• Sonuç bulunamadı

Sarıçayır (Yenice/Çanakkale) çevresindeki skarn yataklarının jeolojik ve jeokimyasal özellikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sarıçayır (Yenice/Çanakkale) çevresindeki skarn yataklarının jeolojik ve jeokimyasal özellikleri"

Copied!
117
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

SARIÇAYIR (YENĠCE/ÇANAKKALE) ÇEVRESĠNDEKĠ SKARN YATAKLARININ JEOLOJĠK VE JEOKĠMYASAL ÖZELLĠKLERĠ

Ġlknur AKIġ YÜKSEK LĠSANS

Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı

2011 KONYA Her Hakkı Saklıdır

(2)
(3)

TEZ BĠLDĠRĠMĠ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work.

İlknur AKIŞ

(4)

iv

ÖZET

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

SARIÇAYIR (YENĠCE/ÇANAKKALE) ÇEVRESĠNDEKĠ SKARN YATAKLARININ JEOLOJĠK VE JEOKĠMYASAL ÖZELLĠKLERĠ

Ġlknur AKIġ

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı DanıĢman: Yrd. Doç. Dr. Fetullah ARIK

Üye: Yrd. Doç. Dr. Alican ÖZTÜRK

Üye: Yrd. Doç. Dr. Abdülhadi Erdal ÖZDENĠZ

2011, 117 Sayfa

Kazdağları’nın kuzeydoğusunda yer alan inceleme alanı, Çanakkale’nin 70 km güneydoğusunda olup, Sarıçayır Köyü (Yenice/Çanakkale) çevresinde yaklaşık 46 km2’lik bir alanı kapsamaktadır.

Sahada, Triyas-Miyosen zaman aralığında oluşmuş mağmatik, metamorfik ve volkanik kayaçlar yüzeylemektedir. Sarıçayır Köyü’nden başlayıp Karadoru Köyü’nde içine alan bölgede yapılan detaylı jeolojik araştırmalar ışığında bölgenin jeolojik evrimine ışık tutacak veriler belirli bir düzen içerisinde verilmiştir.

Söz konusu alanda temeli Karakaya kompleksi oluşturmaktadır. Karakaya kompleksinin en alt tektonostratigrafik birimi olan Nilüfer birimi ağırlıklı olarak metabazik kayaçlardan oluşmaktadır. Nilüfer birimi üzerinde arkozik kumtaşlarının hakim olduğu Hodul birimi tektonik olarak yer alır. Nilüfer birimi ve Hodul birimi düşük dereceli yeşilşist fasiyesinde metamorfizmadan etkilenmişlerdir.

Karakaya Kompleksine ait birimler Oligosen yaşlı Karadoru granitoyidleri ve Sarıçayır graniti tarafından kesilmektedir. Granityodik kayaçlar ile Karakaya kompleksine ait Nilüfer ve Hodul birimleri arasında albit – epidot hornfels fasiyesinden hornblend hornfels fasiyesine kadar ilerleyen kontak metamorfizma ve skarn zonları gelişmiştir. Skarn zonu tipik granat – epidot skarn türünde gelişmiştir. Karadoru granitoyidinin son evresinde Sarıçayır graniti yerleşmiştir. Sarıçayır graniti granofirik dokulu ve aplitik görünümlü bir granittir.

Karadoru granitoyidi ve Sarıçayır granitlerinin yüzeye kadar ulaşmış volkanik eşlenikleri olan Oligosen yaşlı Çan volkanitleri inceleme alanının güneyinde yer alır. Andezitik piroklastikler ve andezit lavlarının egemen olduğu birim inceleme alanında andezitik piroklastiklerle temsil edilir.

İnceleme alanının bulunduğu bölgenin geçmişte ―Sakarya Kıtası‖ olarak adlandırılan kesimi ile daha güneyde yer alan Toros kıtası arasında bulunan okyanusun kapanması ve kıta-kıta çarpışması Geç Kretase’de başlayıp Erken Tersiyer’de sona ermiş ancak kıtaların okyanusal gerecin bütünüyle yok olmasının ardından birbirlerine göre kuzey-güney yönlü yakınlaşmalarının Eosen’de de devam etmiştir. Bu dönemde Karakaya Kompleksini oluşturan Hodul birimi, Nilüfer Birimini üzerlemiştir. Bu yaklaşma kıta kabuğu ve litosferde kısalıp kalınlaşma ile karşılanmış ve sıkışma sistemi olasılıkla Orta Miyosen’e kadar sürmüştür. Geç Oligosen-Erken Miyosen döneminde Karadoru granitoyidi ve Sarıçayır aplitik graniti oluşmuştur. Orta Miyosen’den sonra bölge gerilme rejiminin etkisi altında kalmıştır. Bu dönemde Çan volkanitleri çökelmiştir.

İnceleme alanında, Karadoru granitoyidi ve Sarıçayır aplitik granitinin sokulumu Karakaya Kompleksini oluşturan Nilüfer ve Hodul Birimlerini yoğun alterasyona uğratmıştır. Sarıçayır köyü kuzeybatısında Nilüfer Birimine ait kireçtaşları, Nilüfer birimi ve Sarıçayır graniti kontağında skarn tipi cevherleşme gerçekleşmiştir. Sarıçayır alkali graniti içerisindeki kırık ve çatlaklarda yer yer epidot ve kuvars dolguları gözlenmiştir.

Sarıçayır köyü kuzeybatısındaki skarn cevherleşmesiden alınan ince kesit numunelerinde granat, tremolit, epidot minerallerine rastlanmıştır. Aynı yerden alınan parlatma örneklerinde; pirit, kalkopirit, sfalerit, galenit, dijenit ve zinober gibi cevher minerallerine rastlanmıştır. Yapılan analizlerde 4656 ppm’e kadar Cu, 8101 ppm’e kadar varan Pb, 3700 ppm’e kadar Zn, 60.6 ppb’e kadar varan Au, 8.3 ppm’e kadar Ag, 2500 ppm’e kadar As ve % 57.54’e kadar Fe2O3 değerleri saptanmıştır.

(5)

v

ABSTRACT MS THESIS

GEOLOGICAL AND GEOCHEMĠCAL OF SKARN DEPOSITS AROUND THE SARIÇAYIR (YENĠCE/ÇANAKKALE) DISTRICT

Ġlknur AKIġ

THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY

THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE GEOLOGĠCAL ENGINEERING Advisor: Assist. Prof. Dr. Fetullah ARIK

Member: Assist. Prof. Dr. Alican ÖZTÜRK

Member: Assist. Prof. Dr. Abdülhadi Erdal ÖZDENĠZ 2011, 117 Pages

The study area located northeast of the Kazdağları is situated 70 km southwest of Canakkale city center and around the Sarıçayır village (Yenice/Çanakkale) covers approximately 46 km2 area.

Magmatic, metamorphic and volkanik rocks, which were formed during Oligosen-Miyosen periods, crop out in the study area. The results that were obtained as a result of a detailed geological research carried out in the area stretching between the village of Sarıçayır and the village of Karadoru District are given in a systematical order in this research1.

The Karaya complex is the basement of the study area. The Karakaya complex is a structurally assembled tectonic unit. Structural base of the Karakaya Complex is represented by the Nilüfer unit that mostly consists of metabasic rocks. Hodul unit which is dominated by arkozic sandstones was emplaces over the Nilufer unit. Nilufer and Hodul units are metamorphosed to green schist facies. The units of the Karakaya complex are cut by Oligocene aged Karadoru granitoid and Sarıçayır alcali granites.

Contact metamorphism and skarn zones have been developed between the Karadoru granitoide and the Karakaya Complex's Nilüfer and Hodul units. Contact metamorphism appears to have extended from albit-epidot hornfels to hornblend hornfels facies. Skarn zone, on the other hand, appears to have developed in the type of garnet-epidot skarn.

Karadoru granitoide is covered unconformably by the Oligocene Çan volcanics. The unit is dominated by andesitic pyroclastics and lavas in the study area.

Closure of the ocean between the Torid continent to the south and the fragment, which was called Sakarya continent in the past, of the region covering the study area, and also continent - continent collision was initiated during Late Cretaceous time and ended in the Early Tertiary. On the other hand, after the complete consumption of the oceanic material, north-south convergence of the continents continued in also Eocene time. During this period, Karakaya complex’s Nilüfer units were thrusted by Hodul units. This convergence caused the lithospheric and crustal thickening and collisional regime was continued until the Middle Miocene. Karadoru granotoyide and Sarıçayır alcali granite were formed during the Late Oligocene-Early Miocene period. After the Middle Miocene time, collisional regime was followed by extensional regime in the region and therefore Çan volcanics was formed during this period.

In the study area, Karakaya complex’s Nilüfer and Hodul units were affected by alteration with the intrusion of Karadoru granotoide and Sarıçayır alkali granite. Skarn type mineralization was developed adjacent to Sarıçayır alkali granite contacts with the Nilüfer units and limestones belonging to Nilüfer units which is located northwest of Sarıçayır village. Also, epidote and quartz fillings are observed within fractures and faults of the Sarıçayır alcali granite.

Garnet, tremolite and epidote minerals were determined in thin section samples taken from skarn mineralization which is located northwest of Sarıçayır village. Also, pyrite, chalcopyrite, sphalerite, galenite, digenite and cinnabar are abundant as ore minerals within the polished section samples taken from the same location with thin section samples. Chemical data obtained from samples reveal that copper, lead, zinc, gold, silver, arsenice and iron-oxide (Fe2O3) contents reach up to 4656 ppm (Cu), 8101

ppm (Pb), 3700 ppm (Zn), 60.6 ppb (Au), 8.3 ppm (Ag), 2500 ppm (As) ve % 57.54 (Fe2O3).

(6)

vi

ÖNSÖZ

Bu çalışma, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı, Maden Yatakları Programında ―Sarıçayır (Yenice/Çanakkale) Çevresindeki Skarn Yataklarının Jeolojik ve Jeokimyasal Özellikleri‖ konulu yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır.

Çanakkale İli’ne bağlı Biga ile Yenice ilçeleri arasında kalan bölgede geniş bir alanda magmatik ve metamorfik kayaçlar bulunmaktadır. Mesozoyik – Tersiyer yaş aralığında konumlanan bu kayaçların birbirleri ile ilişkileri bölgenin geçirmiş olduğu yoğun tektonizma nedeniyle oldukça karışmıştır. Bölgede bölgesel ve kontakt metamorfik kayaçlar ile plütonik ve volkanik kayaçlar yayılım sunmaktadır. Bu çalışma ile bölgenin magmatik kayaçların türleri ve yayılımları ile buna bağlı olarak skarn yataklarının oluşum koşulları, türleri ve dağılımları araştırılmıştır.

