• Sonuç bulunamadı

Neolitik ve Kalkolitik Çağ'da Konya ovasındaki yerleşim yerlerinin özellikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Neolitik ve Kalkolitik Çağ'da Konya ovasındaki yerleşim yerlerinin özellikleri"

Copied!
91
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

NEOLİTİK VE KALKOLİTİK ÇAĞ'DA KONYA

OVASINDAKİ YERLEŞİM YERLERİNİN ÖZELLİKLERİ

Mehmet MERTEK

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

PROF.DR. ÖZDEMİR KOÇAK

(2)

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

NEOLİTİK VE KALKOLİTİK ÇAĞ'DA KONYA

OVASINDAKİ YERLEŞİM YERLERİNİN ÖZELLİKLERİ

Mehmet MERTEK

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

PROF.DR. ÖZDEMİR KOÇAK

(3)

i T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Mehmet Mertek

Numarası 144202011010 Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih / Eskiçağ

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

(4)

ii T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Mehmet Mertek Numarası 144202011010 Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih / Eskiçağ

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Özdemir Koçak

Tezin Adı Neolitik ve Kalkolitik Çağ’da Konya Ovasındaki Yerleşim Yerlerinin Özellikleri

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Neolitik ve Kalkolitik Çağ’da Konya Ovasındaki Yerleşim Yerlerinin Özellikleri başlıklı bu çalışma 23/02/ 2018 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

(5)

iii

ÖNSÖZ

Bu tez çalışmasında Neolitik ve Kalkolitik Çağ'da Konya Ovasındaki Yerleşim Yerlerinin özelliklerini inceledik. Bu çalışma kapsamında Konya Ovası sınırları içerisinde Neolitik dönem ve Kalkolitik dönem de iskan olmuş önemli yerleşimlerin özelliklerinden bahsederek bu yerleşimlerini birbirlerine etkilerini inceledik.

Öncelikle tez konusunu seçerken isteklerimi göz önünde bulundurup bana yardımcı olan tez danışmanım Prof. Dr. Özdemir KOÇAK ve Anabilim dalı başkanı Prof.Dr. Hasan BAHAR hocama teşekkürlerimi sunarım. Tüm eğitim hayatım boyunca benden maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen her zaman yanımda olan sevgili aileme ve tez çalışmamda bana yol gösteren Arkeolog babam Kazım MERTEK’e, kaynak aramak için yardım talebinde bulunduğum Konya Arkeoloji Müzesinden Arkeolog Enver AKGÜN’e, çalışmamda bana Konya Ovası ile ilgili bilgi ve kaynak sağlayarak beni yönlendiren Necmettin Erbakan Üniversitesi Coğrafya bölümünden Yrd.Doç.Dr.Recep BOZYİĞİT’e, Tez çalışmamda bahsedeceğim yerlerin harita, fotoğraf ve çizimlerinde kaynak olarak kullanmam için bana izin veren Konya Koruma Bölge Kurulu Müdürü Muammer KOYUNCU beye ve bana her türlü konuda yardımcı olan Koruma Kurulundan Cemil TÜTÜNCÜ beye şükranlarımı sunarım.

Mehmet MERTEK Konya-2018

(6)

iv T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZET

Anadolu da Neolitik dönemden başlayıp düzenli bir yerleşim olmuştur. Bu yerleşimler genelde su kenarlarının olduğu ve verimli toprakların olduğu ovalarda olmuştur. Dönemin önemli yerleşim yerlerinden olan Konya Ovası’ndaki Neolitik ve Kalkolitik dönem yerleşmelerinin özellikleri incelenmiş ve birbirleriyle olan bağlantıları anlatılmıştır. Tezin konusu “ Neolitik ve Kalkolitik Çağ’da Konya Ovası’ndaki Yerleşim Yerlerinin Özellikleri “ olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda yapılan çalışmalar sonucunda Konya Ovası’ndaki yerleşmeler ve birbirlerine etkileri incelenmiştir. Çatalhöyük neolitik yerleşmesi o dönemin en büyük yerleşmesi olduğu için burası merkez olarak alınmıştır. Çevresindeki höyüklerden 4 tanesi ayrıntılı olarak incelenmiş ve birbirleriyle olan ilişkileri ortaya çıkarılmıştır.

Bu tez çalışması üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Konya Ovası’nın coğrafi konumu, iklimi, bitki örtüsü ve dağları detaylı olarak incelenmiştir. Yazının İkinci bölümünde Neolitik çağ ve Kalkolitik çağ tanımı yapılmış ve bu dönemdeki yerleşmelerin genel özelliklerinden bahsedilmiştir. Üçüncü ve son bölümde ise seçmiş olduğumuz 4 höyük detaylı olarak incelenip karşılaştırılarak birbirleriyle bağlantılarından bahsedilmiştir. Ayrıca höyüklerin genel fotoğrafları, haritaları, çizimleri ve elde edilen seramik buluntular da ek olarak sunulmuştur. Bu çalışma sonucunda Konya Ovası’ndaki yerleşim yerlerinin birbirinden bağımsız olmadıklarını ve benzer özellikleri olduklarını, Neolitik Çağ’dan Kalkolitik Çağ sonuna kadar olan süreçte gelişimi detaylı olarak değerlendirilmiştir. Yerli ve yabancı kaynak taraması yapılarak, çalışmanın konusu detaylı olarak anlatılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonunda Konya Ovası’ndaki Neolitik ve Kalkolitik Çağ yerleşmeleriyle ilgili önemli ve detaylı bilgiler ortaya çıkmıştır.

Anahtar kelimeler: Konya Ovası, Neolitik, Kalkolitik

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Mehmet Mertek Numarası 144202011010 Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih / Eskiçağ

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Özdemir Koçak

(7)

v T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

SUMMARY

Anatolia has been a regular settlement since the Neolithic period. These settlements are often on the ovals where there are water sides and fertile lands. The characteristics of Neolithic and Chalcolithic settlements in the Konya, which is one of the most important settlements of the period, are examined and their connections to each other are explained. The subject of the thesis was determined as "Characteristics of settlements in the Konya Plain in the Neolithic and Chalcolithic Age". As a result of the studies carried out in this context, settlements in Konya Plain and their interrelationships were examined. Since the Neolithic settlement was the largest settlement of that period, it was taken as the center. Four of the surrounding mounds were examined in detail and revealed their relationship to each other.

This thesis consists of three parts. In the first part, the geographical position, climate, vegetation and mountains of Konya have been examined in detail. In the second part, Neolithic and Chalcolithic era definitions were made and general features of settlements during this period are mentioned. In the third and last section, the four mounds that we have selected have been examined in detail and compared to each other and their connections have been mentioned. In addition, general photographs, maps, drawings and obtained ceramic finds of the mounds are additionally presented. As a result of this study, the development of the settlements in the Konya Plain from the Neolithic to the end of the Chalcolithic Age was evaluated in detail, not being independent of each other and having similar characteristics. Domestic and foreign sources were searched and the subject of the work was tried to be explained in detail. At the end of this thesis, important and detailed information about the Neolithic and Chalcolithic settlements in the Konya Plain were revealed.

Key words: Konya Plain, Neolithic, Chalcolithic

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Mehmet Mertek Numarası 144202011010 Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/ Eskiçağ

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Özdemir Koçak

(8)

vi KISALTMALAR Bk : Bakınız ℃ : Derece Cm : Santimetre C14 : Karbon 14 İTÇ : İlk Tunç Çağı km : Kilometre m : Metre mm : Milimetre M.Ö : Milattan Önce vb : Ve benzeri

TAD : Türk Arkeoloji Dergisi

(9)

vii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ... iii KISALTMALAR ... vi İÇİNDEKİLER ... vii GİRİŞ ... 1

I. KONYA OVASI’NIN FİZİKİ COĞRAFYASI ... 4

2.1.İklimi ... 4

2.2. Akarsuları ve Gölleri ... 5

2.3. Bitki Örtüsü ... 6

2.4. Dağları ... 7

2.5. Konya Ovası ve Platoları ... 8

II.KONYA OVASI’NDAKİ BAŞLICA YERLEŞMELER ... 10

2.1. Avrathanı Höyük ... 10

2.2. Seyithan Höyük ... 10

2.3. Türkmenkara Höyük ... 11

2.4. Karhane (Kerhane) Höyük ... 12

3.5. Diğer Yerleşimler ... 13

III. NEOLİTİK VE KALKOLİTİK ÇAĞ’DA KONYA OVASI ... 17

3.1.Neolitik Çağ’da Konya Ovası Yerleşmeleri... 17

3.1.1. Neolitik Çağ Tanımı ... 17

3.1.2. Yerleşim Özellikleri ... 19

3.1.3. Kültür Özellikleri ... 25

3.2. Kalkolitik Çağ’da Konya Ovası Yerleşmeleri ... 40

3.2.1. Kalkolitik Çağ Tanımı ... 40

3.2.2. Yerleşim Özellikleri ... 41 3.2.3. Kültür Özellikleri ... 46 SONUÇ ... 55 KAYNAKÇA ... 56 WEB KAYNAKÇA ... 62 7. FOTOĞRAFLAR VE HARİTALAR ... 64

(10)

1

GİRİŞ

Genel anlamda Anadolu’da yerleşik iskanın kökenlerinin Neolitik Çağa kadar gittiği bilinmektedir. Bu dönemde çoğunlukla su kaynakları çevresinde gelişen ova yerleşmeleri önceleri zirai üretimle kendini gösterirken zaman içerisinde obsidyen ticareti başta olmak üzere ticaretle de gelişmişlerdir. Bu gelişme için uygun bir doğal ortam gereklidir. Konya Ovası, buraya gelen yerleşimcilere bu imkanı birçok yönden sunmaktadır. Verimli su kaynakları, doğal yollar, maden kaynaklarına yakınlık gibi hususlar bu konuda ön plandadır. Konya Ovasının avantajları, burada yoğun bir erken iskanı ortaya çıkarmıştır.

