• Sonuç bulunamadı

Renklerin ardındaki anlamlar:Bugün, çağdaş Türk resim sanatının önemli adlarından Fahrelnissa Zeid'in 100. doğum yıldönümü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Renklerin ardındaki anlamlar:Bugün, çağdaş Türk resim sanatının önemli adlarından Fahrelnissa Zeid'in 100. doğum yıldönümü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bugün, çağdaş Türk resim sanatının önemli adlarından Fahrelnissa Zeid’in 100. doğum yıldönümü

Renklerin ardındaki anlamlar

PEK ÇOK YÖNÜ BÎLİNMİYOR-FahrelnissaZeid’i, hakkında yazılan kitaplara, açı­ lan sergilerine ve isminin sık sık gündeme gelmesine rağmen modem Türk resminin “büyük bilinmey enlerinden biri” olarak tanımlamak gerekir. ( Fotoğraf: ARA GÜLER)

NECMİ SÖNMEZ_________________ ESSEN - M odem Türk resminin 20.

yüzyılın başında geçirdiği zorlu “kim­

lik bulma süreci” ne yazık ki yeterli de­

recede araştırılmadı. Günümüzde hâlâ geçerliliğini koruyan “resmi görüşe” dayalı sanat tarihi yazılımı aşılamadığı gibi, belli gruplaşmaların dışında kala­ rak “kendi sesini” yakalama mücadele­ si verirken “kategoriler” dışında durma­ yı tercih eden “sanatçı kimlikleri”, on­ ların etkinlikleri doğru bir kavramsal çerçevede gündeme getirilemedi. Bu yüzden 6 Aralık 1901’de Büyükada’da doğan Fahrelnissa Zeid’i, Arif Dino,

Mübin Orhon, Hale Asaf, Altan Gürman

gibi “öncesi ve sonrası” olmayan sanat­ çılar kategorisinde değerlendirmek yan­ lış olmayacak.

Yüzüncü doğum gününü kut­ ladığım ız Fahrelnissa Z eid’i, hakkında yazılan kitaplara, açı­ lan sergilerine ve isminin sık sık gündeme gelmesine rağmen modem Türk resminin “büyük

bilinmeyenlerinden biri” olarak

tanımlamak gerekir. Çünkü ün­ lü Şakir Paşa ailesinin üyesi olan sanatçımn renkli yaşamı, haya­ tının yansından fazlasını yurt- dışında geçirmesi ve kişiliğinin etrafındaki söylenceler onun resimleri­ nin yeterince değerlendirilmesine en­ gel olduğu gibi ismi etrafında söylen­ celerin, mitosların kurulmasına da ne­ den olmuştur. “Bir ressamın yaşamım

sanatından ayn olarak değerlendirmek mümkün değildir” diyenler çıkacaktır.

Son derece normal bu. Ama unutmamak gerekir ki, resim, ressamın atölyesini terk ettiğinde “kendi belleğine” kavuşur ve “kendi garip yaşamım” kurar, ö n c e ­ leri sanatçının serüveninin gölgesinde kalsa da zamanla bağımsızlığını ele ge­ çirir. Zeid’in resimlerini, desenlerini, heykellerini de “kendi yolunda” ilerle­ yen bu tür çalışmalardan saymak gere­ kir.

Garip derken, Zeid’in önceleri bir pa­ şa kızı, sonraları sefire/prenses olarak

sürdürdüğü yaşamı göze alındığında

“bir yere oturtuiamayacak” olan kimi

resimlerindeki görsel kaliteyi, cesaret­ liliği, “bir kerelik” duygusunu betim­ lemek istiyorum.

1948-55 yıllarında Paris ve Lond­ ra’daki atölyelerinde boyadığı birçoğu büyük boyutlu olan resimlerde (“Ce­

hennemim”; “Geçicilik, Su, Güneş” vb.)

karşılaşılan olağanüstü ritim, renklerin belli bir kompozisyon güdüsü olmaksı­ zın vardığı “büyüleyici etki” sanatçının baş döndürücü bir hızla ürettiğinin ka­ nıtıdır. Bu dönemdeki yapıtlarıyla “ulus­

lararası” bir söylem gücüne ulaşan Ze­

id ’in açtığı kişisel sergileri, katıldığı grup sergileri, onun ne denli önemli bir konumda olduğunun göstergesidir. Za­ ten 1948-55 yıllan arasında Paris’te bu­ lunan Türk sanatçılarının (Dino, Turan,

Tiraje, Anlı, Orhon, Devrim vb.) bu sü­

rede Fransız sanat ortamıyla kurdukla- n verimli diyalog, modem Türk sana­ tının ilk kez Batılı merkezlerle “eşzaman­

lı” bir etkileşim ve üretim sürecine geç­

m esine de neden olmuştur. Z eid ’in 1960’lann başına dek soyut sanatın sı­ nırlan içinde “Kendi sesini/soluğunu” gösteren kompozisyonlar gerçekleştir­ mesi onun belli bir akıma bağlı olmak­ sızın “içsel dürtüleriyle” araştırmalan- nı sürdürdüğünün göstergesidir. Bu yüz­ den sanatçının sonralan “portre” tema­ sıyla ilgilenmesi bir kopuş, ayn bir yö­ nelim olarak gelmiyor bana. Soyut re­ simlerinde gözlemlenen heyecanlannı eşi Emir Zeid’in ve etrafındaki kişile­ rin portrelerine taşırken portrenin ger­ çekçi boyutunu aşarak farklı bir yoru­

ma vanyor Zeid.

