• Sonuç bulunamadı

Doğal floradan toplanan domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.) genotiplerinde çıkış ve fide özellikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doğal floradan toplanan domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.) genotiplerinde çıkış ve fide özellikleri"

Copied!
56
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

DOĞAL FLORADAN TOPLANAN DOMUZ AYRIĞI (Dactylis glomerata L.)

GENOTĠPLERĠNDE ÇIKIġ VE FĠDE ÖZELLĠKLERĠ

AyĢe Nur TAT YÜKSEK LĠSANS TEZĠ Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

Ağustos-2019 KONYA Her Hakkı Saklıdır

(2)

TEZ KABUL VE ONAYI

AYġE NUR TAT tarafından hazırlanan “Doğal Floradan Toplanan Domuz Ayrığı (Dactylis glomerata L.) Genotiplerinde ÇıkıĢ ve Fide Özellikleri” adlı tez çalıĢması 10/02/2019 tarihinde aĢağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı‟nda YÜKSEK LĠSANS TEZĠ olarak kabul edilmiĢtir.

Jüri Üyeleri Ġmza

BaĢkan

Unvanı Adı SOYADI ………..

DanıĢman

Unvanı Adı SOYADI ………..

Üye

Unvanı Adı SOYADI ………..

Üye

Unvanı Adı SOYADI ………..

Üye

Unvanı Adı SOYADI ………..

Yukarıdaki sonucu onaylarım.

Prof. Dr. Mustafa YILMAZ FBE Müdürü

(3)

TEZ BĠLDĠRĠMĠ

Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

DECLARATION PAGE

I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work.

AyĢe Nur TAT

26.08.2019

(4)

iv

ÖZET

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DOĞAL FLORADAN TOPLANAN DOMUZ AYRIĞI (Dactylis glomerata L.) GENOTĠPLERĠNDE ÇIKIġ VE FĠDE ÖZELLĠKLERĠ

AyĢe Nur TAT

Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

DanıĢman: Doç. Dr. Mehmet Ali AVCI 2019, 45 Sayfa

Jüri

Doç. Dr. Mehmet Ali AVCI Prof. Dr. Ahmet TAMKOÇ Prof. Dr. Uğur BAġARAN

AraĢtırma 4 tekerrürlü olarak kurulmuĢ ve Selçuk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü araĢtırma serasında 2019 yılında yürütülmüĢtür. ÇalıĢmada, doğadan toplanmıĢ olan domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.) genotiplerinde yeĢil alan ve yem bitkisi olarak kullanılabilirlik bakımından daha önce tarımsal özellikleri belirlenen genotiplerin çimlenme özellikleri incelenmiĢtir. AraĢtırmada seçilen 11 farklı Dactylis türünün genotipi ve bir tane tescilli çeĢit (Doğu Yıldızı) kullanılmıĢtır. Seçilen genotipler 113O919 sayılı TÜBĠTAK projesi kapsamında toplanan 11 farklı domuz ayrığı genotipleridir. ÇalıĢmada kullanılan genotipler hem kendi aralarında hem de tescilli çesit ile karsılastırılmıstır. Denemede genotiplerin çimlenme güçleri; 5, 10, 15, 20, 25 ve 30. günlerde sayılarak gözlem ve ölçümleri yapılmıĢtır. Doğadan toplanan domuz ayrığı (Dactylis glomerata l.) genotiplerinde yapılan gözlem ve ölçümler; çıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı), çıkıĢ oranı (%), kardeĢ sayısı (adet/bitki), yaprak eni (cm), yaprak boyu (cm), yaprak boyu / eni, yaprak boyu x eni, bitki baĢına dip kaplama oranı (%), yaprak rengi (1-9 skala), bitki baĢına dip kaplama oranı / çıkıĢ yapan bitki sayısı, üretilen fide sayısı (adet/saksı) özelliklerinin verileri alınmıĢtır. Ġncelenen özellikler bakımından 3, 4, 10, 11 numaralı genotiplerin çimlenme gücü ve fide özelliğinin diğer genotiplerden üstün olduğu gözlemlenmiĢtir.

(5)

v

ABSTRACT MS THESIS

EMERGENCE AND SEEDLING CHARACTERISTICS OF COCKSFOOT (Dactylis glomerata L.) GENOTYPES COLLECTED FROM NATURAL FLORA

AyĢe Nur TAT

THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY

THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE FIELD CROPS IN AGRICULTURUAL ENGINEERING

Advisor: Doç. Dr. Mehmet Ali AVCI 2019, 45 Pages

Jury

Doç. Dr. Mehmet Ali AVCI Prof. Dr. Ahmet TAMKOÇ Prof. Dr. Uğur BAġARAN

This study which was carried out in Field Crops Department‟ research greenhouse of Agricultural Faculty of Selcuk University in 2019 was conducted with 4 repetitions. In this study, germination characteristics of genotypes which their agricultural qualifications in the terms of usability as forage crop and green field were identified before were investigated in Cocksfoot‟ genotypes which were collected from nature. This study was conducted with 11 different Dactylis species with different genotype and a proprietary cultivar (Dogu Yıldızı) which were collected within the scope of TUBITAK project no. 1130919. Genotypes in study were compared with each other and also the proprietary cultivar. Germination power of genotypes were observed and recorded on the 5, 10, 15, 20, 25, 30th day by counting. Characteristics of Cocksfoot (Dactylis glomerata l.) genotypes which were collected from nature were acquired by recording observation and data in the terms of number of emergence plants (number / pot), emergence rate (%), number of siblings (number / plant), leaf width (cm), leaf length (cm), leaf length / width, leaf length x width, bottom coating rate per plant (%), leaf color (1-9 scales), bottom coating rate per plant / number of emergence plants, number of seedlings produced (number / pot). According to the characteristics which were investigated, genotype 3, 4, 10, 11 preponderate over other genotypes in point of germination power and seedling qualification.

(6)

vi

ÖNSÖZ

AraĢtırma konusunun belirlenmesi, çalıĢmaların yürütülmesi ve tezin hazırlanması aĢamalarında desteklerini esirgemeyen Ziraat Yüksek Mühendisi Rabiya KOYUCU, danıĢman hocam Sayın Doç. Dr. Mehmet Ali AVCI, Çayır Mera ve Yem Bitkileri Anabilim Dalı BaĢkanı Prof. Dr. Ahmet TAMKOÇ „a teĢekkür ederim.

Sadece bu çalıĢmam boyunca değil, hayatımın her alanında yanımda olan, tüm öğrenim hayatım boyunca maddi ve manevi koruyuculuğumu üstlenen, desteklerini esirgemeyen, hayatıma yön veren ve varlıklarıyla daima bana yol gösteren babam Yakup DUR‟a, annem Fatma DUR‟a ve kardeĢlerime ayrıca teĢekkürlerimi sunarım.

AyĢe Nur TAT

KONYA-2019

(7)

vii ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET ... iv ABSTRACT ... v ÖNSÖZ ... vi ĠÇĠNDEKĠLER ... vii ÇĠZELGE LĠSTESĠ ... ix ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... x SĠMGELER VE KISALTMALAR ... xi 1. GĠRĠġ ... 1 2. KAYNAK ARAġTIRMASI ... 7 3. MATERYAL VE YÖNTEM ... 14

3.1. AraĢtırma Yeri ve Toprak Özellikleri ... 14

3.1.1. AraĢtırma Yeri ... 14

3.1.2. Toprak Özellikleri ... 14

3.2. Materyal ... 14

3.3. Yöntem ... 15

3.4. AraĢtırmada Yapılan Gözlem ve Ölçümler ... 19

3.4.1. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı) ... 19

3.4.2. ÇıkıĢ oranı (%) ... 19

3.4.3. KardeĢ sayısı (adet/bitki) ... 19

3.4.4. Yaprak eni (cm) ... 19

3.4.5. Yaprak boyu (cm) ... 20

3.4.6. Yaprak boyu / eni ... 20

3.4.7. Yaprak boyu x eni ... 20

3.4.8. Dip kaplama oranı (%) ... 20

3.4.9. Yaprak rengi (1-9 skala) ... 20

3.4.10. Üretilen fide sayısı (adet/saksı) ... 20

3.4.11. Dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı ... 20

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA ... 22

4.1. 1 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri ... 22

4.2. 2 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri ... 23

4.3. 3 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri ... 24

4.4. 4 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri ... 25

4.5. 5 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri ... 25

4.6. 6 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri ... 26

4.7. 7 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri ... 27

(8)

viii

4.9. 9 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri ... 29

4.10. 10 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri ... 30

4.11. 11 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri ... 31

4.12. 12 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri ... 32

5. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER ... 33

5.1. Sonuçlar ... 33

5.2. Öneriler ... 37

KAYNAKLAR ... 38

(9)

ÇĠZELGE LĠSTESĠ

Çizelge 3.2. 2018 yılında toplanan bitkilerin lokasyonları,

enlem, boylam ve yükseltileri……….……15

Çizelge 4.1. Domuz Ayrığı 1 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler………...…..22

Çizelge 4.2. Domuz Ayrığı 2 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler……….23

Çizelge 4.3. Domuz Ayrığı 3 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler……….24

Çizelge 4.4. Domuz Ayrığı 4 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler……….25

Çizelge 4.5. Domuz Ayrığı 5 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler………...…………..26

Çizelge 4.6. Domuz Ayrığı 6 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler……….…………27

Çizelge 4.7. Domuz Ayrığı 7 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler……….28

Çizelge 4.8. Domuz Ayrığı 8 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler……….29

Çizelge 4.9. Domuz Ayrığı 9 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler……….…29

Çizelge 4.10. Domuz Ayrığı 10 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler……….……30

Çizelge 4.11. Domuz Ayrığı 11 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler………...…..31

Çizelge 4.12. Domuz Ayrığı 12 numaralı genotipten alınan

gözlem ve ölçümler……….32

(10)

ġEKĠLLER LĠSTESĠ

ġekil 3.3.1. Serada Ekim Sonrası Genel Görünüm……….16

ġekil 3.3.2 Ekim Sonrası Saksıların Suyla Doyurulması……….………… .…16

ġekil 3.3.3. Tescilli ÇeĢit Doğu Yıldızında ÇıkıĢların Gözlemlenmesi………….…….17

.. ġekil 3.3.4. Genotiplerle Birlikte Yabancı Otların ÇıkıĢı………...17

ġekil 3.3.5. Genotiplerin Genel Görüntüsü ve Bakım ĠĢlemleri………...18

ġekil 3.3.6. Saksılardan Yabancı Otların Temizlenmesi……….…..…..18

ġekil 3.3.7. Serada Genotiplerden Genel Görünüm……….……...19

(11)

