• Sonuç bulunamadı

Muhsin Ertuğrul, Nazım için mesleğine geri döndü:Sahne hayatını bırakan sanatçı, Nazım Hikmet'in eserlerini sahneye koymak için kararından vazgeçti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Muhsin Ertuğrul, Nazım için mesleğine geri döndü:Sahne hayatını bırakan sanatçı, Nazım Hikmet'in eserlerini sahneye koymak için kararından vazgeçti"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA C UM HURİYET

6

Sahne hayatını bırakan sanatçı, Nâzını Hikmet’in eserlerini sahneye koymak için kararından vazgeçti

Muhsin Ertuğrul, Nâzım

için mesleğine geri döndü

âzım Hikmet, Vâlâ Nurettin ile de müşterek manzume yazmıştır. “ Ço­ cuklara M asal” şiiri bunlar arasın­

dadır. Nâzım Hikmet’ in halaları bölümün­

de belirttiğimiz gibi, Güzide Hanım’a it­

haf ettiği “ Lades” başlıklı uzun manzu­ mesi, Ümit dergisinin 10. sayısında yer al­ mıştır. Şöyledir:

Nâzım Hikmet’in o yıllarda yayımladı­ ğı şiirler arasında en ilginç olanı, “ Kırk

Haramiler”dir. Ünlü edebiyat tarihçisi İs­

mail Habip Sevük, Nâzım Hikmet M os­ kova’ya gitmeden evvel yazmış olduğu- bu şiirde milli duyguların kaynaştığım be­ lirtir.

Bilindiği üzere Nâzım Hikmet, M os­ kova’ya gitmeden önce, serbest nazım ile uğraşmamıştır. Onun serbest nazımla ya­ yınlara başlaması Moskova dönüşünde ol­ muştur.

Nâzım Hikmet, Fransızca ve Rusça da şiirler yazmıştn. Fransızca şiir kitabının iç kapağında sadece bir tane Türkçe şiir bu­ lunmaktadır.

Ümit dergisinde Nâzım Hikmet’ in Or­

han Seyfi’ye, Faruk Nafiz’in Nâzım Hik-

met’e ithaf ettikleri iki örneğe yer veriyo­ ruz. Nâzım Hikmet’ in 18 yaşında yazdığı ve Orhan Seyfi’ye ithaf ettiği şiir:

