• Sonuç bulunamadı

2006 yılında uygulamaya konulan okul öncesi eğitim programı hakkında ilköğretim müfettişleri, okul öncesi eğitim veren kurum müdürleri ve okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerinin incelenmesi (Ordu ili örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "2006 yılında uygulamaya konulan okul öncesi eğitim programı hakkında ilköğretim müfettişleri, okul öncesi eğitim veren kurum müdürleri ve okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerinin incelenmesi (Ordu ili örneği)"

Copied!
241
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EV YÖNETİMİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ BİLİM DALI

2006 YILINDA UYGULAMAYA KONULAN OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI HAKKINDA İLKÖĞRETİM MÜFETTİŞLERİ, OKUL ÖNCESİ EĞİTİM

VEREN KURUM MÜDÜRLERİ VE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ (ORDU İLİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Dr. Nurcan KOÇAK

HAZIRLAYAN Gülsüm DÜŞEK

(2)

I

ÖNSÖZ

Okulöncesi eğitim, çocuğun doğduğu günden temel eğitime başladığı güne kadar geçen sıfır-altı yaş arasındaki dönemini kapsayan ve çocukların daha sonraki yaşamlarında çok önemli bir yeri olan; bedensel, psikomotor, sosyal-duygusal-zihinsel ve dil gelişimlerinin büyük ölçüde tamamlandığı, bu doğrultuda kişiliğinin şekillendiği “erken çocukluk çağı” diye de adlandırılan gelişim ve eğitim süreci olarak tanımlanabilir. Okulöncesi eğitimin amaçlarının gerçekleştirilebilmesi, iyi planlanmış eğitim programları ile mümkün olabilir. Yaşamın ilk yıllarında öğrenilen şeylerin, kazanılan davranışların kalıcı etkileri nedeni ile okulöncesi eğitim çok önemlidir. İlk öğrenilen şeylerin iyi, güzel ve doğru şeyler olması hem çocuk hem de toplum için büyük değer taşımaktadır.

Bu noktadan hareketle hazırlanan tez, 2006 yılında yayımlanan yeni okulöncesi eğitim programı hakkında ilköğretim müfettişleri, okulöncesi eğitim veren kurum müdürleri ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşlerini incelemek amacını taşımaktadır. Araştırma sonunda yer alan önerilerin yeni okulöncesi eğitim programı hazırlamaya katkısı olacağı düşünülmektedir.

Tez hazırlama sürecinde yardımlarını esirgemeyen danışmanım Yard. Doç. Dr. Nurcan Koçak’a, Ordu ili Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Recep DÜŞEK’e, Ordu ilinde görev yapan ilköğretim müfettişlerine, örneklemi oluşturan okulöncesi eğitim veren kurumların müdürlerine ve okulöncesi öğretmenlerine katkılarından dolayı teşekkür ederim.

Ayrıca tezin hazırlanmasında bana büyük destek veren Nazlı TEMİZ’e, Fatoş DÜŞEK’e ve canım anneme sonsuz teşekürlerimle…

(3)

II

ÖNSÖZ ………... I

TABLOLAR LİSTESİ ………... VII

KISALTMALAR ………... XI BÖLÜM I GİRİŞ ………... 1 Problem………. 1 Amaç………..………..……… 2 Alt Amaçlar……….……… 2 Araştırmanın Önemi………. 3 Sayıltılar ………... 5 Sınırlılıklar ………... 5 Tanımlar ……….. 5 BÖLÜM II İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR ………. 7 1. Okulöncesi Eğitim ………... 7

1.1. Okulöncesi Eğitimin Önemi..………... 8

1.1.1. Okulöncesi Eğitimin Toplum İçin Önemi…...……….. 8

1.1.2. Okulöncesi Eğitimin Çocuk İçin Önemi………... 10

1.2. Okulöncesi Eğitimin Amaçları ………... 16

1.3. Okulöncesi Eğitimin İlkeleri ………... 17

1.4. Okulöncesi Eğitim Kurumları ve İyi Bir Okulöncesi Eğitim Kurumunun Özellikleri ………... 20

1.5. Dünyada Okulöncesi Eğitime Genel Bir Bakış……….……… 26

1.5.1. Almanya………. ……….. 27

1.5.2. Amerika Birleşik Devletleri……….. 31

1.5.3. Avusturya……….. 33 1.5.4. Avustralya………... 35 1.5.5. Danimarka………... 36 1.5.6. Finlandiya……….. 40 1.5.7.Fransa……… 41 1.5.8. Hollanda………... 47 1.5.9. İngiltere………. 48

(4)

III 1.5.12. İsviçre……….. 54 1.5.13. Japonya……… 55 1.5.14. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti………... 57 1.5.15 Norveç……….. 58 1.5.16. Rusya ve SSCB………... 59 1.5.17. Yeni Zelanda………... 62

1.6. Okul Öncesi Eğitimi Etkileyen Farklı Ekoller……….. 62

1.6.1.High/Scope Okulöncesi Eğitimi Programı ……… 62

1.6.2. Head Start Okulöncesi Eğitim Programı………... 67

1.6.3. Reggia Emilia Okulöncesi Eğitimi Programı... 76

1.6.4. Montessori Eğitim Program……….. 82

1.6.4.1. Montessori ve Açık Eğitim ……….. 84

1.6.4.2. Programlı, Skinnerian, Behaviorist Okulöncesi Eğitimi ...………….. 85

1.7. Türkiye’de Okulöncesi Eğitim……….. 86

1.8. Okul Öncesi Eğitim Programı………... 96

1.9. Türkiye’de Uygulanan Okulöncesi Eğitim Programları………... 102

1.10. 2006 Okulöncesi Eğitim Programı ………. 107

1.10.1. 2006 Okulöncesi Eğitim Programı Kitabı ……….…………..……….. 107

1.10.2. 2006 Okulöncesi Eğitim Programı Öğretmen Kılavuz Kitabı ..…... 111

1.11. Okul Öncesi Eğitimde Okul-Aile İşbirliği….. ………... 112

1.12. Okulöncesi Eğitimin Değerlendirilmesi………. 117

1.13. İlgili Araştırmalar………... 121

BÖLÜM III YÖNTEM ………. 128

Araştırmanın Modeli ………. 128

Araştırmanın Evren ve Örneklemi……….. 128

Veri Toplama Araçları ………. 132

Verileri Toplama Yöntemi……… 133

(5)

IV

1. 2006 Okulöncesi Eğitim Programı Kitabı Hakkında İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşleri Arasındaki Farklılığın İncelenmesi………..

136

1.1. 2006 Okulöncesi Eğitim Programı Kitabının Açıklamaları Konusunda

İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşleri Arasındaki Farklılığın İncelenmesi...

136

1.2. 2006 Okulöncesi Eğitim Programı Kitabındaki Gelişim Özelliklerinin Çocukların Yaş Gruplarına Göre Yeterliliğine İlişkin Okulöncesi Eğitim

Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi……...

145

1.3.2006 Okulöncesi Eğitim Programı Kılavuz Kitap Hakkındaki İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi………..………

148

2. 2006 Yılında Yayımlanan Okulöncesi Eğitim Programının Uygulanabilirlik Düzeyi Hakkında İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi…………...

155

2.1.2006 Yılında Yayımlanan Okulöncesi Eğitim Programının Uygulanabilirlik Düzeyi Hakkında İlköğretim Müfettişleri ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi……….

155

2.2.2006 Okulöncesi Eğitim Programının Gelişim Alanlarına Göre Uygulanabilirlik Düzeyine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi……….

156

3.2006 Okulöncesi Eğitim Programının Olumlu Yönlerine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi………..

160

4.2006 Okulöncesi Eğitim Programının Uygulanamayacak Yönlerine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi………...

161

(6)

V

Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi………..

6.2006 Okulöncesi Eğitim Programının Uygulanmasında Karşılaşılan Güçlüklere İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi………

164

BÖLÜM V

TARTIŞMA VE YORUM……… ………..………... 166

1. 2006 Okulöncesi Eğitim Programı Kitabı Hakkında İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşleri Arasındaki Farklılığın İncelenmesi……….. 166 2. 2006 Yılında Yayımlanan Okulöncesi Eğitim Programının Uygulanabilirlik Düzeyi Hakkında İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi…………... 168 3. 2006 Okulöncesi Eğitim Programının Olumlu Yönlerine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi………... 169 4. 2006 Okulöncesi Eğitim Programının Uygulanamayacak Yönlerine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi………... 171 5. 2006 Okulöncesi Eğitim Programına İlave Edilecek Yönlerine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi………... 174 6.2006 Okulöncesi Eğitim Programının Uygulanmasında Karşılaşılan Güçlüklere İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin İncelenmesi……… 176 BÖLÜM VI SONUÇ VE ÖNERİLER ……….. 179 Sonuçlar………..……….. 179 Öneriler………. 185 ÖZET ……….. 187 SUMMARY……….. 189 KAYNAKLAR ………...……… 191

(7)

VI

EKLER ………... 213

EK 1: İLKÖĞRETİM MÜFETTİŞLERİNE YÖNELİK ANKET……….. 214 EK 2: OKUL MÜDÜRLERİNE YÖNELİK ANKET…………..………... 217 EK 3: OKULÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNE YÖNELİK ANKET ….……….……… 221

EK 4: ARAŞTIRMANIN YAPILDIĞI DÖNEMDE ORDU İL MERKEZİNDE VE İLÇELERDE GÖREV YAPAN OKULÖNCESİ ÖĞRETMENİ DURUMU VE ÖRNEKLEME ALINAN OKULÖNCESİ ÖĞRETMENİ SAYISI ……….

