K ULTUR-SANAT
MÜZİK
FİLİZ ALİ
Piyanist Hüseyin Sermet, İstanbul'da bir resital[ iki konser verdi
Geniş bir müzik yelpazesi
Çalışmalarını Paris’te sürdüren Hüseyin Sermet,
babası Cüneyt Sermet’in de etkisiyle genç yaşta
modern müzikle tanıştı. “ Klasikten moderne
gideceğime, modernden klasiğe döndüm” diyen
Sermet, mümkün olduğu kadar açık olmayı ve bir
kalıba girmemeyi savunuyor.
Piyanist Hüseyin Sermet, geçen hafta İstanbul’da Destek Reasü rans Konser Salonu’nda bir resi tal, AKM’de de İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde iki konser verdi. Şu sıralar Paris’te yaşamakta olan genç sanatçımız la İstanbul’da bulunduğu sırada kısa bir söyleşi yaptık. İlk soru muz, babası Cüneyt Sermet’in ya kında çıkacak olan kitabıyla ilgi liydi.
— Sevgili Hüseyin Serme!, ba banın yeni kitabından söz edelim önce islersen. Babanı çok eskiden Ankara Radyosu’nda tanımıştım, ama öyle pek ahbaplığımız olma mıştı. Ancak onu çok yakından tanıyan arkadaşlarının anlattıkla rına göre Cüneyt Sermet galiba caz konusunda Amerikalılardan bile daha fazla bilgi sahibi olan in- sanlardanmış.
— Bazı şeyleri benim söylemem garip olacak belki, ama kesinlik le bildiğim bir şey varsa, babamın hakikaten caz konusunda sadece Amerika’da değii, dünyadaki belli başlı otoritelerden biri olduğudur. Lafın gelişi, 1927 yılında Duke El- tington ya da 1932’lerden Count Basie orkestrasının herhan gi bir parçasını pikaba koyduğu muz zaman, efendim arkada ça lan üçüncü trompetçi kim, kimle başlamış, hangi solosuyla meşhur olmuş, ne zaman şundan veya bundan dolayı iyi çaimış veya kötü
çalmış, hepsini ansiklopedi gibi bilir. Herhalde büyük sevgi, me rak, şevk ile edinmiş bunca bilgi
yi-— Bir müzik aleti çalar mıydı baban?
— Vaktiyle kontrabas çalarmış. Ama annemle evlenip ben doğun ca aktif müzisyenliği bırakmış. Ondan sonra biliyorsunuz caz üs tüne müzikologvari bir çalışmaya yönelmiş. Sonra Ankara ve İstan bul radyolarında açıklamalı caz müziği programlan yaptı yıllarca. Şimdi de bu son yazdığı kitabıyla kendi yaşadığı, gördüğü, öğrendi ği şeyleri aktarmak, geriye bir şey ler bırakmak istiyor sanıyorum.
— Babanın herhalde senin mü zisyen olarak yetişmendeki rolü çok önemliydi. Acaba seni hiç caz piyanisti yapmak geçmedi mi ak lından?
— Hiçbir zaman, ayrıca baba mın devamlı cazla meşgul olması diğer müziklere kapalı olduğu an lamına gelmiyordu. Genelde Batı müziğinin her türüne karşı ilgi du yuyordu. Babamın cazla ve çağ daş müzik türleriyle yakından il gilenmesi benim için büyük şans tı, çünkü genellikle müzikle uğraş maya başlayan çocuk dünyanın neresinde olursa olsun hemen ilk başta Czerny etüdler, Hanon eg zersizler, küçük Mozart’lar, küçük Chopin'ler çalar. Modern müziğe, hatta Debussy, Ravel’e bile
kapa-SCHUBERT PLAĞI BAŞARI KAZANDI — Hüseyin Sermet’in Portekizli piyanist Maria Joao Pires’le yaptığı Schubert plağı Av rupa'da çok olumlu eleştiriler aldı. Sermet, mayısta Pires’le Mila no’da da bir konser verecek. (Fotoğraf: Uğur Güııyüz)
İldir. Bense evde cazın haricinde devamlı Bartok, Schoenberg, Al ban Berg, Webern, Stravinsky, Fransız empresyonistleri dinledi ğim için bunlara müthiş bir yakın lığım oldu. Benim geçirdiğim ev re tersine doğru oldu. Yani klasik ten moderne gideceğime, modern den kiasiğe döndüm. Modernle başlayıp eskiye dönmek mümkün. Fakat eskiyle başlayınca bazı ki şiler eskide takılıp kalıyorlar ve moderne hiç gelemiyorlar. Dola yısıyla hayatta en sevdiğim
şeyier-den biri mümkün olduğu kadar açık olmak, bir kalıba girmeme ye çalışmak. Zaten herkesin ister istemez bir kalıbı var, ama yelpa zeyi olduğunca geniş tutmak ge rek. Bu yüzden benim en sevdiğim piyanistlerin başında Pollini gelir. Çünkü adam Bach, Mozart, Be ethoven kadar Stockhausen veya Boulez’i de en iyi şekilde çalabili yor.
— Portekizli piyanist Maria Jo ao Pires ile yaptığınız Schubert plağı çok başarı kazandı bildiği
miz kadarıyla. Bu beraberliğin perde gerisini anlatır mısın?
— Plak kariyer açısından çok önemli bir şey. Çünkü plak bir ne vi kartvizit. Ancak plağın nasıl ya pıldığı,.hangi koşullarda yapıldı ğı da önemli. Mesela ben mülti- milyoner olsam giderim Deutsche Grammophone’a, istersem on ta ne plak yaparım. Böyle yapmış bir iki piyanist biliyorum. Ama mü him olan bu değil. Mühim olan bir firmanın size gelip tüm mas rafları üstlenerek yapacağı teklif tir. Bunları yapmak için de firma nın sanatçıya güven duyması ge rekir.
— Güzel de Maria Joao Pires’le nasıl tanıştınız ve bu plağı nasıl yaptınız?
— Bizim tanışmamız ilginç. 1985'te Zürih’te Geza Anda Yarış- ması’na katıldım ve birincilik ödü lünü aldım. Jüride önemli müzis yenler vardı. Jüri Başkanı Antal Dorali’ydi. Benimle çok ilgilen mişti, şimdi öldü zavallı. Ayrıca Nikita Magaloff ve Maria Joao Pires de jürideydiler. Ben o sıra lar Monaco Müzik Akademisi’nde öğretim üyesiydim. Pires, “Ders vererek vakit kaybedeceğine kari yer yapmaya çalışsana” dedi. Ben de “İyi, güzel, ama biliyorsun, sa dece iyi çalmak, yetenekle olacak işler değil bunlar. Bu kapalı dev re işleyen bir çark, birinin beni elimden tutarak devreye sokması lazım. Ondan sonrası -eğer ben saçmalamazsam- kendiliğinden yürür” dedim. Ben konu böylece kapandı sanıyordum. Meğerse ka panmamış, birkaç ay sonra Paris- teki evde telefon çaldı. “Alo, ben Maria Joao, nasılsın, iyi misin? Benimle plak doldurur musun?” Ben tabii donakaldım. “Elbette, lafı mı olur” gibi laflar ettim. O
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi