• Sonuç bulunamadı

PEÇENİN ÖTESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "PEÇENİN ÖTESİ"

Copied!
27
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PEÇENİN ÖTESİ

FATİMA MERNİSSİ

(2)

Müslüman Kadınlar Ve Köktencilik

 Bu başlık altında Mernissi; kökten dinciliği bir kimlik arayışı olarak görmektedir. Ve bu grupta yer alan insanların peçe çağrısı da bunun

sonucu olarak geçerli bir anlam bulmaktadır.

 Müslüman birey değişen dünya düzeni ile

değişmez kurallardan oluşan dini arasında bir bocalama yaşamaktadır. Köktencilik ise

Müslüman kimliği korumak adına baş

göstermiş bir kavramdır.

(3)

 70’lerde ortaya çıkan kadın haklarının İslam dünyasını huzursuz etmesi sadece geçmişi tehdit etmiyordu aynı zamanda gelecek

çatışmalarının haberini veriyordu.

 Yeni dönemde güç ve hakimiyet hayalleri kuran ve kadını gücünün simgesi olarak

bastırmaya çalışan erkek ile hukuku ve düzeni sorgulayan kadın arasında çatışmalar

başlamıştı. Bu durum yine Müslüman erkeklerin, değişen dünyadaki var oluş

sancısının doğurduğu köktenci anlayıştan

kaynaklanmaktaydı.

(4)

 Mernissi burada köktenci anlayışın kadının peçeyi çıkarmasına yüksek sesle karşı

çıkmasından bahsetmektedir. Köktenci

anlayışın bütün günahları peçenin ardında bulmasını sorgulamaktadır.

 Yine köktenciliğin sanıldığı gibi eğitim seviyesi düşük insanlarda karşılık bulmadığına bilakis üniversite öğrencilerinde ciddi bir karşılık

bulduğuna değinmektedir. Üstelik bu

öğrencilerin normal ailelerden gelen normal psikolojik alt yapıya sahip olduklarını

vurgulamaktadır. Öyleyse bu şiddetin kaynağı

nereden gelmektedir?

(5)

 Ataerkil onur kavramı tamamen bekaret

üzerine kurulmuştur. Müslüman dünyası için adet gören bekar kadın kavramı fitneyi

beraberinde getirmektedir.

 İslam dünyasının kadınlara karşı tutucu tavrı, cinsel kimlik ve rollerde gözlenen derin

değişime karşı bir savunma mekanizmasıdır.

 Mernissi, köktenci yaklaşımın kadına bakış açısının kötülük, cahillik vb. vasıflarla

değerlendirilmesini ise objektiflikten uzak, yanlış bir tavır olarak görmektedir. Çünkü

köktenci ne cahil ne de vicdansızdır. Sebebi daha ayrıntılı ve çok yönlü bir şekilde ele

almayı tercih etmiştir.

(6)

Batılı Okuyucunun Dikkatine

 ‘Kim daha uygar?’ yarışının getirdiği bir

problem olarak batı ve orta doğunun sürekli karşılaştırılması Müslüman kadın gelişiminin doğru anlaşılmasının önüne geçmiştir.

 Mernissi bu başlık altında kadın konusunun nasıl değerlendirilmesi gerektiğinden

bahsetmektedir. Ve Müslüman kadını, kendi bağlamı içerisinde değerlendirme yoluna

gittiğinden bahsetmiştir. Ona göre kadın hareketi, sömürgecilerin varlığı ile veya

aydınların batıya karşı zafer kazanma güdüsü

ile açıklanmamalıdır.

(7)

 Kitabın bu noktasında ilginç bir fikir ortaya

atar Mernissi ve İslami Sistemin aslında kadına değil heteroseksüel birime karşı olduğunu

söyler. Her anlamda karşılıklı tatmine ulaşan kadın erkek ilişkisi korkutmaktadır. Dinsel

sadakat, eşler arasında sağlanan bütünlük tarafından tehlike altına girmektedir.

 Bununla beraber kadının, cinsel ve ekonomik olarak eşit haklara kavuştuğu, ayrımcılığa yer vermeyen bir toplumu gerçek bir İslam

toplumu olarak nitelemektedir.

(8)

Yeni Toplumsal Durumun Kökleri

 Fas üzerinden yapılan gözlemde yaptığı çıkarım şudur; Müslüman ve Arap olarak

çağdaş olduğunu iddia eden bir hukuk sistemi olduğunu söylemekle birlikte geleneksel

anlayışın ciddi şekilde tesiri olduğu

görülmüştür. Bu durum dışardan mantıksız görünse de toplumsal bağlamda incelendiği zaman kendi içinde tutarlı bir durum olarak kendini göstermektedir.