Çalışmanın başlangıcından bitimine kadar; tez konusunun belirlenmesi, saha çalışmalarında problemlerin tespiti ve çözümü ile saha çalışmaları sonrası derlenen verilerin yorumlanmasına kadar tezin her aşamasında vermiş olduğu destek ve katkılarından dolayı değerli danışmanım Sn. Yrd. Doç. Dr. Fetullah ARIK’a,

Tezin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için görüş ve önerilerinden faydalandığım değerli hocam Selçuk Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Sn. Yrd. Doç. Dr. Alican ÖZTÜRK ve Sn. Arş. Gör. Yeşim BOZKIR ÖZEN’e,

Petrografi çalışmaları sırasındaki yardımlarından dolayı İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Sn. Arş. Gör. Hatice ÜNAL ERCAN’a, Selçuk Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Sn. Arş. Gör. Nurdan AKHAN BAYKAN’a

Laboratuvar çalışmlarında yardımlarını gördüğüm Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Sn. Yrd. Doç. Dr. Ali KAYA’ya, Selçuk Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden teknisyen Sn. Nurettin KIYMET’e,

Bu çalışmanın her aşamasında hiçbir zaman desteğini esirgemeyen fedakâr eşim Sn. Cihan AKIŞ’a ve aileme sonsuz şükranlarımı sunarım.

İlknur AKIŞ KONYA

(7)

vii ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET ... iv ABSTRACT ... v ÖNSÖZ ... vi ĠÇĠNDEKĠLER ... vii SĠMGELER VE KISALTMALAR ... ix 1. GĠRĠġ ... 1 1.1. Amaç ... 1 1.2. Coğrafik Özellikler... 1 2. MATERYAL VE YÖNTEM ... 3 2.1. Hazırlık Çalışmaları ... 3 2.2. Saha Çalışmaları... 4 2.3. Laboratuvar Çalışmaları ... 4 2.4. Rapor Yazımı ... 5 3. KAYNAK ARAġTIRMASI ... 6

4. ARAġTIRMA BULGULARI VE TARTIġMA ... 11

4.1. Genel Jeoloji... 11 4.1.1. Stratigrafi ... 11 4.1.1.1. Karakaya kompleksi (Trk) ... 13 4.1.1.1.1. Nilüfer birimi (Trkn) ... 13 4.1.1.1.2. Hodul birimi (Trkh) ... 20 4.1.1.2. Karadoru Granitoyidi (Tkg) ... 22 4.1.1.3. Sarıçayır Graniti (Tsg) ... 25 4.1.1.4. Çan volkanitleri (Tçv) ... 28 4.1.2. Yapısal Jeoloji... 31 4.1.2.1. Kıvrımlar ... 31 4.1.2.2. Faylar ... 32

4.1.2.3. Uyumsuzluklar ve sıcak dokanaklar ... 32

4.1.3. Jeolojik Gelişim ... 33

4.2. Maden yatakları ... 36

4.2.1. Sarıçayır skarn zonunun yayılımı ve konumu ... 37

4.2.2. Skarn zonunun mineralojik ve petrografik özellikleri ... 39

4.2.3. Jeokimyasal İncelemeler ... 48

4.2.3.1. Sokulum Kayaçları ... 48

4.2.3.1.1.Karadoru Granitoyidi ... 48

4.2.3.1.2.Sarıçayır Graniti ... 62

(8)

viii 4.2.3.3.Karbonatlı Kayaçlar ... 85 4.2.3.4.Yankayaç Jeokimyası ... 86 4.2.3.4.1.Nilüfer Birimi ... 86 4.2.3.4.2.Çan Volkanitleri ... 90 5. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER ... 96 5.1. Sonuçlar ... 96 5.2. Öneriler ... 98 KAYNAKLAR ... 100 EKLER ... 105 ÖZGEÇMĠġ ... 108

(9)

ix

SĠMGELER VE KISALTMALAR

Simgeler

Ab: Albit, Ep: Epidot, Pl: Plajioklas,

Ak: Aktinolit, Gr: Granat, py: Pirit, amp: Amfibol, Ka: Kalsit, Q: Kuvars,

Bi: Biyotit, Kao: Kaolinit, sph: Sfalerit, bn: Bornit, Kl: Klorit, Tre: Tremolit, cpy: Kalkopirit, mg: Manyetit, znb: Zinober. dj: Dijenit, Or: Ortoklas,

Kısaltmalar

ORG: Okyanus ortası sırtı granitoyitleri,

Syn-COLG: Çarışma ile eş zamanlı granitoyitler, VAG: Volkanik yay granitoyitleri,

(10)

1. GĠRĠġ 1.1. Amaç

Granit, granodiyorit, monzonit, kuvars diyorit, kuvars monzonit ve siyenit gibi asidik ve ortaç bileşimli derinlik kayaçları ile sokulum yaptıkları kayaçların sınırında magmatik kayaçlardan çıkan yüksek sıcaklıklı hidrotermal (pnömatolitik) çözeltilerin, sıcaklığın da etkisi ile komşu kayaçların sınırında metazomatik değişiklikler meydana gelmekte ve bu yolla bir çok metalik maden ve endüstriyel hammadde yatakları pnömatolitik (kontakt-metazomatik veya kontakt-metamorfik) oluşmaktadır. Sokulum kayaçlarına komşu kayaçların kireçtaşı ve dolomit olması durumunda ortaya çıkan kontakt-metazomatik yataklara skarn yatakları adı verilmektedir.

Çanakkale İli Yenice İlçesi Sarıçayır ve Karadoru köyleri civarında Biga Yarımadası’nın önemli granitoyitik sokulumlarından biri olan Karadoru plütonu bulunmaktadır. Karadoru plütonu ve sokulum yaptığı kayaçların sınırlarında da kontakt metamorfizma zonu gelişmiş olup karbonatlı kayaçlarla olan sınırında ise skarn cevherleşmeleri gelişmiştir. Bu çalışmada Sarıçayır Köyü (Yenice-Çanakkale) çevresinde bulunan ve Karadoru plütonunu içine alan yaklaşık 46 km2’lik bir alanın jeolojik özellikleri ve plüton-karbonatlı kayaç sınırında gelişen skarn zonundaki mineral zenginleşmeleri ve metalik maden yataklarının mineralojik, petrografik ve jeokimyasal özelliklerinin belirlenmesi, skarn yataklarının oluşum şartlarının ve ekonomik özelliklerinin ortaya konulması amaçlanmıştır.

1.2. Coğrafik Özellikler

Bu çalışma Çanakkale ili, Yenice İlçesi’nin kuzeyindeki Sarıçayır, Karadoru, ve Çamoba köylerini içine alan yaklaşık 46 km2’lik bir alanı kapsamaktadır. İnceleme alanı Çan, Biga, Yenice ve Gönen ilçelerine hemen hemen eşit uzaklıkta (~30 km ) bulunmaktadır (Şekil 1.1). İnceleme alanına Balıkesir-Balya-Yenice karayolu ile ulaşılabilmektedir.

İnceleme alanı; güneyinde Kazdağları, kuzeyinde Biga Yarımadası, batısında ise Çanakkale Ovası ile çevrilidir. Yenice İlçesi’nin genel nüfusu 2010 yılı sonu itibariyle 35.796’dir. Bu nüfusun 6.903’ü ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçenin genel geçim kaynağı tarım olup daha çok sebze üretimi yapılmaktadır. İnceleme alanı Akdeniz iklim kuşağında yer almaktadır. Bitki örtüsü topografik olarak alçak kesimlerde Akdeniz ikliminin tipik bitki örtüsü makiler ve bodur meşelerden oluşmasına rağmen yüksek bölgelerde çam ve meşe ormanları egemendir.

(11)

ġekil 1.1. İnceleme alanının yer bulduru haritası (http://www.google.com.tr, 2011)

İnceleme alanının yıllık sıcaklık ortalaması 14.7 oC olup, en yüksek sıcaklık 30.5 oC ile Temmuz ayında, en düşük sıcaklık ise 3.3 oC ile Ocak ve Şubat ayında gerçekleşmiştir (Çizelge 1.1; www.dmi.gov.tr, 2009). İnceleme alanında yıllık yağış miktarı ortalama 49 kg/m2

olup en fazla yağış 102.7 kg/m2 ile (1996) Aralık ayında gerçekleşmiştir (Çizelge 1.1).

Çizelge 1.1. Çanakkale ili 1975-2009 yılları arası iklim değişimi (http://www.dmi.gov.tr, 2011) ÇANAKKALE O ca k ġ u b at Ma rt Nisa n Ma yıs H a zira n Te m m u z u sto s Ey l Ek im K asım Ar alı k

1975 – 2008 yılları arasında gerçekleşen ortalama değerler

Ortalama Sıcaklık (°C) 6.3 6.4 8.4 12.6 17.5 22.4 25.1 24.8 20.8 16.1 11.4 8.2 Ortalama En Yüksek Sıcaklık (°C) 9.6 9.8 12.3 16.9 22.4 27.7 30.5 30.2 26.0 20.6 15.2 11.2 Ortalama En Düşük Sıcaklık (°C) 3.3 3.3 5.0 8.7 13.0 17.1 19.8 19.8 16.1 12.3 8.1 5.2 Ortalama Güneşlenme Süresi (saat) 3.4 4.4 5.6 7.4 9.4 11.1 11.8 11.3 9.0 6.5 4.3 2.9 Ortalama Yağışlı Gün Sayısı 10.7 10.1 8.9 8.5 5.7 3.8 2.0 1.4 3.2 5.9 9.2 12.1 Ortalama Yağış Miktarı (kg/m2

) 84.7 62.5 65.9 47.9 32.7 20.6 12.0 4.7 19.2 46.7 90.5 102.7 1975 - 2009 yılları arasında gerçekleşen en yüksek ve en düşük değerler En Yüksek Sıcaklık (°C) 18.6 21.2 24.2 26.1 32.1 36.8 39.0 38.6 35.4 31.7 25.2 20.5 En Düşük Sıcaklık (°C) -8.6 -11.2 -8.4 -1.3 3.4 8.4 11.6 11.6 8.2 0.4 -2.8 -7.2

Sahanın önemli yükseltileri; Değirmen Tepe (705 m), Taztepe (661 m), Eşekçikıranı Tepe (616 m), Patlak Sırtı (505 m), Kocatarla Tepe (498 m), Boğa Tepe (434 m), Tepeyatak Tepe (427 m), TavşanT (423 m) ve Gavurharman Tepe (422 m)’dir. Bölgede başlıca Çırgatlıgedik Dere, Kova Dere, Ortaçağıl Dere ve Pekmezlik Dere olmak üzere birçok kuru ve sulu dere bulunmaktadır.