Nitekim bu havza ve çevresinde 100’leri aşan höyük bu durumun destekleyicisidir. Bölgedeki höyüklerden Çumra ilçesi, Küçükköy sınırları içerisinde yer alan Çatalhöyük’te ve Hayıroğlu köyü sınırları içerisinde Boncuklu Höyük’te sistemli kazılar yapılmaktadır. Diğer höyükler ise sadece surveyler yapılarak incelenmiştir. Yüzey araştırması ile tespit edilen höyüklerde kazısı yapılan höyükler kadar önemli ve onlarla benzer özellikler taşıdığı bulunan çanak çömleklerle kesinleşmiştir. Konya Ovasındaki bu höyükler Akeramik Neolitik safhadan başlayarak, Neolitik, Kalkolitik, Erken, Orta ve Geç Tunç ve Demir çağı olmak üzere kesintisiz yerleşim olduğu birçok höyükte tespit edilmiştir.

Konya Ovasındaki Neolitik ve Kalkolitik yerleşim bulunan höyükler bu çalışma içerisinde incelenmiştir. Doğal olarak Anadolu’nun ve Yakındoğu’nun en önemli iskanlarından olan Çatalhöyük merkez olarak alınmış ve çevresindeki Neolitik ve Kalkolitik höyüklerden 5 adet höyük (Kerhane Höyük, Seyithan Höyük, Türkmenkara Höyük, Avrathanı Höyük) ayrıntılı olarak incelenmiştir. Konya Ovası’nda bulunan diğer yerleşmelerden de kısaca bahsedilmiştir. Bu çevredeki höyüklerin genelinde survey yapıldığı için elde edilen bilgilerimiz kısıtlı olmakla beraber daha çok yorumlama üzerine dayalı olacaktır. Konumuz Konya Ovası olduğu için bu ovanın merkezi sayılabilecek olan bir havza esas alınmış ve Karaman, Aksaray çevresindeki iskanlar burada verilmemiştir. Karaman bölgesinden sadece Can Hasan yerleşimi konumuzun içine dahil edilmiştir. Can Hasan’ın hem Neolitik hem de Kalkolitik dönem özelliklerini yansıtması, Çatalhöyük ve diğer yerleşim yerleri ile benzerliklerinin bulunması çalışmamızda bahsetmemizde etkili olmuştur.

(11)

2

Kalkolitik Çağ yerleşimi açısından önemli özellikleri yansıtan Can Hasan’ın Konya Ovası’ndaki önemi ve oynadığı rol de çalışmamız içerisinde anlatılmıştır.

TAY (Türkiye Arkeolojik Yerleşimleri) sisteminde Konya Ovası sınırları içerisinde tespit edilmiş bazı höyükleri tablo şeklinde aşağıda verilmiştir.

HÖYÜKLER KONUM

OKÇU ÇUMRA/ OKÇU KÖYÜ

AVRATHANI ÇUMRA/ KÜÇÜKKÖY

SARIHASANTOLU ÇUMRA/ MERKEZ

SEYİDHAN ÇUMRA/

GÜVERCİNLİK

HALAÇ ÇUMRA/ KARKIN

KEPİRCE II ÇUMRA/ MERKEZ

BEYLERCE ÇUMRA / GÖKHÜYÜK

BOYALI TÜMEĞİ I-II ÇUMRA / ÜRÜNLÜ

ÇUMRA HÖYÜK C ÇUMRA / MERKEZ

EVREĞİ II SEYDİŞEHİR/ IRMAKLI

ERBABA BEYŞEHİR/ GÖLKAŞI

HOMA BEYŞEHİR/ GÜMÜŞSU

BAYAT MERAM/ BAYAT

ÇOMAKLI MERAM/ ÇOMAKLI

*Veriler TAY kaynaklıdır.

Bu höyüklerin temsil ettiği kültürler ve yerleşim özellikleri üzerinde ayrıntılı bir şekilde durulmaya çalışılmıştır. Çatalhöyük Neolitik çağa ait mimari yapılar ve çok sayıda küçük buluntuların ( seramikler, figürinler, obsidyen aletler, taş ve kemik aletler) ele geçtiği önemli bir kazı alanıdır. Bizim çalıştığımız alandaki yerleşmelerin yüzey buluntuları da Çatalhöyük’le benzer özellikle göstermektedir. Muhtemelen bunlarda da yapılacak sistemli kazılar yeni ve zengin arkeolojik materyal ortaya koyacaktır.

Bölgenin zenginliğinin önemli nedenlerinden birisi buranın verimliliğine katkı yapan Çarşamba Çayı’dır. Bu su kaynağı en erken çağlardan itibaren bölgenin yoğun bir şekilde iskan edilmesine zemin hazırlamıştır. Ağırlıklı olarak zirai üretimle

(12)

3

ilgili olması gereken bu yerleşmeler, bölgenin bir ana yol güzergahı üzerinde olması dolayısıyla ticaretle de uğraşmışlardır. Bu üretim ve ticaret bölge yerleşmelerinin küçük bir köyden öte kasaba ve belki de Çatalhöyük’teki gibi ‘kent öncüsü’ sayılabilecek merkezlerin doğmasına neden olmuştur. Buradaki yerleşmelerin alan olarak büyümelerinin önemli sebepleri hem zirai anlamda mevcut kaynaklar ve hem de konumlamadır.

(13)

4

I. KONYA OVASI’NIN FİZİKİ COĞRAFYASI

Konya ovası Türkiye’nin önemli ovalarından biridir. Konya Ovası, İç Anadolu Bölgesi’nin orta ve güney kısmında bulunur. Ova yaklaşık 1000 m yükseltiye sahip çevresi dağlar ve akarsularla çevrilmiştir. Konya Ovası Eski Konya Gölü’nün olduğu yerdir. Eski Konya Gölü, İç Anadolu Bölgesi’nde 37º-38º kuzey enlemleri ile 32º-34º doğu boylamları arasında, Konya, Çumra, Karaman, Ereğli ve Karapınar ovalarını içine alan Büyük Konya Kapalı Havzası içinde gelişmiştir. Konya Havzası fiziki coğrafya özellikleri açısından büyük bir kısmı sade görünümlü, etrafı dağlarla büyük ölçüde çevrilidir. Havza’yı batıda, Erenler Dağı; güneyde, Orta Toros Dağlarının kuzey kesimleri (Bolkar dağları, Hacıbabadağı); doğuda, Niğde-Bor Havzası; kuzeydoğuda, Karacadağ, kuzeyde Bozdağlar ile Obruk Platosu çevrelemektedir. Havzanın orta kesimlerinde Karadağ volkanik kütlesi yer almaktadır.1

Konya Ovası’nın alt yapısını başkalaşım kayaçlar ve kristal kütleler ile okyanusal kabuk katmanları oluşturur. Bütün bu başkalaşım kayaçlar havzanın temelini teşkil etmektedir. Konya Ovası deprem kuşağında yer almamaktadır. Bölge III.ve IV. Derece deprem kuşağında yer alır. Konya Ovası fay hattına bağlı olarak tektonik bir ova özelliği göstermektedir. Orta Miosen dönemde oluşan tektonik hareketler sonucu fay hattı batıya doğru kaymıştır. Bu tektonik hareketler Konya Ovası’nda bir çöküntü ve doğrultulu fayların oluşmasına neden olmuştur.2 Neojen

döneminde Konya Ovası ve civarı tortulanma geçirerek göl olmuştur.3 Göl bir süre

sonra iklimde meydana gelen kuraklaşmayla beraber, yeryüzü şartlarının değişmesiyle etki alanı daralmıştır. Konya ovasında göl ile ilgili olarak pasifize olmuş falezler, çok sayıda sığ göller ve bataklıkların bulunması bize burada gölün olduğunu kanıtlamaktadır.4

2.1.İklimi

Konya Ovasında karasal iklim hakimdir. Türkiye’nin en az yağış alan

1 Tapur 2009, 100.

2 Ulu 1994, 159-160. 3 Tapur 2008, 604.

(14)

5

bölgelerinden biridir. Yağışlar genellikle İlkbahar ayında konveksiyonel yağış şeklindedir. Hatta bu yağışlar halk arasında kırkikindi yağışları olarak bilinmektedir. Bu yağışlardan sonra bölgede yaz mevsimi kurak ve sıcak geçer. Konya Ovası ve çevresinde yaz ayları geç başlamakta ve kış ayları da uzun sürmektedir.

Sonbahar mevsiminde Balkanlardan gelen hava kütleleri yağış bırakır. Kış mevsimi sert soğuk ve kar yağışlı geçer. Kar yaklaşık 3 ay yerde kalır. Yıllık ortalama sıcaklık 10 °C ile 11,3 °C arasında; yıllık ortalama yağış miktarı ise yaklaşık 337 mm’dir. Yağışların düşük olmasında yer şekilleri ve hava kütlelerinin etkisi vardır. Akdeniz bölgesine yakın olmasına karşın Toros Dağlarının sıcak havayı engellemesi de bölgenin kışları soğuk ve kurak geçmesinde etkisi olmuştur. Dağlık bölgelerde yağış oranının artması ve sıcaklık değerlerinin azalması ile birlikte bitki örtüsündeki değişimler ve gelişmeler toprak özelliklerini belirlemiştir. Dağlık alanlarda bitki örtüsü zayıf olduğu için su erozyonu, toprakta sığlılık, taşlılık gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır.5 Çatalhöyük ve çevresindeki höyüklerde yapılan survey ve kazılarda iklimin yazın sıcak ve kurak geçtiğini ev yapılarından ve elde edilen bulgulardan anlıyoruz.

