• Sonuç bulunamadı

Hayvanların Sınıflandırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hayvanların Sınıflandırılması"

Copied!
54
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hayvanların Sınıflandırılması

(2)

3. Küme: Eucoelomata

Sölom denilen ikinci karın boşluğu vardır. Sölom mezodermde yeni bir boşluk olarak meydana gelir ve mezoderme ait epitel ile çevrilir. Sölom hacimce artarken mezodermin dış kısmı vücut çeperine yaklaşır ve vücut çeperi dış mezoderm veya “somatik mezoderm” ile çevrilir, bu da dış

peritonu oluşturur. Mezodermin iç tarafı (= iç mezoderm) ise sindirim kanalı çeperi ve diğer iç organlarla birleşir ve böylece sölom “viseral mezoderm”

veya iç organlara ait mezoderm ile çevrilir. Böylece iç organlara ait viseral periton meydana gelmiş olur.

Şube: Bryozoa

Şube: Phoronidea

Şube: Brachiopoda

Şube: Pogonophora

Şube: Chaetognata

(3)

Şube: Annelida

Annelidler tatlı su, deniz ve karada yaşayan uzun vücutlu halkalı solucanlardır. Enine kesitleri yuvarlak, yahut ta sırt-karın istikametinde biraz yassılaşmıştır. Baş bölgeleri ağzın ön tarafında yer alan

“prostomium” ile ağzın arkasındaki “metastomium kısmından

oluşmuştur. Başı birçok segmentlerden yapılmış olan gövde takip eder.

Son segmente ”pigidyum” (kuyruk) adı verilir. Anüs bu segmentte bulunur.

Bir kısmı renksizdir, bir kısmı da şeffaf, mat, beyaz, yahut ta deri

pigmentlerinin, kan veya hemolenfteki solunum pigmentlerinin etkisi ile değişik renklerde olur. Derileri bez hücreleri kapsayan bir tabakalı epitel halindedir. Bunun yüzeyini ince fakat çok dayanıklı bir kutikula tabakası örter. Deri epitelinin altında, dışta halkalı kas içte boyuna kas liflerinden oluşmuş bir kas kılıfı bulunur.

Vücut yüzeyi ile bağırsak arasında kalan boşluk nematodlardan farklı olarak ikinci karın boşluğu (sölom) halindedir. Gövde bölgesinde her segmentte bir çift sölom kesesi ihtiva ederler. Birbirini izleyen iki segment arasında bulunan ve sölom keselerini birbirinden ayıran

“dissepimentler” vardır.

(4)

Ağız başın karın tarafında, prostomium ile metastomium sınırındadır.

Sindirim kanalı düz olarak bütün vücut boyunca uzanır. Ön ve son

bağırsağın kısa olmasına karşın orta bağırsak çok uzundur. Ön bağırsak genellikle yutak ve yemek borusuna ayrılır. Yemek borusu tükürük

bezleri ihtiva edebilir. Anüs son segmentin ucunda veya ucuna yakın yerde bulunur.

Annelidlerde kapalı bir dolaşım sistemi vardır. Damarları bulunmayan birkaç basit formda sölom sıvısı, ihtiva ettiği kan hücreleri ile dolaşımı yapar. Değişik annelid gruplarında az çok farklılıklar gösterebilen damar sistemi esas itibariyle bağırsağın üstünde , mezenterin içinde uzanan bir sırt damarı ile bağırsakla karın sınırı arasından geçen bir karın damarı ve iki boyuna damarla iştirakte olan bağırsak damar ağından ibarettir. Sırt ve karın damarları vücudun ön ve arkasında birleştikleri gibi segmentler arasından geçen halka damarlarla birbirlerine

bağlanırlar.

(5)

Bazen sırt damarlardan başka intersegmental halka damarlarında bir kaçı kontraktil olur. Bu taktirde bunlara kalp adı verilir. Kan sırt

damarlarının ritmik atışı ile öne doğru itilir, karın damarlarında da

arkaya doğru akar. Kan sıvısı genellikle az miktarda kan hücresi ihtiva eder ve çok defa içerisinde erimiş halde bulunan solunum pigmentleri nedeni ile renkli olur. Solunum deri vasıtası ile, bazen de solungaçlarla yapılır.

Boşaltım organları segmental sıralanmış nefridyumlardır. Genellikle vücudun ön ve arka uçlarından birkaç segment hariç, her segmentte bir çift nefridyum bulunur. Nefridyumlar silli bir huni ile (nefrostom) sölom boşluğundan başlar, huninin devamı olan boşaltım kanalı da aynı

segmentten, yahut ta arkadaki dissepimenti delerek geçtikten sonra bir sonraki segmentten dışarı açılır. Boşaltım porları yanlardadır.

Bazılarında boşaltım organı olarak protonefridyumlar vardır.

Nefridyumlar boşaltım maddelerinden başka sölom boşluğuna geçen

cinsiyet hücrelerini de dışarı taşırlar. Bazılarında cinsiyet hücrelerini

nakletmek üzere özel kanallar oluşmuştur.

(6)

Sinir sistemi; prostomiumun sırt tarafında iki loplu bir sinir gangliyonuna sahiptirler. Buradan ayrılan iki konnektif yutağın etrafını bir halka gibi sardıktan sonra karın tarafta yan yana gelir ve her segmentte birer

gangliyon meydana getirmek suretiyle iki boyuna sinir halinde gövdenin arka ucuna kadar uzanır. Her segmentin gangliyon çifti enine bir kommisür vasıtası ile birbirine bağlanmıştır. Bu suretle bir ip merdiven şeklini alan karın sinirleri bazen de segmentlerdeki ganliyonların birbirlerine çok yaklaşması yüzünden bir gangliyon zinciri haline gelirler.

