• Sonuç bulunamadı

SİYASİ PARTİLERDE KARİZMATİK LİDERLİK ALGISININ ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞINA ETKİSİ: KASTAMONU İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SİYASİ PARTİLERDE KARİZMATİK LİDERLİK ALGISININ ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞINA ETKİSİ: KASTAMONU İLİNDE BİR ARAŞTIRMA"

Copied!
184
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

SĠYASET BĠLĠMĠ VE KAMU YÖNETĠMĠ ANABĠLĠM

DALI

SİYASİ PARTİLERDE KARİZMATİK

LİDERLİK ALGISININ ÖRGÜTSEL

VATANDAŞLIK DAVRANIŞINA ETKİSİ:

KASTAMONU İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

(YÜKSEK LİSANS TEZİ)

BERKAN GÜNGÖR

DANIġMAN

DOÇ. DR. EROL TURAN

(2)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

SİYASİ PARTİLERDE KARİZMATİK LİDERLİK ALGISININ

ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞINA ETKİSİ:

KASTAMONU İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

Berkan GÜNGÖR

Danışman Doç. Dr. Erol TURAN

Jüri Üyesi Prof. Dr. İlhan AKSOY

Jüri Üyesi Prof. Dr. Yavuz DEMİREL

(3)
(4)
(5)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

SĠYASĠ PARTĠLERDE KARĠZMATĠK LĠDERLĠK ALGISININ ÖRGÜTSEL VATANDAġLIK DAVRANIġINA ETKĠSĠ: KASTAMONU ĠLĠNDE BĠR

ARAġTIRMA

Berkan GÜNGÖR

Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı DanıĢman: Doç. Dr. Erol TURAN

Sosyal bir varlık olarak insana ve davranıĢlara verilen önemin son yıllarda artması ile birlikte, insanı temel alan araĢtırmalar da bir hayli artmıĢtır. Bu süreçte liderlik davranıĢları da fazlasıyla incelenen bir konu haline gelmiĢtir. Günümüz rekabetçi ortamında insan kaynaklarını etkin kullanmak isteyen organizasyonlarda liderlik konusu hayati önem taĢımaktadır. Özel sektöründen kamu kuruluĢuna, sivil toplum kuruluĢlarından arkadaĢ ortamlarına kadar, insanın içinde olduğu her toplulukta liderlik olgusu mevcuttur. Bu hususta tabi ki ülke yönetimine talip olan siyasi partiler için de liderlik konusu çok önemlidir.

Bu çalıĢmada insanların tamamen gönüllülük esasına göre katıldıkları ve hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin uğrunda çalıĢtıkları bir sivil toplum kuruluĢu olan siyasi partiler incelenmiĢtir. Siyasi parti üyelerinin karizmatik liderlik algılarının demografik niteliklerine göre farklılık gösterip göstermediği incelenmiĢtir. Ayrıca üyelerin karizmatik liderlik algılarının gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarına etki edip etmediği analiz edilmiĢtir.

AraĢtırma Kastamonu ilinde il baĢkanlıkları bulunan ve 2018 CumhurbaĢkanlığı seçimlerine katılan siyasi parti üyeleri üzerinde yapılmıĢtır. Katılımcılara karizmatik liderlik algılarını ve örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarını ölçen anket formları dağıtılmıĢ ve bu formlar SPSS programında analiz edilmiĢtir. Toplamda 394 kiĢinin katılım sağladığı çalıĢma sonucu, katılımcıların karizmatik liderlik algılarının eğitim düzeylerine göre kısmen farklılaĢtığı ve üye oldukları siyasi partilere göre de kesin olarak farklılaĢtığı sonuçlarına ulaĢılmıĢtır. Katılımcıların yaĢlarına, cinsiyetlerine ve en uzun yaĢadıkları yerleĢim birimine göre karizmatik liderlik algılarının farklılaĢtığına dair bir sonuç elde edilememiĢtir. Ayrıca katılımcıların karizmatik liderlik algılarının örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarına kısmen etki ettiği saptanmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Siyaset bilimi, yönetim ve organizasyon, karizmatik liderlik, örgütsel vatandaĢlık, siyasi partiler, Türk siyasal hayatı, insan kaynakları, Kastamonu

(6)

ABSTRACT

M. Sc. Thesis

THE EFFECT OF CHARISMATIC LEADERSHIP PERCEPTION ON ORGANIZATIONAL CITIZENSHIP BEHAVIOR IN POLITICAL PARTIES: A

RESEARCH IN KASTAMONU PROVINCE Berkan GÜNGÖR

Kastamonu University Institute for Social Science

Department of Politics and Public Administration Supervisor: Assoc. Prof. Erol TURAN

With the increasing importance given to human beings and behaviors as a social entity in recent years, human based research has increased considerably. In this process, leadership behaviors have become a subject that is highly examined. In today's competitive environment, in organizations that want to use human resources effectively leadership is vital. From the private sector to public institutions, from non-governmental organizations to friend environments, there is a leadership concept in every community. The issue of leadership is also very important for the political parties that aspire to the administration of the country.

In this study, political parties, which are a non-governmental organization in which people participate on a voluntary basis and work without any financial interest, are examined. It was investigated whether the charismatic leadership perceptions of the political party members differed according to their demographic characteristics. It was analyzed whether members' perceptions of charismatic leadership affect their organizational citizenship behaviors.

The research was conducted on political party members who have provincial presidencies in Kastamonu province and participated in the 2018 Presidential elections. Participants were given survey forms that measured their charismatic leadership perceptions and organizational citizenship behaviors and these forms were analyzed in SPSS. As a result of the study, 394 participants participated in the study, it was concluded that the participants' perceptions of charismatic leadership differed partially according to their educational level and differed significantly according to the political parties they joined. There was no result that participants' charismatic leadership perceptions differ according to their age, gender and longest-lived settlement. In addition, it was found that the participants' perceptions of charismatic leadership partially affected organizational citizenship behaviors.

Key Words: Political science, management and organization, charismatic leadership organizational citizenship, political parties, Turkish political life, human resources, Kastamonu

(7)

ÖNSÖZ

Bu çalıĢmada siyasi parti üyelerinin karizmatik liderlik algılarının örgütsel vatandaĢlık davranıĢları üzerine etkisi incelenmiĢ ve bir sonuç elde edilmeye çalıĢılmıĢtır.

BaĢta danıĢman hocam Doç. Dr. Erol TURAN olmak üzere tez sürecim boyunca her zaman bana yardımcı olan, benden hiçbir zaman desteklerini esirgemeyen Prof. Dr. Yavuz DEMĠREL hocama ve Dr. Öğr. Üyesi Tahir BENLĠ hocama; tezin okunması ve değerlendirilmesinde emeği geçen Prof. Dr. Ġlhan AKSOY hocama; ilk bilimsel çalıĢmamı yaparken beni bu konuda cesaretlendiren ve bana yol gösteren Prof. Dr. Sefa ÇETĠN hocama ve yüksek lisans eğitimime baĢladığım günden itibaren karĢılaĢtığım bütün sorunlarda bana yardımcı olan Sosyal Bilimler Enstitüsü personellerine teĢekkürlerimi borç bilir ve saygılarımı sunarım.

Partilerinin il baĢkanlıklarında çalıĢma yapmama izin veren ve desteklerini esirgemeyen AK Parti Ġl BaĢkanı Sayın Doğan ÜNLÜ ve teĢkilatına, CHP Ġl BaĢkanı Sayın Hikmet ERBĠLGĠN ve teĢkilatına, MHP Ġl BaĢkanı Sayın Yüksel AYDIN ve teĢkilatına, ĠYĠ Parti Ġl BaĢkanı Sayın Özcan BÜYÜKġEN ve teĢkilatına, Saadet Partisi Ġl BaĢkanı Sayın Hamit Serdar YILMAZ ve teĢkilatına ve Vatan Partisi Ġl BaĢkanı Sayın Hüseyin GÜNÜÇ ve teĢkilatına desteklerinden ve misafirperverliklerinden ötürü teĢekkürlerimi sunarım.

Tüm hayatım boyunca her zaman desteklerini hissettiğim; tez çalıĢmam sürecim boyunca da maddi manevi her zaman yanımda olan ve her zaman yanımda olacaklarını bildiğim çok saygıdeğer annem ġükran GÜNGÖR ve çok saygıdeğer babam Mürsel GÜNGÖR‟e sonsuz saygı, sevgi ve teĢekkürlerimi sunarım.

Berkan GÜNGÖR Kastamonu, Aralık, 2019

(8)

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET... iv ABSTRACT... v ÖNSÖZ ... vi İÇİNDEKİLER ... vii ŞEKİLLER DİZİNİ... xii TABLOLAR DİZİNİ ... xiii

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ... xvi

1. GİRİŞ... 1 2. KURAMSAL ÇERÇEVE ... 4 2.1. Siyasi Partiler ... 4 2.1.1. Parti Biçimleri ...6 2.1.1.1. Kadro partileri ... 7 2.1.1.2. Kitle partileri... 8

2.1.1.3. Bireysel temsil partileri ... 9

2.1.1.4. Sosyal bütünleşme partileri ... 10

2.1.1.5. Toplayıcı partiler ... 11

2.1.2. Siyasi Partilerin ĠĢlevleri ...12

2.2. Parti Sistemleri ... 13

2.2.1. Tek Partili Sistemler ...14

2.2.2. Ġki Partili Sistemler ...15

2.2.3. Hâkim Parti Sistemleri...16

2.2.4. Çok Partili Sistemler ...17

2.3. Türkiye‟de Siyasi Partiler ... 18

2.3.1. 1923-1946 Dönemi ...23

2.3.2. 1946-1960 Dönemi ...25

2.3.3. 1960-1970 Dönemi ...32

2.3.4. 1971-1980 Dönemi ...38

(9)

2.3.6. 1990-2002 Dönemi ...48 2.3.7. 2002-2018 Dönemi ...55 2.4. Lider ve Liderlik ... 65 2.4.1. Liderlik Kuramları ...66 2.4.1.1. Özellik Kuramları ... 66 2.4.1.2. Davranış Kuramları... 67