225

EK 5: S.Ü. SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜNÜN 14/06/2007 TARİH VE

16/21 SAYILI YAZISI ……….. 226 EK 6: ORDU VALİLİĞİNİN ARAŞTIRMA İZİN YAZISI ……….. 227

(8)

VII

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: İlköğretim Müfettişlerine Ait Demografik Bilgiler ………....………... 129 Tablo 2: Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerine Ait Demografik Bilgiler... 130 Tablo 3: Okulöncesi Eğitim Öğretmenlerine Ait Demografik Bilgiler…... …………... 131 Tablo 4: İlköğretim Müfettişleri, Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürleri ve

Okulöncesi Öğretmenlerinin 2006 Okulöncesi Eğitim Programını İnceleme Durumlarına İlişkin f ve % Değerleri ………..

134

Tablo 5: 2002 Okulöncesi Eğitim Programı İle 2006 Okulöncesi Eğitim Programının Karşılaştırılmasına İlişkin İlköğretim Müfettişleri, Okul Müdürleri ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri………

135

Tablo 6: 2006 Okul Öncesi Eğitim Programındaki “Gelişim Özellikleri

Açıklamalarının” Yeterliğine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri ………...………..

137

Tablo 7: 2006 Okul Öncesi Eğitim Programındaki “Amaç ve Kazanımların” Yeterliğine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri ………

138

Tablo 8: 2006 Okul Öncesi Eğitim Programındaki “Yıllık Plan Açıklamalarının” Yeterliğine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri ………

139

Tablo 9: 2006 Okul Öncesi Eğitim Programındaki “Günlük Plan Açıklamalarının” Yeterliğine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri ………

140

Tablo 10: 2006 Okul Öncesi Eğitim Programındaki “Programı Değerlendirme Bölümünün” Yeterliğine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri ……….………

(9)

VIII

Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri ……….………

142

Tablo 12: 2006 Okul Öncesi Eğitim Programındaki “Aile Katılımı ile İlgili Bölümün” Yeterliğine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri ……….………...

143

Tablo 13: 2006 Okul Öncesi Eğitim Programındaki “İlköğretime Geçiş İçin

Açıklamalar ile İlgili Bölümün” Yeterliğine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi

Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri………...…………

144

Tablo 14: 2006 Okul Öncesi Eğitim Programındaki “2. Bölümdeki Genel Bilgilendirme ile İlgili Açıklamalar Bölümünün” Yeterliğine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların

Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri………...………

145

Tablo-15: 2006 Yılında Değişen Okulöncesi Programlarındaki Gelişim Özelliklerinin Çocukların Yaş Gruplarına Göre Yeterliliğine İlişkin Okulöncesi Eğitim

Veren Kurumların Müdürlerinin Görüşlerinin f ve % Değerleri………

146

Tablo-16: 2006 Yılında Değişen Okulöncesi Programlarındaki Gelişim Özelliklerinin Çocukların Yaş Gruplarına Göre Yeterliliğine İlişkin Okulöncesi

Öğretmenlerinin Görüşlerinin f ve % Değerleri………..

147

Tablo-17: 2006 Okulöncesi Öğretmen Kılavuz Kitabı ve Plan Örnekleri Hakkında İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların

Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerine İlişkin Bulguların F ve % Değerleri……….

149

Tablo-18: 2006 Okulöncesi Öğretmen Kılavuz Kitabındaki Psiko-Motor Alanına Yönelik Etkinlik Örnekleri Hakkında İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerine İlişkin Bulguların f % ve χ 2 Değerleri……….

(10)

IX

Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerine İlişkin Bulguların f % ve χ 2 Değerleri………. Tablo-20: 2006 Okulöncesi Öğretmen Kılavuz Kitabındaki Dil Alanına Yönelik

Etkinlik Örnekleri Hakkında İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerine İlişkin Bulguların f % ve χ 2 Değerleri………

152

Tablo-21: 2006 Okulöncesi Öğretmen Kılavuz Kitabındaki Bilişsel Alana Yönelik Etkinlik Örnekleri Hakkında İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerine İlişkin Bulguların f % ve χ 2 Değerleri………

153

Tablo-22: 2006 Okulöncesi Öğretmen Kılavuz Kitabındaki Özbakım Becerisine Yönelik Etkinlik Hakkında İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerine İlişkin Bulguların f % ve χ 2 Değerleri………...……….

154

Tablo-23: Okulöncesi Öğretmenlerinin 2006 Okulöncesi Eğitim Programını

Sınıflarında Uygulama Durumlarına İlişkin Görüşlerinin f ve % Değerleri 155 Tablo-24 : İlköğretim Müfettişlerine Göre Teftişe Gidilen Okullarda 2006 Okulöncesi

Eğitim Programının Uygulanma Durumlarına İlişkin Görüşlerinin f ve % Değerleri………...

155

Tablo-25 : 2006 Okul Öncesi Eğitim Programının Psiko-Motor Alana

Uygulanabilirlik Düzeyine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri………....

156

Tablo-26 : 2006 Okul Öncesi Eğitim Programının Sosyal Duygusal Alana

Uygulanabilirlik Düzeyine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri………....

157

Tablo-27 : 2006 Okul Öncesi Eğitim Programının Dil Alanının Uygulanabilirlik Düzeyine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri………...

(11)

X

Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri………...

159

Tablo-29 : 2006 Okul Öncesi Eğitim Programının Özbakım Becerilerinin

Uygulanabilirlik Düzeyine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f % ve χ 2 Değerleri………....

160

Tablo-30 : 2006 Okulöncesi Eğitim Programının Olumlu Yönleri İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f ve % Değerleri……….

161

Tablo-31 : 2006 Okulöncesi Eğitim Programının Uygulanamayacak Yönlerine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların

Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f ve %

Değerleri………...

162

Tablo-32 : 2006 Okulöncesi Eğitim Programının İlave Edilecek Yönlerine İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların

Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f ve %

Değerleri………..

163

Tablo-33 : 2006 Okulöncesi Eğitim Programının Uygulanmasında Karşılaşılan Zorluklara İlişkin İlköğretim Müfettişleri İle Okulöncesi Eğitim Veren Kurumların Müdürlerinin ve Okulöncesi Öğretmenlerinin Görüşlerinin f ve % Değerleri………...

(12)

XI A.Ç.E.V. : Anne Çocuk Eğitim Vakfı A.B.D. : Amerika Birleşik Devletleri

E.C.C.E. : Erken Çocukluk Bakımı ve Eğitimi E.Ç.E. : Erken Çocukluk Eğitimi

GAP : Güneydoğu Anadolu Projesi K.K.T.C. : Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti M.E.B. : Milli Eğitim Bakanlığı

O.Ö.E. : Okul Öncesi Eğitim

O.Ö.E.K. : Okul Öncesi Eğitim Kurumu

S.H.Ç.E.K. : Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu S.S.C.B. : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği T.B.M.M : Türkiye Büyük Millet Meclisi

(13)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

PROBLEM

Okulöncesi eğitim, çocuğun doğduğu günden temel eğitime başladığı güne kadar geçen sıfır-altı yaş arasındaki dönemini kapsayan ve çocukların daha sonraki yaşamlarında çok önemli bir yeri olan; bedensel, psikomotor, sosyal-duygusal, zihinsel ve dil gelişimlerinin büyük ölçüde tamamlandığı, bu doğrultuda kişiliğinin şekillendiği “erken çocukluk çağı” diye de adlandırılan gelişim ve eğitim süreci olarak tanımlanabilir (Aral, Kandır & Can Yaşar , 2001 ; s. 15).

Okulöncesi dönem insan hayatının temelini oluşturur. Bu dönemde, çocuğun anne ve babası tarafından sevgi ve şefkatle büyütülmesi, ihtiyaçlarının karşılanması, sağlığının korunması çok önemlidir. Fakat bunlar kadar önemli bir nokta ise, gelişimin tüm yönlerini destekleyecek sosyal ve fiziksel bir ortamdır. Bu dönemdeki yaşantılar onun gelecekte hayata bakış açısını da önemli ölçüde etkiler ( Şahin, 2005a; s. s. 1-2 ).

Yaşamın ilk yılları çocuğun gelişimi ve eğitimi açısından çok önemlidir. Temel bilgi, beceri ve alışkanlıkların kazanıldığı bu kritik yıllarda, eğitim tesadüflere bırakılmamalıdır. Bu nedenle okulöncesi dönemindeki eğitim bilimsel ve sistematik bir şekilde yürütülmelidir. Çocuklar dünyaya geldiği andan itibaren büyük bir hızla öğrenmektedir. Okulöncesi yıllarda çocuklar, yakın çevrelerine karşı çok duyarlıdır ve hareketli, meraklı, araştırıcı bir kişilik özelliği sergilerler. Hayalleri çok güçlüdür. Günlük yaşamda karşılaştıkları olayların nedenleri ve sonuçları arasında ilişki kurmaya çalışırlar ve sürekli soru sorarlar. Birey, yaşamı boyunca, hiçbir dönemde 3-6 yaşlarında olduğu kadar aktif değildir. Bu dönemde büyük bir enerjiye sahiptir. En önemli işi öğrenmektir. Çevresindeki tüm canlı ve cansız objelerin, algıladığı bütün olayların ne olduğunu sorgular ve büyük bir hızla kendisine mal eder ( Kaçar & Doğan, 2007 ; s.3 ).

Kendisinin farkında olma, sosyal beceriler, kültürünün ve diğer kültürlerin farkında olma iletişim becerileri, algısal-devimsel beceriler, analitik düşünme ve problem çözme becerileri ve yaratıcılık ve estetik beceriler gibi yeterliklerin (özelliklerin), okulöncesi eğitim döneminde hazırlanacak eğitim programlarıyla sağlıklı bir şekilde kazandırılması, ileride kendini yeterlikleri ve yetersizlikleriyle tanıyan ve kabul eden, başkalarıyla etkili iletişim ve dostluklar kurabilen, merak eden, araştıran, bulan, yaratıcı ve güzelliklerin farkında olabilen;

(14)

kısacası kendisiyle ve çevresindeki dünyayla barışık olarak yaşayan mutlu yetişkinlerin temellerini oluşturacaktır ( Senemoğlu, 1994 ; s. 30 ).