Duygu organı olarak en çok dokunum organları, kimyasal duygu organları ve gözler bulunur. Denge organları nispeten azdır. Gözler genellikle iki

veya dört tane olmak üzere başta yer alırlar. Gözlerden başka bazılarının

(Lumbricus sp.) deri epitelinde, ışık duygu hücreleri vardır.

(7)

Annelidlerin çoğu hermafrodit az bir kısmı ayrı eşeylidir. Gonatlar gayet basit yapılıdır. Sölom epitelinde yer alırlar. Eşey hücreleri genellikle sölom epitelinden oluşan gonadlardan ayrılarak karın

boşluğuna düşer ve orada olgunlaşırlar. Döllenme vücudun içinde veya dışında olur. Dışarı bırakılan yumurtalar. Bazılarında özel bezlerin

salgıları ile kümeler veya şeritler halinde bir araya toplanır, veya çoğu bir arada olmak üzere bir kokon kabuğu ile çevrilir.

Annelidlerin bir kısmında yüksek bir rejenerasyon yeteneği vardır.

Bununla ilgili olarak bir veya birçok enine bölünmelerle eşeysiz çoğalmalarda yapılır. Lateral tomurcuklanmalar ve döl değişimi de olabilir. Poliketlerin çoğunun gelişiminde “trokofora” adı verilen silli pelajik bir larva meydana gelir. Oligoketlerle, Hirudinelerde serbest bir larva evresi yoktur, bunlar doğrudan doğruya gelişirler.

Annelidlerin çoğu deniz hayvanıdır. Oligoketlerle, Hirudinelerin birçok türü de tatlı suda veya karada yaşar. Kommensal veya ektoparazit

olanları da vardır. Fakat endoparazit olanları çok nadir görülür.

(8)

1. Sınıf: Archiannelida

İlkel yapılı küçük annelidlerdir.

(9)

Çoğu ayrı eşeylidir. Yumurta ve spermler serbest olarak denize bırakılır. Gelişimlerinde trokofora larva evresi vardır. Eşeysiz çoğalanlar ve döl değişimi olanlarda vardır. Bir kısmı kuma ve

çamura gömülü yaşar, bir kısmı pelajik yaşar. Zeminde yaşayanlar ya serbesttir ya da devamlı olarak borular içinde kalırlar. Bir

kısmında ışık verme yeteneği vardır.

2. Sınıf: Polycheta

Su hayvanıdırlar. Hemen hemen hepsi denizlerde yaşar. Başlıca özellikleri gövde segmentlerinin yanlarında “parapod” ların

bulunuşudur.

(10)

3. Sınıf: Oligochaeta (Solucanlar)

Çoğu tatlı sularda ve karada yaşar. Vücutlarında parapod bulunmaz.

Hepsi hermafroditir. Döllenme karşılıklı ve vücut dışında olur.

Gelişme doğrudan doğruyadır.

Örnek; Lumbricus terrestris (toprak solucanı)

(11)

4.Sınıf: Hirudinea (Sülükler)

Vücutlarında parapod yoktur. Hepsi hermafroditir.

Hızlı akan dereler hariç tatlı sularda, denizlerde ve rutubetli topraklarda yaşarlar.

Çoğu Arthropod, Mollusc ve Omurgalılarda kan emen ektoparazitir. Kan emen sülüklerde tükürük bezlerinin salgıları besin olarak alınan kanın pıhtılaşmasını önleyen bir ferment salar.

Örneğin; Hirudo medicinalis (Tibbi sülük).

(12)

Şube: Mollusca (Yumuşakçalar)

Mollusc’ler Arthropodlar gibi organizasyonu değişik cins ve tür sayılarının çokluğu ile hayvanlar aleminin başlıca gruplardan birini teşkil eder. Yumuşak ve segmentsiz hayvanlardır.

Vücudu ön üçta baş, karın tarafta ayak, sırtta da iç organlar kitlesi olmak üzere üç bölgeden oluşmuştur. Başta ağız ile tentaküller

bulunur. Ayak çok kaslı bir hareket organıdır. İç organlar kitlesi

bazılarında bir boyun kısmı ile baş ve ayak bölgelerinden ayrılır.

Derileri mukus bezleri ihtiva eden, bir tabakalı epitel halinde olur ve

ayağın üst tarafında bir kıvrım (manto kıvrımı) meydana getirir. Monto

kıvrımı ya bütün gövdenin ve başın etrafını sarar, yahut ta yalnız gövde

kısmını çevirir. Vücudun manto kıvrımı ile sınırlanan dorsal cidarına da

manto boşluğu deir. Montonun epitel hücreleri, salgıları ile, ya kalın bir

kutikula veyahut ta kitine benzer bir madde ile kalsiyum tuzlarından

(genelde kalsiyum karbonat) ibaret bir kabuk meydana getirirler.

(13)

Mollusc’ lerin çoğu başlangıçta mevcut olan bilateral simetriyi bütün hayatınca muhafaza eder. Yalnız bir grupta (Gastropoda) bilateral simetri sadece gelişmenin ilk evrelerinde görülür, sonradan iç

organlar kitlesinin 180 derecelik dönmesi ile, dönme istikametindeki organlar köreldiğinden, bilateral simetri kaybolur.