2.4.1.2.1. Kurt Lewin’in çalışmaları ... 68

2.4.1.2.2. Ohio Üniversitesi çalışmaları ... 68

2.4.1.2.3. Michigan Üniversitesi çalışmaları... 68

2.4.1.2.4. Harvard Üniversitesi araştırmaları ... 69

2.4.1.2.5. Tannenbaum ve Schmidt’in liderlik doğrusu ... 69

2.4.1.2.6. Robert Blake ve Jeane Mouton’ın yönetim tarzı ölçeği ... 70

2.4.1.2.7. McGregor’un X ve Y kuramları ... 70

2.4.1.2.8. Rensis Likert’in sitem 4 yaklaşımı ... 71

2.4.1.2.9. Gary R. Yukl’un liderlik davranış modelleri ... 72

2.4.1.3. Durumsallık Kuramları ... 73

2.4.1.3.1. Fred Fiedler’in durumsallık modeli... 73

2.4.1.3.2. Vroom, Yetton ve Jago’nun normatif liderlik kuramı ... 74

2.4.1.3.3. Amaç – Yol kuramı ... 74

2.4.1.3.4. Reddin’in üç boyutlu liderlik kuramı ... 75

2.4.1.3.5. Hersey ve Blanchard’ın olgunluk modeli ... 77

2.4.1.4. Liderlik Kuramlarında Yeni Yaklaşımlar ... 78

2.4.1.4.1. Hizmetkâr liderlik ... 78

2.4.1.4.2. Transaksiyonel ve transformasyonel liderlik biçimleri ... 79

2.4.1.4.3. Etik liderlik ... 80

2.4.1.4.4. Stratejik liderlik ... 80

2.4.1.4.5.Network (Ağ) liderlik ... 81

2.4.1.4.6. Bilgi liderliği ... 81

2.4.1.4.7. E-Liderlik ... 82

2.4.1.4.8. Simbiyotik liderlik... 82

2.4.1.4.9. Uyumlu liderlik ... 83

(10)

2.4.1.4.11. Metaforik liderlik ... 84

2.4.1.4.12. İntegral (Bütüncül) liderlik ... 84

2.4.1.4.13. Paternalist (Babacan) liderlik ... 85

2.4.1.4.14. Siyasal liderlik ... 86

2.5. Karizmatik Liderlik ... 86

2.5.1. Karizmatik Liderliğin Özellikleri ...87

2.5.2. Karizmatik Liderliğin Olumlu ve Olumsuz Yanları ...88

2.5.3. Karizmatik Liderlik Teorileri ...89

2.5.3.1. House’un Karizmatik Liderlik Teorisi ... 89

2.5.3.2. Bass’ın Karizmatik Liderlik Teorisi ... 90

2.5.3.3. Conger ve Kanungo’nun Karizmaya Atıf Teorisi ... 91

2.5.3.4. Shamir’in Benlik Kuramı ... 92

2.5.3.5. Meindl’in Sosyal Sirayet Yaklaşımı ... 93

2.5.3.6. Karizmaya Psikoanalitik Yaklaşım ... 93

2.6. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı... 94

2.6.1. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢının Tarihsel GeliĢimi ...95

2.6.2. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢının Alt Boyutları ...96

2.6.2.1. Özgecilik (Diğerkâmlık) ... 96

2.6.2.2. Sivil Erdem (Üyelik Erdemi, Örgütsel Erdem, Aidiyet Erdemi) ... 97

2.6.2.3. Vicdanlılık (Bilinçlilik, İleri Görev Bilinci) ... 98

2.6.2.4. Nezaket (Olumlu Davranışlar) ... 98

2.6.2.5. Sportmenlik (Centilmenlik)... 99

2.6.3. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢının Nedenleri...99

2.6.3.1. Bireyin Kendisinden Kaynaklanan Nedenler ... 100

2.6.3.2. Örgütün Yapısından Kaynaklanan Nedenler ... 100

2.6.3.3. Liderin Niteliklerinden Kaynaklanan Nedenler ... 102

2.6.4. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢının Sonuçları ...102

2.6.4.1. Örgütsel Vatandaşlık Davranışının Olumlu Sonuçları ... 103

2.6.4.2. Örgütsel Vatandaşlık Davranışının Olumsuz Sonuçları ... 104

3. YÖNTEM ... 105

3.1. AraĢtırmanın Amacı ... 106

(11)

3.3. AraĢtırmanın Evreni, Örneklemi ve Sınırlılıkları ... 107

3.4. AraĢtırmanın Modeli ve Hipotezleri ... 108

3.5. Veri Toplama Yöntemi ve Aracı ... 110

3.6. Verilerin Analiz Yöntemi ... 110

4. ARAŞTIRMA BULGULARI ... 111

4.1. Güvenilirlik ve Geçerlilik Analizleri ... 111

4.2. Katılımcıların Demografik Bilgileri ... 114

4.2.1. Partiler bazında cinsiyet dağılımı ...117

4.2.2. Partiler bazında eğitim durumu dağılımı ...118

4.2.3. Partiler bazında meslek dağılımı ...119

4.2.4. Partiler bazında yaĢ aralıkları dağılımı ...120

4.2.5. Partiler bazında siyasi ideolojiler dağılımı ...121

4.2.6. Partiler bazında siyasal tercih nedenleri dağılımı ...122

4.2.7. Partiler bazında üye olunan partiyi tercih nedenleri dağılımı ...123

4.2.8. Partiler bazında parti mi önemli lider mi önemli sorusuna katılımcıların yaklaĢımı ...124

4.2.9. Partiler bazında destekledikleri parti liderlerinin değiĢimlerine katılımcıların yaklaĢımı ...125

4.3. Katılımcıların Karizmatik Liderlik Algılarının Demografik Niteliklerine Göre Gösterdiği Farklılıkların Ġncelenmesi ... 125

4.3.1. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının cinsiyetlerine göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi ...126

4.3.2. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının eğitim düzeylerine göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi ...127

4.3.3. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının en uzun yaĢadıkları yerleĢim birimine göre gösterdiği farklılıklarının incelenmesi...128

4.3.4. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının yaĢ aralıklarına göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi ...129

4.3.5. Katılımcıların karizmatik liderlik algılarının üye oldukları siyasi partilere göre gösterdiği farklılıkların incelenmesi ...130

4.4. Katılımcıların Liderlerine Dair Karizmatik Liderlik Algısı ile Gösterdikleri Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı Arasındaki ĠliĢkinin Ġncelenmesi ... 132

(12)

4.5. Katılımcıların Liderlerine Dair Karizmatik Liderlik Algılarının Gösterdikleri

Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢları Üzerine Etkisinin Ġncelenmesi ... 134

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 139

KAYNAKLAR ... 150

EKLER ... 162

EK A. Anket Formu ... 162

EK B. Anket Ġzin Yazısı ... 163

(13)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa ġekil 1. Karizmatik Liderlik Modeli……….98

(14)

TABLOLAR DİZİNİ

Sayfa Tablo 1. 1946 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………....28 Tablo 2. 1950 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………30 Tablo 3. 1954 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………....31 Tablo 4. 1957 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………32 Tablo 5. 1961 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………...…….35 Tablo 6. 1965 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………....36 Tablo 7. 1969 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………....38 Tablo 8. 1973 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………40 Tablo 9. 1977 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………....41 Tablo 10. 1983 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………...45 Tablo 11. 1987 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………...……...47 Tablo 12. 1991 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları………...49 Tablo 13. 1995 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……….……51 Tablo 14. 1999 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……….53 Tablo 15. 2002 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……….……55

(15)

Tablo 16. 2007 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye

Sayıları……….…57

Tablo 17. 2011 Yılı Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……….…58

Tablo 18. 2014 Yılı CumhurbaĢkanlığı Seçimlerinde Adayları Destekleyen Partiler ve Adayların Aldıkları Oy Yüzdeleri………...59

Tablo 19. Haziran 2015 Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……….………60

Tablo 20. Kasım 2015 Genel Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……….……61

Tablo 21. 2018 CumhurbaĢkanlığı Seçimlerinde Adayların Aldığı Oylar………….64

Tablo 22. 2018 Seçimlerinde Partilerin Aldıkları Oylar ve Sandalye Sayıları……...65

Tablo 23. Özellik Kuramlarına Göre Liderlerin Özellikleri………...67

Tablo 24. Ölçeklerin Güvenilirlik Analizleri………111

Tablo 25. Karizmatik Liderlik Algısı Ölçeğinin Faktör Analizi………...112

Tablo 26. Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı Ölçeğinin Faktör Analizi………...113

Tablo 27. Katılımcıların Demografik Bilgileri……….114

Tablo 28. Parti mi Önemli Lider mi Önemli Sorusuna Katılımcıların YaklaĢımı…115 Tablo 29. Katılımcıların Siyasi Ġdeolojileri………..…116

Tablo 30. Katılımcıların Siyasal Tercihlerinde Etkili Olan Faktörler………..116

Tablo 31. Katılımcıların Destekledikleri Siyasi Partileri Tercih Etme Nedenleri…117 Tablo 32. Partiler Bazında Cinsiyet Dağılımı………...117

Tablo 33. Partiler Bazında Eğitim Durumu Dağılımı………...118

Tablo 34. Partiler Bazında Meslek Dağılımı………....119

Tablo 35. Partiler Bazında YaĢ Aralıkları Dağılımı……….120

Tablo 36. Partiler Bazında Siyasi Ġdeolojiler Dağılımı……….121

Tablo 37. Partiler Bazında Siyasal Tercih Nedenleri Dağılımı………122

Tablo 38. Partiler Bazında Üye Olunan Partiyi Tercih Nedenleri Dağılımı……….123

Tablo 39. Partiler Bazında Parti Mi Önemli Lider Mi Önemli Sorusuna Katılımcıların YaklaĢımı………..124

Tablo 40. Partiler Bazında Destekledikleri Parti Liderlerinin DeğiĢimlerine Katılımcıların YaklaĢımı………..…125

(16)

Tablo 41. Katılımcıların cinsiyetleri ve karizmatik liderlik algıları bağımsız T-Testi………..126 Tablo 42. Katılımcıların eğitim durumları ve karizmatik liderlik algıları One-Way

Anova testi………127 Tablo 43. Katılımcıların en uzun yaĢadıkları yerleĢim birimi ve karizmatik liderlik

algıları One-Way Anova testi………...128 Tablo 44. Katılımcıların yaĢ aralıkları ve karizmatik liderlik algıları One-Way Anova testi………...129 Tablo 45. Katılımcıların üye oldukları siyasi partiler ve karizmatik liderlik algıları

