• Sonuç bulunamadı

Ali'nin hilafeti sırasında, Müs- lümanların farklı göriişler etrafında toplanmaları üzerine, toplulukları belirlemek ~çin, mesela "Şiatu Osman", "Şiatu Ali", "Şiatu Muaviye&#34

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ali'nin hilafeti sırasında, Müs- lümanların farklı göriişler etrafında toplanmaları üzerine, toplulukları belirlemek ~çin, mesela "Şiatu Osman", "Şiatu Ali", "Şiatu Muaviye&#34"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ILK-şii OLAYLAR:

ı. Tevvabôn Hareketi.

Prof. Dr. Ethem Ruhi FIGLALI

Şia ve teşeyyu kelimelerinin kullanılması konusunda, özellikle Mezhepler Tarihi açısından oldukça eiddi bazı güçlükler mevcuttur ..

Aslında şia, Şia'nın bir fırka olarak zuhuruna kadar, "taraftaI''' anla- mında, Arap dilinde sık sık kullanılmış bir kelimedir. Bilhassa Hz. Os- man'm hilafetinin ikinci dönemi ile Hz. Ali'nin hilafeti sırasında, Müs- lümanların farklı göriişler etrafında toplanmaları üzerine, toplulukları belirlemek ~çin, mesela "Şiatu Osman", "Şiatu Ali", "Şiatu Muaviye"

ve benzeri şekillerde kullanılmış ve bu kullanışta bir "mezheb" kastedil- memiştir. Umumi mahiyetteki bu kullanış, Hz. Hüseyin'İn 10 Muhar- rem 61 (10 Ekim 680 tarihindc, Kerbela'da hunharca şehid edilmcsinden sonralara kadar devam etmiştir. Gerçi Mustafa Kamil eş-Şeybi, Hz.

Hüseyin'in şehid edilmesİnden sonra, Şia'nın bir teri m olarak Emevile- re karşı Hz. Ali ve soyunun haklarını aramak ve yardım etmek için top- lananları ve onlara taraftar olanları ifade etmeye başladığını söylerse del, bunun çok sonraları başlamış olması ınuhtcmc1dir; çünkü bu ke- lime, Mervan b. el-Hakem (64-65 (684-85) zamanında bile, teknik an- lamı dışında, "taraftaI''' manasında, "ümeyye oğulları şiası (taraftarı)"

şeklinde kullanılıyordul.

Maaınafih bir fırka, bir ınczheb anlamında olmamakla beraber, bu kelimeye, kaynaklarda, Hz. Ali'ye ve Ehl.i Beytine uyanlar ve on- lara taraftar olup yardım edenler anlamında, ilk olarak Ebu Mıhnef Lut b. Yahya (157j771)'ll1n Hz. Hasan'ın KMeıaere hitaben söylediği, "Siz- ler hizim taraftarımızsınız (Şia.tU/Hi) ••• " sözünü rivayetinde rastlanmak.

tadır3• Nasr b. Muzahim el-Minkarı (212 (827) de, kelimeyi, "Ali, 'Talha

1 Kamil M. eş.Şeyhl, el. Fikru'ş.Şii (Bağdad 1966), 15-6. AyI'. kI'ş. Ali Siimi en-Neşşar.

Neş'etlı't.Tcşeyyu' (Mısır 1969), 14 v.d.

2 e1.Mes'lidl, et-Teııbih ve'l.lşri1j (Kahire.Bağdad 1357), 266.

3 Ebu Mıhnef, 1I1akteı,,'I.Huseyn (Bağdad 1977), 2.

(2)

336 ETHEM RUHf FIGLALI

ve ez-Zubeyr, Basra'da taraftarlarımı (şıatı) ve memurlarımı öldürdü- düler' dedi" ifadesiyle aym anlamda nakletmektedir4.

Gerck bıı tarz kullanışta gerek tarihçiler ve Mezhepler tarihçilerinin kullanışında, kelimenin, Emeviler devrinin başlarında, mutlak mana- sıyla, Şiilerin ileri sürdüğü şekilde nass, vasiyet ve ismet sıfatlarıyla müeehhez bir Şii itikiidına sahip zümrelere i~aret etmediği ve edemiyeceği açıktır; çünkü Şiiliğin vüeud bulması, en azından nass, vasiyet ve ismet veya başka bir ifadeyle irp.amın yanılmazhğı ve özel bir bilgi ilc donatılmış olduğu inancının ortaya çıkışına bağlıdır. Bunlar ise, cil erken, Muhammed el-Bakır (114(733)'111 karde~i ve arkasından onun oğlu Cafer es-Sadık (148/765) ilc Zeyd b. Ali (122(740) arasındaki tartı~- malarda söz konusu edilmiş meseleler cümlesindendir. Dolayısıyle bu tarihten ve hatt •• İmiimiyyc için, onikinci imamın 260 (873 tarihinde kaybından önce. şia ve tcşeyyıı ( kelimelerini kullanmak, Mezhepler Tarihi açısından hirtakım önemli karışıklıklara sebebiyet verebilir. Bu yüzden, Emevilcr devrindeki Şii faaliyetleri için, Prof. W.M. Watt'ın

"İlk-Ş'ii Olaylar" şeklindGki istlbetli tabirini kullanmakS. daha ter- eihe şayan görünmektedir.

Şüphe yok ki Hz. Hüseyin'in feci şekilde şehid edilmesi, yalnız Ha- şim oğullarını değil, aynı zamanda Hz. Peygamber'in bir emaneti du- rumunda olan Ehl-i Beyt'e azami saygı, sevgi ve bağlılık hisleriyk dolu samimi Müslümanları da derinden sarımıış ve kalplerinde kapanınaz bir yara açmıştı.

Nitekim bu acı ve aeıklı hadise, Hz. Ali ve oğuHarının haklarıııı aramak ve intikaınlarım almak bahanesine sığııııp siyasi bir t.emayül olarak kamu oyu oluşturmaya matuf veya başka bir ifadeyle siyasi manada Şiiliğin ilk işaretlerini veren birtakım hareketlerin nirengi noktası oImuştur6• Bu bakımdau, Kerbela vak'ası Mezhepler Tarihi açısından da ilk-şii Qlayların tedkiki için uygun hir başlangıç noktası olabilir.

Kerbela vak'asından sonra. If:l. Ali ve oğullarınm haklarıuı ara- mak ve intikamlarmı almak gayesiyle girİşiImiş ilk hareket, Tevvabtln hareketi adıyla meşhur olmuştur.

Gerçi H. Lammens7, W.M. Watt8, ve N. Abdulmun'im Davud9, lIuer b. Adiyy'in 51/6il yılında öldürülmesiyle netİeelenen olaya, onun

4 cI-Minkari, Vak'alu ''''iffin, ıışr. A. Han"ın (Kahire 1382), 5.

5 Watt, Islam Düşürn:esinin Teş'ekhiil Devri (The Formative Period of blairık Thoııghı), çev. E. Ruhi Fığıalı (Ankara 1981), 47.

ii Krş. E. Ruhi Fığlalı, çağllrıızda i/iMdi i.lam Mezhepleri (İstanbul 1980 (86-90),.