Sindirim kanalı “U” şeklinde veya kıvrımlıdır. Ağız boşluğunun zemininde kaslı ve genelde de iki kıkırdak parça ile destekli dil

bulunur. Dilin üzeri, enine sıralar halinde dizilmiş küçük kitin dişlerle kaplıdır. Gıda maddelerini bir rende gibi kazımaya yarayan bu organa

“radula” denir. Radulanın dip kısmı bir kın içinde bulunur. Dişler

aşındıkça kının içinde yenileri meydana getirilerek ileri sürülür. Ağız boşluğunda raduladan başka değişik şekilli keratin çeneler de

bulunabilir. Ön bağırsak dar bir yemek borusu halindedir. Başlangıç

kısmına tükürük bezleri açılır. Orta bağırsak ta büyük bir sindirim

bezi ile iştiraktedir. Son bağırsak manto boşluğuna açılır.

(14)

Kalplerinde bir ventrikulus (karıncık) ile bir veya iki atriyum (kulakcık) bulunmaktadır. Kalp genellikle perikardial bir boşluk içinde bulunur.

Kalpten bir ön aorta ile birçok damarlar ayrılır. Kan kısmen damarlarda kısmen de organların arasındaki boşlukların içinde dolaşır. Solunum pigmenti olarak kanda “hemosiyanin” vardır.

Solunum organları olan solungaçlar (ktenidyum) manto boşluğunun içinde bulunur. Genelde sayıları bir, iki veya daha fazla olabilir.

Ktenidyumlar, kuş tüyü gibi uzun bir sap kısmı ile iki sıra halinde dizilmiş silli yapraklardan yapılmıştır.

Boşaltım organları boru veya torba şeklinde nefridyumlardır. Bunlar bir veya iki çift, yahut ta bir tek sayıda olur. Başlangıç kısımları perikart

boşluğuna, Uçları da vücut yüzeyinden dışarı açılır. Bazılarında gonatların taşıt kanalları böbreklerde son bulur (Salyangozların bir kısmı ve

Midyelerde).

(15)

Sinir sisteminde üç esas gangliyon çifti vardır. Bunlardan bir çifti ağzın sırt tarafında (serebral gangliyon), diğeri ayağın içinde (pedal

gagliyon), üçüncü çift de son bağırsağın altında (viseral gangliyon) bulunur. Bunlar kommisür ve konnektifler vasıtası ile kendi aralarında bağlanırlar. Çoğunda duygu organı olarak dokunum, koklama, tatma, görme ve denge organı bulunur.

Genellikle ayrı eşeylidirler. Bazıları hermafrodittir. Gonadlar ve taşıt kanalları bir çift veya bir tektir. Döllenme içte veya dışta olur. Çoğu ovipar bir kaçı vivipardır. Yumurtalarını genellikle çok sayıda ve

jelatinli bir madde ile birbirine bağlanmış halde bırakırlar Gelişme bir kısmında doğrudan doğruya olur (Pulmonata, Cephalopoda),

diğerlerinde trokofora tipinde bir larva evresi teşekkül eder. Deniz salyangozlarının çoğunda larvanın sil çelengi fazla büyüyerek bir yelken (velum) şeklini aldığından buna “veliger” larvası adı

verilmiştir. Eşeysiz üreme ve partenogenez hiç görülmez.

(16)

Çoğu deniz hayvanıdır; sahillerde ve sığ yerlerde, bazen de

derin diplerde, yahut ta pelajik yaşarlar. Bir kısmı acı ve

tatlı sularda, bir kısmı da karada bulunur.

(17)

1. Sınıf: Amphineura (Kitonlar)

İlkel mollusclerdir. Vücut elips şeklinde ve üstten basıktır. Yassı ve geniş olan ayak karın tarafı tamamen kaplamaktadır. Ayak hem sürünmeye hem de bir vantuz gibi vücudu sıkıca bir yere tespit

etmeye yarar. Baş vücuttan bariz olarak ayrılmamıştır. Ayrı

eşeylidirler. Gelişmeleri metamorfozludur. Hepsi deniz hayvanıdır.

(18)

2. Sınıf: Gastropoda (Salyagozlar)(Karındanayaklılar)

Baş iyi teşekkül etmiştir. Molluscler için karakteristik vücut

bölgeleri en bariz şekilde bu sınıfta görülür. Ayak uzun ve ventral yüzeyi düz bir taban şeklindedir. İç organlar kitlesi çok

büyümüştür. Ayak bölgesindeki kaslar aşağıya doğru büyümeye

engel olduklarından iç organlar bir kambur gibi sırt tarafa doğru

büyümeye engel olduklarından iç organlar bir kambur gibi sır

tarafa doğru yükselmek zorunda kalmışlardır.

(19)

Genç dönemlerde bilateral simetrilidirler. Ancak daha sonra iç organlar kitlesinin 180 derecelik dönüşü ile (Torsiyon olayı) bilateral simetri bozulur. Arka kısım (anüs ve etraf yapıları) öne geçer. Kabuk bir parçalı olur ve iç organlar kitlesinin şeklini alır. Kabuksuz olanları da vardır (Limax= Sümüklü böcekler). Pelajik form ile diğer bazı deniz gastropodlarında kabuk hiç bulunmaz.

Bir kısmı ayrı eşeyli, bir kısmı da hermafrodittir. Hemen hemen

hepsinde iç döllenme vardır. Gelişme pulmonatlarda doğrudan doğruya diğerlerinde metamorfozludur.