SĠMGELER VE KISALTMALAR Simgeler Ca: Kalsiyum Cu: Bakır Fe: Demir K: Potasyum K2O: Potasyum oksit Mg: Magnezyum Mn: Manganez Na: Sodyum N: Azot

P2O5: Triple süper fosfat

P: Fosfor Zn: Çinko

Kısaltmalar

ADF: Asit deterjanda çözünmeyen lif cm: Santimetre

EC: Elektriksel iletkenlik g/gün: Gram/gün

kg/da: Kilogram/dekar kg: Kilogram

NDF: Nötr deterjanda çözünmeyen lif ppm: Milyonda bir

(12)

1. GĠRĠġ

Günümüzde dünya nüfusunun 800 milyondan fazlası açlık sorunu ile karĢı karĢıya kalmaktadır (Anonim, 2013). Bu sayının zamanla daha da artması ileri de karĢılaĢılacak devasa bir açlık sorunuyla bütün insanlığı tehdit etmektedir. Bu tehdidin sebepleri arasında en büyük etkenin küresel ısınmanın tarım alanında oluĢturduğu tahribat olduğu öngörülse de, bu sorunun küreselleĢme stratejisinin de etkisiyle gün geçtikçe daha fazla hissedilmesinin asıl sebebi gelir dağılımındaki eĢitsizliktir. Bazı ülkelerin tarım sektöründe aldığı tedbirler ile ülke tarımını himaye etmesi, refah düzeyini sağlayamamıĢ ve sağlamaya çalıĢan ülkelerin tarım ve ticaretlerini negatif yönde etkileyerek, kazancın azalmasına, çalıĢma alanlarının yitirilmesine ve temel besin maddelerinde fiyatların yükselmesine neden olarak açlık sorununun daha da hissedilir kılmıĢtır. (Kıymaz ve ġahinöz, 2010; ErbaĢ ve Arslan, 2012).

Temel besin maddelerinde fiyatların yükselmesi, refah düzeyini sağlayamamıĢ ve sağlamaya çalıĢan toplumlarda sorunlara sebep olarak, refah seviyesi yüksek toplumlarla aradaki farkı artırmaktadır. Temel besin maddelerini elde etmedeki sıkıntı ve sorunların, refah düzeyini sağlayamamıĢ ve sağlamaya çalıĢan toplumlarda arttığı bilinmektedir. Bu sorunlar öncelikle refah seviyesini sağlayamamıĢ toplumlarda küçük oranda tarımla uğraĢan fakir kesimde önemli etkilere sebep olarak büyük sıkıntılara sebep olmaktadır. (Anonim, 2014).

Ġnsanların yaĢam fonksiyonlarının devamlılığı için yaĢamın temeli olan beslenme ihtiyacını gidermesi gerekmektedir. Bir toplumun sağlıklı bir yaĢam sürebilmesi dolayısıyla uzun ömürlü, toplumsal ve çalıĢma sahalarında aktif olmaları, bilim, teknolojideki ilerleme potansiyelleri direkt olarak beslenme tarzı ve seviyesi ile ilgilidir. Bilim ve teknoloji alanında belirli bir refah düzeyine ulaĢmıĢ toplumların beslenmesinde hayvansal kaynaklı proteinlerin öncelik bulduğunu, refah düzeyini sağlayamamıĢ ve sağlamaya çalıĢan toplumlarda ise önceliğin karbonhidrat ve bitkisel kaynaklı proteinler olduğu görülmektedir (Yüksel, 2012).

Dünya üzerinde çok sayıda ülke, nüfusunun yoğun bir Ģekilde çoğalması bunun yanı sıra da ihtiyaç duyulan gıda üretimine sahip olmaması nedeniyle, besin ihtiyacını karĢılamada ciddi sorun yaĢamaktadır. Ġnsan beslenmesinin temelini bitkisel ve hayvansal kaynaklı proteinler oluĢturur. Sağlıklı beslenme de gıda maddelerinin vücudun ihtiyaç duyduğu oranda ve seviyede alınması gerekmektedir. Sağlıklı bir

(13)

beslenme için insanların günlük protein gereksiniminin %40 hayvansal, geri kalanı ise bitkisel proteinlerden oluĢturmalıdır (Yılmaz ve Yılmaz, 2012).

Ülkemiz geçmiĢten günümüze, coğrafi yerleĢkesi ve mevcut bulunan verimli toprakları ile bol miktardaki bitki çeĢitleriyle tam bir tarım ülkesi olmuĢtur. Nüfusunun büyük bir bölümünün tarımla uğraĢması bunun en büyük göstergesi olmakla beraber sürekli artıĢ gösteren ve günümüzde 75 milyona eriĢen nüfusun ihtiyaç duyduğu gıda maddelerinin temini giderek bir sorun haline gelmekte ve üretim yapılan ekim alanları ülke nüfusunun beslenmesinde ne yazık ki yeterli olamamaktadır. Bu yetersizlik özellikle mevcut nüfusun hayvansal protein ihtiyacını sağlamak amacıyla yem bitkilerine olan gereksinimi ve bu alanda yapılması gerekli çalıĢmaların olduğu ihtiyacını ortaya koymaktadır (Anonim, 2002).

Ülkemiz 14 milyon 617 bin ha çayır ve mera alanına sahip olmasına rağmen bu alanların zamansız, bilinçsiz, sürekli otlatılması ve gerekli özenin gösterilmemesi gibi ihmalkar sebeplerle zamanla verimliliğini kaybetmektedir (Yolcu ve Tan, 2008).

Sağlıklı bir gıda takviyesinden söz edilebilmesi için hayvansal kökenli gıda maddelerinin beslenme listesinde yer bulması gerekir (Tosun ve Hatirli, 2009). Beslenme listesinde öncelikli konumda olan hayvansal kaynaklı gıda maddelerinin, satın alma seçenekleriyle, yetiĢtirme ve beslenme Ģeklinin belirlenmesi büyük önem taĢımaktadır (Armağan ve Özdoğan, 2005). Tahıl kaynaklı beslenmenin giderek artması, hayvansal gıda maddelerinde ihtiyacın karĢılanamaması, yurt içinde hayvansal kaynaklı ürünlerin yeteri miktarda üretilememesi doğrudan fiyat artıĢına neden olmakta ve ihtiyaç duyulan hayvansal kaynaklı proteinler karĢılanamamaktadır (Ertuğrul, 2000).

Türkiye‟de 2018 yılı sonu itibariyle toplamda 17 milyon 221 bin büyükbaĢ hayvan mevcuttur. Bu rakamda sığır sayısı 17 milyon 43 bin baĢ olurken, manda sayısı 178 bin 397 baĢ olarak kaydedilmiĢtir. Toplam küçükbaĢ hayvan sayısı 46 milyon 117 bin baĢ olarak kayda geçerken bunun 35 milyon 195 bin baĢı koyun, 10 milyon 922 bin baĢı ise keçi olarak gerçekleĢmiĢtir (Anonim, 2019b). Hayvansal kökenli gıda maddelerinin birey baĢına tüketim oranları, ülkelerin refah seviyelerinin kıyaslanmasında önemli bir faktör olarak önem arz etmektedir (Sarıözkan ve ark., 2007). Türkiye‟de birey baĢına düĢen kırmızı et miktarı yıllık 12 kg olurken, bu miktar Arjantin‟de 96,1 kg Avustralya‟da 91,4 kg, Brezilya‟da 95,1 kg, Kanada‟da 82,7 kg, AB‟nde 77,1 kg, Rusya‟da 58,7 kg, ABD‟de 107,5 kg‟dır (Fapri, 2012). Ülkemizde her bireye düĢen kırmızı et miktarı göz önünde bulundurulduğunda, yıllık kırmızı et tüketim oranının diğer ülkelerden az miktarda olduğu bilinmektedir. Bu gerilemenin sebebi tüm

(14)

dünyada olduğu gibi diğer gıda maddelerine oranla kırmızı et fiyatlarının daha fazla olmasından kaynaklanmaktadır (Yaylak ve ark., 2010).

Hayvansal proteinler sağlıklı ve dengeli beslenmenin temelini oluĢturmaktadır. Sağlıklı beslenmeden söz edilebilmesi, besinlerin %60'nın bitkisel, %40'nın hayvansal kökenli olması durumunda söz konusudur. Türkiye de meralar mevcut hayvan varlığımızın yalnızca üçte birinin ihtiyacını karĢılayabilmektedir. Bu sebeple hayvanların beslenebilmesinde ihtiyaç duyulan kaba yem gereksinimi farklı kaynaklardan karĢılanmalıdır. Belirli bir refah seviyesine ulaĢmıĢ toplumlarda tarla tarımı içerisindeki yem bitkileri ekiliĢ oranı oldukça yüksektir. Ülkemizde de yeterli kaba yem ihtiyacının karĢılanabilmesi ancak tarla tarımı içerisinde yem bitkilerine ayrılan payın yüksek tutulması ile gerçekleĢtirilebilir (Bilgili ve Açıkgöz, 1999).

Yem bitkileri denilince akla hayvansal üretimde beslenen hayvanların gereksinimlerini sağlamak için yetiĢtiriciliği yapılan ya da kendiliğinden yetiĢen bitkilerin tamamı gelmektedir (Gençkan, 1992).