(12)

2. MATERYAL VE YÖNTEM

―Sarıçayır (Yenice/Çanakkale) Çevresindeki Skarn Yataklarının Jeolojik ve Jeokimyasal Özellikleri‖ başlıklı bu çalışma; 1/25000 ölçekli Bandırma H18c3-H18c4 paftaları içinde kalan yaklaşık 46 km2’lik alanı kapsamaktadır. Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalında yüksek lisans tezi olarak hazırlanan araştırma; hazırlık, arazi çalışmaları, laboratuvar çalışmaları ve rapor yazımı olmak üzere dört aşamada gerçekleştirilmiştir.

2.1. Hazırlık ÇalıĢmaları

Bu aşamada araştırma konusu ile ilgili olarak Türkiye Jeolojisi, Güney Marmara, Biga Yarımadası, Çanakkale İli, yöredeki magmatik sokulumlar ve bu sokulumların çevresinde gelişen ekonomik mineral zenginleşmeleri ile ilgili kaynak araştırmaları yapılmıştır. Ayrıca dünyada ve Türkiye’de skarn yataklarında yapılan genel jeolojik, mineralojik-petrografik ve jeokimyasal çalışmalar derlenmiştir. Skarn yataklarının genel özellikleri Güney Marmara Bölgesinde bulunan asit-ortaç sokulumlar ve bunların çevrelerinde gelişen skarn türü maden yatakları oluşumları hakkında ayrıntılı literatür araştırmaları yapılmış ve bu konu ile ilgili ―Skarn Yataklarının Özellikleri Ve Güney Marmara Bölgesi Skarn Yatakları‖ başlıklı bir seminer çalışması yapılarak sunulmuştur. Bu çalışmalalarda elde edilen verilere göre Güney Marmara Bölgesi’ndeki bir çok skarn yatağında ayrıntılı çalışmalar yapıldığı ve önemli bulgular ulaşıldığı görülmüştür. Araştırmaya konu olan Sarıçayır skarn yatağında ise jeolojik, petrografik bazı çalışmaların yapıldığı ancak ayrıntılı jeokimyasal araştırmaların yapılmasının gerektiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla Sarıçayır granitoyidi ve hemen komşu alandaki Karadoru skarn yatağını da içine alan bölgede çalışılmasına karar verilmiştir.

Hazırlık çalışmaları kapsamında yörenin çeşitli ölçeklerde jeolojik haritaları (1/100000, 1/ 50000, 1/25000 ve 1/10000) derlenmiş ve arazi için gerekli hazırlıklar gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla 1/25000 ölçekli Bandırma H18c3-H18c4 topografik haritası temin edilmiş, ulaşım ve konaklama imkânları araştırılmıştır. Ayrıca arazi çalışmalarında kullanılması planlanan jeolog pusulası (Brunton), el tipi GPS (Garmin), jeolog çekici, çelik şerit metre (30 m), fotoğraf makinesi, dizüstü bilgisayar, CD, hafıza kartları, arazi çalışmlarında kullanılacak araç, numune alım ekipmanı (naylon, bez ve kağıt numune torbaları, kurşun kalem, renkli kalem, silinmez kalem, etiket, büyük çekiç, murç, vb) hazırlanmıştır.

(13)

2.2. Saha ÇalıĢmaları

Saha çalışmaları Çanakkale İli’ne bağlı Yenice İlçesi Karadoru Köyü ve Sarıçayır Köyü arasında kalan bölgeyi kapsayan Bandırma H18-c3 ve H18-c4 paftalarının yaklaşık 46 km2’lik bir kesimi kapsar. 1/25.000 ölçekli topografik haritalar üzerinde ayrıntılı jeolojik haritalama çalışmaları yapılmıştır. Bu amaçla 2009 – 2010 güz döneminde saha çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar sırasında önceki yıllarda yapılmış olan jeolojik haritalarda ortaya konulan formasyon sınırları gözden geçirilmiş ve güncellenmiştir. Ayrıca sahdaki yapısal jeolojik unsurlar, tabaka konumları, kıvrımlı ve kırıklı yapılar incelenmiştir. Jeolog pusulası yardımıyla düzlemesel ve çigisel yapılara ait tabaka, şistozite, kırık, çatlak doğrultu ve eğimleri ölçülmüştür. Sarıçayır Köyü yakınındaki granitoyitlerle, sokulum yaptıkları birimlerin sınırları ayrıntılı incelenmiş ve cevherleşme bölgeleri belirlenmiştir. Yer bulma ve konumlama için topografik haritaların yanı sıra Garmin marka el tipi GPS kullanılmıştır. Bu cihaz ile uzaydaki gerçek konumundan maksimum ± 7 m’lik bir hata payı ile gözlem ve numune yerleri tespit edilmiştir. Haritalamayla eş zamanlı olarak sahada yüzeyleyen farklı yaş ve nitelikteki birimlerin mineralojik ve petrografik özelliklerinin araştırılması amacıyla numune alım ekipmanı yardımıyla 60 adet numune alınmıştır. Yine cevherli bölgelerden cevherleşme ile ilgili hem mineralojik – petrografik araştırmalar hem de jeokimyasal özelliklerin belirlenmesi amacıyla 30 adet cevher numunesi derlenmiştir. Sahada önemli olduğu düşünülen yerlerden ve birimlerin en iyi gözlenebildiği noktalardan fotoğraflar çekilmiş gezilen bölgelerin kısa krokileri ve enine jeolojik kesitleri çizilerek yapı ortaya konmaya çalışılmıştır.

2.3. Laboratuvar ÇalıĢmaları

Arazi çalışmaları sırasında derlenen kayaç ve cevher örneklerinin mineralojik petrografik analizlerinin yapılması amacıyla ince kesit ve parlatma kesiti çalışmaları yapılmıştır. Selçuk Üniversitesi ince kesit ve numune hazırlama laboratuvarında numuneler kesit yapımı ve kimyasal analizler için tasnif edilerek ilgili laboratuarla gönderilmiştir. Petrografik çalışmalar için 40 adet ince kesit ve 12 adet parlatma kesiti örneği hazırlanmıştır. İnce kesitler Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü petrografi laboratuvarında yaptırılmıştır. Parlak kesitler ise İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü laboratuvarlarında hazırlanmıştır. İnce ve parlak kesitler İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü

(14)

laboratuvarlarında polarizan mikroskobu ile incelenmiştir. Aynı örnekler Selçuk Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü laboratuvarlarında da incelenerek sonuçlar doğrulanmıştır. Ayrıca skarn cevherleşmesi olduğu düşünülen bölgeden ve diğer birimlerden alınan toplam 45 adet numune kimyasal analizler için kırıcıdan geçirilerek öğütülmüş ve öğütülen numunelerden 50 gr alınıp, plastik poşetlere konulmuş, numaralandırılmıştır. Hazırlanan numuneler ana oksit, iz element ve NTE tayini için ACME (Vancouver-Kanada) Laboratuvarlarında analiz edilmiştir.

2.4. Rapor Yazımı

Saha çalışmaları ve laboratuvar çalışmaları sonucunda elde edilen veriler uzun bir büro çalışmasını gerekli kılmıştır. Büro çalışmalarında öncelikle çalışmada elde edilen sonuçlar ışığında 1/25.000 ölçekli jeolojik harita bilgisayar ortamında çizilmiştir. Saha ile ilgili stratigrafik dikme kesit ve enine jeolojik kesitler çizilmiş ve raporun tamamı Office (Word, Excel vb) programı ile düzenlenmiştir. Harita ve kesit çizimlerinde ağırlıklı olarak CorelDraw X4 Programı kullanılmıştır. Skarn cevherleşmesi olduğu düşünülen bölge Surfer 8 programı kullanarak blok diyagramı çıkarılmıştır. İstatistiksel hesaplamalarda Excel ve SPSS x9 programı kullanılarak çalışmalar gerçekleşitirilmiştir. Öncelikle analizi yapılan farklı nitelikteki örnek grupları üzerinde aritmetik ortalama, standart sapma, standart hata, anakitle aritmetik ortalaması gibi parametrik istatiksel çalışmalar yapılmış ve student – t testi ile yapılan çalışmaların tutarlılığı denetlenmiştir. Daha sonra küme (cluster) analizleri için basit korelasyon analizleri gerçekleştirilmiştir. Anlamlı korelasyon ilişkilerine sahip olan element çiftlerinin regresyon dağılım diyagramları hazırlanmış ve numunelere ait noktaların regresyon doğrusunu temsil etme durumu grafiksel olarak ortaya konulmuştur. Ayrıca regresyona uyum testleri yapılarak sonuçların doğruluğu test edilmiştir. Küme (cluster) analizi yapılarak bileşenlerin arasındaki ilişkilere göre gruplması yapılmıştır. Böylece kaynaktan itibaren hangi bileşenlerin birlikte hareket ettikleri belirlenmiştir. Daha sonra analizi yapılan her bir bileşenin ayrı bir jeolojik olaya (faktör) bağlı olarak davrandığı varsayılarak bu faktörlerin anlamlı jeolojik olaylarla açıklanması amacıyla faktör analizleri gerçekleştirilmiştir. Magmatik kayaçların petrolojik incelenmesi amacıyla MİNPET programı kullanılarak standart diyagramlar ve bunlarla ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. NTE’nin yorumlanması amacıyla standart referans kayaçlarla normalize edilerek grafikleri çizilmiştir. Son aşamada elde edilen bütün bulgular birlikte değerlendirilerek tez yazımı gerçekleştirilmiştir.

