• Sonuç bulunamadı

Burhan Arpad'ın "Yokedilen İstanbul"u:İstanbul'un yazgısı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Burhan Arpad'ın "Yokedilen İstanbul"u:İstanbul'un yazgısı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Burhan A rp ad ’ın “Yokedilen İstanbul”u

İstanbul'un yazgısı

Yokedilen İstanbul / Burhan Arpad / Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayını / 242 s.

Y

ağmacılar, İstanbul'u İstanbul OKTAY EKİNCİ

yapan Boğaz kıyılarını ve tepe­ lerini, Anadolu yakasını, Bah- çelievler semderini, Çamlıca tepesini ve eteklerini, Kil- yos’a, Terkos’a, Tuzlaya ve daha ötele­ re toprakları, kıyılan, ormanları ve ye­ şil örtüleri gözü dönmüş bir vurgun az­ gınlığıyla yutmakta...elde kalanlan kurtarabilmek için en son

dakikalarda-» yız.

Bu sözler, son aylarda sıkça yinelenen “İstanbul’un sorunlan” ile ilgili toplan­ tılarda, söyleşilerde dile getirilen yakın­ malardan alınmadı. Burhan Arpad, 7 Mart 1978 tarihinde yazdığı “İstanbul Yağması” başlıklı yazısında söylüyor bunları. Daha doğrusu “bugün de ge- çerliolan”gerçeği...

14 yıl önce belirtilen görüşler, ele alı­ nan sorunlar ve “gözlemler”., aradan

B İ R D E R G

Varlık'tabu ay

i

/ariiH

K M tt y » ! Mm* D«**» O A ffty w * t » » t ta»t »MI *»»«*• 4> »•»■')» 1

Varlık (Aylık Edebiyat ve Sanat Dergisi) / Yz, İşi. Yönetmeni: Filiz Nayır Deniztekin/ Genel Yayın Yönetmeni: Enver Ercan Varlık Yayınları

L Varlık dergisi, Eylül 1992

tarihli 1020’inci sayısını “edebiyatta düş” konusuna ayırdı. Ünsal Oskay, Sennur Sezer, Jorge L. Borges, Adalet Ağaoğlu, Li-Kung-Tso, Hulki Aktunç ve Muzaffer Buyrukçu’nun yazılarının yer aldığı dergide, diğer

bölümlerdeki yazılar ve başlıklardan bazıları şöyle: İleteşim / Erdal Atabek, Günlük (Ağaç Toprağa Karşı) / Salâh Birsel, “Yaban”ı Yeniden Okumak / Demirtaş Ceyhun, “Dil” Hastalığı / Özdemir İnce, Edebi Eleştiri Üstüne / Ramazan Çeçen, Biz, Bilinmezler Dünyasının Zavallı

İnsanları / Vedat Günyol, Felsefi Düşünce / Arslan Kaynar dağ...

bunca yıl geçmesi­ ne karşın, nasıl hâ­ lâ “güncel” olabili­ yorlar?

Nedir, bunca de­ ğişikliklere karşın, İstanbul’un yazgı­

sını değiştirme­

yen? hangi “gizli” güç, hangi “şey­ tan” tutsak etmiş­ tir bu Dünya kenti­ ni amansız bir çar­ pıklığa, düzensizli­ ğe, yok oluşa?..

Evet. Son aylar­ da, bu sorunların

yanıtını bulabil­

mek; “artık” bir çözüm getirebil­ mek; kentin tarihi­

ni, güzelliğini, kimliğini, her şeyini “kurtarabilmek” için süregelen çabalar yoğunlaştı.

Sözgelimi, deniyor ki “İstanbul’un temel sorunu gecekondular değil, bun­ ların çığ gibi yayılmasına yol açan gece­ kondu mafyasıdır...”

Doğru. Ama, bu sorun “yeni” değil ki.

Bakın, Burhan Arpad, 18 Nisan 1978’de ne yazıyor;

“...bunları (gecekonduları) yapanlar yoksul emekçiler değil, arsa vurguncu­ larının aleti kişilerdir. Ne var ki İstan­ bul’un yeni Belediye Başkanı, bu akıl dışı olup bittiyi hiç yadırgamayarak su, yol ve elektrik hizmetlerinin belediye­ ce sağlanacağını söylüyor...gecekondu mafia’cılarına yeşil ışık yakıyor... ”

Demek ki İstanbul, 13 yıldır bu maf­ yanın elinde “harcanıyor” ve belediye hizmederiyle de “barınma sorunu”, “yoksul halk...” gibi duygularla, bu ta­ lana destek olunuyor...

Başta bir “güncel” sorun var. “Kum talanı”. Cumhuriyet’te izlemişsinizdir. Özellikle Kilyos kıyılarındaki güzelim kumsallar yağmalanıyor. Hatta, bu ko­ nu TBMM gündemine de getirildi. “Devlet buna nasıl göz yumar?” diye...

Acaba “yeni” bir olay mı? Bugün mü göz yumuluyor?