7 ıL Lammen., "Huer b. Adiy", Islam A,ısikiopedisi, 5/1, s. 576.

8 Watt, Is/am Düşüncesinin Teşekkül Devri, ~9

(3)

İLK -şU OLAYLAR 337

MUclYiye'ye karşıgiriştiği başarısız isyan hareketidir, diyerek, hu olayı, sanki Hz. Ali'nin şehid edilmesinden sonra başvurulan ilk-şii olayı şek- linde değerlendiriyor gibi görünmektedirler. Ancak olayların seyrine göre, Hucr'un hareketini ilk-?ii olayları arasında zikredehilmek oldukça zordur. Maamafih Huer b. Adiyy, hareketli bir hayat yaşamıştır. Hz.

Peygamber zamanında, Kinde kabilesiniıı elçisi olarak kardeşi Hani ile hirlikte Nebi (s.a.s.)'ye gelerek Müslüman olmuştur. Lammens'in

"eski kaynaklar kabul etmezler" demesine rağmenlO, "sahabidir"11ve hatta "sahah~nin faıiletlilerindendir"12. Kadısiyye'ye katılmıştır. Hz.

Ali'nin önde gelen dostlarından biri sıfatıyla Cemel'e katılmış ve Sıffin'de Ye Nehrevan'da Kinde kabilesinin yanında yeralmıştır. Hz. Ali'nin şehid edilmesinden ve hilhassa Hz. Hasan'ın ,.efatından sonraki faali- yetleriyle ilgili rivayetler, cüz'! farklılıklara rağmen umumi hatlarıyla iki grupta hülasa edilebilir.

Bunlardan Hişam h. Muhammed ve Ebfı Mıhnef yoluyla gelen ha- bere göre, Muii\ iye b. Ebi Sufyan, 41 (661 'de, el-Muğire h. Şu'he'yi KMe'ye vali tayin ettiği ;r,arııan, oradaki herştyi ona emanet ettiğini, onun için kendisini memnun edecek gücünü artıracak ve tchaasını iyi- liğe götürecek işler yapmasını istediktE'n sonra, Hz. Ali'ye sövme ve on.u kötüleme, Hz. Osman'a rahmet dilcme, Ali'nin ashahım ayıplama vc onları dinlememe, Osman'ın taraftarlarını ise yüceltip göz-kulak ol' ma işinden uzak kalmamasını öğütler. Muğire de ona bu yolda müshet cevap verirl3.

Ravi Ebü Mıhnef, Muğire'nin KMe'de yedi yıl valilik ettiğini; Ali'yi kötüleyip Osman'ııı katillerini ayıplaması ve lanet etmesi ilc Osman'ı rahmet ve hayırla anıp taraftarlarını temize çıkarması faaliyeti dışında iyi hir vali olduğuııu nakleder. Nitekim ona göre Hucr h. Adiyy, hunları işittiği zaman, "Aksine Allah'm kötülediği ve lanetlediğ; kimseler siz- lersiniz" şeklindı~ mukabele ederdi. Hatta bir gün ıneseidde, Muğire yinc aynı şekilde Ali'yj kötüleyip Osman'ı ve kanım arayanları hayırl ••

yad ediJ:!ce, Huer h. Addiyy ayağa fırlaınış ve Muğirc'ye öyle ııir hağırış bağırmıştır ki, sesini mc~cidin dışındaki herkes işitmiştir14.

Hişam ve Avane'ııin rivayetlcrine göre ise, 51 (671 yılında Muğire ölüm.e, Küfe ve Basra valilikleri hirleştirilerek Ziyad b. Ebi Sufyfııı'a

9 Nebile A. Diiviıd, Neş'eıu'l-Şiati'l.lmamiyye (Bağdad 1968), 72.

10 Lammens, "Huer b. Adiy", 1.A., 5/1, s. 576.

IL İbn Sa'd, Tabaka!. 6/217.

12 lbnn'l-Esir, Usdu'ı.(iiibe, 1/461.

13 Taberi, 2/111-12.

14 Taberi, 2/112-13.

(4)

338 ETHEM RUH! FlaLALI

verilir. Ziyad mescidde hutbesini okuduktan sonra Osman ve ashabını hayırla anar ve katillerine de lanet eder. Bunun üzerine Hucr kalkar ~e Muğire'ye yaptığı şekilde, aksi görüşü dile getirir. Ancak Ziyad, Hııcr'a dilini tutmasını söyler. O da razı olur. Sonra Ziyad, Basra'ya gider.

Yerine de Amr b. el-Hureys'i vekil bırakır. Amr, Ziyad'a bir mektup yazarak Hucr'un Muaviye'ye lanet ve ondan teberri ettiğini, etrafına Ali'nin şiasının toplandığını ve kendisine mescidde çakıl taşları attık.

larını bildirir. Bunun üzerine Ziyad, geri gelir. Avane dışında diğer ra.

vilerin rivayetlerine göre Ziyad, meseidde bir Cuma günü hutbeyi uza- tır ve namaz gecikir. Bunun üzerine Huer b. Adiyy iki defa namaz vak.

tinin geçmekte olduğunu hatırlatı.r. Sonra namazın geçmesinden end.i.

şeye düşünee de, Ziyad'a bir çakıl taşı atar ve namaza kalkar. Halk da ona uyar. Ziyad ,bu.nu görünce, minberden iner vc namazı kıldım'. Na.

mazdan sonra, Hucr'un durumunu mübalağalı bir şekilde Muaviye'ye yazariS. Sonra Huerl6, arkadaşlarıyla birlikte Ziyad tarafından hap' sıdilir ve aleyhinde, Küfe'nin ileri gelenlerine, doğruluğu tartışmaya oldukça müsait bir şikayetname de tanzim ettirilir. Bunları, bilfıhare, Muaviye'ye gönderir. Onun huzuruna da çıkan Huer ve arkadaşlarından altı veya yedisi, Muaviye'nin yanından ayrıldıktan sonra, onun emriyle 51/671 tarihinde Merc Azra'da öldürülürlerl7•

İmdi, oldukça geniş bir tarzda hülasa edilen bu olaya, Tevvabun veya daha sonraları ortaya çıkanlar gibi, düzenli ve miiretteb bir isyan hareketi olarak bakabilmek ve öylece ele almak, herhalde pek mümkün olmasa gerektir.

Hz. Hüseyin ve Ehl.i Beyt'in veya başka bir deyişle Haşim oğul.

larından hirçok ileri gelen şahsın Kerbela'daki şehadetini takihen vali İbn Ziyad ile Yezid'in sert tedbirleri ve baskılı idaresi, Haşim soyuna mensup olanlar ile Hz. Ali ve soyuna taraftar olanların herhangi bir isyan hareketine fırsat ve imkan tanımamı~tı. Bu arada Hz. Hüseyin'in şehadetinden sonra Abdullah b. ez.Zubeyr'in Mekke'de halifeliğini ilan etmesi, öyle görünüyor ki, yalnız Yezid'e karşı menfi hisler besleyen samimi Müslümanların değil, aynı zamanda Hz. Ali ve soyuna taraftar olanların ve bilhassa Hz. Hüseyin'in huııharea şehadetinden sonra Eme-

15 Bu mektupta lIuer b, Adiyy ve arkadaşlanndım ct.turiibi)'ye es-sebe'i)')'c şeklinde söz edilmesi çok dikkat çekicidir. Bk. Taberi, 2/136.