(15)

3. KAYNAK ARAġTIRMASI

Biga yarımadasının sahip olduğu jeolojik konum ve ekonomik oluşuklar bölgenin çok sayıda araştırıcı tarafından çalışılmasına neden olmuştur. İnceleme alanı ve yakın çevresinde pek çok araştırmacı tarafından değişik konularda bir çok çalışmalar yapılmış olup halen çalışmalar sürmektedir. Bölgedeki çalışmalar çok eskiye dayanmakta olup bölgedeki önemli araştırmalar şöyledir:

Kaaden (1957), İnceleme alanı ve yakın çevresinin stratigrafisi ve maden yatakları açısından önemini ortaya koymaya çalışmıştır. Kaaden yaptığı çalışmada en altta Pre-Paleozoyik olarak adlandırdığı metamorfik kayaç serilerinin amfibolit fasiyesinde metamorfizmaya uğradıklarını ve KKB – GGD ile KKD – GGB doğrultusunda kıvrımlandıklarını ileri sürmüştür. Epimetamorfikler olarak tanımladığı Paleozoyik kayalarını ise bazik karakterli volkanit ve piroklastiklerle ardalanmalı fillat, kuvarsit, şist ve mermerlerden oluştuklarını, bu birimleri de Triyas döneminde çakıltaşlarıyla başlayan ve Jura yaşlı fosilli kireçtaşları ile devam eden bir istifin uyumsuz olarak örttüğünü vurgulamıştır.

Bingöl (1968), Metamorfik kayaçlardan Kazdağının bir dom morfolojisine sahip olduğunu, Kazdağını oluşturan en yaşlı birimlerin çok kalın bir ultramafik serinin parçası olduklarını söylemiştir. Ayrıca bu serinin metamorfizma geçirmiş dunitlerden oluştuğu halde metamorfizmanın etkisinin çok zayıf olduğunu ileri sürmüştür. Kazdağlarının güneybatısındaki kayaçların piroksenit ve amfibolit ve güneydoğusundaki kayaçların ise yeşilşist fasiyesinde metamorfizma geçirmiş epimetamorfikler olduğunu söylemiştir. Epimetamorfiklerin üzerinde ise 30 m kalınlığında feldispatik kumtaşı, siyah fillat ve kuvarsitten oluşan düşük dereceli metamorfik bir serinin bulunduğunu belirtmiştir.

Bingöl ve ark. (1975), Biga yarımadasının genel stratigrafisi ve Karakaya formasyonun temel özelliklerini tanımlamışlardır. Araştırmacılar bu çalışmayla Biga yarımadasında en altta Kazdağ grubuna ait amfibolşist, metagabro, piroksenit, metadunit ve serpantinit ile şist ve mermerlerin yer aldığını bu birim üzerinde ise düşük derecede metamorfizmaya uğramış, Permo-Karbonifer yaşlı bloklar içeren metaspilit ve grovaklardan oluşan Karakaya formasyonun geldiğini belirtmişlerdir. Karakaya formasyonunun Biga ve çevresinden başlayıp Bilecik ve Sivrihisar kuzeyinden Ankara’ya kadar geniş bir alanda izlendiğini söylemişlerdir. Araştırıcılar Karakaya formasyonun eski bir okyanusun tabanı olduğunu ve okyanusun Erken Triyas’tan sonra

(16)

açılmaya başladığını, içerdiği Permiyen yaşlı blokların ise açılma esnasında havza içine düştüklerini ileri sürmüşlerdir.

Krushensky (1976), Kazdağ masifinin doğusunda çalışmalar yapmış ve bölgenin yaklaşık % 80’inin Orta Miyosen yaşlı riyodasit, kuvars-latit türünde volkanik kayaçlar ve sığ sokulumlu granodiyorit ve kuvarsmonzonit türü plutonik kayaçlardan oluştuğunu ve bu kayaçların kalkalkalen karakterde olduklarını belirtmiştir.

Öngen (1982), Yenice (Çanakkale) yöresindeki granotoyidlerin ve komşu kayaçlarının petrolojik özelliklerini araştırmıştır. Birbirinden bağımsız altı granitoyid stoku ayıran yazar, bunların mineralojisi, petrografisi, jeokimyası ve jeodinamiğini ortaya koymuştur. Ayrıca bu stokların yaptığı kontakt metamorfizmayı incelemiş ve kontak sıcaklığının 550–600 oC civarında olduğunu belirtmiştir. Biga Yarımadasındaki plütonizmanın kökenini irdeleyerek Kretase’de okyanusal kabuğun kuzeye doğru Sakarya kıtası altına dalarak kısmi ergimesinden türeyebileceğini ileri sürmüştür.

Anıl (1984), Yenice civarında Arapuçandere – Kurttaşı (Karadoru) – Sofular ve Kalkım (Handeresi) Pb – Zn – Cu cevherleşmelerinin köken sorunları ve bu cevherleşmelerin Tersiyer volkanizmasıyla ilişkilerini incelediği çalışmasında Karadoru köyü ve Arapuçanderedeki cevherleşmelerin mineral parajenezleri olarak birbirine benzediğini ancak cevherleşmenin kontak zonuyla ilişkili olmadığını, Tersiyer volkanizmasıyla ilişkili olabileceğini savunmuştur.

Okay ve ark. (1990), Kazdağ Masifinin üst kesimlerinin Karakaya Kompleksine ait Nilüfer Biriminin alt kesimlerine, alt kesimlerinin ise Karakaya Kompleksinin temeline karşılık geldiğini belirtmiştir.

Okay ve ark. (1990), Gelibolu ve Biga yarımadasındaki KD – GB uzanımlı Tersiyer öncesi birimleri başlıca dört ana üniteye ayırmışlardır. Bu çerçevede bölgede yayılım sunan kayaçların temelde Sakarya zonu ve Kazdağ metamorfikleri, bunların üzerinde tektonik olarak Karakaya kompleksinin yer aldığını, Karakaya kompleksnin ise Nilüfer birimi, Hodul birimi, Orhanlar grovakı ve Çal birimlerinden oluştuğunu ve yoğun bir deformasyondan etkilendiklerini ileri sürmüştür. Ayrıca Karabiga dolaylarında gözlenen birimlerin Karakaya kompleksine ait olmadıklarını bu birimlerin Üst Kretase yaşlı Çetmi ofiyolitik melanjı olduklarını ileri sürmüştür.

Ercan ve ark. (1995), Batı Anadolu ve Ege adalarındaki volkanik kayaçların Eosen’den başlayarak Geç Miyosen sonlarına kadar çeşitli evrelerde oluşan 6 ana gruba ayırtlamışlardır. Eosen yaşlı "Balıklıçeşme volkanitleri", Oligosen yaşlı "Çan volkanitleri", Üst Oligosen yaşlı "Kirazlı volkanitleri", Alt-Orta Miyosen yaşlı "Behram

(17)

volkanitleri" Orta Miyosen yaşlı "Hüseyinfakı volkanitleri‖ ve Üst Miyosen yaşlı "Ezine Bazaltı" olarak adlandırılan ve haritalanan volkanik kayaçlarda petrografik ve jeokimyasal çalışmaların yanı sıra, K/Ar yöntemi ile radyometrik yaş ölçümleri ile Sr ve Nd izotop oran ölçümleri de (87Sr/86Sr ve 143Nd/144Nd) yapılmıştır. Araştırmacılara göre Eosen-Orta Miyosen arasında oluşan tüm Volkanitler kalkalkalen, sadece Üst Miyosen yaşlı volkanitler alkalen niteliktedirler. Jeokimyasal ve izotop çalışmalar, kalkalkalen volkanizmayı oluşturan magmanın yüksek derecede kabuksal kirlenmeye uğrayıp melez bir nitelik kazandığını, alkali volkanizmayı oluşturan kaynağın ise farklı olup heterojen bir manto malzemesinin kısmî ergimesi ile meydana geldiğini belirtmişlerdir. Volkanitler bölgedeki tektonik rejim ile de ilişkili olup kalkalkalen volkanitler, sıkışma rejiminin egemen olduğu bir ortamda alkali volkanitler ise bunun tam tersine, gerilme rejiminin etkisiyle meydana geldiğini ifade etmişlerdir.

Okay (2000), Geç Triyas deformasyon ve metamorfizma (Kimmerid Orojenezi) kuşağı Türkiye’nin kuzeyinde doğu-batı uzanımlı olarak 1100 km’lik alanda görülmektedir. Kimmerid Orojenezine Erken-Orta Triyas okyanusal litosferi ile Avrasya Kıtası’nın güney kenarının çarpışması ve kısmi bindirmesinin neden olduğunu ileri sürmüştür. Bu okyanus kabuğunun üst kısmı 120.000 km2’lik alanı kaplayan kalın Alt-Orta Triyas yaşlı metabazik – mermer – fillat kompleksinden oluşan Nilüfer birimidir. Nilüfer birimindeki mafik kayaçların hacmi 2x105 km3

olarak tahmin edilmiştir. Mafik, yarı pelajik kireçtaşları ve şeyl ardalanması gösterip sürekli levha içi jeokimyasal özellikler göstermektedir. Nilüfer birimi yüksek basınç yeşilşist metamorfizmasına maruz kalıp ayrıca platonun dağılması sırasında oluşan Geç Triyas izotopik yaşlı mavişist ve eklojitlerin tektonik dilimlerini de içermektedir. Kısa süren orojenez (≤150Ma; Noriyen- Hettanjiyen) Kimmerid Orojenezi’nde oluşan okyanusal plato için önemli bir kanıttır. Nilüfer platosunun çarpışması aktif kenarda güçlü bir kaldırma ve basınç deformasyonuna neden olmuştur. Laurasia’nın granitik temelinden beslenen geniş ve kalın klastik kenar Kuzeybatı Türkiye’de kalın Üst Triyas arkozik kumtaşları ile temsil edilmektedir.

Dayal ve Özgenç (2000), Yenice yöresinde skarn oluşturan plütonik ve volkanik kayaçların radyometrik yaş analizlerini yapmışlardır. Bu çalışmayla magmatik kayaçlarda yapılan K – Ar yaş tayinleri plütonik kayaçlar için; 21±0,9 my tüm kayaç ve 26±2,1 my biyotit yaşı, volkanik kayaçlar için; 26,2±1,03 my tüm kayaç yaşı bulmuşlardır. Bu sonuçlarla bölgedeki magmatik işlevlerin Geç Oligosen – Erken Miyosen aralığında gerçekleştiğini ileri sürmüşlerdir.