Kaba yem ihtiyacının devamlı olarak sağlamanın en önemli yolu yem bitkileri üretiminden geçmektedir (Akman ve ark., 2007). Tarımsal etkinliklerde büyük öneme sahip olan yem bitkileri tarımı, bitkisel ve hayvansal üretimin garantisi olmaktadır. Tarla tarımından elde edilen otlar önce hayvanlarca tüketilmekte et, süt gibi gıda maddelerine çevrilerek meydana gelen gıda maddelerinden insanlar faydalanmaktadır (Soya, 2004). Yem bitkilerinin ekonomik olmasının yanı sıra, hayvanların mide florasının ihtiyaç duyduğu maddeleri ihtiva etmesi, bünyesinde fazlaca mineral ve vitamin bulunması, hayvanların üreme potansiyelini yükseltmesi ve büyük oranda kaliteli hayvansal gıda maddesi sağlaması açısından hayvan beslemedeki rolünü almaktadır (Serin ve Tan, 2001). Erozyonun azalması, fazla otlatma nedeniyle tahribata uğramıĢ çayır ve mera alanlarının üzerindeki baskıyla, nadasa ayrılan arazilerin azaltılması, yem bitkileri tarımı ile gerçekleĢebilmektedir. Yem bitkisi yetiĢtiriciliğinin artmasıyla tahribata uğrayan çayır ve mera arazileri kendini onarmak için ihtiyaç duydukları zamanı yakalamıĢ olacaklardır ayrıca yem bitkileri ekim sıralamasında yerini alarak bir sonraki bitkiye fazlaca yararlı olarak toprağı iyileĢtirici bir görev üstlenmektedirler. Yem bitkilerinin ekim sıralamasındaki fonksiyonları ve konumunu Ģu Ģekilde sıralayabiliriz;

1. Toprağın fiziksel ve kimyasal yapısını onarırlar, 2. Topraktaki organik madde miktarını arttırırlar,

(15)

4. Tabiatı korurlar, erozyonu önlerler,

5. Toprağın ileri seviyede verimlilik kazanarak geri dönüĢ yapmasını sağlarlar, 6. Topraktaki fazla suyun kontrollü bir Ģekilde uzaklaĢtırılmasını sağlarlar, 7. Topraktan yararlanmayı sürekli kılarlar,

8. Ekonomik ve doğal Ģartlardan oluĢabilen zararları önlemeye yardımcı olurlar, 9. Zararlı böceklerle mücadelede ile toprak yorgunluğunu azaltmada etkilidirler, 10. Ticarethanelerde iĢ yoğunluğunu bütün bir yıla oranlayarak hafifletirler, 11. Evcil ve yabani hayvanların beslenmesinde en önemli yem referansıdırlar (Yolcu ve Tan, 2008)

11.2 milyon büyük baĢ hayvan mevcudiyetinin kaba yem ihtiyacını karĢılamak için yıllık ortalama 57 milyon ton kaba yem üretimine gereksinim vardır. Ülkemizde bu ihtiyacın yaklaĢık 33 milyon tonu kaynaklarımızdan sağlanmakta geriye ise 24 milyon ton kadar bir açık ortaya çıkmaktadır (Alçiçek ve ark., 2010). 14.6 milyon ha‟lık mera arazilerimizin verim kapasiteleri, sürekli Ģekilde yapılan otlatma ve doğal denge göz önünde bulundurularak yapılması gereken düzeltmelerin yapılmamasından dolayı zamanla düĢmüĢtür (Alçiçek ve ark., 2010).

Türkiye‟de mevcut hayvan varlığı açısından dünya ülkeleri arasında öncü konumda olmasına rağmen kaliteli kaba yem yetersizliği sebebiyle hayvansal üretim noktasında geri kalmaktadır. Türkiye hayvancılığı büyük oranda çayır ve mera beslenmesine bağlı olduğundan özellikle küçükbaĢ hayvan yetiĢtiriciliğinde hayvanların beslenme ihtiyacı verim alınacak düzeyde karĢılanamamaktadır (Akyıldız, 1986; Ergül, 1988a; Ergül, 1988b; Sarı ve Çerçi, 1993). Çayır ve mera alanlarının zamanla azalması ve kalitesinin düĢmesine bağlı olarak, ülke hayvancılığında yeterli beslenme yapılamamakta, sonuç olarak verim düĢmektedir. Günümüzde bu sorunlarla baĢ etmek en azından minimize edebilmek açısından baĢta yonca olmak üzere kültür yem bitkilerine fazlaca önem verilmekte, hayvancılığımızın en büyük sorunu olan kaliteli kaba yem gereksinimi karĢılanmaya çalıĢılmaktadır (Güler, 1997).

Türkiye‟de üretimi yapılan kaba yem ne yazık ki hayvanların gereksinimini karĢılayamamakta, yem bitkilerinin ekim miktarı hayvan beslenmesine yetememektedir (Koc ve ark., 2012). Tarımda ekimi yapılan bitkilerin doğru Ģekilde sıralamaya konulamaması ve son dönem teknoloji ile stratejilerin gerektiği Ģekilde kullanılmaması Türkiye‟de yem bitkileri tarımının yetersiz olmasında temel sebeptir. Ülkemiz hayvancılığında en önemli etmenlerden olan yem bitkileri tarımının güçlendirilmesi

(16)

gerektiği bilinmekte ancak istenilen ilerleme katedilememektedir. Yem bitkileri denilince ilk akla gelen yonca, fiğ, korungaya gibi bitkilere ek olarak, uygun buğdaygil yem bitkileri de çiftçiye tanıtılarak yaygınlaĢtırılırsa kaba yem imalatına önemli katkılar sağlanacaktır. Görülüyor ki Türkiye‟de hayvanların kaba yem gereksiniminin giderildiği en değerli referanslar olan meraların randımanları düĢük, tarla tarımında ki yem bitkileri üretimi de gerekli oranda değildir (Ayan ve ark., 2010).

Yem bitkileri ekiminin çoğaltılması ve gereken kaba yem eksikliğinin giderilmesi adına ıslah ve yetiĢtirme yöntemlerinde çalıĢmalar yapılarak, bölge de yararlı yem bitkileri belirlenip kültüre edilmeli ve yapılan çalıĢmalarda elde edilen bilgiler değerlendirilmelidir (Aygün ve ark., 2009).

Hayvansal üretimde gerekli olan kaba yem eksiğinin kapatılması için yem bitkilerinin ekim sahası ve miktarının arttırılması gerekmektedir. Çok yıllık bir buğdaygil yem bitkisi olan domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.) gerekli olan açığın kapatılmasında zirve konumundaki bitkiler arasında yer almaktadır (Tosun, 1992).

GAP ve Çukurova Bölgelerinde ki çalıĢmalarda, çok sayıda bir yıllık ve çok yıllık baklagil ve buğdaygil yem bitkisinin tarla tarımında rahatlıkla yer alabileceği saptanmıĢtır (Tükel ve ark., 2001).

Hayvanların çokça tercih ederek keyifle yediği ve tabii ortamlarda fazlaca yetiĢen domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.) bölgemiz için önemli bir yere sahiptir. Bölgemiz ikliminin kurak olması sebebiyle domuz ayrığı gibi kurak iklimlere dayanıklı, gölgeye uyumlu, otlatılmaya ve biçilmeye oldukça dirençli olan bu bitki yem bitkileri tarımında hak ettiği yeri almalıdır. Suni meraların kurulması ve sahip olunan mera arazilerinin düzeltilmesi ve düzenlenmesinde değerli bir seçenek olan domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.), yazdan önceki dönemde hızlı geliĢmesiyle de ilgi çekmektedir (Açıkgöz, 2001; Manga ve ark., 2002). Domuz ayrığının ağaçların aralıklı olduğu alanlarda, yükseltisi fazla olan bölgelerde, yolların yan kısımlarında, çayır ile deniz kenarı ve kumsal arazilerde geliĢebilmesi domuz ayrığının farklı iklim ve topraklara uyum sağlayarak çok geniĢ ekosistemlerde yetiĢebildiğini göstermektedir (Altın, 1991). Oldukça geniĢ alanlarda üretimi yapılan domuz ayrığı çok yıllık bir serin iklim yem bitkisidir (Lee ve ark., 2006). Domuz ayrığı yumak oluĢturması, değiĢik iklim ve toprak koĢullarına uyum sağlayabilme becerisi, gölgeye, kurağa ve su baskınlarına karĢı dayanıklılığı ile ön plana çıkmaktadır (Serin ve Tan, 1998; Hannaway ve ark., 1999).

Domuz ayrığının kültür çeĢitlerine ek olarak yabani ekotiplerinin de ıslah edilmek suretiyle, bu bitkilerin tabii olarak geliĢim gösterdiği alanlarda, çiftçilere verim,

(17)

kalite ve uyum kabiliyeti yüksek olan yeni çeĢit/çeĢitlerin sunulması yem bitkileri tarımı açısından yararlı olacaktır (Can ve Ayan, 2017).

Bu çalıĢma domuz ayrığı çeĢitlerinin çimlenmesi, kardeĢlenme sayısı ve oluĢan fidelerin morfolojik özelliklerinin belirlenmesi, yüksek oranda çıkıĢ yapabilme ve yetiĢebilme kabiliyetinde olan domuz ayrığı genotiplerinin belirlenerek yem bitkileri tarımına katkı sağlanabilmesi amacıyla yapılmaktadır.

(18)

2. KAYNAK ARAġTIRMASI

Domuz ayrığı, Avrupa, Kuzey Afrika ve Asya‟nın ılıman bölgelerinde tabii olarak geliĢen bir bitkidir. Buğdaygiller familyası (Gramineae)‟nın yumak oymağı (Festuca) içerisindeki en küçük cinslerden olup 15 türü içeren domuz ayrığı ( Dactylis) cinsinin (Hatipoğlu ve Kökten, 2009) en bilinen türü domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.), yumak oluĢturan, çok yıllık bir serin mevsim bitkisidir. Domuz ayrığı ham yem gereksinimini gidermek için yalın ve karıĢım olarak ekilebilmektedir. Buğdaygil ve baklagillerle randımanı yüksek karıĢımlar elde edilen domuz ayrığı alternatif bir yem bitkisi konumundadır (Whyte ve ark., 1975).

Cinsin baĢlıca türleri; Adi Domuz Ayrığı (Dactylis glomerata L.), Ascherson Domuz Ayrığı (Dactylis aschersoniana Graebn.), Ġspanyol Domuz Ayrığı (Dactylis hispanica Griseb.) ve Woronow Domuz Ayrığı (Dactylis woronowii ovez.)'dır. Cinsin ekonomik değeri olan en bilindik türü adi (yaygın) domuz ayrığıdır (Dactylis glomerata L) (Hatipoğlu ve Kökten, 2009).

Domuz ayrığının kökeni Avrupa ve Ön Asya‟dır. Yumak oluĢturan çok yıllık bir yem bitkisidir (Serin ve Tan, 1998). Hayvanlar için ot ihtiyacını karĢılamada büyük rol oynar. Ayrıca mera tesisi içinde öncü bir bitkidir. Ilıman bölgelerde fazlaca yetiĢebilmektedir. Ot kalitesi, kelp kuyruğu (Phleum pratense) ve kılçıksız bromla (Bromus inermis) kıyaslandığında daha verimlidir (Elçi, 2005).

GeniĢ bir uyum kabiliyetine sahip olan domuz ayrığı, çeĢitli iklim ve toprak Ģartlarında yetiĢebilmektedir. Gölgeye dayanıklı olduğu için meyve bahçelerinde ve ağaçlı bölgelerde rahatlıkla yetiĢerek geliĢim gösterir. Yapraklılığı oldukça fazla olan domuz ayrığı bolca besin maddesi ihtiva ettiğinden elde edilen yemin besin değeri ve sindirilme miktarı fazladır. Bitkinin 1 m²‟lik toprak alanında 3-8 m² yaprak alanına sahip olması bitkinin yaprak oranının fazlaca olduğunu göstermektedir. Kök boğazında sık yapraklanmaya sahip olduğundan hem otlatmaya dayanıklı hem de toprak ve su muhafazasında etkilidir (Anonim, 2007).

