• Sonuç bulunamadı

Hüseyin Rahmi Gürpınar 1864-1944

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hüseyin Rahmi Gürpınar 1864-1944"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T í

£*ol

A i O.T

Hüseyin Rahmi

Gürpınar

1864

-

(944

H A L K romancısı. İstanbul’da doğdu, yine burada öldü. Doğru dürüst bir okul eğitimi görmedi. Ama kendi kendini yetiştirdi. Memurluğa da girmedi. Kalemiyle hayatını kazandı. Yazarlığa 1887’de Ah­ met Mithat’ın Terciiman-ı Hakikat gazetesinde baş­ ladı. Ölünceye kadar da roman, hikâye, oyun ve makale yazdı. Hüseyin Rahmi, birçok bakımdan Ahmet Mithat ve Ahmet Rasim’le bir üçlü meyda­ na getirir, 80 yaşında öldü. Kabri Heybeliada’dadır.

11

İ H Ü SEYİN Rahmi G ürpınar, bu soyadını bilerek almıştır. Çünkü, bir rom anının önsözünde söylediği gib i kendisi için yazı yazm ak, roman tasarlamak bel­ ki su içmekten bile kolaydı. Herhangi bir gü n lü k polis olayı hemen kafasında şekillenir ve romancı bunu birkaç gün, bazan da birkaç saat içinde kosko­ ca bir eser haline getirirdi.

Bu çalışma tarzının gayet tabiî sonucu, eserle­ rinin b irlik ve bütünlükten yoksun olm asıdır. Tıpkı Ahm et Mithat gib i o da, bir yerde anlattığı olayı b ı­ rakır, o sıralarda okuduğu felsefeyle ilg ili bir bahis üzerinde oldukça derinlem esine açıklam alara girişir, okuyucunun ne d uyacağını, ne düşüneceğini hiç he­ saba katmazdı. Bu yüzden, rom anlarını derli toplu hâle getirebilm ek için hemen yarısını çıkarıp atmak gerekir. Am a Atlas Kitabevi tarafından başlatılm ış ve 1965'ten bu yana hemen tamam iyle bitmiş olan «Sadeleştirilm iş» eserlerinde bu yola gid ilm e­ miş, yazarın yaln ız bazı kelim eleri bugünün diline çevrilm ekle yetinilm iştir.

Hüseyin Rahmi G ürpınar bir karakter romancısı d eğildir. Pek çevre romancısı da sayılm az. O nun eserlerine hâkim olan özellik olay'dır. O layları en tuhaf ve en garip olanlardan seçer. Mizah ve karika­ tür, insanları gülünçleştirm e, onun eserlerinde b el­ ki en canlı noktayı m eydana getirir. İkinci büyük öze lliği de d iyaloglarının hârikulâde tabiî oluşudur. Hemen her eserde işaret edildiği gib i, Hüseyin Rah­ mi, İstanbul'un kenar m ahalle halkını, bilhassa ka­ dınlarını, onlara m ahsus konuşma tarzıyle m ükem ­ mel şekilde tespit etmiştir. Devrin züppelerini, şıp ­ sevdilerini, alafranga heveslilerini, b ilgisizlerin i, ah­ lâksız ve yobazlarını eşsiz bir başarı içinde çizm iş­ tir. Ancak bunlar, gerçek kişilerden, yani karakter­ lerden ziyade herkeste bulunan niteliklerin suni ola­ rak derlenip toparlanm asından doğm a, uydurm a k i­ şiler olmuştur.

Çevresine iyim ser bir gö zle bakan romancı, in­ sanları mutlaka düzeltm eğe kararlıdır ve edebiyatın da görevinin bu olduğuna inanır. Bu sebeple de, okuyu cuyu elinden ge ld iğ i kadar aydınlatm aya g a y ­ ret eder. Roman, onun elinde, halkı oyalam ak ve eğitm ek için bir vasıtadır.

