• Sonuç bulunamadı

T.C. KONYA V ALiLtGt. İL KÜLTÜR MÜDÜRLÜGÜ FİKRI VE FELSEFI YÖNÜYLE NASREDDİN HOCA. SEMPOZYUMU. BiLDiRiLERi 1TEMMUZ1990 AKŞEHİR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. KONYA V ALiLtGt. İL KÜLTÜR MÜDÜRLÜGÜ FİKRI VE FELSEFI YÖNÜYLE NASREDDİN HOCA. SEMPOZYUMU. BiLDiRiLERi 1TEMMUZ1990 AKŞEHİR"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

KONYA V ALiLtGt

. İL KÜLTÜR MÜDÜRLÜGÜ

FİKRI VE FELSEFI YÖNÜYLE

NASREDDİN HOCA. SEMPOZYUMU

• • • •

BiLDiRiLERi

1TEMMUZ1990

AKŞEHİR

(2)

ISBN 975-17-0814-1

Kapak, Dizgi, Baskı, Cilt:

Sebat Ofset

Matbaacılık

\ 118864/KONY A

199 1

(3)

NASREDDİN HOCA'DA İSLAMİ MOTİFLER

Doç. Dr. A. Necla PEKOLCAY (*)

Fıkra veya hikayeleri. Fransızca. Almanca v.b. dillere çevrilmiş olan Nas- reddin Hoca'nın müslüman Türk toplumu içinde ayrı bir yeri vardır. F. Köprülü, Nasreddin Hoca (İstanbul, 1918) adlı eserinin Başlangıç kısmında Cs.5) şöyle der: "Bu eski dostun ince nükteleri. zarif ve sevimli latifeleri. muhtelif münase- betlerle, ister-istemez. hatırımıza gelir; onun mesel hükmüne geçen bazı

sözleri vardır ki, herkes, her gün, onları türlü münasebetlerle mutlaka söyler.

Hoca'nın görünüşte basit. lakin derin bir hayat tecrübesi neticesi olan bu sözleri, memleketin her tabakasında hôla ağızdan ağıza dolaşmaktadır.· Şu

son satırlar, Nasreddin Hoca'nın müslüman-tür.k toplumu ile nasıl iç-içe

olduğunu göst.ermektedir. Eserin basım tarihi 1918'dir ve o tarihten beri Nasred- din Hoca hala aynı canlılıkla gündemdedir. Üstelik, Nasreddin Hoca fıkralannın

başlangıcı çok daha eskilere dayanmaktadır. Fakat, burada, Hoca'nın fıkralan

olarak gösterilenlerin hepsinin ona ait olmadığını hatırlatmakta fayda Vardır.

Ayırt etmekte sağlam ölçü, sanırım ki, müslüman-türk toplumunun benimsemiş bulunduğu örf ve adetler içinde yer alan Türk-İslam inancı sistemidir.

Nasreddin Hoca fıkralannın topulumumuz dışına taştığı, başka milletlere kadar uzandığı da bilnmektedir. İslômiyetin en mütekômil din oluşu, onda en

sağlam kıymet hükümlerinin bulunuşu. Türklerin de bu hükümleri çok mükem- mel bir şekilde değerlendirmiş olmaları bunun başlıca sebebidir, düşüncesin­

deyim.

Dünden bugüne. güldürme unsurları, Batı'lılarda hareketlere. müslüman Türklerde fikir ve hislere yöneliktir. Türkler. bir olay üzerinde düşündürerek ve hislendirerek güldürürler. Bu konuda Nasreddin Hoca sağlam bir müslüman- türk temsilcidir.

Nükte bir edebi türdür: tariz ve kinôye de o tür içinde yer alan edebi sa-

natlardır. Edebi san'atlar beşeri hisler sonucu meydana geldiğine göre. Nas- reddin Hoca fıkralarının. beşeri bir yaklaşımla bütün milletlerin fertlerini etkile- mesi tabiidir. Nitekim. Nasreddin Hoca'ya her millet sahip çıkmıştır ve çıkmak­

tadır.