2.2. Akarsuları ve Gölleri

Konya Ovası, Konya Kapalı Havzası içerisinde yer alır. Ova’nın etrafındaki dağlardan ve çeşitli kaynaklardan sularını alan birçok mevsimlik dere ve çay bulunmaktadır. Bölge küçük göller, bataklık alanlar ve yer altı suları bakımından da zengindir.6 Yer altı suyu açısından zengin olmasında Ova’nın eski göl tabanına sahip olması etkili olmuştur.

Ovanın en önemli çayı Çarşamba çayıdır. Sürekli akış gösteren Çarşamba Çayı’nın oldukça geniş bir beslenme havzası vardır. Ovada yer alan Dorla, Meram, Sille, Ayrancı, İvriz çayları ile May Deresi mevsimsel akışı olan sel karaktere sahip akarsulardır. Genelde kuruyan bu akarsular yağışlı dönemlerde ova tabanına bol miktarda su boşaltmaktadır.7 Bu nedenle ova tabanında bataklık ve göller

oluşmaktadır. Konya’nın yaklaşık 5-6 km kuzeydoğusunda Koca Aslım (Akyay),

5 Bozyiğit-Güngör 2011, 178. 6 Bozyiğit-Güngör 2011, 179. 7 Bozyiğit-Güngör 2011, 179.

(15)

6

Konya’nın güneyinde Alakova, Konya’nın 20 km güney-güneydoğusunda Arapçayı ve Sakyatan-Karakaya, Hotamış Bataklığı başlıca bataklıklardır. Bu bataklıkların çoğu bugün kurutulmuştur.8 Konya Ovası’nda kışın ve ilkbaharda meydana gelen

geçici göller dışında önemli göller de yer alır. Bunlar Karapınar’ın doğusunda Acıgöl ve Meke Tuzlası (Krater gölü) ile Çumra’nın güneydoğusunda bulunan Timraş Obruğu Gölü’dür.9

Bahsettiğimiz yerleşim yerlerinden Çatalhöyük yerleşim yerinin etrafından Çarşamba çayı akmaktaydı. Bu çayın kaynağı Bozkır ilçesinden gelmekteydi. Çarşamba çayı günümüzde kurumuştur. Bulunduğu yerde kamışların varlığını gözlemleyebiliyoruz. Bu çayın ova içinde Çatalhöyük çevresindeki yerleşim yerlerinin de yakınından geçtiğini ve ordaki yerleşimi etkilediğini gösteren bulgulara rastlanmıştır. Konumuz içinde yer alan Avrathanı Höyük, Karhane Höyük ve Çatalhöyük’ün öncüsü olduğunu düşündüğümüz Boncuklu höyük ve çevresinde sazlıklar görülmektedir. Nitekim kazılarda bulunan sepetlerin ve ev yapımında kullanılan hasır bize buradan çayın aktığınıu ispatlamaktadır.

2.3. Bitki Örtüsü

Konya Ovası’nda genellikle İrano-Turanien floristik türleri ve Anadolu endemik türlerinin hâkim olduğu kurakçıl ve biraz çorakçıl bir flora yaygındır. Ova’nın çevresinde, dağ yamaçlarına doğru olan kısımda kurakçıl çalı ve orman örtüsü yer alır. Ova ile orman sınırı arasındaki kesimlerde insanların ormanları tahrip etmesi sonucu küçük dağ stepleri görülmektedir.10

Konya ova stepinde çorakçıl bitkiler daha yaygın ve egemendir. Konya Ovası’nda, alüvyal topraklar; bataklık ve sulak alanlarda, hidromorfik (devamlı su altında kalan toprak) alüvyal topraklar; ova ile dağlık sahalar arasında kalan eğimli sahalarda kolüvyal topraklar; dağlık ve plato yüzeylerinde kırmızı kahverengi ve kahverengi topraklar daha yaygındır. Konya Ovası’nda eski Konya gölü yatağı ve yer yer volkanik malzemenin örttüğü sahalarda Artemisia santonicum(Deniz Yavşanı) , Salvia cryptantha(Ada Çayı) ve Astragalus microcephalus(Anadolu

8 Biricik 1992, 41,57.

9 Bozyiğit-Güngör 2011, 178-181. 10 Bozyiğit-Güngör 2011,178-181.

(16)

7

Kitresi), Phlomis(Çalba)’in egemen olduğu ve aralarında Trigonella monantha (Çemen Otu), Atriplex convululata(Tuz Çalısı), Alyssum strigasum(Kunduz Otu) gibi tek ve çok yıllık bitkilerden oluşan bir bitki florası mevcuttur. Konya Ovası ve çevresindeki çoğu yerde step ormanları ve diğer ormanlar tahrip edilmiştir ve yerini dağ steplerine bırakmıştır.11

Konya Ovası ve çevresinde görülen bitki türleri ve örtüsü, toprakların kalınlığı, organik madde miktarı, sığlık ve erozyon gibi bir takım özelliklere etki etmektedir.12 Ova ve plato yüzeylerinde en fazla rastlanan bitki türleri; yavşan, yumak, keven, düğün çiçeği, sütleğen, kuzukulağı, gelincik ve kekiktir. Bataklık ve sulak alanlarda, saz ve kamış türleri; akarsuyun olduğu yerlerde kavak, söğüt ve iğde ağaçları yayılış göstermiştir.13

Çatalhöyük ve diğer bahsettiğimiz yerleşim yerlerinde elde edilen buluntularda da kamıştan sepetler, evlerin arasına dikilen dikmeler ve sazlık örgüler kullanıldığını görebiliyoruz. Ev içlerinde yüzerlik de bulundurdukları tespit edilmiştir.

2.4. Dağları

Konya Ovası ve çevresinde diğer bir önemli yer şekli dağlardır. Bu dağlar Bozdağlar, Karacadağ, Üzecek Dağı, Karadağ, Erenler Alacadağ’dır. Bozdağlar Konya il merkezinin kuzey-kuzeydoğu kesiminde yer alır. Güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda en uzun yeri yaklaşık 60 km, doğu-batı yönündeki en geniş yeri ise 45 km uzunluğa sahiptir. Dağın uzunluğu ve genişliği nedeniyle bazı yerlerinin daralmasıyla eşik ve boğazlar oluştuğunu görmekteyiz.14 Dağın en yüksek zirveleri

arasında; Karadağ Tepesi (1919 m), Nurasdağı Tepesi (1566 m ) ve Peynirlik Tepesi (1533 m ) yer alır.15 Üzecek Dağı Karapınar’ın kuzeybatısında traki-andezitlerden

oluşmuş bir volkan konisidir. Dağın en yüksek yeri yaklaşık olarak 1293 m.dir. Karacadağ İç Anadolu volkan grubu içerisinde bulunur. Kuzeydoğu- güneybatı doğrultusunda, kabaca 30 km uzunluğunda ve 15 km genişliğindedir. Dağın ana

11 Bozyiğit – Güngör 2011, 180-181; Bozyiğit –Tapur 2009, 142. 12 Bozyiğit – Güngör 2011, 181.

13 Bozyiğit – Tapur 2009, 142. 14 Bozyiğit – Tapur 2009, 140. 15 Bozyiğit – Tapur 2013, 10.

(17)

8

jeolojik yapısını; andezit, volkanik tüf, aglomera ve bazaltlar oluşturur. Karacadağ, bünyesinde birden çok volkanik zirve barındırır.16 Bu durumu ile bir sıradağ

görünümü vermektedir.

Meke Dağı, Karacadağ’ın güney kesiminde yer alır. Meke dağı volkanik özellikte olan bir dağdır. Karadağ Konya Ovası’nın güneydoğusunda yer alır. Dağın ana yapısını; andezit, tüf, ve volkan oluşumunda meydana gelmiş iri ve şekilsiz kayaç oluşturmaktadır. Kuzeybatı kesiminde krater bulunmaktadır. Erenler-Alacadağ, Orta Milosen’den başlayıp Pliosen’e kadar süren volkanizma sonucu oluşmuştur. Konya Ovası’nı güneybatıdan çevreleyen ve Orta Toros Dağları’nın uzantısı olan rölyef, Kretase yaşlı kalkerlerden oluşmuştur.17 Bölgedeki bu dağlar

ovayı çevrelemiş ve oluşumunda etkili olmuştur. Başta Çatalhöyük olmak üzere ovadaki yerleşimlerin hepsinde obsidyen aletler, andezit ve bazalt taşlar bulunmuştur. Bu bulunan malzemeler yakın çevresinde volkanik dağların olduğunu gösterir.

2.5. Konya Ovası ve Platoları

Konya Ovası ve çevresinde görülen diğer yeryüzü şekilleri arasında ova ve platolar vardır. Yer kabuğunun hareketli olduğu dönem ile volkanik faaliyetlerin aktif olduğu dönemde Geyik Dağı Birliği’nin oluşturduğu yükseklikleri aşıp güneye doğru ilerleyen Aladağ, Bozkır ve Bolkar birlikleri, Konya Ovası’nın güneyindeki yüksekliklerin daha da artmasına yol açmıştır. Böylece bölgedeki deniz suyu kuzey-kuzeydoğuya doğru kaçarak burada kapalı bir iç deniz ile yüksek kesimlerdeki çukurluklarda gölleri oluşturmuştur. Güneydeki Anatolid-Torid kuşağından gelen bol miktardaki akarsular bu iç denizin sularının tatlılaşmasını sağlamış ve bu evrede başlayan volkanik etkinlik, Orta Miosen’den Kuaterner sonlarına kadar sürmüştür.18

Orta Miosen döneminden itibaren devam eden volkanizma hareketlerinin çukur kısımları doldurarak oluşturduğu yükseltiler bir taraftan da Üst Miosen’in sonuna doğru bölgenin genel yükselmesine sebep olmuş, diğer taraftan da yükselmeyle birlikte oluşan doğal setler (Bozdağlar Sırtı) Plio-Kuaterner göl havzasını, Tuz Gölü

16 Bozyiğit - Tapur 2013, 11.

17 Bozyiğit - Tapur 2013, 11; Bozyiğit – Tapur 2009, 141. 18 Bozyiğit – Tapur 2009, 140.

(18)

9

Havzası ve Konya Gölü Havzası (Hotamış Gölü) olmak üzere ikiye ayırmıştır.19 Bu

dönemde göl haline gelmiş olan alan kısa zamanda çevreden gelen akarsuların getirdiği tortul kayaçlarla dolarak ova görünümü kazanmıştır.20 Ovanın yüksekliği

yaklaşık 1000 m. civarındadır.