 O dönemde toplumda erkek feminist anlayışı da kendini göstermeye başlamıştır. Bazılarına göre batının küçültücü tavrının karşısında

kadına her alanda eşit haklar verilmesi bir

zorunluluk teşkil etmektedir.

(9)

 Mernissi, Kasım Amin’in söylemlerine yer verir.

Kasım Amin; kadının üretime katılmamasını bir toplumun mevcut potansiyelini heba

etmesi olarak açıklar ve ona göre erkeğin

üstünlüğünü zekada değil fiziksel dayanıklılık noktasında görülür.

 Kasım Amin, kadın erkek eşitsizliğinin İslamiyet kaynaklı olmadığını daha çok

genişleyen İslam topraklarının geleneksel

inançlarından ortaya çıktığını savunmaktadır.

(10)

‘Cinsel eşitlik kavramı, kanunlarla yaşama geçirilmiş olan İslami önermeyi, yani heteroseksüel aşkın Allah düzeni için bir tehdit olduğu görüşü ile çelişmektedir.

Müslüman evliliği, erkek egemen bir evliliktir. Cinsel ayrımın ortadan kalkması, kadının İslami ideolojideki konumunu sarsar. Kadın; baba, erkek kardeş ya da kocasının yetkesi altında olmalıdır. Allah kadını yıkıcı unsur olarak kabul ettiğine göre, kadınlar aile dışında kalan konulardan dışlanmalı ve mekânsal olarak

sınırlanmalıdır.’

Bu düşünce üzerine söylenen şudur ki kadın, bu

düşünce ilahi bir kaynaktan ziyade kadının gücünü

bastırmak adına özellikle tasarlanmış kurumlar adına

ortaya çıkarılmıştır.

(11)

 Batıda kadın-erkek eşitsizliğinin biyolojik faktörlerden kaynaklandığını ancak İslam

toplumunda aksine kadının güçlü ve tehlikeli bir varlık olarak görüldüğü belirtilmiştir. Ve bütün cinsel kurumların, kadının bu gücünü bastırma ve kontrol etme amacı ile

oluşturulduğu söylenebilmektedir.

 Yine batıdaki özgürlük hareketi cinsel eşitsizlik konusunu temel alırken, Müslüman ülkelerde cinsler arası bağı temel alır. Müslüman

toplumlarda, kadın ve erkekler birbirilerini

düşman gibi benimseyerek toplumsallaşıyorlar ancak cinsel ayrımın kalkması ile birbirlerine seksten gayrı sevgi ve dostluk

verebileceklerini fark etmektedirler.

(12)

Geleneksel İslamın Kadına ve Toplumsal Düzendeki Yerine Bakışı

 Burada içgüdüler ile başlanmıştır. Toplum düzenine yararlı veya zararlı olanın

içgüdülerin değil dışavurum şekillerinin olduğu vurgulanmıştır. Buna göre İslami düzen,

bireyin içgüdülerinden ziyade onun İslami kurallar çerçevesinde ortaya çıkması ile ilgilenir.

 İçgüdüler doğrultusunda örtünmenin ve kadını kısıtlamanın, kadını değil erkeği koruyan bir

tavır olduğuna dair görüşlerden bahseder.

Görüşlere göre kadın kendini denetleme

konusunda daha başarılı olarak görülmektedir.

(13)

 Mernissi bu başlık altında Freud ve Gazali karşılaştırması yapmaktadır. Gazali, daha etkin bir kadın tablosu çizerken Freud, daha edilgen bir kadın tablosu çizmektedir. Gazali, çocuk oluşumda yumurta ve sperme eşit

değer addederken Freud, yumurta hücresi katkısının daha az olduğunu belirtir.

 Yine Gazali, Freud’un aksine kadının karşı

konulmaz bir cinsel isteğe sahip olduğundan

bahseder. Bu durumda erkeğe düşen görev de

toplum düzenini korumak ve kadınların fitne

çıkarmasının önüne geçmek için bu isteğe

gereken karşılığı vermektir.

(14)

 Bu noktada batıda olduğu gibi Fas kültüründe de kadına karşı ciddi bir korkunun olduğu

söylenmektedir. Denilene göre kadın erkeleri kandıran şeytansı bir varlık niteliğindedir. Ve kadın toplumu yıkacak güce sahiptir.

 Buradaki problem, asıl tehlikeli olanın cinsellik

olarak görülmesine rağmen faturanın kadına

kesilmesidir. Cinselliğin erkekler için cennette

onları bekleyen hazların bir ön tadımı olarak

görülmesi de ayrı bir ayrımcı anlayıştır.