Hoca'nın fıkralarını tasnife tabi tutan araştırmacılar, bu tasnifi -çok deği­

şik olmamakla beraber- farklı şekillerde gerçekleştirmişlerdir. Meselô. bir

bakışta inanca dair görünenleri veyô dine d.olaylı temôs edenleri dini olarak

(•) M.Ü. İlahiyat Fak. ôğrct!m Üyesi

(4)

59 Doç. Dr. A. Necla PEKOLCAY

göste·rmiş. ama hayôtın çeşitli meselelerini toplum açısından ele alıp, insa- nımızın hatôlarını mizahi bir durum içinde belirterek düzeltmeye çalışanları bu- nun dışında saymış bulunanlar vardır. A. Gölpınarlı Nasreddin Hoca (İstanbul.

19.61) adlı eserinde böyle bir tasnifi öngörmüştür. Diğer taraftan, dini sosyal bir kurum. olarak kôbul ettikleri için. fıkraların hepsinde dini inanç izleri bulunduğunu

söyleyenler. fakat, kolay bir sınıflandırma yapabilmek için, yukarıdaki tasnife

kısmen uyanlar mevcuttur. M. 1. F. A. D. Araştırıcısı İsô Özkan bu şahıslardan bi- ridir. Özkan. A. Konusunu dini hayattan alan fıkralar ana başlığı altında: 1) inançlarla ilgili fıkralar. 2) Muômelôtla ilgili fıkralar olmak üzere, iki kısım ele al- maktadır; B. Konusunu içtimôi hayattan alan fıkralan da: l)İdôri işleyiş ile ilgili

fıkralar. 2) Ahlôk ve terbiye ile ilgili fıkralar, 3) Gündelik hayatla ilgili fıkralar olmak

üzer~, üçe ayırmaktadır. Fakat, buna ilôveten de," Konusunu dini hayattan alan bir fıkra. aynı zamanda içtirnôidir de. "demektedir. Ayrıca, Nasreddin Hoca kralarındaki şahısları da: a. İdôreci kimliğindeki şahıslar, b. Halk taba-

ka~ına mensup kişiler, c. Nasreddin Hoca ile doğrudan ilgili şahıslar, ç. Din ve inançlarla ilgili şahıslar şeklinde bir ayınma tôbitutmakta, sonra da. İdôreci kim- liğindeki şahısları: aa.Pôdişahlar ve hükümdarlar. ab. Asôyiş ve adôletten so- rumly kişiler; Din ve inançlarla ilgili şahısları: a. Efsônevi şahıslar. b. Tarikôti

şahıslar, c. Peygamberler. d. Din adamları olmak üzere, ayırmaktadır.

Hoca'nın fıkralarını bôzı ilim adamları da tiplere göre tasnif etmişlerdir. Bu konuda Prof. Dr. Sôim SAKAOGLU'nun çalışmaları mevcuttur; sonuçları Türk Folklorunda Alık Fıkraları (Uluslararası Folklor ve Halk Edebiyôtı Sem. Bildirileri.

Konya, Turizm Derneği Yay. S. 55 v. dd.) konulu bildirisinde merkezileştirmiştir.

İsa Ôzkan. Prof. Dr. Dursun Yıldırım'ın muhtevôlarına göre fıkra tiplerini yedi gru- ba ayırdığı ve "ortak şahsiyeti temsil yeteneği kazanan ferdi tiplerin Nasreddin Hoca'yı dahil ettiği tasnif denemesindeki örnekleri Saim SAKAOGLU'ndan

almış bulunduğunu kaydetmektedir." Aynı araştırıcı Nasreddin Hocanın tarjhi

şahsiyeti ve fıkraları üzerine bir inceleme (Bk. Türk Folkloru Araştırmaları Dergisi Ankara, 1982-(1983), s. 133-163) konulu tetkikinde geniş bir bibliyoğrafya ver- mektedir.

Nasreddin Hoca fıkralarına karıştırılan fakat O'nun olmayan fikirlerle bağ­

lananları mutlaka Hoca'ya qit gösterme çabası içinde bulunanlar yanında.

Nasreddin Hoca'ya belli bir şahsiyet çizip, fıkraları o şahsiyete uygun durumda gözden geçirmeye çalışanlar da var.