Bunların çoğu denizlerde, bir kısmı tatlı ve acı sularda bir kısmı da karada yaşar. Pulmonatlarla diğer grupların karada yaşayan bazı

formları hava ile solurlar. Küçük bir delikle dışarı açılan manto

boşluğunun tavanı zengin bir damar ağına sahiptir. Monto boşluğu ciğer (pulmon) vazifesi görür.

Örnek; Helix aspersa (Bahçe salyangozu)

(20)

3.Sınıf: Scaphopoda (Deniz dişleri)

İç organlar kitlesinin dış tarafa doğru büyümesi yüzünden vücut dorso-ventral uzamıştır. Baş bölgesi bulunmaz. Kabuk, ön ve arka uçları açık hafifçe kıvrık bir boru şeklindedir. Ayak koni şeklindedir. Ayrı eşeylidirler. Hepsi deniz hayvanıdır.

Örnek; Dentalium (Deniz dişi).

(21)

4.Sınıf:Lamellibranchiata (Bivalvia=Pelecypoda) (Midyeler=Baltaayaklılar)

Vücutları yanlamasına yassılaşmıştır. Manto biri sağ

diğeri de sol tarafta olmak üzere iki manto yaprağı meydana getirmiştir. Vücut, manto yaprakları gibi, iki parçadan

oluşmuş bir kabukla örtülüdür. Baş ve baştaki gözler

kaybolmuştur. Çoğu ayrı eşeylidir. Metamorfozla gelişirler.

(22)

5.Sınıf: Cephalopoda (Mürekkep balıkları)(Kafadanayaklılar) Molusclerin en yüksek organizasyonlu grubudur. Vücut baş ve iç organlar kitlesi olmak üzere iki bölümden oluşmuştur. Baş çok büyük ve iyi gelişmiş bir çift göze sahiptir.

Ayak bölgesinin büyük bir kısmı yer değiştirerek önde ağzın etrafını çeviren bir kol cihazı haline gelmiştir, geri kalan kısmı da manto boşluğunun ön tarafında uzunlamasına olarak vücut yüzeyine yapışan bir huniye değişmiştir. Hepsi denizlerde yaşar.

Ayrı eşeylidirler. Gelişme doğrudan doğruyadır.

(23)

Cephalopodlar ağızları etrafındaki yakalayıcı kol sayısına göre iki gruba ayrılırlar.

Octopoda; ağız çevresinde aynı boyda sekiz kol vardır. Örneğin;

Octopus vulgaris (Ahtapod).

Decapoda; aynı uzunlukta sekiz koldan başka kollardan daha uzun ve

uçları tentaküllü iki adet yakalayıcı kolları daha vardır. Örneğin; Loligo

vulgaris (Kalamar), Sepia officinalis (Mürekkepbalığı).

(24)

Şube: Arthropoda (Eklembacaklılar)

Hayvanlar alemi içerisinde tür sayısı bakımından en zengin şubedir. Vücutları genellikle sayıları değişik segmentlerden

meydana gelir. Her segment genellikle bir çift ektremite taşır.

Serbest yaşayan arthropodların çoğunun ekstremiteleri

segmentlidir. Bazı ilkel kabuklularda ve bazı grupların larva dönemlerinde ekstremiteler segmentsiz olabilir. Bazı parazit

arthropodlarda vücut şekli hiçbir zaman bir arthropoda benzemez.

Ancak hayat dönemlerinin takibi ve incelenmesi sonunda bunların arthropoda olduğu anlaşılabilir.

(25)

Serbest yaşayanlarda vücut bilateral simetrilidir.

Vücutlarında annelidlerde olduğu gibi silia bulunmaz.

Vücudu oluşturan segmentler ya birbirine benzer yani ”homonom”dur ya da farklı yapılar gösterirler, bu taktirde “heteronom” olarak

adlandırılır.

Vücudu bazı gruplarda üç bölümde inceleyebiliriz. Böceklerde

(Insecta) cephalon (baş), thorax (göğüs) ve abdomen (karın) bölgeleri bulunur.

Kabuklularda (Crustacea) baş ve göğüs birleşerek Cepholothorax adını alır. Abdomen ayrı gelişmiştir.

Myriapoda (Kırkayak, Çiyan) thorax kaybolmuştur. Vücut baş ve abdomenden meydana gelir.

Örümcek, Akrep gibi hayvanların bulunduğu Aracnida’ da ise vücut prosoma ve opistosoma olmak üzere iki bölümdür. Bunlarda

ekstremiteler yalnız prosomadan çıkar.

(26)

Arthropodlarda vücudu dıştan örten tabaka kuvvetle kitinleşmiş bazen bileşimine kalsiyum karbonat da ilave olarak katı bir zırh halini almıştır. Bu özelliği ile vücudu dış etkilerden korur. Dış iskelet

(Exoskleton) adını alan bu yapıya çeşitli içorganlarda bağlanarak destek olurlar. Kitin azotlu bir polisakkarittir. Suda, alkalilerde, sulu asitlerde ve birçok hayvanın sindirim salgılarında erimez. Segment sınırları ile ekstremitelerin eklem yerlerinde kutikula harekete engel olmamak üzere, daima ince kalır. Bundan başka kutikulada bazı duyu organlarının veya bezler tarafından salınan sekretlerin dışarı çıkmasını sağlayan porlar bulunduğu gibi, hareketsiz veya eklemlerle hareketli değişik kutikula eklentileri de vardır. Bu eklentiler kabartı, diken, kıl, tüy, çengel, pul vs. olabilir.