Okulöncesi eğitimin amaçlarının gerçekleştirilebilmesi, iyi planlanmış eğitim programları ile mümkün olabilir. Okulöncesi kurumlarda uygulanan eğitim programları, okul-aile-çocuk üçgeninde gerçekleştirilen tüm yaşantıları kapsamaktadır. Bu noktada önemli olan; okulun belirlediği hedeflere ulaşabildiği, çocuğun eğitim gereksinimlerini karşılayabildiği ve ailenin beklentilerine karşılık bulabildiği eğitim programlarının hazırlanabilmesi ve uygulanabilmesidir. Bu da kaliteli eğitim programları ile sağlanabilir (Temel ve Ark. 2005, s.11).

Amaç

Bu araştırma, 2006 yılında uygulamaya konulan okulöncesi eğitim programı hakkında ilköğretim müfettişleri, okulöncesi eğitim veren kurumların müdürleri ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri arasındaki farklılığı ortaya koymak amacıyla planlanmıştır.

Alt Amaçlar

1. 2006 okulöncesi eğitim programı kitabı hakkında ilköğretim müfettişleri ile okulöncesi eğitim veren kurumların müdürlerinin ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

1.1. 2006 okulöncesi eğitim programı kitabının açıklamaları konusunda ilköğretim müfettişleri ile okulöncesi eğitim veren kurumların müdürlerinin ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

1.2. 2006 okulöncesi eğitim programı kitabındaki gelişim özelliklerinin çocukların yaş gruplarına göre yeterliliğine ilişkin okulöncesi eğitim veren kurumların müdürlerinin ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri nelerdir?

1.3. 2006 okulöncesi eğitim programı kılavuz kitap hakkındaki ilköğretim müfettişleri ile okulöncesi eğitim veren kurumların müdürlerinin ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

2. 2006 yılında yayımlanan okulöncesi eğitim programının uygulanabilirlik düzeyi hakkında ilköğretim müfettişleri ile okulöncesi eğitim veren kurumların müdürleri ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

(15)

2.1. 2006 yılında yayımlanan okulöncesi eğitim programının uygulanabilirlik düzeyi hakkında ilköğretim müfettişleri ile okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

2.2. 2006 okulöncesi eğitim programının gelişim alanlarına göre uygulanabilirlik düzeyine ilişkin ilköğretim müfettişleri ile okulöncesi eğitim veren kurumların müdürlerinin ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık var mıdır?

3. 2006 okulöncesi eğitim programının olumlu yönlerine ilişkin ilköğretim müfettişleri ile okulöncesi eğitim veren kurumların müdürlerinin ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri nelerdir?

4. 2006 okulöncesi eğitim programının uygulanamayacak yönlerine ilişkin ilköğretim müfettişleri ile okulöncesi eğitim veren kurumların müdürlerinin ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri nelerdir?

5. 2006 okulöncesi eğitim programına ilave edilecek yönlerine ilişkin ilköğretim müfettişleri ile okulöncesi eğitim veren kurumların müdürlerinin ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri nelerdir?

6. 2006 okulöncesi eğitim programının uygulanmasında karşılaşılan güçlüklere ilişkin ilköğretim müfettişleri ile okulöncesi eğitim veren kurumların müdürlerinin ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri nelerdir?

Araştırmanın Önemi

Okulöncesi eğitim, çocukların gelişim düzeylerine ve bireysel özelliklerine uygun, zengin uyarıcılığı bir çevre imkanı sağlayan, çocukları ilköğretime hazırlayan bir öğretim basamağıdır. Okulöncesi eğitim kapsamında çocuklar bilgi, beceri, alışkanlık, tutum gibi pek çok özellik kazanırlar. Bu süreç çocuklara sosyal, iletişimsel, düşünsel becerilerin yanı sıra, bilgi teknolojileri ve kişisel performansı artırmaya yönelik beceriler kazandırmayı da içerir. Tüm bu içerikler doğrultusunda desteklenen çocuklar sorumluluk sahibi, mutlu, uyumlu, kendine güvenen, problemleri fark edip çözebilen, yaratıcı, başarılı, kendisine ve çevresine karşı duyarlı ve üretken çocuklar olurlar. Okulöncesi eğitim sürecinde kazanılan davranışlar; yetişkinlik dönemindeki kişilik yapısını, tavırları, alışkanlıkları, inanç ve değer yargılarını biçimlendirmesi bakımından oldukça önemlidir ve bu sürecin mümkün olabilecek en etkin şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir ( Tuğrul & Duran, 2003; s.227).

(16)

Bir okulöncesi eğitim programıyla kazandırılacak yaşantılar çocuğun kendini tüm özellikleriyle tanımasını ve kabul etmesini çocuğun başkalarıyla dostluk kurmasını, işbirliği yapmasını, başka bir deyişle sosyalleşmesini; kendi kültürünün ve diğer kültürlerin özelliklerinin farkında olmasını; dil, müzik, hareket, dans, resim yoluyla etkili iletişim kurmasını sağlayabilmeli; devimsel becerileri, çok yönlü düşünme ve problem çözme becerilerini; estetik ve yaratıcılık becerilerini geliştirebilmelidir (Senemoğlu, 1994; s. 21 ).

Program geliştirme çalışmaları her ne kadar alan uzmanları tarafından yapılsa da geri bildirimler için uygulayıcılara ihtiyaç vardır. Programın hazırlanıp uygulanmak üzere yürürlüğe konulması ile o program tamamen kendi haline bırakılmalıdır. Uygulamalarda aksaklıkların olup olmadığının araştırılması ve öğretmenlerin verdiği geri bildirimler sayesinde daha kullanışlı hale getirilerek süreklilik amaçlamalıdır.

Böylece program değerlendirme çalışmaları, eğitimde niteliği arttırmanın bir boyutudur denebilir (Cömert, 2004; s.s. 164-165).

2006 yılında uygulamaya konulan yeni programın bu özellikler açısından değerlendirildiğinde; olumlu, uygulanamayan ve ilave edilmesi gereken yönleri, uygulanabilirlik düzeyi değerlendirilmesi gereken bir konudur.

Bu araştırmada; 2006 yılında uygulamaya konulan yeni okulöncesi eğitim programı hakkında ilköğretim müfettişleri, okulöncesi eğitim veren kurumların müdürleri ve okulöncesi öğretmenlerinin görüşleri incelenmiştir.

Bu araştırmanın sonucunda elde edilecek bulguların;

• 2006 yılı okulöncesi eğitim programının değerlendirilmesi ile programın ilköğretim müfettişleri, okul müdürleri ve okulöncesi öğretmenleri tarafından anlaşılma, uygulanabilirlik düzeyi ve kılavuz kitaptan yararlanılma durumları ortaya konarak müfettiş, okul müdürü ve öğretmenlerin, okulöncesi eğitim programı konusunda duyarlılıklarını artıracağı için önemlidir.

• 2006 yılı okulöncesi eğitim programının değerlendirilmesi ile programın ilköğretim müfettişleri, okul müdürleri ve okulöncesi öğretmenleri tarafından anlaşılma, uygulanabilirlik düzeyi ve kılavuz kitaptan yararlanılma durumları ortaya konarak düzenlenecek hizmet-içi eğitim seminerlerinde bu verilerden yararlanılabileceği için önemlidir.

(17)

• Ayrıca program geliştirme sürekli yenilenmeyi gerektirir. Değişen şartlara ve gelişmelere paralel okulöncesi eğitim programlarının bundan sonraki yapılacak çalışmalarında da bu araştırma sonuçlarından yararlanılabilir.

• Bundan sonraki araştırmalara katkı sağlaması açısından önemlidir.

Sayıltılar

1. Araştırmanın örneklemini oluşturan ilköğretim müfettişleri, okulöncesi eğitim veren kurumların müdürleri ile okulöncesi öğretmenleri anketteki sorulara samimi olarak cevap vermişlerdir.

Sınırlılıklar

1. Bu araştırma 2007-2008 eğitim-öğretim yılında Ordu ilinde görev yapan ilköğretim müfettişleri, bağımsız anaokulları, kız meslek liseleri, ilköğretimdeki anasınıfları ve çeşitli kurum ve kuruluşlara bağlı anaokulları ile özel anaokulu müdürleri ve bu okullarda çalışan okulöncesi öğretmenlerin görüşleri ile sınırlı tutulacaktır.

Tanımlar

Okulöncesi eğitim: 0-72 aylık yaş grubu çocuklarına, gelişim düzeylerine uygun, zengin bir uyarıcı çevre olanağı sunan, yaratıcılık başta olmak üzere, onların gelişimlerini bütün yönleri ile destekleyen, çocuğa yakın çevresinin ve ulusun sosyal-kültürel değerleri ile evrensel değerleri birbirleri ile çelişmeyen bir anlayışla tanıtmayı amaçlayan, isteğe bağlı, planlı bir davranış kazandırma sürecidir. Okulöncesi dönem; çocuğun gelişiminin çok hızlı ve kritik olduğu yıllardır. Kalıtımın yanında, çocuğun doğum öncesinden başlayarak etkileşim halinde olduğu çevreden kazandıkları, onun yetişkinlikteki kişiliğini, alışkanlıklarını, değer yargılarını biçimlendirmektedir (Turan, 2004 ).

Okulöncesi Eğitim Programı: 2006 yılında yayımlanan okulöncesi eğitim programı,

okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 36-72 aylık çocukların psikomotor, sosyal-duygusal, dil ve bilişsel gelişimlerinin desteklenmesini, özbakım becerilerinin kazandırılmasını ve ilköğretime hazır bulunuşluklarının sağlanmasını amaçlamaktadır (Okulöncesi Eğitim Programı, 2006 ; s. 12).