16 lIner ve arkadaşlanıun sayısının, 12, 13 veya 14 kişi olduğu riviıyeı edilmektedir. Bk.

İbn Sa(d, 6/217-20; Dineveri, cl-Alıbiiru't. Tıı:al (Knlıire ı960), 224; İhnu'l.Esir, Usdu'ı.(jiibe, 1/462.

17 Taberi, 2/LLS v.d.; Usdu'l-Giibe, 1/462; Dineveri, 223-24.

(5)

İLK -şU OLAYLAR 339

vilere karşı düşmanlık hisleriyle dolan kitlelerin de manevi desteğini kazanmış ve bu insanları bir bekleyiş ve hatta bir şaşkınlık ha,,-ası içine itmiş olabilir. Maamafih Emevilerc düşmanlık hisleriyle dolu zümreleI'in başında, Hz. Hüseyin'i önce Kılfe'ye davet eden ve sonra da onu yar- dımsız yapayalnız_ bırakan sözde taraftarları geliyordu ve bunlar da, belki vicdani bir eziklik ve utanç hissi içinde idiler ve yap.tıklarından ı_işmanlık duyuyor, kendilerini kımyodardı.

Nitekim Hişam b. Muhammed ve Ebıl Mıhnef kanalıyla gelen ri- vayete göre, Hz. Hüseyin şehid edilip İbn Ziyad en-Nuhayle'deki karar- gahından ayrılarak Kufe'ye' gelinee, bu zümreye mensup olanlar bir- birleriyle karşılaştıkları zaman, işledikleri büyük hatayı dile getiriyor ve üzerlerindeki bu büyük günah ve utancı, ancak Hz. Itiiseyin'i şehid edenleri veya bu işe karışanları öldürmekle temizleyebileeeklerine ina- nıyorlardıl8. Ayrıca bunlar, Cenab-ı Allah'ın İsrailoğullarına emrettiği,

" ... Yaratanınıza t e v b e edin; t e v b e etmeyenleri öldürün; bu, Yaı'ata.

nmız katmda sizin için hayırlı olur; O dilima t e v b e 1ei'i kabul ve mer.

hamet ed.en olduğuiçin t e v b e n i z i kabul e(ler" (2. Bakal'a, 54) meiHin- deki iıyet.i kerimeyi de kendilerine bayrak kllıyorlardıl9.

Yezid b. Muaviye'nin 64/684 yılında ölümü, mevcut durumda esaslı hir değişiklik hasıl etmişti. Bir kere onun yerine fevkaliide önemsiz ve silik bir şahıs olan oğlu Mua\-iye'nin halife ilan edilmiş olması, harekete geçme.k için müsait zaman ve fırsatı gözleınekte olanlara esaslı bir im- kan sağlamıştı.

Ebıl :Mıhnef, ~LL uurumu ayncn şöyle anlatır2o:

Tevvabiin hareketi ilk olarak 61 (680) scnesinde baş- lamıştır. 'Onlar, Hz. Hüseyin'in kanını taleb için halkı gizlice davet ediyor ve çarpışmak için de gerekli olan siliih ve mal- zemeyi toplamaktan geri durmuyorlardı. Bu neviden gizli faaliyetlerine vc adam toplamaya, Yczid h. Muaviye'nin öl- düğü 14 Rebiyülcvvel 64 (10 Kasını 683) tarihine kadar de- vam ettiler. Yezid'in ölümü üzerine, arkadaşlan Süleyman

Ifl Taher!, 2/497; İbnu'I.Esir, cl.Kamil/i'ı. Tarih (Beyrnt 1385), 4/158.

19 Ahmed h. Ebi Yiıküb, T,jrihu'I.Yakiibi (Necef 1384/1964),3/4.

20 Taberi, 2/506-7; krş. Relazuri, Ensabıı'I.Eşraj, J1şr. S.D.F. Goitein (.JerIl5aleın 1936), 5/206-7; İbnlı'I.Es!r, el.Kamil, 4/162-3.

(6)

3.10 ETHEM RUHI FIGLALI

L. Surad'ıııll yanına gelerek, "Şu azglll adam hclilk olmuştur ve idare de zayıftır. İsteı:sen, Arnı: b. Huı:eys'e22 saldırır ,'e oıııı saraYlıldan çıkarır atarız. Sonra da Hüseyin'in kanmı taleb için ortaya çıkalım ye katillerini takib edelinı ve halkı, hıı ailcnin haklarını ellerinden alanların üzerine yüı:ümeye çağıralım" dediler. Süleyman h. Snrad bu sözlere cevap ola- rak ~öylc dedi: "Aeele dmeyiniz. Anlattığum, ~eyleri düşün.

düm ve gördüm ki, Hüseyin'in katilleri Kfıfe'nin ileri gelen.

leri, Arapların süvarilcridir ve onlar da Hüseyin'in kanmı taleb etmektcler. Bu sebepten onlar sizin istediğiniz ~eyi ve bu kanı taleb i~inin kendilerinden aranılaeağmı anladıkları zaman, size şiddetle kar~ı koyar ve üzerinize yürürler ... ".

Ancak Kı1felilf~r onu dinlemezler ve Amr b. Hureys'i makamından atarak, o sırada Mekke'de halifcliğini ilan etmiş olan İLnu'-z.Zubcyr'e bı~y(at ederler.

Maarnafilı Hz. Ali ve Hz. Hüseyin'in hakları Vt~intikamı için gizliee faaliyet gösteren bu zümrenin el-l\fııseyyeb b. Neeebe e1-Fezftri, Abdul.

lah b. Sa(d b. Nufeyl el.Ezdi, Abdullah h. ViiI et-Teymi, Hifil(a b. Şed.

d,ıd d-Bceeli ve bir sahabi olan Suleyman b. Surad el.Huza(i'den mü- teşekkil Le~ ki~ilik n~is kadrosu ye bir kısım taraftarları, Kerbela'yı takib~n Süleyman h. Surad'lll evinde gizli bir toplantı tertib ederler2.,.