Delinin İkinci Duası

Ben şimdiden ağlarken yalnız geçen her-

güne

Yığılır da seneler senelerin üstüne

Kaparsa gözlerini bütün sevgililerim,

Kalmazsa yeryüzünde dayanacak bir

ye-'ÂZIM

HİKMETİN

ŞİİR İ

^Vıva-'torıal

Columbia

Tarafından

P L A Ğ A

ALINDI

T ü rk iy e d c ilk defa g ram o fo n la Ş İ İ R dinliyoruz.. -B e k le n e n o ld u . T ü r k iy e li ** i r l n le »İtri p l»p » ç e k ild i. K o lo m b iy a D Û e t ıe ıe ıi t a k N a z ım H ik m e te n iıracaat « d i p ik i y ı u a ı n ı plafta e k ti t B a iır ih a /e r ve -Salkım S f t f û t îe n p l a jı b ir t a r a fa b ır a k ıp b u k i •U ri m e v ıu ü b a h is e tm ek atiy o rv m ı. B a b r ib a z e r m o d e r n te k n iğ in n ifO a için e r ıs e b il d if i en y u k a rı ir v e d lr . B a b r ib a c e r d e d iy a le k tik ı>aterıvalnıic » n r le *tir ild i# in i ( £ r ü * o tu r D iy a le k t ik m a te ry a liz m in lir e ( i r m e s i n i m ü d a fa a d a n ev v e l 'lâzım ın bu b arik u l& d e i s i y ap « o a k la b i t e te m in ettifti fay d ay ı öyliyaLııu M a l û m d u : K d 1 5 a t e k t i k m a t e r * a l l ı m m u a y y e n b i r ç ı b a n ı a n l a y ı ş . a r t ı d ı r . Ş i m d i y e k a d a ı d i y a l e k t i k n a t e r v m l i r m i ( z a b e t m e k i ç i r . ( d a * , ia t d i v a l e k t i» t o la n Ç i f t le n i n L a u a t ' B iliy o r u z ki h a y a t r u id iy a t lo r in ç a r p ış m a l ın d a n d o $ a n e se rd ir. Z ıd d i y e t le r in v a h d e tid ir . B ü t ü n c e m iy e t le r d e ( in s a n la t o p r a ğ ın k a v g a s ı g ib i e b e d i ö lm e y ip n iab i ö lm e k le b e ra b e r ) m e v c u t o lan m ü te e a t k u t u p l a r ın h e r p ey leri gibi f e l s e f e le r i d e z ıd d iy e t h a lin d e d ir. B u ik i f e ls e f e y e id e a liz m ve d iy a le k t ik m a te ry a liz m d iy o r u z . S o r u la m a z m i k i n e d e n , a d i b i r co cu k b e z in e d ftn en i d e a lir m in a a n 'a tta inik & sına e y v a l­ lah d e n iy o r d a. a stı'a t v e d iy a le k t ik ra a trr y r a llrm aA zJerinin b ir a ra y a g e lm e s in e a a b ... M i s a l z ik re d e lim ; M e vtftn a C « i l l e t t i n K o m in in e a e r i t a s a v v u ft a n v e t a s a v v u f ! id e a liz m d e n b a ş k a b ir g ev m id ir ? A b d u t b a k H a m id ln M a k b e r v e B lü e û n û o k u d u n u z • T e m e l T a s ı i d e a l i s t f e l s e f e d e ( i l m İ? S o m b o - liz m 'in v e sü rr e a liz m in c a n d a n

taraftarların» tarım a»» hailtinif.su

c e ( ix k i D iy a le k t ik m a te ry a list b ir s a i r i n ş i i r i n d e o n u n f e ls e f i t e m a y ü lü n ü g ö rm e k k a d a r t a b i! n e v a r?.. id e a liz m in ş i i r d e y e ri v a r d a d iy a le k t ik m a te ry a liz m in y e ri y o k B u d a n e la f ? B i r a z d a y e n i güz te k n iğ in i k o n u sa lım : Y e n i g iir g e lirin , b ü y ü k sa n a y i d e v r in in ş iir id ir . Y e n i t e k ­ n ik N a z ım ın id e o lo jis i ile b e ra b e r geld i. H e r h a ld e m o d e r n m u sik i v e m im a r ! n e y a p m ış la r s a g ü r d e t e k ­ n i k t e o n u y e p tı. B a h r i b a z e r , Sallcıcr. S ö ftü t g iirle ri d e b u n u y a p t ı S a lk ım S o g ü t y ü r e ğ in in b ü t ü n h e y e c a n la n İle t e k v e m u ay y e n h e d e f e d o ğ r u g id e n , d o lu d iz g in g id e n , b ir k a file n in iç in d e n laal et - ta y in b ir in in . d ü ş m a n ın Vara k u r g u n ile y e r e s e r i le n in b a l e t i r u b iy e a id lr. N a z ım n a s ıl m e se la B e r k le y d e

Nâzım Hikmet’in

Şiiri Plakta

Nâzım Hikmet 'in sesinden Rusya, Fransa ve İstanbul ’da plak­

lar yapıldı. Türkiye de yapılıp onun sesini içeren plakların en meş­

huru “Kerem ” şiiridir.

1930yılında ünlü Columbia firm ası tarafından, onun sesinden

birkaç şiiri plağa alındı. A şağıda bir örneği verilmiştir: Bekle­

nen oldu. Türkiyeli şairin de şiiri p lağa çekildi. M üessesesi şair

Nâzım Hikmet ’e müracaat edip iki yazısını p lağa çekti: Bahriha-

zer ve Salkım Söğüt. Ben plağı bir tarafa bırakıp bu iki şiiri mev-

zuü bahis etmek istiyorum.

Bahrihazer modem tekniğin bugün için erişebildiği en yukarı

zirvedir.. Bahrihazerde diyalektik materyalimizin şiirleştirildiği-

ni görüyoruz.