Domuz ayrığı, çok yıllık, açık yumak oluĢturan bir serin mevsim bitkisidir. Ġklime bağlı olarak bitki boy uzunluğu 60-200 cm arasında farklılık gösterebilmektedir. (Jung ve Baker, 1985).

Bitkinin tabanında fazlaca yaprak bulunmasına rağmen sap kısımların da yapraklanma seyrektir. Yaprak yüzeyinin enine kesiti V-Ģeklinde olup yaprak kını yassı ve omurgalı yapıda, yakacık zarımsı ve 3-10 mm uzunluğundadır. Yaprak ayaları 2-12

(19)

mm geniĢliğindedir ve kulakçık bulunmaz. Domuz ayrığı yaklaĢık 1 m‟ye kadar boylanabilmektedir. Yaprak rengi koyu mavi-yeĢilden açık yeĢile kadar farklılık gösterirken yaprak karakterleri çevre Ģartlarına ve çeĢitlere göre ciddi oranda farklılık gösterir. Çiçekleri salkım Ģeklinde olup, salkım uzunluğu 8 ila 15 cm arasında değiĢebilmektedir. Salkımın üzerindeki dallar alttaki dallarla kıyaslandığında daha kısadır ve alt dallar üst dallara oranla daha fazla dallanırlar. Salkımdaki baĢakçıkların her birinde 2-5 çiçek bulunur ve kavuzlu meyveler 4-7 mm uzunluğunda olup 1-1.5 mm geniĢliğinde ve 0.2-0.8 mm kalınlığındadır (Gençkan, 1983). Kavuzlar yaklaĢık 3 köĢeli, sivri uçlu ve ucu biraz kavislidir. Karyopsis uzunluğu 2-3 mm ve 0.8 mm geniĢliğinde ve kalınlığında olup yuvarlağa yakın, 3 köĢeliden kayık Ģekline kadar farklılık gösteren biçimde, yumuĢaktır ve iç kavuzlardan rahatça sıyrılır. 1000 dane ağırlığı 1 g olan domuz ayrığı buğdaygillerde ki gibi saçak kök yapısına sahiptir. Domuz ayrığının köklerinin çayır salkım otu ve kelp kuyruğunun köklerinden daha derine gitmesi domuz ayrığını kurağa karĢı, çayır salkım otu ve kelp kuyruğundan daha dayanıklı kılar. Kılçıksız bromla karĢılaĢtırıldığında ise domuz ayrığının kökleri daha yüzlektir bu yüzden kuraklığa direnci kılçıksız bromdan daha az olmaktadır. Domuz ayrığı yedek karbonhidratlarını yaprak ayalarının dip kısmında, sapın ise toprak yüzeyine yakın bölgelerinde, köklerinde ise en çok sapın toprak yüzeyine yakın kesimlerinde depolar. Yedek karbonhidratlar glikoz, sakkaroz, niĢasta ve en çok da fruktoz halinde depolanmaktadır (Hatipoğlu ve Kökten, 2009).

Ülkemizin hemen hemen bütün bölgelerinde tabii olarak bulunan domuz ayrığı yazdan önceki dönemde hızlı bir geliĢim gösterir. Gölgeye, kurağa ve sıcağa kelp kuyruğu (Phleum pratense), Çok yıllık çim (Lolium perenne) ve çayır salkım otu (Poa pratensis)'dan daha dirençlidir (Hail, 2007). Fakat kurağa ve soğuğa dayanıklılığı kamıĢsı yumak (Festuca arundinacea) ve kılçıksız brom (Bromus inermis)'dan daha azdır (Henning ve Risner, 1993). Randımanı az, zayıf topraklarda kelp kuyruğu ve kılçıksız broma oranla daha iyi bir geliĢim göstermektedir (Sandage ve Windham, 2006). Topraktaki fazla suyun atılmasında yetersiz olan topraklarda ise kamıĢsı yumağa göre daha az dayanıklıdır. Dünya'da birçok nemli-ılıman iklime sahip ülkelerdeki meralarda, otu kurutulmuĢ, yeĢil ve ya silajlık Ģeklinde değerlendirilmekte ve kullanım alanına göre yetiĢtiriciliği yapılmaktadır. Serin mevsim buğdaygil yem bitkilerinin en verimlilerinden olan domuz ayrığı sade ya da diğer çok yıllık buğdaygil ve baklagil yem bitkileri ile karıĢtırılarak tarımı yapılabilir. Uyum sağladığı alanlarda yabancı otlarla ve birlikte ekildiği bitkilerle iyi bir Ģekilde mücadele edebilir. Jung ve Baker (1985)

(20)

yaptıkları çalıĢmada domuz ayrığının vejetatif dönemde otunun besleme kalitesinin yoncaya yakın olduğunu tesbit etmiĢlerdir. Ancak ÇelıktaĢ ve ark. (2003)‟nın yaptıkları bir diğer çalıĢmada domuz ayrığının tam çiçeklenme periyodunda besleme değerinin yoncanın %50‟si kadar olduğunu saptanmıĢtır. ÇalıĢma Adana ve ġanlıurfa koĢullarında yapılmıĢ, çiçeklenme zamanında hasat edilen domuz ayrığı kuru maddesindeki ham protein oranı % 9.5 olarak belirlenmiĢtir. Süt ve et sığırcılığında, iyi Ģekilde korunmuĢ bir domuz ayrığı merasından oldukça yüksek neticeler elde edilmekte, bitkilerin yaprak/sap oranının kamıĢsı yumak merasıyla kıyaslandığında daha fazla olduğu görülmektedir. Özellikle yazdan önceki dönemle yazın baĢlarında, domuz ayrığı merasında otlatılan hayvanlar kamıĢsı yumak merasında otlatılan hayvanlara kıyasla, yüksek oranda yem tüketmekte ve daha çok canlı ağırlık kazanabilmektedir. Üç yıl süreyle Missouri'de yapılan bir çalıĢmada, domuz ayrığı merasında otlayan bir yaĢındaki danalar 795 g/gün, kamıĢsı yumak merasında 527 g/gün ve kılçıksız brom merasında 835 g/gün canlı ağırlık sağlanmıĢtır (Henning ve Risner, 1993).

En yüksek büyüme periyoduna serin mevsimlerde ulaĢan domuz ayrığı bitkisi, gündüz sıcaklığı 22 °C, gece sıcaklığı 12 °C olduğunda maksimum geliĢme göstermektedir (Sandage ve Windham, 2006). Yüksek sıcaklıklarda geliĢimini durduran domuz ayrığında 28 °C'nin üzerindeki sıcaklılarda büyüme ve kardeĢlenme yüksek ölçüde azalır. Bu sebepten domuz ayrığında biyomas üretimi ilkbaharda en yüksek seviyededir. Sonbaharda ise kamıĢsı yumağa göre biyomas üretimi daha az olmaktadır. KıĢ soğuklarına orta derecede dayanıklı olan domuz ayrığı gölgeye toleranslı bir bitkidir ve tam ıĢıklanmanın % 33'üııü aldığı sürece, alınan randıman 3 yıl boyunca hiç azalmamaktadır (Jung ve Baker, 1985).

Bush (2006) yaptığı çalıĢmada domuz ayrığı bitkisinde, killiden tınlıya kadar farklı yapılarda, yüzeysel veya derin topraklarda yetiĢebildiğini gözlemlemiĢtir. Taban suyunun yüksek olması ile topraktaki tuz oranının fazlalığı geliĢimini negatif yönde etkilemektedir. Maksimum verim alabilmek için en uygun toprak ph‟sı 5.8-7 arasındadır (Hatipoğlu ve Kökten, 2009).

Domuz ayrığı uygun gübrelemeye iyi yanıt vermekte en baĢta da azot uygulamalarında çok güzel sonuçlar alınmaktadır. Domuz ayrığı gerek saf gerekse baklagillerle karıĢım halinde ekilmesi durumunda ekimle birlikte 2.5-3 kg/da azot, 5-15 kg/da fosfor ve 5-7.5 kg/da potas verilmesi tavsiye edilmektedir (Hatipoğlu ve Kökten, 2009).

(21)

Domuz ayrığı gübre uygulamalarında Erzurum‟da sulu Ģartlarda yapılan bir çalıĢmada yazdan önceki dönemde 0, 7.5 ve 15 kg N/da ve 0,5 ve 10 kg P2O5/da gübre

uygulaması ile iki yıllık kuru ot randımanı 622,5 kg/da, ham protein verimi 112,1 kg/da, ham protein oranı ise %19,82 olarak saptanmıĢtır. En fazla tohum verimi ise (70,0 kg/da) 60 cm sıra arası mesafe ile 7,5 kg N/da uygulamasından alınmıĢtır (Serin ve GökkuĢ, 1991).

Domuz ayrığının saf olarak veya baklagillerle ekimi için hazırlığı iyi yapılmıĢ ve bastırılmıĢ bir tohum yatağına ihtiyaç vardır. Ekim iĢlemi kıĢtan önceki dönemde ilk donlardan 45 gün önce yapılarak düĢük sıcaklılardan olumsuz etkilenen domuz ayrığı fidelerinin soğuktan korunması sağlanacaktır. Yurdumuzda kıĢ mevsiminin ılık geçtiği bölgelerde kıĢtan önceki dönemde, kıĢı sert geçen bölgelerinde ise yaz sonunda ekiminin yapılması uygun olur. Ekiminin mibzerle yapılması, ekilecek tohumun en az % 85 safiyet ve % 80 çimlenme kabiliyetinde olması gerekmektedir. Domuz ayrığı saf olarak ekildiğinde hazırlığı iyi yapılmıĢ bir tohum yatağı için dekara 1 kg tohum yeterli olmaktadır. Tohum yatağının iyi hazırlanmaması durumunda, Ģartlara uygun olarak bu miktarın artırılması gerekir. Ekimin 1-1,5 cm derinliğe yapılması, ekimin ardından merdane çekilerek toprağın sıkıĢtırılması gerekmektedir. Merdane çekilmesiyle toprağın tohumla olan irtibatının arttırılması sağlanarak daha düzenli ve eĢit miktarda çıkıĢ sağlanmıĢ olur (Hatipoğlu ve Kökten, 2009).