One-Way Anova testi……….………..………130 Tablo 46. H1 Hipotezi ve Alt Hipotezlerin Durum Özetleri………132 Tablo 47.Karizmatik liderlik algısı ile gösterdikleri örgütsel vatandaĢlık davranıĢı

arasındaki iliĢki……….132 Tablo 48. H2 Hipotezi ve alt hipotezlerin durum özetleri………134 Tablo 49. Karizmatik Liderlik Algısının Sivil Erdem ve Vicdanlılık DavranıĢı

Üzerine Etkisi………...135 Tablo 50. Karizmatik Liderlik Algısının Özgecilik DavranıĢı Üzerine Etkisi…….136 Tablo 51. Karizmatik Liderlik Algısının Sportmenlik DavranıĢı Üzerine Etkisi….136 Tablo 52. Karizmatik Liderlik Algısının Nezaket DavranıĢı Üzerine Etkisi………137 Tablo 53. H3 Hipotezi ve Alt Hipotezlerin Durum Özetleri………138

(17)

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

ABD Amerika BirleĢik Devletleri AK Parti Adalet ve Kalkınma Partisi

ANAP Anavatan Partisi

AP Adalet Partisi

ARMHC Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti BAK Büyük Anadolu Kalkınma Partisi

BBP Büyük Birlik Partisi

BDP BarıĢ ve Demokrasi Partisi BTP Bağımsız Türkiye Partisi

C.Ġ. Cumhur Ġttifakı

CGP Cumhuriyetçi Güven Partisi

CHF Cumhuriyet Halk Fırkası

CHP Cumhuriyet Halk Partisi

CKMP Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi CMP Cumhuriyetçi Millet Partisi DEV Parti Devrimci Halk Partisi

DP Demokrat Parti

DSĠP Devrimci Sosyalist ĠĢçi Partisi

DSP Demokratik Sol Parti

DYP Doğru Yol Partisi

EHP Emekçi Hareket Partisi

EMEP Emek Partisi

ESP Ezilenlerin Sosyalist Partisi FETÖ Fethullahçı Terör Örgütü

HAP Hak ve Adalet Partisi

HDP Halkların Demokratik Partisi HĠF Hürriyet ve Ġtilaf Fırkası HÜDA PAR Hür Dava Partisi

KL Karizmatik Liderlik

(18)

LDP Liberal Demokrat Parti

M.Ġ. Millet Ġttifakı

MBK Milli Birlik Komitesi

MDP Milliyetçi Demokrasi Partisi

MGK Milli Güvenlik Konseyi

MHP Milliyetçi Hareket Partisi

MKP Milli Kalkınma Partisi

MLKP Marksist-Leninist Komünist Parti

MNP Milli Nizam Partisi

MP Millet Partisi

MSP Milli Selamet Partisi

ÖVD Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı

RP Refah Partisi

SCF Serbest Cumhuriyet Fırkası

SDP Sosyalist Demokrasi Partisi SHP Sosyaldemokrat Halkçı Parti

SODEP Sosyal Demokrasi Partisi

SYKP Sosyalist Yeniden KuruluĢ Partisi

TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi

TBP Türkiye Birlik Partisi

TCF Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası

TĠP Türkiye ĠĢçi Partisi

TKP Türkiye Komünist Partisi

TSIP Türkiye Sosyalist ĠĢçi Partisi

TURK Parti Toplumsal UzlaĢma Reform ve Kalkınma Partisi YSGP YeĢiller ve Sol Gelecek Partisi

(19)

1. GİRİŞ

Yönetim Bilimlerindeki araĢtırmaların insan davranıĢlarını da hesaba katması ve sosyal bir varlık olarak insanı incelemeye baĢlamasının ardından, örgütsel vatandaĢlık davranıĢı da araĢtırmacılar için son yıllarda araĢtırmaya değer önemli bir konu haline gelmiĢtir. D. Organ ve arkadaĢları tarafından 1983 yılında ilk defa kullanılan örgütsel vatandaĢlık davranıĢı kavramı çeĢitli açılardan defalarca incelenmiĢ ve birçok davranıĢ ile arasındaki iliĢki araĢtırılmıĢtır. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢları bir örgütün istenmeyen davranıĢlardan korunabilmesi için çok önemli bir rol oynamaktadır ve bu davranıĢlar yüksek bir katılım gerektirir. Bu nedenle de örgütsel vatandaĢlık davranıĢları bir örgütün genel performansı ile doğrudan bağlantılıdır (ġanal, 2013: 531).

Çağımızda yöneticiler için en önemli konuların baĢında insan kaynaklarının etkin yönetimi gelmektedir. Bir yönetici artık çalıĢanlarından sadece biçimsel görevleri yerine getirmesini değil aynı zamanda biçimsel olmayan davranıĢlar göstermesini de beklemektedir. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢları da, hiçbir kurala bağlı olmayan tamamen gönüllülük esasına dayalı bu biçimsel olmayan davranıĢları ele aldığı için ve büyük bir önem arz ettiği için hem ülkemizde hem de dünyada dikkat çeken bir konu olmayı baĢarmıĢtır (Karaman ve Aylan, 2012: 36).

KuĢkusuz ki, bir örgütte çalıĢanların tamamen gönüllülük esasına dayalı olan örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarını göstermeleri, onların örgüt içerisindeki psikolojilerine bağlıdır. Nitekim bir birey olumsuz bir psikolojiye sahipse, görevinin kendisine yüklediği biçimsel rolleri göstermekte bile zorlanabilmektedirler (Erdoğan, 2018: 2). ÇalıĢanların örgüt içindeki psikolojilerini etkileyen en önemli etmenlerinden birisi de liderlerine dair algıları olarak gösterilebilir. Literatürde de bu konu hakkında birçok çalıĢma mevcuttur.

Liderlik konusu, insanlık tarihinin baĢlangıcıyla beraber her zaman hayatın merkezinde olmuĢ bir konudur. Tarihi bu kadar eskiye dayanmasına rağmen, günümüzde de hala önemini yitirmeyen ve üzerine sayısız araĢtırma yapılan bir alan olmayı baĢarmıĢtır. Bir toplumda, iĢ yerinde, sivil toplum kuruluĢunda ve hatta ailede

(20)

bile insanların iĢbirliği içerisinde, karĢılıklı anlayıĢ ve hoĢgörü ile bir arada yaĢamalarında liderlerin etkisi yadsınamaz derecede fazladır. Zaten insanlar bir topluluk içerisinde özellikle de kriz dönemlerinde her zaman bir lidere ihtiyaç duymuĢlardır.

Liderlik alanı ile ilgili yapılan çalıĢmalarda oldukça bahsedilen ve önemli görülen karizmatik liderlik kavramı, bu çalıĢmanın da temel unsurunu oluĢturmaktadır. Vizyon belirleme, fedakârlıklardan kaçınmama, çevreyi ve örgütü iyi okuma, ilham ve güven verme gibi birçok özelliğe sahip olan karizmatik liderler kitleleri belli amaçlar peĢinde birleĢtirebilen ve bu amaç uğruna onları yönlendirebilen kiĢiler karizmatik liderler olarak tanımlanabilmektedirler. Gerek bir iĢyerinde olsun gerekse de bir siyasi parti teĢkilatında olsun, bireylerin karizmatik liderlik algılarının örgüt içerisinde gösterdikleri davranıĢlara etkileri üzerine literatürde de pek çok çalıĢma bulunmaktadır.

Karizmatik liderlik Türk siyasal hayatında da çoğu zaman bir tartıĢma konusu olmuĢtur. Siyasal tarih incelendiğinde, kitleleri yönlendiren etkenin siyasi partiler değil siyasi liderler olduğu açıkça görülecektir. Örneğin Adnan Menderes, Süleyman Demirel ve Turgut Özal gibi, güçlü iktidarlar kurmayı baĢaran liderler her zaman siyasi partilerinin önünde parti üstü bir konum elde etmiĢlerdir. Bazen rekor oylar alarak iktidara gelen bu liderlerin siyasi partileri, liderleri siyaset sahnesinden çekildiğinde etkilerini kaybetmiĢler ve bir daha da iktidar ile tanıĢamamıĢlardır.

Günümüzde bu bağlamda değerlendirilebilecek olan, 17 yıldır kesintisiz bir Ģekilde iktidarı elinde bulunduran lider Recep Tayyip Erdoğan da, kurucusu ve mensubu olduğu siyasi partinin önüne geçmiĢ; kendisiyle aynı ideolojide olmayan birçok seçmeni bile etkilemeyi baĢarmıĢtır. 2018 CumhurbaĢkanlığı Seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi‟nin adayı Muharrem Ġnce‟nin de mensubu olduğu siyasi partiden daha yüksek oy alması, yine Türk seçmeninin partiden ziyade liderliğe önem verdiğinin bir göstergesidir.

Bu çalıĢma da bu bağlamda, 2018 CumhurbaĢkanlığı seçimlerine katılan siyasi partilerin teĢkilatlarında karizmatik liderlik algısının örgütsel vatandaĢlık

(21)

davranıĢlarına etkisini tespit edebilmek amacıyla hazırlanmıĢtır. Bu çalıĢmayı literatürdeki benzerlerinden ayıran en önemli özelliği; araĢtırmanın bir sivil toplum kuruluĢu olan ve tamamen gönüllülük esasına dayalı emek verilen siyasi parti üyeleri üzerinde gerçekleĢtirilmiĢ olmasıdır. Bu kapsamda çalıĢma dört bölüme ayrılmıĢtır:

Birinci bölüm olan GiriĢ kısmının ardından, kuramsal çerçeveyi içeren ikinci bölümde, siyasi partiler, parti sistemleri ve Türkiye‟de siyasi partiler anlatılmıĢ; Türk siyasal tarihi araĢtırma için önemli olan hatları ile birlikte kabaca hatırlatılmıĢtır. Yine ikinci bölümde liderlik, liderlik kuramları ve karizmatik liderlik konuları ve bunlarla ilgili olan teori ve kavramlar anlatılmıĢtır. Ġkinci bölümde son olarak örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ele alınmıĢ; örgütsel vatandaĢlık davranıĢını etkileyen faktörler, bu davranıĢın sonuçları ve alt boyutlarından bahsedilmiĢtir.