R esim li

Ay, 1930

1

Sanatkârlara hayrandı

Nâzım Hikmet’ in bu konudaki

görüşleri 28 K asım 1931 tarihli C um huriyet g aze te sin d e y a ­ yımlanmıştır.

B aşta olm ak üzere aktörlerimi­ zin çoğunu beğenmektedir. Eski

sanatkârlardan P apazyan ile tu­

luatçılardan Kel H aşan Efendi

bunlar arasındadır.

Tamburi Cemil bey sevgisi N âzım Hikmet’in çocukluk ça­ ğında, güzel sanatların her bran­ şına karşı eğilim i vardı. M usiki alanında bir tambur dahisi olarak

bilinen Cemil Bey, N âzım H ik­

m et’ in hayran olduğu abideler­ dendi.

Tamburi Cemil B e y ’ in 4. ölüm yıldönümünde -19 K asım 1920- K ad ık ö y ’ündeki bir sinem a salo­ nunda anma töreni yapıldı. Nâzım H ikm et b u toplantıda, “ C em il Ölürken” adlı şiirini, hüzünlü bir eda ile okudu.

B u şiir herkesi etkilemişti. Türk m usikisi ve edebiyatı ko­

nularında hayli bilinçli olan Ref!

Cevat (Ulunay) o dönemin b ası­ nında, sahibi olduğu, A lem dar gazetesinde, Nâzım Hikmet’in bu şiirini övgüyle yayımlamıştı.

R e fi Cevat, yazısının sonuna eklediği notta şöyle diyordu:

“ ... R efik-i şefikim (şefkatli ar­ kadaşım ) Hikmet N âzım B e y ’ in m ah du m u (o ğ lu ) N âz ım H ik ­ m et’ in Cem il merhum için inşâd ettiği şiirden dolayı kendisini teb­ rik ederim. B u güzel şiiri aynen alıyorum .”

Şiir, R e fi Cevat’m 12 K asım 1920 tarihli Alem dar gazetesin­ deki makalesinin bitişiğindeki sü­ tunda yayımlanmıştır.

Nâzım Hikmet’ in D inolar’ la Fikret M ualla Sevgisi ve Kırm ı­ zı Renk Hayranlığı

N âzım H ikm et’ in kardeşlere karşı özel bir sevgisi vardır. Bilin­ diği üzere, Dino kardeşlerden üçü sanatkârdır. Bunlardan en büyüğü

olan Ali Ekrem Dino (1891-1938)

Atina’da yaşadı. Güçlü bir ressam ve karikatürist idi. Oradaki res­ sam lar cemiyetinin başkanlığını yaptı.

Dino kardeşlerden Arif (1893-

1957) resimde ve heykelde orijinal­ liği ile tanınan bir sanatkârdı.

Iz-Abidin Dino. mir fuarında ve 1939 yılındaki New York’tâki dünya sergisinde, eserle­ ri ile adım perçinledi.

Dino kardeşlerin sonuncusu olan Celal Abidin Dino (1913-1993), sanat için doğmuş bir kişiydi.

N âzım Hikmet’in, Fikret Mual­

la sevgisine gelince. Onu, galiba

tablolarındaki kırmızı rengin

faz-Tamburi Cemil Bey. lalığı dolayısıyla seviyor olmalı! Çünkü, M ualla’mn tablolarındaki kırmızı renk, cidden güzeldir.

N âzım Hikmet bu rengi, güzel­ liğinden çok, belki de ideolojisine uygun bulduğu için sevmektedir!

N âzım Hikmet ile Fikret Mual- la’nın dostlukları İstanbul’da genç­ lik yıllarında başlar. Hatta Fikret

M ualla, onun bir kitabının çizim- lerini yapmıştır. N e var ki Fikret M ualla, ya zaman zaman rahatsız­ lığı yahut da huysuzluğu dolayısıy­ la yakın dostlarını bile yermekten geri kalmayan bir tiptir. Paris’teki görüşmelerimizde yeri geldikçe, bol bol Nâzım Hikmet aleyhinde konuşurdu. Fikret M ualla’nın ka­ fasında üç fobi vardır ki bunu ölün­ ceye kadar devam ettirmiştir: Ya­ hudi düşm anlığı, kom ünist düş­ m anlığı ve polis düşmanlığı.

