• Sonuç bulunamadı

Ramazandan ürken emekli bir oyuncu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ramazandan ürken emekli bir oyuncu"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

26 AĞUSTOS 1944 Y T -^o'i

V ıı«aıı

Ev v clki R am azanlarJJy

Ramazandan ürken

emekli bir oyuncu

oALTAZARIN MACERALARI — PAPAZIN OĞLU SAH M ) \

DE — SULTAN HAMİDE ATILAN »OM BA — DADAY’A ( SÜRGÜN — KAHVE PARALARI — AKTRİSE ASIK — DA { R Ü LBED A Y ltN MUBASSIRI — ŞU DÜ N Y A D A 2 KİŞİ — | ADA İSKELESİNDEKİ VAPURDA — VA PU R U N HARARI I

________________________ _______________________________

)

¥ a x a a ı ! M a h m u t

Bugün eski sahnelerden âdeta antika nevioeLn birkaç aktör ve aktıis kalmıştır ki bunların ba­ şında (Baltazar) gelir.

Baltazann sahne hayatından maadası birçok maceraları da vaıdır ki; bunların başında da: Yıldızda Sultan Hamide atılan (bomba) münasebetıle (Daday) kazasına sürgün edilmesi gelir.

(Baltazar) Eyüpsultanda bir (papaz) ın oğlu imiş. Bu zat, ba­ basının dinî terbiyesini daima muhataba etmiş; temiz ve dü­ rüst bir insan olarak kalmıştır.

(Sultan Hamit) zamanında ¿elııemini merhum (Rıdvan) pa­ tanın oğlu Darülbedayiin mües- sisi (Reşat) beyin en samimî bir dostu olun Baltazar; (Reşat) be­ yin tiyatroya merakı yüzünden (Rıdvan) paşanın da birçok de­ falar gazap ve sitemine uğra­ mıştı.

Baltazann bütün m aceraları' bir tesadül' es.ri olarak: Hep Ramazan ayıma tesadüf eder.

—- Ahbar.. Bana Ramazan ayı İliç yaramadı., diyor. Küçük iken bir Ramazan günü mahallîde co cuklaıdan adamakılı dayak ye­ miştim.. Başıma ne gelse (acap Ramazan ayındayız?..) diye he-j men Jamaaıak- gazetesinin tak- j vimifte bakanım..

Bahazann sahneye ilk çıkışı' ve babası papazdan Ferah tiy at­ rosunun önünde sopa yeyişi de Ra.r. azandadır. Bir Ramazan (Monakyan) m tiyatrosuna çı­ rak girmiş. Babası bunu duyun ca kilisedeki süpürge sopasını

Salı» Altındağ

cübbesinin altına saklayarak ti­ yatronun kapısına gelmiş:

— Kavunu.. Sen oyuncu çırağı olmuşsun. Delisin nesin ?. Papa­ zın oğlu palyaço olur?.

Baltazar efendi (Daday) ya da (süıgütı) olarak (Ramazan) da gitmiş..

— Ahbar.. Ben bilirim Sultan Hamide bomba atılmış?.. Evim­ de Apik ağanın karısı Maımık hanımla oturooıduk. Kapı acı a- cı çahndıysa yüreğim hop etti. 1 Hay ellerin kelepçeye gelsin, kim dir böyle alacaklı gibi kapıyı ça­ lan?.. dedir... Pencereden bak- tımsa ka ne göreyim: Kapının ö-1 ııü Kel Haşanın teatrosuna dön­ müştür. Muîıtar; papaz; polis; jandarm a; bekçi.. Rengim sap­ sarı olmuş.. Kapıyı açtım.. Eve bir daldılar.. Tımarhane boşan­ dı sandım...

— Seni nereye götürdüler Bal­ tazar efendi?..

— Doğıu Beşiktaş muhafızlı­ ğıma..

— Niçin götürdüler?.

— Ben bilirim ?. Ded k a.. Ay Ramazandır diye...

— Orada sana birşey demedi ler mi.. Niçin götürüldüğünü kim şeye sormadın mı?..

— Lâf anlatacak adam var­ dır?.. Oradaki zaptiyelerin ba­ şın«: Deli Hüseyin namında biri­ ni koymuşlar.. Deliden ne sora­ caksın?. Deliye lâf anlatmak o- lur?.

— Sonra ?..

