GÜZÎIi DUBAİ!
(1 8 9 8
-1 9 8 1
)■ ?7
.5
5
0
ü
?
, d J'
CfrMM'Ç)
Güzin Duran,1898 yılında,Süleymaniyedeki dedesi Hattat Hacı Yahya Hilmi El dinin evinde doğdu.Ssfcfc Hat,Süsleme ve Musiki sanatlarıyla uğraşan soylu hir çevrede büyüdü.Dedesi,devrin ünlü hattatlarından Yahya Hilmi Efendi,babası
(Divan-ı Temyiz-i Askerî)başmüşaviri Iiaim Bey*dir.' anınmış müzikologumuz Rauf Yekta Bey,Güzin’in dayısıydı.Küçük yaşta müzik,süsleme ve resim sanatına eğili aile çevresinden kaynaklanıyordu.Ailenin tek kızı olması,Güzin üzerindeki ilgi; artırıyor,onun daha ihtimamla yetiştirilmesini sağlıyordu.
Güzin birinci cihan savaşının ortalarında,kapısı aydın Türk kızlarına ilk defa açılan(înas Sanayici Nefise Mektebi)ne girdi.Ünlü ressam MİHRİ Hanımın öğ rencisi oldu.Daha sonra Ömer Adil beyden ders aldı.Başarılı bir öğrenciydi.Şak Ahmet H a ş i m ’den estetik,Peyhaman*dan pastel dersleri alırken,avrupa konkurunu kazandı.He var ki,Sanayi-i Nefise Mektebinin genç hocası İbrahim Feyhaman ile 19 eylül 1922 günü evlenince, eğitimini Istanbulda sürdürdü, îki ressamın kurduk!
mutluluğunu ve Yaptıkları Avrupa seyahatleri,onların sanat dağarcığına çok şeyler kazandırdı. Empresyonistle^akımının parıltılarından da esinlenen #üzin Duran,eşinin de etki siyle,sanatının olgun çağına erişti.Eski eserlerin,hat sanatının ve İstanbul folklorünün koruyucusu olan fırçasını ustalıkla kullandı.
DUBAN çifti,çocukları olmadığı için,bu sevgiyi de temamen sanatlarına kay dırdılar. Yaz aylarını,şehrin baskılarından uzakta,bol manzaibalı köşklerinde,fır çaları ile başbaşa geçirirlerdi.Çamlıcanm arkasındaki Çokal d a ğ ı ’nın eteğinde,eş:
ne az raslanır tipten bir köşkleri vardı.Sanatkârlar,tualleriyle kucak kucağax
»hayatlarının altın yıllarını burada yaşadılar. ■
^ Profesör Peyhaman’ın 1970 yılında ölümüyle,bu mesut yuvanın temeli- t a ş l a n JSAüpr «^^n»ıİ3^*Bski bir İstanbul köşesine gizlenmiş gibi,sâde görünümlü tipik ev ile,
evin bahçesinden geçilen m o d e m atölyelerini,Güzin Duran,unutulmaz anıları ve sanat tutkusu ile ölümüne kadar,gözbebeği gibi muhofza etti.
S & o a a a i i s ^ ü l ^ y m a n î y ^ Bu evle atölye ve içerilerindeki baha bi çilmez nitelikteki sanat eserleri »İstanbul Üniversitesine bağışlandı.Bu bağış» Duran çiftinin gönül zenginliğini,her türlü övğü ve takdirin ötesinde olan,ölüm süz sanat sevgilerini , simgelemektedir.
GÜZİN DURAN*IN EŞEKLERİ VE SERGİLERİ
Güzin Duran Atatürk Kız Liaesesi resim öğretmenliğinden emekli oluncaya kada hem fırçasını kullandı,hem hat sanatından ve işlemelerden,süslemelerden,porselen lerden değerli koleksiyonlar yaptı.
Hafızamda kaldığına göreykarma sergiler hariç i n d e - ü k kişisel olarak, eserle rini,1937 yılında,Güselsanatlar Akademisinde sergiledi.Aralıksız on yılını har cadığı KARAGÖZ konusu,bu serginin ağırlığını taşıyordu.En eski karagözcüleri, karagöz kahramanlarını,evlerini,kıyafetlerini,arabalarını,KB±a3crk3cEx usta fırça-
siyle yansıtmıştı.Sanatçımız bu sergisiyle folklorümüzün derinliğine inmiş,ilk şöhretinin temelini atmış,özellikle yabancıları hayranlığa boğmuştu.
Güzin Duran*ın İstanbul'un eski eserlerinden ve boğaziçinden tuala aktardığı görünümlerden oluşan tabloları-Haluk Şehsuvaroğlu’nun himmetiyle-Topkapı Müze sinde sergilendi.Bunların çoğu,r hmetli Şehsuvaroğlu*nun yayınladığı broşürde geçek değeriyle yeraldı.
Güzin Duran*ın,Yazı-Resim-Hat sanatı koleksiyonundan 47 eseri,22 ocak 1971 günü, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu merkezinde sergilendi.Ressamımızın son s ergisi, suluboya Karagös resimleri üzerinde on bir yıllık çalışmalarının ürünüy dü. Topkapı Sarayı Müzesinin Müdürü Sabahattin Batur’un gayretiyie,müzeye bağış lanan bu eserler, 1979 yılının en önemli bir sanat olayını oluş turdu. Sanatseverler mâzimizden bir parça olan Güzin Duran1 m yapıtlarını »hayranlıkla seyrettiler.
Özetleyecek olursak,GÜZİN DURAN »Boğaziçinden manzaralar,eski yazı sanatımız dan kopyalar,Türk işlemelerinden derlemeler,Karagöz oyununun detayları üzerinde çalışmalariyle,sanat tarihimizin derinliklerinde gezinmiş,çok yönlü,kültür ağır lıklı bir Türk kadınıydı.Kendisini rahmetle anmaktayız.