• Sonuç bulunamadı

H. Cahit Derman 18. Kişisel Resim Sergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "H. Cahit Derman 18. Kişisel Resim Sergisi"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H.CAHİT DERMAN

18. KİŞİSEL RESİM SERGİSİ

30 MART-13 NİSAN 1987

Açılış: 17.00-19.00 Çiçek gönderilmemesi rica olunur.

(2)

AZMİN ZAFERİ

1966 yılınınbirEylül günü. Besim Usta'nm atölyesinde resim çalışıyordum. 14-15 yaşlarında bir genç, kapının camından be­ ni seyredişi dikkatimi çekti. Onu içeri davet ettim. Fırçamı ken­ disine uzatarak "Otur resmime kaldığım yerden devam et..." dedim. Delikanlı şaşkınlık ve ürkeklik içinde yerime oturdu ve resme devam etti. İnanılmaz derecede yetenekliydi. O sıralar­ da mobilyacıda çalışan Hüseyin Cahit Derman ile tanışmamız böyle ani olmuştu. Besim usta onu atölyesinde çalıştırmak için hemen girişimde bulundu. Cahit'in babası Nihat Bey, oğlunun ressam olmasından, dolayısıyle geçim sıkıntısı içinde bir hayat yaşamasından endişe ediyordu. Nihat Bey'i zorla ikna edebil­ dik. Cahit profesyonel resim hayatına böylelikle başlamış oldu. Besim (Aydar) usta onu özel bir eğitim içinde yetiştirmeğe baş­ ladı. Ben de Cahit’in çalışmalarını bu tarihten itibaren çok ya­ kından izlemeğe başladım. Cahit yeni mesleğinde yıldırım hızıyla ilerledi. Ne var ki okul hayatından erken kopmanın sıkıntılarını da çekmeye başladı. Tekrar okula dönmesi için kendisine baskı yaptım. 1967 yılında 16 yaşında iken yeniden ortaokula başla­ dı. Cahil, babasından para isteyemeyecek kadar gururlu ve has­ sas bir çocuktu. Hem okudu, hem resimlerini satarak hayatını kazandı. Ortaokulu üç yıl arka arkaya iftihara geçerek bitirdi. Bu yıllarda onun hocası olan Pertev BOYAR’ dan empresyonizm’- in bütün inceliklerini öğrendi. Beraber tabiattan resim yapma­ ğa çıktıklarında ben de aralarına katılırdım. Cahit’in lise yıllan sıkıntıyla dolu geçti. Artık sınıflarını zor geçen sıradan bir öğ­ renci olmuştu 1971 yılında ilk kişisel resim sergisinde, klasik, empresyonist ve sürrealist ekollerdeki çalışmalarını tanıttı. O günlerde adından hayli söz ettirdi. Bundan böyle yılda bir sergi açmağa devam etti.

1973 yılında, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde resim ve Dekoratif Sanatlar Bölümü imtihanlarını kazanması­ na karşın, Seramik sanatlarını seçti. 1974 yılında Akademiye bir yıl ara verdi. Cahit klasik resmi çok iyi bildiği için, antik tab­ loların restorasyonunu da yapıyordu. Restorasyon tekniklerini daha iyi öğrenmek için İtalya'ya gitti. Oradan Fransa ve İngil­ tere ye geçti. Kendi çabasıyla iki sergiye katıldı. Okula tekrar başladığında Prof. Dinçer ERİMEZ’le tanışmasını sağladım. Din- çer Hoca Cahit i pek sevdi. Ona resim konusunda öğreteceği her şeyi öğretti. Daha da önemlisi özentisiz, içtenlikle resim

(3)

yapma-sini önerdi. Yani klasisizm ile empresyonizm’in sentezine kendi kişiliğini oturtarak yaptığı resimleri sürdürme cesaretini Din- çer Hoca'dan almış oldu. 1978 yılında 7. kişisel sergisinde “Ge­ leceğe M iras” , adlı tablosunda Radyasyon felaketini ve insanların kendi yarattığı uygarlığın içinde boğulup gidişini an­ latıyordu.

Bir gün böyle bir felaketi yaşayabileceğimizin uyarısında bu­ lunuyordu. Yeni eğilimler esprisinde yaptığı bu tablo, Çernobil olayından sonra yapılsaydı herhalde bu denli etkili olamazdı.