Sözünü ettiğimiz yerleşmeler bu havzanın içinde yer almaktadır. Çatalhöyük ovada merkezi bir konumda yer almakta ve etrafında diğer yerleşmeler yayılmaktadır. Ovaya belli mesafe aralıklarıyla yerleşmeler olmuştur.

19 Ulu 1994, 160-162.

(19)

10

II.KONYA OVASI’NDAKİ BAŞLICA YERLEŞMELER 2.1. Avrathanı Höyük

Bu yerleşme Konya’nın güneydoğusunda; Çumra İlçesi'nin 16 km kuzeyinde; Küçükköy'ün 4 km kuzeybatısında; Avrathanı Mevkii'nde yer almaktadır.(Harita 1) Çatalhöyük yerleşmesinin güneydoğusundadır. Yerleşim 1996 yılında Koruma Kurulu kararıyla tescillenmiştir. Elimizde o dönemde çekilmiş bir resim bulunmaktadır. (Foto 4) Ortalama 300 m çapında ve 3 m yüksekliğindedir. Höyük bazı kaynaklarda Reis Tümeği adı ile de anılmaktadır. Çarşamba çayının geçtiği güzergah üzerindedir.

J. Mellaart tarafından 1958 yılında keşfedilmiştir. Höyükte yapılan yüzey araştırması çalışmalarında Doğu Çatalhöyük X-IX. Tabakalarına tarihlenen çanak çömlek parçalarının bulunduğu bildirilmektedir. Bulunan parçalar akademik olarak yayınlanmadığı için parçalarla ilgili yorum yapma olanağımız yoktur.21 Mellaart bu

yeri Konya Ovası içinde yer bir yerleşim yeri olarak belirtmiştir. Mellaart’ın görüşüne göre Neolitik Çağ’dan itibaren yerleşim olmuştur. Ona karşı farklı bir görüş öne süren ise bu höyüğü daha sonra ziyaret etmiş olan D.Baird’e göre ise höyük Neolitik Çağ değil, Son Kalkolitik döneme göre tarihlenmesini söylemiştir.22 Todd’a göre ise yeni parçalar bulunana kadar ve parçalarla ilgili

akademik yayınlar yapılana kadar Neolitik Çağ tanımını kullanmanın çok net olmadığını belirtmiştir.23

Höyük üzerinde ziraai faaliyetler yapıldığı için tahribat nedeniyle günümüzde bariz olarak belli değildir. Bu höyüğü almamızdaki sebep Çatalhöyük’e çok yakın olması ve oluşturmak istediğimiz höyükler arasındaki üçgen bağlantıdan dolayı buradan kısa da olsa bahsettik.

2.2. Seyithan Höyük

Konumu itibariyle Konya merkezinin güneydoğusunda; Çumra İlçesi'nin ise 6 km kuzeydoğusunda; Güvercinlik kasabasının 4 km kuzeyinde yer alır. (Harita 2) Höyüğün kuzeybatı eteğinden Çarşamba çayı geçmektedir. Höyük yaklaşık 310 m çapında ve kuzey- güney yönündedir. Çatalhöyük yerleşmesinin güneydoğusundadır. Höyük Çumra ile güvercinlik köy yolunun hemen yanındadır.( Foto 5)

21http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=2485&html=ages_detail_t.html&layout=

web.

22 Baird 2002, 144. 23 Tood 1980, 139.

(20)

11

J. Mellaart tarafından 1958 yılında tespit edilmiştir. Koruma kurulu tarafından 1988 yılında tescil edilmiştir. Mellaart’ın höyük üzerinde yapmış olduğu çalışmalar ve elde etmiş olduğu bulgulara göre höyüğün İlk/Orta/Geç Kalkolitik Çağ’a ait olduğunu söylemiştir. D.H. French ise farklı olarak MÖ 4. bin yıl yerleşmesi olarak sunmaktadır. Siyah maldan; siyah astarlı, perdahlı ve açkılı bir parça ile devetüyü maldan içi kırmızı siyah benekli bezemeli bir parçanın bulunduğu bildirilmektedir.24

Seramikler koyu ve gri hamurdan yapılmış olup astarlı ve perdahlıdır.(Foto 6) Elle yapılmış olan bu seramiklerden bazıları az pişirildiği görülmüştür. Toprak çok fazla elenmeden yapıldığı için biraz kaba görünüşlüdürler. Toplanan seramikler üzerinde bezeme bulunmamaktadır.

2.3. Türkmenkara Höyük

Çumra İlçesi'nin Türkmenkarahöyük köyündedir. Konumu Konya’nın güneydoğusuna düşmektedir. (Harita 3) Yaklaşık 25-30 m yüksekliğinde olup iki tepeden oluşmaktadır.(Foto 7) Köyün kuzey yakasındaki evlerle bitişik olarak yer almaktadır. Höyük üzerinde belli yerlerinde tahribat görülmektedir. Tahribatın nedeni yakınından geçen derenin sularının belli aralıklarla taşması bu duruma neden olmuştur.

J. Mellaart tarafından tespit edilmiştir. Geniş ve yayvan bir konuma sahiptir. Diğer höyüklere göre daha büyük ve daha erken dönemlerde yerleşim olduğu üzerindeki buluntulardan anlaşılmaktadır. Höyükte sırasıyla Geç Neolitik, Kalkolitik, İTÇ ve kısa süreli 2.bin ve 1.bin ile Hellenistik ve Roma dönemlerinde yerleşim görmüştür. Bizi ilgilendiren Geç Neolitik Dönem ve Kalkolitik dönemde iskan edilmiş olmasıdır. Yüzeyinde; Erken Kalkolitik Çağa tarihlenen parçalar ele geçmiştir. D.French de buna ek olarak; MÖ 5. bin yıl yerleşmeleri içinde göstermiş ve bu geniş yayvan höyüğün ova içindeki ilk ve önemli yerleşmeler arasında olduğuna işaret etmiştir. Höyük; Mersin-Yumuktepe XXVI-XXIV tabakaları ve Batı

24http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=2608&html=ages_detail_t.html&layout=

(21)

12

Höyük ile aynı dönem ve özellikte malzeme vermektedir.25

2.4. Karhane (Kerhane) Höyük

Karhane höyük Konya şehir merkezinin 37 km güneydoğusunda; Çumra İlçesi'nin ise 20 km kuzey- kuzeydoğusunda; Yarma Köyü’nün 8 km güneyindedir.26

(Foto 8) Hayıroğlu köyü’nün 2,5 km kadar doğusunda yer almaktadır. Höyük halk arasında Kerhane veya Karhane höyük olarak bilinmektedir. Koruma kurulu tarafından bu iki isim de kabul edilmiştir. Kurul kararı ile 1988 yılında tescillenmiştir.

Höyük 520 m çapında Kuzey – Güney doğrultusundadır. Konya Ovası'nda bulunan höyüğün çevresinden Çarşamba çayı akmaktadır. Höyük geniş, uzun, ablak ve kapalı bir formdadır. (Harita 4) Höyüğün etrafında verimli topraklarla çevrili ve günümüzde kurutulmuş bataklık mevcuttur.

1958 yılında J. Mellaart tarafından keşfedilmiştir. Yüzey üzerindeki buluntulara göre tarihlendirme yapılmış olup kesin bir tarihlendirme bilinmemektedir. Höyük üzerinde yapılan yüzey araştırmalarında Neolitik Çağ’a atıfta bulunabileceğimiz krem renkli açıklı perdahlı çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Bulunan çanak çömlek parçaları Doğu Çatalhöyük XIII-IX tabakalardaki buluntularla aynı özellikleri gösterdiği tespit edilmiştir. Mellaart’a göre bu yerleşme yeri Erken Neolitik Çağ dönemi içerisinde bulunmaktadır.27 Kesin

olarak Neolitik dönem diyemeyiz. Fakat höyük Erken Neolitik Döneme tarihlendirdiğimiz Boncuklu höyüğe yaklaşık 1 km mesafededir. Höyüğün Boncuklu höyüğe yakın olması bize Neolitik bir yerleşmeninde olabileceğini göstermektedir. Elde edilen buluntularında Çatalhöyük ile çağdaş olması höyüğün Neolitikten itibaren iskan edildiğini göstermektedir. Karhane höyük insanının aslında ilk önce Boncuklu da yaşadığını söyleyebiliriz. Boncuklu yerleşimine yakın olması aynı Doğu Çatalhöyükteki insanları bir şekilde Batı Çatalhöyüğe göç etmesi gibi burada insanlar bu yerleşime geçmiş olabilirler. Ya da bu yerleşimin boncuklu yerleşimine

25http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=2485&html=ages_detail_t.html&layout= web. 26http://www.tayproject.org/TAYmaster.fm$Retrieve?YerlesmeNo=1615&html=masterdetail.html&la yout=web. 27 Mellaart 1975, 56.