(18)

Müfettiş: Bir sistemin amaçlarına yönelik çalışma durumunun değerlendirilmesi,

sistemin bütünlüğü ve sistemden çıkan ürün için önem taşır. Sistemlerin alt sistemleri arasında bütünleşmenin sağlanması ve her birine amaçlar doğrultusunda, bütünlüğü bozmadan rehberlik ve denetimin yapılması zorunludur. Sistemlerde bu hizmetin tümünü kapsayan sürece; teftiş ve hizmeti gören elemana; müfettiş adı verilir ( Taymaz, 1993; s.39 ).

İlköğretim Müfettişi: İlköğretim müfettişleri illerde İlköğretim Müfettişleri Kurulu

(19)

BÖLÜM II

İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR

1. Okulöncesi Eğitim

Okulöncesi eğitim, çevresini merak eden, öğrenmeye ve düşünmeye güdülenmiş çocuğun bu özelliklerini yönetme, teşvik etme ve geliştirme gibi çok önemli görevi üstlenmiştir (Senemoğlu, 1994 ; s. 21; Genç & Senemoğlu, 2001 ; s. 1 ). Okulöncesi eğitim dönemindeki çocukların genel gelişim özellikleri o yaş grubundaki çocuklar için ortaktır; ancak her çocuğun kendine özgü olduğu da unutulmamalıdır (Okulöncesi eğitim programı, 2006 ; s. 11). Bu dönemde kazanacağı alışkanlıklar toplumsal davranışlarını ve kişilik yapısını etkileyecektir (Öktem,1986; s.21).

Yaşamın ilk yıllarında öğrenilen şeylerin, kazanılan davranışların kalıcı etkileri nedeni ile okulöncesi öğretmenleri çok önemli kişilerdir. İlk öğrenilen şeylerin iyi, güzel ve doğru şeyler olması hem çocuk hem de toplum için büyük değer taşımaktadır (Uşun & Cömert , 2003 ; s.s. 126-127).

Çağdaş ve demokratik toplumun gerektirdiği; duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilen, girişimci ve araştırıcı, öz denetimini sağlayabilen, kendisinin ve başkalarının haklarına saygılı, yeteneklerini kullanma becerisini edinmiş ve kültür değerlerine sahip, ruhsal ve bedensel özellikler yönünden sağlıklı bireyler yetiştirmek ancak okulöncesi dönemdeki çocukların eğitimine gerekli önemi vermekle sağlanabilir (Kandır, 2001; s.s. 9-10).

Okulöncesi eğitim “Erken çocukluk eğitimi” olarak da adlandırılır. Bu dönem, çocuğun doğumundan ilkokula başladığı zamana kadar geçen yılları kapsamaktadır (Berkçin, 1991; s. 18).

Erken Çocukluk Eğitimi’nin (EÇE) amacı çocukları yaşatmak, onların büyüme ve gelişmelerine destek olmak ve bakımlarını sağlamaktır (Tüsiad Basin Bülteni 1 Haziran 2005; s. 5).

(20)

1.1. Okulöncesi Eğitimin Önemi

1.1.1.Okulöncesi Eğitimin Toplum İçin Önemi

• Kadının annelik ve ev işlerinin yanı sıra, sanayide üretime katılmaya başlamaları, çocukların bakımında kurumsal düzenlemelere ihtiyacı doğurmuştur. II. Dünya Savaşından sonra anaokullarının önemi bu nedenle artmıştır (Aktaş, 1997; s.237; Belik, 1985; s. 159).

• Sosyo-ekonomik ve kültürel statüleri farklı olan ailelerden gelen çocuklar arasındaki kültür farklılıklarını asgari düzeye indirgemek ve eğitimde fırsat eşitliği sağlamak için okulöncesi eğitime ihtiyaç vardır (Yakar, Gingök, ….; s. 9).

• Çocukların geleceğini belirleyecek olan toplumsal ve ahlaki değerlerin aktarılması yaşamın ilk yıllarında başlar. Toplumsal ve ahlaki değerlerde devamlılığın sağlanması ve gelecek kuşaklara aktarılmasında okulöncesi eğitim önemlidir (Yavuzer, 2006; s. 151).

• Gelir düzeyi düşük, yeterli eğitim almamış ailelerin, çalışan annelerin zorlukları üstlenilerek çocuklarının daha sağlıklı bir ortamda ve uygun koşullarda yetişmesi okulöncesi eğitim alınmasıyla sağlanır. Böylece çocukların olumsuz çevre koşullarından etkilenmeleri önlenmiş olur (Dirim, 2004 ; s. s. 8-9).

• Türkiye’de köyden kente göç ile birlikte hızlı bir sosyal değişim görülmekte, çalışan anne sayısı hızla artmaktadır. Kırsal kesim ve düşük gelir düzeyinden gelen çocuklarla sosyal ve ekonomik bakımdan daha elverişli şartlarda yaşayan çocukların arasında gelişim farklılığını en aza indirmek için okulöncesi eğitim önemlidir (Taptık, 1992; s.181).

• Ekonomik şartların ağırlığı, kadının statüsünün değişmesine yol açmış, hemen her alanda ve her düzeyde kadın, çalışma hayatına atılmış, dolayısıyla çocuklarını ya bir aile büyüğüne, ya da kardeşlerine, ya komşularına ya da eğitimsiz bakıcı kadın ve kızların eline bırakma gibi tedbirlerle, onların bakım sorunlarını çözme yoluna gitmiş ancak; çocuklarını düzeltilmesi mümkün olamayan bazı olumsuz etkilerle karşı karşıya bırakmıştır (Yıldır, 1991; s.14).

• Annenin çalışmadığı ailelerde; genellikle anneler ya da yetişkinler geçirdikleri eğitim tecrübelerine dayanarak çocuklarını yetiştirmektedir. Yetişkinin geçirmiş olduğu eğitim tecrübesi de genellikle çağımızın eğitim anlayışına yetersiz kalmaktadır. Bu açıdan da okulöncesi eğitime ihtiyaç vardır (Ural, 1986; s.14).

(21)

• Çağdaş yaşamla birlikte, artan kent nüfusunun, apartman biçiminde, bahçesiz konutlarda yaşama zorunluluğu ve yoğun trafik karmaşası, çocukları evin dışında arkadaşlarıyla oynamaktan alıkoymuştur. Bu durum, onların birbirleriyle oynarken, daha sonraki toplumsal ilişkilerine temel oluşturacak, karşılıklı toplumsal ilişkiler geliştirmelerine engel olmaktadır. Bu bakımdan okulöncesi eğitim kurumları, çocuğun içinde yaşadığı toplumsal çevrenin temel kavramlarını ve temel alışkanlıklarını kazandırma, temel ilişkilerini düzenleme ve deneyimlerini zenginleştirme açısından da önem kazanmıştır (Üstünoğlu, 1987; s. s. 5-6).

• 20. yüzyılın ilk yarısında sanayi ve teknoloji alanındaki gelişmeler, hızlı nüfus artışı ve kentleşme, artan hayat pahalılığı ve gelir düzeyini yükseltme zorunluluğu gibi etkenler, toplumun yapısında birtakım sosyal değişmelere ve ekonomik gelişmelere yol açmıştır. Bu değişmelerden en fazla etkilenen sosyal kurumların başında aile müessesesi gelmektedir. Bu değişmeler, toplumun temel taşı olan aile kadrosunda da görülmüştür. Aile kadroları gelişmelere paralel olarak daralıp küçülmeye başlamıştır. Böylece zaman içinde büyükanne-büyükbaba, hatta amcalar daralan kadronun dışında kalmışlar, geniş aile tipleri yerine, ana,-baba ve kardeşlerden oluşan, modern aile dediğimiz çekirdek aile tipleri doğmuştur. Günümüzde üç jenerasyonun birlikte yaşadığı aile tipine ancak kırsal kesimde rastlanmaktadır (Yılmaz,1991; s.9).

• Bugün, özellikle büyük kentlerde ve endüstri merkezlerinde okulöncesi hizmetlerine olan istek artmaktadır. Bu durum sadece, çalışan annelerin duydukları ihtiyaçtan kaynaklanmamakta, tüm anne-babaların okulöncesi bakım ve eğitiminin önemi konusunda giderek bilinçlenmelerinden kaynaklanmaktadır (Akyüz, 2001; s. 314). Annenin dışarıda çalışması, evde çocuğa bakacak kimsenin bulunmayışı çok gerekli olan okulöncesi eğitim sürecini önemli ölçüde etkilemiştir (Yakar, Gingök ; …. s. 9). • Büyük şehirlerin çevrelerinde oluşan gecekondu ve sanayi bölgelerindeki aileler, ne

geleneksel aile yapılarına uyabilmekte ne de şehir hayatına uyum sağlayabilmekte, dolayısıyla çocuklar da bu olumsuz sosyo-kültürel yaşantıdan büyük ölçüde etkilenmektedirler. Bu olumsuzluğu azaltmak açısından kurumsal eğitime ihtiyaç vardır (Yıldır, 1991; s.14).

• Eğitim düzeyinin yükselmesi, göç ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarının etkisiyle insanların hayattan daha fazla şeyler beklemeleri, tatmin olmalarının zorlaşmasına da neden olmuştur. Köyden kente göçle ailelerin yeni durumlara uymaya zorlanması bir diğer nedendir (Okman Fişek & Sükan, 1983; s. 31).

(22)

• Okulöncesi eğitim kurumları kentleşme sonucu yaşam koşullarının değişmesiyle oyun alanı kısıtlanmış çocuklara daha uygun ortamlar sunar (Dirim, 2004; s. s. 8-9).