(18)

Genç (2002), Biga yarımadasında geniş bir alanda yüzlek veren Karakaya karmaşığının Nilüfer biriminin metabazit – metatüf, metapelit - mermer topluluklarından oluştuğunu, birimin Erken Triyas’ta oluştuğunu ve Geç Triyas’ta da metamorfizma geçirdiğini ileri sürmüştür. Ayrıca Nilüfer birimi içindeki bazalt lavlarının orojenik karakterli olmadıklarını tam tersine okyanus adası bazaltı (OIB), levha içi alkali ve toleyitik bazaltlar (WPA, WPT) özelliği sergilediklerini ortaya koymuştur. Jeokimyasal çalışmalarla Nilüfer biriminin seamount (okyanus dağı) ve okyanusal plato ortamlarının ikisini de kapsadığını belirlemiştir.

Öngen ve ark. (2002a), Çan güneyinde yer alan volkanik istifi ayırtlamışlardır. Buna göre Çan güneyinde temelde Miyosen yaşlı andezitler, Üst Miyosen yaşlı riyolitler ve en üstte Pliyosen yaşlı alkali olivin bazaltlar yer almaktadır.

Öngen ve ark. (2002b), Yenice güneyindeki Oligosen yaşlı Namazgâh plütonu ve fasiyeslerini ayırtlamışlardır. Namazgâh stoğu öncelikle kuvarsmonzonit bileşiminde olup, yer yer monzodiyorit ve piroksenmonzonit fasiyeslerinde görülmektedir. Namazgâh güneyinde yer alan alkali kayaçlar ise Namazgâh plutonunu kesin bir dokanakla kesmektedir. Bu alkali granitin tekdüze kimyası, granofir dokusu ve mineral bileşimi magmanın oldukça sıvı halde yerleşme derinliğine ulaştığını göstermektedir.

Yıkılmaz ve ark. (2001–2002), Kuzeybatı Anadolu’da Biga Kasabası’nın batısında, pelajik kireçtaşı, kalsitürbidit, moloz akıntısı, grovak, bazalt ve çok sayıda iri kireçtaşı bloklarından oluşan Ballıkaya formasyonu bulunmaktadır. Bu birim üzerine belirgin bir uyumsuzlukla Orta Eosen yaşlı Soğucak kireçtaşı gelmektedir. Ballıkaya formasyonunun yaşı ve çökelme ortamı, Kuzey Anadolu’da Paleosen’de tektonik açıdan aktif, derin denizel bir ortamın var olduğunu ve bu bölgede Alpin deformasyonunun Geç Paleosen-Erken Eosen zaman aralığında meydana geldiğini göstermektedir.

Öngen ve Aysal (2004), Sferulitlerin kristalizasyon kinetiğini inceledikleri çalışmada Biga Işıkeli dolayında perlitik akıntılar içinde gözlenen aksiyolitik ve sferülitik oluşumlarının ani soğuma olayına bağlı olduğunu belirtmişlerdir.

Roberstson ve ark. (2004), Batı Türkiye’deki Geç Paleozoyik Erken Mesozoyik dönemde etkili olan orojenik hareketleri çeşitli modellerle test etmişlerdir. Bunun için üç farklı modeli tartışmışlardır. 1. modelde; Paleozoyik okyanusunun güneye doğru yittiği ve daha sonra Triyasik Neotetis’in riftleşerek Gondvana’dan ayrıldığını ve Geç Triyas döneminde çarpışmayla kapandığını, 2. modelde; Paleozoyik Tetis aktif Avrasyan kenar ve pasif Gondvana kenarla birlikte kuzeye doğru dalmıştır, 3. Modelde ise; Paleozoyik okyanusu geniş marjinal basenle birlikte kuzeye doğru dalmıştır.

(19)

Aydın (2010), Kestanbol plütonu (Ezine-Çanakkale) kuzeybatısındaki skarn zonunda inclemeler yapmış olup sahada, Prekambriyen(?)-Kambriyen Pliyokuvaterner zaman aralığında oluşmuş mağmatik, metamorfik ve sedimanter kayaçlar yüzeylediğini belirtmiştir. Araştımacıya göre yörede Kestanbol plütonunun sokulumu Bozalan formasyonuna ait kireçtaşlarını, Hallaçlar volkanitlerini ve Denizgören ofiyolitine ait birimleri yoğun alterasyona uğratmıştır. Aladağ’ın kuzeyinde Bozalan formasyonuna ait kireçtaşları, Denizgören ofiyolitleri ve Kestanbol plütonu kontağında skarn tipi cevherleşme gerçekleşmiştir. Hallaçlar volkanitlerinde, Kestanbol plütonu kontağına yakın yerlerde yoğun killeşme gözlenmektedir. Kestanbol plütonu içerisindeki kırık ve çatlaklarda yer yer malahit dolguları gözlenmiştir. Aladağ kuzeyindeki skarn zonunda granat, tremolit, epidot, manyetit, hematit, kalkopirit, sfalerit, galenit, seruzit, kovellin, dijenit, malahit ve pirit parajenezinin olduğunu belirtmiştir.

Arık ve Aydın (2011a), Kestanbol plütonunun ait kayaçların karbonatlı kayaçlardan oluşan Bozalan formasyonu ve Denizgören ofiyolitlerine sokulum sonucu skarn oluşumlarının gerçekleştiğini ve bu zonda Ca-silikat mineralleri ile magnetit, kalkopirit, galenit, sfalerit, pirit gibi metalik minerallerin geliştiğini belirtmişlerdir.

Arık ve Aydın (2011b), Aladağ Fe-Pb-Zn-Cu Skarn Yatağının (Ezine-Çanakkale) Jeolojik Ve Jeokimyasal Özellikleri başlıklı çalışmalarında Geç Oligosen-Erken Miyosen yaşlı ve başlıca kuvars-monzonit, monzonit, monzonit porfir, siyenit porfir ve kuvars siyenit porfirlerden oluşan Kestanbol plütonu ile Bozalan formasyonuna ait karbonatlı kayaçlar ve Denizgören ofiyolitlerinin dokanağında kontakt metazomatik bir zon ve skarn tip mineralizasyonun geliştiğini belirmişlerdir. Skarn zonu endoskarn ve ekzoskarn zonu olarak iki ayrılmış olup endoskarn zonunda kırmızı-kahverengi granat (andradit) ve epidot ile birlikte galenit, sfalerit ve kalkopiritler, eksoskarn zonunda ise yeşil garanat (grossular), proksen (ojit, diyopsit), amfibol (aktinolit-tremolit) epidot grubu (epidot, zoisit, klinozoisit) gibi Ca-silikat mineralleri ile birlikte magnetit, hematit, az miktarda kalkopirit ve pirit oluşumları bulunmaktadır. Endoskarn zonu Pb-Zn-Cu bakımından zengin olup SiO2, Al2O3, Fe2O3, Cu, Pb ve Zn miktarları sırasıyla % 41.77, 4.28, 15.93, 3.53, 4.5 ve 4.83’tür. Aynı örneklerdeki 34 ppm Ag ve 23 ppb Au dikkati çekmektedir. Eksoskarn zonunda Fe2O3 miktarı % 66.75 iken SiO2, Al2O3, MgO, CaO miktarları sırasıyla % 14.85, 1.37, 4.34 ve 8.63’tür. Eksoskarn zonunda Cu, Pb, Zn ve Ag ise sırasıyla 112, 162, 213 ve 0.4 ppm’dir. Skarn zonu örneklerinde sokulum kayacından itibaren dış zonlara doğru Ca ve Mg miktarlarında belirgin bir artış vardır.

(20)

4. ARAġTIRMA BULGULARI VE TARTIġMA

4.1. Genel Jeoloji

4.1.1. Stratigrafi

Biga Yarımadası’nda Tersiyer öncesi kayaçlar, birbiriyle tektonik ilişkili, KD-GB konumda uzanan tektonik zonlar içerisinde yüzeylenmektedir. Farklı istiflerden oluşan bu zonlar doğudan-batıya doğru İzmir-Ankara Zonu, Sakarya Zonu, Çetmi Melanjı ve Ezine Zonlarından oluşur (Duru ve ark. 2004).

Biga Yarımadası’nda stratigrafik temeli Sakarya kıtasına ait birimler oluşturmaktadır. İnceleme alanında Sakarya Zonu kayaçları olarak isimlendirilen bu birimlerden olan Karakaya kompleksi temeli oluşturmaktadır (Okay, 1990).

Karakaya Kompleksi benzer yaşta fakat değişik havza koşulları ve tektonik ortamlarda çökelmiş birimlerden oluşmaktadır. Karakaya kompleksinin en alt tektonik birliğini ağırlıklı olarak metabazit, metatüf, şist ve mermerlerden oluşan Nilüfer birimi oluşturmaktadır. Bu birimin üzerine tektonik dokanakla Karakaya Kompleksi içerisinde en yaygın bulunan arkozik çakıltaşı, kumtaşı, yer yer çört mercekli ve gri-yeşil renkli şeyllerden oluşan Hodul birimi gelmektedir. Tektonizmaya bağlı olarak Nilüfer birimi Yeşilşist fasiyesinde metamorfizma geçirmiş, metamorfizma derecesi yeşilşist fasiyesinin üst zonlarına yani granat zonuna kadar çıkmaktadır.

Karakaya Kompleksine ait birimlerini bölgede Oligosen – Miyosen dönemlerinde etkin olan genel karakteri kalkalkalen magmatizmaya bağlı olarak Oligosen yaşlı Karadoru granitoyidi ve Sarıçayır graniti kesmektedir. Karadoru granitoyidi kenar fasiyesi görünümdedir. Karadoru granitoyidi ile Karakaya kompleksine ait Nilüfer ve Hodul birimleri arasında kontak metamorfizma ve skarn zonları gelişmiştir. Kontak metamorfizmanın albit – epidot hornfels ve hornblend hornfels fasiyesine kadar ilerlediği görülmektedir. Skarn zonunun ise tipik granat – epidot skarn türünde geliştiği görülür. Karadoru granitoyidinin son evresinde granofirik dokulu ve aplitik görünümlü bir granit olan Sarıçayır graniti yerleşmiştir.

Bu birimlerin üzerine Oligosen ve Alt-Orta Miyosen volkanizmasına bağlı olarak, Karadoru granitoyidi ve Sarıçayır granitlerinin yüzeye kadar ulaşmış volkanik eşlenikleri olan Oligosen yaşlı andezitik piroklastikler ve andezit lavlarının egemen olduğu Çan volkanitleri uyumsuzlukla gelmektedir (Şekil 4.1, EK-1, EK-2).