AraĢtırmanın üçüncü bölümünde bu alan çalıĢmasının yöntemi yani amacı, önemi, evreni, örneklemi, sınırlılıkları, yöntemi, aracı, analizleri ve bulguları yer almaktadır.

AraĢtırmanın dördüncü bölümünde ise karizmatik liderlik algısının örgütsel vatandaĢlık davranıĢı üzerine etkisi incelenmiĢtir. Bu bölümde Kastamonu‟da il baĢkanlıkları bulunan ve 2018 yılı genel seçimlerine katılan siyasi partilerin üyeleri üzerinde gerçekleĢtirilen alan çalıĢması yer almaktadır. Bu alan çalıĢmasında katılımcıların karizmatik liderlik algılarının demografik niteliklerine göre gösterdiği farklılıklar ve karizmatik liderlik algılarının örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarına etkisi incelenmiĢtir ve sonuçları bu bölümde verilmiĢtir.

AraĢtırmanın beĢinci ve son bölümünde, elde edilen sonuçlar yorumlanmıĢ, literatürdeki benzer çalıĢmalardan bahsedilmiĢ ve ilgili kiĢilere önerilerde bulunulmuĢtur.

(22)

2. KURAMSAL ÇERÇEVE

Bu kısımda çalıĢmada araĢtırılmıĢ olan olgular kuramsal olarak açıklanmıĢlardır. Öncelikle siyasi partilerin ve parti sistemlerinin tanımları ve açıklamaları yapılmıĢtır. Ardından Türkiye‟de 1. MeĢrutiyet tarihinden itibaren varlık gösteren önemli siyasi partiler ve tarihlerinden bahsedilmiĢtir. Cumhuriyet‟in ilanından bu yana yapılan genel seçimler hakkında bilgiler ve bu seçimlerin sonuçları paylaĢılmıĢ ve yorumlanmıĢtır.

Ardından, çalıĢmanın bir baĢka araĢtırma konusu olan karizmatik liderlik kavramının iyi anlaĢılabilmesi için öncelikle liderlik ve liderlik kuramları hakkında kısaca bilgilendirmeler yapılmıĢtır. Daha sonra karizmatik liderlik kavramı detaylıca açıklanmıĢ ve karizmatik liderlik teorilerinden bahsedilmiĢtir.

Son olarak da yine çalıĢmanın bir baĢka araĢtırma konusu olan örgütsel vatandaĢlık davranıĢı hakkında açıklamalar yapılmıĢtır. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢının tarihsel geliĢimi hakkında kısa bir bilgilendirmenin ardından alt boyutları, nedenleri ve sonuçları incelenmiĢtir.

2.1. Siyasi Partiler

En geniĢ anlamı ile ele alınacak olunursa siyaset, toplumlar halinde yaĢayan insanların hayatlarını düzenleyen kuralları oluĢturmak, uygulamak, korumak ve geliĢtirmek için gerçekleĢtirilen faaliyetlerdir (Heywood, 2012: 22). Siyaset bir toplumu hem çıkar çatıĢmaları yaĢamaya hem de iĢbirliği yapmaya sevk eder. Çünkü her toplumda insanların kiĢilik özellikleri, sosyo-ekonomik durumları, istekleri veya yöntemleri farklılaĢır. Toplumdaki farklı çıkar gruplarının iktidarı ele geçirmek istemesi çatıĢmalara yol açar (Turan, 2017: 18). Ancak bu farklı çıkar grupları da bilirler ki hepsinin tabi olduğu kurallar aynıdır ve bu kuralların yürürlükte kalabilmesi için iĢbirliği yapılması mecburidir (Heywood, 2012: 22).

Günümüzde siyasi partiler o kadar gereklidir ki, sadece demokratik yönetimlerde değil anti-demokratik yönetimlerde bile önemli yer tutarlar.

(23)

Demokratik ülkelerdeki siyasi partiler ile anti-demokratik ülkelerdeki siyasi partiler elbette aynı statüde değillerdir ancak aynı önemdedir. Siyasi parti kültürü toplumda öyle bir yer edinmiĢtir ki, sisteme karĢı olan, sistemi yıkmak isteyen veya sistemi reddeden sistem dıĢı oluĢumlar bile bir siyasi parti olarak örgütlenmektedirler (Yayla, 2014: 267).

Ġktidarı ele geçirme mücadelesi veya ele geçirdikten sonra sürdürme mücadelesi çok eski tarihlere kadar dayanır. Ancak bu oluĢumlar genellikle “hizip” niteliğinde oluĢumlardır. Modern anlamda siyasi partileĢme olgusu 19. Yüzyılın ortalarından itibaren görülmeye baĢlar (Dursun, 2014: 257). Siyasi partiler her ne kadar yakın geçmiĢe ait keĢifler olsa da, Ģu anda birçok ülkede görünür durumdadırlar. Dünyada siyasi partilerin bulunmadığı yerler ise genellikle diktatörlük veya militarizm gibi yöntemlerle baskı altında yönetilen ülkelerdir (Heywood, 2012: 319). Siyasi partiler demokrasinin temel aracı olarak kullanılabileceği gibi baskı ve zulmün de kaynağı olarak kullanılabilir. Ancak her ne Ģekilde olursa olsun siyasi partiler devlet ile sivil toplum veya hükümet ile toplumsal gruplar arasında önemli ve hayati bir bağ oluĢturur (Heywood, 2012: 319).

VatandaĢların siyasal hayata nasıl ve ne kadar katıldıkları bir ülkedeki demokrasi düzeyinin en temel ölçütlerinden birisidir. “Halk egemenliği” kavramının yaygınlaĢması sonucu halkın siyasete katılması önemli bir ivme kazanmıĢtır. Halkın siyasete katılması birçok amaca yönelik gerçekleĢebilir. Nitekim halkın kendisini yönetecek kiĢiyi, kadroyu veya partiyi seçmesi fakat sonra gerisine karıĢmaması çağdaĢ demokrasi mantığına ters düĢmektedir (KıĢlalı, 2018b: 244).

Siyasi parti, iktidarı herhangi bir yolla (seçim, devrim, darbe vs.) ele geçirmek için örgütlenmiĢ insan topluluğudur. Partiler, politik çoğunluğu kazanarak iktidara geçebilmeyi amaçlar. Siyasi parti üyelerinin üyelikleri resmi yollarla gerçekleĢir (Heywood, 2012: 320). Siyasi partiler, devleti halkın talepleri doğrultusunda hizmet eden bir kurum olarak iĢletmekten sorumlu olmak için halktan izin almıĢ veya muhalefet görevini üstlenmiĢ oluĢumlar olarak da tanımlanabilir (AltıntaĢ, 2003: 3). Bir ülkedeki yönetim rejiminin gerçek anlamıyla anlaĢılmasında siyasi partiler, anayasalar kadar büyük öneme sahiptir (KıĢlalı, 2018a: 277).

(24)

Duverger‟e göre siyasi partiler ortaya çıkıĢları açısından “parlamento içinde doğan” ve “parlamento dıĢında doğan” siyasal partiler olarak ikiye ayrılmıĢtır. Parlamento içinde doğan siyasal partiler, ilk önce parlamento içerisinde grupların belirmesiyle baĢlar. Ardından yaratılan yerel seçim komiteleri ile birlikte bu iki unsur arasında bir bağlantı kurulur. Böylece seçmen kitlelerinin örgütlendirilmesi, seçim iĢlerinin düzenlenmesi ve sürekli iliĢkilerin kurulması sağlanır. Parlamento dıĢı partiler ise genelde parlamentoda temsil edilme imkanı bulamayan belli sosyal gruplar tarafından kurulurlar. Bu sosyal gruplar dini veya siyasi görüĢler üzerine kurulabileceği gibi bir iĢçi grubunun çıkarları veya kooperatifler üzerine de kurulabilirler. Parlamento dıĢında doğan partilerde ideoloji ve disiplin daha ağır bir rol oynar. Genelde mevcut düzeni değiĢtirmek amacıyla kurulan sol eğilimli partiler olarak nitelendirilirler (Turan, 2017: 263).

Duverger‟in bu ayrımı, eski bir parlamento kültürüne sahip olan geliĢmiĢ ülkeler için geçerli olsalar da, modern dünyada özellikle bağımsızlıklarına yeni kavuĢmuĢ ülkelerde mevcut durumu açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Günümüzde siyasi partiler kentleĢme, sanayileĢme, eğitim seviyesi, ulaĢım ve haberleĢme imkanları gibi toplumsal yapının farklılaĢmaları sonucu ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca bir toplumda derin izler bırakan savaĢlar, devrimler, darbeler veya ekonomik krizler de bir siyasi partinin kurulması için rol oynayabilen önemli nedenlerdir (Turan, 2017: 263).

2.1.1. Parti Biçimleri

Siyasi parti benzeri gruplaĢmalar, Eski Yunan‟da farklı siyasal yönelimlerin temsilcisi olarak yavaĢ yavaĢ görünmeye baĢlamıĢtır. Aristokrasi ile burjuvazi arasındaki mücadelede, yönetime talip olan adayların desteklenmesi ve bu adayın masraflarının karĢılanması üzerine oluĢturulan yerel komiteler siyasi partilerin tohumunu atmıĢlardır. Ayrıca bir sınıfın çıkarlarını ve dünya görüĢünü savunan milletvekilleri arasında baĢlayan gruplaĢmalar da siyasi partilerin doğumuna zemin hazırlamıĢlardır (KıĢlalı, 2018a: 278).

(25)

Siyasi partiler, 19. Yüzyılda temsili hükümetlerin ve oy kullanma haklarının yaygınlaĢması sonucu ortaya çıkmıĢ kitle politikası yapılarının parçalarıdır (Heywood, 2012: 320). Bu zamana kadarki siyasi partiler veya hizipler çoğunlukla bir lider veya ailenin etrafında kurulmuĢ olan politikacılardan oluĢmaktadır. Örneğin “saray partileri” otokratik monarĢiler içinde geliĢmiĢlerdir ve sözü geçen kimselerin etkisi altındadırlar (Heywood, 2012: 321).