Hepsi de H:t.. Ali'nin seçkin dostlan olan ve Hz. Ali'ye taraftar olanlarca da sf~viIen Vf~sayılan bu beş ileri gelen zeYittın ba~ı çektikleri Im toplantı, el.Museyyeh b. Necebe'nin konu~lllasıyle a\~llır.Özetle, o kendileriııi temize çıkarmak ve taraftarlarınıövmekle heliik olduklarmı, Hz. Ilü- gcyin'c karşı dürüst hareket etmediklerini ve o şehid edilmekte iken hiç- bir suret vc ~ekilde yardımda hulunmadıklarmı; artık bu durumda Allah'a ve Hesülüne kavu~tukları zaman nc özür beyan edeceklerini

21 Suleymau i;. Sun"l, Hz. Peygamber'in sall1ihilerindenllir, ;lIüslüman olıııadan önce aılı Yesar idi. İslılıııiyeli kabul e<{ince, Hz, Pı'yg,uııber adını deliiştirerek kendisine "Sulcyıııan"

adıııı vcrıniştir. K'lVıni içinde sözii gcçen, ~crefli biri idi. Hz. Peygamher'in vcCatlarından sonra Ktifc'ye gitmiş ve oraıla yerlpşınişlir. Hz. Ali'nin saCında Ceıııc1 "c Sıffin'c katılmıştır. lIluavi.

ye'nin iiliiıııündcn "0ur, , Hz. Hibcyin'i Küfc'ye davct mektubunu yazan!ar arasındadır. Ancak Hz. Hüseyin, oraya gelince ondan uzak durIlllJş ve Kerbela'da onun yanında savaşmamışt.r. Çok şiipheei ve kararsız biri idi. Hz. Hüseyin şehid edilince pişman olmuş\"c Te v v a bı.n hareketinin başını çekmiştir. Hk. bk. İbn Sa Id, 4/292-9.l; Taberi, 3/2334-35; İbn Hacer, c/-Isribc, 3/172, Tchzw, 4/200-201; tbnu'l.Esir, Usdıı'/.Cabe, 2/4.ı9-50. Hz. Hiiseyin'i daveti için ayr. lık.

Taberi, 2/233: İbnu'I-Eslr, el.Kami/, 4/20; Yilkı;bl, 2/216-17.

22 Anır b. Hureys, o sırada Irak'ın umumi v,ilisi tbn Ziyaıl'ııı vekili s1Catıyla Küfe vftliliği yapıyordu.

23 Taheri, 2/1.97-;;01: Belaznri, 5/20ı-6. Krş. İbuu'J.Esir, 4/158-161.

(7)

İLK -şii OLAYLAR

bilcmediğini; onun için Hz. Hüseyin'i şehid edenler ile bu ı~ı idare edcnleri öldürmekten veya hu yolda öldürülmekten başka hiçbir mazeret yolunuıı kalmadığını söyleyerek aralarından birini reis seçmelerini iste!". Daha sonra söz alan Rifa'a b. Şeddad, eI-Museyyeh'i destekleyerek ya el-Museyycb'in başkan olmasını yahut da Hz. Pey- gamber'in sahahisi ve Ehl-i Beyt taraftarlaonın hüyüğü, kıdeınliliği, dindarlığı ve iyiliği ilc övülen Süleyman h. Surad'lIl reisliğe getirilmesini taleh eder. Sonra sHasıyla Abdullah h. Val ilc Abdullah h. Saed da aynı Ilıcalde konuşarak e1-Museyycb'in faziletini, Süleyman'ın da kıdemini 7.ikreclerler. Bunun üzerine el-Museyyeb, doğru söylediklerini \"c ken- disinin de Süleyman h. Surad'ı kendilerine reis seçmelerini ister. Neti- eede Süleyman'ın işi kabulü ve herkesin, hu iş için gerekli mal7.emeyi sağlayarak Abdullah h. ViH'e teslim etmesini istemesi ile toplantı sona erer. Böylece hareket için gerekli malzeme toplama işi, Yczid b. Muüvi- ye'nin ölümüne kadar sürdürülür.

Daha sonra Süleyman b. StIl'ad , Sa'd b. Huzeyfe el-Yemiın'a bir mektup yazarak Hz. Hüseyin 'in Kerhela'da baı;:ına gelı~nleri nakleder ve onu şehid edenleri öldürmedikçe ve tevhe etmedikçe bu hüyük ha- tadan kurtulmanın yolıı bulunmaclığıııı bildirdikten sonra, onun ve onun- la birlikte :M:ed[ıin'de bulunan Ehl-i Beyt taraftaı:larıııın yardımlarmı ister, ve ayrıca mektubunda ~öyle der: " ...Dostlannu7. için hu işi ger- çekleştireeek zamanı ve huluı;:JIla yerini tesbit ettik. Bulıışma zamanı 65. yılın Rebiyülahir ayum! başı; biziınle buluşma yeri de en-Nuhayle'- dir ..."24

Sa 'd b. Huzeyfe, Süleyman h. Surad'm hu mektubuna, harekete hazır olduklarını ve yardım edeeeklerini hildiren bir cevap verir. Bu cevap, Süleyman ve arkadaşlarmı sevindirir ve ümitlendirİr25•

Süleyman b. Surad, ayrıca Basra'da hulunan el-NIusennu b. Malıar- ribe d.Abdi'y~ de Saed'a gönderdiği mektubun hir kopyesini gönderir ve ondan rnüsbet yolda eevap alır26.

Bu arada, fevkalade güzel konuşan Uheydullalı h. Abdiilah d-Murd, ctrafma topladığı halka, hergün mütemiıdiyen Hz. Peygamber'in sevgili kızının oğlu Hz. Hüseyin'in hıınharca ve haksız olarak i'1ehid edildiği;

Allah'm te v b e i e ri kahul edeeeği, onun için onları Allah'm Kitabı,

24 Taberi, 2/502-3; llelazuri, 5/206. Krş. ibnu'I-Esir, 4/161.

25 Taberı, 2/504-5; Belfizuri, 5/206. Krş. lbnlı'I-E,ir, 4-/16ı.

26 Taberi, 2/505; Belazuri, 5/206; İbnu'I.Esir, 4/161-62.

(8)

3-l2 ETHEM RUHİ FIGLALI

Resı11ünün sünneti ve Ehl.i Beytinin kanlarını talebe ve dinden çıkan- larla savaşmaya çağırdığı yolunda konuşmalar yapar27•

Bu nevi propaganda faaliyetleri ve hareket için lüzumlu malzeme toplama işi, Yezid b. Muaviye'nin ölümüne kadar, bu tarzda gizli gizli sürdürwür. Bu arada Yezid b. Muaviye'nin. 14 Rebiyülevvel 64(LO Kasını 683 tarihindeki ölümünden altı ay sonra, Ramazan ayının orta- sında, Kı1fe'ye, önce yine Hz. Hüseyin'in kanını taleb iddiasıyla ortaya çıkan el-Muhtar b. Ebi Ubeyd; on.dan sekiz gün sonra da kendisine Mek.

ke'de beyCat edilmiş olan Abdııllah b. ez.ZuLeyr'in Küfe valisi Sİfatıyla Abdullah b. Yezid el-Ensari ve harac emir; olarak da İbrahim L. Mu- hammed b. Talha b. Ubeydillah gelir2B•

Faaliyetleri ayrı bir çalışmada ele alınacak olan el-Mııhtar b. Ebi Ubeyd es-Sakafi, Küfe'ye geldikten sonra, halkı Hz. Hüseyin'in katil- leri ile savaşmaya çağuıyor29 ve "Ben, size, el-Mehdi Muhammed b. el.

Hanefiyye'nin veziri sıfatıyla geldim" diyordu. Ayrıca, "Süleyman b.

