• Sonuç bulunamadı

1.4 Okulöncesi Eğitim Kurumları ve İyi Bir Okulöncesi Eğitim Kurumunun Özellikler

1.5. Dünyada Okulöncesi Eğitime Genel Bir Bakış

1.5.16. Rusya ve SSCB

Sovyetler Birliği’nde 1958 Krusçef Reformu öncesi resmi eğitimin ilk basamağı, 3-7 yaşları arasını kapsayan okulöncesi dönemiydi. Okulöncesi eğitim kurumlarının çoğu, şehirlerde açılmış veya bazı endüstriyel ya da tarımsal faaliyetlere bağlı olarak kurulmuşsa da bazı bölgelerde yuvalar ve anaokulları açılmıştı. Bu okulların devam mecburiyeti yoktu.

1958 reformundan sonra eğitim sistemi değişmiş ve okulöncesi eğitimine yansıması şu şekilde olmuştur.

Okulöncesi eğitim kurumlarından birine gidecek çocuklar için sosyal ve genel eğitim yuvalarda başlamıştır. Bu okulların Sağlık Bakanlığının gözetimi altında olduğu belirtilmektedir. Devam isteğe bağlıdır. Okulların gündüzlü olabileceği gibi bazen yatılı da olduğu belirtilmektedir (Oğuzkan, 1982; s. s. 397-403).

Sovyet eğitimciler ve politikacılar okulöncesi eğitime daima ayrı bir önem vermişlerdir. Okulöncesi eğitim, devrimden hemen sonra genel eğitim sisteminin önemli bir parçası olmuştur. Çünkü annelerin çoğu ev dışında bir işe sahipti. Bu nedenle devlet, kendisini okulöncesi çağdaki çocukları büyütmede sorumlu hissediyordu. Okul programları annelerin ihtiyaçlarına göre değişmekteydi. Gece, gündüz ve hafta sonlarında, annelerin çalışma durumlarına göre okullar bulunmaktaydı. 500’den fazla bayanın çalıştığı kurumlar, okulöncesi eğitimi sunmak zorundaydı. Okulöncesi eğitim yaşlara göre düzenlenmekteydi. 2- 3 aylık ile 3 yaş arasındaki çocuklar 25’er kişilik olan “Yaşlı” okuluna, 3 ile 7 yaş arasındaki çocuklar da “detskii sad” a gitmekteydi. Her iki kurum ayrı ayrı olabileceği gibi bir arada da bulunabilmekteydi (Erdoğan, 2003a; s. 95).

Sovyetler Birliği’nde 2 yaş çocuklarının % 10’u, 3-7 yaşındakilerin % 20’si anaokullarında eğitilmektedir. Çalışan annelerin çocuklarının geri kalanı, büyükanneleri veya komşuları tarafından bakılmaktadır (Yılmaz, 1991; s. 11).

Rusya’da okulöncesi eğitim zorunlu değildir. Ancak Sovyet Rusya’da 500’den fazla bayan çalışanı bulunan kurumlar, bünyelerinde okulöncesi eğitim kurumu bulundurmak zorundaydı. Okulöncesi kurumlar, doğumdan üç yaşına kadar olan kreşler ve üç yaşından altı yaşına kadar olan kurumlar olarak iki türdü. Bu kurumlarda çocukların eğitiminin yanı sıra aşıları ve sağlık kontrolleri de yapılırdı. Çocukların iyi beslenmesine önem verilir ve periyodik sağlık kontrolünden geçirilirlerdi (Demirel, 2000; s. 60).

Rusya, annelerin ev dışında çalışmaya mecbur olmayacakları seviyeye gelinceye kadar, küçük çocuklar için devletin bir sorumluluğu olduğuna inanırlar. Ayrıca her anne, çocuk bakımı ve çocuk yetiştirme alanında eğitilinceye kadar çocuk yuvalarına ihtiyaç duyulacağı belirtilmektedir. Bu inanç yatılı okulların açılmasında da kendini göstermiştir. Bakanlar Kurulu genelgelerle fabrikaların, kolektif çiftliklerin ve diğer iş yerlerinin, çalıştırdıkları işçilerin çocukları için yuva ve anaokulları açma sorumlulukları üzerinde önemle durmaktadır. Bu gibi okullar çiftlik veya fabrika idaresi tarafından organize edilir ve desteklenir; ancak doğrudan doğruya bakanlıklar tarafından denetlenir.

