Zümrüt'ten akisler
A. M. C. Şengör
Haşan
-Ali Yücel yılı bitmesin!
UNESCO 1997 yılını büyük Türk aydını ve eğitimcisi Hasan- Âli Yücei’i anma yılı olarak ilân etmişti. Çeçen yıl hepimiz Türk ay dınlanmasının Atatürk'ten sonraki bu en büyük mimarını bir defa daha andık ve gördük ki bugünkü karanlık semâmızdan Ata'nın- kinden sonra sızan en güçlü ve ferahlatıcı ışık onunkidir. Aşağıya bu ışığın birkaç ışınını aldım: Ümit ederim ki Hasan-Âli Yücel yılı bitmesin, O'nu bir daha unutmayalım; O'nun büyük Atatürk'ünki- lere paralel uzanan ve bizleri uygar insanlığa davet eden ışık huz melerini artık milletçe izlemeye başlayalım:
"Cumhuriyet, lâiklik ilkesiyle milletimizin ana meselelerini ta biat üstü görüşten alıp tabiat içi anlayışa getirerek cemiyet haya tımızda kesin, verimli bir değişme yaptı.... Bugün artık ne biliyor sak müspet bilgiden ne istiyorsak deneyli teknikten öğreniyoruz. Bi limin ve tekniğin sustuğu yerden sonradır ki, fiziğin ötesine aşıyo ruz. Ancak bu alan, tek insanla, tek tanrının birleştiği yerdir. Tek için, kendi varlığında her türlü inanış ve anlayış, bu birleşmede tam serbesttir. ”
"Hususî itikatlar bir vicdan meselesi olduğuna göre hayatın yaratıcılığı içinde serbest ve tabiî bir tarzda olgunlaşan ferdin vic danını muayyen bir dini inanç şekline uydurmak devletin işi değil dir. ”
"Her ilerleme, hiç kimse tereddüt etmemelidir ki, pozitif bili min ışıkları altında olmaktadır. Tarih içinde, Avrupa Rönesan- sı'ndan sonraki asırlarda ilerleyen milletlere ayak uydurmada za man kaybetmiş bir millet olarak biz, aradaki açığı kapatmaya mecburuz."
"Medeni bir kütle olarak geçmiş yakın devirlerimizde gördüğümüz en fena alışkan lık yalnız zekâya güvenmek, yalnız sağduyularla yeterlen mek ve deneme esasını kabu le yanaşmayan vehimlerle millet hayatında gölge oyun ları oynatmaktır. Pozitif bilim, günlük hayata girmedikçe, cemiyetin işleri, o işleri bilen lerin toplu fikirlerine dayan
madıkça, hayat, fakir realiteler halinde kalmaya mahkûmdur. Onun için, insan zekâsına en geniş uçma ve yükselme imkânını ve ren pozitif bilim, memleketimizin hayat desteklerinden biri olacak tır."
"Hakikat, ideal sayılmaya değer en nurlu bir amaçtır. Saade tinizi, ona yaklaşmakta bulunuz, genç arkadaşlarım."
"Cumhuriyet devrinde orta tahsil müesseselerimizin hedef bil diği ana prensiplerden biri de müsbet ilimdir. Hâdiseleri olduğu gi bi görmek, onlara hiç bir mistik ve metafizik mülâhaza karıştır maksızın kanunlara yükselmek, öğretimde esaslı gayelerimizden biridir. Bununla gençler, tecrübe ve müşahadeye alıştırılıyor ve böy- lece dünyevî bir terbiye ve telâkki ile kâinata bakabilmek melekesi ni kazanmış oluyorlar. Denemeden inanmak, indi mütalealarla ha yat ve dünyayı görmek sakîm usulünden kurtuluyorlar. Böylece ya rınki Cumhuriyet eliti, hem vatan sever, hem insaniyet dostu, hem ilim sahibi olmuş bir şekilde yetişecektir. Yeni programlar ve onun esas hedefleri hulâsa olarak bunlardır."
"Yüzü geriye dönük olanlar elbette rahatsızlık duyacaklardır. Hayvanına ters binmiş bir yolcu gibi bunların başı döner; geriden uzaklaştıkça eşyayı küçülmeye başlar görürler; sıkıntıdadırlar, ıstı raptadırlar ve bazan bunda samimidirler de ... Yüzü istikbale dönükler, uzakta küçücük gördükleri ideallerini ona yaklaşmak için sarfettikleri emekle her zaman büyümekte görürler; onu, daima daha aydın, daha canlı bulurlar. Onun için iyimserdirler, bahtiyar dırlar, hayatları daima verimli olur. Yürürler ve beraberlerinde baş kalarını da yürütürler. Yeni insanlar, kendi yarattıkları tanrıların in sanlarıdırlar. Bu türlü ideallerin doğduğunu duyanlaradır ki, Kah raman diyoruz. Onlar yeni hayata acıkmış yoldaşlarına göğüslerini yarıp kendi elleriyle ılık kanları dolu yüreklerini yiyecek diye verebilenlerdir. Fedakâr olmadıkça, özgeci olmadıkça bu sırra er meye, bu mertebeye yücelmeye yol yoktur"
567/5