B ir kahveye oturduğu zam an, yanındaki iskemleyi çekip oturan kimse, Fikret M ualla’ya göre ya polistir ya komünisttir.

G ençliklerinde B e y o ğ lu ’ nda dostlukları başlam ış olan bu iki ay­ rı yaradılışa ve ruha sahip kişile­ rin aralarının açılmasının nedeni pek bilinmemektedir. Fikret M ual­ la -doğruluğuna pek ihtimal veril­ memekle beraber- kadın meselesin­ den kaynaklandığını söylerdi. Söy­ lentilerin doğruluğunu bilem edi­ ğim için bu konuda isim vermek is­ temiyorum.

AncakFikret Mualla, Nâzım Hik­ met isminden çok huylanan bir tu­ tum içerisinde yaşam ıştır

Nâzım’ın kitap kapakları

HÂİIN

HİKMET

s f ç

!

lm

İ£

ŞİİRLER

" Bizzat N A Z IS HİKMET to bu yazılar şairin El SEVDİĞİ şiirleridir S İN A N M atbaası N E Ş R İY A T EV

Nâzım Hikmet’in kitap ka­ paklan orijinallik taşır. Bun- lan değişik sanatkârlar çiz­ mişlerdir.

“ Sesini Kaybeden Şehir” ve “ B irÖ lü E vi” AbidinDi- no taralından, “ Benerci Ken­ dini Niçin Öldürdü” Fikret Mualla tarafından, “ Seçil­ miş Şiirler”, “ Portreler” , “ Ta­ ranta Babu’ya Mektuplar” , “ K afatası” , “ Simavna K a­ dısı Oğlu Bedreddin Desta­ nı” adlı kitaplann kapakları ise Suavi Sonar tarafından yapılmıştır.

Nâzım Hikmet, kitap ka- paklannı daha çok Suavi’ye hazırlattırırdı. Suavi Sonar, döneminin afiş ustalarından- dı. İlerideki sayfalarda Su­ avi ’den örnekler göreceksiniz.

rim:

“Ya Rabbi ben ölmeden sen beni öldür! ”

derim

Ne olur büyüklüğün bir teselli yaratsa!

Eğer ölüm bir ceza hayat bir mükafat­

sa,

Bütün sevdiklerimden daha çoktur gü­

nahım.

Bir isyana dönmeden şimdi yalvaran

ahım,

İlkönce beni öldür, beni öldür, Allahım!

Faruk N afiz’in Nâzım Hikmet’e ithaf ettiği şiirin ilk dörtlüğü şöyledir:

İki Damla Yaş

Gönlümde açmadan henüz bir bahar,

Küllendi ateşim, söndü ocağını.

Bir garip oldu ki ruhum o kadar

Elle dokunsalar ağlayacağım...

Faruk N afiz’in Nâzım Hikmet’e itha­ fında bir özellik vardır. İthaf cümlesi “ Çok sevgili Nâzım Hikmetçiğime”dir.

Nâzım Hikmetin

Sahne Eserleri

Nâzım Hikmet’in “ Unutulan Adam ” , “ Kafatası” , “ Bir Ölü Evi” , “ Büyük Ha­ la” gibi sahne eserleri arasında, senaryo­ su kendisine ait filmleri de vardır. Ama, o dönemin havası içerisinde- bazılannda adı geçmezdi!

Bir aralık sahneden ayrılan Muhsin Er-

tıığrul, sırf onun eserlerini sahneye koya­ bilmek, başrollerini üstlenmek üzere, mes­ leğine döndü.

Muhsin Ertuğrul’un sahneye koyacağı ve rol alacağı eserler günlerce evvel İstanbul halkına duyuruldu. O dönemin gençleri Tepebaşı’ndaki yanan tiyatronun gişesi önünde kuyruk olmuşlardı.