Surad isyan ediyor; ama aslında kendini ve ken.disi ile beraber olanları öldürüyor; çünkü o, savaştan. anlamaz" diyerek, Küfe'nin zaten müte- reddit ve cesaretsiz halklılı iyice şaşkına çevirip birbirine düşürüyordu.

Bütün bıı işler olup biterken Yezid h. el.Haris b. Yezid. b. Ruveym eş-Şeybani, İbnu'z-Zubeyr'in Kfıfe valisi Ahdullah b. Yezid Cı-Ensari'ye gelir ve halkın, Hz. Ali'ye taraftar olanların Süleyman b. Surad ile be- raber ona kar~ı isyan edeceklerini konııştuklarını; onlardan el.Muhtar'la beraher olan sayıca az bir başka topluluğun da İbn Surad'ın faaliyet- lerinin netieesini bekleyeceklerini söylediklerini ve dolayısıyle uygun gördüğü takdirde bu topluluklara karşı kuvvet toplayıp savaşması ge- rektiğini anlatır. Bunun üzerine Abdullah h. Yezid, "Allah onlarla bi- zim aramızdadır. Eğer bizimle savaşmak isterlerse savaşırlZ; ama bu yola gitmezlersc, biz de onlarla savaşmak istemeyiz" der3o.

Bu haberler ve Küfe'de Hz. Ali taraftarları arasındaki hu faaliyet- ler ve Süleyman h. Surad'ın Küfe'de harekete geçmek istemesi üzerine Abdullah h. Yezid minbere çıkar ve halka hitaben, Allah'a ham d ve ı;ena ettikten sonra şu konuşmayı yapar3!:

27 Taberi, 2/507-8.

28 Taberi, 2/509. Belazuri'ye göre (5/207), ö,nee İbn Yezld gelir; ondan sekiz gün sonra d,ı el.Muhlar gelir.

29 Belazuri, 5/207; Ihnu'I.Esir, 4/163, 172.

:ı0 Belazuri, 5/207; Taberi, 5/210, 534.

31 Taheri, 2/510-11 (Hişam \'e Ebü Mıhnef'len).

(9)

ILK -şH O:LAYLAR

Bana, bu şehrin halkından bir topluluğun hize kar~ı çıkmak istedikleri haheri geldi. İkri sürdükleri şeyin ne ol- duğunu sordum. Bana ifade edildiğine göre onlar, Allah rah- met eylesin cl-Hüseyin b. Ali'nin. kanını taleb etmenin pe- şindelermiş. Allah'a and olsun ki, bana onların evleri gösterildi Ye benden, onları yakalarnam istendi. Ye hana, "Onlar sana karşı harekete geçmeden evvel sen davran". dendi. Ben i~e buna yanaşmadım ve, "Eğer onlar benimle savaşırlarsa, ben de onlarla savaşırım; ama onlar heni bırakırlarsa, hen de on- ların ardına düşmem" dedim. Ve (bu insanlar) benimle neden savaşacaklar? Yalıahi hen ne Hüseyin'i öldürdüm ne de onun katillerindenim. Üstelik onun öldüriilıne~.ini bir faeia olarak telakki ettim. Eğer hu topluluk kendilerine güveniyorsa, ayaklansın, açıkça ort4ya çıksın ve el-Hüseyin'i öldürenlerin üzerine yürüsün ve onlarla karşılaşsın; ben de onun katillerine karşı kendilerine yardımcı olayım. Şu İbn Ziyad, el-Huseyn'in, sizin en hayırlılarınınn ve ileri geıenlerinizin katilidir; şu anda da sizin üzerini:l'e yürümektedir. İbn. Surad'a söı, veren- lerin, İbn Ziyad'ın l\Ienhi-e köprüsü ne bir gecelik mesafede olduğunu bilerek savaşa hazırlanması, onunla savaşması, aranıza düı;;manlık sokmanı?dan, birbirinizi öldürmenizden ve hirbirini7in kanIIlI dökmenizden daha iyi ve daha doğru- dur. Bu düşman yarın sizin karşınıza çıkacak Ye si?i köle kılacaktır. Yaııahi bu, düşmanınız ın arzusu ve dileğidir. Al- lah'ın başını?a geçerek sizi yedi sene idare eden kullarından en zalimi, şüphe yok ki, o ve babası idi ve onları da iffetli ve dindar kimseleri öldürmekten kimse alakoyamadı ...

İhnu'~-Zubeyr'in Kfıfc valisi Abdullah b. Yezid'in bu konuşmasın- dan sonra, harae emid İbrahiın b. Muhammed h. Talha'nın tahrik edici.

ve hatta tehdid dozu ağır basan bir konuşma yaparak, "Ey insanlar!

Sizi kılıcınız ve şu iki yüzlii adamın (valinin) sözleri cesarete sevkedip aldatmasın. Allah'a and olsun ki, sizler hize karşı çıkaeak olursanız, hi?

de sizinle mutlaka savaşırı;". Şayet bir topluluğun bi?e karşı çıkıp üze- rimize yürümek istediğini farkedersek, onların oğulları yerine babaları"

nı, babalannın yerine de çocuklarını ınutlaka yakalarız ..."32 demesi, Tevvabun hareketinin reisIerinden el-Museyyeb b. Neeehe'nin şid- detli itirazına s~bep olur. el-Museyyeb'in, İbrahim b. Muhammed'e cevabı, Mezhepler Tarihi açısından oldukça ilgi çekicidir; çünkü aşağıda

32 Taberi, 2/511-12; lbnu'l-E.ir, 4/164.

(10)

ETHEM RUHi FIGLALI

nakledilecek bu ifadelenlı~, kökü ta Cemd vak'asma kadar uzanaıı olay- ların hir sonraki n{'slin n~ya oğull~Tının düşüncelerinde bile aynı ha- raretle devam dtirilmekte olduğunun tezahürleriıii bulmak mümkün- dür. Bu ise, insanlar arasında eereyan eden siyasi veya şahsi hadiselerin, () nesil veya sonraki nesiller tarafından da kendi tem,ı.yüııı~ri istikamt.- tinde kullanılmak suretiyle yaşatıldığını \-e böylece zümreleşme faaliyet;- lerinde gözden uzak tutulamıyacak hir tesir hiiviyeti kazandığı yolun- daki görüşümüzü teyid eder mahiyettedir33.

el-Museyyeh h. l\"ccebe'nin İhrahlm h. Muhammed'ı) karşı sıçrayıp sözünü keserek yaptığı cedıhi konuşma şudur34.

Ey sözünden dönenierin uğlu! Sen hizi kılıcıula Ye ee- saretinle mi tehdid ediyorsun? AlIah'a and olsun ki, um, bundan da a~ağı ve zelil vaziyettesin. Muhakkak ki seni, ba- bam ve dedeni öldürdüğümüzden dol~yı hize karşı duyduğun kininden dolayı kınamıyoruz ...