Kitin kutikula tamamı ile teşekkül etmiş halde iken genişlemeye müsait değildir. Bu sebeple bütün arthropodlar büyümenin devamı süresince, zaman zaman deri değişimi yaparlar. Bu olayda kitin örtü alttaki deri epitelinden ayrılır. Bu sırada deri hücreleri de yeni ve

yumuşak bir kitin salarlar. Bundan sonra hayvan “exuvium” adı verilen

eski kutikulanın patlayan bir yerinden sıyrılarak dışarı çıkar.

(27)

Arthropodlarda sinir sistemi önceki gruplara benzerlik gösterir (ipmerdiven) . Ancak daha iyi gelişmiştir. Kasları genellikle çizgili tiptedir. Kasılma kabiliyeti çok yüksektir.

Ağız başın ön tarafında yer alır. Ağzın çevresinde hayvanın beslenme durumuna göre değişiklik gösteren extremiteler

bulunur. Ağız ekstremiteleri kesici-çiğneyici, delici-emici, yalayıcı-

emici, emici gibi tipler gösterir.

(28)

Dolaşım sistemi yarı kapalı veya açıktır. Kalp uzun bir torba şeklinde olup, iki ucu daima açıktır. Ayrıca yanlarda “ostia” adı verilen delikler bulunur. Kan bu deliklerden girer ve daima

vücudun ön tarafına pompalanır. Çoğunun dolaşım sisteminde kalpten başka arter ve venalar da bulunur. Bununla beraber kan kısmen vücut boşluğunda kısmen de damar içinde dolaşır. Kan plazması bazı aşağı Crutacea’ da birkaç Insecta’ da hemoglobin, Limuluslar , Akrepler ve bazı Örümceklerde hemosiyanin ihtiva eder.

Solunum küçük vücutlu ve ince derili formlarda vücut yüzeyi ile, diğerlerinde suda yaşayanlarda solungaçlarla, karada

yaşayanlarda da trakelerle yapılır.

Boşaltım ya koksal bez , anten bezi ya da malpigi tüpcükleri ile sağlanır.

(29)

Duyu organları olarak genellikle bütün vücudu kaplayan kıl ve tüyler, basit ve bileşik gözler, anten, ses alma ve ses çıkarma

organları, denge organı ve çeşitli kimyasal uyarıcılara karşı hassas organlar gelişmiştir.

Hareket, yüzmede veya yürümede kullanılan (eklemli ekstremite) bacaklarla sağlanır. Artropodları yüksek bir hayat seviyesine

ulaştıran eklemli ekstremiteleri vardır. Her segmentte bir çift ekstremite vardır. Bunların ilk çifti (antenler) hariç hepsi karın taraftan çıkar. Ekstremitelerin esas görevi yürüme, koşma yüzme, tırmanma veya sıçrama şeklinde olabilen yer değiştirme

hareketleridir. Ancak bundan başka duygu organlarını taşıma

(antenler) , gıdanın alınmasını temin etme (ağız organları) solunum veya kopulasyon organı vazifesi görme gibi değişik işlere de

yarayabilirler.

(30)

İlk defa Insecta (Böcekler)’ da kanatlar ortaya çıkar. Bunlar thorax’ ın 2.ve3. segmentlerinin yanlarında uzanan deri

kıvrımlarıdır. Genellikle uçmaya yarar.

Sindirim borusu vücut boşluğunda serbest olarak uzanır.

Ağız ön ucun karın tarafında, anüs arka uçtadır.

Arthropodlar çoğunlukla ayrı eşeylidirler. Yumurta ile

çoğalırlar. Çoğunda iç döllenme vardır. Bazı gruplar hermafrodit ve partenogenetiktir. Nadiren doğururlar. Çoğu başkalaşım

geçirir.

Çoğunluk serbest, bir bölümü parazit yaşar. Yeryüzünde her

tip yaşam bölgesinde bulunurlar.

(31)

1. Sınıf: Aracnida (Örümcekgiller)

Çoğunluk karasal ortamda yaşarlar. Örümcek, akrep, kene ve akarlar bu gruba dahildir. Büyüklük bakımından çok heterojen bir sınıftır. Mikroskobik büyüklükte olanlar yanında çok büyükleri de vardır. Vücut şekli büyük değişiklikler göstermesine rağmen

çoğunda prosoma ve opistosoma’ dan oluşur. Prosomada 6 çift ekstremite bulunur. Buna karşılık opistosomada ekstremite bulunmaz.

Aracnidlerin çoğu etçildir. Bazılarında zehir bezleri bulunur.

Bazılarında ise ağ bezleri bulunur.

(32)

2. Sınıf: Crustacea (Kabuklular)

Vücutlarında segmentasyon iyi gelişmiştir. Bu artropodların vücudu esas itibariyle baş, göğüs ve karın olmasına rağmen baş ve göğüs genelde birbirleriyle kaynaşıp Cephalothorax adını alır.

Vücut böylece ilk bakışta iki ana parçadan ibaretmiş gibi görülür.

Cepholothorax ekseri dorsalden az ya da çok gelişmiş tek parça hainde bir plaka ile kaplanmıştır. Bu parça karapaks

(Carapax) adını alıp vücudu bir kalkan gibi örter.

Türlerin çoğu denizlerde, bir kısmı tatlı suda, bir kısmı acı, tuzlu sularda ve karada yaşarlar. Çoğunluk serbest hareketlidirler.