Domuz ayrığın da farklı sıra aralıkları ile anız yüksekliğinin tohum verimi üzerindeki tesirini belirlemek için yapılan çalıĢmalarda, kullanılan tohum oranının birim alandaki bitki sayısına etki ederek rekabeti tetiklediği, bunun sonucunda tohum veriminin doğrudan etkilendiği saptanmıĢtır (Serin ve ark., 1994). Sıra arası mesafenin arttırılması tohum verimini arttırarak, maksimum tohum verimi 24,6 kg/da ile 40 cm sıra aralığından alınmıĢtır. Domuz ayrığında farklı doz ve zamanda uygulanan azot gübrelemesinin tohum verimine etkisini gözlemlemek amacıyla yapılan bir diğer araĢtırmada, kıĢtan önceki dönemde (0, 4, 8, 12 kg N/da) ve yazdan önceki dönemde (0, 4, 8, 12 kg N/da) uygulanmıĢ, 4 yılın ortalama tohum verimi 27,0 kg/da olarak bulunmuĢtur (GökkuĢ ve ark., 1994).

Domuz ayrığı yapay meraların kurulmasında alternatif bir bitki olarak kullanılabilir. Yüksek uyum kabiliyetinin yanı sıra basılmaya ve otlatılmaya dayanıklı bir bitki olması toprak korumada uzun süre etki sağlayacak bir bitki olduğunu göstermektedir.

(22)

Yapay mera oluĢturulurken en önemli etkenlerden biri tercih edilen bitkinin fide dönemidir. Yem bitkileri tohumları oldukça küçük olduğu için istenilen çıkıĢ oranının sağlanmasında tohumların ekim derinliği büyük rol oynar. Ekimin nasıl yapıldığı ekim derinliğini etkileyen en önemli etmendir. Derinliğin artması toprak neminden faydalanmayı sağlayarak çimlenmeyi olumlu yönde etkilemekte ancak çıkıĢ miktarını azaltmaktadır (Vallentine, 1980). Buğdaygil yem bitkileri tohumlarının ekim derinliğinin az olması ve yeterli seviyede nem ihtiva etmesi durumunda bitkilerin yüksek miktarda çıkıĢ yaparak, baĢarılı tesisler oluĢturulduğu gözlemlenmiĢtir (Mutz ve Scifres, 1975; Sepaskhah ve Ardekani., 1978; Lafond ve Fowler, 1989; Young, 1992).

Çimlenme testlerinde ilk olarak tohumda safiyet analizi yapılmakta ardından tohumlar iyice harmanlanarak tesadüfi olarak 400 adet tohum seçilmektedir. Seçilen tohumlar eĢit miktarlara bölünerek belirlenen tekerrürler çimlendirme testine tabi tutulur. Tekerrürler arasındaki farkını %90‟dan fazla çimlenen tohumlar için %10 dan, %80-90 çimlenme için %12 den, %80 den az çimlenme %15 den yüksek olmaması gerekmektedir. Tohumlar arasındaki aralık tohum boyunun 5 katı olmalıdır ki sürgünler birbirine girmesin. Pancar ve domuz ayrığı gibi fazla sayıda sürgüne sahip tohumlar bir tohum sayılır (Anonim, 2019a).

Bitkilerin ve mikroorganizmaların meydana getirdiği fitotoksinlerin belirli bir bölgeye tesir ederek olumsuz etki yapmasına allelopati denilmektedir. Canlıların kendi sentezlediği maddelerin kendi türlerinin veya baĢka türden canlıların etkilenerek büyüme ve geliĢmelerine olumsuz yönde tesir etmesidir (Putnam, 1985). Yapılan araĢtırmalar gösteriyor ki domuz ayrığı da yem bitkileri içerisinde allelopatik etkiye sahip çok yıllık bir buğdaygil yem bitkisi olarak yerini almaktadır. Kılçıksız brom (Bromus inernnis), kamıĢsı yumak (Festuca arundinacea) ve tek yıllık çim (Lolium multiflorum)‟de domuz ayrığı (Dactylis glomerata) gibi tesirli türlerdendir (Temel ve Tan, 2003).

Sıkı çim biçiminde olmayan domuz ayrığı, yumak oluĢturarak geliĢme gösterir ve derin bir kök sistemine sahiptir. KıĢa dayanıklılığı az olan domuz ayrığı, kurağa ve gölgeye dayanıklı olmasına karĢın sert soğuklara karĢı hassas bir bitkidir. Kılçıksız brom ve diğer serin mevsim yem bitkileri ile kıyaslandığında kıĢa daha az dayanıklı olmasına rağmen uyum gösterdiği bölgelerde yabancı otlar ve diğer buğdaygillerle rahatlıkla yarıĢabilir. Genellikle otlatma, kuru ot, kıyılmıĢ yeĢil yem ve slaj yemi olarak ve hemen kıĢ sonunda hızlı yetiĢebildiği için, erken ilkbaharda taban merası olarak kullanılması uygundur (Serin ve Tan, 1998).

(23)

Erzurum‟un doğal florasında bulunan domuz ayrığı bitkileriyle sera ortamında yapılan bir araĢtırmada ortalama yeĢil ot verimi 28,68 g/bitki, kuru ot verimini ise 6,54 g/bitki olarak bulunmuĢtur (Tosun ve Sağsöz, 1994).

Çukurova bölgesinde yapılan araĢtırmalarda domuz ayrığında yeĢil ot veriminin dekarda 1030-1700 kg, kılçıksız bromda 930-1870 kg/da, Ġngiliz çiminde 2020-4700 kg/da arasında değiĢtiği gözlemlenmiĢtir. Domuz ayrığından yılda iki, kılçıksız brom ve Ġngiliz çiminde ise 3 biçim alınabilmiĢtir (Sağlamtimur ve ark., 1986).

Yem bitkilerinde olgunlaĢmıĢ bitkilerin ihtiva ettiği protein oranı, olgunlaĢmamıĢ bitkilere oranla daha az ve genel olarak yapraklarındaki protein gövde de bulunan proteinden iki kat daha fazladır (Buxton ve Mertens, 1995).

Schöner ve Pfeffer (1986) Dactylis glomerata ve Festuca pratensis bitkileri üzerinde yaptığı çalıĢmalar sonucunda 1 kg kuru madde içerisindeki ortalama ham protein oranını Dactylis‟de 101,0 g, Festuca‟da 100,5 g olarak belirlemiĢlerdir.

Domuz ayrığı üzerinde yapılan çalıĢmalar sonucunda domuz ayrığı bitkilerinde ham protein oranı %13,6 olarak saptanmıĢtır (Gordon ve ark., 1962). Domuz ayrığı ve kılçıksız bromla yapılan bir diğer araĢtırmada 14 saatlik gün uzunluğunda ham protein oranı sırasıyla %12,34 ve %10,66 olarak bulunmuĢtur (Bowman ve Law, 1964). Reid ve arkadaĢları ise araĢtırmaları sonucunda domuz ayrığında ham protein oranını %13,2 olarak belirlemiĢlerdir (Reid ve ark., 1967).

Domuz ayrığı üzerinde yapılan ıslah çalıĢmalarında daha çok ot kalitesinin arttırılması üzerinde durulmuĢtur (Stratton ve Ohm, 1989). Domuz ayrığı bitkileri arasında belirgin generatif farklılıkların olduğu ve bu yöndeki çalıĢmaların sınırlı olduğu ortaya konulmuĢtur (Luedtke, 1984).

Yemdeki mevcut lif miktarı NDF ile ifade edilir ve hayvanların tükettiği yem oranı ile iliĢkilendirilir (Rayburn, 1991; Weiss ve ark., 1999; Ball ve ark., 2001; Undersander, 2007). ADF ise sindirilemeyen liflerden oluĢur ve yemin sindirilebilirliğini olumsuz yönde etkilemektedir (Rayburn ve Fox, 1991; Cherney, 1992; Ball ve ark., 2001).

Yem bitkilerinde kalite kriteri ADF ve NDF özelliklerinin belirlenmesidir. Tahıllarda ADF oranı %3, olgunlaĢmıĢ yem bitkilerinde %40, samanda ise %50 olarak belirlenmiĢ, NDF ise tahıllarda yaklaĢık %10 ve samanda %80 olarak saptanmıĢtır (Fisher ve ark., 1995).

(24)

Yem bitkilerinde gübreleme ham protein oranı ile ADF ve NDF değerleri üzerinde önemli değiĢimlere neden olmaktadır (Guevara ve ark., 2000; Hedtcke ve ark., 2002).

Convertini ve ark. (1999) Akdeniz bölgesinde yem bitkilerinin kalite ve mineral içeriklerini belirleme için yaptıkları araĢtırmalarda domuz ayrığında ham protein oranını %13,60, NDF‟yi, %48,63, azotu %2,18, potasyumu %3,51, magnezyumu %0,41, sodyumu %1,89, kalsiyumu %0,42 ve fosforu %0,31 olarak belirlemiĢlerdir.

(25)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. AraĢtırma Yeri ve Toprak Özellikleri 3.1.1. AraĢtırma Yeri

Doğal floradan toplanan Dactylis glomerata L. genotiplerinde çıkıĢ ve fide özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yürütülen bu araĢtırma, Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubat Kampüsü Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü‟ne ait serada 2019 yılında yürütülmüĢtür.

3.1.2. Toprak Özellikleri

YetiĢtirme ortamı olarak kumlu-killi-tınlı bünyeye ve hafif asidik özelliğe sahip, pH =7.7, organik madde miktarı % 13.90, EC (µS / cm) = 627, P2O5= 870 ppm, K2O=

657.48 ppm, Zn= 1.21 ppm, Fe= 2.22 ppm, Cu= 0.95 ppm, Mn= 3.38 ppm, Ca= 7221 ppm, ve Na= 157.1 ppm olan torf kullanılmıĢtır.

3.2. Materyal

Bu çalıĢma, Doç. Dr. Mehmet Ali AVCI tarafından yürütülen 113O919 numaralı

„Doğal Florada Bulunan Çim ve Yem Olarak Kullanılabilecek Bazı Buğdaygil Yem Bitkilerinin Toplanması ve Islah Amaçlı Kullanılması‟ adlı TÜBĠTAK projesinden seçilen, Dactylis glomerata L. genotiplerinde bazı tarımsal ve bitkisel özellikleri belirlenmiĢ bitkilerden elde edilmiĢ tohumların ekimi sera koĢullarında yapılmak suretiyle yürütülmüĢtür. Proje kapsamında 2014-2015 yıllarında toplanan ve hasat edilen domuz ayrığı genotiplerinde çalıĢma yapılmıĢtır. Denemede kullanılan genotip tohumları Adana, Erzurum, Konya, Sivas illeri olmak üzere 4 ilden toplanmıĢtır. Toplanan genotiplerin vejetasyon oluĢum süreleri takip edilerek, istenilen özelliklere sahip 11 adet domuz ayrığı genotipi ile 1 adet tescilli çeĢit (Doğu Yıldızı) çalıĢmanın materyalini oluĢturmaktadır. Seçilen genotiplerin çimlenmeyle ilgili ve fide özellikleri belirlenmiĢ, istenilen özellikteki bitkiler sera koĢullarında elle ekim iĢlemi yapılarak, bakım iĢlemleri de yine sera koĢullarında yürütülmüĢtür.