(21)
(22)

4.1.1.1. Karakaya kompleksi (Trk)

Karakaya kompleksi başlıca dört ana birimden oluşmaktadır. Kompleksin en altında yer yer serpantinit blokları içeren ve kuvars damarları ile kesilen metabazik lav/tüf, granatlı fillit, şist, mermer ve kalkşistler yer almaktadır (Nilüfer birimi). Bu birim üzerine tektonik dokanakla arkozik çakıltaşı, kumtaşı ve şeyller ile bunların içinde bulunan çeşitli boyda ve yaşta kireçtaşı, diyabaz, spilit çört ve radyolarit blokları (Hodul birimi) gelmektedir. İstifin üst kesimlerinde yer yer çört mercekli, kahve-boz renkli grovaklar (Orhanlar grovakı) ve en üstte kahve renkli spilitik bazalt, aglomera ve tüfler (Çal birimi) bulunmaktadır. İlk kez Bingöl ve ark. (1973) tarafından Karakaya formasyonu olarak adlandırılmış, daha sonra ise Karakaya grubu ya da Karakaya kompleksi olarak tanımlanmıştır (Bingöl ve ark. 1973). Okay ve ark. (1990) Karakaya kompleksinin tek birimden ibaret olmadığını ve değişik zamanlarda meydana gelen birkaç farklı birimden oluştuğunu belirtmişlerdir. Yıkılmaz ve ark. (2002)’na göre Karakaya grubu Karakaya kompleksi olarak bilinen Geç Triyas yaşlı dalma-batma-eklenme kompleksi (subduction-accretion complex) kayalarından ve bunları uyumsuzlukla örten Jura-Kretase yaşlı bir istiften oluşmuştur.

Okay ve Göncüoğlu (2004) Karakaya kompleksini Alt Karakaya kompleksi ve Üst Karakaya kompleksi olarak ikiye ayırmıştır. Alt Karakaya kompleksi serpantinit blokları içeren ve kuvars damarları ile kesilen metabazik lav/tüf, granatlı fillit, şist, mermer ve kalkşistlerle temsil edilen Nilüfer birimi olarak tanımlanmıştır. Üst Karakaya kompleksi ise çeşitli boyda ve yaşta kireçtaşı, diyabaz, spilit çört ve radyolarit blokları içeren arkozik çakıltaşı, kumtaşı, şeyl, grovak ve volkanik kayaçlarla temsil edilen Hodul birimi, Orhanlar grovakı ve Çal birimlerinden oluşmaktadır. İnceleme alanında Karakaya kompleksi içerisinde ele alınan Nilüfer ve Hodul birimleri bulunmaktadır.

4.1.1.1.1. Nilüfer birimi (Trkn)

İnceleme alanının temelini ve Karakaya kompleksinin en alt yapısal dilimini oluşturan birim yaygın kayaç grubu olarak koyu yeşil renkli, belirgin yapraklanmalı ve ince taneli şistler (Şekil 4.2), bunun yanı sıra koyu gri, kurşun gri renkli fillat, serisit-kuvars-şist (Şekil 4.3) ve granat-şistler ile gri, siyahımsı gri renkli mermer - kalkşist blok ve mercekleriyle temsil edilmektedir. Bölgede daha önce çalışan araştırmacılar (Bingöl ve ark. 1973, Okay ve ark. 1990 Duru ve ark. 2004) tarafından değişik adlamalarına karşılık bu çalışmada gözlem ve bulgular temel alınarak Okay ve ark.

(23)

(1990) tarafından yapılan adlandırma esas alınmıştır. İnceleme alanında Karadoru ve Sarıçayır köyleri arasında Patlak Sırtı güneyi, Değirmen Tepe civarında izlenmektedir.

ġekil 4.2. Nilüfer birimine ait yapraklanmalı epidot skarn (Yer: Patlak sırtı güneyi)

ġekil 4.3. Nilüfer birimine ait yapraklanmalı kurşun gri renkli fillat, serizit-kuvars-şist

Nilüfer birimi yeşilşist fasiyesinde metamorfizma geçirmiş olup metamorfizma derecesi yeşilşist fasiyesinin ileri derecesini temsil eden granat zonuna kadar çıkmaktadır. Nilüfer birimi içerisindeki yeşil renkli şistlerden Nilüfer birimi ve Hodul birimi dokanak zonlarından alınan örneklerin genellikle deformasyondan yoğun bir şekilde etkilendikleri gözlenmiştir (Şekil 4.4).

(24)

ġekil 4.4. Sarıçayır-Karadoru köy yolu üzeri Nilüfer birimine ait epidot-kuvars damarı-şist ardalanmasında görülen deformasyon izleri.

Kuvars-şistler Karadoru köyü kuzeyinde değirmen tepe ve çevresi ile Çırgatlıgediktepe kuzeyinde geniş bir alanda yayılım sunar. Kristalize kireçtaşı ve kalkşist blok ve mercekleri ise ortaçağıl dere güneyinde ve Sarıçayır – Karadoru köy yolunun kuzeyinde izlenir (Şekil 4.5).

(25)

ġekil 4.5. Sarıçayır-Karadoru köy yolu üzeri Nilüfer birimine ait kristalize kireçtaşı blokları. Birimin aşırı kıvrımlı, kırıklı olması sebebiyle kalınlık ölçümü yapılamamıştır. Nilüfer biriminin kalınlığı kesin olarak bilinmemekle birlikte 1 – 7 km kadar olabileceği düşünülmektedir, bu kalınlaşmanın bir biri üzerine tektonik dilimlerle tekrarlanan bir istif şeklinde olduğu düşünülmektedir (Okay, 1990).

Nilüfer birimine ait kayaçlardan alınan örneklere petrografik incelemede epidot (% 30-50), plajiyoklas (% 10-20), kuvars (% 5-10), granat (% 20-30) ve opak mineral (% 5-10) parajenezi belirlenmiştir. Ayrıca sınırlı oranlarda amfibol ve biyotit bulunmaktadır. Kayaçların dokusu ağırlıklı olarak lepidoblastik, granolepidoblastik, porfiroblastik olup ender olarak da fibroblastik doku gelişimi gözlenmektedir (özellikle dış kontakt zonunda)(Şekil 4.6-4.7). Bu özelliklere göre kayaçlar fillat-şist, epidot-şist, granat-şist, ve kuvars-şist olarak adlandırılmıştır. Plajiyoklaslar çoğunlukla poligonal tane şekilli ve polisentetik ikizlidir (Şekil 4.8-4.9).

a b

ġekil 4.6. Nilüfer birimine ait granoblastik dokulu şistler (Q:Kuvars, Amp: Amfibol, Gra: Granat) a) +N, x2.5 b) //N, x2.5

Gra Q

Amp Ep

(26)

a b

ġekil 4.7. Nilüfer birimine ait çatlaklarda kalsit dolgulu epidot şist (Ep:Epidot, Kal: Kalsit, Op:Opak mineral) a) +N, x2.5 b) //N, x2.5

a b

ġekil 4.8. Nilüfer birimine granolepidoblastik dokulu epidotşişt (Pl:Plajiyoklas, Ep:Epidot, Q:Kuvars, Op:Opak mineral) a) +N, x2.5 b) //N, x2.5

ġekil 4.9. Granatla çevrilmiş, poligonal-polisentetik ikizli plajiyoklas fenokristalli granatşist

(Gra:Granat, Pl:Plajiyoklas) a) +N, x2.5 b) //N, x2.5

a b Pl Ep Op Q Pl Gra Op Ep Kal

(27)

Nilüfer birimi içerisindeki kristalize kireçtaşlarından alınan örneklerin petrografik incelemelerinde kalsit (% 80-90) ve dolomitten (% 10-20) oluştukları belirlenmiş olup dolomitik kireçtaşı olarak adlanmıştır (Şekil 4.10). Ayrıca bazı numunelerde çatlaklar boyunca opak mineraller gözlenmiştir (Şekil 4.11).

a b

ġekil 4.10. Çatlaklar boyunca dolomitleşme gösteren dolomitik kireçtaşı (Kal:Kalsit, Dl:Dolomit) a) +N, x2.5 b) //N, x2.5

a b

ġekil 4.11. Nilüfer birimine ait holokristalen, tanesel dokulu kristalize kireçtaşı ( Kal:Kalsit, Op: Opak mineral) a) +N, x2.5 b) //N, x2.5

Karadoru köyü doğusunda Nilüfer birimi içerisindeki bir mermer bloğu Karadoru granitoyidi kontak metamorfizma ve skarn zonu içerisinde kalmıştır. Yer yer rengi koyulaşan mermer bloğu yatay ve düşey kaplama ve dış cephe kaplama için kullanılmak üzere özel sektör tarafından işletilmektedir (Şekil 4.12; Şekil 4.13).

Op Kal

Kal Dl

(28)

ġekil 4.12. Özel sektör tarafından işletilen mermer ocağı.

ġekil 4.13. Mermer bloklarında görülen kurşun boyama seviyeleri.

Okay (1990), Nilüfer birimi içersinde fosil bulunamamış olmasına ve birimin tektonostratigrafik konumuna göre Triyas yaşlı olabileceğini ileri sürmüştür. Nilüfer biriminin kökeni için yay içi veya yay önü, olgun rift havzası, seamount ve okyanusal plato ortamları öne sürülmüştür. Tektonostratigrafik özellikleri ve jeokimya verilerinin birlikte değerlendirilmesi sonucu Nilüfer biriminin okyanusal bir birim olduğu, seamount ve okyanusal plato ortamlarının ikisini birden kapsadığı görülmüştür (Genç, 2002, Pickett ve Robertson, 2004).

(29)

4.1.1.1.2. Hodul birimi (Trkh)

Hodul Birimi sarımsı boz renkli arkozik çakıltaşı, kumtaşı, siyah renkli grovak ve açık yeşil renkli şeylerle temsil edilmektedir (Şekil 4.14). İçerisinde yeşil renkli spilitik bazalt, diyabaz ile rekristalize kireçtaşı çakıl ve blokları içerir. Genel karakteri bir türbiditik istif olan Hodul birimi üst seviyelerine doğru olistostromal bir görünüm kazanır (Okay, 1990). Okay ve Göncüoğlu (2004) birimi Üst Karakaya kompleksi içersinde Arkozik kumtaşı serisi olarak ayırmışlar, bu çalışmada adlama Okay ve ark. (1990) aynen alınmıştır.