Bunun üzerine İbrahim h. Muhammed h. Talha, "AlIah'a and ol- sun ki, savaşılacakt.ır ve hu (yani vali Ahdullah b. Yezid) ikiyüzlülük ediyor; sonra da bunu açığa vuruyor" deyince, Abduııah h. ViiI et-Tı>y- mı ayağa kalkarak dcr ki35:

Ey Teym b. "Iıırr(~ oğullarının kardeşi! Bizimle vali- mizin arrısırıa 5iri~inin sebebi ned ir? AlIah'a and olsun ki sı~n, bizim, ıHl valimizsin ne de üzerimizde gücünü yürütecek birisin. Sen ancı.k cizye emirisin; onun için haracınla meşgul ol. Valiahi hozguııcuuul! hiri isen bile ,hiç dtğilsc bu ümmetin işini ifsfıd etme. Ancak sımin dönek baban ye dedcn dp. hey 'at:

için cl \.trmii;<lerdi; ama neticede peri~an oldular.

RIl konuşmalardan sonra, el.Mııseyyeh h. Necebc ile Ahdullah h.

Val, yali Abdnllah h. Yudd'in yanma giderek onun herkesin nazarında iivülen Ye hcnimsenı~n biri olmasmı dilediklcrini, ancak İbrahim b.

Muhammed'İn tehdıdkar sö:deri üzerine aralarında hirtakım sürtüşme- lerin vukı1 bulduğunu ye düşmanlığın doğduğunu bildirirler. Maamafih daha sonra İbrahim, yMiden özür dileyerek konunun şimdilik kaı,an- ması sağlanmış olur. Bu arada Suleynıan h. Sıırad'ın adamları, artık açıkça silah toplamaya. siliihlanmaya haşlarlar.

33 Krş. E. Ruhi Fığlalı, "lIIczhcplerin Doğuşunu Tesir Eden Sebepler", lltihi)"aı Fakü/.

t ••i ls/tim l/im/eri Eııst. Der.. (Ankara 1980).4/127 v.d., Çağınmda ltikM. ls/tim Mezhep/eri, 13, 17-.8. 21.

34 Taberi, 2/512; tbnu'I.Esir, 4/164.

35 Taberi, 2/512; tbnu'l.Esir, 4/164.

(11)

iLK -şH OLAYLAR :ıı.:;

Hi~£ım \'c Ebu Mıhnef'e göre36, hicretin 65. yılı (ııı. 684) gırınet~, Suleyman b. Surad. taraftarlarını ordugalıa gönderir. Hebiyüıahır ayıııııı hilali görününcc (15 Kasım), ayaklanma için I:tılu~ma yeri olarak teı;- hit ettiği en.Nıılıayl!' karargahında dostlarının karşısına çıkar. O)"(lu- sunun arasında dolaşıı' ve gelenlerin a~lığma şaşar kalır. Bunun üzerine Hakim b. Munkı~ d-Kindi il(~el- Vdid b. Gudayn el-Kinani'yi atlı olarak Kfıfe'ye gönderir. Bunlar KM,,'ye girinııe, "Ey Hüseyin'in intikamcı- ları!" diye bağırırlar. Sonra Mescid-i Kebirc giderlcr ve orada da aynı şekild.~ bağırır'!ar. Bu iUmlar üzerine sadı'ce ıki ki~i ~ulıayl, '(Ieki karar- gaha katılır.

Sül(~ymaJ1 h. Surad, sahalıleyin nken saatte ~ıılıayle'd!'ki karar gi\bına gelir. Kendisine hey <at .,tmiş olaİıların sayısını anlamak il{in d i van IIIı (hey<at defterini) gı>tirtir ve onaltı hin kişinin b(~y'at etmiş olduğunu görür. Bunun üzerine, "Sübh£maIlah! Onaltı hin kiışiden ancak dört hin kişi hiz(~ verdiği sözünde dıırmu~" dcr.

Yine ELi'ı Mılınef'in, olayda IHılunmuış olan Hıımeyd h. 1\fuslim'den Atıyye lı. d.Haris yoluyla naklettiği rivayetı~ göre Hıımcyd del' ki37:

Süleyman h. SlIrad'a dedim ki: AlIah'a and olsun ki, d-Muhtar halkı senden uzaklaştırmaya çalışıyor. Ben onun yanındaki iki iiç kişiden hiri idim. Onun adamlarından hiri- nin, "Bi:/, iki hin kişi olduk" dediğini işittim. Bunun üzerine Yelıh dı~. "Bizd.,n ayrılarak geride kalan ~LIonhin kişi mü'min değil mi? Allah'tan korkmııyorlaı: mı? AlIah'l hiç akıUarına getirmezler mi? Bize. savıli~a katılacaklarma \'e yardım t>de- eeklerine dair ~ÖZ verIl1edil(~r mi?" dedi.

Süleyman h. Surad, Nuhayle'de üç gün kalır Ye güvenilir adamla- nudan bazılarını. sözlerinden dönenlere AlIah'l v(~verdikleri sözü hatır-

!atmaları için Ktıfe'ye gönderir. Bu şekilde k(~ıı.disin(ıhin kişi daha ka- tılır.

d-Museyy.~b h. ~ec(~be, Süleyman h. Surad'm yanına gelir ve,

"Allah seni bağışlasın! Gönülsüz katılacak kişil(~rden saHa fayda gel- mez. Sana isteyerek katılmış olanlardan başkası da senin yauında sa- va~maz. Artık kesinlikle kimseyi heklemeyelim. Acele et!" der. Süley- man cevaben, "AIlah'a and olsuH ki, iyi dü~ündün" dcr ve yayına da- yanarak halka hitftheıı şunlan söyler3R:

36 Taoeri, 2{538 \'.'\.; krş. llelı1zul'İ, 5 j208: llıııu'l-Esir, 4{175 ,",d.

37 Tuberi, 2{540 ,".d.; krş, llınu'l-Esir, 4{175 ,".d.

38 Krş. I:lelıizuri, 5 {208-9.

(12)

ETHEM RUHi FIGLALI

Ey topluluk! Allah'ın .y~chi ve £ihıret sevabı isteğinin kendisini bizimle beraber buraya çıkardığı kimse bizdendir, biz de onunla bcrabcriz. Allah'ın rahmeti, hayatta iken de ölü iken de onun üstündedir. Ancak dünyayı ve dünya nimet- lerini isteyene, Allah'a and olsun ki, ne dağıtacak fey'imiz ne de ganimetimiz vardır. Bizde alemlerin Rabbi olan Allah'ın rızasından başka birşey yoktur. Bizde ne altın, ne yün kumaş ne de ipek vardıı:. Bizim boyunlarımızdaki kılıçlarımızdan, ellerimizdeki kargılaı:ımızdan ve düşmanımızIa buluşana ka- dar yetecek yiyeceğimizden başka şeyimiz yoktur. Bunların dı~ında Iıirşeyler bekleyenler, bizc katılmasınıar.

Bu sözler üzerine Suhayr b. Huzeyfe b.Hilal b. Malik el.Muzeni kalkar ve dmıyada, Süleyman b. Surad'ın el attığı ve niyet ettiği işde.

kendisine katılıp dostu olmak kadar hayırlı birşeyin bulunm;'dığını bdirttikten sonra der ki: "Ey halk! Bizi bu yola se, keden, günahları.

ınızdan tevbe ve Nehlmiz (s.a.s.)'in kızının oğlumm kanını taleptir.