(22)

13

bağlı ek bir yerleşim olabileceği savını da söyleyebiliriz.

Höyük yüzeyinde araştırma yapan Mellaart bulduğu obsidyenden yapılmış ok ucunu Neolitik döneme tarihlemiştir. Fakat D.Baird obsidyenin tek başına bir tarih veremeyeceğini ve yanında çanak çömlek buluntularınında olması gerektiğini söylemiş ve höyüğün Neolitik dönem yerleşmeleri içinde gösterilmesine karşı çıkmıştır.28 Höyükte Kalkolitik Çağ’a ait buluntularda bulunmuştur.Yüzeyde bulunan

renkli çanak çömleklerde bunu kanıtlıyor. Selçuk Üniversitesi Tarih bölümünden Hasan Bahar hoca bu höyüğü ziyaret etmiş ve yüzeyde bulduğu çömlek parçalarını Geç Neolitik; Kalkolitik ve İTÇ'ye tarihlendirmiştir.29 Karhane höyüğün ayrıca

Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde iskan edildiğini yüzeyde bulunan seramik parçalarından anlayabiliriz. Özellikle İTÇ döneminde yoğun ve yaygın bir şekilde iskan edilen yerleşim; belli bir dönem de “koloni” yerleşim olduğu gözlemlenebilir.

Höyük üzerinde yapmış olduğumuz araştırma da parça halinde çanak çömlekler bulduk. Bulmuş olduğumuz parçaları bir arada toplayarak (Foto 9 ) höyüğün seramik örnekleri hakkında fikir sahibi olmaya çalıştık. Seramik kap parçaları daha çok kahverengi, deve tüyü ve gri hamurdan yapılmıştır. Astarlı ve perdahlı olan bu parçalarda belirgin olarak çizgisel motifler görülmemektedir. Seramiklerin az fırınlandığı yüzeyinden anlaşılmaktadır. Seramik kaplarda kullanılan malzemenin içinde kum, küçük taşçıklar, kireç, mika ve saman görülmektedir. Bu höyükte ayrıca düğme şeklinde tutamaklı kapak, hemen alt ksımda süzgeçi bulunan bir kulp ve bir tutamak bulunmuş ve tutamak kısmı beyaz bej astarlı ve perdahlı olup, üst kısmında iç içe geçmiş “U” şeklinde kırmızı boyalı bezemeler vardır.30

3.5. Diğer Yerleşimler

Konya Ovası’nda bulunan yerleşmelerden 4 tanesinden bahsettik. Bu höyükler dışında giriş bölümünde de belirttiğimiz gibi 100’lerce höyük bulunmaktadır. Çumra ve çevresi en çok yerleşim olan bir bölgedir. Burda Çatalhöyük etkeni etkili olmuştur. Özellikle bu bölgeden höyükleri anlatmamızdaki

28 Baird 2002, 144.

29http://www.tayproject.org/TAYmaster.fm$Retrieve?YerlesmeNo=1615&html=masterdetail.html&la

yout=web.

(23)

14

neden hem Çarşamba çayı güzergahında hem de Çatalhöyük’e yakın mesafede olmalarıdır.Yapılan surveylerde tespit edilen höyüklerden elimizde az da olsa bilgi sahibi olduğumuz yerleşimlerden bahsedeceğim. Diğer yerleşim yerlerinden kısaca bahsederek onlarında bölgede etkin rol oynayıp oynamadıkları, oluşturdukları kültürel ve yerleşim özellikleri anlatılacaktır. Bu bölgedeki höyüklerin neredeyse tamamına yakınını J.Mellaart yüzey araştırmasında keşfetmiştir.

Keyren höyüğü Konya Ovası sınırları içerisinde bulunan Karaman ilinin 25 km kuzeydoğusunda; İslihisar köyü ve Demiryurt köylerinin tam ortasında yer alır. (Harita 5) 170 m çapında olan höyük Kuzeydoğu- Güneybatı yönünde uzanmaktadır. (Foto 10) Mellaart tarafından 1958 yılında yılında keşfedilmiştir. Höyük Neolitik, Kalkolitik ve İTÇ dönemlerinde iskan edilmiştir. Mellaart bu yerleşim yerini Konya Ovası sınırları içerisini alır. Yüzey araştırmasında Doğu Çatalhöyük VI-I tabakalara ait tek renk bir seramik parçası bulunmuştur. Akademik yayını yapılmamıştır. D.French ise bu yerleşimi Geç Neolitik dönem olarak tanımlamaktadır. Mellaart ayrıca yüzeyde bulduğu bazı parçalarında Son Kalkolitik dönemi yansıttığını belirtmektedir.31

Çumra bölgesindeki bir diğer yerşleşme ise Sarıhasantolu yerleşimidir. Konya il merkezinin güneydoğu kısmında; Çumra’nın yaklaşık 1,5 km kuzeydoğusunda yer alır. Seyidhan höyüğü kuzeydoğusunda Güvercinlik köyü ise güneydoğusundadır. Höyük 330 m çapında kuzey – güney doğrultusundadır. Mellaart yerleşimi Son Kalkolitik dönem içine alır fakat French ise M.Ö. 4.bin yerleşimleri içerisine alır. Yüzeyde bulunan seramik parçaları devetüyü maldan, kırmızı astarlı parça, siyah maldan ve griye çalan parça, beyaz boyama bezemeli parça bulunmuştur. Bu bulunan parçanın benzerleri de Konya Ovası bölgesinde de vardır.32

Kepirce II yerleşimi ise Konya’nın güneydoğusunda; Çumra’nın ise 6,5 km kadar güneybatısında bulunur. 200 m çapında olan höyük kuzey – kuzeydoğu ve güney- güneybatı yönündedir. Höyük üzerinde araştırma yapan Mellaart yüzeyde Son Kalkolitik Çağ’ı yansıtan seramik parçaları bulmuştur. Seramik parçaları kırmızı

31http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=1820&html=ages_detail_t.html&layout=

web.

32http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=2569&html=ages_detail_t.html&layout=

(24)

15

benekli kahverengi astarlı, beyaz boya bezemeli ve açkılı siyah maldandır. French Mellaart’tan farklı olarak M.Ö. 4.bin yerleşimlerimleri içinde gösterir.33

Bir başka önemli höyük ise Alibeyhüyüğüdür. Alibeyhüyüğü yerleşimi bakımından önemli bir konumda olan bir höyüktür. (Foto 11-12) Konya’nın güneybatısında; Çumra’ya bağlı Alibeyhüyüğü köyündedir. Köye de ismini veren yerleşim Konya- Karaman yolunun 38. Km’sinin güneyinde yer alır. Konumu ile bir kavşak noktasındadır. Tarih boyunca da konumu itibariyle hep kesişim noktası olmuştur. Höyüğün günümüzde güney tarafında Apa barajı; güneydoğusunda da Gökhüyük bulunur. Höyüğün bulunduğu kasabanın etrafından May deresi ve Çarşamba çayı bulunur. Höyüğün mirengi noktası yaklaşık 23 m’dir. 500 x 400x30 m boyutlarında büyük bir yerleşimdir.(Harita 6 ) Kalkolitik dönem ve Demir Çağına ait seramik parçaları bulunmuştur. Mellart’ın keşfettiği önemli bir yerlişimdir. Mellaart yüzeyde kırmızı renkli astarlı devetüyü maldan seramik parçaları bulmuştur. Bu parçaların Orta ve Son Kalkolitik döneme ait olduğunu belirtmiştir.34

Halaç Höyük ile ilgili elimizde fazla bir kaynak olmamasına rağmen bulunduğu konum itibariyle önemli diyebileceğimiz yerlerdendir. Karkın kasabasının 2 km kadar doğusunda yer alır. (Foto 13) Çatalhöyük yerleşiminin yaklaşık 8 km doğusundadır. (Harita 7) 1993 yılında Çatalhöyük’te kazıların başlamasıyla birlikte D.Baird ve ekibinin yapmış olduğu yüzey araştırması sonucunda keşfedilmiştir. Höyük ortalama 250 x 270 m’lik alana yayılır. Fakat höyük üzerinde ciddi anlamda tahribatlar olmuştur. Tarımsal faaliyetler için höyüğün bir kısmı açılmıştır.35

Konya Ovası’nın sınır noktasında yer alan bir başka höyük ise Çomaklı yerleşimidir. Bu yerleşim Konya merkez Meram ilçesinin Çomaklı köyünün 2 km güneybatısında yer almaktadır. (Foto 14-15 ) Basık ve yayvan bir görünüme sahip olan höyük tabandan 350 x 45 m; üst düz noktasından 80 x 60 m’dir. 21 m yüksekliği ile büyük bir höyüktür. (Harita 8) Güneydoğu- kuzeybatı yönünde olan höyüğün kuzey – güneybatı yönleri diktir. Mellaart burayı keşfettiğinde höyüğü İTÇ dönemi

33http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=1803&html=ages_detail_t.html&layout= web. 34http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=137&html=ages_detail_t.html&layout=w eb. 35http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=1213&html=ages_detail_t.html&layout= web.