• Çocuğun okulöncesi dönemdeki çeşitli ihtiyaçlarını karşılayabilmek, bugünkü bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sağladığı imkanlarla artık çoktan yalnız başına bir ailenin başarabileceği bir konu olmaktan çıkmış durumdadır. Çocuğun, devamlı sağlık kontrolleri için çocuk doktoruna, fiziksel gelişimi ile birlikte ruhsal gelişimini ne oranda gerçekleştirdiğini belirlemek açısından ruh hekimi, psikolog vb. uzmanlara, evde ailenin kendisine sağlayamadığı eğitim imkanlarını vermek ve düzenli bir öğretim programına başarı ile katılmaya hazırlamak için annenin dışında eğitimcilere de ihtiyaç vardır. İşte okulöncesi eğitim kurumları özellikle bu açıdan günümüzde ailelere gerekli eğitim desteğini sağlayan temel kuruluşlar olarak çok önemli bir işlevi yerine getirmektedirler (Oktay, 1989a; s. s. 118-119).

• 0-6 yaş grubu kendini ifade edemeyen, aileye ve öğretmene bağımlılığı en yoğun olan yaş dönemi olması nedeniyle bu yaş grubunu eğiten öğretmen; aile, anne babanın sağlık sorunlarında, sağlıklı iletişimde sorunların erken saptanmasında ve çözümünde, diğer çocukların sağlıklarını korumada, ailelerde kalıtsal sorunların saptanmasında önemli rol üstlenebilir, daha sağlıklı çocukların yetişmesi ve geleceğe hazırlanmasında katkı sağlayabilir (Arslan, 2005 ; s. 479).

1.1.2. Okulöncesi Eğitimin Çocuk İçin Önemi

• Okulöncesi eğitim, çocukların sağlıklı bir ortamda diğer çocuklarla birlikte olmasını, kendini tanımasını, bağımsız bir kişilik kazanıp geliştirmesini, başkalarının haklarını tanımasını, paylaşmayı öğrenmesini sağlar. Çocuk, birlikte oynayarak sosyal deneyimler kazanır, enerji düzeyi artar.

• Okulöncesi eğitimi, çocuğun duygularının gelişimini ve algılama gücünü artırır. Akıl yürütme neden-sonuç ilişkileri kurma sürecinde ona yardımcı olur. Çocuğu genel kültür değerlerine dayalı sosyal bir ortam içerisinde eğiterek, toplumun kültür değerlerinin özümlemesinde yardımcı olur. Çocuğa kendi düşünce ve duygularını açığa vurma olanakları sağlanarak kendisini anlamasına ve ortaya koymasına fırsat verir (Şahin, 2005a; s.2).

• Okulöncesi kurumları, pek çok uyarıcı ve zengin etkinliklerle çocuğun zihinsel gelişimine katkıda bulunur, yaratıcılığını, algılama gücünü artırır.

(23)

• Çocuğun kendi kültürel çevresi dışındaki farklı bir sosyal ortamda, toplumun diğer ahlaki ve kültürel değerlerini öğrenmesine, alışkanlıklar kazanıp benimsemesine, aynı zamanda kazandığı iyi alışkanlıkların pekiştirilmesine yardımcı olur.

• Okulöncesi eğitim, çocuğun zihinsel ve bedensel olgunluğa erişerek okula hazırlanmasını sağlar. Sonraki öğrenimlerinde başarılı olma şansını artırır. Çocuğun çeşitli alanlarda yeterlilik ve yetersizlikleri, duygusal sorunları daha erken yaşlarda saptanır ve buna göre önlemler alınabilir. Kendini ve başkalarını tanıması, kendisinin ve başkalarının duygularının farkına varabilmesi, sanatsal beceri ve yetenekleri okulöncesi eğitim sürecinde ortaya çıkar (Dirim, 2004 ; s. s. 8-9).

• Okulöncesi eğitim kurumunda çocuklara bedensel, zihinsel, dil, duygusal-sosyal gelişimlerini destekleyen bir çok uyarıcılar sunulmaktadır.

• Okulöncesi eğitim kurumları, çocuğu diğer çocuklarla, sağlıklı bir ortamda bir araya getirir. Çevre-uyarıcı zenginliği zihinsel deneyimlerini çeşitlendirir. Çocuğun yeteneklerini, ilgilerini ortaya koymasını ve geliştirmesini destekleyicidir (Şahin, 2005a; s.2).

• Okulöncesi eğitim kurumuna devam eden çocuğun toplumsal ve duygusal gelişiminin yanı sıra, uygulanan programlar sonucunda, yetenekleri doğrultusunda yaratıcılığı ile, zihinsel gelişim kapsamına giren kavram geliştirme, algılama, bellek, dikkat, problem çözme, düşünce üretebilme gibi zihinsel süreçleri de gelişir. Ayrıca, arkadaşları ile kurduğu çeşitli ilişkiler ve dinlediği masal, öykü ve konuşmalar onun dil yeteneği ile anlatım gücünü de geliştirir ve sözcük dağarcığını zenginleştirir (Üstünoğlu, 1987; s. 6).

• Çocuğun çeşitli özellikleri, yetenekleri, ilgileri, kişiliğinin çizgileri, daha okula başlamadan önceki 0-6 yaşlar arasında belirmeye başlar. Bu bakımdan çocuk gelişiminin en kritik, en ilginç ve en çok dikkat isteyen dönemi bu yaşlardır. Onların doğal yeteneklerini ve yaratıcılıklarını ortaya koyabilmelerinde; eğitim ve kişiliği ile öğretmenin, ilgi ve ihtiyaçlarına, yeteneklerine göre hazırlanmış, onları araştırma ve denemeye yöneltici; eğitim programlarının, gelişimlerine olanak sağlayıcı, onlar için özel olarak düşünülmüş ve donatılmış fiziksel ortamın büyük önemi olduğu bilinmektedir (Yıldır, 1991; s.13).

• Çocuk, kendi faaliyet seçimini kendi yapabildiği bir ortamda gereksinim ve duygularını iyi değerlendirdiği gibi, seçimlerinden sorumlu olmasını da kolaylıkla öğrenir. Gerginliklerini kendi kendine giderir. Yaptığı faaliyetlerden haz duyar.

(24)

Yöneldiği yönde bir engelle karşılaştığı zaman engellenme doğuran etkenleri ortadan kaldırmayı öğrenir. Yani ona yaşamı boyunca yararlı olacak çeşitli tepki yollarını ve problem çözme yöntemlerini öğrenir. Sıra beklemeyi, başkalarının hakkına saygılı olmayı, isteklerinin gerçekleşmesini ertelemeyi, gerçekleri tanımayı, hoşgörüyü, uygun koşulları beklemeyi ya da yaratmayı öğrenir. Amaçlarını ya da amaç nesnelerini bilinçli seçer (Ulcay, 1990; s. 40).

Günümüzde yapılan bir çok araştırma yüksek kalitedeki erken eğitim programlarının yetişkinlik dönemine kadar uzayan uzun etkilerinin olduğunu kanıtlamıştır. Erken eğitimin nasıl eğitimsel bilgi, gelir ve diğer ekonomik giderlerin uzun zamanlı yararlarının üretilebileceği önemli bir araştırma konusudur (Temple, Reynolds Ruu Ou, 2006; s. 18).

Bilimsel araştırmalar ve eğitim alanındaki gelişmeler, çocukların ileriki hayata hazırlanmasında, sahip olduğu gizli yeteneklerin gelişip yüzeye çıkarılmasında okulöncesi eğitimin ne kadar gerekli ve önemli olduğunu açıkça göstermektedir. Okulöncesi eğitime devam eden çocukların etmeyenlerden zihin, psiko-motor ve sosyal yönden daha gelişmiş oldukları öğrenim hayatında daha başarılı ve faal oldukları ispatlanmıştır. Erken eğitimle engelli ve eğitilebilir geri zekalı çocukların bile normal çocukların düzeyine çıkarıldıkları ortadadır. Yıllar önce Dr. Montessori özürlü ve zihnen geri kalmış çocuklar üzerinde çalışmalar yapmış, son derece başarılı sonuçlar almıştır (Yılmaz,1991; s.10).

Baysal (1989) tarafından yapılan araştırmada, okulöncesi dönemde kaynaştırma programlarının Down Sendromlu çocukların gelişimlerine etkisi ele alınmıştır. Deneysel nitelikte olan bu çalışmada, Down Sendromlu 12 çocuk deney ve kontrol gruplarına ayrılmış, deney grubundaki çocuklar serbest oyun saatlerinde normal gelişim gösteren çocuklarla kaynaştırılmış, kontrol grubundaki çocuklar ayrı gelişim gösteren çocuklarla kaynaştırılmış, kontrol grubundaki çocuklar ayrı eğitimlerini sürdürmüşlerdir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Seattle Performans Gelişim Ölçekleri kullanılmıştır. Gruplar sosyal iletişim davranışları yönünden karşılaştırıldığında, deney grubundaki Down sendromlu çocukların bilişsel, sosyal, özbakım ve motor gelişim alanlarında önemli gelişmeler gösterdiği belirlenmiştir (Eripek, 2004; s.s. 31- 32).

Ömeroğlu (1992) ise, işitme özürlü öğrencilerin kaynaştırılmasıyla ilgili olarak yaptığı çalışmada, okulöncesi işitme özürlü çocukların kaynaştırılmasında yaratıcı drama eğitiminin kullanılması konusunu araştırmıştır. Araştırmacı, yaratıcı dramanın, işitme özürlü öğrencilerin normal akranlarını model alarak uygun davranışlar kazanmalarına fırsat verebileceğinden,

(25)

kaynaştırma ortamlarında yaratıcı dramaya yer verilmesini özellikle önermiştir (Batu, Kırcaali İftar, Uzuner, 2004; s. 35).

Özel gereksinimi olan çocukların okulöncesi dönemde normal sınıflara dahil edilmesi büyük bir zorunluluktur. Ancak, başarılı bir entegrasyon için iyi koşulların dikkatle bir araya getirilmesi ve ilgili organizasyonların konunun uzmanı ve konu ile ilgili gelişmeleri takip eden profesyoneller tarafından yapılması gerekmektedir (Avcı & Ersoy; www).