Örnekler; İstakoz, Karidesi Yengeçler, Tesbihböcekleri.

(33)

3. Sınıf: Myriapoda (Çiyan ve Kırkayaklar)

Vücutları ince uzun yapıda olup baş ve gövdeden oluşur.

Belirgin bir thorax bölgesi yoktur. Her vücut segmentinin ventralinden birçok hareket ekstremitesi çıkar.

Örnekler; Diplopoda (Kırkayaklar),

Chilopoda (Çiyanlar).

(34)

4. Sınıf: Insecta (Böcekler)

Dünya üzerinde geniş bir yayılış gösterirler. Çoğu bitkisel

maddelerle beslendiği için, bir kısmı ise canlıdan canlıya mikrop taşıdığı için diğer bir kısmı da insan ve hayvanlarda parazit olarak yaşadığı için zararlıdır.

Vücutları tipik olarak baş, göğüs ve karın olmak üzere üç kısımdan oluşur.

Örnekler; Arılar (Hymenoptera), Kelebekler (Lepidoptera), Sinekler

(Diptera).

(35)

Şube: Bryozoa (Yosun hayvanları)

Şube: Phoronidea (Atnalı ağızlılar=Tulumcuklar) Şube: Brachipoda (Dallıbacaklılar)

Şube: Pogonophora

Şube: Chaetognatha (Okkurtları)

(36)

2.Grup: Deuterostomia

Prorostomia’ nın aksine, döterostomların embriyonal gelişmeleri sırasında ağız, blastoporun karşısında yeni bir açıklık olarak gelişirken ilk ağız anüs olarak görev yapar.

Segmentasyon spiral değil radyaldir. Gelişme esnasında

blastomerlerin geleceği protostomlardakinden çok daha sonra

belli olur. Mezoderm ve sölom embriyonik sindirim kanalının

yanlarından birer kese gibi gelişir.

(37)

Şube: Echinodermata (Derisidikenliler)

Hemichordata ve Cohordata ile birlikte, ikinci evrimsel hattı oluşturan “Deoterostomia” grubuna dahildirler. Yani ağız

blastoporun karşı tarafında açılan bir delikten oluşur, blastopor da anüse dönüşür.

Hemen hemen hepsi denizseldir ve çoğunluk zeminde

sürünerek yaşarlar. En önemli özellikleri ergin dönemde

çoğunluk beşli radyal simetri göstermeleridir. Buna karşın

larvaları bilateral simetriktir ve ışınsal simetri başkalaşım

süresince meydana gelir. Bazılarında gelişme doğrudandır.

(38)

Vücut genellikle beş ışınlı küre ya da silindir şeklindedir.

Ağzın bulunduğu tarafa oral karşı tarafa da oboral taraf denir. Bu

kısımlar larvanın sağ ve sol tarafına denktir. Bu nedenle ventral ve dorsal terimleri kullanılmaz. Anüs aboral taraftadır.

Bu grup, kalsiyum karbonat dikenlerden yapılmış ekzoiskeleti ve dermal plaklardan oluşan endoiskeleti bulunan tek gruptur.

Hareket, ambulakral kanal sisteminin yer aldığı alanlardan dışarıya doğru tüp ayakların uzatılması ile, spinlerin hareketiyle, vücudun merkezi

bölgesinden çıkarak uzanan kollarla sağlanır.

(39)

Baş ve beyin yoktur; az sayıda özelleşmiş duyu organları vardır.

Sinir sistemi, ağız etrafını çeviren halka sinir ve bundan çıkarak ışınsal olarak uzanan radyal sinirlerden oluşmuştur.

Sindirim sistemi çoğunlukla ağız ve anüs taşır; düz ya da kıvrımlı yılanyıldızlarında anüs yitirilmiştir.

Omurgasızlar içinde enterosöl sölom bulunduran tek şube bunlardır

(Enterosöl kuramı: sölom bağırsağın dışarıya kese şeklinde çıkıntı yapması ile meydana gelir).

İç organların yerleştiği boşluk ve su-damar sisteminin boşluğu sölomdan meydana gelmiştir.

Solunum dermal solungaçlarla, tüp ayaklarla, solunum ağacıyla (Denizhıyarlarında) ve bursae (keseler) ile yapılır (Yılanyıldızlarında).

Boşaltım organları yoktur.

Çoğu ayrı eşeylidir, çok azı hermafrodittir. Dış döllenme görülür. Eşeyli

üreme yanında eşeysiz üreme ve rejenerasyonda görülür.

(40)

1. Sınıf: Asteroidea (Deniz yıldızları)

2. Sınıf: Ophiuroidea (Yılan yıldızları)

3. .Sınıf: Echinoidea (Deniz kestaneleri)

4. Sınıf: Holothurioidea (Deniz hiyarları)

5. Crinoidea (Deniz zambakları)

 

(41)

Şube: Hemichordata (Yarı kordalılar=Yarı sırtipliler)

Çoğu denizde yaşayan kurtcuklardır. Kordalı hayvanların en ilkel grubudur. Korda (sırtipi) vücudun yalnız ön tarafında ve çok kısa olur.

Diğer sirtiplilerden farklı olarak gerçek bir kuyruk bölgesi yoktur .

Solungaç yarıkları ve notokorda oluşumu kordalılara homolog

olmadığından ayrı bir şube içerisinde toplanmıştır.