Babası Hikmet Bey bölümünde deği­

nildiği üzere, o da bir edebi kültür sahibi kişiydi. Vaktiyle yabancı basm işlerine ba­ kan büroların yönetiminde görev almıştır. Osmanlı döneminin tabiriyle Matbuat Mü­ dürü olmuştu. Hükmet Bey, oğlunun sah­ neye konulacak eserlerini önceden okur­ du. Nâzım Hikmet’in Muhsin Ertuğrul ta­ rafından sahnelenecek eseri hakkında ise endişeleri vardı.

Sahne hayatına bir jü bile ile veda eden M uhsin Ertuğrul, Nâzım H ikm et’in Unutulan Adam piyesiyle g eri dön dii

Nâzım Hikmet o sırada babasının yanın­ da Kadıköy’ünde kalıyordu. Babası hasta olduğu için galada bulunamadı. Fakat çok endişe ettiğinden, temsilden sonra, son va­ purla dönecek oğlunu karşılamak için K a­ dıköy iskelesine gitti. Ne var ki, bekledi­ ği son vapurdan oğlu çıkmamıştı! Akima fena şeyler geldi. Bir olay çıkacak ve oğ­ lunun karakola götürülüp tutuklanacağı gibi bir vehme kapılmış ve orada yığılıver- mişti. Oysa durum farklıydı. Tiyatroda Nâzım Hikmet’in eseri dakikalarca alkış­ lanmış ve kendisi sahneye çıkarılmıştı. Bu yüzden de son vapura yetişememişti.

Bestelenen şiirleri

Nâzım Hikmet’in iki şiiri, çağdaşı olan ve büyük dostlukları bulunan Tamburi Ce­ mil Bey’in oğlu Mesut Bey tarafından bes- telenmiştir. Bunlar, nihavend makamın­ daki “ Kanatlan Gümüş Bir Yarim Var...” ile hicaz makamındaki “Martılar Alı Eder...” şiirleridir.

M artılar

Martılar ah eder, çırparlar kanat

Deryalar açılır, kat kat...

Gayri beklemeye kalmadı takat

Görünsün karşıdan İstanbul şehri...

Dalgalar yar beller, kopar kıyamet!

Deryayı kan eder, kan eder hasret

Gayri beklemeye kalmadı takat,

Görünsün karşıdan İstanbul şehri

SÜRECEK

Referanslar

Benzer Belgeler

Çün- kü zaman algısı mikrosaniye (saniyenin mil- yonda biri), milisaniye (saniyenin binde biri), saniye ve biyolojik ritimler gibi farklı süre öl- çekleri için farklı

Çölaşan ısrarla, Barlas a- leyhine Sabah Gazetesi’nde yer alan “ fiıale Takipçisi Genel Müdür Kim?” başlıklı haberi gösterirken, bu gaze­ tenin Barlas

Fikret, imparatorluğun yıkılışı devrine yetişmiş, yıkılışı sebeplerine derinliğine girmiş, sarayla yobazın, derebeyle defecinin elele vererek milleti

sitali; Doğan Canku’dan özgün şarkılar; Erdem Sökmen gitar resitali; Grup Giindoğarken’den öz­ gün şarkılar; Maria Rita Epik ve Monique Perre- rin’den

Tarihsel olarak bakıldığında genel amaçlı teknolojilerin ortaya çıktığı dönemlerde yeniliklerin sayısında bir artış gözlenmiştir.21 Mal ve hizmetleri kapsayan ürün

I T i jEŞİKTAŞ’ın eski kalecilerinden, milli futbolcu Sabri Dino dün gece Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intihar etti.. I .i T r J Milli kaleci Sabri Dino

Grif- fith’ten beri yerleşmiş olan klasik sinema­ nın estetik öğeleri Godard tarafından ters­ yüz edilmiştir...” “..Godard, yeni bir estetik çizgiyi gerçekçiliğin

Altı sene kaldığım ve geçen büyük harp müddetini gç çirciğim Yemenden dönmüştüm. Altı sene evvel ayrıldığım İstanbul şehir bakımından hiç