• Sonuç bulunamadı

Nurullah Ataç

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Nurullah Ataç"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

2

________ C U M H U R İ Y E T _________

OLAYLAR VE GÖRÜŞLER

Nurullah Ataç

Prof. Dr. BEDİA AKARSU

A

taç'ı yıl olmuş; 100 ya­yitireli tam 41 şında olacaktı bugün yaşamış olsaydı. As­ lında o yaşıyor kül­ türümüzde, edebiya­

tımızda; ama ne yazık ki büyük birço- ğunluğu da bunun ayırdında değil söz­

de aydınlarımızın. Açın onun kitap­ larının herhangi birini, örneğin “Oku­ ruma Mektuplar”ı, “Diyelim”i, “ Pros­ pero ile Caliban”ı, göreceksiniz yaşa­ dığını. Bugün için söylenmiş her bi­ ri sanki, güncelliğini sürdürüyor hep­ si de.

Gerçek anlamıyla Atatürk aydınlan­ ma devriminin bir düşünürüdür Ataç. Aydınlanmayı sonuna kadar derinli­ ğine işlemiş bir yazardır. Atatürk dev­ riminin bir “düşünüş devrimi”, bir

“ kültür devrim i” olduğunu. Doğu kültüründen Batı kültürüne, çağdaş

kültüre geçiş olduğunu gerçek temel­ lerine oturtarak anlatmıştıryazıların- da.

Bu yüzden dil, düşünce, kültür so­ runları, baş sorunu olmuştur. İnsana saygıyı, birey olmayı da, toplum için­ de yaşamanın gereklerini de işlemiş­ tir yazılarında.

Geleceğe yönelikti Ataç. Ama ay­ nı zamanda eskiyi de bilmemiz gerek­ tiğini söylerdi her zaman. Ama eski­ de, geçmişte kalınamazdı. Örneğin divan edebiyatı, klasik Türk musiki­ si en güzel örneklerini vermişti. Ama ö yolda artık yürünemezdi. Korun­ maları gerekirdi yalnızca. Adnan Say- gun gibi eski musikinin değerini an­ layan bestecilerimiz geçmişteki ör­ nekleri örge (motif) olarak kullan­ makla o musikiyi yücelttiler de. Bun­ dan sonraki yaratıcılar da aynı yolda yürüyeceklerdir ona göre. Şöyle ya­

zıyordu “ G ünce” sinde: “ Bilirsiniz, geçmişe, geleneklere bağlı değilimdir ben. Eskiden sevdiğim şeyler vardır, Fu-

zuli’nin Baki nin gazelleri gibi... On­ ların da bugün yaşasalar bile (yaşaya­ cağa da benzemiyorlar) bugüne ör­ nek olmalarını istemem. Onların ya­ ratıcılığı örnek olmalıdır, biçimleri, özleri değil. Onlardaki anlayışın, inanç­ ların sürüp gitmesini isteyenler, bu­ günün yaratıcılığına engel olurlar.”

Bir düşün adamı olduğu kadar bir edebiyat adamıdıraynı zamanda Ataç.

“ Ben edebiyatı kendine dert edinmiş bir adamım, gece gündüz edebiyat dü­ şünürüm.. sevdiğim bir şiiri tanıdık­ larıma okumadığım ya da bir edebi­ yat sorunu üzerine tartışmaya girişme­ diğim günler yaşadım saymam kendi­ mi” diyecek kadar da edebiyatın için­ dedir, düşünmeyi de iş edinmiştir ken­ dine. Dille düşünmenin iç ¡çeliğini, bir­ birine bağlı olduğunu göstermeye ça­ lışmış, özgür düşünebilmeyi aşıla­

mıştır okurlarına.

Düşünmeden yazan, düşünmeden konuşan insanlara da karşı çıkmıştır her zaman, yanlışlarını göstermiştir. Süslü yazının, iri lakırdıların, basma kalıp sözlerin karşısındadır hep.