(42)

Şube: Chordata (Kordalılar)

Bu şubeyi oluşturan çeşitli sınıflar birbirinden büyük ayrılıklar gösterirlerse de çok kere genel karakterler aynı noktalarda birleşir.

Notokorda: Buna sırtipliği veya chorda dorsalis adı da verilir;

kordatların başta gelen ve filuma isim veren karakteridir. Düz silindir biçiminde veya urgana benzeyen yumuşak bir organdır. Vücudun dış bölgesinde yani dorsalde sindirim borusuna paralel olarak uzanır. Ya hayvanın tüm yaşamı boyunca, ya da belirli gelişme devrelerinde

bulunur. En ilkel kordatlar dışında diğer bütün kordatlarda notokorda, omurganın oluşumunda rol oynayan embriyonik bir yapıdır. Basit

organizasyonlu kordatlarda ise bütün yaşam süresince kalır ve ergin

hayvanın belirli bir organını oluşturur.

(43)

Solungaç Yarığı ve Solunum organları: Gerek embriyonik devrede, gerekse ergin dönemde bir seri oluşturan ve çift, yuvarlak yapılar olan açıklıkları yani solungaç yarıkları veya farinks açıklıkları önemli karakteristik organlarıdır. Bu yarıklar boğazın farinks bölmesinden dışarı açılırlar.

Balık gibi suda yaşayan kordatlarda ve kurbağa larvaları ile bazı ergin amfibilerde bu yarıklar solunum için çok önemlidirler.

Ağızdan giren su solungaçlardan dışarı çıkarken, solungaçlarının ince zarsı yüzeylerinde oksijen ve karbondioksit alışverişi olur.

Daha yüksek kordatlarda ise solunum akciğerler aracılığı ile

yapılır, bazı kordatlarda tüm yaşam boyunca korunurlar.

(44)

Sinir Sistemi: Kordatları omurgasızlardan ayıran diğer önemli bir karakter de sinir sistemlerinin yapısı ve

vücuttaki yeridir. Özellikle tipik kordatlarda sinir

sisteminin merkezi olan beyin ve omurilik, embiriyodaki nöral boru tarafından oluşturulur. Nöral boru

notakordanın hemen üzerinde yer alır ve buradan vücudun

çeşitli kısımlarına kollar salar. Beyin ve omurilik pek çok

uyarmaya tepki gösterecek şekilde farklılaşmıştır. Buna

karşılık omurgasızlarda sinir sistemi karın tarafındadır ve

gangliyon, konnektif, kommisürlerden oluşan bir çift sinir

şeridinden yapılmıştır.

(45)

Dolaşım Sistemi: Yapı ve organizasyon bakımından bu

sistem hayvanların iki gruba ayrılmasında önemli olan bir başka değişikliği otaya koymaktadır. Genel olarak kordatlarda

dolaşım sitemi kapalıdır ve sindirim sisteminin altında yani hayvanın karın tarafında bulunan odacıklı bir kalp ile vücudun bütün kısımlarına kanı götüren ve oradan geri getiren

damarlardan oluşur. Kordatlarda kan, kırmızı renklidir.

Omurgalılardan kuşlar ve memelilerde vücut ısısı değişmez.

Buna karşılık omurgasızlarda dolaşım sistemi çoğu zaman açıktır. Kanın rengi de değişik olabilir; renksiz olanları

bulunduğu gibi sarı, turuncu, mavi veya kırmızı renkte

olanlarda görülmüştür. Eğer hayvanda kalp veya kalp görevini görecek bir başka organ varsa bu da sindirim sisteminin

dorsalinde yer alır.

(46)

Metamer (segment) ve Simetri: Bütün kordatlarda bir iç iskelet ve kas sistemi vardır ve bu sisteme ilişkin bölümler tüm vücut boyunca metamerik olarak sıralanmışlardır.

Omurgasızlarda ise metamerlere annelidlerde olduğu gibi ancak yüksek yapılı gruplarda rastlanmaktadır.

Hemen hemen bütün kordatlar bilateral simetrili

hayvanlardır ve birçok türlerde iki çift eklemli bacak bulunur.

Buna karşın omurgasızların yalnızca yüksek formlarında

bilateral simetri görülür; eklemli bacaklarda ancak bir

filumda (Arthropoda) bulunurlar.

(47)

Chodata şubesi başlıca 3 alt şubeye

ayrılır:

(48)

1. Altşube: Urochordata (Tunicata): Gömlekliler

Tunicatların özelliklerini Ascidia larvası üzerinde

özetleyebiliriz. Ascidia larvası (denizlerde) serbest yaşayıp, kordat karakteri gösterdiği halde, erginleştiği zaman bu

karakterlerini kaybederek sesil yaşar. Larva birkaç saat veya

birkaç gün serbest yüzdükten sonra, yapışma bezlerinin salgısı

ile kendini bir yere tespit ederek başkalaşım geçirir. Bu arada

kordat karakterlerinin çoğunu kaybeder. Kuyruk kısmı içinde

bulunan notokorda, nöral boru ve kuyruk kasları ile beraber

vücut içine çekilerek absorbe edilir

(49)

2. Altşube: Cephalochordata (Acrania)

Tunicat larvasına veya balığa benzeyen vücutları iğ şeklinde uzamıştır.

Notokorda ve solungaç yarıkları hayat boyu kalır.

Notokordanın dorsalinde noral boru yer almıştır. Bunlarda kafatası ve omurga gelişmemiştir.