Düşük derecede metamorfizmadan etkilenmiş birimler birincil dokularını tamamen ya da kısmen korumuşlardır. Oldukça yoğun bir deformasyondan etkilenmiştir. Yer yer çok kalın tabakalı ve masif, yer yer de ince – orta tabakalı bir görünüm sunmaktadır. İçerdiği spilitik bazaltlarda kayacın dokusu kısmen korunmuştur. Ayrıca Hodul birimi içerisinde çört blokları da gözlenmektedir (Şekil 4.15).

Hodul birimi içersindeki kireçtaşı bloklarının boyutları da değişkendir. Okay ve ark. (1990)’na göre kireçtaşlarının boyutlarının 1 – 40 cm büyüklüğündedir. Kireçtaşları rekristalize kireçtaşı karakterindedir. Sahadaki harita çalışmalarında Karadoru Köyü batısında ve güney batısında Pirenliburun ve Acur sırtı mevkilerindeki blokların oldukça büyük ve haritalanabilir ölçekte oldukları saptamıştır.

(30)

ġekil 4.15. Hodul biriminin hakim litolojisini oluşturan şeyl ve çört (Çö) blokları.

Hodul birimi Nilüfer birimi üzerine tektonik dokanakla gelmiştir. Düşük derecede metamorfizmadan etkilenmiştir. İnceleme alanında Körçeşme tepe kuzeyinde dar bir alanda yayılım sunmaktadır.

Hodul birimine ait olan sleytlerden alınan örnekler üzerinde petrografik incelemelerde aktinolit (% 30-40), biyotit (% 10-20) ve tremolit (% 30-40) parajenezi belirlenmiştir. Hipokristalin porfirik doku gösteren kayaç sleyt olarak adlandırılmıştır (Şekil 4.16-4.17).

a b

ġekil 4.16. Hodul birimine ait şeyllerde tremolit (Tre) ve Aktinolit (Ak) a) +N, x2.5 b) //N, x2.5 Çö

Ak

Tre Bi

(31)

a b

ġekil 4.17. Hodul birimine ait şeyllerde tremolit (Tre), aktinolit (Ak) ve biyotit (Bi) taneleri; a) +N, x2.5 b) //N, x2.5

4.1.1.2. Karadoru Granitoyidi (Tkg)

Karadoru granitoyidi beyazımsı bej renkli, orta tanelidir. Körçeşme tepede gözlenen mostrasında genellikle kenar zonunu karakterize eder. Bu mostrada granitoyit granit porfir görünümündedir (Şekil 4.18). İnceleme alanında granitoyidin asıl kütlesi aşınma yeterince ilerlemediği için görülmemektedir (Öngen, 1982).

ġekil 4.18. Sarıçayır-Karadoru köy yolu üzeri uzunburun sırtı boyunca Karadoru granitoyidi.

Adlama granitoyidin geniş bir kontak metamorfizma ve skarn zonu geliştirdiği Karadoru köyüne izafeten yapılmıştır. Bölgede Karadoru granitoyidi haricinde Nevruz – Çakıroba, Sofular, Soğucak, Yenice, Namazgâh, Kurtlar, Hıdırlar gibi pek çok irili ufaklı granit mostraları bulunmaktadır.

Tre

Ak Bi

(32)

İnceleme alanında Karadoru köyü kuzeyinde Körçeşme tepede dar bir alanda gözlenmektedir. Granitoyit çok dar bir alanda yüzeylenmesine rağmen yaklaşık 7 km2’lik bir alanda kontak metamorfizma ve skarn zonu geliştirmiştir.

Karadoru granitoyidi stratigrafik olarak daha yaşlı olan Karakaya kompleksine ait birimleri sıcak bir dokanakla kesmiş kontak metamorfizma ve skarn zonları geliştirmiştir. Sarıçayır graniti tarafından da sıcak bir dokanakla kesilmiştir. Kontak metamorfizma derecesi albit – epidot hornfels fasiyesinden hornblend hornfels fasiyesine kadar çıkmaktadır. Skarn zonları ise genellikle granatlı-epidotlu skarn, kuvars – epidot skarn ve diyopsit – granat skarn karakterindedir (Şekil 4.19).

ġekil 4.19. Sarıçayır-Karadoru köy yolu üzeri altere Karadoru granitoyidi(Kgr)-Nilüfer birimi(Nb) dokanağı.

Skarn zonları tipik olarak Karadoru köy merkezinde ve Karadoru – Sarıçayır köy yolunun kuzeyinde izlenmektedir. Karadoru granitoyidine bağlı skarn tipi epidot damarları ile kuvars damarları da izlenir (Şekil 4.20). Bu damarlar kalınlığı 1–5 cm arasında değişen küçük damarcık sistemlerinden oluşmaktadır.

Kenar fasiyesi el örnekleri kirli beyaz renkli olup mafik mineral olarak amfibol ve biyotit içermektedir. Oldukça çatlaklıdır ve çatlak düzlemleri boyunca epidot sıvamaları görülmektedir.

Karadoru granitoyidinden derlenen örneklerin petrografik incelemelerinde kuvars (% 30-50), plajioklas (% 30-50), alkali feldispat (%10-20) ve biyotit (%5-8) parajenezi belirlenmiştir. Holokristalen, tanesel dokulu olan kayaç granodiyorit olarak adlandırılmıştır (Şekil 4.21; Şekil 4.22 ).

Karadoru Köy yolu üzerinde Karadoru granitoyitinin içindeki feldispatlarda alterasyona bağlı olarak yoğun killeşmeler gözlenmektedir (Şekil 4.23).

Kgr

(33)

ġekil 4.20. Sarıçayır-Karadoru köy yolu üzeri kuvars damarlı (Q)- Karadoru granitoyidi(Kgr).

(a) (b)

ġekil 4.21. Karadoru granitoyidine ait holokristalen, yarı özşekilli tanesel dokulu granodiyorit (Q: Kuvars, Pl: Plajiyoklas, Bi: Biyotit), a) +N x2.5, b) //N x2.5

a b

ġekil 4.22. Karadoru granitoyidine ait holokristalen, yarı özşekilli tanesel dokulu granodiyorit (Q: Kuvars, Pl: plajiyoklas, Bi: Biyotit) a) +N x2.5, b) //N x2.5

Kgr Q Pl Q Bi Q Pl Bi

(34)

ġekil 4.23. Karadoru granitoyidinin alterasyonu sonucu oluşan killeşmeler (Yer: Karadoru Köy yolu üzeri).

Karadoru granitoyidi Güney Marmara Bölgesi’nde Oligosen – Miyosen döneminde etkin olan genel kalkalkalen karakterli magmatik faaliyetlerin bir ürünü olarak sokulum yapmıştır.

Granitoyidler Karakaya Kompleksine ait birimleri keserek yüzeylemektedir. Karadoru granitoyidi ile sokulum yaptığı Nilüfer ve Hodul birimleri arasında kontak metamorfizma ve skarn zonları gelişmiştir Karadoru granitoyidi kenar fasiyesi görünümdedir. Asıl granitoyit kütlesi aşınmanın yeterince gelişmemiş olmasından dolayı yaygın olarak yüzeylenmemiştirKontak metamorfizmanın albit – epidot hornfels ve hornblend hornfels fasiyesine kadar ilerlediği görülmektedir. Skarn zonunun ise tipik granat – epidot skarn türünde geliştiği görülür. Karadoru granitoyidinin son evresinde granofirik dokulu ve aplitik görünümlü bir granit olan Sarıçayır graniti yerleşmiştir (Aysal, 2005).

4.1.1.3. Sarıçayır Graniti (Tsg)

Sarıçayır graniti pembemsi renkli, ince – orta taneli alkali feldspatlı granit, ve aptilik granitlerle temsil edilmektedir (Şekil 4.24). Birim ilk kez Öngen ve ark. (2002b) tarafından iyi gözlendiği Sarıçayır Köyü civarındaki yüzeylemelerine izafeten adlandırılmış olup bu çalışmada da aynı adlama benimsenmiştir.

İnceleme alanında Sarıçayır – Karadoru köyleri arasındaki diğer mostralarda ise genellikle pembemsi renkli ve aplitik görünümlü olup hemen hemen hiç mafik mineral içermemektedir. Tane boyutu 0,1 – 3 mm arasında değişir. Çatlak ve eklem düzlemleri boyunca epidot sıvamaları gözlenmektedir (Şekil 4.25).

(35)

ġekil 4.24. İnce orta taneli, pembe renkli Sarıçayır granitine ait bir görünüm (Yer: Sarıçayır-Karadoru köy yolu üzeri).

ġekil 4.25. Sarıçayır-Karadoru köy yolu üzeri Sarıçayır graniti çatlaklarında epidot(Ep)-kuvars(Q) sıvamaları.

Sarıçayır granitine ait alınan örnekler üzerinde yapılan den petrografik incelemelerde bu kayaçların başlıca kuvars (% 15-30), plajioklas (% 5-30) ve ortoklas (% 30-60) minerallerinden oluştukları gözlenmiştir. Ayrıca sınırlı oranlarda biyotit ve amfibol bulunmaktadır. Kayaçların holokristalen, tanesel dokulu ve yer yer yarı özşekilli kristallerden oluştukları belirlenmiştir. Kayaçlar bu özelliklerine göre granit bileşiminde olup bazen alkali granit olarak adlandırılmıştır. (Şekil 4.26; Şekil 4.27). Plajiyoklaslar genellikle polisentetik ikizli, yer yer serisitleşmiş ve kuvars arasında gelişen, karmaşık görünümlü grafik doku gözlenmiştir.

(36)

a b

ġekil 4.26. Sarıçayır granitine ait holokristalen, porfirik dokulu alkali granit (Q: Kuvars, Pl: plajiyoklas, Or: Ortoklas, Amp: Amfibol), a) +N x2.5, b) //N x2.5

a b

ġekil 4.27. Sarıçayır granitine ait porfirik dokulu alkali granit (Q:Kuvars, Pl: plajiyoklas, Or: Ortoklas, Bi: Biyotit), a) +N x2.5, b) //N x2.5

İnceleme alanında Sarıçayır – Karadoru köy yolunun kuzeyinde ve Ortaçağıl Dere’de yayılım sunmaktadır. Sarıçayır graniti Karadoru granitoyidini sıcak bir dokanakla kesmiş ve stratigrafik olarak aynı yaş aralığında gelişmiş Çan volkanitleri tarafından kesilmiştir.

Bölgede Oligosen – Miyosen dönemlerinde etkin olan genel karakteri kalkalkalen magmatizmaya bağlı olarak Karakaya Kompleksine ait birimler Oligosen yaşlı Karadoru granitoyidi ve Sarıçayır graniti tarafından kesilmektedir. Karadoru granitoyidinin son evresinde granofirik dokulu ve aplitik görünümlü bir granit olan Sarıçayır graniti yerleşmiştir (Aysal, 2005).