Ataç, “cumhuriyet dönemi edebiya-

tı”na özellikle 40’lı, 50’li yılların ede­ biyatına damgasını vurmuştur. Pek çok genç ozanı ve yazarı o tanıtmış­ tır. Türkçemiz de “ kuruluşunu, bir edebiyat, bir kültür dili oluşunu” pek çok oranda ona borçludur. Otuz yıl son­ ra hangi dilin kalacağını soranlara iç­ ten, alaysı bir gülümseme ile “ benim dilim ” derdi. Haklı da çıktı.

O nun sağlığında yadırganan öz Türkçe bugün hepimizin doğal olarak kullandığı, özleşmiş Türkçeye karşı olanların, Osm anlıcacılann bile ayır- dına varmadan kullandığı bir dil ol­ du.

“Ataç’ı yitireli” diye başladım ya­ zıma, Ataç’ın isteğine karşı olduğu­

nu bildiğim halde... A taç’ın son ya­ zılarından biri olan tarihsiz bir yazı­ sında şöyle diyor: “Ölürsem yakında, bir dileğim var kalanlardan... (kendi­ sini sevenlerden) öldüğüm ün ertesi günü yazı yazmasınlar benim için. Ha­ ni ‘X ’i de kaybettik, yitirdik, şöyle değeri iydi ’, diye ağıtlar yok mu? O söz­ lerin yalan olduğunu hepimiz biliriz. Tiksinirim o ağıtlardan... Benim için yazı yazmasın beni değerli bulanlar, iki yıl beklesinler, iki yıldan sonra unut­ mazlarsa, beni yine değerli bulurlar­ sa. ilk üzüntü de geçmiş olur, yazsın­ lar düşündüklerini, ölçüyü aşırmazlar- kaybettik., yitirdik., ölüler arkasından söylenen sözler tiksindirir beni. Ben

‘kaybolmam’, ‘yitm em ’, ölürüm, ‘öl­ d ü ’ desinler.”

Bağışlasın Ataç beni, “öldü” diye­ mem onun için. Zaten aradan 41 yıl geçti.

Dileğim herkesin, özellikle de genç­ lerin A taç’ın yazılarını okumaları.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sanatçının Koşuyolu’ndaki evin­ de yer alan “ Aka Gündüz Köşesi” ilginç görüntülerle ekranlarımıza ge­ lirken, eşi Süheyla Kutbay, oğlu Hakan Kntbay, yakın

işte, tam bu sıralardadır kî, Reşat Nuri Giintekin «G ali Kuşu» romanındaki Feride’siyle Türk kızının ilk gerçek örneğini vordi.. F e­ ride mektepten

«Suriye ve Kilikya’da Fransa Yüksek Komiseri» General Gtıro’- nun emri ile Antep, Maraş ve Urfa sancaklarındaki Fransız kuvvetleri­ nin kumandanlığına

Kendisi hakkında açılan bir dâvayı bile roman konusu yapacak kadar eseriyle gü n lü k hayatını bir- araya getiren Hüseyin Rahmi G ürpınar, insan içine fazla

Balıkçı tekneleri, kayıklar, yatlar, lokantalar, kahveler, barlar, oteller, balıkçı hali yat limanın kenarına inci gibi dizilmiş.. Ya­ şam gece ve gündüz

fiimdiyse, bir grup araflt›rmac›n›n sürekli donmufl durumdaki tortul toprak tabakalar›ndan elde etti¤i bitki ve hayvan DNA’lar›, Sibirya’y› ye- niden verimli bir

Patoloji sonucu polip olan hastalarda olduğu gibi reinke olan hastalarda da tedavi öncesi ve sonrası Jitt, Shim ve NHR ölçümleri arasında istatistiksel olarak

Yasası ile görevlerine son veri­ lenlerden sakıncaları kaldırılan­ ların görevlerine dönmelerinin, ancak ilgili kamu kurumu ve ku­ ruluşlarının kadro durumuna