(15)

 Yine Mernissi’nin bahsine göre Gazali,

insanlığın erkeklerden oluştuğunu söyler. Tüm güzelliğine rağmen kadın insanlık dışıdır.

Üstelik insanlık için tehlike arz eder.

 Bununla beraber Freud ise uygarlığı, cinselliğe karşı verilen savaş olarak tanımlar. Ve Batı,

Freud’un etkisi ile çocuk doğurma noktasında dahi kadının sadece bir araç olduğu

konusunda uzun süreli bir aldanma içine girer.

(16)

Müslüman Toplumunda Kadın Cinselliğinin Düzenlenmesi

 Toplum daima yabanilikten uygarlığa

evirilmektedir. Bu hususta elbette ki cinsellik de payını almıştır. Ve en bariz örneği ile

cahiliye devrindeki karışık, gevşek ve

denetimsiz bir cinsel yapı söz konusu iken İslamiyet ile kurallara bağımlı kılmıştır.

 Evliliğin dört eş ile sınırlandırılması, boşanma konusunda konulan kurallar gibi konularda

belli başlı kurallar getirildiğini ancak bununla

beraber bu kuralların yeterli olduğu konusuna

temkinli yaklaşılmıştır.

(17)

 Yine İslamiyet, topluma zina yasağını getirerek nikah dışı herhangi bir ilişkiye girilmesine izin vermemiştir. Ayrıca sufi yaşam tarzını, cinsel perhiz veya bekarlığı tasvip etmemiştir. Bu anlayış, modern dönem öncesi İslam

toplumlarında bekarlığın bir fitne unsuru

görülerek bilhassa kadınlar üzerinde baskı

yapılmasına sebep olan şeylerden biri olarak

karşımıza çıkmıştır.

(18)

İslamiyet Öncesi Evlilik ve Cinsellik

 Burada alimler arasındaki fikir farklılıklarına dikkat çekilmiştir. İlk dönem İslam alimlerinin görüşüne göre Müslüman aile önceki

uygulamalardan kesin bir kopuşu ifade eder.

 Burada Mernissi, İslam’ın, İslam öncesi

dönemde var olan kadının cinsel kaderini tayin hakkını yasakladığını söylemektedir. İslami

evlilik, böylece mutlak erkek egemenliğine kutsal mührünü vurmuştur.

 Yine çağdaş bazı düşünürlerin araştırmalarına göre sanıldığı gibi cahiliye döneminde çok

eşliliğin büyük oranda olmadığından

bahsedilmektedir.

(19)

 Bunun devamında İslamiyet’e direnen

kadınlardan bahsedilmiştir. Bu kadınların İslamiyet gelmeden önce daha mutlu

olduklarını düşünmeleri üzerine bir takım isyanlar başlattığına değinilmektedir.

 ‘Sadıka evliliği’ İslamiyet öncesi devirde anaerkil bir yapıya sahip evlilik olarak

karşımıza çıkmıştır. Burada evlilik kadının

evinde yapıldığı gibi doğan çocuk da kadının aşiretinde kalır. Ancak İslami anlayışın

anaerkilliğe zina olarak bakışı ataerkil yapının

yayılmasını hızlandırmıştır.

(20)

 ‘Sonuç olarak, Peygamber’in yarattığı toplumsal düzen, yani tek tanrılı erkek

egemen devlet, ancak aşiretlerin ve aşiret ittifaklarının ümmete dönüşmesiyle var

olabilirdi. Peygamber, kabileden çok daha

uygun bir toplumsallaştırma birimi olarak

aileyi kurumunu keşfetti. Ümmetin ortaya

çıkması için sıkı denetlenen ataerkil ailenin

gerekli olduğunu gördü.’

(21)

Modernliğin Kadın Erkek Dinamikleri Üzerindeki Anomik Etkileri

 Kitabın bu kısmında Mernissi, Fas üzerine yaptığı çalışmalarından bahsetmektedir. Ve çalışma sonuçlarını, Gazali temelli aile yapısı ile karşılaştırma yoluna gitmiştir.

 Burada çalışmada izlediği yolu belirterek modern ve geleneksel aile tiplerindeki kadınlarla hatta bir kısmının anneleri ile

görüştüğünden bahsetmektedir. Modern aile tipinde yalnızca namus adı altında ergenlik

döneminde cinsel baskı görülürken geleneksel

ailede ciddi bir cinsel baskının varlığından söz

etmiştir.