Modern anlamdaki ilk siyasi partiler ise Amerika BirleĢik Devletlerinde ortaya çıkmıĢlardır. 1800 yılındaki ABD seçimlerinde Federal Parti bir taban parti olarak kendini göstermiĢtir. Muhafazakar ve liberal partiler yasama hizipleri olarak meydana gelmiĢlerdir. Ardından daha geniĢ bir seçmen grubuna seslenmek zorunda kalan partiler yerel temsilcilikler, Ģubeler ve parlamento dıĢında mekanizmalar geliĢtirmiĢlerdir. Sosyalist ve dini-etnik partiler ise toplumsal çıkar grupları olarak doğmuĢlardır. Devam eden süre zarfında da bu partiler seçimleri kazanabilmek ve devlet siyasetini etkileyebilmek adına ümitlenmiĢler ve zamanla olgunlaĢarak parlamenter partiler haline gelmiĢlerdir (Heywood, 2012: 321).

Siyasal partilerin sınıflandırılması çeĢitli siyaset bilimciler tarafından farklı Ģekillerde yapılmıĢtır. Yine de genel kabul gören bir sınıflandırma yapılacak olursa (Turan, 2017: 267):

 Kadro Partileri

 Kitle Partileri

 Bireysel Temsil Partileri

 Sosyal BütünleĢme Partileri

 Toplayıcı Partiler 2.1.1.1. Kadro partileri

Demokrasi hareketlerinin ilk aĢamasını oluĢturan kadro partileri, seçim haklarının kısıtlı olduğu dönemlerde seçkin bir sınıf tarafından oluĢturulan parti tipleridir. Bu partilerde ideoloji ve doktrinler ikinci planda tutulmaktadır. Parti

(26)

üyelerinin temel amaçları genellikle çıkarlarını korumak ve gözetmektir. Bu nedenle de kadro partileri örgütlenmede zayıf, disiplini az ve iliĢkileri gevĢek olarak yorumlanmaktadır (Turan, 2017: 268).

Kadro partilerinin liderleri ve kurucuları genellikle zengin iĢ adamları, avukatlar, doktorlar veya sanatçılardan oluĢur. Amaçları seçimlerde mümkün olduğunca milletvekili çıkarabilmek yani parlamentodaki temsil güçlerini artırabilmektir. Bu yüzden de aralarına halktan üye almak gibi bir amaçları da yoktur (Turan, 2017: 267).

“Ġleri gelenler partisi” olarak adlandırılabilecek olan kadro partilerinin dünyada görülen örneklerinde (Sovyet Komünist Partisi, Alman Nazi Partisi, Çin Komünist Partisi, Ġtalyan FaĢist Parti, Hint Kongre Partisi) siyasi anlamda büyük bir itaat gösterebilen eğitimli ve uzman kadrolar görülmekteydi. Bu da bu partilerin kitlelere ideolojik bir liderlik yapabilmelerini sağlıyordu. Bu tip partilere üye olmak genellikle çok zor süreçlerdi çünkü üyeleri ordu disiplinine sahip seçkinlerden oluĢuyordu. Bu partilere üye olmanın baĢlıca motive edici unsurları ise kariyer sahibi olmak ve kolay yoldan rahata eriĢmek gibi unsurlardı (Heywood, 2012: 322).

Kadro ve kitle parti ayrımını yapan Duverger, kitabını yazdığı 1950‟li yılların baĢında mevcut Türk partileri olan Demokrat Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi‟ni de “kadro partileri” olarak nitelendirmiĢtir. Fakat Kapani‟ye göre bu partiler merkeziyetçi ve disiplinli yapıları ile kadro tipi partilerden farklılaĢmaktadırlar. Gün geçtikçe kadro parti ve kitle parti arasındaki ayrım giderek kapanmıĢtır. Bu nedenle de Duverger bu belirsizliğe ithafen kadro-kitle parti ayrımının önemini fazla büyütmemek gerektiğini söylemiĢtir (Kapani, 2007: 187).

2.1.1.2. Kitle partileri

Kitle partileri yirminci yüzyılın baĢlarında, özellikle sosyalist akımların da etkisiyle birlikte, oy verme haklarının geniĢlemesi ve kitlelerin oy kullanma hakkına kavuĢmasıyla ortaya çıkmıĢlardır (Turan, 2017: 269). Bu partiler için üye sayılarını artırmak hayati bir önem taĢır. Kadro partileri gibi seçkin bir sınıfın sermaye gücüne

(27)

sahip olmayan kitle partileri finansal gücünü üyelerinden topladıkları aidatlardan alır (Kapani, 2007: 186). Bu da seçimlerin kapitalist bir yöntemle finansmanına değil, küçük ancak çok sayıda katkının finansmanına göre yürütülmesi tekniğini geliĢtirmiĢtir (Turan, 2017: 269).

Kitle partilerinin ilk örnekleri çalıĢan bir sınıfa destek olmak için kurulmuĢ olan Alman Sosyal Demokrat Partisi ve Büyük Britanya ĠĢçi Partisi gibi Avrupalı sosyalist partilerdir. Kitlelere hitap edebilmek için ideolojik inançlardan ziyade fazlaca üye alımının sağlanmasına önem verilmiĢtir. Bu nedenle de bu partilere üye olmak için genel ilke ve amaçlara uymak yeterli görülmektedir (Heywood, 2012: 322).

Kitle partiler için üyeler maddi olarak önem taĢıdığı gibi, siyasi yönden de büyük önem taĢır. Çünkü bu tip partilerin ideolojik çizgileri daha tutarlı ve belirgindir. Bu sayede de üyelerini daha kolay eğitebilirler, yetiĢtirebilirler ve bilinçlendirebilirler (Kapani, 2007: 186). Kitle partilerin bu tür çalıĢmaları sadece seçim zamanları ile kısıtlı kalmaz. Kitle partileri, partinin halk kitleleri ile temasta bulunabilmeleri için “ocaklar” Ģeklinde örgütlenme yapılarına giderler. Bu ocaklar sayesinde partilere yeni üye kazanılması, üyelerin eğitiminin sürdürülmesi, doktrine intibakın sağlanması ve propaganda faaliyetlerinin yürütülmesi gibi birçok önemli çalıĢma yapılır (Turan, 2017: 270).

2.1.1.3. Bireysel temsil partileri

Bireysel temsil partileri, siyasal partilerin doğuĢ evresinde ortaya çıkan ve demokrasi geliĢtikçe önemini kaybeden parti tipleridir. Sadece seçim dönemlerinde faaliyet gösteren bireysel temsil partilerinde parti adayları her zaman ön plandadır. Partinin baĢlıca amacı aday göstermektir, seçim dönemi bittikten sonra faaliyetlerini bırakır (Turan, 2017: 270).

Bu tip partiler hem disiplin hem de ideoloji yönünden gevĢek ve zayıf partilerdir. Üyelerinden aktif bir katılım beklemezler ve üyelerinin davranıĢlarıyla ilgilenmezler. Seçimler bittikten sonra seçilen adayla parlamenterlerin iliĢkileri

(28)

zayıflar ve bu nedenle de seçilen aday partisine karĢı bir sorumluluk hissetmez (Kapani, 2007: 189).

Günümüzde bireysel temsil partilerinin etkisi giderek azalmıĢ olsa da, Kapani‟ye göre bu tanıma en çok uyan partiler Amerika BirleĢik Devletlerinde faaliyet gösteren Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat Parti‟dir. Bu iki partinin de örgütlenmesi fazlasıyla gevĢektir ve ideolojileri sadece pragmatizme dayanır. Bu partilerden seçilenler kongrede oylarını kullanmak konusunda geniĢ bir özgürlüğe sahiptirler. Bu nedenle de ABD‟de “BaĢkanın çoğunluğu” önemlidir (Kapani, 2007: 189).

2.1.1.4. Sosyal bütünleşme partileri

Kitle hareketlerinin ve siyasal katılımın geniĢlemesiyle birlikte ortaya çıkan yeni tip partiler sosyal bütünleĢme partileridir. Bu partiler sadece iktidarı ele geçirmeyi değil, üyelerini ideolojik bir çatı altında toplamayı ve onlarla düzenli iliĢkiler kurarak sosyal hayatlarıyla yakından ilgilenmeyi amaçlarlar (Kapani, 2007: 190). Bu nedenle sadece seçimden seçime değil, her zaman faal halde bulunurlar.

Neumann, sosyal bütünleĢme partilerini “demokratik bütünleĢme” ve “toptan bütünleĢme” olarak ikiye ayırmıĢtır (Turan, 2017: 271):

Demokratik bütünleşme partileri: Bu tip partiler, hızlı kentleĢme ve

sanayileĢme sonucu büyük merkezlere yaĢamaya gelen ve burada yalnızlaĢan göçmenlerin yeniden toplumla birleĢtirilmesi ve bütünleĢtirilmesi amacını güder. Bu partilerde oy desteği belirli bir sosyal sınıfa dayanır. Ġlk örneklerini Avrupa‟daki sosyalist partiler oluĢturur.

Toptan bütünleşme partileri: Prototiplerini genelde komünist ve faĢist

partilerin oluĢturduğu bu tip partilerde benimsenen ideoloji en önemli unsurdur (Kapani, 2007: 190). En temel amacı ülkenin tüm kuruluĢlarını ve insanlarını bir doktrin etrafında toplayabilmektir. Üyeler ve parti arasındaki bağ oldukça sıkıdır ve parti örgütü üyelerin davranıĢları üzerinde kontrol yetkisine sahiptir. Parti içerisinde

(29)

demokrasi geri plandadır, sıkı bir hiyerarĢik iliĢki ile yönetilir. Partinin belirlediği ideolojilere sıkı bir itaat ve bağlılık beklenir, aksi davranıĢlara asla göz yumulmaz.

2.1.1.5. Toplayıcı partiler

Toplayıcı partiler, ya da hepsini yakala partisi, partilerin çok farklı gruptan seçmenlere hitap edebilmek amacıyla faaliyet gösterme eğiliminde olan partilerdir. Farklı ideolojilerdeki ve farklı sosyal tabakalardaki seçmenlere yönelik faaliyetler gösterdikleri için yumuĢak bir ideolojik çizgileri vardır. Bu nedenle kendi üyelerinden ziyade tüm seçmenlere hitap etmeye önem verirler (Turan, 2017: 272).