Bizim ne dinarmuz ne de dirhemimiz vardır. Biz sadece kılıçların ve mızrakların üzerine atılmaktayıı". Bunun üzerine halk her taraftan,

"Biz dünyayı istemiyoruz ve ondan ayrıldık" diye. bağrışırlar.

Bu konuşmalardan sonra Süleyman b. Surad yürüyüşe geçmt'k üzere iken, Abdullah b. Sacd h. Nufeyl gelir. İbn Surad'ın arkadaşlan onun da İbn Ziyfıd'a karşı kendilerine katılmasını isterler. Ancak o, hir görüş ortaya atarak, şu anda Hz. Hüseyin'in intikamı içİn gidecek- lerini, oysa Hz. Hüseyin'i şehid edenlerden Ömer b. S"cd h. Ebi Vakkas ile diğer ileri gelenlerin KUfe'de bulunduklarını; oradan ayrılmakla düş- manları geride bırakacaklarını söyler.

Bunun üzerine Süleyman b. Surad, etrafındakilerİn görüşlerini sorar. Onlar da Şam'a doğru gittikleri takdirde Hz. Hüseyin'in katil- l(~rinden lbn Ziyad'dan başkasına rastlanııyacaklarını; onun için katilleri buradaki şchirden başka yerde aramamalarınm daha doğru olacıığını söylerler. Buna karşılık Süleyman b. Surad, "Dostumuz u öldüren ve orduları ona karşı sevkeden kimse hakkındaki benim görüşüm şudur"

dcr ve ilave eder: "Benim için o kimsenin teslim olmasından başka aman (kurtulu~) yoktur. Benim kanaatım, bu fasık oğlu fasık Mercanc oğlu UbeyduIlah b. Ziyad'ın üzerİne gitmektir. Allah'ın adıyla düşma- nınızın üstüneyiirüyünüz ... " Ayrıca Şülayman b. Surad, onları bu yolda ikaz ve teşci eden sözler söyledikten ve Allah onlara 7afer nasib ettik.

ten sonra buradaki işlerin daha kolayca çözülehileceğini belirttikten sonra da, "AIlah'a and olsun ki, yarın siz kendi şehrinizin halkıyla sava-

(13)

İLK -şH OLAYLAR 347

/

şacak olursanız, herkes ya kardeşini veya babasını ve dostunu veyahut da öıdürmek istemediği kimseyi öldürdüğünü görecektir. Onun için Allah'tan hayırlısını isteyiniz" diyerek sözlerini bitirir ve halk da yürüyüş için hazı~lığa girişir.

Vali Abdullah b. Ye~id ve' harac emiri İbrahim b. Muhammed, Lb~

Surad ve arkadaşlarının hareket etmek üzre oldukları haberini alınca, onlara şehirde kalarak güçlerini birleştirmelerini ye düşmanlarına karşı müştereken savaşmalarını teklife karar verirler. Halbuki Abdullah b.

Y.ezid, bir taraftan Hz. Hüseyin'in kanına girenler arasında olan tanın- mış kimselerin kendisiyle açıkça görüşmelerinden çekinirken, diğer taraftan Kerbela vak'asının baş aktörü durumundaki Ömer b. Sa'd b.

Ebi Vakkas da, tevbc(;ileriıı evini basmalarından korktuğu için, ~eeeleri, vali konağında Abdullah b. Yezid'in yanında geçiriyordu. Böylece vali, bir yanda Kerhela vak'asına katılmış olsalar da Kufe'nin ileri ge- lenlerini, öte yanda da Hz. Hüseyin'in kanının ardında olanları etrafın- da toplamak istiyor ve dolaYIHyle Emevllere karşı lbnu'z-Zubeyr'in hilafet davasını savunabilmek için güç birliği tesisine gayret ediyordu.

İşte bu maksatla, Süleyman b. Surad'ın yanına gelen Abdullah b.

Yezid, onların Müslümanhklarını ve değerlerini övdükten sonra, ken- dilerini felakete atmamalarını kUfe'den ayrılarak sayılarını ve güçle- rini azaltmamalarını, onlar hazırlanıncaya kadar Kufe'de kalmalarını;

çünkü ınüşteı:ek düşmanlarının Kufe'ye gelmek üzre olduklarını, hu se- hepten topluca Çıkıp çarpışmanın daha isabetli olacağını söyler39•

Süleyman b. Surad ise, artık karar verdiklerini ve mutlaka gide- ceklerini ifade edince, Abdullah b. Yezid, hiç değilse kendisi bir ordu hazırlayıncaya kadar orada oturmalannı ve bu hazırlık bitince düşmana karşı birlikte çık.malarını teklif eder. İbn Surad, bu teklifi kendi ara- larında görüşüp kararlarını ona bildireceğini söyler.

Abdullah b. Yezid ve İbrahim b. Muhammed KUfe'ye hareket et- tikten sonra, Süleyman b.' Surad, Nuhayle'deki adamlarına hitaben düşmanlannın üzerine yürüme kararında olduğunu ihsas eden bir ko- nuşma yapar ve neticede 5 Rehiyülevvel 65/18 Kasım 684 Cuma günü yatsı vaktine kadar orada kalırlar. Yatsıdan sonra Nuhayle'den ayrı- larak Deyru'l-A 'ver'de gecelerler. Ancak orada, onunla beraher sefere çıkanların pekçoğu kendisiden ayrılıp geriye dönerler. Daha sonra o, Fırat kenarındaki el-Aksas'da kadar gider ve orada konaklar. BlUada

39 Taberı, 2/543; lbnu'l-Eıir, 4/177.

(14)

348 ETHEM RUHİ FIGLAU

yanından bin kişi kadar insanın aynlmış olduğunu görür. Bunun ü2'eri- ne, "Sizlerden ayrılmak isteyenlerin sizlerin yanınızda bulunmasını arzu etmem ..." dcr ve sonra el-Aksas'tan ayrılarak Hz. Hüseyin'in kahrinin bulunduğu Kerbela'ya giderek orada geceyi geçirirler.

Ebu Mıhnef'e göre40, Hz. Hüseyin'in kabrine varınca, feyad-u-fi- gane başlarlar. Ağlaşırıar. Ona rahmet dilerler. Namaz kılarlar. Yaptık- ları kötülükten dolayı pişman olduklarını belirterek tevhe ederler. Ni- tekim Süleyman b. Surad ve ashabı, Hz. Hüseyin'in kabri başında hep bir ağızdan feryiid ile derler ki:

Ey Rabbimiz! Şüphesiz hiz, NeMmizin kızının oğlunu terkettik. Başımızdan geçen bıı iş için bizi affet ve tevbele- rimizi kabııl eyle; çünkü Sen, tevlıeleri kabul eden ve bağış- layansındır. Ayrıca Hiıseyin'e ve onun sadık dostları olan şe hıdıere de rahmet eyle! Ey Rabbimiz, Seni şfıhid tutuyoruz ki, hizler de onların şehid ,~di1dikleri şey için ölecek ve öldü- rüleceğiz. Eğer Sen bizi bağışlamaz ve rahmet etmezsen, şüp- hesiz hüsrana uğrayanlardan oluruz.