Q Or Pl Amp Q Pl Or Bi

(37)

Sarıçayır granitine ait granitler hemen hemen hiç mafik mineral içermemektedir. Dolayısıyla bu granitler seramik üretiminde feldispat ve kuvars kaynağı olarak kullanılabilir özelktedir. İnceleme alanında Karadoru Köyü’nün doğusundaki yüzleklerinde seramik sanayinde kullanım amacıyla üretim yapılmaktadır (Şekil 4.28).

ġekil 4.28. Sarıçayır granitinden genel bir görünüm. 4.1.1.4. Çan volkanitleri (Tçv)

Çan volkanitleri bej, sarımsı bej ve pembe renkli andezit, dasit ve riyodasitik bileşimli lav, tüf ve aglomeralarla temsil edilmektedir (Şekil 4.29). İnceleme alanında Sarıçayır Köyü civarındaki Patlak Sırtı’nın doğusunda bu birime ait tüf ve aglomeralar gözlenmektedir. Birim ilk defa Ercan ve ark. (1995) tarafından iyi gözlendiği Çan ilçesine izafeten adlandırılmış olup bu çalışmada da bu adlama benimsenmiştir.

ġekil 4.29. Çan volkanitleri içerisinde alterasyona uğramış pembe renkli dasit blokları (Yer: Patlak Sırtı).

(38)

İnceleme alanında Çan volkanitleri genellikle piroklastik seviyelerden oluşmaktadır. Yer yer içersinde taze andezit blokları içeren birim genellikle beyaz bej ve krem renkli tüf ve aglomeralardan oluşmaktadır. Tüfler içersinde pomza parçaları bulunmaktadır. Alterasyonu sonucu kaolinit ve halloysit mineralleri gelişmiştir (Laçin, 2003). Tüflerin içinde yer yer yer yer demir bantlaşmaları gözlenmektedir (Şekil 4.30).

ġekil 4.30. Çan volkanitlerine ait tüf birimlerinde demir bantlaşmaları (Yer: Sarıçayır Köyü kuzeyi).

Çan volkanitlerine ait alınan örneklerden petrografik ve kimyasal analizler yapılmıştır. Patlak sırtından alınan örneklerin petrografik incelemelerinde kayaç içerisinde iri plajioklas fenokristalleri, altere amfibol ve biyotitlerin yanı sıra plajioklas mikrolitleri gözlenmiştir. Hipokristalen profirik doku gözlenen kayaçlar mineral oranlarında göre andezitik tüf olarak adlandırılmıştır (Şekil 4.31).

a b

ġekil 4.31. Çan volkanitlerine ait porfirik dokulu andezitik tüf (Pl: plajiyoklas, Amp: Amfibol), a) +N x2.5, b) // N x2.5

Pl Amp

(39)

Yine Sarıçayır kuzeyinden alınan bir numunede özşekilli çubuksu plajioklas ve amfibol fenokristallerinin plajioklas mikrolitlerinden oluşan hamur içinde porfirik olarak dağıldığı belirlenmiştir. Kayaç andezitik tüf olarak adlandırılmıştır (Şekil 4.32).

a b

ġekil 4.32. Çan volkanitlerine ait porfirik dokulu andezitik tüf (Pl: plajiyoklas, Amp: Amfibol), a) +N x2.5, b) //N x2.5

Çan volkanitleri Karadoru granitoyidi ve Sarıçayır granitinin üzerinde yayılım göstermektedir. Biga Yarımadası’ndaki Oligosen ve Alt-Orta Miyosen volkanitleri, Geç Kretase’de gelişen ve Pontidler’le Anatolidler arasında kuzeye doğru olan dalma-batmayı izleyen Eosen’de gerçekleşen çarpışmadan sonra kabuk kalınlaşması sonucu meydana gelen kalkalkalen hibrid ve kabuk kökenli kıta içi volkanitlerdir (Ercan ve ark. 1995). Biga yarımadasında gözlenen Alt-Orta Miyosen volkanizması, dasit, riyodasit, andezit, latit ve trakiandezit türde lav, tüf ve kül yığışımları şeklindedir. Lav akıntıları, volkanik domlar, volkan çivileri, ignimbirit ve laharlar Alt-Orta Miyosen yaşlı olup yapılan radyometrik yaş tayinleri ile 22.3-13.6 my arasında yaşlar ölçülmüştür (Ercan ve ark. 1994). Buna göre Çan volkanitleri Oligosen döneminde meydana gelmiştir.

Volkanitler Karadoru granitoyidi ve Sarıçayır granitine kimyasal olarak benzemektedir. Dolayısıyla Çan vokanitlerinin adı geçen magmatik kayaçlarla eş zamanlı olarak yüzeye kadar ulaşan volkanik eşlenikleri oldukları düşünülmektedir.

Çan volkanikleri Güney Marmara’da yaygın olarak yüzeyleyen Eosen-Oligosen yaşlı volkanik kayaçlarla deneştirilebilir özelliktedir.

Pl

(40)

4.1.2. Yapısal Jeoloji

İnceleme alanında sadece Nilüfer Birimi ve Hodul birimi olarak adlanan iki birimi gözlenen Karakaya kompleksi aslında ilksel ilişkileri kaybolmuş değişik yaşta ve litojik özelliklerde serpantinit, kuvarsit, kireçtaşı blokları ve bunları bağlayan arkozik çamurtaşı, fillit ve şeylerle temsil edilmektedir. Karmaşığın Eosen öncesinde oluşan ve gelişmlerini tamamlayan bu farklı özellikteki birimlerinin büyük olasılıkla Üst Kretase-Paleosen dönemde sıkışmalı rejim ile bindirme ve ters faylarla birbirinin üzerine itildiği düşünülmektedir. Oligo-Miyosen dönemde gerilim rejimde bölgesel yükselmeye bağlı olarak gelişen eğim atımlı normal faylar ve Neo-tektonik dönemde gelişen doğrultu atımlı faylar Biga Yarımadası’nın önemli tektonik yapılarını oluşturmaktadır (Dönmez ve ark. 2005). Dolayısıyla inceleme alanındaki birimlerin son şeklini alması Neo-tektonik dönemle ilişkilendirilebilmektedir. Neo-Neo-tektonik dönemde yörede meydana gelen sıkışmalı hareketler sonucunda kıvrımlar ve kırıklı yapılar meydana gelmiştir.

4.1.2.1. Kıvrımlar

İnceleme alanında çok belirgin kıvrımlı yapılara rastlanmamıştır. Ancak Karakaya kompleksinin Nilüfer birimine ait metamorfik kayaçlarda yoğun tektonizma nedeniyle birincil kıvrım eksenleri kaybolmuştur. Mevcut konumları göz önüne alındığında blokların kendi içlerinde farklı yönlerde kıvrımlar içerdikleri görülmektedir (Şekil 4.33). Benzer şekilde Karakaya kompleksine ait diğer tektonik birliklerde de belirgin kıvrım eksenleri tespit edilememiştir.

ġekil 4.33. Nilüfer birimi içerisindeki blokların kendi içinde farklı yönlerde kıvrımlı görünümü (Yer: Karadoru Köyü kuzeyi).

(41)

4.1.2.2. Faylar

Biga Yarımadası’nda Tersiyer öncesi kayaçlar, birbiriyle tektonik ilişkili ve KD-GB konumda uzanan tektonik kuşaklar içerisinde yüzeylemektedir. Bu tektonik zonlar doğudan-batıya doğru İzmir-Ankara Zonu, Sakarya Zonu, Çetmi Melanjı ve Ezine Zonlarından oluşmaktadır. Eosen öncesi döneminde bir araya gelen bu tektonik zonlar içerisinde Alpin öncesi, Erken Alpin, Kretase-Paleosen, Neo-Tektonik dönemlere ait tektonik yapılar izlenebilmektedir (Duru ve ark. 2005) (Şekil 4.34).

Sıkışma hareketlerine bağlı olarak çok sayıda ters fay meydana gelmşitir. Karakaya kompleksinin iki biriminden biri olan Hodul birimi Nilüfer biriminin üzerine bindirme ile yerleşmiştir.

ġekil 4.34. Biga yarımadası tektonik zonları (Duru ve ark., 2005). 4.1.2.3. Uyumsuzluklar ve sıcak dokanaklar

İnceleme alanında yüzeyleyen Çan volkanikleri diğer birimleri kesmiş ve yer yer örtü şeklinde yerleşmiştir. Volkan bacalarının gözlenemediği bölgelerde birim diğer birimleirn üzerinde uyumsuz olarak gözlenmektedir.

Karadoru granitoyidi ve Sarıçayır graniti ise Nilüfer ve Hodul birimleri ile olan sınırlarında kontakt metamorfizma oluşturan sıcak dokanaklar oluşturmuşlardır. Yan kayaçlarının karbonatlı kaya olması durumunda ise skarn oluşumları meydana gelmiştir. Sarıçayır graniti Karadoru granitoyidini de kesen granit aplittir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çan Sıcak Su Kaynağı ve çevresinde gözlenen jeolojik birimler alttan üste; Orta-Geç Eosen yaşlı Şahinli Formasyonu, Geç Oligosen-Erken Miyosen yaşlı

Yapay zeka ve bunun bir dalı olarak görülen makine öğrenimi son yıllarda giderek popülaritesini artırmış ve bu alanda yapılan çalışmalar bütün

[r]

1944- 49 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Almanca bölümünde görev a la n , Türk kültürünü çok iyi tanıyıp özümseyen. Anhegger,

Eski milletvekillermin yargılanmasını ‘insanlık ayıbı’, Türkiye’deki rejimi ‘baskı rejimi, askeri rejim’ olarak niteleyen Kemal, DGM’yi de ‘İstiklal

TANAP is Turkish pace of a project aiming to bring national gas from Shah Deniz gas field, the largest natural gas field in Azerbaijan’s Caspian Sea, to Europe through Georgia

Kistik fibrozu olmayan hastalar›n alt solunum yollar›ndan izole edilen kökenler Marmara Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi’nden; kistik fibro- zu olan hastalardan izole

Bu hesaplamalarda orijinal ve yeni kesici tamburlara 180° ve 90° kesme sektöründe etkiyen sadece yatay reaksiyon kuvvetleri ve torktaki değişimlere karşılık gelen