Ġdeolojik bir karakter taĢımadıkları için, üyelerinin hayatlarıyla çok ilgilenmezler. Üyelerden ziyade liderler daha ön plandadır. Ġyi yetiĢmiĢ uzman kadroları ile iktidara sahip olmayı amaçlarlar. Bu amaçla da ülke sorunlarını çözebileceğini düĢündükleri uzman kadrolarını seçmene tanıtmaya çalıĢırlar (Turan, 2017: 273). Kapani‟ye göre, genel nitelikleri bakımından Anavatan Partisi toplayıcı parti terimine uygun bir parti olmuĢtur (Kapani, 2007: 193).

Bu ayrımların yanı sıra farklı bir ayrıma göre de siyasi partiler “ideolojik partiler, siyaset aracısı partiler, kiĢi partileri, çıkar grubu partileri ve kalıntı partiler” olarak da sınıflandırılmaktadır. Ġdeolojik partiler kendi yolunu doğru yol olarak kabul eden ve seçmenleri kendi yoluna inandırmaya çalıĢan partilerdir. Siyaset aracısı partiler, kendisini iktidara taĢımak için toplumun her kesimine hitap etmeye çalıĢan partilerdir. KiĢi partileri kurucu liderin hayatı ve kiĢiliği ile sınırlı olan partilerdir. Çıkar grubu partileri, belli bir grubun temsil edilmesini sağlamak amacıyla (dini, etnik, maddi) kurulan siyasi partilerdir. Kalıntı partiler ise geçmiĢin sorun veya kurumları üzerine kurulan partilerdir. Bu partilerin geçmiĢteki savunduğu davanın artık gerçekleĢtirilmesi mümkün olmadığında geçmiĢten bir hatıra olarak siyasete katkı yaparlar (Dursun, 2014: 268).

(30)

2.1.2. Siyasi Partilerin İşlevleri

Siyasi partiler genellikle iktidarın kullanılması ve siyasi makamın doldurulması gibi merkezi iĢlevlerle tanımlanmaktadır (Heywood, 2012: 325). Ancak siyasi partilerin birçok iĢlevi bulunmaktadır. Nitekim iktidarı ele geçirme çabası sadece çok partili sistemlerde gerçekleĢtirilebilir (Turan, 2017: 264). Bu nedenle tek bir iĢlev tanımına bağlı kalmak doğru olmayacaktır. Ancak siyasi partilerin ana iĢlevleri aĢağıdaki gibi sıralanabilir (Heywood, 2012: 325; Turan, 2017: 265, Kapani, 2007: 183; Dursun, 2014: 263; Yayla, 2014: 245):

 Halkı temsil etme

 Seçkin sınıflar oluĢturup yetiĢtirme

 Hedef belirleme

 Menfaatleri belirleme ve açıklama

 Sosyal hareketlilik ve sosyalleĢme

 Hükümet organizasyonu

 Toplumdaki çeĢitli çıkarların ve isteklerin birleĢtirilmesi

 Halk ve iktidar arasında iletiĢimin sağlanması

 Muhalefet partileri için hükümetin organizasyonunu denetlenmesi

 Halkın siyasi sisteme karĢı ilgisizliğini engellemesi

 Halka siyasi eğitimler verilmesi

Siyasi partilerin olumlu pek çok fonksiyonu olduğu gibi, olumsuz yanları da bulunmaktadır. Siyasi partilere karĢı getirilen eleĢtiriler aĢağıdaki gibi sıralanabilir (Yayla, 2014: 246):

 Parti yapılarının bireysel inisiyatifleri engellemesi

 Parti mensupları arasında tek biçimliliği teĢvik etmesi

 YanlıĢa karĢı doğruyu savunmak yerine körü körüne parti ideolojisinin savunulması

(31)

 Güçlü partilerin bir süre sonra oligarĢiye dönüĢme potansiyelleri

 Güçlenen partilerin parlamentonun yetkilerini bir süre sonra gasp etme ihtimalleri

 Parti teĢkilatlarında egemenliğin bir süre sonra azınlığın eline geçmesi

 Parti mensubu milletvekillerinin halkını değil partisini daha çok önemsemesi

2.2. Parti Sistemleri

Bir ülkedeki parti sistemleri genellikle o ülkedeki siyasi partilerin birbirleriyle olan iliĢkileri neticesinde belirlenir. Parti sistemini tespit etmenin en bilindik yolu iktidarı elde etmek için birbirleriyle yarıĢan siyasi partilerin sayısına baĢvurmaktır. Duverger de bu sisteme göre bir sınıflandırma yaparak parti sistemlerini “tek partili”, “iki partili” ve “çok partili” sistemler olarak sınıflandırmıĢtır (Heywood, 2012: 332).

Siyasi partileri sınıflandırmanın en temel yolu bu olsa da, sadece rakamlarla siyasi partileri sistemlerini sınıflandırmak doğru olmayacaktır. Nitekim iktidar yarıĢındaki partilerin sayısı kadar, seçim ve yasamadaki kullandıkları güç oranları da önemlidir. Hatta bir siyasi sistemdeki partilerin var olması da oradaki bir parti sistemi varlığını garanti etmez. Heywood bu durum için bir de “hakim parti” sistemini ortaya sürmüĢtür (Heywood, 2012: 333).

Bütün belirsizliklere rağmen, günümüzde kabul edilmiĢ olan ve modern siyasette bulunan ana parti sistemleri Ģunlardır:

 Tek partili sistemler

 Ġki partili sistemler

 Hâkim parti sistemleri

(32)

2.2.1. Tek Partili Sistemler

Bir ülkede yönetimin tek bir partinin tekelinde bulunduğu, bu partiden baĢka herhangi bir partinin olmadığı sistemler tek parti sistemleridir. Bu sistemlerde rekabet ve yarıĢmadan söz edilemez (Turan, 2012: 274). Tek parti sistemlerinde, iktidardaki partiyi iktidardan edebilecek herhangi bir mekanizma bulunmadığı için bu partiler kalıcı bir hükümet fonksiyonu gösterir. Bu durum da, bu sistemlerin var olduğu devletlerin “parti devlet” olarak görünmesine yol açar (Heywood, 2012: 334).

Tek parti kavramı göründüğü kadar basit bir kavram değildir. Tek parti sistemi kategorisi altında da değiĢik tiplerin oluĢturduğu sistemler bulunmaktadır. Birbirinden farklılık gösteren tek parti sistemleri aĢağıdaki gibidir (Heywood, 2012: 334; Turan, 2017: 274; Kapani, 2007: 195):

Totaliter tek parti: Bu sistem zorlayıcı ve baskıcı bir ideolojiye sahiptir.

Toplumda baĢka herhangi bir ideolojinin geliĢmesine izin vermez. Bu parti sisteminde toplum önceden belirlenmiĢ olan parti ideolojisine göre yönetilir. Bu sistemin en belirgin örnekleri komünist ve faĢist partilerdir. Genellikle “kadro parti” biçiminde örgütlenirler. Sistemin günümüzdeki örnekleri Kuzey Kore, Küba ve Çin Halk Cumhuriyetinde görülebilmektedir.

Otoriter tek parti: Bu sistemde zorlayıcı ve baskıcı bir ideolojinin

yaygınlaĢtırılmasından ziyade ulusal bütünleĢmenin, ekonomik kalkınmanın veya modernleĢme hareketlerinin gerçekleĢtirilmesi amacı güdülür. Genellikle bir ulus inĢa etme amaçlarının olduğu söylenebilir. Yönetim stilleri totaliter tek parti sistemlerine göre çok daha esnektir. Parti faaliyetlerinin toplumun her alanına yayılması gibi bir amaç güdülmez. Ancak yine de çoğu zaman otoritenin sağlanması için korkuya, baskıya, zora ve silah gücüne dayanan bir sistem halini alabilir. Bu sisteme 1950 öncesi Ġtalya ve Almanya ile Türkiye‟deki CHP‟nin tek parti dönemi örnek olarak gösterilebilir.

Hegemonyacı parti: Bu sistemde birden fazla siyasi parti bulunmasına ve

parlamentoda muhalefet görevinde siyasi parti bulunmasına rağmen yapılan seçimlerde tek bir partinin sürekli ezici bir üstünlükle tek baĢına iktidarı kazanması

(33)

durumu söz konusu olmaktadır. Mutlak üstün partinin dıĢında siyasi partilerin varlığı bulunsa da bu partiler gerçek anlamda bir muhalefet parti değillerdir. Diğer partiler daha çok “uydu parti” olarak nitelendirilebilir. Bu uydu partilerin iktidar partisiyle rekabete girmesi veya iktidarın el değiĢtirmesi mümkün değildir. Bu nedenle de eĢit ve adil bir seçim yarıĢından söz edilemez.

2.2.2. İki Partili Sistemler

Ülke yönetimini ele geçirebilmek için eĢit Ģartlarda yarıĢan iki siyasi partinin bulunduğu sistemler iki partili sistemler olarak adlandırılırlar. Ancak iki partili sistem demek, sistemde sadece iki partinin bulunması anlamına gelmemektedir. Ġki partili sistemlerde iki büyük siyasi partinin yanında küçük partiler de bulunabilir. Bu küçük partilerin sayısı veya hiç olmamasının önemi yoktur (Turan, 2017: 278). Sistemin karakteristik özelliği, iki büyük partiden birisinin koalisyona ihtiyaç duymaksızın tek baĢına hükümet kurabilmesidir (Kapani, 2007: 199). Bunun yanı sıra iki parti sistemi üç ana kıstas ile tanımlanabilmektedir (Heywood, 2012: 335):

 Sistemde her ne kadar fazla parti olsa da, sadece iki parti iktidarı kazanabilme yönünde gerçekçi bir Ģansa sahiptir.

 Daha büyük olan siyasi parti iktidarı elde edebilirken diğer partiler muhalefet görevini üstlenirler.

 Ġktidar iki büyük parti arasında değiĢebilir, muhalefet ise “kanatlardaki hükümet” olarak görevini yapar.

Ġki partili sistemler kendi içinde ikiye ayrılmaktadır (Turan, 2017: 278; Kapani, 2007: 199):

Saf iki parti sistemi: Bu sistemin temel özelliği iki büyük partiden birisinin

gerekli çoğunluğu sağlayarak tek baĢına hükümet kurabilmesidir. Seçim propagandaları baĢka partilere oy veren kararsız seçmen üzerine yoğunlaĢtığı için parti görüĢ ve programları genellikle ılımlıdır.