(2)

*26 AflrBTOS

1*44

Ç

50 YIL E V V E L K İ R A M A Z A N L A R L A B

~)

Ramazandan ürken

emekli bîr oyuncy

(B aş tarafı 3 üncü sayfada)

— Dadaya sürgün gittik., bir Ramazan günü...

— Orada bir iş yapmadın mı? — Yaptım.. Kahvecilik yap­ tım.

— Elbette para kazandın.. — Kazanacaktık.. He kazana­ caktık amma.. Bilirsin başıma ne geldi. Köylerde para harmandan harmana verirler. Bir köylüye sordum.. İsmim: Haşan, dedi. Duvara ismini yazdım.. Kahve içtikçe altına bir tebeşir çektim. Bir köylüye sordum. İsmim : Sü­ leyman, dedi. İsmini duvara yaz­ dım. Tebeşirler boyuna çizildi. Duvarlarda yazılacak yer kalma­ dı... Hele harman vakti de gel­ mişti.. Birde ne bakayım.. Rama zan da beraber gelmedi harm an­ la!...

— Elbette paraları aldın.. — Kim parayı kaybetmiştir ki ben bulacağım ahbar?. O dedi: benim ismim- Recep; Haşan de­ ğil.. O dedi benim ismim îsma- ildir, Süleyman değil.. Köylüleri ben tanırım.. Ne bileyim ben?.. Nofos kâğıtlarına baktım ki?. Duvarlara yazdığımız isimleri bu lamadık ki paraları alalım. Ba­ bam kahvecidir benim?. Ne bi­ leyim ben?..

Baltazar: Yine bir (Ramazan) gününde Şehzadebaşındaki ti­ yatroların birinde aktrislerden birine (âşık) olmuştu. Bu aktris le ayni sahnede oynuyorlardı. Baltazar sevdiği kadının soyu­ nup giyindiği küçücük odaya gi­ rip çıkmak iç'n bir çare düşün­ müş; Kapalıçarşıdan yeni bir lâstik almış..

— Madam.. Affedersiniz.. Şu lâstiklerim sizin odada dursun.. Dışarda bırakırsam belki çalar­ lar...

Kantoya çıkmak için giyin» te olan aktris:

— Peki Mösyö Baltazar.. San dalyeniıı yanına koyunuz.

Beş dakika sonra; Baltazar y». ne odaya girm iş:

— Birinci perdede (Kont) va zifem var. Lâstikleri giymek lâ zım.

Pudralanmakta olan kız:

— Peki.. Alınız Mösyö Balta zar.

Beş dakika sonra,, yine Balln zar odada:

— Yeni değil mi.. Ayağımı sı. kıyor.. Lâstik giymeden çıka cağım.

Kanto elbisesini değiştirmekte olan şantöz:

— Peki Mösyö Baltazar, bira kınız!..

Bu suretle Baltazar geçerle yır mi otuz defa kızın odasına gır mek fırsatını bulmuştu.

Rıdvan paşanın oğlu (Reşat) bey; şehremini (Operatör Cemi] paşa) nın yardımile (Dariilbeda. yi) iıı temel.ni attığı zaman; bu eski emektarı da oraya (mubas­ sır) yapmıştı.

Reşat bey l!r bayram günü ba­ zı tanıdıklarını rakı ziyafetine davet etmiş. Gelenlerden iki ki. şi birbirile kavga ederek camları kırmışlar. Ertesi günü de zaval­ lı mubassır efendiye, .yol görün­ müş.

— Ahbar.. içmesini bilen a- damlar rakı içmeli. Reşada de­ dim: Oğlum.. Bunun burası A- postolun meyhanesidir?.. Tiyat­ roda kızlar mızlar var. Gelenler arasında kızlara caha yapmak i- çiıı elbette bir iki Hend buluna cak.. Reşat lâf dinler ?. Bana son, ra (Edison gibi adamsın..) dedi. Dedi amma.. Operatör Cemi] pa­ şa kurt masalı dinler?.. Dersi menşur Marko paşadan aknaş. Sen lâfı kime anlatırsın ki?.. Saı hoşlar camları kırdı; kabak Bai tazarın başına patladı! Zaten şu dünyada iki kişiye (evlat..) de­ dim. Ne çare ki ikisini de adam edemedim: Bir Reşat bey; bir Mahmut Saim.. Hele Mahmut Saim.. Allahın delisi adam olur?. Anlaorum ki., ağlebi ihtimal bu iki Her.dle de bir Ramazan gü­ nü tanışmıştım....