(25)

16

içerisinde göstermiştir. Fakat Semih Güneri yüzeyde yapmış olduğu detaylı çalışma sonrasında buranın Geç Neolitik, İlk Kalkolitik Çağ evreleri olduğunu bildirmektedir. Höyük İTÇ, 2. bin, Hellenistik ve Roma dönemlerinde de iskan edilmiştir. S. Güneri’nin çalışmasından sonra 1988 yılında tescil edilmiştir.36

Konya Ovası yerleşimler açısından zengin bir yerdir. Sadece Çumra çevresinde 70’e yakın höyük tescillenmiştir. Fakat bu höyüklerin geneli tahribata uğramıştır. Koruma kurulunun tescil listesine baktığımızda höyüklerin neredeyse yarısının İTÇ dönemini yansıttığını görmekteyiz. Kalkolitik ve Neolitik dönemi yansıtan önemli höyükleri kaynak sıkıntımız olmasına rağmen kısaca değindik. Höyüklerin bu denli çok olduğu bir ovada sanırım o yerleşimlerin korunması da en önemli sorumluluktur. Ne yazık ki bu höyüklerinde çoğunun tahrip edilmesi çalışmamızı da zorlamıştır.

36http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=728&html=ages_detail_t.html&layout=w

(26)

17

III. NEOLİTİK VE KALKOLİTİK ÇAĞ’DA KONYA OVASI

Konya Ovası içerisinde bulunan bu iki döneme ait özellikleri barındıran höyükler anlatılacaktır. Giriş bölümünde bahsettiğimiz ve çalışmamızın ana konusunu oluşturan höyükler ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

3.1.Neolitik Çağ’da Konya Ovası Yerleşmeleri

Konumuzun ana merkezi olarak Çatalhöyük (Doğu yerleşimi) yerleşim yerini aldık. Ayrıca Can Hasan III, Boncuklu Höyük ve Pınarbaşı yerleşimlerinden de kısaca bahsettik ve birbirleriyle olan benzerlikleri anlatılmıştır.

3.1.1. Neolitik Çağ Tanımı

Çağımızın sosyal, ekonomik ve kültürel düzeninin temelini oluşturan ve neos

= yeni, lithos = taş sözcüklerinden türetilerek Neolitik yani Yeni Taş Dönemi

Türkiye’deki yaygın kullanımıyla Cilalı Taş Devri insanlığın gelişimindeki en önemli süreçi oluşturmuştur. Bu süreçte insanoğlunun yaşam tarzı tamamiyle değişmiş ve şimdiki uygarlığımızın temeli atılmıştır. Bu dönemin ana ögeleri, geçici doğal barınaklardan (mağara) kalıcı köysel yaşama; avcılık toplayıcılıktan üretime tarım ve hayvancılığa geçiş dönemi olarak özetlenebilir.37

İlk kez Yakın Doğu’da filizlenen bu dönem “Neolitik Devrim” olarak da nitelenmiştir.38 Bu dönem yaklaşık M.Ö 10,500- 7000 yılları arasını kapsayan yavaş

yavaş ve sürekli gelişen bir devirdir. Türkiye de Neolitik Çağ yerleşmelerini sınıflandırabilmek için elde edilen çanak çömleğe göre Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ39 ve Çanak Çömlekli olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Anadolu’da çömlekçilik

bir anda bir keşif olarak ortaya çıkmamıştır, ancak çanak çömleksiz dönemde bile çanak çömlek yapma denemelerinin olduğunu kazılarda elde edilen bulgularla görmekteyiz.40

Gelişme ya da değişim genelde yavaş oluşan bir süreçtir; fakat bazen hızlı atılımların ve değişimlerin olduğu dönemler de vardır. Neolitik dönem hızlı

37 Sevin 2003, 18.

38 Sevin 2003, 18.

39 Çanak Çömleksiz terim, akeramik, çömlekçilik öncesi ve çanak çömlek öncesi terimleri ile eş

anlamlıdır.

(27)

18

değişimin olduğu ve uygarlığa bırakmış olduğu izler bakımından en önemli olanıdır. Uygarlık tarihindeki geçmişimize baktığımız zaman genel görüş, en önemli “ dönüm noktası” nın gezici yaşamdan yerleşik hayata geçilmesi, avcı – toplayıcılıktan üretime yani çiftçiliğe geçiş dönemi olduğu kabul edilmektedir. Böyle bir bakış açısının düşünce temelinde köy, tarım ve hayvancılığın başlaması, daha sonraki uygarlıkların temelini oluşturması ve insanoğlunun yaşam biçiminin Neolitik olarak adlandırdığımız bu dönemde köklü bir şekilde değişerek yeniden biçimlendiği kabul edilmiştir.41

Tarım insanı toprağa bağlı yaşamaya zorunlu kılmıştır. Bu sayede köy kasaba diyebileceğimiz yerleşimlerin ortaya çıkmasına, kalıcı evlerin yapılması için yapım malzemelerine, mimari tekniklere, araç- gereçlerin gerekliliğine, toprağın ekilip biçilmesine, depolama ve işçiliğin ( beden gücü) ortaya çıkmasına, bununla birlikte mülkiyet anlayışının, miras ve elde edilen ürünlerin hazırlanması, fazla ürün gibi tanımları doğurmuş, yeni yaşamın ihtiyaçlarını karşılayabilecek yeni hammaddelere yönelttiği genel olarak kabul edilmiştir.42

Bu dönemin yaşam biçiminin getirdiği bir başka zorunluluk ise yemek yapmak ve yemek için kaplara, depolama yerlerine, tarım sonucunda elde ettikleri tahılı işleyebilecek ve besin olarak dönüştürebilecek teknolojiye, hayvancılıkla beraber dokumanın ortaya çıkması ve bununla birlikte hayvansal gıdaların kullanılması, saklanan ürünlerin kurutularak başka yiyeceklere dönüştürülmesi ile artı ürünün olması, işgücünün ortaya çıkması, organizasyonun zorlaşması, ticaretin ve yönetici sınıf, halk sınıfı gibi toplumsal katmanların ortaya çıkması Neolitik dönemin ortaya çıkardığı sonuçlar olarak görebiliriz. Daha sonra oluşan bu sistemin kent, kent devletleri ve imparatorlukları ortaya çıkardığı açık ve nettir.43

Neolitik yaşam tarzı anlattığımız gibi ileri dönemlerde kent ve kent devletlerine dönüşse de genel görüşün eşitçi bir toplumsal yapıya sahip basit yerleşmelerden oluşmasıydı. Bir topluluğun grubun aynı yerde uzun zamanlı kalarak sabit bir köy kurabilmesinin şartı tarım olarak öngörülmekteydi. Nedeni tarımın insanın yaşamını sürdürebilmesinde temel ihtiyaçlarını karşılamasıdır.

41 Özdoğan 2007, 10

42 Özdoğan 2007, 10 43 Özdoğan 2007, 11

(28)

19

Son dönemlerde yapılan arkeolojik kazıların sonuçları, uygarlık tarihi ile ilgili bilgilerimizi tümüyle değiştirmiş ve Neolitik olarak adlandırdığımız dönemi yeniden başka bir bakış açısıyla ele almamızı sağlamıştır. Yapılan kazı çalışmalarında da ilk yerleşik toplumların avcı- toplayıcı oldukları ve daha sonraki aşamalardan tarım üretimi ortaya çıktığı anlaşılmıştır.

Anadolu’nun birçok yerinde Neolitik dönemi gösteren binlerce arkeolojik kazı çalışması yapılmış ve farklı açılardan değerlendirilmiştir. Yapılan çalışmalarda dönemin tahmin edilemeyecek kadar çeşitlilik gösterdiği anlaşılmıştır. Neolitik dönemin geleneksel tanımının içerdiği çiftçiliğe dayalı köy yaşantısı modelinden farklı “ Neolitik “ kültürlerinde de olduğu, hatta dünyanın çeşitli yerlerinden farklı zamanlarda bu tür kültürlerin gelişebildiği artık bilinmektedir.

3.1.2. Yerleşim Özellikleri

Konya ovası aslında Eski Konya Gölü’nün olduğu yerdir. Konya Ovası’nın verimli bir yerleşim bölgesi olmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi de Konya Ovası’nın Pluvial Dönem’de göl olması ve sonrasında gölün çekilmesiyle beraber yerini verimli ovaya bırakmasından kaynaklanmaktadır.44

Bu bölgedeki ilk yerleşimler Konya Gölü etrafında olmuştur. Göl ve akarsu kenarları insanlar için önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Bu dönemde kurulan bu höyüklerin çevresi verimli topraklara sahip olduğundan ilkçağ insanlarının temel ihtiyaçlarını karşılamak için de çok uygun yerlerdi. Çünkü göl kıyısında ve bataklık alanlarda bulunan yabani hayvanları avlayarak da geçimlerini sağladıkları gibi verimli düzlüklerde küçük çaplı tarımla da uğraşmaktaydılar.

Konya gölü ve çevresinde kurulan höyüklerin bir kısmı doğrudan Eski Konya Gölü kenarında, bir kısmı da gölün çekilmesiyle ova tabanında kurulmuştur. Bu höyükler dönemin önemli yerleşmelerinden olup, gölün kademeli olarak çekilmesiyle beraber yerleşmeler göl tabanına doğru yayılmaya başlamıştır.45 Bunun yanında dağlar arasındaki havzalar, çevrelerinden topladıkları yer altı ve yerüstü sularıyla, sıcak mevsimlerde insanlar için elverişli koşulları oluşturmaktaydı.46

44 Erol 1972, 13-52.

45 Tapur 2009, 105. 46 Erol 1980, 5-12.

(29)

20

Konya Ovası’ndaki erken yerleşmelerden birisi de Pınarbaşı’dır. Karaman ili’nin kuzeyinde; 2.271 rakımlı volkanik kökenli Karadağ’ın kuzeybatı yönünde bir çıkıntısı olan kalker oluşumlu Bozdağ'ın kuzeybatı ucunda Pınarbaşı Mevkii'ndedir.47

M.Ö. 9. bin yılına tarihlenen alan, kaya sığınağının karşısında geniş ve yaygın bir yerleşime işaret eder; kalın tabaka ise, buradaki yoğun ve aralıksız yerleşimin göstergesidir. Büyük oval sıvalı çukurlar ve üst yapı elemanı olarak kil yapıştırılmış dal örgü, yerleşim yapısının parçasıdır. Bölgede geniş çaplı yerleşim kalıntıları tespit edilmiş, zamanla yerleşik yaşama geçen ve büyük ihtimalle bitkisel besinlerle özellikle kabuklu yemişlerle beslenen, fakat çoğunlukla sığır olmak üzere yabani hayvanları da avlayan yerli toplulukların varlığını gösterir.48

Çatalhöyük yerleşiminden bahsetmeden önce Erken Neolitik Dönem yerleşmesi olan Boncuklu höyük yerleşimininden bahsetmek bize bu bölge yerleri hakkında bilgi vermesi açısından önemlidir. Bu yerleşme belki de dönemin temelini oluşturduğunu düşünebiliriz. Konumuzun içine dahil etmesekte bölgedeki Erken Neolitik yerleşimlerden olduğu için kısaca bahsetmekte faydalı olacağı kanaatindeyim. Çatalhöyük’e yalnızca 9 km mesafededir. Yerleşik avcı-toplayıcı olarak yaşadıkları düşünülmektedir.