(26)

2014- 2015 Yıllarında yapılan gezilerde toplanan bitkilerin lokasyonları, enlem, boylam ve yükseltileri Çizelge 3.2.‟de verilmiĢtir.

Çizelge 3.2. 2018 Yılında toplanan bitkilerin lokasyonları, enlem, boylam ve yükseltileri

Bitki numarası Lokalite

(Alınan yer)

Enlem Boylam Yükselti (m)

1. 15-15 Adana-Kadirli AslantaĢ

Milli Park

36°17.808K 036°15.000D 187

2. 16-9 Adana-Kadirli Karatepe 37°17.871K 036°14.707D 165

3. 11-17 Akçatekir, Eski konacık

köyü mezarlığı giriĢi

37°23.776K 034°50.670D 939

4. 11-7 Akçatekir, Eski konacık

köyü mezarlığı giriĢi

37°23.776K 034°50.670D 939

5. 60-3 AkĢehir Eber Gölü 38°36.577K 031°07.646D 984

6. 2-11 Kozandan sonra 16 km 37°40.329K 035°51.644D 592

7. 2-2 Kozandan sonra 16 km 37°40.329K 035°51.644D 592

8. 1-12 Adana-Kozana 20km 37°04.914K 035°28.791D 210

9. 11-9 Akçatekir Eski Konacık

Köyü Mezarlığı

37⁰23.776K 034⁰50.670D 939

10. 85-43 Konya BaĢarakavak yolu 37°53.510K 032°18.579D 1268

11. Doğu Yıldızı

DATAE

Erzurum 39⁰54.350K 41⁰16.320D 1853

12. 49-10 Sivas 39°39.541K 037°00.607D 1296

3.3. Yöntem

ÇalıĢma Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü‟ne ait

serada, 6 Mart 2019 tarihinde dört tekerrürlü olarak kurulmuĢtur. Materyaller tohum halinde dörtte üçü torfla doldurulmuĢ, dört litrelik plastik saksılara her saksıya 20 tohum olacak Ģekilde 1 cm derinliğe ekimi yapılmıĢtır. Ekim iĢleminden hemen sonra torf su ile doyana kadar sulanmıĢtır. Ekimi yapılan bitkilerin gerekli aralıklarla sulama ve yabancı ot mücadelesi düzenli bir Ģekilde yapılmıĢtır.

11 adet genotip ve bir tescilli çeĢit kullanılarak kurulan deneme de saksı sayısı 12x4=48 adettir. Ekimi yapılan domuz ayrığı bitkilerinde yem bitkileri tarımı ve yeĢil

(27)

alanların oluĢturulması için ıslah çalıĢmalarına katkı sağlamak amacıyla belirlenen kriterler incelenmiĢ, çıkıĢ yapan fidelerde 5, 10, 15, 20, 25 ve 30. günlerde gözlem ve ölçümler alınmıĢtır.

ġekil 3.3.1. Serada ekim sonrası genel görünüm

(28)

ġekil 3.3.3. Tescilli çeĢit doğu yıldızında çıkıĢların gözlemlenmesi

(29)

ġekil 3.3.5. Genotiplerin genel görüntüsü ve bakım iĢlemleri

(30)

ġekil 3.3.7. Serada genotiplerden genel görünüm

3.4. AraĢtırmada Yapılan Gözlem ve Ölçümler

Yapılan ölçüm ve gözlemler International Union For The Protection Of New Varieties Of Plants (UPOV) kriterleri, Tamkoç ve ark. (2009) „nın kullandığı yöntemler esas alınarak uygulanmıĢtır.

3.4.1. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı)

Saksılarda çıkıĢ yapan tüm bitkiler sayılmak suretiyle belirlenmektedir.

3.4.2. ÇıkıĢ oranı (%)

ÇıkıĢ yapan bitkilerin ekilen tohumlara oranı belirlenmektedir.

3.4.3. KardeĢ sayısı (adet/bitki)

KardeĢlenen bitkilerin sayıları tespit edilmektedir.

3.4.4. Yaprak eni (cm)

(31)

3.4.5. Yaprak boyu (cm)

Eni ölçülen yaprağın boyu ölçülmektedir.

3.4.6. Yaprak boyu / eni

Yaprağın Ģekli hakkında bilgi vermesi açısından hesaplanmak suretiyle yapılır.

3.4.7. Yaprak boyu x eni

Yaprağın büyüklüğü hakkında bilgi vermesi açısından hesaplanmaktadır.

3.4.8. Bitki baĢına dip kaplama oranı (%)

Bitkilerin saksıyı kapladığı alan tespit edilmektedir.

3.4.9. Yaprak rengi (1-9 skala)

1-9 skalasına göre 1=saman sarısı/kahverengi ve 9=koyu yeĢil olarak

saptanmaktadır.

3.4.10. Üretilen fide sayısı (adet/saksı)

ÇıkıĢ iĢlemleri bittikten sonra fideler sayılmaktadır.

3.4.11. Bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı

Bitkilerin dip kaplama hızını belirlemek amacıyla hesaplama yoluyla tespit

(32)
(33)

4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA

Bu çalıĢmada 2014-2015 yıllarında Tübitak projesi kapsamında toplanan Dactylis cinsine ait genotiplerden istenilen özelliklere sahip 11 adet Dactylis glomerata genotipi ile 1 adet tescilli çeĢit (Doğu Yıldızı) kullanılmıĢtır. Genotiplerden alınan gözlem ve ölçüm sonuçları aĢağıda verilmiĢtir.

4.1. 1 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri

1.Genotip ile ilgili yapılan gözlem ve ölçümler çizelge 4.1‟de verilmiĢtir. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı 30. günde 12,35 adet/saksı olarak belirlenmiĢtir. Yine aynı Ģekilde 30. günde çıkıĢ oranı %61,75; kardeĢ sayısı 0,5 adet/bitki; yaprak eni 0,3 cm; yaprak boyu 6,12cm; bitki baĢına dip kaplama oranı %25,9; yaprak rengi skalası 7; üretilen fide sayısı 11 adet/bitki olarak gözlemlenmiĢtir. Ayrıca yine 30. günde yaprak Ģekli hakkında bilgi veren yaprak boyu/eni 20,4; yaprak büyüklüğü hakkında bilgi veren yaprak boyuxeni 1,83 olarak tesbit edilmiĢtir. Bitkilerin rejenerasyon kabiliyetini belirlemek için bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki saysı‟da belirlenmiĢtir. Bu da 30. günde 2,10 olarak saptanmıĢtır.

Çizelge 4.1. Domuz ayrığı 1 numaralı genotipten alınan gözlem ve ölçümler.

Ġncelenecek Özellikler Gözlem (gün)

5.gün 10.gün 15.gün 20.gün 25.gün 30.gün ÇıkıĢ yapan bitki sayısı

(adet/saksı)

- 6,25 9,75 11.25 11,75 12,35

ÇıkıĢ oranı (%) - 31,35 48,75 56,25 58,75 61,75

KardeĢ sayısı (adet/bitki) - - - 0,5

Yaprak eni (cm) - 0,1 0,1 0,2 0,2 0,3

Yaprak boyu (cm) - 1,03 2,31 4,54 5,47 6,12

Yaprak boyu / eni - 10,3 23,1 22,7 27,35 20,4

Yaprak boyu x eni - 0,10 0,23 0,90 1,09 1,83

Bitki baĢına dip kaplama oranı (%) - 3,5 7,3 10,1 18,2 25,9

Yaprak rengi (1-9 skala) - 6 6 7 7 7

Üretilen fide sayısı (adet/saksı) - 6,25 9,75 11,25 11,0 11,0 Bitki baĢına dip kaplama - 0,56 0,75 0,90 1,55 2,10

(34)

oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı

4.2. 2 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri

2. Genotip ile ilgili yapılan gözlem ve ölçümler çizelge 4.2‟de verilmiĢtir. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı 30. günde 9,7adet/saksı olarak belirlenmiĢtir. Yine aynı Ģekilde 30. günde çıkıĢ oranı 48,5; yaprak eni 0,3 cm; yaprak boyu 6,75 cm; bitki baĢına dip kaplama oranı %11,3; yaprak rengi skalası 8; üretilen fide sayısı 9 adet/bitki olarak gözlemlenmiĢtir. 2 numaralı genotipte 30 günde kardeĢlenme olmamıĢtır. Ayrıca yine 30. günde yaprak Ģekli hakkında bilgi veren yaprak boyu/eni 22,5; yaprak büyüklüğü hakkında bilgi veren yaprak boyuxeni 2,02 olarak tesbit edilmiĢtir. Bitkilerin rejenerasyon kabiliyetini belirlemek için bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki saysı‟da belirlenmiĢtir. Bu da 30. günde 1,16 olarak saptanmıĢtır.

Çizelge 4.2. Domuz ayrığı 2 numaralı genotipten alınan gözlem ve ölçümler.

Ġncelenecek Özellikler Gözlem (gün)

5.gün 10.gün 15.gün 20.gün 25.gün 30.gün ÇıkıĢ yapan bitki sayısı

(adet/saksı)

- 5,75 7,5 9,0 9,5 9,7

ÇıkıĢ oranı (%) - 28,75 37,5 45 47,5 48,5

KardeĢ sayısı (adet/bitki) - - - -

Yaprak eni (cm) - 0,1 0,1 0,2 0,2 0,3

Yaprak boyu (cm) - 1,29 3,38 5,10 6,25 6,75

Yaprak boyu / eni - 12,9 33,8 25,5 31,25 22,5

Yaprak boyu x eni - 0,12 0,33 1,02 1,25 2,02

Bitki baĢına dip kaplama oranı (%) - 0,25 3,7 5,6 8,3 11,3

Yaprak rengi (1-9 skala) - 6 7 7 8 8

Üretilen fide sayısı (adet/saksı) - 5,75 7,5 9,0 9,0 9,0 Bitki baĢına dip kaplama

oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı

(35)

4.3. 3 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri

3. Genotip ile ilgili yapılan gözlem ve ölçümler çizelge 4.3‟de verilmiĢtir. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı 30. günde 20 adet/saksı olarak belirlenmiĢtir. Yine aynı Ģekilde 30. günde çıkıĢ oranı %100; kardeĢ sayısı 2,2 adet/bitki; yaprak eni 0,3 cm; yaprak boyu 7,1 cm; bitki baĢına dip kaplama oranı %50,3; yaprak rengi skalası 8; üretilen fide sayısı 20 adet/bitki olarak gözlemlenmiĢtir. Ayrıca yine 30. günde yaprak Ģekli hakkında bilgi veren yaprak boyu/eni 23,66; yaprak büyüklüğü hakkında bilgi veren yaprak boyuxeni 2,13 olarak tesbit edilmiĢtir. Bitkilerin rejenerasyon kabiliyetini belirlemek için bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki saysı‟da belirlenmiĢtir. Bu da 30. günde 2,51 olarak saptanmıĢtır.