Hz. Hüseyin'in kabrinin başında bir gece biı gündüz kaldıktan son- ra, Süleyman b. Surad hareket emri verir. Aneak sefere iştirak eden hu- kes, istisnasız, Hz. Hüseyin'in kabl'ine varıp ona rahmet dilemeden ve kendisi için de istiğfanIa bulunmadan hareket etmez.

Kerbela'dan ayrıldıktan sonra, önce c1-Hassase'ye, sonra el-Enbar'a, oradan esoSadild'a, sonra da c1-Kayyare'ye varırlar.

Yine Ebfı Mıhnef'e göre, Abduııah b. Yezid, Süleyman b. Surad'a bir mektup yazar ve bu mektup, ona, el-Kayyare'de iken ulaşırıı. O bu mektupta, daha önce yaptığı ik<ızları tekrar ederek, çok ~z sayıdaki bir güçle kalabalık bir kuyvete karşı gitmekte olduklarını; bunun ise akla uygun bir iş olmayacağını; onun iı;in dönüp kendisiyle elbirliği etmelerini; böylece müşterek düşmanlarma karşı hirlikte hareket et- mekle galibiyete ulaşabileceklerini; dolayısıyle sözlerini dinleyip dön- melerinin daha isabetli olacağını bildirir.

Bunun üzerine Süleyman b. Surad, Tcyv ilbun topluluğuna mek- tup hakkındaki görüşlerini sorar: Onlar da, yola çıkıp cihada bağlan.

dıklarını söyledikten sonra, onun kendi görüşünü sorarlar. O da der ki42:

40 Taberi, 2/546. K'1. Belazuri, 5/209; lbnu'I.E.ır, 4/ı 78.

41 Taberi, 2/548-49. lbnu'I.Esir'e göre (el-Kamil, 4/178) mektup, el-Ehvaz'da iken ulaşır.

42 Taberi, 2/550.

(15)

İLK -şii OLAYLAR 349

Benim görüşüm şudur: Allah'a and olsun ki, şu iki rah.

metten, şehldlik ve fetihten birine, bugününüzden asla daha yakm olmadınız. Allah sizleri hak üzerinde topladıktan ve sizin bunu O'nun lütfu ile istemenizden sonra, artık ondan vaz- geçceeğinizi sanmıyorum. Biz ve onlar farklı düşünüyoruz.

Eğer onlar ayaklanırlarsa, hizi İbnu'z-Zubeyr'in safında ci- hada çağırmaktarlırlar. Oysa bana göre, İbnu'z-Zubeyr'in yanında cihad etmek, dalaletten başka birşey değildir. Bu bakımdan biz, bu işi geriye atalım ve sahihine bırakalım. Biz yolumuzda başımıza bir iş gelirse, niyetledmize göre günah- larımızdan t c v b e e d i c i olarak ölmüş oluruz ...

Tevvah,"ın topluluğu, İbn Surad'ın bu sözlerinden sonra el-Kay- yare'dcn hareketle Heytc'yc gelir. İbn Surad burada Kı1fc valisi Ab- dullah b. Yezid'e bir mektup yazar ve ona gösterdiği dostluk :ve yakın- lıktan. dolayı teşekkür etmekle beraber, kendilerinin, işlediklerı suçların- dan dolayı tevhe ederek Allalı'a yöneldiklerini, O'na tevekkül ettik- lerini ve O'nun hükmüne razı olduklarını bildirerek yollarına devam ede- ceklerini ifade eder. Bu mektup üzerine Abdullah h. Yezid, etrafındaki- lere, "İşte ölmek isteyen hir topluluk! Onlardan sizegelecek ilk haber, onların öldürüldüklcri olacaktır. Allah'a yemin ederim ki, değerli Müs.

, lümanlar öldürülecektir. Onlarııı Rahbi olan Allah'a yemin ederim ki, onlar düşmanlarını öldürmek şöyle dursun, aksine düşmanlarının kud- retlerini artıracak ve aralarından da pek~ok ölen olacaktır" dedi43.

Ebfı Mıhnef'in Tevyabfın tO{Jluluğu içinde buluna)ı Abdurrah- man h. eundub ve Abdurrahman b. Gaziyyc'nin müşterek ifadelerin- den Abdullah b. Avfb. el-Ahmer ile Yı1sufb. Yezid kanalıyla bildirdiğine giire. TcvvabCın Heyte'den hareketle Karkisiya'ya yaklaşınca İbn Surad, kendilerinden çekinerek kalesine çekilen ve dışarı çıkmayan Zu- fer b. el-Har is cl.Kililbi'ye, pazarı açması için ricada bulunmak üzre el-Museyyeb b. Necche'yi gönderir. el-Museyyeb kendini tanıtınca, Zufer pazarı açtırıı'; onlara kendileri ve hayvanlan için yiyecek hediye eder ve onları güzelce ağırlar. Oradan ayrılmadan önce de. kendilerine karşı çok kuvvetli bir düşman ordusunun gelmekte olduğunu haber aldığını; bu sebepten isterlerse şehirde kalabileceklerini, dilerlerse şehrin kapısında :konaklayabileceklerini ve kendilerinin de düşmanlarına karşı onlara yardımcı olabileceklerini söyler. -Ancak Süleyman b. Surad, bu teklife teşekkür ederek, kendi hemşehrilerinin bu yoldaki teklülerini de

. 43 Taheri, 2/550-51. Krş. lbnu'I.E.lr, 4/179.

i

i , !

Referanslar

Benzer Belgeler

Göllerin, istek üzerine süresi uzatılacak şekilde, 15 yıllığına özel şirketlere kiralanacağı belirtiliyor.Burada &#34;göl geliştirme&#34; adı verilen faaliyet,

l~yların sakinleşmesine ramen yine de evden pek fazla çıkmak 1emiyorduk. 1974'de Rumlar tarafından esir alındık. Bütün köyde aşayanları camiye topladılar. Daha sonra

,ldy&#34;ryon ordı, ırnığ rd.n ölcüm cihazlan uy.nş ü.rinc. saİıtrd fıatiycılcri

Bir tarafta siyasal iktidar gücünü ve meşruiyetini tüm kolluk kuvvetleriyle simgelerken, diğer taraftan toplumun daha çok özgürleşme talebiyle kamusal alanda var olma

Erzincan'ın İliç ilçesinin çöpler köyünde altın çıkarmaya hazırlanan çokuluslu şirketin, dönemin AKP'li milletvekillerini, yerel yöneticileri ve köylüleri gruplar

Öte yandan, hemen her konuda &#34;bize benzeyeceksiniz&#34; diyen AB'nin, kendi kentlerinde yüz vermedikleri imar yolsuzluklar ını bizle müzakere bile etmemesi; hemen tüm

do ğalgazlı, çift katlı ve özürlüler için otobüslerin kendi döneminde hizmet vermeye başladığını anlatan Sözen, Erdo ğan'ın &#34;İstanbul'da CHP iktidardayken

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısının ekim ayının son haftasında meclis gündemine taşınması ile Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasar ısı olarak bilinen