Boncuklu da yapılan kazı çalışmalarında Çatalhöyük’le benzer bulgular bulunmuştur. Bölgenin hammaddesi niteliğinde olan kerpiç, ev yapımında kullanılmıştır. Bu da aynı şekilde Çatalhöyük’te de görülür. Mimari yapı olarak farklılık göstermiş olsa da kullanılan malzemeler aynı türdeydi. Boncuklu çalışmalarında yer alan Adnan Baysal mimari olarak farklılık olsa bile sürekli aynı plan ve yapıların birbirleri üzerine yapıldığını söylemektedir. Benzer uygulamanın Çatalhöyük’te de gelenek halinde sürdüğünü görebiliyoruz. Ev içi tabanlarında göçmeler olmuştur. Çatalhöyükteki gibi taban altı gömüler olduğunu bize işaret edebilir. Duvarlar ve taban aynı şekilde sıvanmıştır. Kuzey duvarının yanında tabanın bir bölümü ile duvarın alt kısmı kırmızıya boyanmıştır; ayrıca, büyük olasılıkla kuzey duvarından düşmüş kırmızı boya bezekli bir sıva döşemeye ait altyapı bulunmuştur. Çatalhöyük'tekilerle benzerlik gösteren (örneğin, kuzey

47http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=2449&html=ages_detail_t.html&layout=

web.

(30)

21

duvarındaki özellikler gibi ortak sembolik bir anlayışa sahip olunması ) bazı özellikler bulunmakla beraber, mimari gelenekleri birbirinden farklıdır.49

Bu dönemdeki önemli yerleşmelerden biri de Çatalhöyüktür.(Foto 1) Doğu ve batı olmak üzere iki tepeden oluşan höyüğün mirengi noktası 21 m ve kesintisiz 1400 yıl iskan edilmiş bir yerleşimdir. Höyük 450 m uzunlukta ve 275 m genişliğinde yaklaşık 135 metrekarelik bir alanı kapsar ve bölgedeki en büyük yerleşimlerdendir.50 Çarşamba Çayı’nın oluşturduğu birikinti konisinin üzerinde ve

Eski Konya Gölü kenarında kurulmuştur. O dönemde Çatalhöyük’ün güney kısmında geniş verimli düzlükler bulunurken, kuzeyinde ise Eski Konya Gölü hala bulunmakta idi.51

Çatalhöyük kent özelliği taşıyan önemli bir yerleşim yeridir. Bu yerleşim yeri yaklaşık 16-18 yapı katmanından oluşmaktaydı. Çatalhöyük yerleşmesinde eski bir evin üstüne yeni bir ev inşa edilince “tabakalanma” başlamıştır. Buradaki yapılar da görülen en önemli etkenlerin başında yapı içinde oluşan dolgu kalınlıklarının fazla olması gelmektedir. Çatalhöyük’te Neolitik Dönem kültür dolgusunun yaklaşık 19 m. civarında olduğu belirlenmiştir. Ancak dolgu kalınlığının büyük olmasındaki en önemli faktörlerden biri, yapı duvarlarının yaklaşık 2 m en üst dış tabakadan gelmesinden kaynaklanmaktadır.52

Anadolu ve Yakındoğu’da bulunan birçok Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ yerleşmesinde kullanılan sert kireç tabanlar yerine, burada genellikle kireçli kille sıvalı, yumuşak ve sıkça sıvalanması gereken özelliğe sahip tabanlar bulunur.53 Bu

sebeple, tabanlar ve duvarlar aylık olarak rutin şekilde ince katmanlar halinde sıvanmıştır.54 Yapılan incelemeler sonucunda 10 cm’lik bir tabanın ya da duvarın

dolgusunda yaklaşık 450 kez yapılmış sıvama işlemi tespit edilmiştir.55 Bu sıva izleri

ağacın halkaları gibi, evlerin içindeki yaşam hakkında bize detaylı bilgi verir.56

Yerleşme konumu itibari ile ovanın alt kısmında yer alır ve bulunduğu alan

49 http://cat.une.edu.au/page/boncuklu; 16.11.2009, 13:45. 50 Farid 2006, 163-169. 51 Tapur 2009, 105. 52 Mellaart 2003, 13. 53 Hodder 2007, 313-329. 54 Hodder 2007, 313-329. 55 Hodder 2007, 313-329. 56 Hodder 2006, 15.

(31)

22

geniş kireç ve zengin kil yataklarına ulaşma kolaylığına sahiptir.57 Bu avantaja sahip

olması da kilin günlük yaşamada daha fazla kullanılmasına olanak sağlamıştır. Kil dışında önemli olan başka bir malzeme ise Marl (kireçli toprak birikintisi)’dır. Marl yapıların sıvanmasında, heykellerin ve kabartma nesnelerin yapımında bölge halkı için önemi fazla olan ve ihtiyaç duyulan bir malzemedir.58 Evlerini kerpiçten

yapmışlardı. Kerpiçlerin boyutları genellikle büyük, kısmen küçük olanlarda bulunmakla beraber genellikle dikdörtgen şeklindedir. Birkaç yapı da oval kerpiçler bulunmuştur. Kerpiçler genellikle standart genişlik ve boyutta yapılmasına karşın kalın, ince ve uzun olan tipleri de görülmüştür.

Arkeologlar yapılardaki duvarlarda yapmış oldukları tespitlerde kerpiçlerin gelişi güzel yapılmadığını ve belli bir teknik kullanılarak yapıldığını farketmişlerdir. Kerpiç yapımını ise birkaç işlem uyguluyorlardı. Ellerinde bulunan toprağa saman ve otu su ile karıştırarak çiğniyorlar ve mayalanmaya bırakıyorlardı. Kerpiçler yaklaşık 72 saat dinlenmeye bırakıldıktan sonra kerpiçler sepetler içinde kalıplara dökülüyor ve burada ustalar tarafından şekillendiriliyordu. Şekil verilen kerpiçler daha sonra kurumaya bırakılıyordu. Çatalhöyük’te uygulanan bu uygulamanın günümüzde devam ettiğini görüyoruz. Yerleşime 2 km mesafedeki Küçükköy de hala bu uygulamanın devam ettiğini biliyoruz. Peki neden kerpiç ev yapıldı? Sorusu aklımıza gelebilir. Konya bölgesi yazları sıcak ve kurak kışları soğuk geçen bir iklime sahiptir. Kerpiç malzemenin özelliği güneşten aldığı ısıyı tutması ve bunu gece dışarı yaymasıdır. Böyle bir durumda yazın evlerin içi serin kışın ise sıcak olmaktaydı. Evlerin bitişik düzende olmasının sebebi vahşi hayvanlardan korunma amaçlıydı, evlerin pencereleri yoktu bu yüzden damdan giriliyordu. Evler bitişik olmasına karşın her evin kendine ait duvarları vardı. Bu durumun böyle olması da bize özel mülkiyet anlayışının olduğunu gösterir. Her yapıda yemeklerini pişirebildikleri, uyuyabildikleri ve diğer işlerini yaptıkları ana tek bir oda bulunurdu. İlk dönemlere göre yapıların daha büyüdüğü ve yapı içi öğelerin daha çok geliştiğini söyleyebiliriz. Evlere giriş damdan yapılıyordu. Yapıların tavanları ahşap dikmelerle yatay olarak dizilmesiyle birlikte damları düz şekillidir.59 Damların düz olması, bazı günlük

57 Ülger 2007, 71.

58 Ülger 2007, 71. 59 Ülger 2007, 73.

(32)

23

aktivitelerinin burada geçmiş olabileceği düşünebilir.60 İlk yapı katında bulunan yerleşimle alt yapı katında bulunan yerleşimin alan genişliği olarak ve mekânsal değişiklikler olarak farklılaştığını görebiliriz.