Hoca'nın fıkralarının

edebiyat sosyolojisi

açısından el~- alınmasının

fay-

dasına kaniim. Dinin sosyal bir kurum olduğu fikrinden hareketle de fıkralar

içindeki İslômi motiflerin belirlenmesi sonucunda, bu motiflerin Türk-İslôm\top - lurnu içindeki yerinin Nasreddin Hoca'nın karakter çizgilerini belirleyeceğine

de inanıyorum. Böylece. Müslüman Türk'ün karakter sembolü Nasreddin

Hoca'yı bulursak, onu bizden kolaylıkla alamıyacaklardır. sanıyorum.

Nasreddin Hoca fıkralarını İslômi motifleri işleyiş açısından:

1- Bôzı yörelerde dini inançlardan. İslômiyetle ilgili olanların yanlış

anlaşılıp benimsetilerek. uygulanmasına veyô bôtıl inançlara değinen ve bun-

ları mizôhi yolla açığa çıkarıp düzeltilmesine zemin-hazırlayan fıkralar;

(5)

"Nasreddin Hoca'da İslami Motifler" 60

1 2- Müslüman Türk'ün ohlôk anlayışı içinde bir değerlendirmeye, mizah yoluyla zemin hazırlayanlar.

1. Bôzı bölgelerde dini inançlardan İslômiyet ile ilgili olanların yanlış anlaşılıp benims~tilerek· uygulanmasına, (Gölpınorlı Bak. o.g.e.) eserindeki 36.

fıkrası iyi bir misôldir. Burada tedbirden ewel takdire dayanış yer alır. Fıkra şudur:

"Hoca, bir gün .Yolda giderken, bir hana konuk olmuş. Kervan kalk-

mamış, yol mu kapanmış, ne olmuşsa olmuş, handa bir koç gün kalmış. O

sırada bir fırtına kopmuş. Konuk olduğu odanın her tarafı ayrı ayrı gıcırdayıp, başka çeşit ses çıkarmaya, yel estikçe sallanıp durmaya başlamış.

Hoca korkup, hancıya başvurmuş:

·-Aman hancı, bu oda pek harap, her yanı ayrı bir ses çıkarıyor" demiş.

Hancı pişkin bir adammış:

. :- Hoca olacaksın efendi" demiş, "Bilmez misin? Her mahluk kendi di- lince Ulu Tonrı'yı tesbih eder."

Hoca (şu cevôbı vermiş):

·- Biliyorum do, ondan korkuyorum ya. Ya zikrede ede coşar, cezbele- nir, secdeye kapanıverirse."

Batıl .inançlara değinen, bunları mizah yoluyla açığa çıkarıp,

düzeltilmelerine zemin hazırlayan fıkralara aynı eserdeki 18. fıkra misôl gösterilebilir. Burada tıbbın gereğini yaptıktan sonra Alloh'a duô etmek veyô.

bunu duô ile birlikte gerçekleştirmek yerine, sadece duô isteyen côhil bir

kadının durumu, mizah yolu ile anlatılmaktadır:

"Köylünün biri uyuz keçisini Hoca'yo getirmiş.

"-Nefesin keskindir, hocam; bir okuyuver." demiş.

Hoca: ·

"- Nefesim keskindir ama .. katransız te'sir etmez. Ben nefes edeyim, sen de nefesime biraz katran ekle, keçiye sür." cevabını vermiş.

2. Müslüman Türkün ahlôk anlayışı içinde bir değerlendirmeye zemin

hazırlayan fıkralara da birkaç örnek verelim: ·

A. Gölpınarlı'da 29. fıkra:

"Hakif!! Hoca'yı iftara dôvet etmiş, yanındaki kôhyasına da:

-Hoca pek sever, demiş, aşçıya söyle de. kaymaklı incir tatlısı yapsın.

Hoca iftara gitmiş, yemekler yenmiş; fakat incir tatlısı gelmemiş.

Yatsı r:ı~amazından sonra, Hôkim, Hoca'ya:

-Bir aşir-.okuyun da; neş'eyle dinleyelim, demiş.

Hoca. "İncir ve zeytine andolsun" anlamına gelen, "Ve't-tTni ve'z-zeytüni diye başlayan süreyi okumuş, fakat, "incir" anlamına gelen tin'i okumayıp,

"Ve'z-zeytüni demiş.

Hôkim:

(6)

61 Doç. Dr. A. Necla PEKOLCAX -Ve't-tTn"i unuttun deyince de:

-Onu benden önce sen unuttun, demiş.

Sözünde durmak gerekliliğine işôret eden bu fıkradan başka Türk-İslôm ahlôkın9 birçok fıkrada işôret edilmektedir.

