırma çalışmasında (1965) nüfus arttıkça daha fazla nüfusu

Afrika’da nüfus artışı: Çevreci, dağılışçı ve dönüşümcü yaklaşımlar.. • Weeks (1992)’e göre daha sonraki

[9] bakır kirliliği olan bölgelerde, bakırın ortamdaki düzeyi arttıkça hematokrit değerinin de arttığını ve kronik bakıra maruz kalan balıklarda oksijen

Doğal gaz nakil hatlarında gazın yüksek olan basıncı dağıtım bölgelerinde kademeli olarak kullanım basıncına düşürülür. Gaz hatlarında kullanılacak cihaz ve

A) Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde yer alır. B) 21 haziranda gündüz süresi güneye gidildikçe uzar. C) En batısı ile en doğusu arasında bir saatten fazla yerel saat

EGO Genel Müdürlü ğünce yıllık gaz tüketimi 1 milyon m3’ümn üzerinde olan ve bu tüketimleri nedeniyle “serbest tüketici “ statüsünde olan çok sayıda kamu

2005 yılı bütçe kararnamesince kartlı sayaçların satış ve montaj işleri ile ilgili bazı esaslar getiren ve bu konuda Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi’ni yetkilendiren

Tüm bunların gerçekleştirilebilmesi için su yönetiminin kurumsal yapısının oluşturulmasında bu hizmetin bir kamu hizmeti olduğu ve kamu yararı anlayışı ile