Özel gereksinimli çocuklara yönelik erken eğitim ve okulöncesi eğitim hizmetleri: • Özel gereksinimli çocuğun tüm gelişim alanlarındaki gelişimini hızlandırma,

• Özel gereksinimli çocuğun özürünün engele dönüşmesini önleme, dolayısıyla okul yaşına geldiğinde normal eğitim ortamlarından yararlanma olasılığını arttırma,

• Özel gereksinimli çocuğa sahip ailenin yaşadığı duygusal ve toplumsal sorunları azaltma açısından önemlidir (Kırcaali İftar, www; s. 32).

1960’larda ve 1970’lerin başında Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılandırılmış okulöncesi eğitim programlarının, dezavantajlı çocuklarda olumlu etki yapmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak, Lazard (1978)’ın orijinal çalışmayı yeniden değerlendirme çalışması, Weikart (1978)’ın uzunlamasına araştırmalara ilişkin raporları ve Dye (1984)’ın araştırması programların ilerlemeyi teşvik ettiği ve okulöncesi eğitimin etkilerinin kalıcı olduğu yönünde birleşmiştir (Genç & Senemoğlu, 2001; s. 1).

Yapılan bilimsel araştırmalar dayalı raporlara göre; Okulöncesi eğitim alan çocuklar,

• İlköğretimde okuma-yazma, matematik, işbirliği gibi alanlarda oldukça başarılı bulunmuştur.

• Sosyal ve zihinsel becerileri gelişmiştir.

• Yardımsever, yaratıcı, istekli , çalışkan, sorumlu, bağımsız, ödevlerini düzenli yapan, görüşlerini açıkça söyleyen, öğrenmeyi ve soru sormayı seven kişilerdir. Sonuç olarak; okulöncesi eğitimi almayan çocuklara oranla, uzun vadede daha az suç işlemek, daha yüksek gelir kazanmak, daha fazla okul bitirmek gibi belirgin farklılıklar göstermişlerdir (İnanlı, 2003; s.9).

Bu çalışma ve araştırmaların sonucunda, okulöncesi döneminin, insan yaşamının en önemli ve en kritik dönemi olduğu öne sürülmüştür. Ayrıca çocuklarda motor ve zihinsel becerilerin kazanılmasının organizmanın gerekli olgunlaşma düzeyine ulaşmasına bağlı olduğu belirtilerek, çocukların, yetişkinlerin basit bir minyatürü olmadığı ve onların da kendine özgü zihinsel ve fiziksel gelişme kalıplarının bulunduğu savunulmuştur.

(26)

Gelişim psikologları, yaşamın ilk beş-altı yılında gelişmenin ve öğrenmenin çok hızlı olduğunu; öğrenme kuramcıları ise bu yıllardaki öğrenmenin ve edinilen deneyimlerin daha sonraki yaşam ve öğrenme üzerinde, düzeltilmesi güç ve kalıcı nitelikte izler bırakacağını savunmuşlardır.

Özellikle son elli yıl içinde ethologistler, psikoanalistler ve öğrenme kuramcıları tarafından “erken deneyimler” (early experiences)’in, çocuğun daha çok zihinsel, duygusal ve dil gelişimi üzerindeki etkilerini belirleyen pek çok araştırma (Hunt, 1961; Piaget, 1952; Bloom, 1964; Knobloch ve Pasamabick, 1966) yapılmıştır.

Bu dönemde, çocuğun gelişim ve eğitiminde en etkin ve kalıcı rol, çocuğun içine doğduğu ve en önemli toplumsallaştırma kurumu olan aile ortamına düşmektedir. Çocuğun altı yaşına kadar olan gelişiminde aile ortamının önemi ilk kez 16. yüzyılda Comenius (1592-1670) ve daha sonraları da Pestalozzi (1746-1827) tarafından vurgulanmıştır ( Üstünoğlu, 1987; s.s. 2-3).

Toplumsal kalkınma hedeflerinden biri olan erken çocukluk eğitimi hizmetlerinin toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırılması, özellikle de bu hizmetlerden faydalanamayan, ancak içinde bulundukları çevresel koşullar bakımından risk altında olan ve okulöncesi eğitime en fazla ihtiyaç duyan çocuklar için yaşamsal bir önem taşımaktadır. Araştırma sonuçları, programın çocukların bilişsel gelişimlerini destekleyerek onları okula hazır hale getirdiğini göstermektedir. Bu okula hazır oluşun, çocuğun okula uyumunu kolaylaştırarak onun okula devamını da olumlu yönde etkileyeceği düşünülmektedir. Dolayısıyla programın kısa dönemde çocukların bilişsel gelişimini desteklediği gibi uzun dönemde ise çocuğun okul başarısına da katkısının olacağı söylenebilir (Kartal, 2007 ; s. 246).

2003 yılında 4-6 yaş arasındaki çocukların yüzde 14’ünden daha azı okulöncesi eğitim kurumlarına kaydolmuştur; bu diğer orta gelirli ülkeler ile karşılaştırıldığında bu çok daha düşük bir orandır. Bunun yanında, devletin ciddi çabalarına rağmen, özellikle kırsal alanlarda, orta öğretime erişim aile tercihleri sebebiyle olduğu kadar okul bulunmaması sebebiyle de sınırlı kalmaya devam etmektedir.

2005 yılında Avrupa ve Orta Asya Bölgesi İnsan Gelişimi Bölümü verimli bir eğitim sisteminin sürdürülebilmesi için özellikle orta öğretimde olmak üzere, öğrencilerin eğitimsel niteliklerinin AB ile yakınsama sağlayacak şekilde arttırılması gerektiğini ve bunu gerçekleştirmek için, tüm öğrencilerin 8 yıllık temel eğitim programını başarılı bir şekilde tamamlayabilmesini sağlamak amacıyla, özellikle yoksul ailelerin çocukları başta olmak üzere okulöncesi eğitime katılımı ciddi derecede yükseltmek için Türkiye’nin hemen harekete geçmesi gerektiğini, bunun için okula gitmeyen nüfusu eğitime başlatmak ve tamamlatmak

(27)

için tasarlanmış hedef programlardan ve teşviklerden elbette daha fazla yararlanılması gerektiğini belirtmişlerdir (Türkiye Eğitim Sektörü Çalışması Yönetici Özeti, 31 Aralık 2005).

Günümüzde okulöncesi eğitime daha fazla önem verilmektedir. Okulöncesi eğitimi, çocukların zihinsel, psiko-motor, dil, sosyal ve duygusal becerilerin yanında matematik, fen ve okuma-yazmaya hazırlık becerilerinin gelişmesini de desteklemektedir (Dere, 2001; s. 29).

Araştırmalar sonucu bir çok ülkenin ortak olarak önem verdikleri konular şöyle sıralanmaktadır;

Her toplum, eğitim kuruluşlarının çağdaş imkanları oranında kalkınmasını gerekli bulmaktadır.

Hiçbir ülke vardığı sonuçla yetinmemelidir. Daha iyi bakım, eğitim ve öğrenim olanakları ile yetiştirilmelerini öngörmektedir.

Sağlık, güven duygusu ve mutluluk okulöncesi eğitimin esasını teşkil etmektedir. Çocuklarda olumlu tutum ve davranışların, iyi alışkanlıkların geliştirilmesi ortak amaçtır. Hemen her ulus, ulusal bilinç, onur ve vatan sevgisini vermek amacındadır.

Anaokulu çağı; uyumlu, başarılı ve dengeli bir kişiliğin temeli olarak kabul edilmektedir (Belik, 1985; s. s. 159-160).

Günümüz toplumunda okulöncesi eğitim kurumlarının giderek artan bir sayıda çoğalması, erken çocukluk eğitimine gösterilen ilgi ve desteğin en önemli kanıtlarından birisi olarak sayılabilir. Yapılan çalışmalar sonucunda erken çocukluk döneminde okul deneyiminin yararları aşağıda belirlenen konularla birleştirilmiştir:

• Erken çocukluk eğitim programları, özel eğitim sınıflarına alınan çocuk sayısını önemli ölçüde azaltmıştır.

• Erken çocukluk eğitim programları, ortalama olarak dördüncü sınıfa kadar çocukların matematikteki başarılarını büyük ölçüde arttırmış, ayrıca okuma notlarında da bir gelişme olduğu ortaya çıkmıştır.

• Erken çocukluk eğitim programlarına katılan çocukların zeka test puanlarının, eğitimin sona ermesinden sonraki üç yıl boyunca (üçüncü sınıfa kadar) katılmayanlardan daha yüksek olduğu belirlenmiştir (Aksoy, 2001 ; s. 359).

• Okulöncesi dönemde çocuğa gösterilen sevgi ve güvenle birlikte verilen zihinsel uyaranlar, onun çok yönlü gelişimine temel oluşturur. Bloom’a (1994) göre insan yaşamının ilk dört yılı zihinsel gelişmenin en kritik dönemi olup insan zekasının % 50’si 0-4 yaş arasında, % 30’u 4-8 yaş arasında, % 20’si de 8-17 yaş arasında

(28)

gelişmektedir. Bloom, hayatın ilk dört yılı içinde eğitimsel uyaranların çok önemli olduğu ve zekayı artırdığını ileri sürmektedir (Erkan , 1993 ; s. 107).

1.2. Okulöncesi Eğitimin Amaçları

Okulöncesi eğitimin temel amacı, çocuğu tüm gelişim alanlarında desteklemektir. Bu amaca ulaşmak için hazırlanan eğitim programları, çocuğun aktif katılımını; ayrıca düşünme, araştırma, inceleme, gözlemleme, ifade etme vb. becerilerinin gelişimini sağlamalıdır (Zembat & Zülfikar, 2006; s. 589).