Soyut resme nasıl başlamışsa, onu ay­ nı “nedensizlikle” bırakan sanatçının, eşinin vefatından sonra 1967’de Pa­ ris’ten Amman’a yerleşmesi sanat serü­ venini en derinden etkileyen olgudur. Ya­ şamın albenisine bu denli hayran, tut­ kulu bir gösteriş meraklısı olan Zeid’in bir dünya metropolünden ayrılıp kendi halindeki küçük bir Arap kentine yer­ leşmeyi kabullenmesini bir türlü kavra- yamamışımdır. Sema ve Barbaros Ça­

ğa koleksiyonundaki 1944 tarihli oto-

portresinde gözlerinden ateşler saçan; dünyaya adeta meydan okuyan karak­ teriyle “Ben Benim İşte” diyen bu sa­ natçı nasıl olur da böyle bir karar ala­ bilmiştir? Ama Z eid’in pek yakında Filmlere de konu olacağma emin oldu­ ğum hayatına baktığımızda sıklıkla böy-

lesi açıklanamayan kararlarla kar­ şılaşıyoruz.

İşte bunlardan birkaçı: “Fah-

rünnisa” olan adını neden Arap-

laştırarak “Fahr El Nissa”ya çe­ virme ihtiyacını duydu? İlk evli­ liğini gerçekleştirdiği İzzet Me­

lih Devrim hiç kuşkusuz kendi

döneminin en parlak, en etkile­ yici aydınlarından biriydi. Z e­ id’in ilk evliliğinin sanatına olan katkısını hiç dile getirmemesi­ nin sebepleri nelerdir? 1940-44 yıllan arasında neden resimlerinin tamamına yakınını ortadan kaldırdı ya da resim yap­ mayı bıraktı? Önceleri resim yapması­ nı desteklediği oğlu ressam Nejad Dev-

rim’i sonralan hayatından adeta silme­

sinin nedenleri nelerdir?

Zeid’in bir yüzyıla tanıklık eden re­ simlerini gelecek kuşaklara aktaracak bir müzenin, vakiin İstanbul’da kurulmamış olması büyük bir eksikliktir. Çünkü sa­ natçının renkli yaşamından öte resim­ lerinin araştınlması, sorgulanması; onun tekil kişiliğini çözümleyebilecek, renk­ lerinin, formlarının arkasındaki anlam­ lan ortaya çıkaracak ipuçlanna varma­ mıza yardımcı olabilirler. Yoksa Fah- rünnisa Zeid bir ressam olarak değil bir efsane olarak belleklerde kalacaktır.

jH j

îid’in bir yüzyıla tanıklık eden

resimlerini gelecek kuşaklara aktaracak

bir müze sanatçının tekil kişiliğini

çözümleyebilecek, renklerinin

arkasındaki anlamları ortaya çıkaracak

ipuçlanna varmamıza yardımcı olabilir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu kumaş desenleri, klâsik Türk sanatının minyatürleri, çinileri ve halıları kadar çizgi, renk ve kompozisyon zevki veren eserlerdir.. Esa­ sen, kumaşlarda

Birçok özel koleksiyon ve müzede yer alan eserlerinde sık sık kullandığı kadın imgesini daima duru, naif ve yalın ifadelerle betimleyen Arel, satıh

[r]

activities in samples such as NORMs to meet the dose criteria (e.g., given in EC No.112 radiation Protection, 1999).. THE MOTIVATION FOR

Evet, şu anda birlikte olduğum ve benim için yalnızca sevilip sayılacak, uzun yaşaması için üs­ tüne titrenecek bu güzel insan, ülkemin bu ;ok önemli

Ünlü gezgin ve Türk dostu Pierre Loti Aziyade’yi 113 y ıl önce yazmıştı Bir tutkunun romanı.. P ie rre Loti’nin 37 cildi bulan yapıtlarının bir bölümü

Semra Hanım ondan kalanları topla­ mak için son kez geldiği Köşk’te, o çok sevdiği boy aynasının karşısında tek başınaydı şimdi. Yanındaki büyük eksiklik,

Buna rağmen, bizim, daha doğrusu annemle benim için Sovyetler Bir­ liği, dağın arkasındaki köydü.. Bütün kusur­ larına rağmen, orada jyi işler yapıldığına,