Yine Burhan Arpad’a başvuruyoruz. Bu kez yazısının tarihi 20 Haziran 1978. Rumeli yakasındaki Güzelyalı (eski adı Podima) köyünde geçirdiği günleri anlatıyor; “... daha ilk gece müt­ hiş bir gürültüyle yataktan fırladım. Bir ışıldak kıyıları tarıyordu. Bir gemi

Eskiden yavaşı vardı, simdi hızlısı. Ama trafiğe çare bulmak kolay değil İstanbul'da?

karaltısı vardı kıyıda. Küçük geminin kepçe vinçleri denize dalıyor ve taradı­ ğı kumlan ambara boşaltıyordu... erte­ si sabah durumu öğrendim. Gemi, İs­ tanbul’un ünlü bir kum satıcısmındı. Haftada bikkaç gece gelip sığ kıyılann kumunu taşıyordu... ”

Arpad’a göre, o ünlü “kumcu”, yirmi yıl önce şehirde önemsiz bir satıcıymış; “Şimdi ( 1978’de) bir sürü vapuru var... kat kat apartmanlarda onun adı yazılı. Adının sonuna Palas diye görkemli bir söz eklenmiş olarak... ”

“Dehşet” değil mi? Kum talanı, nere­ deyse otuz yıldan fazladır İstanbul kıyı­ larını kemiriyor. Nasıl da bitiremiyor?

Dilerseniz tramvaydan da söz açalım. İstanbul’un bu anılarla yüklü emektar­ ları, şimdi Tünel-Taksim arasında “yü­ rüyen dekorlar” olarak kente renk katı­ yorlar. Yeni kuşak “bunlar da ne?” di­ yor. Orta kuşak ve eskiler, “işte biz, bunlarla birlikte yaşadık, o güzel günle­ ri...” diye iç geçiriyor.

Oysa tramvay o yıllarda dekor değil­ di. Koca kentin, “en akılcı” ulaşım ara­ cıydı. Bütün Dünya kentlerinde, hem de tarihi kentlerinde, “raylı sistem” na­ sıl ki en uygun çözümse, Tramvay da İs­ tanbul için öyleydi. Yine bütün Dünya kentlerinde geliştirildi, yaygınlaştırıldı, hızlandırıldı... Bizde ise “müzeye” kal­ dırıldı. Neden kaldırıldığını anımsaya­ lım. “Trafiği tıkıyor.” “Yavaş gidi­ yor. .. ” denilmedi mi?

Söyler misiniz? Tramvay kalktı da tra­ fik “hızlandı” mı? Bugün İstanbul’un hemen tüm yollarında, hatta görkemli devlet törenleriyle açılan otoyollarında

bile, “tramvay hızına” hasret değil mi­ yiz? Çoğu yere, “yürüyerek”, daha ça­ buk ulaşır olduk...

Demek ki amaç ulaşımı hızlandırmak değildi. Petrole dayalı ulaşımı ve oto- mobil-otobüs tüketimini hızlandır­ maktı. Sonuç, bunu gösteriyor...

Burhan Arpad, bu “sonucu” da yine 14 yıl önce yazıyor. 5 Eylül 1978 tarihli yazısını okuyalım; “İstanbul’da tram­ vayları söktürüp yerine otobüs işletme­ ciliği getirenler, yabancı para babaları- nınm sömürü çarkına yararlı davran­ mış olduklarının bunca yıl sonra bil­ mem farkına varabildiler mi ? ... Büyük İstanbul sınırları, yüz kilometreyi aşan bir alana yayılmıştır. Böyiesine yayıl­ mış bir şehirde oturanları iş merkezle­ rinden çevre semtlere, çevrelerden iş yerlerine taşırken sadece otobüs ve otomobile bağlanmak günümüz İstan­ bul’unun gidiş-geliş kargaşasını ve bu­ nalımını doğurur...”

Bugün, İstanbul’u kurtarmak için kollarım sıvayanlar, Burhan Arpad’m 1978-1982 arasındaki yazılarından (daha doğrusu “uyarılarından”) derle­ nen “Yokedilen İstanbul” adlı yapıtı okumak zorundalar. Kitap yeni değil. İlk basımı Turing Otomobil Kurumu tarafından 1983’debasılmış. Ancak, İs­ tanbul’un sorunlan da “yeni” değil, düşmanları da... “Yokedilen İstanbul”, bugün savaşımı verilen acımasız yağ­ manın yıllar önceki “kökenlerini”, bel­ gesel nitelikte ve engin bir bilgi biriki­ mi, güvenilir bir dünya görüşünün süz­ gecinden geçirerek günümüze taşı­ yor...

C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 13 3 S A Y F A 1 1

T 7 - S O V b $

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Artık öyle değil gali- ba… Çünkü NASA, yerçekimi en azın- dan hafifletecek bir proje için 600 000 dolar ayırdı.. Fizikte dört temel kuvvet- ten biri olan

ılındı d e lild ir.’ Teslimat ancak bt^ resmi alındı mukabili yapılır, ık alındı veya veıgi cüzdanı ile ispat edileceğinden alındınm sakla1 müze. 2 —

Ve görünüşte türlü tutkuları, aşkları, beklentileri, düş kırıklıkları ve acılarıyla bireysel düzlemde bir yaşantılar öbeğidir sergilenen.. Ama yalnızca

Semavi Eyice, yıllar sonra 1994'te Tarih Vakfı'nın yayımladığı İstanbul Ansiklopedisi'ne yazdığı Reşat Ekrem Koçu maddesinde, "Burada, bilhassa

Üstad, liseler ve sultanîler için d e : Liselerin ilk açılışı 1867 olduğu­ nu sonra buna “Mektebi sultani« de denildiğini, dört buçuk sahifelik kıymetli

26-29 Eylül 2013 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek olan sempozyumda Piri Reis’in kişiliği, hayatı, eserleri, Türk denizcilik ve haritacılık tarihi

Er­ tuğrul bu mektupla birlikte, Fransız Devlet Başkanına, daha önce kendisine verilmiş olan Fransız nişanını iade etmektedir.. Neden

Bununla birlikte Kur’an’ın diğer konularda olduğu gibi, sağlıklı bir toplumun inşası için belirlediği bireysel ve toplumsal barışa dair temel