Bu okullar ayrıca annelerin eğitilmesine de hizmet eder. Çocuk sağlığı ve gelişimi konusunda enformasyon merkezidir ; annelere, onların danışmak istedikleri konuda rehberlik yaparlar ve süt dağılımı için merkezlik yaparlar. Kırsal bölgelerde annelerin tarlalarda çalışması, gerektiği zaman onların serbest kalmalarına imkan vermek ve devamlı programların uygulanmadığı yerlerde ilgililere hizmet amacıyla yaz okulları açılır.

Teşkilatlanmış herhangi bir grup, bir yuva açabilir. Fabrikalar kendi işçilerinin çocukları için bina, araç ve gereç sağlar ve yapılan masrafları kendi fonlarından öderler.

Böylece en son mali sorumluluk, fabrikayı işleten ilgili bakanlığa ait olmuş olur. Büyük kollektif çiftlikler ve devlet çiftlikleri kendi paralarıyla yuva ve anaokulları açar. Kalabalık aileler para ödemek zorunda değilseler de anne-babalar çocuklarının yemek masrafları için ücret öderler. Devlet bütün okulların programını ve çalışmalarını teftiş ve kontrol eder (Oğuzkan, 1982; s. s. 403-404).

Sovyet modelinin okulöncesi eğitime yaklaşımı batının ilk dönemlerindeki bakım merkezli anlayışta kalmıştır. Sovyet uygulamasının dikkat çekici yönü ise sosyalist ekonomide mülkiyetin kamuya ait olması ve tüm kamu hizmetlerinin yaygın ve ücretsiz olması gerekmekte iken okulöncesi eğitimin yaygınlaşmaması ve bazen ücretli olmasıdır. Okulöncesi eğitimi, ulusal eğitim sistemi içerisinde bütünsel bir değerlendirmeye alabilmenin Sovyetlerde bile mümkün olmamasında, bu eğitimin örgün eğitim kurumlarında yapılması halinde son derece pahalı olması ve bu dönemde uygulanacak eğitim programı üretebilmenin zorluğudur. Nitekim Sovyet pratiği sosyalist anlayışla çelişkiye düşmeyi göze alarak ücretli eğitim vermeye başlamış, kurumlarda ise eğitim yerine sağlık merkezli bir yapılanmayı tercih etmiştir (Gülcü, www).

Rusya’da öğretim sisteminin birinci basamağı okul çağına gelmeyen çocukları kapsayan “çocuk kurumları”dır. Bunlar kreşler, anaokulları ve ilkokullardır.

Kreşler: eğitimin en alt kademesini teşkil ederler. Çocuk doğduktan sonra ihtiyaç halinde, kreşlere alınır. Bu kreşleri yönetenler sağlık personelidir. Bu kurumlarda çocuk bakımı önemli rol oynamaktadır. Kreşler endüstri merkezlerinde veya büyük çiftliklerin bulunduğu yerlerde solhoz ve kolhozlarda kurulur. Amaçları, annenin işgücünden yararlanmayı sağlamak, ana ve babanın çalışmalarını aksatmamaktadır.

Anaokulları: buralara çocukların gönderilmesi zorunlu değildir. Aileler isterlerse çocuklarını bu kuruma verebilirler. Anaokullarının en önemli ödevleri, çocukları fiziksel bakımdan geliştirmek, oyunlarla okula ve dünyaya hazırlamak, estetik terbiye vermektir (Demirel, 2000; s. 60).

Sovyetler Birliği yıkılmadan önce okulöncesi eğitimi alan çocuk sayısı şimdikinin iki katıydı. Sovyetler Birliği’nin son zamanlarında tüm altı yaş çocuklarının üçte ikisi bir okulöncesi kuruma devam etmekteydi. Bu büyük farklılığın en büyük nedeni, gittikçe büyüyen işsizlik oranıdır. İşsiz kalan anne-babaların, çocuklarını okulöncesi eğitim kurumuna göndermek için nedenleri ve bunun için harcama yapabilecek maddi olanakları kalmamaktadır. Rusya’da devlete ait okulöncesi kurumların giderlerinin % 15’ini veliler ödemek durumundadır. Doğum oranındaki düşüş de bu kurumlardaki öğrenci sayısının azalmasında etkendir (Canning ve diğerleri, 1999) (Akt. Büyükduman, 2005; s. 127).