L ahazar; bir yaz Ramazanın­ da (Benliyan) ile birlikte (Bü. yıikada) da bir temsile gitmişler oyun: (Leblebici Horhor agn..) imiş, iskele başmuaki büyü« ga­ zinonun sahnesinde oynanıyor. O vakitler Adalarda âdet oldu­ ğu üzere iskeleye bağlı vapurla rııı süvarileri tiyatroya gemler, oyunun hitamında da esaser mevsim yaz olduğundan oyuncu l«r oyundan sonra vapura g.de rek vapurun kamaralarında ya laflarmış.

O gece de berminval vapuruı süvarisi; dümencisi; kam aıoıt oyuna gelmişler. Oyundan sorur da Kumpanya efradı yine her vr kıtki gibi vapura yatmağa mışler..

Fakat Baltazaruı takhır.c aks) bir kamarot nöbetçi tesadüf et miş:

— Burası otel mi.liı 7 Kaptan bana böyle bir em m vermem.

Diye itiraza başlamış. Oyun? cular yalvarmışla?. yakarmışlar. Kamaralara girmişler. Bitiki sa

at sonra Baltazar fena sıkışmış. Abdesthaııeyi aramış. Bir turlu bulamamış.

— Kavuuu.. Şimdi bu herifi u. yandıracak olsam.. Kıyameti ko paracak.. Acap bu vapurun ab desthanesi yoktur?.

Dolaşmış, dolaşmış.. Abdest- haneyı bulmak kabil deği’.

— Hişt.. Hemşeri.. Bana bay. Affedersin.. Pardon derim sana.. Şunu ragalem ahbarik.. Acep bu vapurun haıor numarası nerede­ dir?.

Uykudan uyanan nöbetçi:

— Ne h a ra n be herif?. Gece vakti akimı mı oynattın. Fırtına bastı zannettim.. Ne h aran arı­ yorsun ?..

— Haror deorum.. Kavuuu Şaşırdım. Affedersin. Yüz numa rası deorum..

— Dolabın içinde!.. — Dolabın içindemi?.

— Be adam, gece vakti başımı belâ mısın?. Çıkın hepiniz vapur, dan dışan!...

■ Tayfa, o hiddetle yatağından fırlamış. Süpürge sopasını kap mış.. Oyuncuların hepsini vapur dan dışarı kovalamış.

Baltazar artık tekaüt haliıuj dir. Fakat nedense hiç (Kam • zan) ay ile başı hoş değildir:

— Ramazan geldi mi.. Bir m . giinli bizim Balattaki kuzenimin evine gideoıum.. Tak bayramın birinci günü evden başımı çıkarı yorum.. Bu

son

yaşta benim Ra mazanla uğraşacak vaktim var? Deliyim neyim?*

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yıllardır Başbakan olarak gördüğü babası artık Cumhurbaşkanı seçilmişti..(Yukarıda) DYP milletvekilleri ile birlikte bileşime katılmayan Demirel ise çok rahat ve

Bu çalışmada, spor kulüplerinde gerçekleştirilen kurumsal iletişim faaliyetleri ile futbol, basketbol ve voleybol branşlarında kurumsallaşmış, müsabakalarda yer

Kiminin kıyısından geçtiğimiz, kimini kuşbakışı gördüğümüz koylar öylesine tahrik ediciydi ki, bu adayı daha önce neden tanımadığıma, bu şıkır şıkır

Böylece, bu yerler, daha da mâna kazanacağı gibi, ya­ pılacak onarımlarla da ilerideki nesil­ lere daha sağlam bir şekilde emanet edileceklerdir.. Bu tip

PEK ÇOK YÖNÜ BÎLİNMİYOR-FahrelnissaZeid’i, hakkında yazılan kitaplara, açı­ lan sergilerine ve isminin sık sık gündeme gelmesine rağmen modem Türk resminin

Birinci Cihan Harbinden son­ ra Fahri Kopuz, Reşat Erer, Ke­ mimi Haşim, Âmâ Nâzım, Ney­ zen İhsan Aziz, Tanburi Ahmet Neşet, Hanende Sıtkı, Hanende Arap

Gazetemize yazdığı «Yurddan Y a ­ llar» serisile bütün memleketin dikkatini ıir daha üzerine çeken güzide edib İsma­ il Habib, tetkik seyahatlerine bir

Bundan sonra Ofluoğlu’nu oyunculuğunun yanında tiyatro adamı ve tiyatro kurucusu olarak da görüyoruz: 1958‘de İstanbul Oda Tiyatrosunu 1966’da da Mücap