Çizelge 4.3. Domuz ayrığı 3 numaralı genotipten alınan gözlem ve ölçümler.

Ġncelenecek Özellikler 5.gün 10.gün 15.gün 20.gün 25.gün 30.gün Gözlem (gün)

ÇıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı)

- 15,0 18,5 20,0 20,0 20

ÇıkıĢ oranı (%) - 75 92,5 100 100 100

KardeĢ sayısı (adet/bitki) - - - 0,5 1 2,2

Yaprak eni (cm) - 0,1 0,1 0,2 0,3 0,3

Yaprak boyu (cm) - 1,05 2,42 4,75 5,80 7,1

Yaprak boyu / eni - 10,5 24,2 23,75 19,33 23,66

Yaprak boyu x eni - 0,10 0,24 0,95 1,74 2,13

Bitki baĢına dip kaplama oranı (%) - 9,5 15,7 32,4 44,9 50,3

Yaprak rengi (1-9 skala) - 6 7 8 8 8

Üretilen fide sayısı (adet/saksı) - 15 18,5 20 20 20 Bitki baĢına dip kaplama

oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı

(36)

4.4. 4 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri

4. Genotip ile ilgili yapılan gözlem ve ölçümler çizelge 4.4‟de verilmiĢtir. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı 30. günde 15,75 adet/saksı olarak belirlenmiĢtir. Yine aynı Ģekilde 30. günde çıkıĢ oranı %78,75; kardeĢ sayısı 0,75 adet/bitki; yaprak eni 0,3 cm; yaprak boyu 6,95 cm; bitki baĢına dip kaplama oranı %35,7; yaprak rengi skalası 8; üretilen fide sayısı 15,75 adet/bitki olarak gözlemlenmiĢtir. Ayrıca yine 30. günde yaprak Ģekli hakkında bilgi veren yaprak boyu/eni 23,16; yaprak büyüklüğü hakkında bilgi veren yaprak boyuxeni 2,08 olarak tesbit edilmiĢtir. Bitkilerin rejenerasyon kabiliyetini belirlemek için bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki saysı‟da belirlenmiĢtir. Bu da 30. günde 2,26 olarak saptanmıĢtır.

Çizelge 4.4. Domuz ayrığı 4 numaralı genotipten alınan gözlem ve ölçümler.

Ġncelenecek Özellikler 5.gün 10.gün 15.gün 20.gün 25.gün 30.gün Gözlem (gün)

ÇıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı)

- 11,75 12,75 15,25 15,75 15,75

ÇıkıĢ oranı (%) - 58.75 63,75 76,25 78,75 78,75

KardeĢ sayısı (adet/bitki) - - - - 0,75 0,75

Yaprak eni (cm) - 0,1 0,1 0,2 0,2 0,3

Yaprak boyu (cm) - 1,16 3,00 5,40 6,31 6,95

Yaprak boyu / eni - 11,6 30 27 31,55 23,16

Yaprak boyu x eni - 0,11 0,3 1,08 1,26 2,08

Bitki baĢına dip kaplama oranı (%) - 8,3 9,5 18,9 22,9 35,7

Yaprak rengi (1-9 skala) - 6 7 7 8 8

Üretilen fide sayısı (adet/saksı) - 11,75 12,75 15,25 15,75 15,75 Bitki baĢına dip kaplama

oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı

- 0,71 0,75 1.24 1,46 2,26

4.5. 5 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri

5. Genotip ile ilgili yapılan gözlem ve ölçümler çizelge 4.5‟de verilmiĢtir. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı 30. günde 11,45 adet/saksı olarak belirlenmiĢtir. Yine aynı Ģekilde 30.

(37)

günde çıkıĢ oranı %57,3; yaprak eni 0,3 cm; yaprak boyu 7,33 cm; bitki baĢına dip kaplama oranı %17,5; yaprak rengi skalası 7; üretilen fide sayısı 11,7 adet/bitki olarak gözlemlenmiĢtir. Ġlk 30 günde 5. genotipte kardeĢlenme saptanamamıĢtır. Ayrıca yine 30. günde yaprak Ģekli hakkında bilgi veren yaprak boyu/eni 24,43; yaprak büyüklüğü hakkında bilgi veren yaprak boyuxeni 2,19 olarak tesbit edilmiĢtir. Bitkilerin rejenerasyon kabiliyetini belirlemek için bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki saysı‟da belirlenmiĢtir. Bu da 30. günde 1,53 olarak saptanmıĢtır.

Çizelge 4.5. Domuz ayrığı 5 numaralı genotipten alınan gözlem ve ölçümler.

Ġncelenecek Özellikler 5.gün 10.gün 15.gün 20.gün 25.gün 30.gün Gözlem (gün)

ÇıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı)

- 6,5 8,5 10,75 11,0 11,45

ÇıkıĢ oranı (%) - 32,5 42,5 53,75 55 57,3

KardeĢ sayısı (adet/bitki) - - - -

Yaprak eni (cm) - 0,1 0,1 0,2 0,2 0,3

Yaprak boyu (cm) - 1,28 2,51 4,27 6,83 7,33

Yaprak boyu / eni - 12,8 25,1 21,35 34,15 24,43

Yaprak boyu x eni - 0,12 0,25 0,85 1,36 2,19

Bitki baĢına dip kaplama oranı (%) - 3,0 6,5 11,2 15,3 17,5

Yaprak rengi (1-9 skala) - 6 6 7 7 7

Üretilen fide sayısı (adet/saksı) - 6,5 8,5 10,75 11,0 11,7 Bitki baĢına dip kaplama

oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı

- 0,47 0,77 1,05 1,40 1,53

4.6. 6 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri

6. Genotip ile ilgili yapılan gözlem ve ölçümler çizelge 4.6‟da verilmiĢtir. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı 30. günde 9,50 adet/saksı olarak belirlenmiĢtir. Yine aynı Ģekilde 30. günde çıkıĢ oranı %47,5; kardeĢ sayısı 1,25 adet/bitki; yaprak eni 0,3 cm; yaprak boyu 5,61 cm; bitki baĢına dip kaplama oranı %10,2; yaprak rengi skalası 7; üretilen fide sayısı 9,5 adet/bitki olarak gözlemlenmiĢtir. Ayrıca yine 30. günde yaprak Ģekli hakkında bilgi veren yaprak boyu/eni 18,7; yaprak büyüklüğü hakkında bilgi veren

(38)

yaprak boyuxeni 1,68 olarak tesbit edilmiĢtir. Bitkilerin rejenerasyon kabiliyetini belirlemek için bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki saysı‟da belirlenmiĢtir. Bu da 30. günde 1,07 olarak saptanmıĢtır.

Çizelge 4.6. Domuz ayrığı 6 numaralı genotipten alınan gözlem ve ölçümler.

Ġncelenecek Özellikler 5.gün 10.gün 15.gün 20.gün 25.gün 30.gün Gözlem (gün)

ÇıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı)

- 3,5 8,25 8,75 9,0 9,50

ÇıkıĢ oranı (%) - 17,5 41,25 43,75 45 47,5

KardeĢ sayısı (adet/bitki) - - - - 1 1,25

Yaprak eni (cm) - 0,1 0,1 0,2 0,2 0,3

Yaprak boyu (cm) - 0,80 2,01 4,61 5,04 5,61

Yaprak boyu / eni - 8 20,1 23,05 25,2 18,7

Yaprak boyu x eni - 0,08 0,20 0,92 1,00 1,68

Bitki baĢına dip kaplama oranı (%) - 1,2 3,5 4,1 7,7 10,2

Yaprak rengi (1-9 skala) - 6 7 7 7 7

Üretilen fide sayısı (adet/saksı) - 3,5 8,25 8,75 9,0 9,50 Bitki baĢına dip kaplama

oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı

- 0,35 0,42 0,47 0,86 1,07

4.7. 7 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri

7. Genotip ile ilgili yapılan gözlem ve ölçümler çizelge 4.7‟de verilmiĢtir. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı 30. günde 1 adet/saksı olarak belirlenmiĢtir. Yine aynı Ģekilde 30. günde çıkıĢ oranı %2; yaprak eni 0,2 cm; yaprak boyu 4,91 cm; bitki baĢına dip kaplama oranı %2; yaprak rengi skalası 7; üretilen fide sayısı 1 adet/bitki olarak gözlemlenmiĢtir. 7. Genotipte herhangi bir kardeĢlenme belirlenememiĢtir. Ayrıca yine 30. günde yaprak Ģekli hakkında bilgi veren yaprak boyu/eni 24,55 ; yaprak büyüklüğü hakkında bilgi veren yaprak boyuxeni 0,98 olarak tesbit edilmiĢtir. Bitkilerin rejenerasyon kabiliyetini belirlemek için bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki saysı‟da belirlenmiĢtir. Bu da 30. günde 0,5 olarak saptanmıĢtır.