(34)

Destekli iki parti sistemi (İki buçuk parti sistemi): Bu sistemin temel özelliği

ise iki büyük partiden birisinin gerekli çoğunluğu sağlayamayıp baĢka bir parti ile koalisyona gitmesi sonucu hükümet kurabilmesidir. Bu sistemde küçük partiler hükümetin kurulabilmesi için kilit rol oynamaktadırlar. Bu da iki partili sistemden uzaklaĢılması anlamına gelmektedir.

Ġki partili sistemlerde partiler arasındaki sandalye sayısı farkı çok azdır. Bu nedenle bu sistemlerde güçlü bir muhalefetin varlığından söz edilir. Muhalefetin güçlü olması sonucunda da iktidar partisinin halka karĢı olan sorumluluğu yüksektir çünkü güçlü muhalefet hükümette keyfiyete müsaade etmez. Bu sistemin en büyük örneklerini Amerika BirleĢik Devletlerindeki Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti ile Ġngiltere‟deki ĠĢçi Partisi ve Muhafazakâr Parti oluĢturmaktadır.

2.2.3. Hâkim Parti Sistemleri

Çoğu yazar hâkim parti sistemini tek parti sistemleri içerisinde ele alsa da, bu iki sistem birbiriyle karıĢtırılmamalıdır. Çünkü hâkim parti sistemlerinde çok sayıda partinin katıldığı eĢit ve adil rekabete dayalı bir siyasi ortam bulunmaktadır. Seçimler sonucunda uzun zaman iktidarda kalmayı baĢaran partiler hâkim parti olarak adlandırılırlar (Heywood, 2012: 337).

Hâkim parti sistemlerinde pek çok meĢru parti vardır. Bu partilerin iktidara geçmeleri için önlerinde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca iktidardaki “hâkim” partinin de iktidardan düĢmesi ihtimaller dâhilindedir. Diğer partiler muhalefet görevlerini yerine getirirler ve hâkim parti ile diyalog halindedirler (Kapani, 2007: 197). Yine diğer partilerin siyasal kararlar üzerinde etkisi bulunabilir. Ancak hâkim partinin gerek oy çoğunluğu gerek parlamentodaki çoğunluğu diğerlerine oranla çok daha güçlüdür (Turan, 2017: 277).

Hâkim partili sistemler genel olarak zayıf ve verimsiz muhalefetle karakterize edilmektedirler. Yine bir partinin uzun zaman iktidarda kalması sonucu bir süre sonra seçmenler olası bir değiĢimden korkmaya baĢlayabilir. Hakim partili sistemlerde bir süre sonra parti ve devlet arasındaki anayasal ayrım yok olabilir yani devletin kurumları partinin politik önceliklerine göre hareket etmeye baĢlar.

(35)

Hükümetin uzun süre tek bir partinin elinde bulunması yozlaĢmayı ve kibiri meydana çıkarabilir ve demokratik ruhu zedeleyebilir (Heywood, 2012: 338). Bu gibi neticelerin ihtimalinden dolayı hâkim parti sistemleri çoğu yazar tarafından bir tek parti sistemi olarak görülebilmektedir.

2.2.4. Çok Partili Sistemler

Çok partili sistemler ikiden fazla siyasi parti arasında gerçekleĢen rekabet ile tanımlanan sistemlerdir. Bu sistemlerde tek partili hükümet olasılığı düĢük düzeyde iken koalisyonların hükümet olasılığı yüksek düzeydedir (Heywood, 2012: 338). Siyasi yarıĢın içindeki partilerin güçleri genellikle birbirine yakın olduğundan çoğu zaman tek baĢına hükümet kurma olasılığı bulunmamaktadır.

Bir ülkedeki çok partili sistemin varlığı sosyal, ideolojik, dini ve ulusal özelliklerine bağlanabilirken nispi temsile dayalı seçim sistemleri de buna neden olabilmektedir (Turan, 2017: 279). Bu siyasal sistemlerde, partilerin oluĢumu hiçbir Ģekilde sınırlandırılmaz. Parlamentoda da siyasi partiler birbirine yakın orandaki güçleriyle yerlerini alırlar.

Çok partili sistem geniĢ kapsamından dolayı kendi içerisinde iki sistem ile sınıflandırılmaktadır (Turan, 2017: 280; Kapani, 2007: 202):

Ilımlı çok parti sistemi (İki kutuplu): Bu sistemde ülkedeki siyasi partiler

arasındaki ideolojik farklılıklar çok derin olmadığı gibi sisteme karĢı olan sağ veya sol partiler de güçlü konumda değillerdir. Partiler rejim üzerinde kolayca uzlaĢmaya varabilirler. Siyasi partiler temel ilke ve sorunlar doğrultusunda iki büyük eğilimle gruplaĢırlarsa iktidar da bu iki grup arasında el değiĢtirir.

Aşırı çok parti sistemi (Çok kutuplu): Bu sistemde ise ülkedeki siyasi partiler,

ülkenin temel sorunları üzerinde çok farklı ve geniĢ bir yelpazeye sahiptir. Sağ ve sol uçlardaki partilerin gücü çok yönlü bir kutuplaĢmaya yol açmaktadır. Merkez partiler iktidar mücadelesinde uçtaki aĢırı partilerle iĢbirliği yapmak durumunda kalırlar ve böylece de merkez sağ veya merkez sol hükümetleri kurulur. Bu sistem sık sık hükümet buhranlarına yol açar çünkü kurulan koalisyonlar genellikle kısa ömürlü

(36)

olmaktadırlar. Nitekim çok partili sistemlere yöneltilen en büyük eleĢtiri koalisyon kurmanın zorlukları ve tehlikeleri ile ilgilidir (Heywood, 2012: 339).

2.3. Türkiye’de Siyasi Partiler

Cumhuriyetten önce, Osmanlı Devleti‟nde siyasal hareketlilikler ilk defa Tanzimat Dönemi içerisinde gizli bir Ģekilde baĢlamıĢtır. 1. MeĢrutiyet‟in ardından siyasi toplulukların sayıları hızla artmıĢ ve bu topluluklardan bazıları siyasi fırkalara dönüĢerek faaliyetlerine devam etmiĢlerdir. Özellikle II. Abdulhamid zamanında kurulmuĢ olan Üsküdar Komitesi, Kleanti Skalyeri-Aziz Bey Komitesi, Ġttihadı Osmani Cemiyeti, TeĢebbüsi ġahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti, Ġttihad ve Ġnkılap Cemiyeti, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti ve Selamet-i Umumiye Kulübü o zamanlar kurulan önemli cemiyetlerdendir (KaĢtan, 2017: 91). 1865 tarihinde kurulan Yeni Osmanlılar Cemiyeti, bugünkü anlamıyla modern bir siyasi parti sayılamasa da, temel özellikleri bakımından Türkiye tarihinin ilk siyasi partisi olarak kabul edilebilir (Dursun, 2014: 278).

Osmanlı Devleti‟nde siyasal hak talebinde bulunanlar genelde azınlık gruplar olmuĢlardır. Her ne kadar siyasi hareketlenmeler 19. yüzyılın baĢlarında baĢlamıĢ olsalar da, bugünkü anlamıyla modern partileĢme süreci 16 Ağustos 1909 tarihinde yayınlanan “Cemiyetler Kanunu” ile baĢlamıĢtır. MeĢrutiyet döneminde kurulan partilerin yapılarına bakıldığı zaman hepsinin tipik bir “kadro parti” oldukları görülmektedir. Bu partilerin hepsinin temel amacı mevcut sistemi korumaktır çünkü tüm partilerin programları saltanata, hilafete ve Osmanlılığa bağlılık yeminleri ile baĢlamaktadır (KaĢtan, 2017: 92).

1908 yılından sonra Osmanlı Devleti‟nde siyasal fırkalar kurulmaya baĢlanmıĢtır. Bu siyasi fırkalardan önemli olanları Osmanlı Ahrar Fırkası, Osmanlı Demokrat Fırkası, Ġttihadı Muhammedi Fırkası, Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Milli MeĢrutiyet Fırkası gibi fırkalardır. Bu fırkalar Osmanlıcılık, Türkçülük, Ġslamcılık, Batıcılık, demokrasi, hürriyet ve sosyalizm gibi fikirleri barındırmaktadırlar. Özellikle Balkan ve Trablusgarp SavaĢları sonrası yaĢanan toprak kayıpları

(37)

Osmanlı‟da siyasi partilerin ve fikirlerin oluĢmasında etkili olmuĢlardır (KaĢtan, 2017: 92).

Osmanlı‟nın çöküĢ zamanlarında, bu kötü gidiĢatı durdurmak isteyen Mekteb-i TıbbMekteb-iye-Mekteb-i ġahane öğrencMekteb-ilerMekteb-i tarafından ĠbrahMekteb-im Temo Bey lMekteb-iderlMekteb-iğMekteb-inde 1889 yılında “Ġttihad-ı Osmani” adıyla bir cemiyet kurulmuĢtur. Bu cemiyet aynı dönemlerde Paris Jön Türkeri‟nin lideri olan Ahmet Rıza Bey ile iliĢkilerde bulunmuĢ ve ilerleyen zamanlarda da nihayetinde “Osmanlı Ġttihat ve Terakki Cemiyeti” adını almıĢtır. Ġttihat ve Terakki Cemiyeti, hem ülke içinde hem de ülke dıĢında örgütlenme çabaları göstererek Ģubeler açmaya baĢlamıĢ ve adını duyurmuĢtur (Tunaya, 1988: 21).

Ġttihat ve Terakki Cemiyeti siyasi tarihte eĢi benzeri az görülen bir oluĢumdur. Çünkü illegal bir mücadele geleneğinden gelerek bürokrasinin neredeyse her kademesinde yatay bir Ģekilde örgütlenen bir oluĢumdur. Bu oluĢumun üyeleri belli bir vizyon ve misyon etrafına toplanmıĢ, o zamanki Osmanlı‟nın alıĢılmıĢ hiyerarĢik düzeninden farklı örgütlenmiĢ, ihtilalci bir anlayıĢ ile birbirlerine bağlı üyelerdir. Hücreler ve komitelerden oluĢan, karar ve kontrol mekanizması olan Ġttihat ve Terakki Cemiyeti siyasi bir cemiyettir (Ortaylı, 2010: 524).