Hüseyin Rahmi G ürpınar'ın defalarca basılmış, film e çekilm iş, radyoya adapte olunm uş, hattâ piyes haline getirilm iş romanı çoktur. Bunlar içinde en ta­ nınm ışları şunlardır: Şık (188 9), M ürebbiye (1899), Metres (189 9), Nim etşinas (190 1), Şıpsevdi (1911), K u yru klu yıld ız Altında Bir İzdivaç (191 2), G ulyaba- ni (191 2), Hakka Sığın d ık (1 9 1 9 ), Son Arzu (192 2), Cehennem lik (1 9 2 4 ), Kokotlar M ektebi (1928) v.s. Hikâye kitapları arasında en popüler olanı İki Hö­ düğün Seyahati (1933) dir.

Kendisi hakkında açılan bir dâvayı bile roman konusu yapacak kadar eseriyle gü n lü k hayatını bir- araya getiren Hüseyin Rahmi G ürpınar, insan içine fazla karışm ayan, kırk yıla yakın oturduğu Heybelia- da'dakî köşkünde yaşayan, ama konularını bu y ü z ­ den İstanbul ve çevresinden seçen güleç yüzlü, za­ yıf, ortaya yakın boylu bîr insandı. Y akınların ın ver­ d iği b ilgiye göre çocukluğu hep köşk ve konak ka­ dınları arasında geçtiği için onlara ait cümle ku ru ­ luşlarını bütün özellikleriyle öğrenm işti.

1942'de ilk yazıları çıkalı elli yıl olm uş yazarlar için 1943 yılında yapılan jübile dolayısıyle Hakkı Tarık Us'un hazırladığı albüm e o da el yazısını g ö n ­ dermişti. Hüseyin Rahm i'nin bu vesileyle gönderdiği yazı, dünyaya ne gözle baktığını gü zel ifade eder: «Moda tarihinde kadın şapkaları hiç bir zaman bu­ gü n kü kadar maskara şekiller almamıştır. Hokkabaz Salam on'un baratası, soyları külâhı, maymun takke­

si onlardan daha az gülünçtür. Her yumurta tavuk olaydı dünya geniş bir küm ese dönerdi.»

Hüseyin Rahmi G ürpınar, 1936 - 1943 yılları arasında m illetvekili olarak TBM M 'ne girdi. Fakat, m illetvekilliği ve politika ile uğraşm ak, ona, yazar­ lıktaki hazzı verm em işti. Bunu, sırası geldikçe dost­ larına söylerdi.

Seksen yaşında hayata gö zlerini yum an ünlü ro­ mancı, hiç evlenm em işti. Bunun nedenini soranla­ ra, « E vlilik çağında bulunduğu sıralarda, kendini d u ­ rup dinlenm eden kalem ine verdiğin i» söyler ve «tam evlenm eyi düşünecek sırada da, bu çağın çok­ tan ge çtiğin i farkettiğini» ilâve ederdi.

Hüseyin Rahmi G ürpınar'ın kabri İstanbul'da H eybeliada'dadır. Ayrıca, Heybeliada iskelesinde, bir de büstü vardır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu 20 yıl boyunca, De­ niz Gezmiş için ne çok kitap yazıldı.... Anılar, araştırmalar,

huşusî bir kıymet arzetmi- yen tablonun içinde gizli gizli yüreği atan nur kaynağının as­ lına geleceğim: Eski (Mektebi Sultanî) nin şahsiyetini yapan

Daha sonra Aksoy’un cenazesi Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. ■

Çünkü eser Loti’nin en çok okunmuş ve en çok alâka çekmiş romanlarından biridir ve Cânan’ın ölürken yazmış olduğu mektup, hakikaten Madam Lera

Heidelberg Darülfünunun dan felsefe doktoru olarak çıkmış olduğunu, ve Bulgar gençleri için en yüksek gayenin ikmali tahsil eder etmez bir bulgar köyünde

Retrofaringeal apsenin C1-C2 vertebra- lar aras›nda sa¤ taraftan spinal epidural apse ile devaml›l›k arzetti¤i görülmektedir..

Karakter Sermet, Aynınur’un sadakatsizliği konusunda arkadaşını daha çok düşünür ama karısının zoruyla daha sağduyulu hareket etmek zorunda kalır. Hem arkadaşını

Enis Buhari Eskiden vaiz olan Enis Buhari, Mualla Efendi’nin kitabında savunulan, insanların atalarının hayvanlar olduğu düşüncesine şiddetle karşı çıkar ve