· Meselô, Hoca'nın rüşvet alan kadı için düşündüğünün ifôdesi otan şu fıkra do dikkate şôyondır(a.g.e .. 116.fıkro): .

Rü.şvete düşkün bir kadıya Ho.ca'nın işi düşmüş. Ona bir çömlek bol

götürmüş. Kadı balı görünce. Hoca'nın işini görmüş, ilômı vermiş Geceleyin de, kendisine hediye edilen kaymakla balı yemek istemiş; fakat bir parmak

alınca, görmüş ki, attı koyu balçıkla dolu. Hemon Hoco'ya haber yollamış.

: Gelen adam:

-Hocam, demiş, Kadı Efendi seni çağırıyor; ilômın bir yerinde bozukluk

varmış. Hoca. bu sözü duyunca:

·.. -Bozukluk ilômda değil. bal çömleğinde, demiş."

Nasreddin H~ca'nın gölge kadılığı hakkındaki şu üç (a.g.e.,121,122,123)

fıkra da, açıkgöz geçinip, başkalarını haksız yere sömüren insanların psikolojisi- ni belirtmesi ve onlara nasıl ders v~ril~bileceğini göstermesi bakımdan dikkate

değer: ·

"Hoca geçimden ôciz kalmış, Konya hôkimine başvurarak, bir kadılık is-

temiş. Hôkim:. "Her tarafta kadı var; boş yer yok." demiş. Hoca: "Gölge kadısı

yap beni; halledilemeyen dôvôları bana yollarsın." deyince, bu söz hôkimin hoşuna gitmiş." Hadi. demiş. gölge kadısı yaptım. seni. İşte, şu oda da senin odan olsun.·

Hoca. odasına gider. kurulur. önüne de bir çekmece ve yazı takımı ile

kÇJğıtlar koyar; her gün zamanında vazifesine gelir. akşamleyin evine gidermiş.

Günün birinde bir adam, bir başkasının yakasına yapışip, hôkimin huzuruna çıkar. Der ki: "Bu adam odun kesiyordu. ben, her baltayı vuruşunda

bir ke.re· "hınk" dedim. İşi bitince, bu "hınk" dememe karşılık hakkımı istedim, vermiyor.·

Hôkim bu saçma dôvôyı reddedip, adamı kovmayı düşünürken. aklına

gölge kadısı gelir. ·şu karşıki odada gölge kadısı vardır. bu çeşit dôvôlaro o ba~ar; oraya gidin." der. Kendisi de kalkıp, arkalarından gider. kapı yanından

dôvôyı seyre koyulur.

İki hasım Hoca'nın huzuruna girerler. Dôvôcı, dôvôsını anlatır. Hoca:1'Doğ ru, der, hakkın var." Öbürüne dönüp, "Ne diye adamcağızın hakkını vermiyor-

sun?"şeklinde çıkışır. Adam: "Aman Efendi Hazretleri. "hınk" demeye para verilir mi?" deyince de: "Elbette verilir.· diye mukabelede bulunur. Sonra da,

yanındaki me'murdan bir akçe tahtası ister, me'mur tahtayı getirir. Hoca. odun kesmeye, aldığı paraları ister. alır, birer, birer tahtanın üstüne atıp sayar, sonra da hepsini oduncuya verir: "Haydi. der. sen paralarını al."Sonra öbürüne döner:· Sen de paraların sesini .duydun. sesini al.git."

(7)

"Nasreddin Hoca,'da lslami Motifler" 62

Bilindiği üzere, "Oduncunun "hınk" deyicisi bir darb-ı mesel olmuştur.

Gölge kadısı Hoca'nın bir başka fıkrası da şudur:

·"Bir yoksul, nasılsa elde ettiği kuru arpa ekmeğini, bir aşçı dükkônına gi-

·dip, tenceresinden ç·ıkan dumana tutup yumuşatarak yermiş. Ekmeği tamômiyle yedikten sonra, aşçı yoksulun yakasına yapışmış: "Dumanın para-

sını ver." demiş. Adamcağız, "YôhO, insaf et, duman da para ile satılır ·mı?"

demişse de dinletememiş; mahkemelik olmuşlar, bunlar da gölge kadısına yollanmış.

