T - î%
Babayev’in
Ardından
OKTAY AKBAL
lümle, ölüm lerle h aşır-neşlr yaşıyoruz. Gün geçm i yor, bir »ölüm» gerçeğiyle karşılaşm adan... Bir aylık yeni M C dönemi kurbanlarının sayısı iki yüzü aştı. Y a ra lıla r daha da çok. Bilim adam ları, gazeteciler, par ticiler, öğrenciler, öğretmenler, em ekçiler, sağcı solcu diye öldürülüyorlar... Kıyım lar düzenleniyor. Kahveler taranıyor, kafeteryalar bombalanıyor. Bir iç savaşta gi biyiz, sanki bir düşmen istilasına uğram ışız da yer yer o düşm anla savaşıyoruz her olanağa başvurarak...
Sevilen, sayılan insanlar öiüyor, öldürülüyor. Son bir ayın basın ve sanat dünyasının yitikleri: Nevzat Üstün, C avit Orhan Tütengil. Ümit Doğanay, Behçet N ecatigil... Kim i şu, kimi bu yoldan ayrıldı dünyam ızdan. H astalık lar, taşıt kazaları, ama en beteri, en korkuncu da so kak köşelerinde, kapı önlerinde öldürülm ek... Hangi a c ı mızın yasını tutacağız, hangi dostun yokluğuna yanaca ğız? Ş aşırdık kaldık. Evet toplum ca bir şaşkınlık, ne ya pacağını bilem em ezlik içindeyiz. A cıla r çoğaldıkça duy- gusuzlaşıyor mu kişi? Taş kesildik sanki acıdan...
Derken bir ölüm haberi daha uzaklardan bir dost, Ekber. Babayev de ayrılm ış dünyam ızdan... Ekber Baba- yev, bir soydaşım ız, bir arkadaşım ız, yazınım ızın gönül lü vurgunlarınaan bîri... Sovyetler Birliği Doğu Akade m isinin uzm anlarından biri, bilim ve yazın tutkunu... N a zım Hikmet'in tüm yapıtlarını on ciltte bir araya getirip yayınlam ış bir araştırm acı! B ir duygu, bir coşku adamı... O da çık ıp gitm iş aram ızdan, ne o artık buraya gelebi lecek, ne de oraya bir daha gidersek onu bulabileceğim . 1978 ağustosunda M oskova'da, B akû ’da bir kaç gün beraber olm uştuk B ir gece A rif Melikov, Babayev Ba- kû Parkında bir süre yürümüştük konuşa konuşa Hazer rüzgârında dağılan sa çla rım ızı elim izle düzelte düzelte... B akû’lular hep elleriyle sa çla rın ı tararlarm ış, durm aksı zın... Bunun nedenini şöyle a çıklam ıştı Ekber. «Bu sü rekli rüzgârın oyunu bu. Hep eser, eser» Hazer rüzgârı bu. Durmaz dinlenmez... Baku'da ve M oskova'daki bu luşm alarım ızda coşkular İçindeydi Ekber... Türkiye’ye gelmek düşlerinden söz ediyordu. Nâzırn'ın «Ferhat ile Şirin»! filme alınıyordu M oskova'da. Besteci: M elikov’un müziği filme ayrı bir tad verecekti. Önüm üzdeki kış M e likov’un balesi Türkiye'de sergilenecekti. Belki Babayev de gelmek olanâğını bulurdu M oskova'ya gelen B aşba kan Ecevlt'le bu konuyu görüşmüştü. Y ılla rd ır beslediği umutlar yakında gerçekleşecekti.
Ekber Babayev'I ilk 1968'de tanıdım. M oskova'da otelde, evinde, sokaklarda uzun söyleşiler yapm ıştık. Daha o günlerde Türkiye'ye gelmek hayalleri içindeydi. On yıl geçti, bu düş gerçekleşem edi. 1978’de Bakû'da ve M oskova’daki beraberliklerim izde hep konuştuğumuz ko nu buydu. Herkes geliyor, gidiyordu, eski engeller kalm a mıştı ama, Ekber niye bir türlü Türkiye'ye gelem iyordu? Bunu anlam ak güçtü. «Ben İstanbul’a gelsem, hiç uyu mam diyordu. «Hiç uykuda vaktim i öldürür müyüm? Ge ce gündüz gezerim, gece gündüz.» İstanbul. Ankara, İz mir. hep görecek, hem Türkiye havasında yaşayacaktı. Bir umut vardı içinde, o da «Ferhat ile Şirinsin g a la sı na çağrılm aktı. Boişoy Opera ve Balesinin yöneticisi, ün lü koreograf, Grigoroviç, M elikov'la birlikte Ankara'ya gelecek, bu ünlü yapıtı sahneleyecekti. Babayev de Do ğu Akadem isi Başkanı lie Türkiye'ye gelebilirdi bu o la sı lıktan yararlanarak...
«Ferhat ile Şirin» İn yazgısı ortada!.. Herşey hazır landı. herşey düzenlendi. Am a gala öncesinde kültür düşmanı bir kafa bu sanat şölenini önledi Nedeni? Yapı tın Nâzım Hikm et'in olması!.. Türk yaznının en büyük ozanlarından birinden, Nâzım Hikm et’ten «utanç» duyan bir bakan, bir müsteşar, bir İktidar Türk halkını yoksun kıldı bu şölenden... A rif M elikov gibi dünyaca ünlü bir Türk bestecisi, G rigoroviç gibi büyük bir koreograf ay lar süren bir çalışm adan sonra um utlarını keserek çekip gittiler yurtlarına.. Babayev bunu görmedi Yaşam kita bını daha önce kapattı, bir hastahane odasında... Düş lerinin ülkesi Türkiye'yi, m asallar kenti İstanbul’u gör meden...
M oskova’da bizi bir sirke götürmüştü son gecem iz de... Çocuk gibi coşkuluydu, sevinçliydi. Sirkin en kü çük pyunlarını seyrederken gülüyor konuşuyor, anlatı yordu Babayev’I hep o a cı veren sevinçli haliyle, o İs tanbul özlem iyle anım sayacağım .
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Tah a T o ro s Arşivi