Okulöncesi eğitimin amaç ve görevleri, Türk Milli Eğitimin Genel Amaçlarına ve Temel İlkelerine uygun olarak:

1. Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak;

2. Onları ilköğretime hazırlamak;

3. Şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir yetiştirme ortamı yaratmak;

4. Çocukların Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamaktır (Okulöncesi Eğitim Programı, 2002; s. 5).

5. Çocukların hayal güçlerinin gelişimi, yaratıcı yollarla düşünce ve duygularını anlatabilme ve iletişim kurabilme becerilerini kazandırmak (Şahin, 2005a;s. 2). Okulöncesi eğitimin alt amaçlarını şu şekilde sıralayabiliriz;

1. Çocuğun sevgi, şefkat, ilgi gereksinimlerini gidermelerine, sorumluluk duygusunun gelişimine yardımcı olmak,

2. Her fırsattan yararlanarak çocuklarda millet, vatan, bayrak ve insan sevgisinin, manevi değerlere bağlılığın gelişmesine yardımcı olmak,

3. Çocukların sorumluluk yüklenmelerini, dürüst, nazik, saygılı ve düzenli olmalarını sağlamak,

4. Arkadaşlarıyla ve çevresiyle olumlu ilişkiler kurmasını sağlamak,

5. Çocuğun psikomotor gelişimine, iyi alışkanlıklar kazanmasına imkan vermek, 6. Çocukların tümü için ortak bir yetişme ortamı yaratmak,

7. Sosyal gelişmesine (arkadaş edinmesine, başkalarıyla paylaşma, yardımlaşma, kurallara uyma, özgürce davranma konularında) yardımcı olmak,

8. İleriki hayata ve temel eğitime hazırlamak,

(29)

10. Sosyo-ekonomik ve kültürel durumları farklı ailelerden gelen çocuklar arasındaki kültürel farklılıkları asgariye indirmek,

11. Çocukların Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak, 12. Onları ilkokula hazırlamak,

13. Sosyal, duygusal ve bedeni yönden gelişerek iyi alışkanlıklar kazanmalarını sağlamak (Demirel, 2000 ; s. s. 20-21 ; Belik, 1985; s. 160),

14. Çocuğun doğuştan getirdiği potansiyeli maksimum düzeye çıkarmaktır. Bunun için de çocuğu tanımak, büyük önem taşır (Ömeroğlu, 1993 ; s. 115). 15. Çocuğun kendini gerçekleştirerek mutlu ve coşku dolu bir çocukluk

yaşamasını sağlamaktır (Demirel, 2000 ; s. 22).

1.3. Okulöncesi Eğitimin İlkeleri

Çağdaş bir okulöncesi eğitim için öngörülen temel ilkeler şunlardır:

• Çocukların bedensel, bilişsel, duygusal, sosyal, kültürel, dil ve hareket gibi çok yönlü gelişmelerini destekleyecek eğitim ortamı hazırlanır.

• Eğitim etkinlikleri düzenlenirken, çocukların yaşları, gelişim özellikleri, öğrenme hızları, ilgileri, gereksinimleri ile okul ve çevrenin olanakları dikkate alınır.

• Çocukların beslenme, uyku, özbakım becerileri, doğru ve sağlıklı temel alışkanlıklar kazanmalarının yanında doğa sevgisiyle çevreye duyarlı olmaları da sağlanır.

• Eğitim etkinlikleri; çocukların sevgi, saygı, işbirliği, katılımcılık, sorumluluk, yardımlaşma ve paylaşma duygularını geliştirici nitelikte olur.

• Çocukların; Atatürk, yurt, ulus, bayrak, aile ve insan sevgisini benimsemiş, kendine güvenen, çevresiyle iyi iletişim kurabilen ve dürüst, ilkeli, çağdaş, düşünceli, hak ve sorumluluklarını bilen, saygılı ve kültürel çeşitlilik içinde hoşgörülü bireyler olarak yetişmelerine temel hazırlamak amacıyla çaba gösterilir.

• Eğitim sevgi ve şefkat anlayışı içinde yürütülür. Çocuklara eşit davranılır ve bireysel özellikleri göz önünde bulundurulur. Çocukların özgüven kazanmaları için ceza, baskı uygulanmaz ve kısıtlamalara yer verilmez.

(30)

• Eğitim etkinliklerinin değerlendirilmesinde belirlenen hedeflere ne ölçüde uyulduğu tespit edilir. Planlama yapılırken bu sonuçlar dikkate alınır (Şahin, 2005a; s. 3).

• Eğitim çocuğun bütünlüğünü gözetmeli; çocuğun bütünlüğü önemlidir. Ona verilecek eğitimde sağlık, fiziksel ve zihinsel gelişme kadar duygularının, düşüncelerinin ve manevi yönünün gelişmesine de özen göstermek gerekir. • Aktif katılım ve ilgi; okulöncesi çocuğun en belirgin özelliklerinden biri

meraklı ve aktif bir araştırıcı olmasıdır. O, izleyen biri olmaktan çok, olayların içinde olmaktan ve nesneleri ellemekten hoşlanır. Onun bu özelliği okulöncesi eğitimin temel ilkelerinden biri olan aktif katılımın gerekçesini oluşturur. Çocuğun doğal merak duygusunu geliştirebilmek, ondaki yaratıcılığı desteklemek açısından böyle bir tavır son derece önemlidir.

• Yeteneklerin desteklenmesi; yetenek insanlar arasında farklı şekilde dağılmıştır. Her çocuk, kendi özelliklerine uygun olarak anne-baba, diğer yetişkinler tarafından hazırlanacak ilgi ve yeteneklerine uygun çevre koşulları ile kendi hızına uygun olarak desteklenmelidir.

• Her şeyden öğrenme ve öğrenmeler arasında ilişki kurma; farklı yaşantılar arasında ilişki kurmayı becerebilmek bir yönü ile de verilecek eğitime bağlıdır. Bu dönemde çocuğa sağlanabilecek zengin yaşantılar, dil ve davranış örnekleri onun gelişimini olumlu yönde etkiler. Çocukla paylaşılan konuları birbiri ile olan ilişkilerini vurgulayarak vermek ise öğrenmeyi daha anlamlı hale getirir. • Duyular yolu ile öğrenme; sözlü açıklamalar ve dil yolu ile verilecek dersler

okulöncesi çocuk için oldukça somut sayılabilir. Okulöncesi çağdaki çocuklar görerek, elleyerek, tadarak, kısaca bütün duyularıyla öğrenirler. Bu nedenle sözlü olarak verilen talimat ve açıklamalar yerine, duyularını kullanabileceği bir öğrenme yaklaşımını benimsemek ailede ve okulda son derece önemlidir. • Oyun ve iyi düzenlenmiş ortam; okulöncesi eğitimin bir başka temel ilkesidir.

Oyun bu yaş grubundaki çocuklar için hem eğlence, hem de iş diye nitelendirilebilecek ciddi bir uğraştır. Oyunla hareket edebilen, duygu ve düşüncelerini ifade edebilen çocuk sağlıklı bir şekilde büyüyüp gelişebilir. Bu nedenle çocuğun oyun için desteklenmesi, uygun ve güvenli ortamının sağlanması son derece önemlidir. Ev ve okulun bu konuda yapacağı işbirliği çocuğun eğitiminde sürekliliği sağlayarak yeterli desteği verecektir.

(31)

Çocuğun koşma, atlama sıçrama, tırmanma, sürünme gibi fiziksel güç gerektiren oyunlar oynaması, onun dolaşım, solunum, sindirim ve boşaltım gibi sistemlerinin düzenli çalışmasının sağlamasının yanı sıra, oksijen alımı, kan dolaşımı ve dokulara besin taşınmasını da artırmaktadır (Mangır & Aktaş, 1993 ; s.14).

• Yaşıtlarla ve yetişkinlerle etkileşim; çocuğun gelişimi bir yandan onun kalıtımsal potansiyeline bağlı büyüme hızı ile bir yandan da yaşıtları ve yetişkinlerle kuracağı sağlıklı iletişime bağlıdır. İlk üç yaşta çocukla yetişkin arasındaki çok büyük önemi olan birebir ilişkiye, üç yaşından sonra kendi yaşıtlarıyla olumlu ilişkileri ekleyen çocuklar hem çevresindeki insanlara hem de kendilerine karşı olumlu bir tutum içinde güven duygusunu geliştirebilirler (Oktay, 1999; s.s. 47-48).

• Eğitimde çocuğun ve ailenin etkin katılımını sağlamak esastır.

• Çocuğa verilen eğitim, onun gereksinimlerine uygun olmak zorundadır.

• Çocukların gereksinimlerini karşılamak amacıyla demokratik eğitim anlayışına uygun eğitim ortamları hazırlanır.

• Etkinlikler düzenlenirken çocukların ilgi ve gereksinimlerinin yanı sıra, okulun ve çevrenin olanakları da göz önünde bulundurulur.

• Çocukların Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarına gereken önem verilir. • Eğitim çocuğun bildiklerinden başlar ve deneyerek öğrenmesine olanak tanır. • Oyun çocuklar için en uygun öğrenme yöntemidir.

• Eğitimde, çocuğun kendine saygı ve güven duyması sağlanır, öz denetim kazandırılır.

• Çocukla iletişimde kişiliğini zedeleyici şekilde davranılmaz.

• Okulöncesi dönemde verilen eğitim ile çocukların sevgi, saygı, işbirliği, sorumluluk, hoşgörü, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma davranışları geliştirilir.

• Çocukların bağımsız davranışlar geliştirmesi desteklenir. Yardıma gereksinim duyduğunda yetişkin desteği, rehberliği ve güven verici yakınlığı sağlanır (Özçetin, 2004; s.s. 1-2).