(39)

Ġncelenecek Özellikler 5.gün 10.gün 15.gün 20.gün 25.gün 30.gün Gözlem (gün)

ÇıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı)

- - 1,0 1,0 1,0 1,0

ÇıkıĢ oranı (%) - - 5 5 5 5

KardeĢ sayısı (adet/bitki) - - - -

Yaprak eni (cm) - - 0,1 0,1 0,2 0,2

Yaprak boyu (cm) - - 0,93 2,75 4,64 4,91

Yaprak boyu / eni - - 9,3 27,5 23,2 24,55

Yaprak boyu x eni - - 0,09 0,27 0,92 0,98

Bitki baĢına dip kaplama oranı (%) - - 2,0 2,0 2,0 2,0

Yaprak rengi (1-9 skala) - - 6 6 7 7

Üretilen fide sayısı (adet/saksı) - - 1,0 1,0 1,0 1,0 Bitki baĢına dip kaplama

oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı

- - 2,0 2,0 2,0 2,0

4.8. 8 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri

8. Genotip ile ilgili yapılan gözlem ve ölçümler çizelge 4.8‟de verilmiĢtir. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı 30. günde 5,25 adet/saksı olarak belirlenmiĢtir. Yine aynı Ģekilde 30. günde çıkıĢ oranı %26,25; yaprak eni 0,3 cm; yaprak boyu 6,25 cm; bitki baĢına dip kaplama oranı %4,8; yaprak rengi skalası 7; üretilen fide sayısı 5,25 adet/bitki olarak gözlemlenmiĢtir. 8. genotipte kardeĢlenme gözlemlenememiĢtir. Ayrıca yine 30. günde yaprak Ģekli hakkında bilgi veren yaprak boyu/eni 20,83; yaprak büyüklüğü hakkında bilgi veren yaprak boyuxeni 1,87 olarak tesbit edilmiĢtir. Bitkilerin rejenerasyon kabiliyetini belirlemek için bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki saysı‟da belirlenmiĢtir. Bu da 30. günde 2,0 olarak saptanmıĢtır.

Çizelge 4.8. Domuz ayrığı 8 numaralı genotipten alınan gözlem ve ölçümler.

(40)

ÇıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı)

- 1,5 2,25 5,25 5,25 5,25

ÇıkıĢ oranı (%) - 7,5 11,25 26,25 26,25 26,25

KardeĢ sayısı (adet/bitki) - - - -

Yaprak eni (cm) - 0,1 0,1 0,2 0,2 0,3

Yaprak boyu (cm) - 0,22 1,25 3,30 5,75 6,25

Yaprak boyu / eni - 2,2 12,5 16,5 28,75 20,83

Yaprak boyu x eni - 0,02 0,12 0,66 1,15 1.87

Bitki baĢına dip kaplama oranı (%) - 1,2 1,8 2,7 3,6 4,8

Yaprak rengi (1-9 skala) - 6 7 7 7 7

Üretilen fide sayısı (adet/saksı) - 1,5 2,25 5,25 5,25 5,25 Bitki baĢına dip kaplama

oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı

- 0,8 0,8 0,51 0.69 0,91

4.9. 9 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri

9. Genotip ile ilgili yapılan gözlem ve ölçümler çizelge 4.9‟da verilmiĢtir. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı 30. günde 14,75 adet/saksı olarak belirlenmiĢtir. Yine aynı Ģekilde 30. günde çıkıĢ oranı %73,75; kardeĢ sayısı 1,25 adet/bitki; yaprak eni 0,3 cm; yaprak boyu 6,0 cm; bitki baĢına dip kaplama oranı %32,5; yaprak rengi skalası 8; üretilen fide sayısı 13,3 adet/bitki olarak gözlemlenmiĢtir. Ayrıca yine 30. günde yaprak Ģekli hakkında bilgi veren yaprak boyu/eni 20,0; yaprak büyüklüğü hakkında bilgi veren yaprak boyuxeni 1,8 olarak tesbit edilmiĢtir. Bitkilerin rejenerasyon kabiliyetini belirlemek için bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki saysı‟da belirlenmiĢtir. Bu da 30. günde 2,20 olarak saptanmıĢtır.

Çizelge 4.9. Domuz ayrığı 9 numaralı genotipten alınan gözlem ve ölçümler.

Ġncelenecek Özellikler 5.gün 10.gün 15.gün 20.gün 25.gün 30.gün Gözlem (gün)

ÇıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı)

- 5,25 10,0 13,75 14,0 14,75

(41)

KardeĢ sayısı (adet/bitki) - - - - 0,75 1,25

Yaprak eni (cm) - 0,1 0,1 0,2 0,2 0,3

Yaprak boyu (cm) - 0,58 2,10 4,5 5,25 6,0

Yaprak boyu / eni - 5,8 21 22,5 26,25 20

Yaprak boyu x eni - 0,05 0,21 0,9 1,05 1,8

Bitki baĢına dip kaplama oranı (%) - 2,5 7,8 14,9 25,7 32,5

Yaprak rengi (1-9 skala) - 6 7 7 8 8

Üretilen fide sayısı (adet/saksı) - 5,25 10 13,1 13,25 13,3 Bitki baĢına dip kaplama

oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı

- 0,48 0,78 1,09 1,84 2,20

4.10. 10 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri

10. Genotip ile ilgili yapılan gözlem ve ölçümler çizelge 4.10‟da verilmiĢtir. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı 30. günde 18,5 adet/saksı olarak belirlenmiĢtir. Yine aynı Ģekilde 30. günde çıkıĢ oranı %92,5; kardeĢ sayısı 1,0 adet/bitki; yaprak eni 0,3 cm; yaprak boyu 7,6 cm; bitki baĢına dip kaplama oranı %58,7; yaprak rengi skalası 8; üretilen fide sayısı 18,5 adet/bitki olarak gözlemlenmiĢtir. Ayrıca yine 30. günde yaprak Ģekli hakkında bilgi veren yaprak boyu/eni 25,33; yaprak büyüklüğü hakkında bilgi veren yaprak boyuxeni 2,28 olarak tesbit edilmiĢtir. Bitkilerin rejenerasyon kabiliyetini belirlemek için bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki saysı‟da belirlenmiĢtir. Bu da 30. günde 3,17 olarak saptanmıĢtır.

Çizelge 4.10. Domuz ayrığı 10 numaralı genotipten alınan gözlem ve ölçümler.

Ġncelenecek Özellikler 5.gün 10.gün 15.gün 20.gün 25.gün 30.gün Gözlem (gün)

ÇıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı)

- 11,75 13,75 16,5 17,25 18,5

ÇıkıĢ oranı (%) - 58,75 68,75 82,5 86,25 92,5

KardeĢ sayısı (adet/bitki) - - - 0,5 1,0 1,0

Yaprak eni (cm) - 0,1 0,1 0,2 0,2 0,3

(42)

Yaprak boyu / eni - 12,5 33,6 24,9 34,8 25,33

Yaprak boyu x eni - 0,12 0,33 0,99 1,39 2,28

Bitki baĢına dip kaplama oranı (%) - 13,1 19,2 23,5 47,9 58,7

Yaprak rengi (1-9 skala) - 6 7 8 8 8

Üretilen fide sayısı (adet/saksı) - 11,75 13,75 16,5 17,25 18,5 Bitki baĢına dip kaplama

oranı/çıkıĢ yapan bitki sayısı

- 1,12 1,40 1,42 2,78 3.17

4.11. 11 Numaralı Genotipten Alınan Gözlem ve Ölçümlerin Ortalama Değerleri

11. Genotip ile ilgili yapılan gözlem ve ölçümler çizelge 4.11‟de verilmiĢtir. ÇıkıĢ yapan bitki sayısı 30. günde 20 adet/saksı olarak belirlenmiĢtir. Yine aynı Ģekilde 30. günde çıkıĢ oranı %100; kardeĢ sayısı 1,50 adet/bitki; yaprak eni 0,3 cm; yaprak boyu 8,35 cm; bitki baĢına dip kaplama oranı %61,3; yaprak rengi skalası 6; üretilen fide sayısı 20 adet/bitki olarak gözlemlenmiĢtir. Ayrıca yine 30. günde yaprak Ģekli hakkında bilgi veren yaprak boyu/eni 27,83; yaprak büyüklüğü hakkında bilgi veren yaprak boyuxeni 2,50 olarak tesbit edilmiĢtir. Bitkilerin rejenerasyon kabiliyetini belirlemek için bitki baĢına dip kaplama oranı/çıkıĢ yapan bitki saysı‟da belirlenmiĢtir. Bu da 30. günde 3,06 olarak saptanmıĢtır.

Çizelge 4.11. Domuz ayrığı 11 numaralı genotipten alınan gözlem ve ölçümler.

Ġncelenecek Özellikler 5.gün 10.gün 15.gün 20.gün 25.gün 30.gün Gözlem (gün)

ÇıkıĢ yapan bitki sayısı (adet/saksı)

- 12,5 13,0 15,75 17,90 20

ÇıkıĢ oranı (%) - 62,5 65 78,75 89,5 100

KardeĢ sayısı (adet/bitki) - - 0,5 1 1,25 1,50

Yaprak eni (cm) - 0,1 0,1 0,2 0,2 0,3

Yaprak boyu (cm) - 1,65 3,09 4,81 6,43 8,35

Yaprak boyu / eni - 16,5 0,30 24,05 32,15 27,83

Yaprak boyu x eni - 0,16 0,30 0,96 1,28 2,50

Şekil

Çizelge 3.2. 2018 Yılında toplanan bitkilerin lokasyonları, enlem, boylam ve yükseltileri  Bitki numarası  Lokalite
ġekil 3.3.1. Serada ekim sonrası genel görünüm
ġekil 3.3.3. Tescilli çeĢit doğu yıldızında çıkıĢların gözlemlenmesi
ġekil 3.3.5. Genotiplerin genel görüntüsü ve bakım iĢlemleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Hastalara belirtilerin alevli olduðu dönemde Kýsa Psikiyatrik Deðerlendirme Ölçeði (BPRS), Pozitif Semptomlarý Deðerlendirme Ölçeði (SAPS), Negatif Semptomlarý

Geographical Information Systems and crime mapping are only a more developed and modernized implementation of traditional types of things that law enforcement agencies have

Acute PGN: Acute proliferative glomerulonephritis; AUA: Asymptomatic urinary abnormalities; CGN: Crescentic glomerulonephritis; CKD: Chronic kidney disease; CKD-EPI: Chronic

Geçen sekiz yıl içinde yazdığı oyunlar nedeniyle adını duyurmuş olan Shakespeare’in, bu yeni düzende payı olduğu ve yalnızca yazdığı oyunlar için değil,

Verilerin analizi sonucunda, ilköğretim okullarında görevli müdürlerin "zamanı iyi kullanma ile ilgili kurallar" boyutunda en yüksek düzeyde gösterdikleri

Örneğin bir Endüstri Meslek Lisesi mezununun, kendi maliyeti­ nin yedide birine mal olan bir genel lise mezunu yerine istihdam edilmesi, bu Endüstri Meslek Lisesi

Sonuçta 3 zararlı tür (bağ üvezi -Arboridia (Erythroneura) adanae Dlab., asma ağustos böceği-Klapperichicen (Chloropsalta) viridissima Walk.. ve unlubit-Planococcus

Gestasyonel diyabetli gebelerin plasentalarında, miR-223’ün ekspresyonunun kontrol grubuna göre azaldığı ve istatiksel olarak anlamlı olduğu görüldü..