Örnek; Amphiyoxus

(50)

3. Altşube: Vertebrata (Craniata): Omurgalılar

Hepsinde genişlemiş bir beyin ve beyni koruyan bir kafatası bulunur. Notokordanın etrafını çeviren veya onun yerine geçen belkemiği (omurga), vücudun iç iskeletini oluşturur.

Vücut çok tabakalı epitelle kaplıdır.

Vücutta eklemli bir iç iskelet bulunur. Aşağı omurgalılarda kıkırdaktan oluşan bu iskelet, yüksek omurgalılarda

kemikleşerek, çeşitli iç organları korur ve destek görevi yapar.

İç iskeleti oluşturan kafatası beyni ve bazı duyu organlarını korur. Ayrıca solungaç bölgesinde gelişen bir seri çift yaylar, solungaçlara destek olur. Omurga baştan kuyruğa kadar

segmental sıralanmış omurlardan oluşmuştur. Bunlardan

dorsal çıkıntıları nöralboruyu (Omuriliği) içine alır.

(51)

İki çift ekstremite vardır. Bunlar suda yaşayanlarda yüzgeç, karada yaşayanlarda ön ve ard ekstremitelerdir. Ekstremiteler önde omuz ve arkada kalça kemerleri ile omurgaya

bağlanırlar. İskelete bağlı kaslar hareketi sağlar.

Omurganın ventralinde uzanan sindirim sistemi; ön, orta ve son bağırsak kısımlarından oluşur. Karaciğer ve pankreas gibi büyük sindirim bezleri salgılarını birer kanalla ince bağırsağa akıtırlar. Sindirim artıkları anüsle dışarı atılır.

Sindirim sisteminin ön kısmı solunum için gelişmiştir. Bu

kısımdan suda yaşayanlarda solungaçlar, karada yaşayanlarda akciğerler gelişir.

Dolaşım sistemi kapalıdır. Alyuvarlarındaki hemoglobinden

dolayı kanları kırmızı renklidir. Sindirim sisteminin ventaraline

yerleşmiş olan kalp kaslı olup iki veya dört odacıklıdır.

(52)

Boşaltım bir çift böbreklerle yapılır. Böbrekler basit yapılı

omurgalılarda segmental sıralanmış olup sölom ve kandaki artık maddeleri boşaltır. Gelişmiş omurgalılarda ise böbrekler

segmental değildir sadece kandaki artıkları boşaltır.

Çoğu ayrı eşeylidir. Bir çift olan gonatlarda gelişen üreme

hücreleri, boşaltım kanalları ile anüsün yakınındaki bir delikten

dışarı atılır. Boşaltım maddeleri ve üreme hücreleri ortak bir

kanalla dışarı atıldığından bu ortak sisteme üregenital sistem

denir.

(53)

Vertebrata yedi sınıfa ayrılır

Sınıf: Cyclostomata (Yuvarlak ağızlılar)

Sınıf: Chondricthyes (Kıkırdaklı balıklar: Köpek balıkları ve vatozlar)

Sınıf: Osteichthyes (Kemikli balıklar: Deniz ve tatlı su balıkları) Sınıf: Amphibia (İki hayatlılar: Semender ve kurbağalar)

Sınıf: Reptilia (Sürüngenler: Kertenkele, yılan, timsah, kaplumbağa)

Sınıf: Aves (Kuşlar)

Sınıf: Mammalia (Memeliler)

(54)

Bunlardan ilk üçü suda(Cyclostomata, Chondricthyes, Osteichthyes ); son üçü genellikle karada yaşar(Reptilia, Aves Mammalia).

Amphibiler ise her iki habitata uymuş hayvan grubudur.

Fakat bütün amphibilerin larval evresi suda geçer. Bu nedenle bunlara iki yaşamlılar denir. Ayrıca Amphibia, Reptilia, Aves ve Mammlia’ da ekstremiteler beşer

parmakla sonlandığından bunlara pentadactyla denir.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Laktoz; Birbirine bağlanmış bir glikoz ve bir galaktoz molekülünden oluşur.Süt şekeri olarak bilinen laktoz; süt, yoğurt, dondurma ve peynir gibi süt ürünlerinde

trileşme ile kurulan sıkışık, tıkız ve ha- vasız, büyük şehirdeki kötü sıhhî şartlar içinde bulunan okullarda yeni pedagoji metodları ile eğitim

Bu tamirler sayesinde kazanılan muazzam binalar- dan, teşhir kabiliyeti olan yerlerde müzelik eserler tam ilmî bir surette tasnif ve teşhir edilmiş ve bunlardan Çin

Anadolu’nun birçok yerinde içme suyu ile insanların ağzına gelse de insanda herhangi bir patolojik etkisi görülmemiştir.. Bu

Devrede indüktans akımdaki değişime karşı koymaya çalıştığı için iş, indüktörde akım oluşturmak için pil gibi bir dış kaynak tarafından

Bu kadar yargı cümlesinden sonra, tanımanın ve yakınlaşmanın nasıl kişiliği- mizi belirlediği, bizi nasıl “kişi” kıldığı üzerine bir şeyler söylemek konuyu uzat-

E ğer küresel petrol, doğalgaz ve kömür rezervleri şu anki hızda yakılmaya devam ederse, atmosferdeki karbon dioksit eşleniği konsantrasyonu 500 ppm (milyonda parçacık)

düzenli araştırmalarla kazanılan, geçerli ölçütlerin sonucu olarak ortaya konan, yani mantık ilkelerine uygun biçimde temellendirilen bilgi, filozofa göre doğru bilgi