(22)

 Geleneksel aile ve modern aile tablosunda ortaya çıkan bir diğer farkın gündelik

yaşantıda en yoğun ilişkide oldukları kişilerde olduğundan bahsetmektedir. Geleneksel

kadın için kayınvalide, modern kadın için ise koca en yoğun ilişki içinde olduğu kişiler

olarak kendilerini göstermişlerdir.

 Mernissi bu bölümde, Gazali’nin evlilik konusundaki düşüncelerini psikolojik ve toplumsal gerçeklerden uzak olması

bakımından tabiri caizse bir ütopya olarak

görür. Gazali’nin toplum düzenini kocanın

kadını sevmemesi ile sağlanabileceğini

savunduğunu söyler.

(23)

 Fas toplumda belirgin bir dayak hadisenin gerçekleştiğini gösteren kanıtlar boşanma sebebidir. Ancak yargıçlar kadının dövülmesi noktasında ilgisiz göründüğü için kanunun pek de bir öneminin olmadığını söylemektedir.

 Fas toplumu bir erkeği sevgili olarak değil

efendi olarak görmeyi esas kabul eder. Bu da

yine toplumsal ve kutsal değerlerin önemini

kaybetmesi korkusu ile meydana gelmiş bir

tavırdır.

(24)

 Kayınvaliden de bahsedilir kitapta ve

kayınvalidenin kadın erkek yakınlaşmasının önünde bir engel olduğundan bahsedilir. Bir çok toplumda evlilik; erkeğin annesinden

çıktığı bir tören olarak kabul edilirken,

Müslüman toplumda annenin oğlu üzerindeki iddiasını güçlendiren bir ayine dönüşür.

 Son olarak kadına dair ekonomi, eğitim,

meslek vb. alanlarda da belli başlı konulara değinerek kitaba sonuç ile birlikte son

vermiştir.

(25)

Sonuç

 Kadının özgürlüğü maddi değil yalnızca ruhani bir sorun olarak algılanmaktadır. Müslümanlar, kadının hayatındaki değişimi Allah’ın

buyruklarına ve egemenliğine yönelik bir saldırı olarak görmektedir. Ancak 20. yy da gözlemlenen, sorunun temelde ekonomik

olmasıdır. Kadın özgürlüğüne yatırım yapmak pahalıya mal olacağı düşüncesi bunu

doğurmuştur.

 Özgür kadını kazanmanın yolu ona kendini sevdirmekten geçer. Ancak İslam toplumu kadını sevmeden toplumsallaştığı için özgür kadına karşı donanımsızdırlar. Bu da

beraberinde korku ve nefreti getirmiştir.

(26)

 Müslüman sömürüsü kadını örtü ve duvarlar arasına gizlerken, batı sömürüsü onun

çıplaklığını aşırı bir biçimde sergilemektedir.

Özgürleşen kadın Batılılaşmaktadır, kadının doğruyu ve yanlışı ayırt edemediği inancı da bu konuda korku uyandıran mevzulardan

olmuştur. Ve kadının batılılaşmasının onun

baştan çıkarıcı gücünü arttıracağı düşüncesi

de başka bir korku sebebi olmuştur.

(27)

 Din Sosyolojisi YL

 Ayşe Baydaş

 19912621

Referanslar

Benzer Belgeler

3- Yakın ve uzak çevrede toplum için mevcut hizmet olanakları.  Sağlık hizmetlerinin

 Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş aşamasında meydana gelen yapısal değişim, bilginin toplumun gerçek sermayesi haline gelmesi ve eğitime olan yöneliş

 Kitle toplumu eleştirmenleri olarak adlandırılan kitle toplumu kuramcıları sanayi devriminin ardından hızlıca kentlerde ve 19, yy ikinci yarısından itibaren eğitimin

There are principle ways fundamentally used to enlarge and enrich Albanian language lexical corpus by using homonymous pairs borrowed from Turkish or other Balkan languages as

Toplumsal tarih 1970’lere kadar akademik ilgi alanına girmemiştir. Bu tarihlerde sosyal bilimlerin gelişmesine ve yeni üniversitelerin ilgisine bağlı olarak önem

Hristo Bey, bana bunları anlatırken alışkın hareketlerle taze soğanı tık tık tık eski bir emaye sahana doğruyor, hemen dışarıya bir çıkıp gelmesiyle beş

Özet: 1 Ocak 1999-31 May›s 1999 tarihleri aras›nda Kocaeli Üniversitesi Araflt›rma ve Uygulama Hastanesi’de ya- tan 3260 hastada geliflen hastane infeksiyonlar›,

[r]