Bu yerleşim de en dikkat çekici özelliklerden birisi de evlerin yaklaşık 80 yıl iskan edilip sistemli bir şekilde terk edilişidir. Evler terk edilirken boyaların üzeri kapanmış fırın ve diğer iç yapı öğelerinin içi de toprakla doldurulmuştur. Duvarların üst kısımları yıkılmış, evin alt kısımları genellikle özenli bir şekilde temiz bir toprakla doldurulmuştur. Bu şekilde, evin alt kısımları iyi bir biçimde korunmuş ve sağlam kalmıştır. Yeni evler, genelde eski ev duvarlarının alt yarısı temel olarak kullanılarak inşa edilmektedir. Bu sayede 21 m yüksekliğinde bir höyük üst üste yapılan evlerle yükselmiştir. Yoğun ve sıkışık bir yapılaşma söz konusudur. Her yerleşim evresinde nüfus yaklaşık 3500 ile 8000 arasında artmıştır. 18 yerleşim katı içinde en yoğun iskan edilen tabakalarda ise bu sayı, nüfus sayısının sonlarına yakın bir yerde olmalıdır.61

Çatalhöyük’te evler, hayvan barınakları ve çöplük alan yerleri bulunmakta; ama yüzey araştırmaları ve kazılarda henüz kamusal yapılara, kısmen atölyelere, mezarlık alanlarına, tören merkezlerine vb. yapıların varlığına dair hiçbir kanıt bulunamamıştır.62 Yapıların arasında düzensiz olarak bulunan açık alanlara evlerin

çöpleri atıldı, çöplüklerin içinde genelde insan ve hayvan kemikleri ile aletler bulunmuştur. Bu tarz çöplük alanları eski yapıların üstünde bulunmuştur.63

Yerleşmenin dışına, kenarlarına da çöpler atılmış ve alan da biriken çöpler yeni yapıların temeli olarak kullanılmıştır. Bu şekilde yerleşme hem yükselmiş hem de erken evrelerde her yöne doğru genişleme imkanı bulmuştur.64

Evlerin planları genelde hepsinde aynıdır. Evler genelde bir ana oda ile depo amaçlı kullanılan 1-3 adet odadan oluşur. Genelde giriş güney duvardan merdivenle sağlanmaktaydı. Merdivenin altında ise, fırın ve ocak yer alır.65 Ana odanın

kuzeyindeki tabanlar daha yüksek, daha beyaz ve daha temiz durumunda; tabanların

60 Kurtuluş 1995, 20. 61 Hodder 2007, 313-329. 62 Hodder 2007, 313-329. 63 Farid 2006, 163-169. 64 Farid 2006, 163-169. 65 Hodder 2007, 313-329.

(33)

24

daha sık sıvandığını görmekteyiz.66 Ana odanın tabanı genellikle sekilerle ya da

farklı yükseklikler ile ayrılmış, yüksek olan kısımlar beyaz sıva ile sıvanmıştır.67

Farklı taban alanları sıklıkla yükseltilmiş kenarlarla sınırlanmıştır.68Çatalhöyük

yerleşmesinin sonuna doğru, nüfusun artmasıyla beraber bölge genelinde yerleşme sayısında belirgin bir artış olmuş, yeni alanlar iskana açılmıştır.69 Av ve toplayıcılık

devam etmekle birlikte, yerleşmeler temel olarak tarım ve hayvancılıkla uğraşan gelişmiş çiftçi köyleri görünümünü alır.70

Bu dönemin diğer önemli yerleşim yerlerinden birisi de Karaman ili sınırlarında yer alan Can Hasan III höyüğüdür. Yerleşim neolitik dönemdenden itibaren iskan edilmiştir. D. French’in kazılarda elde ettiği bulgular sonucunda Erken Neolitik yerleşime ait kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. Bu yerleşimi anlatmamızdaki temel nokta Çatalhöyük yerleşiminin çevresindeki höyüklerin mesafesi uzak olamasına rağmen etkileyebildiğini ispatlamaktır. Bu yerleşmede mimari kalıntılarda evlerin taş temelinin olmadığını görüyoruz. Evler genellikle kerpiçten yapılmıştır. Duvarları ve taban kısımları kil ile sıvanmış ve evler tek ya da çift odalı olarak yapılmıştır. Çatalhöyükteki ev mimarisine benzer şekilde içlerinde fırın ve depolar bulunmuştur.

Dönemin diğer önemli yerleşmelerinden birisi de Pınarbaşıdır. 2.271 rakımlı volkanik kökenli Karadağ kütlesinin kuzeybatıya doğru bir çıkıntısı olan kalker oluşumlu Bozdağ'ın kuzeybatı ucunda Pıınarbaşı Mevkii'ndedir.71 Eski Hotamış

gölünün kıyı hizasında olan kayalıkların olduğu düz bir alanda zengin buluntulara sahip birkaç tane kaya sığınağının bulunduğu yerleşimdir. Pınarbaşında yapılan survey ve kazı çalışmalarında Neolitik döneme ait mimari kalıntılar bulunmuştur. Yapıların basit bir şekilde yuvarlak plana benzer olduğu yine açılan diğer açmalarda ise farklı şekilde net belirlenemeyen bir plan özelliği ortaya çıkmıştır. Bunlar tam olarak açıklanamamıştır. Yapı üzerinde saz/kamış kerpiç sıva izleri tespit edilmiştir. Bu da yine coğrafyanın bölge insanına sunduğu kaynaklardandır. Kaya barınaktaki

66 Hodder 2007, 313-329. 67 Matthews 1996, 301. 68 Hodder 2007, 313-329. 69 Özbaşaran – Cutting 2007, 466. 70 Özbaşaran – Cutting 2007, 466. 71http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=2449&html=ages_detail_t.html&layout= web.

(34)

25

7.binyıl Neolitik yerleşimi, Çatalhöyük Neolitik'inin geç dönemleriyle

karşılaştırılabilir. Burada, alttaki yıkıntının üzerine oturan ve üzeri taşlarla sınırlandırılmış eğrisel bir yapı bulunmaktadır. Yapıda ocaklar, fırınlar ve ateş yakılan çukurlar vardır.72 Yerleşim üzerinde yakın döneme ait mezarların olması burada yapılan çalışmaları kısıtlamaktadır. Douglas Baird yapmış olduğu survey ve kazılarda değişik tarzda öğeler barındıran yapılara ulaşmıştır. Yeteri kadar bir çalışma yapılamadığı için mimari plan hakkında net bir şey söyleyemiyoruz.

Kalıntıların arasında hafif dönüşlü olarak uzanan sıva izi bulunmuş ve buna ek olarak, yıkıntı molozların arasında çamur ve dal- örgü yapıların varlığını gösteren çok sayıda kamış ve ahşap izli kil topanlarına rastlanmıştır. Ev içlerinde tabanlar ve duvarlar sıvanmıştır. Tabanların üzerinde bazı kırmızı renkli aşı boyası parçacıkları da görülmüştür. Yerleşimin genel mimari özelliğini kısmen çukur tabanlı, planı dar dönüşlü olan, çamur dolgulu dal-örgü tekniğinde yapılmış ve sıvanmış, içinde çeşitli yapısal öğeler bulunan yapılar belirlemektedir. bir başka dikkat çeken unsur ise ocakların dışarda bulunmasıydı. Kazılarda oval biçimde yanmış taşlar, çevresinde hayvan kemikleri ve pişirme çukurları tespit edilmiştir. Çukurlarda yanmış küllerin olduğu gözle görülmektedir. Karadağ volkanik dağına yakın olduğu için bazalt taşları getirip kullanmışlardır. Bu taşları öğütme ve yemek pişirme gibi durumlarda kullanmışlardır. Yerleşmedeki yapılara genel olarak bakıldığında, kısa süreli ya da düzenli olarak kullanılmak üzere düzenlenmiş olan yapıların bakım ve yenilenmesine verilen önem, yerleşik yaşama geçme sürecindeki bir topluluğun sürecini yansıtmaktadır.73 Yine de dönemin verdiği ortak genel özellikleri barındırması

buranın Çatalhöyük ile benzer yönlerinin olduğunu göstermektedir.

3.1.3. Kültür Özellikleri

Bu dönem içerisinde bulunan yerleşim yerlerinin birbirleriyle ilişkileri, benzerlikleri ve farklılıkları olmuştur. Bu farklılıklar ve benzerlikler dönemin genel özelliklerini de yansıtmıştır. Dönemin genel kültürel özellikleri içerisine; çanak çömlek, ölü gömme adetleri, yontma taş aletler, sosyal hayat, dini ritüeller ve küçük sanat eserlerini alabiliriz. Konya Ovası içerisinde yer alan höyüklerin yerleşim

72 http://cat.une.edu.au/page/pinarbasi; 16.11.2009, 14:30. 73 Baird 2007, 285-311.

Şekil

Foto 1 : Doğu Çatalhöyük genel görünüm ( fotoğraf kendime aittir.)
Foto 2: Can Hasan Höyüğü uydu görüntüsü ve genel fotoğrafı
Foto 3 : Batı Çatalhöyük’te bir kazı açması  (http://www.catalhoyuk.com/tr/content/bati-hoyuk )
Foto 5 : Seyithan Höyük Genel Görünümü ( fotoğraf kendime aittir.)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

NiTi (Nitinol) alloys are important biomaterials favored by the biomedical field because of their feature reminders, superelasticity, good corrosion resistance,

Ayrıca, oyun alanındaki güç objelerinden tamamen habersiz oldukları için, ancak şans eseri güç objelerini toplayabilmişlerdir ve bu da test eden kişinin

O yumuşacık, sakin, huzur veren, ağır ağır konuşma tarzıyla benim gibi telaşlı, aceleci, heyecanlı birini bile birkaç dakika içinde sakinleştirmeyi bilirdi.. Benden

) continuent eux toujours à exercer leurs métiers de «m archands errants» en met-. Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha

Ayrıca 100 ml‟lik ayrı bir balona 3 molar nitrik asit konularak kalibrasyon körü olarak kullanıldı..

He alleges that when the pressures that the movements of life and processes of history resort to in order to connect with other are named as "bio-history", it would

切記不可一次服用兩份的藥量。 副作用 1.每一種藥都有副作用,若有下列狀況請勿驚慌:頭

eski taş çağı olarak da adlandırılan paleolitik dönemde insanın hayatta kalmasının tek yolu avcı-toplayıcı bir yaşam tarzı sürdürmekti.. Aslında ata- larımızın