Cahit, 1979 yılında Seramik sanatlarından mezun oldu. Ayrı­ ca Resim öğretmenliği sertifikasını da aldı. Aynı yıl evlendi. 1982 yılında kısa dönem askerlik hizmetinde Tugay’ın ressamı oldu.

1983 yılından itibaren resimleri bir başka türlü güzelleşti. Fır­ ça tuşları kadife yumuşaklığına karşın, kıpır kıpır titreşimlerle bitmez tükenmez enerjiye dönüştü. Renkleri Nazmi Ziya-Lifij ara­ sında sıcaklık kazandı. Konuları da daha olgunlaştı. O herşey- den önce İstanbul’a tutkundu. Doğduğu ve büyüdüğü şehre birşeyler yapmak istiyordu. Genellikle, yok olmağa aday eski İs­ tanbul Sokaklarını yalılarını ve diğer güzelliklerini, yaşlı bir in­ sana son hizmetlerini yapan dost gibi, mistik bir duyarlılıkla tuvallere aktarıyordu. Resimlerindeki değişiklik hemen fark edil­ di. Başlangıçta Cahit’in resmine karşı olanların da tablolarını aldıklarına şahit oldum. Bu resimlerde şeytan tüyü vardı. Anti­ kacıların da yatırım alanına girdi. 1984 yılındaki 16’mcı sergisi başlı başına olay oldu. Serginin açılışında resimlerin tümü bir antikacı tarafından alındı.

Cahit Restoratör olarak da iyi bir isim yaptı. Restore edile­ mez raporu verilen bazı tabloları başarıyla onarmış ve topluma kazandırmıştır.

21 yıldır tuttuğum notlarda: 18 kişisel sergi, biri uluslarara­ sı, biri de Devlet sergisi olmak üzere 22 karma sergiye katılmak az başarı değil doğrusu. Ayrıca, Deniz müzelerinde, banka kol­ eksiyonlarında, diğer kamu ve özel kuruluşlarda, yurt içi ve yurt dışında 500'e yakın tablosuyla sanat dünyamızda önemli bir yer edinmiştir.

İki çocuk babası olan H.Cahit DERMAN, arkasında hiç bir güç olmadan kendini emek borsasında kanıtlamış ve resimleri en hızlı pirim yapan 3-5 ressamımızdan biri durumuna gelmiştir. Onun engel tanımayan azmi aynı yere gelmek isteyenlere canlı bir ör­ nektir. 10.3.1987

(4)
(5)

U

(6)
(7)
(8)

Taha Toros Arşivi

5 9 5 4 3 6 0 1 3 * ' V & -• - V --'

Referanslar

Benzer Belgeler

Resim, Heykel, Mimarlık ve Dekoratif sanatların ihtiva ettiği çeşitli ihtisas kollarında devam eden bir yıllık çalış- maların meyvelerini sanat sever halkımıza sunuyoruz..

Bu düşünce ile kısmen yer darlığını ortadan kaldırmak için ilk hamlede henüz tamam- lanmamış bulunan heykel atölyeleri ve ka- feterya binası ele alınmış ve müteakiben de

Ve yine o gün memleket sanatkârlarını sevindire- cek bir husus da mevzuubahs oldu.' Plâs- tik sanatlara kendilerini vakfetmiş kim- selerin oturacakları yer, lâlettayin bir

Grote (1990) 120 vakada arka duvar, 170 vakada kemikçik protezlerini kullanıp ortalama 5 yıl takip et- miştir. Kemikçik protezlerinin malleus ile ilişkide olan platform

Sancakdar Baba, Mah Baba, Gül Ba­ ba, Gözcü Baba Göztepede, Eren Ba­ ba Erenköyiinde, Kartal Baba Kartal da ele geçip öldürülmüş ve müridleri.. tarafından

Türk sanatında, Cumhuriyet'in ilk yılları olan ve 1923-38 olarak dönemlendirdiğim sürece verdiğim özel önem ve duyduğum ilgiyi kişisel bir takıntı olarak ele

kondurmaz, bu gibilere ihtiyar ha­ linde bile kendi elile hareminden şerbet getirmek zahmetini seve, seve ihtiyar ederdi. Büyük püs­ küllü büyük fesi

Birey tarafından değerli bulunan hedefler yaşam bağlılığında önemli rol oynayan amaçların sağlamlaştırılmasına yardım etmekte ve seçtiği ulaşılabilir