Ġttihat ve Terakki Cemiyeti, ilk tüzüğünü 1895 yılında yayınlamıĢtır. Bu tüzüğün yayınlanmasının ardından Abdülhamid‟i tahttan indirmek amacıyla bir darbe planı yapmıĢ ancak bu plan baĢarısız olmuĢtur. Cemiyet, özellikle 1908 ve 1918 yılları arası Osmanlı siyasal hayatına damga vurmayı baĢarmıĢtır. Diğer siyasi oluĢumlardan daha önemli görülmesinin nedeni, yarattığı siyasal etkinin bugün hala hissedilmesidir (Gökbayır, 2012: 62). Ġttihat ve Terakki Cemiyeti, genel anlamıyla bir nevi arkası boĢ bir kafa tutma, baĢkaldırı olarak yorumlanmaktadır. Bu geleneğin iyi yönleriyle de kötü yönleriyle de Türkiye‟de kalıcı bir hal aldığı söylenmektedir (Ortaylı, 2012: 75).

MeĢrutiyet döneminin ilk seçimlerinde, Ġttihat ve Terakki Cemiyeti büyük bir oy oranına ulaĢmıĢtır. Ancak bu oy oranına rağmen Ġttihatçılar kabine kurma sorumluluğunu kabul etmemiĢler, kurulan kabineye birkaç üye yerleĢtirmiĢlerdir.

(38)

Ġktidar partisi olmalarına rağmen iktidarı eline almayan Ġttihatçılar yine de hükümete istediklerini yaptırabilen, isteklerini padiĢaha zorla kabul ettirebilen ve hatta 31 Mart olayı ile padiĢahı değiĢtirebilen çok güçlü bir yapı olmuĢtur (AkĢin, 1971: 172). Lonca teĢkilatları sayesinde esnaf gruplarını bile kontrol altına alan Ġttihat ve Terakki, her alanda otoritesini hissettirmiĢtir (Ortaylı, 2010: 287). Birçok muhalif hareketle ve isyanla uğraĢan Ġttihat ve Terakki Cemiyeti hem Abdülhamid‟e hem de kurulan hükümetlere güçlü muhalefetleriyle gündeme gelmiĢtir. 20 Eylül 1913 tarihinde Ġttihat ve Terakki Cemiyeti bir siyasi partiye dönüĢmüĢtür (Yolaçan, t.y.: 67). Abdülhamid‟e karĢı bir tutumda olan düĢük rütbeli subaylar ve kamu çalıĢanları Ġttihat ve Terakki Cemiyeti‟ne katılmaya baĢlamıĢlardır (Ahmad, 1995: 13). Ġttihat ve Terakki Cemiyeti hükümeti savaĢtan çekilme kararı alınca partiden kopmalar baĢlamıĢ ve partinin üst kıdemlerinde görev alan birçok isim partiyle iliĢkisini kesmiĢtir. Cemiyetten ayrılan Fethi Okyar ve Hüseyin Kazım Kadri liderliğinde bir grup Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası‟nı kurmuĢlardır. Cemiyette kalan isimler ise, cemiyetin baĢkanı Talat PaĢa‟nın yaptığı veda konuĢmasının ardından M. Emin Yurdakul baĢkanlığında yeniden örgütlenmiĢlerdir. Bu örgütlenme sonucunda 5 Kasım 1918 günü, Ġttihat ve Terakki Cemiyeti‟nin ismi Teceddüt Partisi olarak değiĢtirilmiĢtir (Turan, 1991: 77). Böyle bir siyasi ortam Selamet-i Amme, Ahali Ġktisat, Osmanlı Sulh ve Selamet ile Sosyal Demokrat partilerinin de kurulmasına zemin hazırlamıĢtır.

1911 yılında muhalefet partilerin büyük kısmı “Hürriyet ve Ġtilaf Fırkası” adı ile birleĢmiĢlerdir. Bu parti ekonomik olarak yabancı sermayenin ülkeye girmesini savunmuĢtur. Ayrıca toplumsal ve siyasal hak ve özgürlüklere sahip çıkmaya çalıĢmıĢtır (KıĢlalı, 2018a: 288). HĠF aynı zamanda giderek güçlenen ve bir diktatörya kuran Ġttihat ve Terakki Cemiyeti‟ne karĢı da amansız bir mücadele vermiĢtir (Turan, 1991: 76). Her ne kadar Ġttihat ve Terakki‟nin merkeziyetçi ve kontrolcü yapısına eleĢtiriler yapsa da, HĠF de çoğu zaman merkeziyetçi eğilimleri onaylamıĢtır (Ortaylı, 2010: 442).

Mondros AteĢkesi ile sonlanan I. Dünya SavaĢı sonrasında Ġtilaf Devletlerinin Osmanlı topraklarını iĢgal etmesi toplumda çeĢitli cemiyetler kurulmasına yol açmıĢtır. Bu cemiyetlerden bazıları toprakları iĢgalden kurtarmak için bazıları hilafet

(39)

ve saltanatı korumak için, bazıları manda ve himaye altına girmek için bazıları ise ülkenin parçalanması için kurulmuĢ cemiyetlerdir. Bunların yanı sıra aynı dönemde Rusya‟da meydana gelen sosyalist devrim sonucu, Anadolu topraklarında da sosyalizm yanlısı partilerin doğuĢuna öncülük etmiĢtir (KaĢtan, 2017: 92). Türk solu 1908 ve 1925 yılları arasındaki dönemde iktidar mücadelesi için çok önemsiz ve basit bir hareket olarak kalmıĢtır. Ancak bu dönemin solcu fikre sahip insanları, teorik sosyalizmi Anadolu gerçekleri ile harmanlamaya çalıĢarak fikir anlamında incelemeye değer denemeler yapmıĢlardır. Ancak yine de Türkiye‟de özel mülkiyete dayalı burjuvazi sisteminin önlenmesinde baĢarısız oldukları aĢikârdır (Tunçay, 2006: 36).

Mustafa Kemal Atatürk‟ün 1919 yılında Samsun‟a çıkıĢıyla birlikte baĢlayan Milli Mücadele dönemi halk iradesinin güçlendirilmeye çalıĢıldığı bir dönemdir (KaĢtan, 2017: 93). Bu amaçla Mustafa Kemal PaĢa‟nın önderliğinde gerçekleĢtirilen kongreler sonucu Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuĢtur ve Milli Mücadele hareketleri bu cemiyet altında birleĢtirilmiĢtir. Bu esnada Ġstanbul Hükümeti de milli iradeyi tecelli edebilmek amacıyla son Osmanlı Meclis-i Mebusan‟ı 28 Ocak 1920 tarihinde toplamıĢtır. Son Osmanlı Meclisi bu toplantıda Misak-ı Milli kararlarını Dünya‟ya ilan edince 16 Mart 1920 tarihinde Ġstanbul itilaf devletleri tarafından iĢgal edilmiĢ ve Osmanlı Meclis-i Mebusan dağıtılmıĢtır. Bunun üzerine Mustafa Kemal PaĢa milli iradenin Ankara‟da toplanacağını ilan eden bir genelge yayınlamıĢ ve 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi‟ni açmıĢtır.

TBMM açıldığında henüz siyasi partilerin varlığı mevcut değildir. Ancak yine de mecliste Ġstiklal Grubu, YeĢil Ordu Grubu, Tesanüd Grubu, Islahat Grubu gibi birçok grubun varlığından söz edilebilir. Bu yıllarda TBMM dıĢında ise Sovyet Rusya endeksli olarak Amele Fırkası, Komünist Fırkası, Müstakil Sosyalist Fırkası gibi siyasi partilerin kurulmaya baĢlandığı görülür. 1921 yılında ise Mustafa Kemal PaĢa ve arkadaĢlarının yer aldığı Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla meclis içerisinde geniĢ bir meclis grubu kurulmuĢtur. Bu grubun kuruluĢundan 14 ay sonra da muhalefet görevini göstermek için Ġkinci Müdafaa-i Hukuk cemiyeti kurulmuĢtur (KaĢtan, 2017: 93).

Şekil

Tablo 1. 1946 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları
Tablo 2. 1950 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları
Tablo 9. 1977 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları  Partiler  Genel Başkan  Oy Yüzdesi  Sandalye Sayısı  Cumhuriyet Halk Partisi  Bülent Ecevit  %41.40  213  Adalet Partisi  Süleyman Demirel  %36.90  189  Milli Selamet Pa
Tablo 11. 1987 yılı genel seçimlerinde partilerin aldıkları oylar ve sandalye sayıları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Korelasyon analizi sonuçları itibariyle örgütsel adaletin etkileşim adaleti boyutu, işlem adaleti boyutu ve dağıtım adaleti boyutları ile örgütsel muhalefetin

“H2a - Katılımcıların liderlerine dair karizmatik liderlik algıları gösterdikleri sivil erdem ve vicdanlılık davranışları üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye

Analiz sonucunda; öğretmen özerkliği alt boyutlarının, örgütsel vatandaşlık davranışı alt boyutlarının ve mesleki benlik saygısı düzeylerinin sosyo-demografik

Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin kurumsal itibar algısını oluşturan; güvenirlik, kurumla ilgili bilgi, farklılık, sosyal sorumluluk ve liderlik

Morrison’a (1994) göre, kıdemin artmasıyla birlikte işverene ve örgüte olan güven ve bağlılık artmakta buna bağlı olarak da daha fazla yükümlülük veya

“Örgütsel Erdem” boyutundan elde edilen ortalama puanlar ile “Centilmenlik” boyutundan elde edilen ortalama puanlar arasında r=,80, p<,01’e göre pozitif

Örgütsel Vatandaşlık Ölçeğine Ait Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları X 2 ’nin(ki kare) serbestlik derecesine(degree of freedom) oranının 0-3 arasında, GFI (Goodness

Kendirligil, Sevilay(2006), Çalışanların Örgütsel Vatandaşlık Davranışı Sergileme Eğilimleri Üzerinde Örgüt Kültürünün Etkisi, Đstanbul Üniversitesi,