Hoca, dôvôcıyı dinledikten sonra, cebinden iki akçe çıkarıp, iki avucu- nun arasına alır; dôvôcıyı çağırıp "İyi dinle!." dedikten sonra avuçlarını adamın

kulağına yaklaştınr ve paralan şıngırdatır. Adama da "Hayd! der, al paranın se- sini, git."

Aşçı:" Paranın sesi alınır mı?" deyince de Hoca, "Yemeğin buğusunu

satan, paranın sesini alır", cevôbını verir.

Bu konudaki bir diğer fıkra da şudur:

"Bir gün, hôkimin yanına bir adam gelir, dôvôlısını da beraber getirir. Der ki:

-Bu adam, odun yüklenmiş. gidiyordu. Sırtındaki denk çözüldü, odunlar yere düştü. Bana. şunları demet yapalım. denk e·delim de sırtıma vuruver.

dedi. Ne vereceksin? dedim; hiç. dedi. Rôzı oldum. Demet yaptık. bağladık.

sırtına vurdum. Hiçimi ver. dedim, vermedi.

Hôkim bunları da gölge kadısına gönderir.

Hoca, dôvôyı dinledikten sonra: Doğru. der. hiç vereceğini ikrar da

etmiş. hakkındır. Fakat. belki onda yoktu, olur ya."

Bu sözleri söyle.dikten sonra. yerinden kalkar. dôvô edene. oturduğu

seccôdeyi göstererek. "Şu seccôdeyi kalıdırıver. oğlum". der. · Adam seccôdeyi kaldırır. Hoca. birden. seccôdenin kaldırıldığı yeri göstererek sorar:

Ne varorda?

-Hiç.

-Hddi yavrum. onun yerine ben veriyorl.im, al da hiç durma, hemen git.

G~rüldüğü Cızere. Nasreddin Hoca'ya ait olan bütün fıkralarda

-ister muômelatla ilgili, ister idari işleyişle iligili olsun. isterse de ahlôk ve terbiye ile ilgisi bulunsun Müslüman-Türk toplumunun hayat görüşünü buluruz.

Bu görüşe ters düşen kişi veyô kişiler mizah ç_erçeve.si.nde bize tanıtılır.

Sonuç.~olarak

\

1- Nasreddin Hoca fıkraları önce konularına göre bir fiş tasnifine tôbl tutu- lur; İslôrh ahlôkı ile ilgfli motifler tesbit edilir.

2- Sonra da. müslüman Türk toplu~unun hayat görüşü açısından ele

alınıp incelenirse. Hoca'nın hakki hüvviyeti ortaya çıkar. sanırım.

F9

Referanslar

Benzer Belgeler

supporting personnel at Ramkhamhaeng University, and 2) verify the causal factor hypothesis having influence on the supporting personnel. The sample group consisted of 300

Üsküdar Şemsipaşa tütün deposu inşaatı, Beyazıt meydanındaki havuz inşaatı , Tekelin Tekirdağ şarap fabrikası, ikinci Vakıf hanı inşaatı, Edirne garı inşatı, T e ş k i l

Mevlana, şiiri, musikiyi, güzel sesi gaye olarak değil, fakat gayesine ulaştıran etkili birer vasıta olarak..

"Her Yönüyle PCOS" Ege Üniversitesi Rektörlüğü Aile Planlaması-İnfertilite Uygulama ve Araştırma Merkezi katkıları ile Üreme Tıbbı Derneği

bilinmektedir. Bu sayının yüz beş veya yüz elli dön kadar olduj!unu söyle- yenler de vardır. lsmail Efendinin Sivas'ıa yapmış olduğu hizmetlerin başın·.. da şu

Bu çalışma ile Hayrettin Tokadi türbesini ziyaret eden bireylerin türbe- leri ziyaret etmedeki psiko-sosyal nedenlerin neler olduğu, türbe ziyaretleri.. sırasında ve

Nitekim, Bagdad Nizamiyesinde Ebu lshak eş-Şirazi'den dini ilimleri tahsil ederek devrinin önde gelen şahsiyetleri arasına giren ayrıca, Kuşeyri'nin müridi(l7) aynı

Zekeriya AKMAN Her Yönüyle Gül Sempozyumu Düzenleme Kurulu Başkanı.. 1 (Rose Reflectiıons In Ceramic Art And Rose Motifs In