• Okulöncesi eğitim, çocuğu ve aileyi merkeze almalı, çocukların ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda planlamalıdır. Çocukların gelişimlerini bulundukları düzeyden çıkartabilmeli, onları temel eğitime hazırlayabilmelidir. Bağımsız ve

(32)

kendine güvenli bir kişilik geliştirmelerine, topluma uyum sağlamalarını kolaylaştıracak temel davranışları kazanmalarına yardımcı olmalıdır. Bunun için çocuklar okulöncesi eğitim kurumlarında rahat bir atmosfer, dengeli ve güven verici bir ortam içinde bulunmalıdır ( Demiral, 1985; s.17).

Bu ilkelerin dışında;

1. Farklı çocuk tiplerini bir arada gözlemleme ve tanıma, 2. Çocuğun temel ihtiyaçlarını tespit etme ve giderme,

3. Çocuğun tüm yönleri ile gelişimine ve yeteneklerine destek olma, 4. Çocuğun farklı duyularına hitap eden öğrenme etkinlikleri düzenleme, 5. Çocuğun kendi kendine düşünme ve öğrenmesine destek olma,

6. Çocuğun öğrendikleri ile yaşamı arasında olumlu ilişkiler kurmasına destek olma,

7. Yeterli zaman ve iyi düzenlenmiş mekanlar ile oyun ortamları oluşturma, 8. Çocuğun kendi kendini disiplinlendirmesine destek olma,

9. Aile katılımını ve ilgiyi sağlama,

10. Çevresel eğitime katkıda bulunmayı da içine alacak biçimlerde düzenlenerek çocuğun bütünsel gelişimine her yönüyle destek olma da önemli ilkelerdendir (Şahin, 2005a; s.4).

1.4.

Okulöncesi

Eğitim Kurumları ve İyi Bir Okulöncesi Eğitim

Kurumunun Özellikleri

Okulöncesi eğitim kurumları (0-35 ay) çocuklar için kreş, 36-56 ay çocukları için anaokulu ve 60-72 ay çocukları için anasınıflarıdır (Türk, 2002; s. 97).

Türkiye’de okulöncesi eğitim isteğe bağlı olarak zorunlu ilköğretim çağına gelmemiş 3-5 yaş grubundaki çocukların eğitimini kapsamaktadır (Gedikoğlu, 2005; s. 71).

20. Yüzyılda uygulayımbilim (Teknoloji) ve sanayideki ilerlemeler, toplumumuzda büyük aile türü yerine, küçük “çekirdek” aile türünü oluşturmaktadır. Sanayileşme ve kentleşme sürecinin yanı sıra, çalışan kadınlarımızın sayısı da her geçen gün artmaktadır. Bunun sonucu olarak, özellikle okulöncesi yaşlardaki çocuklar, evde tek başlarına kalma ya da eğitilmemiş bir bakıcıya bırakılma zorunluluğuyla karşı karşıya kalmaktadırlar.

0-6 yaşlardaki çocukların bakımları, sağlıklı gelişmeleri ve eğitimleri için en uygun ortam hiç kuşkusuz anaokullarıdır. Bu nedenle, başta devlet olmak üzere bir çok kuruluşlar okulöncesi hizmetlerle ilgilenmektedir.

(33)

Okulöncesi eğitimle ilgili hizmetler; MEB başta olmak üzere değişik bakanlık ve kuruluşlarca bakım ya da eğitim amaçlı olarak MEB tarafından açılan anaokulu, ana sınıfı, uygulama sınıfları ile diğer kurum ve kuruluşlarca açılan kreş, yuva, gündüz bakım evi, çocuk bakım evi ve çocuk bakım yurtlarında verilmektedir (Sezgin ve Ark., 2001; s. 130).

Bu kuruluşlar şunlardır: 1. Milli Eğitim Bakanlığı

2. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı 3. Çalışma Bakanlığı

4. Diğer resmi kuruluşlar 5. Dernek, Kurum ve Vakıflar 6. Özel paralı kuruluşlar 7. İşyerine bağlı kuruluşlar 8. Yabancı ve azınlık anaokulları

Bu kurumların yanı sıra okulöncesi hizmetlerine yardım eden bir çok dernek ve vakıflar da vardır. Dernek, vakıf ve başka kuruluşların başlıcaları şunlardır:

1. Çocuk Esirgeme Kurumu-Ankara

2. Türkiye Kreş ve Çocuk Bakımevleri Geliştirme Vakfı-Ankara 3. Okulöncesi Çocuk Eğitimini Geliştirme Derneği-Ankara 4. Çocuk Sevenler Derneği-Ankara

5. Ana Çocuk Sağlığı Yardım Derneği-Bursa

6. Türk Halk Eğitimi ve Sosyal Geliştirme Derneği-Ankara 7. Eğitilebilir Çocukları Koruma Derneği-Ankara

Bakırköy Anneler Birliği-İstanbul (Seyrek & Sun , 1999; s.s. 25-26).

Okulöncesi eğitim kurumları, bağımsız anaokulları olarak kurulabildikleri gibi, gerekli görülen yerlerde ilköğretim okullarına bağlı anasınıfları halinde veya ilgili diğer öğretim kurumlarına bağlı uygulama sınıfları olarak da açılmaktadır (Erdoğan, 2003; s.10; Serim, 1991; s. 27).

Okulöncesi eğitim kurumlarının nerelerde ve hangi önceliklere göre açılacağı, Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.

İş kanununa tabi işyerlerinde işverenlerin okulöncesi eğitim kurumu kurmaları için gerekli şartlar ve diğer hususlar, Milli Eğitim ve Çalışma Bakanlıkları tarafından birlikte düzenlenecek bir tüzükte gösterilir (Türk, 1999; s. 111).

(34)

Türkiye’de var olan okulöncesi eğitim kurumları şunlardır;

Kreş: 0-36 aylık çocuklara sağlıklı bakım vermek ve çalışan annelere hizmet veren okulöncesi eğitim kurumlarıdır.

Ana Okulu: 37-72 ay çocuklarının eğitimi amacıyla açılan bağımsız okulöncesi eğitim kurumlarıdır.

Ana Sınıfı: 61-72 ay çocuklarının eğitimi amacıyla örgün ve yaygın eğitim kurumları bünyesinde açılan ve okulöncesi eğitim kurumlarıdır.

Uygulama Sınıfı: 37-72 ay çocuklarının eğitimi amacıyla açılan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı diğer öğretim kurumları bünyesindeki okulöncesi eğitim kurumlarıdır (Akçay, 2006; s. 114).

Uygulama Anaokulu: Kız Meslek Liselerinin bünyesinde, çocuk gelişimi ve bakımı, meslek dalı öğrencilerinin uygulama yapmaları amacıyla açılan ve okulöncesi eğitim veren okuldur.

Özel Türk Anaokulu: 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre açılan ve okulöncesi eğitim veren bir okuldur (Türk, 2002; s. 97).

Fabrikalara bağlı anaokulları: Fabrikada çalışan annelerin çocuklarıyla meşgul olmak, onları eğitmek, böylece annenin çocuğu ile ilgili olarak duyduğu kaygı ve endişeleri ortadan kaldırmak suretiyle üretimdeki verimi artırmaktır.

İlkokullara bağlı anaokulları: İlkokulların (Temel eğitim 1. kademesi) bünyesinde faaliyet gösterirler. İlkokullarla birlikte açılır ve kapanırlar. Çocuğu temel eğitime hazırlayan, dil gelişimine, zihinsel, ruhsal ve sosyal yönden gelişmesine imkan sağlayan, zihin ve el koordinasyonunu kazandıran çocuğu geleceğe en iyi şekilde kanalize eden özgür eğitim kurumlarıdır.

Türkiye çocuk esirgeme kurumuna bağlı çocuk bakım evleri, yuva ve anaokulları: Bunlar kimsesiz çocukları, güven, ilgi ve sevgi ortamı içinde yetiştirip topluma kazandırma amacını taşırlar.

Özel anaokulları: Bu anaokulları özel sektör tarafından kurulmuştur. Anaokulları için saptanmış amaçları gerçekleştirmeye çalışır. Kar amacıyla kurulmuşlardır (Yakar, Gingök, ….; s. 53).

Türkiye’de var olan özel anaokulları şunlardır:

Özel Türk Anaokulu: 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre açılan ve okulöncesi eğitim veren bir okuldur.

Özel Yabancı Anaokulu: 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre yabancı uyruklular tarafından açılan okulöncesi eğitim veren okuldur.

Şekil

Tablo 4 incelendiğinde  2006 okulöncesi eğitim programını ilköğretim müfettişlerinin
Tablo 5 incelendiğinde 2006 okulöncesi eğitim programını ilköğretim müfettişlerinin

Referanslar

Benzer Belgeler

Special case: societal bene fit is a linear function of expected sales In this subsection, we analyze Model JM-SLP for a speci fic objective function of the central authority and

AraĢtırmadan elde edilen sonuçlara göre; devlet üniversitelerinde çalıĢan öğretim elemanlarının, özel üniversitelerde çalıĢan öğretim elemanlarına göre

Ekik (2002), yaptığı çalışmada, ishal semptomu gösteren 186 buzağıdan sağlanan gaita örneklerinin ELISA ile kontrolü sonucu 30 (%16.12)’unu rotavirus

Edebiyat Şehir Hafıza -Türk Romanında Hafıza Mekânı Olarak Şehir (1940-1960)- adlı eser; gelişen, değişen, genişleyen mekân kullanımlarının Türk edebiyatın- daki

Telif, tercüme ve adapte piyesler kaleme alan Güntekin’in tiyatro ile olan bağı yalnızca piyes yazarlığı noktasında kalmamış, yazar eleştirmenlikten, edebî

Özellikle Osman Ergin’in Türkiye Maarif Tarihi, İlknur Polat Haydaroğlu Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancı Okullar, Şamil Mutlu Osmanlı Devleti’nde

2014 YGS Matematik Soruları ve

Another example of foreshadowing created by the narrative ellipsis is while Nick and Gatsby are driving to the city for lunch after they go across the bridge Nick thinks this